Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
!7 FYLÜL 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN ANDAÇ
Heinrich Böll'ün dilyurdundaŞimdi o duygulann kardeşıyim.
3eçip giden acılann, kalan hüzünle-
in. Savaşın ardmda bıraktıklaruun.
Cara acınm iç yazgı olmaktan çıkıp
ığaran güne dönüştüğü, gülle solu-
ıan ses olduğu bir hayatın tanığıyım
ırtık.
Yeryüzü gezginliğinin ne dili, ne
îamaru, ne de yurdu vardır. Ama bir
/azann kendini var edebildiği, sesi-
ıi soluğunu renklendirebildiği bir
iili, mekânı, dil yurdu vardır elbet-
e.
Biriktirilen sözcüklerle bizi gez-
lin kılan, kendı dünyalamun zen-
'inliklerine bizleri katan yazarlann
Airtsama duygulanyla kanatlandı-
hmiy an'lar az değildir. Sılaya dö-
ıercesine adımlanz göğü birlikte.
•••
En çok onun sesiyle tanıdım bu
centi, bu ülkenin acılanm, hüzünle-
ini. Savaş bitse de bitmeyenleri...
jimdi, şu anda, sırttmı Dom Kated-
•ali'ne vermış, önümde açılan geniş
ılanda HeinrichBöll'le söze durmuş
gibiyim.
lnsanlar gelip geçiyor yanı başım-
ian. Gözü tok güvercinler bakıyor
3ana. Yaşh bir Alman çifti son dem-
ennin erinciyle yüzlerini dönmüş-
er hayatın bu yakasına. Yer ressamı
enklenn son çabmında el edıyor on-
ara.
Böll'ün gülümseyen yüzüyle ge-
ıyor sözleri: "Köln'de doğdum,
Ren'in, orta kesimlerindeki o tadılı-
pndan kendisi de bıkarak genişledi-
|i, dümdüzovadan Kuzey Denizf nin
rislerine doğru aktığı yerde; devlet
vetkisinin hiçbir zaman ciddiye ahn-
madığı, kUiseninldnin de, Alman-
va'da uluorta«mıMıgımn aksine,da-
tıa da az ciddiye ahndıgı yerde; Hit-
ler'eçiçek saksüan aolan, Göring'le,
tekbirsaatiçinde üç ajxı üniformay-
la gösteriş yapmayı becerebilen o ka-
tıa susamış zûppeyle açıkça alay edi-
lenKöta'de."
Dom'a doğru adımlanm benı çe-
keleyip götürürken, onun sesı kulak-
lanmdaydı. Dokunduğum taşlar, ge-
dndiğım sokaklar, yudumladığım
biranın köpüğü, bakışlarımla akışı-
aa kapıldığım Ren nehri, seyrine
öll'ün dil yurdunda gezinirken sözcüklerin anlamını, dilden dile ulaşan
köprünün bağlayıcı yanlannı düşündüm. Goethe'den Thomas Mann'a,
Döblin'den Lenz'e, Remarque'den Enzensberger'e bu dil yurdunda var
olan yazarlann yazdıklanyla buluştuğum çağa/zamana, mekânlara doğru
yolculuğa çıktım Heinrich Böll'le... Dil yurdunda bir gezgindim ben de,
Babil'in sesini sesimde hissettiren yol dervişi...
döndüğüm yeşıl örtü ve gökyüzü
onu anlatıyordu biraz da.
Sözcüklerine bir bir ağan sesleri-
nın rengiyle adımlıyorum Köln so-
kaklannı: "Her zaman istedim yaz-
mayı, küçükyaşta başladım deneme-
ye, ama gereken sözcfikieri ancak
sonralan bulabildim."
O bulunabilenlerin yolculuğunu
anlatmaya çalıştım yanımdaki mûl-
teci dostuma. Yazının dil yurdunda
yeşeren, çocukluk belleğinde filizle-
nen yanlannı dile getirmek ıstedım.
•••
Savaş çağı onun sözcükleri buluş
çağıydı da. Rendelenmış odun koku-
lannın sindiği elleri kalem tutacak-
tı, ama savaşa sûrdüler onu, 17'li
tüm gençler gibi. Genç ömrünün al-
tı yılı cephelerde, doğduğu kentten
ayn yerlerde geçti. Dil yurduna çı-
kıp geldiğinde yıkıntının ardındakı
görûnûmün sızısıyla sözcüklennı
buluşturdu.
Gördüklerini, tanık olduklannı
yazdı, anlattı. Dil yurdunda var ol-
du.
VfeOHiçbirŞeyDemedi'nin ruhu-
ma sinen satırlan Ren'in kıyısında
yakalıyor beni. Köln'de, onun anlat-
tığı gotık evlerin önündeyım. Harap
olmus evlerin yıkıntüan» Şımdı,
bunlann her bınnın alnılığı renk
ağışmasında, çiçeklerin ise dilıni an-
latamam size. Zamanm mührünü
çözüyor her bir görüntü burada.
•••
Böll'ün dil yurdunda gezinirken
sözcüklenn anlamını, dilden dile
ulaşan köprünün bağlayıcı yanlan-
nı düşündüm. Goethe'den Thomas
Mann'a, Döbiin'den Lenz'e, Re-
marque'den Enzensberger'e bu dil
yurdunda var olan yazarlann yaz-
dıklanyla buluştuğum çağa/zama-
na, mekânlara doğru yolculuğa çık-
tım Heinrich Böll'le... Dil yurdunda
bir gezgindim ben de, Babil'in sesi-
m sesimde hissettiren yol dervişi...
fandae(ö yenkizgLconı
ÖKUMA ÖNERİLERİ
Heinrich Böll'ün tüm
yopıtları Can Yayınlan 'nca
yeniden yayımlanmaya
başladı:
* Fotoğrafta Kadın Vardı,
Çev.: Sezer Duru, 1998;
Trenin Tam Saaıiydi, Çev.:
Zeyyat Selimoğlu, 1996;
Babasız Evler, Çev.: Ahmet
Cemal, 1999; İHanda
Güncesi, Çev.: llknur özdemir,
1999; FmnkfurtDersleri,
Çev.: Kasım Eğit. 1998;
Ademoğlu Nerdeydin, Çev.:
Zeyyat Selimoğlu, 1996; tlk
Yıllann Ekmeği, Çev.: Z.
Selimoğlu, 1998; VeO Hiçbir
Şey Demedi, Çev.: Behçet
Necatigil, 1997; Katharina
Blum 'un Çiğnenen Omtru,
Çev.: A. Cemal, 1999. *Gülve
Dinamit, Çev.: Kâmuran Şipal,
Denemeler, Cem Yay., 2000;
Cûce ileBebek, Çev.: K. Şipal,
Öyküler, 1972, Cem Yay.
* Gürsel Aytaç, Romancı
Yönüyle Heinrich Böll, 1975,
ADTCFYay
BELLEKKUTUSU
"Heinrich Böllyalnızca
savaşı ve savaş sonrası
ortamtnı vermekle yetinmez;
savaşın öncesiyle de çok
ilgilenmıştir; çünkü zehirli
tohumlar bilınçli bir tutumla
ortadan kaldınhrsa
gelecekteki yıhntıları önleme
olanağı da vardır. Böll bir
yanda savaşı yaşamışlan
anlatırken, öteyandan onları
savaşı hazırlamakla ve
desteklemekle suçlar. Böll 'e
gö're küçük burjuva, savaşın
en bzıştığı anda bileyerinden
hjnrdamaz, yaraıian peşinde
koşmayı elden bıratmaz."
AkmetCemaL
KÜRATÖRLÜK VE ÇAĞDAŞ SANATIDEĞERLENDİRDİ
Nicolas Bourriaud'dan
'Güncel Sanat Pratiği'
Kültür Servisi - Eczacıbaşı Sanal
Müzea'nin davetlisi olarak Istanbul'a
gelen Fransız küratör ve plastık sanat-
lar elejtirmeni Nicolas Bourriaud, 21
Eylül Cuma günü Mimar Sinan Üni-
versitesı Oditoryumu'nda 'Güncel
Sanat Pratiği' konulu bir konferans
verdi.
'İliştisel Estetik' adlı kitabı ve edi-
törlüğinü yaptığı 'Documents sur
l'Art' dergısindeki
yazılanyla da tanınan
Bourraud, Paris'te
bulunaı Tokyo Sara-
yı Gincel Sanatlar
Merkezi Müdürlü-
ğü'nü küratör Jero-
me Saıs ile birlikte
yürütiyor. Son ola-
rak e)iûl ayında dü-
zenleıen Tiran Festi-
vali'nie Fransız sa-
natçı îubunun küra-
törlüfinü üstlendi.
Çağiaş sanaün du-
rumiHi sosyal teon
ile bıreştıren sanat-
çı, çjğa damgasmı
vurar 'interaktiF
kavranı üzenne yoğunlaşıyor. Inter-
netinbüyük olanaklar sağladığmı
söyleen Fransız küratör, internette
sörf \ıpıldığında herkesin kendi yo-
lunu jdiğini ve çok yakın zamanda
görûrülerarası sörfün yapılmasının
mümıjn olabileceğini belirtiyor.
Tüirtimtoplumundan üetişim top-
lumıa gırdiğimiz bu aşamada sana-
SANAT YAKINLAŞTIRIR-
tfisanbtr arasindaki n/aklaş-
mayı önleyeceğme inamyor.
tın akılcı bir topluma ulaşma yolun-
dakatkısı olup ohnayacağını sorgula-
yan Bourriaud'nun en belirgin özel-
liklerinden birisi, sanatçılann eserle-
ri ile çalışma biçimlerini yaratan dü-
şünce ve ilkeleri ortaya çıkarma çaba-
sı olarak biliniyor. Çağdaş sanatm
önemli isimlerinden olan Nicolas Bo-
urriaud, aynı zamanda insanlar ara-
suıdaki ilişkinin, yakınlaşmanın ve
toplumsal biçımlenişe
direnişin estetiğini ya-
kalama çabasında.
Sanatçılann serginin
ziyaretçileriyle kurmak
istedikleri ilişkiye göre
malzeme seçtiklerini
vurgulayan Fransız
küratör, günümüzde in-
sanlann giderek birbi-
rinden uzaklaştığmı ve
bu uzaklaşmamn ancak
sanatla önlenebileceği-
ni savunuyor.
Küratörlüğü DJ'liğe
benzeten Bourriaud,
"Küratörler, kendikül-
türünden yola çıkarak
kendi sanat yolunu be-
lirleyen kişikrdir. DOnyaya fıkirlerini,
seçtikleri sanatçılaıia aktaruiar. Sa-
nat, nesnelerie insan biçimkri arasuı-
daki ilişkinin tarihidir. Küratör ve sa-
natçı ilişkisi tenis örneğiyle de anlaü-
labiür. Teniste, çok iyi servis atan ve
çok ryi servis karsılayan vardır. Yani,
sanatçüartopuatryor,bendeonlange-
ri yoüamaya çahşryorum" dıyor.
MünihFüamonVden konser WestLB'nin işbirliği ile dü-
zenlenen 'Münih Filarmoni'nin konseti 1 Ekim günü saat 20.00'de Atatürk Kültür Merkezi'nde
gerçekleşecek. 'Blechschaden-Barok'tan Rock'a' adını taşıyan özel programın şefliğini Bob Ross
üsfleniyor. 12 kişiden oluşan orkestrada, Erich Rinner, Guido Segers, Franz Unterrainer, VVerner
Binder, Hermann Göb, David Moltz,Dank^ard Schmidt, Dany Bonvin, Bemhard VVeib,Tom Wabh
ve Arnold Riedhammer bulunuyor. 5 milyon TL olan biletler. pazartesi-cuma günJeri, 10.00-17.00
saaüeri arasında Goethe Enstitüsü'nden (Yeniçarşı Cad. 52 Kat3- Galatasaray) ekle edUebflir.
56 galeride 200 sanatçının yapıtlan sergilenecek
îstanbul Sanat Fuan 11 yaşmda
15 Ekim'de başlıyor...
M İ A İ Y İ A Kayıtlar 25 Eylül'de
İstikalcad. Halep Pasajı. Kat:2 140/20 (Beyoğlu Sineması'nın pasaj)
sahne tasarımı müzik+söz+ şiir
ses atölyesi tai-chi-chuan
görsel iletişim oyunculuk atölyesi
"haycrt bilgisi" atölyesi çocuk+drama
akdeniz'in ortak uygarlığı
Ka\lar25 Eylül + 10 Ekimarası. Ayrıntılı çalışma/gösteri programı
ve hainıa koşullan için 0212 252 74 52 ve WWWjnayasanat.COm
Kültür Servisi - TÜYAP Tüm Fuarcılık
Yapım AŞ ve Sanat Galencileri Derneğı
işbirliği ile hazırlanan İstanbul Sanat
Fuan/ART-İST2001, 8-14 Ekim tarihleri
arasında tstanbul Sergi Sarayı-Tepebaşı'nda
gerçekleşecek. 4"ü yabancı 56 galerinin
bulunduğu fuarda, 28'i yabancı toplam 200
sanatçırun eserleri sanatseverlerin beğenisine
sunulacak. Bu yıl ilk defa istanbul Sanat
Fuan'nın gerçekleştirildiği mekânın tanhçesine
ve bugünü irdeleyen 'Darülbedayi' başlığı ile
sunulan kavramsal bir sergı hazu-lanıyor.
Serginin küratörler ekibinde Ali .\kay, Haşim
Nur Gürel, Levent Çalıkoğlu ve Zahit
Büyükişleyen yer ahyor. Fuann danışma ve
yürütme kurullannda alman ortak kararlar
sonucunda 'Sanatçı Onur Ödülü' Adnan
Vannca'ya, 'Eleştirmen Onur Ödülü'
Abdülkadir Günyaz'a, 'Koleksiyoner
KJŞL Kurum Onur Ödülü' Çetin Nuhoğhı'na,
'Sanatsever Kurum Onur Ödülü' Borusan
Hoküng'e verilecek. TÜYAP'm desteğiyle
düzenlenen 'TÜYAP Genç Sanatçüar Resim
Yanşması' ve 'TÜYAP Sanat Eleştirmeni
Yanşması' ıse genç yeteneklere yeni firsatlar
sunmaya devam ediyor. Bu yıl 'KÖPRÜ' ana
teması etrafında düzenlenen etkinlikler TÜYAP
Sanat Galericileri Derneği, Türkiye Iş Bankası
Çağdaş Sanaüar Vakfi (ÇAĞSAV), İstanbul
Sanat Müzesi Vakfi, Plastik Sanatlar Derneği,
Borusan Holding ve Eczacıbaşı Sanal Müzesi
tarafindan düzenleniyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sevgi Kaçkınlan...
Hayır, yanlış anlaşılmasın!
Başlıkla anlatılmak istenen, sevgilerini korumak
için onlan -sevdikleriyle birlikte- alıp bir yerlere, ıç
ya da dış dünyadaki bir yerlere kaçanlar değil. On-
lar, artık -hem de epey- eskı romanlarda, öyküler-
de, oyunlarda ve filmlerde kaldılar. Hanı Sait Fa-
ik'in: "Birinsanı sevmekle başlarherşey..." dedi-
ği zamanlarda. Şimdilerde ise ancak sevmekten,
sevgilerden kaçmak, sevgi göstermemeyı nere-
deyse erdeme dönüştürmek, bir kişilik, güçluluk
belirtisi saymak geçerli. Ve de Sait Faik'in cümle-
sinin son bölümü: "Oysa burada herşey, bir insan
sevmekle bitiyor..."
Dünyada da kendi ortamlanmızda da, nicedir
sevgisizliği beşinci mevsim diye benimsemek ve
benimsetmek peşindeyiz. "Sevgi, insanın içinde
filizlenebileceği tek iklimdir" diyen Goethe'ye ar-
tık eskimiş gözüyle bakılmakta. Sabahattin Eyu-
boğlu'nun: "Iki insanın dost olabildığı yerde uy-
gahık vardır" söylemi ise neredeyse sonrasız bir
anlam yitimine uğradı. Azra Erhat, en güzel kitap-
lanndan bırine Sevgi Kulturu başlığını koymuştu.
Azra Erhat ve Halikamas Balıkçısı, en geniş an-
lamda sevginin ne olduğu, nasıl yaşanması gerek-
tiği uzerineyıllarboyu mektuplaşabiliyorlardı; hem
de neredeyse küçük birer kitap kapsamındakı
mektuplarla! Ve bu mektuplardan bırinde Balıkçı,
Azra'sına sevginin neoldugunu anlatırken, guneş-
li bir günde avucuna birkaç tohum aldığını, sonra
avucunu kapatıp güneşın altında tuttuğunu, to-
humlann kısa bir süre sonra insanın ve doğanın sı-
caklığıyla açmak üzere kıpırdanmaya başladıkla-
nnı hissettiğini yazıp, neredeyse bir sevinç çığlığı
atabiliyordu: "Sevgi dediğin, aşk dediğin, budur
işte!"
Şimdilerde ise insanlar, artık sevgiden ve sev-
mekten kaçan kaçkınlar oldular. Şimdı Azra Er-
hat'ın bir zamanlarki o soylu, -ıster dost, ister sev-
gili olsun- seven ve sevilen için kendine özgü bir
ahlakın kaynağına dönüşmüş sevgi kültüriınün ye-
rini çok başka uygulamalar ve tavırlar aldı. Şimdi-
lerde örneğin gençler, seven kişiler olmayı değil,
fakat sevgili olmayı yeğliyorlar. Sevgi sözcüklerini
"sevgili" etiketiyle sınırtayıp, yaşamlannın kalan
alanlannda sevgisiz yaşamayı, sevgilen göster-
memeyi ilkeye, erdeme, kişilik göstergesine dö-
nüştürebiliyorlar.
Şimdilerde: "Ben sevgımi, duygulanmı belli et-
meyı sevmem!" söylemi, neredeyse bir esin kay-
nağı oldu. Sevgileri belli etmenin tuhaf, sevgisiz-
liği yaymanın doğal olduğu birdünya, bugünkü gı-
bi bir dünya, ancak böyle bir esin kaynağından d o
ğabilirdi!
Angelopulos'un o unutulmaz "Sonsuzluk ve
S/rGün'filmindeki çarpıcı soruyu, adamın anne-
sine yönelttiği: "Biz, sevmeyi ne zaman unuttuk,
anne?" sorusunu artık sıkça sorma gereğini duy-
duğumuz bir dünyada yaşamaktayız. Evet, bizler,
sevmeyi ne zaman unuttuk? Belki de sevmenin,
sevginin bir eylem olduğunu, her zaman kendine
özgü bir ahlaka ve sorumluluğa kaynaklık ettiğıni
göz ardı etmeye, en sıradışı olanlan bile sıradan-.
lığın kısır boyutlan içersinde yaşamayı "normal"
sözcüğünün eşanlamlısı kılmaya başladığımız gün!
Altmış yılını doldurmak üzere oian yaşamımda,
sanınm benim de "sevgilerini göstermeyi sevme-
yen" sevenlerim oldu. Ama onlara her zaman kı-
sa sürede yabancılaştım. Beni ısıtmayan sevgile-
rin gerçek anlamda sevgi olduğuna, olabilecegı-
ne hiçbir zaman inanmadığım ıçın. Ve böyle sev-
gi kaçkınlanna, Angelopulos'un filmıni gorduğum-
den bu yana, içimden hep aynı soruyu sormak
geliyor "Söylesenize, sizler sevmeyi ne zaman
unuttunuz?"
e-posta: ahmetcemal@superonljne.com
acem20@hotmail.com
Kral MHIas' bıgiltere'de
• ANKARA (AA) - Ingılız televızyon kanalı
Channel 4, Türkiye'de Kral Mıdas ile ilgilı
belgesel film çekiyor. Bakanlığm desteğı ile
çekilen belgesel filmde, Kral Midas
dönemindeki yemeklerden bazılannın
günümüzde de sofralarda yerini aldığı konusu
işlenecek. Yapımcılığını ünlü Ingiliz yapımcı
Jon Stephens'in üstlendiği belgesel,
'Zamandan Kesitler; Kral Midas'ın Cenaze
Töreni' isrniyle arahk ayında yayımlanacak.
Türkiye prodüksiyon koordınatörlüğünü Hülya
Biren'in yürüttüğü ve oyunculann makyajını
ünlü Gladyatör filminin makyözü Jess
Portas'ın yapacağı belgesel için, 30 Eylül Pazar
günü Polatlı halkının katıhmıyla Gordıon'da
Kral Midas'm Cenaze Töreni canlandınlacak.
Belgesel için aynca Ankara Hali, Baharatçılar
Çarşısı, Gordion'daki Kral Midas'ın Mezan.
Yazıhkaya Midas Şehn, Ankara Kalesi ve
Anadolu Medenıyetleri Müzesi'nde çekim
yapıldığı bıldırildi.
Osımm Erkin fotoğraf sergisi
• Kültür Servisi - Osman Erk'in grafik
ağırlıkJı ritim temalı fotoğraflan bugünden
itibaren The Marmara istanbul Oteli, Opera
Sanat Koridorunda izlenebilir. 10 Ekim'e dek
sürecek olan sergide, 28 adet renkli yapıt yer
ahyor. Fotoğraflan Handan Tunç şöyle
tanımlıyor: "Osman Erk'in fotoğrafik görüntü
evrenine katıldığımızda, doğaya duyarlı
bakabilen sanatçı heyecamnın tıtreşimleri ile
uyanldığımzı deyımleyebılırsinız. Kullanım
nesneleri olarak yaşam ortamımızı dolduran en
sıradan görüntülerin aynntılannda gezinen
duyarlı göz, onlan kullanım gerekliliğınden
kopanyor. Onlar, kendilerine annağan edilmiş
yaşam solugu ile estetik varoluşlannın yenı
dünyasına taşınıyorlar. Artık onlar, ne eski bir
kapı, ne ip parçası, ne ağaç kütükleridir. Onlar,
estetik görüntü evTenimn yenı sakınleridır. ."
BUGÜN
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde
yönetmen Serkan Özkaya'mn saat 12.00'de
'Qddi Kültürü Yık', saat 15.00'te 'Amerikan
Dolan', saat 18.00'de 'Kendi Yolunda Gidenler'
ve saat 21.00'de 'Zenciler Birbirine Benzemcz"
adlı filmlen göstenlecek. (0 212 252 61 55)