25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•YLÜL 20O1 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA SAVAŞ KORKUSU rof. Ümit Özdağ, ABD'ye yapılan saldırı sonrası gelişmeleri değerlendirdi Ladin.Baü'danvuracakAvrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Ümit zdağ, ABD'nin romantik bir antiterorist mücadele değil •agmatik da\Tanarak "Ortadoğu alanını sıklet merkezi olarak slirleyeceğini" söyledi. k-HAN ŞİMŞEK ANKARA- Avrasya Stratejik Araş- rmalar Merkezi (ASAM) Başkanı rof. Ümit Ozdağ, VVashington yöne- minin terörle küresel ölçekte müca- ele isterken "romantik değiL, prag- [»atikbirpolrtika"* izleyeceğıni söyle- li. ABD'nin Afganistan'a müdahalesı lurumunda ABD nüfuzunun tarihte lk kez bu kadar güçlü olarak Orta As- /a'ya gireceğmi kaydeden Özdağ, *Taleban'ı Orta Asya Türk devletleri- tıe karşı tefadit unsuru olarak kullanan Rusya'nınetkisiazalacaktır.Buda Or- ta Asya cumburiyetlerinin daha ba- ğunsız hareket etnıe ve dünya kapita- list sistemine daha rahat ektemknme- lerisonucunu doğurabilecektir" dedi. Vietnam deneyımınden ders alan ABD'nin Afganistan'a. muhalefeti cephe gerismden yeni savaş içın ör- gütleyecek özel bırliklerle gireceğıni kaydeden Özdağ. w Ladin buna karşı savunma hattını Afganistan'da değil Batıda kuracaknr. ShiUereyönetik ey- lemler uluslarası koalisyonu parçalaya- bilir. Bu yüzden ABD etini çabuk tut- mak zorunda" görüşünü dıle getırdi. Türklye'nln durumu Türkiye'nin stratejik öneminin bu gehşmelere paralel olarak kendiliğjn- den değişmeyeceğini vurgulayan Öz- dağ, "Bu Türkiye'nin politikalanna bağh olarak ya artacakya da azalacak- Or. Türkiye bunu kullanabilirse kulla- nacak, ama hiçbir ûlkenin bunun için bizebir alan açmasıbekknmemdi" di- ye konuştu. Prof. Özdağ, ABD'ye yapılan terö- rist saldırı ve Afganistan'a olası mü- dahaleyi Cumhuriyet'e değerlendirdi. - New York ve VVashington'daki sal- dırüar ve ardından başlayan süreç ABD'nin küresel hegemonyasını nasü etküeyebiŞr? ÖZDAĞ: Soğuk Savaş'ın sona er- mesindenbu yana gelışenbir ABD he- gemonyası var. New Yorkve V/ashing- ton'daki saldınlar bu hegemonyaya karşı bir meydan okuma, ABD'yi kü- çük ve vurulabilir gösterme amacını taşır görûnüyor. Ancak burada Mars'ın 'Her şey göründüğü gibi o\- saydi, biüme me\ dan kalmazdı' tespi- tinı hatırlamakta yarar var. Bu gerçek- ten ABD hegemonyasmı sona erdıre- cek bir süreci başlatacak bir stratejik saldın mı, yoksa sofistike olsa da bir terörist eylem mi? Yoksa ABD yöne- timi içinde gerçekleşen bir hesaplaş- manın ve ABD ıçın yeni bir politika çizmenin aracı mı? Bazı yorumcular, bu saldınlann ABD'nin "adil bir savaş" süreci baş- latarak hegemonyasmı güçlendirmesi için firsat yarattığını söylüyorlar. Te- xas'vn Meksika'dan kopanlmasmdan önce Meksikalılann bir Amerikan ka- lesıni yok ettiğı, Almanlann 1917'de bir Amerikan gemisini batırması üze- rine ABD'nm savaşakatıldığını ve Ja- ponlann Pearl Harbour'a saldırmasın- dan sonra ABD'nin savaşa katılarak ABD romantikdavmnmayacak-Busakhnlannarkasında ne gjbistratejik hesaplar ya- üyor olabilir? ÖZDAĞ:Buradaki strate- jik planın amacı dünya den- gelerinde bir değişiklikbaş- latmakve ABD'yi belirü bir yöne doğru politikalar üret- meye zorlamaknr. ABD'nin bundansonra izleyeceği po- litikalan ana batlan üe gör- metniz mümkün. Saldınyı planlayanlar da saldın son- rasında ABD'ninnasünare- ket edeceğini öngörmeye çalışrmşlardır. Bu politika- mn olasıparametrelerineba- karsak 10 yıla kadar uzaya- cak antiterorist bir yapılân- ma üzerine oturraası gere- ken bir politikadan söz edi- yonız. Buyapılanmarunyö- neleceği hedef kürenin her bölgesi olacak, Ancak ABD romantikbir antiterörist mü- cadele vermeyecek ve prag- matik davranarak Ortadoğu alanını sıkletmerkezi olarak belirleyecektır. Bush yöne- tjminin, ABD devlet ve top- lum yapısını antiterörmüca- delesi ekseninde yeniden yapılandıracağına dair yap- • tığı açıklamalara daha ilk günden ABD toplumu için- den tepkiler yükselmeye başladı. ABD yönetimi hiç- bir zaman istediği ölçüde toplumu antiterör eksenli yapılandıramayacaktiT. Bu- nu deoerse şiddet içerikli an- tifederalist eğüimler arta- caktır. Oklahoma bombacı- sı düşünüldüğünde bunun hiç deküçümsenmemesi ge- rektiği anlaşılabilir. - Saldından hangi çevre- ter çıkar sağlayabilir? ÖZJ)AĞ:ABD'nin bun- dan sonra dışanda izleyece- ği poliukada, bu politikarun aracı olarak ABD ordusu ve istihbaratına verilen önem artacak, istihbaratın çalışma koşullan önûnde olduğu üe- ri sürülenbazı engeller orta- dan kalkacaktır. Bu açıdan bakıldığmda ABD hege- monyastnın askeri araçlarla güçlendirilmesini savunan unsurların böyle bir saldın- dan en kârhçıkaniar olduğu düşünülebilİT. Ancak ABD'yi yukanda anlanlan- lan yapmaya sevk edecek bir saldınyı gerçekleştirerek ABD hegemonyasını yeni sorun alanlan içinde yıprat- mak, ABD'yi kazanamaya- cağı bir savaş içine çekmek için de bir strateji olabüir. Eğer ük analiz doğru ise ey- • Özdağ, Ladin'in ise savunma hattını, Afganistan'da değil, Batı dünyası içinde kuracağım savundu. Özdağ, "Doğrudan halka yönelik eylemler yaparak Batı sistematiğinin oluşturmaya çalıştığı itifakı dağıtmaya yönelebilir" dedi. Rusya'nın ethialanı tehUkede- ABD'nin Afganistan'a olası bir müdahalesi ne gibi sonuçlar doğurabinr? ÖZDAĞ: ABD eğer Afganistan'a girerse, muhalefeti de destekleyerek Taleban yönetimini devirebilir. Bunun doğal sonucu Taleban'ı Orta Asya Türk devletlerine karşı bir tehdit unsuru olarak kullanan Moskova'nın bölge üzerinde baskısının azalması olacaktır. Bu da Orta Asya cumhuriyetlerinin daha bağımsız hareket etmeye başlamalan ve dünya kapitalist sisteme daha rahat eklemlenmeleri sonucunu doğuracaktır. Burada ABD hegemonyasmm tarihte ilk kez bu kadar güçlü olarak Orta Asya içerisine gireceğıni görebiliriz. Ancak ABD için bir Pirus Zaferi yasama riski de var. iklncl bir vietnam -Neden? ÖZDAĞ: Çünkü ABD'ye destek veren Pakistan, çok ciddi bir Islami devrim tehdidi ile karşı karşıya kalabilir. Pakistan'da toplumsal yapı içerisindeki, devlet sistematiği içerisindeki etkili radikal Islamcı unsurlar ABD saldınsını kendi yaşamlanna ve dinlerine bir saldırı olarak görüyorlar ve buna karşı harekete geçeceklerdır. Bir yandan ABD etkisinın güçlenmesi görülürken diğer yandan Pakistan'ın lslamcı yapılanmaya yönelmesi ABD menfaatlan açısından tehdit edici bir gelişme olarak görülebilir. Bu lran'dan daha cıddi bir tehdidi ortaya çıkarabilir. Öte yandan ABD'nin Orta Asya'ya yerleşemesinden rahatsız olacak Çin ve özellikle Rusya, Taleban dahil anti- Amerikancı güçleri destekleyerek ikinci bir Vietnam yaratabilirler. Olumsuz sesler yüKsellyor Diğer önemli bir gelişme. ABD'yi destekleyen Batılı ülkelerin yavaş yavaş ciddi çekinceler içine girdiklerini görüyoruz. 5. madde esasen NATO anlaşmasmm ruhu oldukça zorlanarak ve devletler hukukunun birçok gerekliliği yerine getirilmeden yaşama geçirildi. Ama Avrupalı mütefıklerden, Fransa ve Danimarka'dan olumsuz sesler de gelmeye başladı. Bunlar önümüzdeki günlerde daha da artacak. Halka yönelik eylemler - Peki Bin Ladin, ABD müdahaksine karşı nasü tepki gösterebffîr? ÖZDAĞ: Buı Ladin'in savunma hatlarını, Afganistan'da değil, Batı dünyası içinde kuracağım düşünüyorum. Yani Batı sistematiği içinde yerleştirdiği unsurlar doğrudan halka yönelik eylemler yaparak Batı sistematiğinin oluşturmaya çahştığı itifakı dağıtmaya yönelebilir. süper güç olma sürecini başlattığı ha- tırlatıhyor. ABD hegemonyası - Sizin düşünceniz nedir? ÖZDAĞ: Benim ABD'nin hege- monyasmı sağlamlaştıracağı konusun- da şüphelerim var. Bu ABD'nin güç- süzlüğünden değil, saldınlann ABD'nin reel gücünü ciddi olarak de- ğiştirebilecek etkiler ortaya koymama- sından. ABD hegemonyası bir süre da- ha devam edecektir. Ancak VVashing- ton bunu ne kadar kullanmaya çalışır- sa çalışsrn. alt sistemleri ne kadarkont- rol altına almaya çahşırsa çahşşın, ABD hegemonyasmm sağlamlaşması gibi bir gelişme ile karşı karşıya kal- mayacağız. Tam tersine hassas sistem- lere dokunulacağı için ciddi kanşıkhk- lar olabilir. leminiçinde ABD güvenük- istihbarat sistematiğinin ba- zı unsurlannın Bin Ladin'i veya Kaide örgütünün bazı unsurlannı kullanması söz konusudur. Eğer ikinci ana- liz geçerli ise bir büyük güç veya güçler ittifakı stratejik bir darbe indirerek ABD'yi bir biÜnmezlik boşluğuna sürüklemiştir. Eümizdeki veriler, ki şu anda mevcut verilerin birçoğu manipûle edümiştir, yönlendirici veri- lerdir,bu çıkarsamalan yap- mamıza izin vermektedir. Biliyorum bazı analizciler bu verilerle kesin sonuçlara ulaşmayı seviyorlar. Tabiibu yaklaşım. olayı kafada çöz- mûş olmarun entelektüel ve psikolojik rahatlığıru veri- yor. Ben böyle bır rahatbk içinde değilim. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(5 doruk.nettr. Başlığın yanıtı: Evet.'.. Tarığı da ben. Kızlordu biriiklerinin büyük y\- ğınafc yaptıklan ve yıne de kuzey- deki Tievzılennden bir turlü güne- ye inemediklen günlerde, 1980O- cak'nda o topraklardaydım. Büün ülkede haflalar boyu fink attınr.fırdöndüm. Böçıkalı meslektaşlanmtn kuy- ruğuıa takılıp, kiraladıkları cipe beda/adan binip Pakistan sınınna yakjr, Kandahar bölgesinde Cıst- lenmş antikomünist, aşın dinci "Mû'^htt" kamplannda dolaştım. Mücahitlere mayın döşeme eğiti- mi veren, kafasına "Afgan poşisi" sanf san saçlannı gizîediğini sa- nan mavi gözlü "yabancı "yla "GĞterpipmı. Sünnepiysen senin de tır Afgan mücahidi olduğuna ınaracağız" diye dalga geçip he- rifi ckeden köpürten "Mama ga- zeteztter" mangasında(!) ben de varcm. Kızey'de ve Kâbil bölgesinde Rusve Ukraynalı meslektaşlann arasna kanşip Kızılordu birlikleri- nin jstierinı gezdim. Anlamlandı- rarradıklan bir savasta, tanıma- dıkan bir coğrafyada dövüşen Rus askerlerinin bıkkınlığına, yıi- gınğına tanıkiık ettim. Btmedı. Afganistan Bir Cehennem mi? O günkü Afgan hükümetinin sağladığı ulaşım olanaklanyla Hin- dikuş Dağlan'nınppey yukanlan- na kadar çıktım. Olkedekı "su re- formu"nur\ sonuçlarını yüzeysel de olsa yerinde goziedim. Yüzyıl- lardır satt sürülerini sulamak için değil, yerel erklerini pekiştirmek için de kullandıklan akarsu ve su kaynağı mülkiyetı ellerinden alman "su ağalan"mn aşıretlenni de alıp güneydeki "Mücahıt/er"in saflan- na katılışlanna dolaysız tanıkiık et- tim. Bu aşiretlerden biriyle, çocuk- lar, kadınlar, elı sılah tutan erkek- ler, koyunlar, keçiler ve develerte bir gün boyunca güneye doğru yürüdüm. Bitmedi. BaşkentKâbil'in seftl kenar ma- halleierinin bitip kaya ve çalı çöl- lerinin başladığıyerierde, Interkon- tinental Oteli'nin rahatını terk et- mek istemeyen tembel, Mücahit bolgeterinegıtmeyecekkadar kor- kak, Avrupalı TV gazetecilen ıçın, adam başı beş dolar, silahlı olursa on dotar, silahlar patlatılacaksa on beş dolarlıkfiyattarıfesıyle dü- zenlenen "savaşan mücahit sah- neleri'm de biraz öfkeienerek, bi- raz acıyarak seyrettim. Aynı Af- ganlılann, kirti torbalanndan Rus askeri başlıklan, üniformalançıka- np, aynıfiyattan"savaşan Rusas- kerierisahnesı"canlandırmaöne- rilerini bu kez tiksinirek ıztedim. Yani... Yani 1980 yılında, savaşan, sa- vaşır gibi yapan, savaşır gibi bile yapmayanlara kadar geniş bir pa- lette *'Afganistan gerçeğı'nin do- laysız tanığıyım. Bazı iddialan tartıp, değerten- dirme hakkım olsa gerek... • • • Medyada durmadan yinelenen bir iddia var. Şöyle deniyor-. Güçlü Kızılordu, Afganistan ba- tağında dize geldi, mevzilerine mıhlandı ve asken bir sonuç ala- maksızın kös kös ülkesine döndü. Şimdı aynı kaderAmerikan asker- lerinı bekliyor. Sarp dağlan, aşıl- maz geçitleri ile Afganistan nice modem orduyu dize getiren doğal bir cehennemdir!.. Kimı meslektaşlar, "Büyük Is- kenderbileAfganistan 'ı ete geç/- remedi" örneğıne kadar vardırdı ışi. Kesiten bu ahkâmlar, bu tuhaf yargıtar, bu işkembeden sallama iddialar -bilerek, bilmeyerek, iste- yerek, istemeyerek- Afganıstan'ın savaş gücünü abartmaya, ABD'nin Usame bin Ladin'ie sı- nırtı kalmayacağa benzeyen, Af- gan halkını da cezalandırmayayö- neleceğinin ipuçlannı şimdidenta- şıyan saldınsına adetabir "meşru- iyet* kazandınyor. Sanki ortada biri rnodern tek- noloiji iledonanmış, öteki doğanın sunduğuoianaklariagüçlenmiş "i- ki denk askeri güç" var. Hayır.Yok. Bir tarafta kahredici bir savaş aygıtına komuta eden ABD var. Ote yanda derme çatma silahlar, 20 yıl önce iyi eğitilmiş genç birer gerilla iken şimdi moruklamaya yüz tutmuş "Mûcahıt kınntılan" var. 20 yıl önce Kızılordu'nun üstün asken gücüne karşı, başı "Afgan poşili", cebi Amerikan pasaportlu savaş uzmanlarınca eğitilmiş, bir milyon tüfek (doğru okudunuz bir milyon Amerikan yapımı piyade tüfeği), 70 bin kara mayını, sınırsc cephane, tanksavar, tanksavar mermisi iletepeden tımağa silah- landınlmış, yüreği "tomün/stiere karsı kutsal c/hatia şişin'lmiş, bi- linci ortaçağın bile gerisinde kal- mış "aşiret torelenyle" bulandtnl- mış "Mücahitler" vardı. Afganistan, Kızılordu için ger- çekten ve işte bu yüzden bir ce- hennem oldu. Peki şimdi kim, hangi silahı ve- rip, gününteknolojisine uygun eği- timi sağlayıp, cephane ve para akıtıp, ABD'nin seçkin biriiklerine karşı "mûcahit" biriiklerini hazırla- yacak? Afganistan yine bir cehennem olacak? Ama ABD askerieri için değil. Terör çeteterinde saf tutmuş kök- ten dinci mücahitler içinse belki... Ama unutmayın, gerilla grupla- nndan oluşan o çeteterin yuvalan- dıklan topraklarda milyonlarca yoksul Afgan köylüsü yaşıyor. 30 yıllık bir savaşın yıkıntılan arasın- da ekip biçmeye, sürülerini otlatp kannlannı doyurmaya çabalryor- lar. Cehennem onlar için yaratıla- cak. Görünen o ki "uygar dünya" da buna seyirci kalacak. Uygar dünya?.. Partilere DNA testi! TBMM tatili bitti, millervekilleri 37 maddelik anayasa değişikliği paketi için Ankara'ya döndü. TBMM geçen haftayı anayasa tartışmalanyla geçirirken komisyonda uzlaşmatazelendi. Görüşmeler sırasında AKP'li Mehmet Ali Şahin, tatil öncesınde 5 Necmettin parti temsilcisinin "etkili ve yetkili" olduklannı vurgulayarak ortaya koyduklan uzlaşma metninden yan çizme, paketi delme gayretleri uzerine "Uzlaşma bayatlamış" diye yanındakilere takıldı... Uzlaşma, "bayatladı", saflar değişti. Tatil öncesinde aynı sıralarda oturan "Milli Görvşçüler" şimdi ayrı partilerin milletvekili okJular. AKP ve SP millervekilleri komisyonda birbirlerine karşı son derece mesafeliydiler. SP'lilerin kapatılan RP'nin yasaklı lideri Necmettin Erbakan ın yasak süresini kısaltacak önerisine AKP'liler destek vermedi. Eskı lideıierinın siyaset yasağı süresinın kısalmasında pek yarar görmüyorlardı anlaşılan... AKP'liler "Uzlaşmaya sadığız" diyerek önerinin aynen geçmesi için çaba gösterırken SP'liler çeşitli önergeler verdiler. SP Grup Başkanvekili Yasin Erbakan. Hatipoğlu, komısyon üyesi olmasa da çalışmaları sonuna dek izledi ve sık sık söz aldı. Hatıpoğlu, partilerin devamdan kapatılması ile ilgili düzenlemeye itirazlannı dile getirirken ilginç ornekler verdi: "Kapatılan bır partinin devamı olmak. Ben de olmamak istiyorvm, ama bunun kriteri ne? Ben babamın devamıyım. Bir çocuğun babası idam edilse, çocuğu babanın devamı diye idam mı edeceğız? Sivil örgütlenmelerde kimin, neyin devamı olduğunu nasıl belirieyeceksiniz? DNA testi mi yapacaksınız?" Ufukta seçim görününce... Ülkeyönetimindeki istikrarsızlık nedeniyte ufukta erken seçim görenter adaylık turlanna erken başladı. TBMM'de geçen hafta içinde DYP lideri Tansu ÇiUer"t ziyaret eden Hatay heyetinden söz alanlar bir iki cümteyle kentin sorunlannı anlattı. En uzun konuşan ise Reyhanlı ilçesinde yaşayan Suttan aşiretinin önde getenterinden Hacı Recep Süzgeç oldu. Aşiretinin ve bölge halkınm 18 Nisan seçimlerinde "hakikati görerek FP'den DYP'ye döndüğünû'' söyleyen Süzgeç, yön degiştiren oy sayısının 23 bin olduğunu söytedi. Arkasında aşiretinin 5-6 bin oyluk destegini taşıyan Süzgeç, illerinin rnületvekiiı Mehmet Dönen'in de kendisini dinlemesine oraJı olmadan asıl isteğıni dile gettnverdi: "Böige halkıyla yalntzca Prof. Dr. Kemal Güleç ilgileniyor. Biz, Prof. Güleç'in Hatay'dan aöay olmastnı istiyonız." 'Efsane' geri döndü! Tunceli Milletvekili Kamer Genç, DYP listesinden TBMM'ye girdiği 18 Nisan seçimınden bu yana TBMM Başkanvekilliği görevinden mahrum kalmıştı. Ama, 12 Eylül sonrası kurulan Danışma Meclisi'nde üyeliği, Danıştay'daki tetkik hâkimliği deneyimi ve içtüzüge hâkimiyetiyle, geçen 2.5 yıl boyunca başkanvekillerini adeta canlanndan bezdirdi. Kürsüye her çıktığında "uysa da uymasa" da Tunceli'nin sorunlannı sıralaması bir yana, Mesut Yılmaz'a dönük suçlamalanyla ANAP'lıların belalısı oldu.Muhalefet miiletvekillerinin bile sessiz kaldığı uygulamalarda keskin çıkışlanyla oturumlan kilrlledi Kamer Genç. Ve yüksek yargı karanyla DYP'ye düşen "ana muhalefet" pastasından Kamer Genç'e de "M&clis Başkanvekilliği" dilimi düştü. Geceli gundüzlü canlı yayınlarda gösterdiği inatçı perfomnansla neredeyse "tekkişilik muhalefet" haline gelen Kamer Genç, DYP grubundan tek aday olarak başkanvekilliğine aday gösterilmeyı garantiledi. Şimdı ANAP'lılan aldı bir telaş. Bir yanda Mesut Yılmaz'ın Kamer Genç'e açtığı bir dizi dava, diğer yanda centilmenlik hukuku. Bakalım ANAP'lı vekiller DYP'nin adayı için genel kurulda yapılacak oylamada nasıl tavır alacak? Kamer Genç, TBMM Başkanvekili olarak kürsüye çıkarsa, ANAP'ı zor günler bekliyor... Meclis 'palto parası' peşinde 1999yıltndaTBMM'deki goreviilere 69 milyon 110'ar bin Hra, "palto parası" olarak dagrtıldı. Bu parayı TBMM'de çalışan geçtci göreviiler de akjı. Personete 3 yılda bir yapılan ödeme, bu süreyi doldurmadan TBMM'den aynlan 200 kişiden, iki yrt sonra geri istendi. Ancak tebligatiar, çoğu danışman kadrosunda oiup TBMM'den aynlan personele henüz yeni ulaşmaya başladı. TBMM yönetimi, palto parasını "hak etmeyen" eski personelinden şimdi yasal faiziyie birlikte toplam 157 milyon Hra geri istiyor. Devlet, kadrolan Meclis'in hemen yanıbaşındaki kurumlara altnan memuruna ancak 2 yılda ulaşabiliyor. Ve böyte bir gelişmeyi hesaba katmayip paito parasını aldıgı gibi harcayan eski danışmanlara, 98 mityon lira faiz ödemekdüşüyor... Televizyondan al haberi... Hükümetin MHP kanadında art arda gelen bakan istrfalan, bakanlık yolu gözleyen milletvekillerini heyecanlandırdı. Enis Oksüz'ün Ulaştırma Bakanlığı'ndan istifasının ardından kimin bakan olacağı, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin hangi ismi seçeceği konusunda çeşitli senaryolar üretildi. Bahçeli'nin, "basında yer alan ya da kulis yapan isimleıin üzerini çizdiği" dedikodulan yayılınca, bir milletvekili "Aman benimle ilgili bir şey yazmayın, ne olur ne olmaz belki genel başkan yanlış anlar" diye gazetecileri uyardı. Devlet Bahçeli Bahçeli'nin "Sürpriz bir isim olacak, herkes televizyondan öğrenecek" açıklamasından sonra ise bazı millervekilleri televizyonun başından aynlmaz oldu. Bir milletvekili söz arasında gülerek rtiraf etti: "Süfün gece televizyonum açık kaldı." Öksüz'ün yerine atanan Oktay Vural, Bayındırlık ve iskân Bakanlığı'na atanan Abdulkadir Akcan bakan olduklannı televizyondan öğrendi. Bakan olduğuna inanamayan Akcan, şaşkın şaşkın çevresindekilere döndü: "Sayın başbakanın dili sürçmüş olabilir. Bır bakın bakalım." Türey Köse, Ayşe Saym, Emine Kaplaru Büknt Sanoğlu. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle