Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•YLÜL 20O1 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
SAVAŞ KORKUSU
rof. Ümit Özdağ, ABD'ye yapılan saldırı sonrası gelişmeleri değerlendirdi
Ladin.Baü'danvuracakAvrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Ümit
zdağ, ABD'nin romantik bir antiterorist mücadele değil
•agmatik da\Tanarak "Ortadoğu alanını sıklet merkezi olarak
slirleyeceğini" söyledi.
k-HAN ŞİMŞEK
ANKARA- Avrasya Stratejik Araş-
rmalar Merkezi (ASAM) Başkanı
rof. Ümit Ozdağ, VVashington yöne-
minin terörle küresel ölçekte müca-
ele isterken "romantik değiL, prag-
[»atikbirpolrtika"* izleyeceğıni söyle-
li.
ABD'nin Afganistan'a müdahalesı
lurumunda ABD nüfuzunun tarihte
lk kez bu kadar güçlü olarak Orta As-
/a'ya gireceğmi kaydeden Özdağ,
*Taleban'ı Orta Asya Türk devletleri-
tıe karşı tefadit unsuru olarak kullanan
Rusya'nınetkisiazalacaktır.Buda Or-
ta Asya cumburiyetlerinin daha ba-
ğunsız hareket etnıe ve dünya kapita-
list sistemine daha rahat ektemknme-
lerisonucunu doğurabilecektir" dedi.
Vietnam deneyımınden ders alan
ABD'nin Afganistan'a. muhalefeti
cephe gerismden yeni savaş içın ör-
gütleyecek özel bırliklerle gireceğıni
kaydeden Özdağ. w
Ladin buna karşı
savunma hattını Afganistan'da değil
Batıda kuracaknr. ShiUereyönetik ey-
lemler uluslarası koalisyonu parçalaya-
bilir. Bu yüzden ABD etini çabuk tut-
mak zorunda" görüşünü dıle getırdi.
Türklye'nln durumu
Türkiye'nin stratejik öneminin bu
gehşmelere paralel olarak kendiliğjn-
den değişmeyeceğini vurgulayan Öz-
dağ, "Bu Türkiye'nin politikalanna
bağh olarak ya artacakya da azalacak-
Or. Türkiye bunu kullanabilirse kulla-
nacak, ama hiçbir ûlkenin bunun için
bizebir alan açmasıbekknmemdi" di-
ye konuştu.
Prof. Özdağ, ABD'ye yapılan terö-
rist saldırı ve Afganistan'a olası mü-
dahaleyi Cumhuriyet'e değerlendirdi.
- New York ve VVashington'daki sal-
dırüar ve ardından başlayan süreç
ABD'nin küresel hegemonyasını nasü
etküeyebiŞr?
ÖZDAĞ: Soğuk Savaş'ın sona er-
mesindenbu yana gelışenbir ABD he-
gemonyası var. New Yorkve V/ashing-
ton'daki saldınlar bu hegemonyaya
karşı bir meydan okuma, ABD'yi kü-
çük ve vurulabilir gösterme amacını
taşır görûnüyor. Ancak burada
Mars'ın 'Her şey göründüğü gibi o\-
saydi, biüme me\ dan kalmazdı' tespi-
tinı hatırlamakta yarar var. Bu gerçek-
ten ABD hegemonyasmı sona erdıre-
cek bir süreci başlatacak bir stratejik
saldın mı, yoksa sofistike olsa da bir
terörist eylem mi? Yoksa ABD yöne-
timi içinde gerçekleşen bir hesaplaş-
manın ve ABD ıçın yeni bir politika
çizmenin aracı mı?
Bazı yorumcular, bu saldınlann
ABD'nin "adil bir savaş" süreci baş-
latarak hegemonyasmı güçlendirmesi
için firsat yarattığını söylüyorlar. Te-
xas'vn Meksika'dan kopanlmasmdan
önce Meksikalılann bir Amerikan ka-
lesıni yok ettiğı, Almanlann 1917'de
bir Amerikan gemisini batırması üze-
rine ABD'nm savaşakatıldığını ve Ja-
ponlann Pearl Harbour'a saldırmasın-
dan sonra ABD'nin savaşa katılarak
ABD romantikdavmnmayacak-Busakhnlannarkasında
ne gjbistratejik hesaplar ya-
üyor olabilir?
ÖZDAĞ:Buradaki strate-
jik planın amacı dünya den-
gelerinde bir değişiklikbaş-
latmakve ABD'yi belirü bir
yöne doğru politikalar üret-
meye zorlamaknr. ABD'nin
bundansonra izleyeceği po-
litikalan ana batlan üe gör-
metniz mümkün. Saldınyı
planlayanlar da saldın son-
rasında ABD'ninnasünare-
ket edeceğini öngörmeye
çalışrmşlardır. Bu politika-
mn olasıparametrelerineba-
karsak 10 yıla kadar uzaya-
cak antiterorist bir yapılân-
ma üzerine oturraası gere-
ken bir politikadan söz edi-
yonız. Buyapılanmarunyö-
neleceği hedef kürenin her
bölgesi olacak, Ancak ABD
romantikbir antiterörist mü-
cadele vermeyecek ve prag-
matik davranarak Ortadoğu
alanını sıkletmerkezi olarak
belirleyecektır. Bush yöne-
tjminin, ABD devlet ve top-
lum yapısını antiterörmüca-
delesi ekseninde yeniden
yapılandıracağına dair yap- •
tığı açıklamalara daha ilk
günden ABD toplumu için-
den tepkiler yükselmeye
başladı. ABD yönetimi hiç-
bir zaman istediği ölçüde
toplumu antiterör eksenli
yapılandıramayacaktiT. Bu-
nu deoerse şiddet içerikli an-
tifederalist eğüimler arta-
caktır. Oklahoma bombacı-
sı düşünüldüğünde bunun
hiç deküçümsenmemesi ge-
rektiği anlaşılabilir.
- Saldından hangi çevre-
ter çıkar sağlayabilir?
ÖZJ)AĞ:ABD'nin bun-
dan sonra dışanda izleyece-
ği poliukada, bu politikarun
aracı olarak ABD ordusu ve
istihbaratına verilen önem
artacak, istihbaratın çalışma
koşullan önûnde olduğu üe-
ri sürülenbazı engeller orta-
dan kalkacaktır. Bu açıdan
bakıldığmda ABD hege-
monyastnın askeri araçlarla
güçlendirilmesini savunan
unsurların böyle bir saldın-
dan en kârhçıkaniar olduğu
düşünülebilİT. Ancak
ABD'yi yukanda anlanlan-
lan yapmaya sevk edecek
bir saldınyı gerçekleştirerek
ABD hegemonyasını yeni
sorun alanlan içinde yıprat-
mak, ABD'yi kazanamaya-
cağı bir savaş içine çekmek
için de bir strateji olabüir.
Eğer ük analiz doğru ise ey-
• Özdağ, Ladin'in ise savunma hattını, Afganistan'da değil,
Batı dünyası içinde kuracağım savundu. Özdağ, "Doğrudan
halka yönelik eylemler yaparak Batı sistematiğinin
oluşturmaya çalıştığı itifakı dağıtmaya yönelebilir" dedi.
Rusya'nın
ethialanı
tehUkede- ABD'nin Afganistan'a olası bir
müdahalesi ne gibi sonuçlar
doğurabinr?
ÖZDAĞ: ABD eğer Afganistan'a
girerse, muhalefeti de destekleyerek
Taleban yönetimini devirebilir. Bunun
doğal sonucu Taleban'ı Orta Asya
Türk devletlerine karşı bir tehdit
unsuru olarak kullanan Moskova'nın
bölge üzerinde baskısının azalması
olacaktır. Bu da Orta Asya
cumhuriyetlerinin daha bağımsız
hareket etmeye başlamalan ve dünya
kapitalist sisteme daha rahat
eklemlenmeleri sonucunu
doğuracaktır. Burada ABD
hegemonyasmm tarihte ilk kez bu
kadar güçlü olarak Orta Asya içerisine
gireceğıni görebiliriz. Ancak ABD için
bir Pirus Zaferi yasama riski de var.
iklncl bir vietnam
-Neden?
ÖZDAĞ: Çünkü ABD'ye destek veren
Pakistan, çok ciddi bir Islami devrim
tehdidi ile karşı karşıya kalabilir.
Pakistan'da toplumsal yapı
içerisindeki, devlet sistematiği
içerisindeki etkili radikal Islamcı
unsurlar ABD saldınsını kendi
yaşamlanna ve dinlerine bir saldırı
olarak görüyorlar ve buna karşı
harekete geçeceklerdır. Bir yandan
ABD etkisinın güçlenmesi görülürken
diğer yandan Pakistan'ın lslamcı
yapılanmaya yönelmesi ABD
menfaatlan açısından tehdit edici bir
gelişme olarak görülebilir. Bu lran'dan
daha cıddi bir tehdidi ortaya çıkarabilir.
Öte yandan ABD'nin Orta Asya'ya
yerleşemesinden rahatsız olacak Çin ve
özellikle Rusya, Taleban dahil anti-
Amerikancı güçleri destekleyerek
ikinci bir Vietnam yaratabilirler.
Olumsuz sesler yüKsellyor
Diğer önemli bir gelişme. ABD'yi
destekleyen Batılı ülkelerin yavaş
yavaş ciddi çekinceler içine girdiklerini
görüyoruz. 5. madde esasen NATO
anlaşmasmm ruhu oldukça zorlanarak
ve devletler hukukunun birçok
gerekliliği yerine getirilmeden yaşama
geçirildi. Ama Avrupalı mütefıklerden,
Fransa ve Danimarka'dan olumsuz
sesler de gelmeye başladı. Bunlar
önümüzdeki günlerde daha da artacak.
Halka yönelik eylemler
- Peki Bin Ladin, ABD müdahaksine
karşı nasü tepki gösterebffîr?
ÖZDAĞ: Buı Ladin'in savunma
hatlarını, Afganistan'da değil, Batı
dünyası içinde kuracağım
düşünüyorum. Yani Batı sistematiği
içinde yerleştirdiği unsurlar doğrudan
halka yönelik eylemler yaparak Batı
sistematiğinin oluşturmaya çahştığı
itifakı dağıtmaya yönelebilir.
süper güç olma sürecini başlattığı ha-
tırlatıhyor.
ABD hegemonyası
- Sizin düşünceniz nedir?
ÖZDAĞ: Benim ABD'nin hege-
monyasmı sağlamlaştıracağı konusun-
da şüphelerim var. Bu ABD'nin güç-
süzlüğünden değil, saldınlann
ABD'nin reel gücünü ciddi olarak de-
ğiştirebilecek etkiler ortaya koymama-
sından. ABD hegemonyası bir süre da-
ha devam edecektir. Ancak VVashing-
ton bunu ne kadar kullanmaya çalışır-
sa çalışsrn. alt sistemleri ne kadarkont-
rol altına almaya çahşırsa çahşşın,
ABD hegemonyasmm sağlamlaşması
gibi bir gelişme ile karşı karşıya kal-
mayacağız. Tam tersine hassas sistem-
lere dokunulacağı için ciddi kanşıkhk-
lar olabilir.
leminiçinde ABD güvenük-
istihbarat sistematiğinin ba-
zı unsurlannın Bin Ladin'i
veya Kaide örgütünün bazı
unsurlannı kullanması söz
konusudur. Eğer ikinci ana-
liz geçerli ise bir büyük güç
veya güçler ittifakı stratejik
bir darbe indirerek ABD'yi
bir biÜnmezlik boşluğuna
sürüklemiştir. Eümizdeki
veriler, ki şu anda mevcut
verilerin birçoğu manipûle
edümiştir, yönlendirici veri-
lerdir,bu çıkarsamalan yap-
mamıza izin vermektedir.
Biliyorum bazı analizciler
bu verilerle kesin sonuçlara
ulaşmayı seviyorlar. Tabiibu
yaklaşım. olayı kafada çöz-
mûş olmarun entelektüel ve
psikolojik rahatlığıru veri-
yor. Ben böyle bır rahatbk
içinde değilim.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(5 doruk.nettr.
Başlığın yanıtı: Evet.'..
Tarığı da ben.
Kızlordu biriiklerinin büyük y\-
ğınafc yaptıklan ve yıne de kuzey-
deki Tievzılennden bir turlü güne-
ye inemediklen günlerde, 1980O-
cak'nda o topraklardaydım.
Büün ülkede haflalar boyu fink
attınr.fırdöndüm.
Böçıkalı meslektaşlanmtn kuy-
ruğuıa takılıp, kiraladıkları cipe
beda/adan binip Pakistan sınınna
yakjr, Kandahar bölgesinde Cıst-
lenmş antikomünist, aşın dinci
"Mû'^htt" kamplannda dolaştım.
Mücahitlere mayın döşeme eğiti-
mi veren, kafasına "Afgan poşisi"
sanf san saçlannı gizîediğini sa-
nan mavi gözlü "yabancı "yla
"GĞterpipmı. Sünnepiysen senin
de tır Afgan mücahidi olduğuna
ınaracağız" diye dalga geçip he-
rifi ckeden köpürten "Mama ga-
zeteztter" mangasında(!) ben de
varcm.
Kızey'de ve Kâbil bölgesinde
Rusve Ukraynalı meslektaşlann
arasna kanşip Kızılordu birlikleri-
nin jstierinı gezdim. Anlamlandı-
rarradıklan bir savasta, tanıma-
dıkan bir coğrafyada dövüşen
Rus askerlerinin bıkkınlığına, yıi-
gınğına tanıkiık ettim.
Btmedı.
Afganistan Bir Cehennem mi?
O günkü Afgan hükümetinin
sağladığı ulaşım olanaklanyla Hin-
dikuş Dağlan'nınppey yukanlan-
na kadar çıktım. Olkedekı "su re-
formu"nur\ sonuçlarını yüzeysel
de olsa yerinde goziedim. Yüzyıl-
lardır satt sürülerini sulamak için
değil, yerel erklerini pekiştirmek
için de kullandıklan akarsu ve su
kaynağı mülkiyetı ellerinden alman
"su ağalan"mn aşıretlenni de alıp
güneydeki "Mücahıt/er"in saflan-
na katılışlanna dolaysız tanıkiık et-
tim. Bu aşiretlerden biriyle, çocuk-
lar, kadınlar, elı sılah tutan erkek-
ler, koyunlar, keçiler ve develerte
bir gün boyunca güneye doğru
yürüdüm.
Bitmedi.
BaşkentKâbil'in seftl kenar ma-
halleierinin bitip kaya ve çalı çöl-
lerinin başladığıyerierde, Interkon-
tinental Oteli'nin rahatını terk et-
mek istemeyen tembel, Mücahit
bolgeterinegıtmeyecekkadar kor-
kak, Avrupalı TV gazetecilen ıçın,
adam başı beş dolar, silahlı olursa
on dotar, silahlar patlatılacaksa
on beş dolarlıkfiyattarıfesıyle dü-
zenlenen "savaşan mücahit sah-
neleri'm de biraz öfkeienerek, bi-
raz acıyarak seyrettim. Aynı Af-
ganlılann, kirti torbalanndan Rus
askeri başlıklan, üniformalançıka-
np, aynıfiyattan"savaşan Rusas-
kerierisahnesı"canlandırmaöne-
rilerini bu kez tiksinirek ıztedim.
Yani...
Yani 1980 yılında, savaşan, sa-
vaşır gibi yapan, savaşır gibi bile
yapmayanlara kadar geniş bir pa-
lette *'Afganistan gerçeğı'nin do-
laysız tanığıyım.
Bazı iddialan tartıp, değerten-
dirme hakkım olsa gerek...
• • •
Medyada durmadan yinelenen
bir iddia var. Şöyle deniyor-.
Güçlü Kızılordu, Afganistan ba-
tağında dize geldi, mevzilerine
mıhlandı ve asken bir sonuç ala-
maksızın kös kös ülkesine döndü.
Şimdı aynı kaderAmerikan asker-
lerinı bekliyor. Sarp dağlan, aşıl-
maz geçitleri ile Afganistan nice
modem orduyu dize getiren doğal
bir cehennemdir!..
Kimı meslektaşlar, "Büyük Is-
kenderbileAfganistan 'ı ete geç/-
remedi" örneğıne kadar vardırdı
ışi.
Kesiten bu ahkâmlar, bu tuhaf
yargıtar, bu işkembeden sallama
iddialar -bilerek, bilmeyerek, iste-
yerek, istemeyerek- Afganıstan'ın
savaş gücünü abartmaya,
ABD'nin Usame bin Ladin'ie sı-
nırtı kalmayacağa benzeyen, Af-
gan halkını da cezalandırmayayö-
neleceğinin ipuçlannı şimdidenta-
şıyan saldınsına adetabir "meşru-
iyet* kazandınyor.
Sanki ortada biri rnodern tek-
noloiji iledonanmış, öteki doğanın
sunduğuoianaklariagüçlenmiş "i-
ki denk askeri güç" var.
Hayır.Yok.
Bir tarafta kahredici bir savaş
aygıtına komuta eden ABD var.
Ote yanda derme çatma silahlar,
20 yıl önce iyi eğitilmiş genç birer
gerilla iken şimdi moruklamaya
yüz tutmuş "Mûcahıt kınntılan"
var.
20 yıl önce Kızılordu'nun üstün
asken gücüne karşı, başı "Afgan
poşili", cebi Amerikan pasaportlu
savaş uzmanlarınca eğitilmiş, bir
milyon tüfek (doğru okudunuz bir
milyon Amerikan yapımı piyade
tüfeği), 70 bin kara mayını, sınırsc
cephane, tanksavar, tanksavar
mermisi iletepeden tımağa silah-
landınlmış, yüreği "tomün/stiere
karsı kutsal c/hatia şişin'lmiş, bi-
linci ortaçağın bile gerisinde kal-
mış "aşiret torelenyle" bulandtnl-
mış "Mücahitler" vardı.
Afganistan, Kızılordu için ger-
çekten ve işte bu yüzden bir ce-
hennem oldu.
Peki şimdi kim, hangi silahı ve-
rip, gününteknolojisine uygun eği-
timi sağlayıp, cephane ve para
akıtıp, ABD'nin seçkin biriiklerine
karşı "mûcahit" biriiklerini hazırla-
yacak?
Afganistan yine bir cehennem
olacak?
Ama ABD askerieri için değil.
Terör çeteterinde saf tutmuş kök-
ten dinci mücahitler içinse belki...
Ama unutmayın, gerilla grupla-
nndan oluşan o çeteterin yuvalan-
dıklan topraklarda milyonlarca
yoksul Afgan köylüsü yaşıyor. 30
yıllık bir savaşın yıkıntılan arasın-
da ekip biçmeye, sürülerini otlatp
kannlannı doyurmaya çabalryor-
lar.
Cehennem onlar için yaratıla-
cak. Görünen o ki "uygar dünya"
da buna seyirci kalacak.
Uygar dünya?..
Partilere DNA testi!
TBMM tatili bitti,
millervekilleri 37
maddelik anayasa
değişikliği paketi için
Ankara'ya döndü.
TBMM geçen haftayı
anayasa tartışmalanyla
geçirirken komisyonda
uzlaşmatazelendi.
Görüşmeler sırasında
AKP'li Mehmet Ali
Şahin, tatil öncesınde 5 Necmettin
parti temsilcisinin "etkili
ve yetkili" olduklannı vurgulayarak
ortaya koyduklan uzlaşma
metninden yan çizme, paketi
delme gayretleri uzerine "Uzlaşma
bayatlamış" diye
yanındakilere takıldı...
Uzlaşma, "bayatladı", saflar
değişti. Tatil öncesinde aynı
sıralarda oturan "Milli Görvşçüler"
şimdi ayrı partilerin milletvekili
okJular. AKP ve SP millervekilleri
komisyonda birbirlerine karşı son
derece mesafeliydiler. SP'lilerin
kapatılan RP'nin yasaklı lideri
Necmettin Erbakan ın yasak
süresini kısaltacak önerisine
AKP'liler destek vermedi.
Eskı lideıierinın siyaset
yasağı süresinın
kısalmasında pek yarar
görmüyorlardı anlaşılan...
AKP'liler "Uzlaşmaya
sadığız" diyerek önerinin
aynen geçmesi için çaba
gösterırken SP'liler çeşitli
önergeler verdiler. SP
Grup Başkanvekili Yasin
Erbakan. Hatipoğlu, komısyon
üyesi olmasa da
çalışmaları sonuna dek izledi ve
sık sık söz aldı. Hatıpoğlu,
partilerin devamdan kapatılması ile
ilgili düzenlemeye itirazlannı dile
getirirken ilginç ornekler verdi:
"Kapatılan bır partinin devamı
olmak. Ben de olmamak
istiyorvm, ama bunun kriteri ne?
Ben babamın devamıyım. Bir
çocuğun babası idam edilse,
çocuğu babanın devamı diye
idam mı edeceğız? Sivil
örgütlenmelerde kimin, neyin
devamı olduğunu nasıl
belirieyeceksiniz? DNA testi mi
yapacaksınız?"
Ufukta seçim görününce...
Ülkeyönetimindeki istikrarsızlık
nedeniyte ufukta erken seçim
görenter adaylık turlanna erken
başladı. TBMM'de geçen hafta
içinde DYP lideri Tansu ÇiUer"t
ziyaret eden Hatay heyetinden
söz alanlar bir iki cümteyle
kentin sorunlannı anlattı. En
uzun konuşan ise Reyhanlı
ilçesinde yaşayan Suttan
aşiretinin önde getenterinden
Hacı Recep Süzgeç oldu.
Aşiretinin ve bölge halkınm 18
Nisan seçimlerinde "hakikati
görerek FP'den DYP'ye
döndüğünû'' söyleyen Süzgeç,
yön degiştiren oy sayısının 23
bin olduğunu söytedi. Arkasında
aşiretinin 5-6 bin oyluk destegini
taşıyan Süzgeç, illerinin
rnületvekiiı Mehmet Dönen'in
de kendisini dinlemesine oraJı
olmadan asıl isteğıni dile
gettnverdi:
"Böige halkıyla yalntzca Prof.
Dr. Kemal Güleç ilgileniyor. Biz,
Prof. Güleç'in Hatay'dan aöay
olmastnı istiyonız."
'Efsane' geri döndü!
Tunceli Milletvekili Kamer Genç,
DYP listesinden TBMM'ye girdiği
18 Nisan seçimınden bu yana
TBMM Başkanvekilliği görevinden
mahrum kalmıştı. Ama, 12 Eylül
sonrası kurulan Danışma
Meclisi'nde üyeliği, Danıştay'daki
tetkik hâkimliği deneyimi ve
içtüzüge hâkimiyetiyle, geçen 2.5
yıl boyunca başkanvekillerini adeta
canlanndan bezdirdi. Kürsüye her
çıktığında "uysa da uymasa" da
Tunceli'nin sorunlannı sıralaması
bir yana, Mesut Yılmaz'a dönük
suçlamalanyla ANAP'lıların belalısı
oldu.Muhalefet miiletvekillerinin
bile sessiz kaldığı uygulamalarda
keskin çıkışlanyla oturumlan
kilrlledi Kamer Genç. Ve yüksek
yargı karanyla DYP'ye düşen "ana
muhalefet" pastasından Kamer
Genç'e de "M&clis
Başkanvekilliği" dilimi düştü.
Geceli gundüzlü canlı yayınlarda
gösterdiği inatçı perfomnansla
neredeyse "tekkişilik muhalefet"
haline gelen Kamer Genç, DYP
grubundan tek aday olarak
başkanvekilliğine aday
gösterilmeyı garantiledi.
Şimdı ANAP'lılan aldı bir telaş. Bir
yanda Mesut Yılmaz'ın Kamer
Genç'e açtığı bir dizi dava, diğer
yanda centilmenlik hukuku.
Bakalım ANAP'lı vekiller DYP'nin
adayı için genel kurulda yapılacak
oylamada nasıl tavır alacak?
Kamer Genç, TBMM Başkanvekili
olarak kürsüye çıkarsa, ANAP'ı zor
günler bekliyor...
Meclis 'palto parası' peşinde
1999yıltndaTBMM'deki
goreviilere 69 milyon 110'ar bin
Hra, "palto parası" olarak
dagrtıldı. Bu parayı TBMM'de
çalışan geçtci göreviiler de akjı.
Personete 3 yılda bir yapılan
ödeme, bu süreyi doldurmadan
TBMM'den aynlan 200 kişiden,
iki yrt sonra geri istendi. Ancak
tebligatiar, çoğu danışman
kadrosunda oiup TBMM'den
aynlan personele henüz yeni
ulaşmaya başladı. TBMM
yönetimi, palto parasını "hak
etmeyen" eski personelinden
şimdi yasal faiziyie birlikte
toplam 157 milyon Hra geri
istiyor. Devlet, kadrolan
Meclis'in hemen yanıbaşındaki
kurumlara altnan memuruna
ancak 2 yılda ulaşabiliyor. Ve
böyte bir gelişmeyi hesaba
katmayip paito parasını aldıgı
gibi harcayan eski
danışmanlara, 98 mityon lira faiz
ödemekdüşüyor...
Televizyondan al haberi...
Hükümetin MHP
kanadında art arda gelen
bakan istrfalan, bakanlık
yolu gözleyen
milletvekillerini
heyecanlandırdı. Enis
Oksüz'ün Ulaştırma
Bakanlığı'ndan istifasının
ardından kimin bakan
olacağı, MHP lideri
Devlet Bahçeli'nin
hangi ismi seçeceği
konusunda çeşitli
senaryolar üretildi. Bahçeli'nin,
"basında yer alan ya da kulis yapan
isimleıin üzerini çizdiği"
dedikodulan yayılınca, bir
milletvekili "Aman benimle ilgili bir
şey yazmayın, ne olur ne olmaz
belki genel başkan yanlış anlar"
diye gazetecileri uyardı.
Devlet Bahçeli
Bahçeli'nin "Sürpriz bir
isim olacak, herkes
televizyondan
öğrenecek"
açıklamasından sonra ise
bazı millervekilleri
televizyonun başından
aynlmaz oldu. Bir
milletvekili söz arasında
gülerek rtiraf etti:
"Süfün gece
televizyonum açık kaldı."
Öksüz'ün yerine atanan
Oktay Vural, Bayındırlık ve iskân
Bakanlığı'na atanan Abdulkadir
Akcan bakan olduklannı
televizyondan öğrendi. Bakan
olduğuna inanamayan Akcan,
şaşkın şaşkın çevresindekilere
döndü: "Sayın başbakanın dili
sürçmüş olabilir. Bır bakın bakalım."
Türey Köse, Ayşe Saym, Emine Kaplaru Büknt Sanoğlu.
ankcum@ttnetnet.tr