Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YLÜL 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
SAVAS KORKUSU 13
ükümetin sigorta teminatı sözünün karara dönüştürülmemesi endişe yaratıyor
npahah sigorta
* Havayolu şirketleri, bir sigorta
irketine, fılolarının büyükiuğünü dikkate alarak sigortalattınyor.
„ Temınat bedelıne göre, uygun görülen sigorta primleri uçak sahibi
arafındarı ödeniyor. Filo büyüdükçe prım de büyüyor.
m Uçak sigortalan iki ayrı hasan kapsıyor. llki gövde sigortası, bu arabada
taskonun kapsadığı güvenceye benziyor. Ikincisı mesuliyet sigortası.
m Bu da ikı alanı kapsıyor: Uçağın düştüğü yere verdiği zararı ve tçindeki
^olculann gördüğü hasan.
^ Eğer yolcular yaşamlarırn yıtirirse, havayotu şırketinin her yolcu için
/aptırdığı hayat sigorta bedelleri ödeniyor.
kf Şimdiye kadar bır uçağın mali socumluluk sigortası ortaJama
500-600 milyon dolardı. Yani bir uçak duştuğü zaman bu
kadar hasar ödenıyordu.
tv Şımdi savaş ve terör nskini
ödemeyeceğinı açıklayan sigorta şirketleri
sigorta güvencesinı de 50 milyon dolar
olarak açıkladı.
4, Yanı uçak 1 milyar değennde olsa bile
atacağı hasar payı bu.
HavadakaveıEkonomi Servisi -
Amerika'daki saldın
hazırlıklannın hızlanmasının
ardından sigorta şirketlerinin
17 Eylül tarihinden itibaren
savaş risklerini
karşılamayacağuu bildirmesi
havayolu şirketlerini ilk anda
zora soktuysa da hükümetlerin araya
girerek teminat güvencesi vermesi
sorunu çözdü. Ancak Türkiye'de
Ulaştırma Bakanı Ofctay VuraTın
hem THY hem de özel havayolu
şirketleri için "güveuce*
mekanizması oluşturacağı sözü
tedirginliği gidenneye yetmedi. w
Biz
bu fümi daha öoce görmüştük" dıyen
• Ulaştırma Bakanı Oktay Vural'ın güvence ek prım ödendığmı
mekanizması sözü. havayolu şirketlerinin "Zaten kârar
tedirginüğini gidermedi. "Biz durumu Körfez Savaşı
zamanında da yaşadık" diyen havayolu şirketi
temsilcileri, sözün bir an önce karara
dönüştürülmesini talep ediyorlar.
özel havayolu şirket temsilcilen,
Körfez Savaşı sırasında riskli bölge
olarak gösterilen Atatürk Hava
Meydam'nda yerde bekleyen her
uçak için günde 30 bin dolar fazla
ödemek durumunda kaldıklanm
hatırlatarak o zaman da söz
verildiğini. ancak söz karara
dönüşünceye kadar 20 milyon dolar
Terörü besleyenANKARA (AA) - ABD'deki terörist
saldınlar sonrası dûnya gündemine
oturan Afganistan, Sudan, Pakistan ve
Irak koyu bir yoksulluk içinde yaşıyor.
Afganistan'da kişı başına milli gelir
160, Sudan'da 330, Pakistan'da 470
dolan ancak buluyor. Ambargo altında
kıvranan Irak'ta 1000-1500
dolar(1980'lerde4bin
dolan aşıyordu) seviyesinde
tahmin ediliyor. Bu
rakamlann ifade ettiği
yoksulluk, yaşanan krize
rağmen hâlâ 2 bin 500 dolar
dolayında olan Türkiye'nin
ıcişi başına milli gelir rakamı
göz önüne ahndığvnda daha
iyi anlaşılıyor.
Dünya Bankası, Birleşmiş
Milletler Nüfus Fonu
(UNDP) verilerinden
yapılan hesaplamalara göre,
Afganistan, 652 bin
kilometrekarelik (km2)
yüzölçümü ile Fransa'dan
oldukça büyük bir alana,
1999 yılı verileriyle 25.9 milyonluk bir
nüfusa sahipken gayri safi milli hasılası
(GSMH) sadece 4.1 milyar dolar. Bu
rakam, 1998 verileriyle Istanbul'da
43.7, Ankara'da 14.6, Izmir'de 13.8,
Bursa'da 7.4, sadece 1.2 milyon nüfusu
olan Kocaeli'de ise 9 milyar dolardı.
Ülkenin ihracatı ise yalruzca 80 milyon
unyanın
gündemine oturan
Afganistan'dakişi
başına milligelir
160, Sudan'da
330, Pakistan'da
470, Irak'ta 1000-
1500dolar
(198O'lerde4bin
dolan aşıyordu)
seviyesinde
tahmin ediliyor.
dolar. (Tûrkiye'nin ihracatmın binde
2.7'si, 1 günlük ihracatı kadar)
Afganistan'da kişi başına milli gelir
160 dolar.Yine, 29 milyon nüfusu, 2
milyon 506 bin km2 ile Tûrkiye'nin 3
katından fazla yüzölçümü olan Sudan
ise 9.4 milyar dolarhk milli gelirle
Istanbul, Ankara ve tzmir'in
arkasında kahyor. Bu
ülkelerin milli geliri 10
milyar dolan dahi
geçmezken ABD'nin 1999
yılmda milli geliri 8 trilyon
879.5 milyar dolan.
savunma harcamalan 1998
yılında 269.7 milyar dolan
buluyordu. Afganistan'ın
GSMH'si ABD'nin
GSMH'sinin binde
yanmından daha az
düzeyde. Bu rakamlar
Pakistan ve Irak'ta daha iyi
olmakla birlikte pek de
farklı değil.
Afganistan, 1979 Sovyetler
Birliği işgalmden
bu yana savaş içinde yaşıyor. Ülkenin
Sovyet işgalinin yaşadığv yıl olan
1979'da 225 dolar kişi başına milti
gelîri son 22 yılda artacağma cari
olarak yüzde 28.9 oranında azaldı.
Dolardaki değer düşüşü de hesaba
katıldığmda kişi başına milli gelirdeki
düşüş yüzde 50-60"ı buluyor.
PAKİSTAN'DA DA SEFALET - Okuma-yazma oranının çok dûşük
kaldığu 5 yaşına getene kadar 1000 çocuktan 257'sinin öldüğfı Afganis-
tan ile benzer durumdaki Sudan ve Pakistan, ortacagı yaşnor gibi.
D Ü N Y A E K O N O M Î S I N E B A K I Ş / £RGtN YILD1ZO6LU LOATD/M •rgln.yHdlıoghKa blintemet.com
İki yıldır bu köşede sık sık küreselleş-
me sürecinin ivmesini kaybetmeye baş-
ladığını, bir kınlma noktasma geldiğini,
geleceğinin karanlık olduğunu savun-
dum. 11 Eylül trajedisi, küreselleşmenin
ivmesini yavaşlatan, istikrarsızlığını art-
tıran trendlerin hemen hepsınin kesiş-
mesine yol açarak kınlmayı başlatan bir
katalizör oldu.
cerçek ekonomi - mali
sermaye
Küreselleşme süreci, neo-liberal po-
litikalann ve yeni teknolojinin de etki-
siyle, ülkeler, bölgeler arasındaki bağ-
lardaki artışlar, mali sermayenin dola-
şımındaki büyük bir hızlanma ve geniş-
leme olarak da tanımlanabilir. Tüm
bunlar, gelişmiş ülkelerdeki mali piya-
salarda, özellikle ABD'de, yüksek tek-
noloji sektörü hisse senetleri endeksi
Nasdag'ta büyük bir tırmanışa yol aç-
tı. Rivayete göre, artıkyeni ("yumuşak"
- soft/sanayi ürünlerine değil bilgiye
dayanan) bir ekonomide yaşıyorduk.
Klasik ekonomi ve ona ilişkin teorik
varsaymlar geride kalmıştı. HattaDovv
Jones Endeksi 36.000'e bile çıkabilir-
di (Newsweek). Bu "yeni (yumuşak)
etoncm/n/n", mali sermayenin simge-
si Dünya Tıcaret Merkezi kulelerine
saplaran iki uçak, bu düşünsel evren-
de büyük bir çatlak yarattı. Bu çatlak-
ten içeriyalnızca Amerikan halkının yıl-
lardır tendini koruyabileceğini sandığı
{"Böye şeyler burada olmaz!"), yal-
nızcaTV ekranlarından, Hollyvvood
fiimlen yoluyla kurulmuşfanteziler ola-
rak izeyebildikleri "dışandaki şiddet"
(küreselleşmenin "gerçeği") girmekle
kalmjdı, aynı zamanda küreselleşme
surecnin tüm zaaflan da gözler önüne
serikJ.
ABDyönetiminintepkileriyse, küresel-
teşnrnsürecinin ivmesini daha dayavaş-
latacîkyande oldu. Bush yönetimi, bir
öncetinden farklı olarak, mali sermaye-
den çık, geneldesanayi ile; özelde ener-
}, silen, kimya, otomotiv sektörieriyleya-
tondai bağlantılı bir ekip. Gücünü "ger-
çefc enonomiden" alan bu ekip için üre-
tim brimleri, mal piyasalan, doğal kay-
lakUr (toprak), ulus-devletler, mali ser-
•naynin sevgilisi intemetin sanalalanın-
öan, "ulus-devlet sona eriyor" fantezi-
terincen çok daha önemli (Bu noktada,
steneniz, klasik emperyalizmin yayıl-
macığının hedefterini anımsayabiliriz).
Ostek bu ekip, mali sermayenin dene-
Kırılma Noktasını Geçerkentimsiz dolaşımını, yeni teknolojinin dene-
timsiz kullanımını, küreselleşme karşıtı
tepkilerin bir ABD düşmanlığına dönüş-
mesini ulusal çıkarian açısından çok sa-
kıncalı buluyordu; yıllardır savlarını Fore-
ign Affaires, Washington Ouarterty gi-
bi "think-tank" yayınlannda iki partinin
savunma, enerji vb. konulardaki ortak
raporlannda dile getirdikten sonra, se-
çimlerde "nepahasına olursa olsun" de-
yip iktidarayasal birdarbeyleel koymuş-
tu.
11 Eylül'ün ardından, kriz yönetiminin
ilk kurbanı, küreselleşmenin sürücüsü,
neo-liberal ekonomi politikaları oldu.
The New
YorkTımes'ın
aktardığına
göre, "Güç/ü
ulusal hükü-
metlere yöne-
lik kuşku, yeri-
ni federal
(merkezi) hü-
kümetin New
York'u yeni-
den inşa etme
karariılığına
bıraktı. Ser-
best piyasaya
sadakat, mali
sorunlar için-
deki havayol-
ları sanayiini
desteklemeye
yönelik, ge-
nişlemeci ma-
li politikalara
baş eğdi"...
Bush, Key-
nesgil bir dil
kullanarak "Zayıfekonomi, hükümetta-
rafından büyük çaplı para enjekte edile-
rekcanlandınlmalıdır" (22/9) dedi. Kong-
re'nin ve yönetimin, devtetin etkisini art-
tıracağından endişe eden Heritage Fo-
undation'ın direktörü Ed Feulner'e gö-
re "11 Eylül her şeyi değiştirmişti"'.
Diğer taraftan, saldın, mali piyasalar-
daki denetımsizliği, "vergi cennetlerini"',
bunların yasadtşı örgütlerin finansmanı-
na katkısını gündeme getirdi. The Guar-
dlan'dan Larry Eliot'ın aktardığına gö-
re "Şimdi hükümetler, hızla, kara para
aklamasını engelleyecek düzenlemeler
getirmeye hazırlanıyoriar. Mali suçları
soruşturanlann yetkileri de arttınlıyor"'.
Mali piyasalar da kendi kendilerini sınır-
lamaya başladılar. Büyük kurumlar "heç
edilmiş" fonların açığa satış işlemlerine,
"Tob/n Verg/s/"ni anımsatan bir caydın-
cı risk primi uygulamaya başladılar
(20/9).
KüreseHeşme tehllfcede
Morgan Stanley'ın başekonomisti
Roach dacuma günkü "Küreselleşme
Tehlikede" başlıklı yoaımunda bu ko-
nuya değindi. Roach, yazısında, küre-
selleşmenintoplumsal ve coğrafi (çev-
re ülkelerdeki-E. Y.) etkilerinin ekono-
mik (merkez ülkelerdeki-E. Y.) etkileri
kadar başanlı olmadığını teslim ediyor
ve 11 Eylül'den sonra dengenin, küre-
selleşmenin
aleyhine bo-
zuiduğunu
düşünüyor.
Gerçekten
küreselleş-
menin top-
lumsal etki-
leri, ona kar-
şı yükselen
tepkilerin te-
melini oluş-
turuyordu.
Tam bu nok-
tada, zaman
zaman nere-
de yaşadık-
lannı unutan,
küreselleş-
me tartışma-
lannıysa as-
la kavraya-
mayan, sivri
akıllı televo-
leci ekono-
mistlerimiz-
den birinin, küreselleşmeyi "Ama kü-
reselleşmenin hiç faydası olmadığı
doğru değil. Gelişmiş ekonomilere
çok faydası oldu" diyerek savunma
çabasını ibretle anmak istiyorum. Ro-
ach'a göre şimdi "Oyunun kurallan
ebediyen değişti. Gittikçe sürtüşme-
lerden annan bir dünyaya karşıhk te-
rorizm, sınırötesi bağlann arabasının
tekerine çomak soktu"... "11 Eylül yı-
kıntısı, bu tür stnırötesi akışlann üze-
rine yeni bir vergi (ek maliyet anlamın-
da-E. Y.) getirdi"... "Ulusal sınıriann
gûvenliği şimdi daha da sıkılaşacak,
sınırötesi transferier daha da yavaşla-
yacak." Roach, "Bir yerden bir yere
bilginin ve mali sermayenin anında
transferi de artık garanti değil" diyor
ve ekliyor. "Kıyıötesi fınansman ile ye-
re/ üretim arasındaki seçeneklerde,
göreli maliyet avantajı artık kalıcı ola-
rak değişti." (Yerel kaynaklar önem ka-
zanacak-E. Y.)
Bu ortamda, "bir taraftan özel sek-
törün küreselleşme hevesi kmlırken",
diğer taraftan "hükümetler arasında
yeni ittifak ölasıiıklan ortaya çıkıyor".
Roach'a göre bu iki eğilim, gelişmiş ve
gelişmekte olan dunya arasındaki uçu-
rumu daha da derinleştirecek.
Mali piyasalar da durumun
farRında
11 Eylül'den önce de dünyaekonomi-
si bir resesyona girmışti. 1990'lardaki
hızlı küresel ekonomik büyümenin yüz-
de40'ını yaratmış ABD'de ekonomik bü-
yüme hEi negafrf alana geçmiş, ağustos-
ta işsizlik yüzde 4.9'a yükselmiş, eylül-
de işten çıkarmalar artmış, tüketici gü-
ven endeksinde büyük bir gerileme ol-
muştu. Japonya yıllardır resesyondaydı,
/Vrupa'da ekonomi yavaşlıyor, Latin
Amehka ve Asya'da yükselen piyasalar
yerlerde sürünüyordu. 11 Eylül, bu geri-
lemeyi aniden hızlandırdı. En iyimser
yaklaşımla 2002'nin ortalarında gelmesi
beklenen ekonomik toparlanma şimdi
belirsiz bir tarihe ertelendi.
Engets in, kaprtalizmin kalbidir dedi-
ği borsalar, geçen hafta bu ruh haliyle
açıldılar. Kapandıklarında, Dovv Jones
1993'ten bu yana en büyük haftalık dü-
şüşünü yaşamış, toplam 1.4 trilyon do-
lar, borsadan silinmişti (Washington
Post, 22/9). Böylece Dovv Jones, Kasım
2000'dekitepe noktasma göreyüzde 30,
Nasdaq da Mart 2000'deki tepe nokta-
smagöreyüzde 72 değer kaybetmiş olu-
yordu. Yılbaşından bu yana Alman bor-
saları yüzde 40, Japon borsaları da yüz-
de 30 gerilemişti. The Economist'e gö-
re doların zayrflaması ve resesyon kor-
kusu da piyasalan vuruyordu (20/9).
Bu resme bir başka açıdan bakarak
mali sermayenin ekonomik gücü zayıflı-
yor, hareket alanı daralıyor, üzerindeki
denetimler artıyor, böylece ekonomik kü-
reselleşmenin geleceği daha da karan-
yor demek yanlış olmaz. 19. yüzyıl so-
nunda "haut finance" etkisini kaybetme-
ye başlayınca, güçler dengesi politikala-
n geri gelmiş (Polanyi); doğal kaynakla-
n, mal ve yatınm pıyasalarını denetlemek
önem kazanmıştı. Sonrası malum...
Bugün borsalar genlerken silah sanayii
hisselerindeki artışa bakarak acaba ne
düşünmek gerekir^
çıkoğmda da savaş
bitmek üzereydi"
diyen yetkililer, aynı
durumu şimdi de
yaşamanın başta THY
olmak üzere tüm havayolu
şirketlerini zora sokacağını
savundular
Devlet çözüm getlrsln* '
Özel Havayolu Şirketleri Demeği
Başkanı Safi Ergin, olağanüstü
hallerde sigorta şirketlerinin ya
primleri arttırdığını ya da
sigorta limitini
düşürdüğünü hahrlatarak
ortalama bir uçağın 500-
600 milyon dolarhk mali
mesuliyet sigortası
yapıldığını dile getirdi.
Sigorta şirketlerinin şimdi
nski yalnız 50 milyon
dolarla sırurlaması
sorununa devletin çözüm
getirebileceğini ileri süren
Ergin, "Ancakne
yapılacaksa çabuk
yapılmah. Çünkü Körfez
krtd sırasında da aynı şey
olmuştu. Devfct bir tûrtû
hava>olu şirkeüerine destek
karan alamadığı için
Atatürk Hava Limanı'nda
yerde bekleyen her uçak
için günde 30 bin dolar arü
prim ödemek zorunda
kalmışük" dedi.
Sorun yanlış anlaşıldı
Poliçelerin iptal edildiği
sözlerinin kısmi olarak
yanlış anlaşıldığı da ileri
sürüldü. Çünkü ortaya çıkan
durumun ardından hiçbir
zarann ödenmeyeceği
düşüncesi oluştu. Oysa
sigortacılar, hasann yalnız
savaş kaynakh nedenlerden
oluşması duıumunda
ödenmeyeceğini ya da
belirtilen az mikterlarda
ödeneceğini vurguladılar.
Isviçre Sigorta Genel
Müdür Yardımcısı Ferhan
Ozay. savaş halinin aslında
yalnız uçak değil deniz
taşımacıhğını da
kapsadığını. aynı durumun
gemiler için de geçerli
olacağını dile getirdi.
Uluslararası anlaşmalarda
savaş hallerindeki fıyatlann
ayn olduğuna, savaşın
kapsadığı ülkelerin sosyal
ve coğrafik konumlanna
göre fıyatlann
belirlendiğine dikkat çeken
Ergin, otomatik iptal
maddesi olduğunu da
sözlerine ekledi.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Tanör Cinayeti
Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim
Üyesi Prof. Dr. BülentTanör, yeni birdisiplin suç-
lamasıyla karşı karşıyadır. Aylar süren uğraşılar
sonucu hazırlanan dosyalarla, Tanör'e öğretim
üyeliğinden uzaklaştırma cezası verilmesi is-
tenmektedir.
Yöneltilen suçlama, Tanör'ün TÜSlAD için ha-
zıriadığı "Türkiye'de Demokratikleşme Perspek-
trfleri" adlı bilimsel çalışma karşılığında aldığı pa-
ranın "telK hakkı" sayılıp sayılmayacağıdır. Izle-
diğim kadanyla, Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Kemai Alemdaroğlu ve üzülerek belirtmeliyim
onu destekleyen yöneticiler ve öğretim üyeleri, el-
birliğiyle, Tanör'ün meslekten çıkarılmasınaçalışı-
yor.
• • •
önce bir genel doğrunun altı kalın çizgilerie çi-
zilmelidir.
Tarih, bilim insanlanna dokunan toplumlann,
uzun dönemde nasıl battığının örnekleriyle do-
ludur. Bundan ders almasını bilen toplumlar her
bakımdan gelişmiştir.
Son yıllann gelişmeleri, kapitalist üretim biçimi-
nin göreli üstünlüğünü sağlayan ana etkenlerin
başında bilimsel araştırma özgüriüğünün geldiği-
ni kanıtlamaktadır. Her geVışen toplum; ekono-
mik, toplumsal, siyasal ve külturel guçlenmesin-
de, özgür düşünme ve araştırma; bilgiyi üretme ve
yayma özgürlüğünün büyük önem kazandığının
bilincindedir. Çağımızın bilim ve teknoloji çağı ol-
masını, giderek bilgi toplumuna geçişi sağlayan
da, kurumsallaşan, daha açığı, dokunulmaz du-
ruma gelerekişlerlik kazanan bu özgürlüktür. Bi-
lim veteknolojidir ki toplumsal ve bireysel yeterli-
liğin gelişmesini sağlıyor.
• • •
Öbür bilimsel çalışmalan ve öğretim üyesi ola-
rakçektikleri biryana, Tanör, bu bilimsel çalışma-
sıyla, ülkemizde düşünce özgürlüğünün sınıdan-
nın genişlemesine çalışıyor.
Tanör'ün ipini çekenler, yıllardır haklan yeni-
len, ezilen, hortanan, ikinci üçüncü işlerde çalış-
mak zorunda bırakılan öğretim üyeteridir. Oysa,
hak ve özgürlüklerin geçerii ve egemen kılınması-
na en çok gereksinim duyması gerekenler de
öğretim üyeleridir. Yıneleyelım, Tanör'ün öğretim
üyeliğinden atılmasını isteyenler, hak ve özgüriük-
lerinin genişletilmesini istediği bilim insanlan-
dır. Çelışkıye bakın Tanör, haklannı savunduğu ki-
şiler tarafından suçlanmaktadır
Tanör'ün öğretim üyeliğinden uzaklaştınlması-
nın, birçoktoplumsal boyutu vardır. Öğretim üye-
si baskı altında tutulursa, ya da görevinden atıl-
ma korkusu çekerse, özgürleşemiyor; böyle
olunca da bilimsel gelişme olmuyor; başka Ta-
nör'ler bulunamıyor; bilim toprağı, kuruyor, çöl-
leşiyor.
Sonra, toplum kör, sağır ve duyarsız bırakılıyor.
Tanör ömeğinde bu durum acı ile yaşanıyor.
Bugünlerde 12 Eylül Anayasası'nın kimi madde-
lerinin değiştiriimesi TBMM'de göruşülüyor. Ana-
yasa değişiklikierinin Avrupa Birliği tarafından is-
tenmesi bir yana, birçok önemli noktada eksik ve
yetersiz kaldığı görülüyor. Değişiklik önerileri,
özellikle milletvekili dokunulmazlığına sınıria-
ma getirmemesi; adı yolsuzluğa kanşan bir ba-
kanın bakanlık görevinden aynldıktan sonra da
yargılanmasına olanak sağlamaması; seçım sis-
temi, parti kapatma ve yurttaşlann bilgi edinme
hakkı gibi çok önemli noktalarda çağdaş yakla-
şımlardan uzak kaldığı açıktır.
Türkiye, bunlan tartışmıyor; tarbsamıyor. Çün-
kü, bilim insanını, ilkel bir anlayışın pash dişlileri
arasında öğütüyor; yok ediyor. Geriye, ilkellik ka-
lıyor; karanlık kalıyor; baskı kalıyor. Ülke, anaya-
sa hukukçusu olan bilim insanınt boğazlarken
anayasa değişikliği yapıyor; sonuçta, bu kadar
yapıyor.
Son sözüm öğretim üyelerinedir. Öğretim üye-
leri bu cinayet karşısında isyan etmedikçe, insan-
lıktan da bilimden de söz edemeyiz. Bırakalım
başkalannın haklannı aramayı biryana, Tanör aö-
lırsa, demokratik birtoplumun özgür bireyleri ola-
bilir miyiz? Nasıl sokağa çıkanz?
TÜRKJYE ZEKA V AKF1
TtMCİYE 6. ZEKA OYUNLARI YARIŞMAS1 «OYUN Î001" ELEME SINAVI
AA.S0»»*
DctonYen
OlMBDnat
DO*MTMU.
Tckfn
Atar
1 . Bır kubûn yûzcyltrine l'deo 6'y» kadv oUn
»yıltn netgete yuank bir zx eMe etmck
ıstiyorsunuz Bırbinnden faritlı, luç adet zar
urebltbıHr''
Y<mu
L. Bo} kareiete uygun »yılan yertcfttrimz.
13
25
32
4
8
5
31
21
34
3 . Şmdeki boftukltn doMurunuz.
Rekabet için tmrudaya
kûtubMtr, lyıtıkltr
Çehftakrmuıl* uslthk.
Tontmkmsm , Gntnttuk dostHâUtr.
4 , Apgıda venlen harflefin başınt ûç imî, sonum
ı « aynı uç harfı ters strada ekleyıp anlamh bir
sözcuk fWe cdîtı (Örnek Aynı *xu iki btrf için
socvüup, - - LP - - venlseydi,y»nıt KALPAK
olauktı)
*) Cl
b) KL
5 . 8xl'lıkbirMlnaçuteaaafe,solfl*k6ietea
M ( tH köfeyc utofnMk İKiyonunuı. Turu ytpdtcn.
* S*|k, Mt* ve ı^ağıya dofru dilcdifiniz uzunhıVta
gvdetnlırjınız
• Bu kjrredt en fazla bir kez bulunabiltr ya da
uzerınden geçebiiırsiniz
Bu tur toplam kaf defi^k ^ekilde yapılabilir'7
6. Bo* yericrc uygun sayılan yeriqtiriniz
7 1
4 6
8 2
4 9
9 1
5 5 1 9
7 . BÎR, DORT, BEŞ, YEDİ, ON, YÎRMt,9
l'ont
O . Afağıdaki iki sorunun mtntıklı yanıtlannı kıst
ve tek bir cûmlcyle yazınız
a) Bir ülkenin e*i bafkınları ile ilgili bır »rajfırm»
ytptlınaktadir 22 ve24 bajlualaruun kaynlan
incelen<Ji|)ndt aynı aone ve babaya »»hip olduklan
görOKkr Buna rağmen karde» degıUerdir Nasttohır^
four
b) AyK vt Bülent Müanoda iki öz karde?
konıantaktadır
Ayje " Can serun yefenindır "
Bâlent "Can «enin yefenın degıldir "
B»hsettiklen Can, aynı V.ı>ıdu ve ıkia de doğru
söylcmektedir Nasıl olur'
Tani
y . Farklı olam itaretleyiniz
C.GJ.N.O.S.U
l\J. Kareter,birkuralagörebh-birlerinıtakip
etmektedir Yedincı kar» nasıl olmalı''
• Oyw 2001 (r^. laİMl vt> smrt»m«lır obnMtan) Ateycn batac Kiknr ve kanlım OcKtnzte • Sondan he hragı bn We
kmı1—ıı ntmıh» «ek (M^noa çozfintz • Cevafilanam vskfinma «n geç 19 Eitm 2001 tarihme karfv ımoiKL posta. fais
tolayte veya (Akn K>4ıra cduuz • Eteme ve Yan Fmal nntvlannda ttttanb olan ytntmacılara somttaı oiRınet ve posu yduyU
ııl^nıl» rtııı • Fıml toamM tanlmaya tak kazaan yammcılann konaldan ıuM«flnı vakfıımz tarefmton targlMKjkm •
YW|—M bmnore 1$, *mayt 10 t&aarft 3, «ırtancOye 3 ve tKtraaYC 2 CaMtarma altın. ftnaüsttar $ıh vc Ü
venlcMknt • Yan Faai Soavı İS KMOT 2001. Fmal Sınrn ve Ödal TOrera 39-30 An»* 2001 gOnten OOTU'
TZV • KÜLTÜR BA1CANL1ĞI • MÎLLIEĞÎTÎM BAKANLIĞI • ODTU • TUBITAK
OOTÛ-HAllCl YntkmnH, Tı ODTC 96131ANKARA. Ttt:2tM3T3 Fdu:219*370 wvw.txv.orf.tr