26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 2001 PAZARTES SAVAŞ KORKUSU Usame bin Ladin'in Türk hükümetiyle yakın ilişki içindeki işadamlanyla çalıştığı öne sürüldü Paratransferi KKTC'denMADRtD(ANKA)-ABD'ye yö- nelik terörist saldınlann ardından dûnyanın en çok konuşulan kişisi haline gelen Usame bin Ladin'in Fransa'da yok satan yeni biyografi- sinde, Ladin'in Türkiye'deki bazı kişilerle de bağlantılan olduğu id- dia edildi. Roland Jacquard tara- findanyazılan kitapta, Bin Ladin'in para transferleri için KKTC'deki bankalardan yararlandığı, Türk hü- kümetiyle yakın ilişki içindeki işa- damlanyla işbirliği yaptığı öne sü- rüldü. Fransız yayınevi Jean Picollec ta- rafindan geçen günlerde piyasaya sürülen "Usame Bin Ladin'in Adı- na/Dünvanın En Çok Aranan Terö- risti ile Ûgili Rapor" başlıklı kitabın • Fransa'da piyasaya çıkan bir kitapta Bin Ladin'in para transferleri için KKTC'deki bankalardan yararlandığı iddia edildi. Kitapta, Ladin'in ilişki kurduğu kişiler arasında Cumhurbaşkanının ailesinin bir üyesinden bile söz edildiği iddia edildi. geniş bir özetine tspanya'nın ciddi gazetelerinden La Vanguardia'da yer verildi. Usame bin Ladin'in ço- cukluğu ve gençliğine ilişkin detay- lı bilgi verilen özette, Suudi Kralı Fahd'ın yakın dostu olan ve bir ara bayındırlık bakanı olarak görev ya- pan babası Muhammed'in ölümü- nün ardından Bin Ladin grubunun gerek Suudi Arabistan'da gerekse yurtdışında gerçekleştirdiği hamle- lere dikkat çekildi. Batı istihbarat örgütlerinin Usa- me bin Ladin'i yakın takibe alma- ya başlamasından sonra Ladin'in aracılar kullanarak Körfez bölgesi ve Avrupa'daki bankalarda büyük miktarları içeren hesaplar açtırdığı, Danimarka'da süt sanayiinde, Fs- veç'te sağlık sektörüne ekipman sağlayan şirketlerde yatınm yaptı- ğı belirtildi. Ladin ve mali danışmanlannın Batı Avnıpa piyasalannda, büyük miktarlarda fon transferinin riskle- rini göz önünde tutarak eski Sovyet- ler Birliği üyesi ve Müslüman cum- huriyetlerdeki bankacılık sistemini kullanmaya başladığı öne sürülerek şu iddialara yer verildi: Türklye bafllantıları "Doğu Avrupa'ya yönelik işlem- leri gerçekleştirmek için Ladin'in, Kıbns'ın Türk kesimindeki banka- lara başvurduğu, Türk hükümeriy- k yaknı işbüüği içinde olan bazı işa- damlannın işbiriiğinden de yarar- landığı sanıbyor. Cumhurbaşkanı- nın aiksinin bir üyesinden bile söz ediüyor.'' Sovyet kuvvetlerinin 1979 yılın- da Afganistan'ı işgal etmesinden sonra sarayı ve kârh işlerinden vaz- geçen Bin Ladin'in Afgan direniş güçlerinin başlattığı antikomünist seferberlığı desteklemek için yasa- dışı yollardan Afganistan'a girdiği belirtildi. 1990 yıhnda Suudilerin, ABD'nin talebi üzerine Afgan di- renişlenne yönelik desteğini dur- durmalannın ardından Ladin'in Su- udi kraliyet ailesi ve yakınlannca yapılan tüm çağnlara karşın dire- nişlerin yanında mücadeleyi sür- dürmeyi yeğlediğine dikkat çekildi. Intihar uçağında olduğu açıklanmıştı VeUdEşşehriFas 'ta püotiuk eğitimi ahyor Haber Merkezi - New York'taki Dünya Tıcaret Mer- kezi (DTM) ikiz gökdelenlerin- den birini yıkan intihar uçağın- daki korsanlardan olduğu açık- lanan Velid Eşşehri'nin halen Fas'ta yaşadığı ve pilotluk öğ- renimi gördüğü ortaya çıktı. FBI'nın, ismini Velid Eşşeh- ri olarak verdiği kişi hakkında önceki gün açıklama yapan Fas Havayollan yetkilisi. Velid Eş- şehri'nin Florida eyajeti-Em- bry-Riddle Havacılık Üniversi- tesi'ne bağlı Daytona Beach uçuş okulundan mezun olduğu- nu ve halen Fas'ın Kazablanka kentinde ulusal havayolu şirke- tinde pılot olmak için öğreni- mine devam ettiğini söyledi. Suudi asıllı Eşşehri, Suudi Arabistan Havayollan ile ortak- lık kuran Fas kraliyet Havayo- lu'nun asli memuru olmak için çalışıyor. Ingiliz polisinin, FBI'nın is- teğiyle geçen cuma tutukladığı 4 kişiden 27 yaşındaki Libyalı- nın pilot okulu öğrencisi oldu- ğu açıklandı. Berkshireciaki Slough kasa- basında yaşadığı belirtilen 27 yaşındaki Lütfî Raissi'nin, yine aynı bölgedekı 'Four Forces Aviation' adlı uçuş okuluna git- tiği öğrenildi. Raissi'nin, FBI'nın izlenme- sini istediği 200 kişiden biri ol- duğunu belirten Ingiliz basını, 9 aydan bu yana Ingiltere'de ya- şayan Raissi'nin, FBI'nın ken- disinin daha önce de Arizona'da yaşadığına dair iddialannı ise reddettiğini kaydetti. Raissi'nin hertürlü uçağı kul- lanma sertifikası bulunduğu da belirtilirken genç adam "Ceza- yir'de pilotum. Burada ise sade- ceöğrenci olarak bulunuyorum. 9 aydıreğitim görüyorum" dıye konuştu. Öte yandan ABD'nin, mütte- fiklerini, New York ve Was- hington'daki saldınların ardın- dan, bu hafta içinde olası yeni terörist saldınlar konusunda uyardığı iddia edildi. Japonya'nın Jiji haber ajansı- nın, Japon hükümet kaynaklan- na dayanarak verdiği habere gö- re, Washington'dan Japonya'ya iletilen bilgilerde, yeni saldın- lann Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılanlardan daha büyük olabileceği kaydedildi. Japon ajansının haberi, Tok- yo'daki ABD Büyükelçiliği ta- rafindan doğrulanmadı. ÎĞNEIİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Dışişleri Bakanı Cem, ABD'ye desteğin ülke dengeleri ve olanaklan ölçüsünde olacağını söyledi TüridyeM maceraya sokmayız• Ismail Cem, Ankara'nın izleyeceği politikada temel ölçütleri açıkladı: Türkiye, terörle uluslararası mücadelede katkısını azamiye çıkaracak. Türkiye'nin güvenliği, Türk insanının esenliği en önde tutulacak. ABD'ye destek verilirken Türkiye maceralara sürüklenmeyecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Dışişleri Bakanı Is- mail Cem, teronzme karşı uluslararası mücadeleye Tür- kiye'nin öncelikleri çerçeve- sinde azami katkıda buluna- cağını belirtirken "Ancak Idmse bizden Türkiye'yi ma- ceraya sürüklememizi de bekkmesin'' dedi. Körfez Savaşı nedeniyle Türkiye'nin uğradıgı kayıp- lan anımsatan Cem, "Bizim poiitikamızın üç ölçütü var- dır. Birincisi, terörle müca- delede yeni bir dönem başla- makta. Türkiye de hem in- sanhk, hem bölge hem de kendisi için btına azami kat- ktsmıgetirecektir. tkincisi, bu yapıhrken Türkiye'nin gü- venliği ve Türk insanuun esenliği en önde rutulacaktir. Üçüncü olarak, ciddiyetimi- zi sürdüreceğiz. Türîdye'yi maceraya sürüklememiz beklenmesin" diye konuştu. Dışişleri Bakanı Cem, C- NN Türk'te yayımlanan Ka- fe Siyasetprogramındagün- demdeki konulara ilişkin so- rulan yanıtladı. Cem'in açıklamalan ana başlıklanyla şöyle: - Körfez bunahnum unut- madık: Bizim için çok önemli öncelik Türkiye'nin güvenliğidir, insanımızın esenliğidir. Bakın, bizim de- neyimimiz var. Körfez buna- lımı bugünkünden farklıydı. Ancak Ortadoğu'da özellik- le olaylar kontrolden çıktı- ğuıda Türkiye'ye büyük et- kileri oldu. Körfez bunalunı bize çok şeye mal oldu. Biz Türkiye'nin menfaatı ölçü- tünü hep önde tutmak duru- mundayız. Kimse bizden Türkiye'yi maceraya sürük- lemeyi beklemesin. ABD'nin yüzü suyu hür- metine değil: Bizim terörle mücadelemizde coğrafya aynmı yok, bir ülke ismi da- hi vermiyoruz. Biz terör ola- yını sadece ABD'ye yönelik bir olay olarak görmüyoruz. Bu tüm insanlığa karşı bir o- lay. Türkiye de insanlık âle- minde bundan en çok zarar görmüş olan ülke. Terör bi- ze karşı bir olay. Bizim ABD'nin yüzü su- yu hürmetine destek götüre- ceğimiz bir olay değil. Biz böyle bir durumda coğrafya belirlemeden mümkün olan her şeyi yapanz. Ancak ken- di gerçeklerimiz, kendi den- gemiz, imkânımızın boyu- tunda... Gerekli değerlendir- memizi yapanz ve hem in- sanlık hem bizim insanımız için en doğru olan neyse onu yapanz. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Orhan Pamuk, Milliyet'in Pazar ekinde Ahmet Tulgar'la söyleşisinde, "0/7 olsuri... Tabii, şimdi Türkiye daha önemli olacak" diyen anlayışa sert eleştiriler yöneltiyor: "Iktidannı, para- sını, gücünü kaybetmiş, gittikçe önemsizleşen birmillet ve devlet, bü- tün millet ve devletlerin arasında en hesaplı ve güçlüymüş gibi davranı- y'or... Dünya, başkalannın acılannı bu kadar ilgisiz, soğuk hesaplar içinde baktığını da göriır onlann. 'Biz bu sa- vaşa katılınz, siz kaç kuruş veriyorsu- nuz' gibi küçük hesaplar yapmak, bü- yük hesapstzlıktır." Orhan Pamuk'un, sert bir dille ifade ettiği bu eleştirilere naksız diyebilir mi- yiz? Türkiye, sürekli kendisiyle hesap- laşmaktan kaçan ve her olayda kendi yanlışına kılrf arayan insanlar ülkesi ha- ine dönüştü. ABD'ye saldırı mı oldu, 'Bak biz dememiş miydik, şimdi terö- rûn ne olduğunu görün de aklınız ba- şınıza gelsin " diyor ve kendimizi rahat- ötıyoruz. Aynca kımse bunun farkında bile değil. Ardından "Bizim önemimiz artacak" beklentileri başlıyor. Türkler Nerede? Bir ülkenin önemini ne artınr? O ül- kenin uluslararası ilişkilerdeki siyasitu- tarlılığı, ekonomik gücü ve içerdeki de- mokrasinin sağlamlığı. önemli ülkele- rin hemen çoğunun bu özelliklere sa- hip olduğunu biliyoruz. Biz ne yapıyo- ruz, hiçbirşeyin değişmediği birsiste- mi korumak istiyoruz. Anayasa deği- şikliği gündeme geliyor, değişmemek için direniyoruz. Kopenhag ölçütleri önümüze geliyor, sinirlenip direniyo- ruz. AB'ye girmek istfyoruz, ama hiç- bir şeyi değiştirmeden bunu sağlama- ya çabalıyoruz. Böylesine, değişim ve demokrasi karşrtı bir dirençle olduğumuz yerde sayıyoruz. Ekonomimiz iflas ediyor, üretim srfırlanıyor, otoritersistem, par- tileri, örgütleri, toplumu kıskaç altına alıp etkisizleştiriyor. Türkiye, kötü yö- netilen bir ülke olarak dünyaya ömek gösterıliyor. Bütün bunlar yokmuş gi- bi, her önemli dönüm noktasında dur- duğumuz yerden bu ülkenin öneminin arttığına ilişkin hayaller üretiyoruz. ••• Türkiye önemli bir ülke olamaz mı? Tabii ki olabilir. Türkiye'nin dünya ölçe- ğinde bir ağırlığı olabilir mi? Tabii ki ola- bilir. Ancak bu haliyle olmaz. Bu ülke- de, demokrasi üretilemediği gibi dü- şünce de üretilemiyor. Son terör olayı- nın ardından, günlük gazetelerimiz çok yerinde bir tutumla, dünya basınında çıkan önemli makaleleri çevırip yayım- lıyoriar. Orada Noami Chomsky'den Umberto Eco'ya, Immanuel Wal- lerstein'dan Jûrgen Habermas'a, Edvvard Said'den Jean Baudrillard'a kadar birçok aydının, yazann tahlilleri- ni, tepkilerini öğreniyoruz. Gözlerin Islam dünyasına yöneldiği günümüzde Ortadoğu uzmanlan, Is- lam dünyasını iyi tanıyan araştırmacı- lar öne çıkıyorlar. Onlann yazılan da evrensel bir nitelik kazanıyor. Bu ne- denle dûnyanın önemli gazete ve der- gileri bu tür yazılan yayımlıyorlar. Gün- lerdir, bu yayın organlannı kanştınyo- rum. Mısır'dan, Lübnan'dan, Pakis- tan'dan ve birçok Arap ülkesinden ya- zarların yazılanna rastlıyorum. Neden bunlann arasında bir Türk yok, doğru- su merak ediyorum. • • • Türkiye neden önemli değil, işte bu noktada önem kazanıyor. Önce kendi medyamıza bakalım. Dünyayı bilen, evrensel perspektifi olan bilim adam- larımız nerede? Bunlar hiç mi yok? Yoksa biz o tür insanlardan hoşlanmı- yor muyuz? Acaba o tür insanlar, bizim değişmeme küttürümüzle mi çelişiyor- lar? Onlan duymak mı istemiyoruz? Bizim önemli yazarianmız yok mu? Dünya basınında onlann yazılan ne- den çıkmıyor? Üstelik Türkiye bir Or- tadoğu ülkesi. Batı ile Doğu arasında bir köprü. Müslümanlann çoğuniukta olduğu laik bir ülke. Bu özellikleriyle, bu ülkenin yazarlarının, çizerlerinin, en azından böyle olaylarda fikirierine da- nışılması gerekmez mi? Bazılannın, "Onlar bizi kasıtlı olarak görmezlikten geliyor" dediğini duyar gibi oluyorum. Ben de diyorum ki, Italyanlar Um- berto Eco'ya yazı yazdınyorlar. Peki bizim gazetelerimiz, dergilerimiz Ya- şar Kemal'den, Orhan Pamuk'tan, Ahmet Artan'dan yazı istediler mi? Orhan Pamuk, The Guardian'ın ken- disinden yazı istediğini söyledi. Bu tür yazarlarımızın ülkenin yönetilme biçi- mine sert eleştiriler yaptıklannı biliyo- ruz. Kurulu düzenin etkili güçleri, on- lann konuşmasından pek hoşlanmı- yoriar. Türkiye'ye egemen olanlar; de- ğişimden yana olanlardan, demokra- si ve özgürlüklerden yana olanlardan hoşlanmıyorlar. • • • Türkiye'nin derdi dışarıyla değil içe- risryle. Bu ülkenin, bu haliyle dünyada bir itibar sağlayacağını sananlar çok yanılıyorlar, bızi de yanıltıyoriar. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Asimetrik Dünya... 'Asimetrik dünya'; dengesiz, ölçüsüz, incitici, korkutucu bir dünya demektir. Şirketlerin gücü karşısında insanların güçsüz kaldığı bir dünya. Devletlerin yetkisi karşısında insanların sesini duyuramadığı bir dünya. En zenginlerin karşısında en fakirlerin ölüme mahkûm edildiği bir dünya. En üstte eğitim alanlann karşısında okuma yaz- ma bilmeyen kitlelerin yer aldığı bir dünya. Yerüstü egemenlerinin karşısında insanlann ye- raltında yaşamak zorunda kaldığı bir dünya. Haksızlığı kural sayan bir dünya. Çaresizliği suç yapıp çaresizin boynuna dolayan bir dünya. 'Asimetrik dünya'. Simetrisi bozulmuş, dengesi yok olmuş, ölçüle- rini yitirmiş bir dünya. Değerierin değersizlik, değersizliklerin değer ol- duğu bir dünya. İncitici bir dünya, korkutucu bir dünya. Artık 'yenidünya' bu. Bu dünyada terör de 'asimetrik terör' olacak, sa- vaş da 'asimetrik savaş' olacak. Yani, hiçbir güç dengesi olmayan, güçsüzün güçlü, güçlünün güçsüz olduğu yeni bir durum. Biryanda tek bir insanı kurtarmak için harcanan milyonlarca dolar. öte yanda kendini öldürmeyi göze alarak eylem yapmaya hazır insanların dunyası. Savaş, bu dûnyanın simetrisini düzeltecek yol değil. Yol, gene, herzaman banşın yolu. Şimdi herza- mankinden daha çok banşın yolu. Doğu kültürü, bin yıllar boyunca oluşmuş çile- lerin, çekilmiş acılann, boynu eğık tevekkülün kül- türü. Doğu halklannın, Pakistanlılann, Afganlann, ötekilerin yüzlerindeki isyanın acısı da, şiddeti de bu kültüre yeni bir boyut kazandırıyor. Batı kültürü, ortaçağını beş yüz yıl geride bırak- manın bellek kaybıyla olaylara bakarsa hiçbir şey anlamayacaktır. Aydınlanmayı yaşamış, Röne- sans'ı yaratmış, insan aklını yaşamına egemen kıl- mış, endüstri devrimini yaşamış bir kültür, üç yüz yıl içinde kendi yaşadıklanna bakarsa çok şey gö- recektir. Bu üç yüz yıl içinde yarattıklarının yanın- da Italyan faşizmi de, Alman Nazizmi de bu kültü- rün içinden çıkmıştır. Bugün de Avrupa içinde ya- şayan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, etnisite aynm- cılığı bu kültürün içinde büyümektedir. Onun için de 'uygar dünya toplumlan', kendile- rinin neölçüde 'uygar olduğunu' sormalıdır. Pakistan'da yapılan ABD karşıtı gösterilerde yer alan bir afişte yazdığı gibi, 'Amenkalılari Dûn- yanın neden Amehka'dan nefret ettiğini düşü- nün'. Amerika savaşa değil, barışa hazırlanmalıdır. Dünya uzun bir savaşa değil, uzun bir banşa ha- zırianmalıdır. Bugün savaş, evlatlannı bu terör olayında kay- beden Amerikalılann duygularına daha iyi gelmek- tedir. Intikam alınması, yüreklerdeki yarayı soğut- manın bir biçimidir. Ama 'nedenleriüzerindeyeterince dûşünülme- miş' bir olayın intikamı yeni yaralar açacaktır. Elbette teröristler bulunmalıdır, elbette terörist- ler cezalandınlmalıdır. Ama, elbette ki terörü besleyen batakJığın orta- dan kaldınlması öncelikli hedef olmalıdır. Asıl maraton budur. Başkan Bush tarafından söylenen, ağızdan ka- çıvermiş 'haçlı seferi' sözü bir bilinçaltı kaçağıdır. Yüreklerde kaynayan intikam duygulan, dinîerara- sındaki, kültürîer arasındaki bir savaşın yeni şifre- lerini banndırmaktadır. Araplaraölüm. Müslümanlaraölüm. Müslüman Araplara iki kez ölüm. Bu sözler çok tehlikeli bir 'savaş maratonu'nun habercileridir. Asimetrik dünya daha da asimetrik duruma ge- lecektir. Daha bu korkunç terör olayının arkasında nele- rin, kimlerin bulunduğu bile belli değildir. Terörün dini, milliyeti, cinsiyeti, rengi yoktur. Te- rörün sadece planı ve nedefleri vardır. Ama neden terör? Terörden kimlerin çıkan vardır? Terörden sağlanan çıkariar nelerdir? Terör sonrasının planlan hangi ülkelere, hangi çı- kariara yarar sağlayacaktır? Sorulrnası gereken sorular bunlardır. En önemlisi, 'dûnyanın simetrisini bozanlaf kim- lendir? Dünyayı bu duruma getirenler asıl sorum- lular değil midir? Kimin kimden hesap sorması ge- rekiyor. Toz duman dağıldıkça gerçeğin yüzü daha iyi belirecek. e-mail: erdalatakfS superonline.com Faks:0212-513 9098 Demokrat Halk Parti Cenel Baskanı ABDfirtina ekerse kasırgayla karşüaşır Haber Merkezi- De- mokrat Halk Partisi ve İnsanlık Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Mah- mut thsan Ozgen, ABD ve tngiltere'nin daha önce çeşitli ülkelerdeki terör örgütlerine destek verdiğini ve Usame bin Ladin'i "Afganistan'da CIA Başkanı" olarak görevlendirdiğini iddia ederek, "Amerika, rüz- gâr ekmiş fırtına biç- miştir. Eğerfirnnaeker- se kasırgayla karşılaşa- cağı görülmektedir" dedi. Prof. Dr. Mahmut Ih- san Özgen yaptığı ya- zılı açıklamada "Devlet Adamhğı ve Devlet Yö- netiminde Esastar" ad- lı kitabında "dost ve müttefık" olarak görü- len ABD ve tngilte- re'nin yıllardır PKK'ye destek verdiğini, CIA kanahyla silah yardımı yaptığını ve birçok su- ikastta parmağı olduğu- na yer verdiğini anlattı. Özgen, "çağdaş uygar- hğT temsil eden ABD ve Ingiltere'nin terö- ristlere silah yardımın- da bulunmasını yakıştı- ramadığını ve terörün bir gün kendilerine dö- neceğini açıkladığını söyledi. Usame bin Ladin'in 1970'lerden bu yana ABD tarafindan yetiş- tirildiğini de sözlerine ekledı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle