Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2001 PERŞEMB
14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr
Halkın sözünü türküye dönüştürüp toplumun sesi kılan Ruhi Su, ölümünün 16. yılmda hâlâ yüreklerde
Van'dan dünyaya ıızanan lndkmZEYNEPORAL
Bugün 20 Eylül. Ruhi Su'nun ölüm yıldö-
nümü. Onu 20 Eylül 1985'te yitirdik. (Sevgi-
li okurlar, artık bu tarihleri yalnızca sonsuz sev-
diklerimı ve saydıklanmı anmak, onlan yeni
kuşaklara tamtmak ıçin "bahane" olarak kul-
landığımı biliyorsunuz değil mi?..)
Ruhi Su, Anadolu'dan ve halkından, binler-
ce yıllık birikimden, yöreden yöreye araştınp
derlediği türküleri, yürek yürek topladıklan-
nı, damıta darruta biriktirdikJerini, çoğalta ço-
ğalta sesıyle, sazıyla ve aklıyla ve yüreğıyle
yme halkına verendı.
Ruhi Su, hallan ağzındaki sözü, sesiyle sa-
zıyla türküye dönüştürüp toplumun sesi kılan-
dı.
Ruhi Su, bunlan gelişigûzel değil, yahıız
duygulanyla değil, Tanrı vergisi sesiyle değil,
Ankara Müzik Öğretmen Okulu ve Ankara
Konservatuvan bırikımiyle, bu birikimle bü-
tünlediğı dünya görüşüyle, Doğu ve Batı kül-
türüyle, türkü söylemeye getirdiği yeni yo-
rumİa yaptı.
Ruhi Su, bu yolda ilkti, bir öncüydü. Ken-
dinden önce böyle bir örnek yoktu. Ama onun
açtığı yoldan niceleri yürümek ve çağdaş üre-
timlere, yorumlara ulaşmak olanağını bula-
caktı.
Engebeü yollar
1912 'de Van 'da doğdu. Birinci Dünya Sava-
şı'nın yetim ve ortada bıraktığı çocuİdardan-
dı. Anasını babasını hiç tanunadı. Adana'ya
yollanıp yoksul bir aile yanında yeriştırildi.
"Amca" dıye bellediğmin gerçek arncası ol-
madığını sonradan öğrenecekti. Ingiliz ve Fran-
sız ışgahnde Toroslar'a kaçtıklannda.
Bana çocukluğunu anlattığında "öksûz <^
duğıunu pek kimselere söyleyemedim... Toplu-
mumuzda hâlâ aşiret anlayışı var. İlk iş 'kım-
lerdensiniz' diye sorartor" demişti... Siz siz
olun, eğer bugün de "Ruhi Su kunlerdendir"
diye soran bir aşiret, mafya, sıyaset reisıyle kar-
şılaşırsanız "Hayao ve insanlan kucaklayan-
laı-dandır" deyin...
Adana 'da öksüzler yurdu Darüleytam'da ço-
cukluğunu ve müzıği yaşamaya başladı. Sesi
gür diye marşlan hep ona söylettiler. Okula alı-
nan kemanı, müzik hocası dışında bir tek onun
kullanma izni vardı. Mutluydu, çünkü keman
çalıyordu.
Yıl 1925. Ankara'da Müzik Öğretmen Oku-
lu kurulmuştur. Karannı verir, o okula gidip
müzik öğretmem olacakör. Türkiye'nin tüm ök-
süz yurtlannda "müziğe hevesli, istidath ço-
cuklan" bulmak için sınavlar açılmıştır. Ada-
na'dan iki çocuk kazanır sınavı. Dördüncü sı-
nıftan Mehmet beşten Şaban. "Şaban gitsin,
onun SOD şansı, sen seneye nasüsa yine smava
girer kazanırsın" denır.
Bır yıl sonra Mehmet yıne sınavı kazanır
ama yeni bir yasa çıkmıştır. Öksüz okulunu ba-
şanyla bitîren tüm çocukJar askeri okula yol-
lanacaktır. Mehmet, adma Ruhi adı da ekle-
Müzik üzerine:
RuhiSu'yla
yaptiğım çeşitli
röportajlardan:
"M&rik eğtömim, mfizikteld geüşmem,
dünyaya bakış açımdaki geltşmenin, rürküle-
re eğürnemeçokyaran oldu. Bao'nın Ked'te-
ri gibi, bizim türkülerimiz de çeşhM konular-
daydLHer konunun kendineözgü yonınıu ol-
du^u,obııasıgerekriginianlm)rdum.Kl*-
skTûricnwsikisindekonutddi,İKpaşkn.Oy-
sa halk, türkülen? korkusunu, yangmmı> se-
vincini, pireden rahatsız ohışunu, kısaca dı-
şanya duyurmak istediği ne varsa, hepsini
koymuştu-Türküyeeğffişm, gördöğüm eği-
tan sonucu farkbydı. Hem sesimi kuüanıyor-
dum, hem yonımumu-."
• • •
"SözûreezgflerivfehalkıenivianlateDaen
törküleri akfara zatenflkşnnşekkri radyoda
buyüzden çektim ya!_ Bunlansöylerken hal-
km söyieyişinden çok yarariandtnı ama hal-
kın ağzmaöyküıunekten,takütten,özenmek-
ten kaçındım-."1
••*
" Birşeyfcrgetirmiyor, iferiyedoğnı bir şey
değiştirmiyorsa, yaşıyor sayümaz sanat Ge-
İ
AYDCSLIKSES-O gür sesinaltında sonsuz duyariı, sıcacıkyürekli, birkişilik vardı.Hayaü
ve insanlan kucaklayanlardandL Su, türkü söylemeye getirdiği yeni vorurnla bir öncüydü.
nerek Istanbul Halıcıoğlu Askeri Lisesi'ne
yollanır.Askeri liseden kaçacak, Ankara'ya
varacak, geri Istanbul'a yollanacak... Yine ka-
çacak, yine gen yollanacak... Dilekçeyle baş-
vur denilecek, dilekçeyle başvuracak, yanıt
alamayacak... Sonunda kendini asken okulda
"çûrüğe çıkartacak" (hem de kulaktan!) ama
müzik okulunda yer yok diye alınmayacak...
Ve gerisin geriye Adana Lisesi'ne yollana-
cak!.
Yaz aylan geldiğinde, evi olan evine, evi ol-
mayan Konya'da bir okula yoüanır. Mehmet
Ruhi de Konya'ya... Orada öteki öksüz çocuk-
lardan toplanan parayla yeniden Ankara'nın
yolunu tutar. Sınava girmeden bir hafta önce du-
yacaktır konçerto, armoni gibi sözlen. Ödünç
bır kemanla bir hafta çalışır ve sınavı kazanır.
Müzik Öğretmen Okulu'na girer ama yine
yersizlikten, orda burda "idare eder". Ancak
birinci yıh başanyla bitirince bu okulda para-
sız yatılı olabilir. Bu okulda alacaktır, "gü-
zeivalın ve söylenmesi kolay olduğu için" Su
aduıı.
Yukandakı özetin özetı çocukluk yıllannı
yalnızca azmın gücünü ve zafennı belırtebil-
mek için anlattım.
1935-36. Hem okulda hem ReisıcumhurOr-
kestrasrndadır.
1936-42 Konservatuvar'ın opera bölümün-
de. Hocası "Kemanıdahaazcahş'" devince. *da-
ha azçahşmayı" bilemediğinden kemanı bıra-
kır.
1942-52. On yıl boyunca Devlet Operası 'nda
sayısız roller: "Fidelio", "Sanlmış .NişanlT,
"Madam Butterfrv" "Figaro'nun Düğünü",
"Maskeli BakT, vb..
1943'ten başlayarak, basbanton Ruhi Su
radyoda türkülenmizi söyler. Ve bunlar müt-
hiş etkili olur...
Çarklar dönmeye başlamıştır. Radyodan hal-
iş,hem haflan âzfcinierinigvçekkştinnefi, hem
de halkın özlemlerini gefiştirmefi."
•••
"HaOamın desteğini gördüğüm için sür-
dürdüm ve hep bu işle vaşadım. Ipnm hiç-
birzamanfuryaaotaadıaıııasevEnlerciddi
biçimde sevdfler, derinden bağlandılar. Çûn-
kühalkişimeciddiy^tleeğildi|imibiB>TH;se-
ziyorvçilerryedönükolaıubenimsiyor»'*
kın sesi, halkın sözlen, hallan türkülen çok gür,
fazlasıyla gür çıkmaktadır.
Türküler, onun yorumlarıyla dilden dile ya-
yılır ve yankılanırken, Türkiye Cumhunyeti hü-
kümetleri, Ruhi Su'yucezaevlerinde, demırpar-
maklıklar ardında tuttu (1952-57). Yetmedi, em-
niyet gözetiminde sürgüne yolladılar. Yetme-
di, konservatuvardaki hocalık görevıne, Dev-
let Operasf ndaki işine son verdiler. Yetmedi,
radyoevinden, radyo programlanndan kovdu-
lar. Yetmedi, plaklannı yasakladılar. Yetmedi,
konserlerini yasakladılar. Yetmedi, yurtdışın-
dan aldığı konser ve hocalık tekliflerini engel-
lemek için pasaport vermediler. Yetmedi, te-
davi için yurtdışına çıkışrnı önlediler!
Ama nafile! O sesi susturamadılar!
Ölümünün ardmdan 16 yıl geçti, onun sesi
hâlâ kulaklanmda ve yüreğimde. O ses, hepi-
mizin sesi oldu... "Bu memleketbizim/Biziın
dostlar bizinı'' diyen o gür, sıcak, aydın ses...
'KörBaykuş'tan
'KörOkur'a
Sadık Hidayet
KüJtûr Servisi - Modern Iran
edebıyatının kuruculanndan Sadık
Hidayef in (1903-1951) 'Kör
Baykuş' adlı romanı, Behçet
Necatigil'ın Farsçadan çevirisiyle
Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı.
Yazann 1936'daBombay'da
yayunladığı, başyapıtı olarak
bilinen 'Kör Baykuş',
öteki yapıtlan gibi pek çok dile
çevrildi ve bırçok ülkenin
edebıyatında etkili oldu. Iranh
yazann 'Diri Gömülen',
'Vejetaryenhgin Yararian', 'Haa
Ağa', 'Üç Damla Kan', 'Hayyam'm
Teraneleri', 'Aylak Köpek' ve
'Alacakaranhk' adlı kitaplan da
daha önce Mehmet Kanarın
çevirisiyle YKY tarafından
yaymılanrruştı.
YKY'den çıkan bır diğer kitap da
Sadık Hidayet üzenne bir okuma
denemesı. Ahmet Hamdi Tanpuıar
ve VValter Benjamin üzerine
çalışmalanyla tanıdığımız Oğuz
Demiralp. 'Kör Okur' adını taşıyan
inceleme kitabmda, Sadık Hidayet
üzerine bir okuma denemesi
geliştıriyor.
• 13-21Ekim
tarirüeri arasında
gerçekleşecek '6.
Istanbul Saydam
Günleri', 'Saygı',
Toplu Gösteriler',
'Çağnlı Tematik
Bölüm',
'Performans' ve
'SerbestKatılım'
Bölümlerinden
oluşuyor. Buyılın
konuk ülkesi Rusya
olarak belirlendi.
Dmitriy Ershov'un
çalışmalanndan
yaptığı seçki,
günümüz Rus
fotografina ilişkin
bilgiler içeriyor.
'6. Istanbul Saydam Günleri' başlıyor
Kültür Servisi - 6. tstanbul Saydam Günleri bu
yıl 13-21 Ekim tarihleri arasında Fotoğrafevi.
ıfeak ve TurkceD salonlannda gerçekleşecek.
12 Ekim'de yapılacak olan açılışta, fotoğraf
dünyasından Ozan Sağdıç'ın 'Demir Ejderkre
Ağrt' ve 'Doğarun Şüri Kapadokya'
adlı saydam gösterilerinin yam sıra, 'İstanbul
Saydam Günleri Saydam Gösterisi Bursu'nu alan
üniversıte öğrencisi M. Emin Ekşi'nin 'Kendini
Yumurta Zanneden Adam' başlıklı
gösterisi de yer alacak.
'Saygı' bölümünde Sabri Yahm'ın saydamlan,
'Tophı Gösteriler' bölümünde ise MeSh
Akoğul'un 'Dönüşümler /Sıradan Bir Aşk
Hikâyesi', 'Bronz Askerier' ve 'Aşkkûre
2000' gösterileri izlenebilecek.
Bu yılın 'Konuk Ülkesi' ise Rusya. Dmitry
Ershov'un çalışmalanndan yaptığı seçki,
günümüz Rus fotografina ilişkin bilgiler verecek.
'Çağnh Tematik Bölüm'ün 2001 yılı teması kriz
olarak belirlendi. Kadir Aftay, Mehtap Yücel,
Özlem Doğan, Sami Aksoğan'ın yaklaşunlanyla
krizin farklı algılardakı karşıhklan
perdelere yansıyacak.
Bu yılın yeniliklennden bın olan 'Performans'
bölümünde. Akgün Akova. Alp Esin.
Muammer Yanmaz. Murat Germen, Nevit
Dihnaghanian. Ö. Serkan Bakır ve Pemra Yüce
en çok 25 kare fotoğraf kullanarak, kendi
seçimleri olan temalann görsel
dökümünü izleyicılere sunacak.
'Serbest Katıhnı Bölumü'nde yer alan ve
aralannda AH Öz, Rahim Fathi Baran, lunurtaş
Onan, Haluk Çobanoğlu. Faruk Akbaş, İrfan
Unutmaz, Mehmet Kısmet. Ne^-zat Çakır, Silva
Bingaz ve Kutup Dalgakıran'm da bulunduğu
100'e yakın fotoğrafçı tarafından hazırlanan
gösteri izlenebilecek.
'Gölge'nin
geride bıraktığı
izler
Kültür Servisi - Yedıtepe Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesı öğretim
görevlisi, ressam Ruhcan Akfl'in
'Göbıe' temalı fotoğraf sergisi 28
Eylül'den itibaren Dünya-Aktüel
Sanat Galerisi'nde görülebilir.
Yaklaşık 45 adet renkli ve siyah-
beyaz fotoğrafin yer alacağı sergide,
1999 yılında gerçekleşen 'güneş
tutuhnası' anına ait ışığın değişik
yüzey ve düzlemlerde oluşturduğu
illüzyondan günlük yaşam içinde
insanın- figürün siluetine, sıradan
nesne ve objelerin ışık etkisi ile
oluşturduğu deformasyonlara değin
esterik ve plasrik görüntü etkilerinin
detaylı bir anlatımı olan 'gölge'
izlenecek.
Ruhcan Akıl • Ressam '
resmıntemel n
, ı
altyapısıolan Ruhcan j
koyu-açık, leke Akii'in Dünya .
düzenı ve ışık- - Aktüel Sanat ,
gölge'nin Galerisi'ndeki ;
" " ^ T e 'gölge; «mah
uygularken, 17. totoğrat
yy ressamlannın sergisi, 45 i
kullandığı koyu adet renkli ve i
gölge tekniğine !
yaklaştığını
gözlemleye^k
fotoğraf
çalışmalannda da
bu nedenle 'gölge'ye yönebniş. Akil,
gölgenin resim sanatı tarihindeki
önemıni, gölgeleme ve çizgi
aracıhğıyla değişken form arayışı
bağlamında ilkel kabileden Antik
Yunan'a değin uzanışıyla, modem
resmin başlangıcuıda ise
Delacroix'nın bembeyaz kara düşen
gölgeden mor rengi keşfedişiyle
hatırlatıyor. Bugüne dek 6 kişisel
sergi, 25 karma sergi ve 12 etkiniik
düzenleyen Akil, özelükle 1990'dan
bu yana araştırdığı Homeros'un
Uyada ve Troya öykusünün Avrupa
Ortaçağ resmine etkileri bağlamında
ürettiği resimleriyle ve bu alanda
düzenlediği etkinliklerle de tanınıyor.
fotoğraftan
oluşuyor.
IŞILDAKVEYELPAZt
ATİLLA BİRKİYE
Temcit Pilavı!
Yapı Kredı Yayınlan, Binbir Gece Masallan'r
yayımladığında, henüz hiçbir yazıyı kaleme alma
mışken yayın yönetmeni Ayfer Tunç'a telefonda
durumdan rahatsız olduğumu; benzerşekildeya
sanın benden yana olmadığını da söylemiştim.
Tunç, benim Binbir Gece Masallan'nın ilk ba
sımlannı yayıma hazjrladığımdan haberi olmadı
ğını söyledi! Olacak iş mi? Üstelik AFA basımın
dan dizıldiğini kabultenmişken! llgıleneceğını ve son-
ra arayacağını da söyledi. Tabıı ki aramadı! (Tunç's
anımsatmak isterim, yıllar önce "Sokak" dergisin-
de "yazar hakkına" ilişkin bir haber peşinde ko-
şarken beni aradığında kendisine ilgimi hiç eksik
etmemiştim!)
Neyse, hiç ses çıkmadı; ben de yetkililere, öf-
kemi ve rahatsızlığımı dile getiren mektup ile bu
kösede konuya ilişkin biryazı yazdım. Aynı gün kö-
şemin altında Ayfer Tunç'un açıklaması yer aldı!
Yetmedi, Mustafa Şerif Onaran'ın bence konuy-
la ilgisi olmayan bır yazısı, yıne gazetemizde çık-
tı! O da yetmemiş, "Kitap-lık" dergisinin son sa-
yısında bir "görev" yazısıyla saldınya geçilmiş.
Olur böyle şeyler; edebiyat ortamı tartışmasız ol-
maz. Seksenli yıllann başında, Varlık, Yazko, Ede-
biyat, Yann, Üç Çiçek vb. dergilende birbirimizle
kıyasıya tartışırdık; ancak, dostluğumuz, selamı-
mız kesilmezdi. Biraz acemi tartışmalardı; çünkü
gençtik; Ayfer Tunç ile Masallar'ın editöru Sela-
hattin Özpalabıyıklar'ın saldınlan, eleştirileri ba-
na yirmi yıl öncesinı anımsattı!
Konuyla ilgili iki yazımda da editörün emeğine,
yaptığı işe ilişkin olumsuz bir söz etmedim. Ikinci
yazıda, "Anlat, Şehrazat" müzikalinin unutulduğu-
nu, görmezden gelindiğini yazdım ki, bu da çok
doğakJır, çünkü kendisi bir Yapı Kredi Yayınlan ça-
lışanıdıri
Âlim Şerif Onaran ile dilsel bir çalışma yaptı-
ğımızın altını çızdım, vurguladım. Edıtörarkadaşı-
mız yazısında, metne yaptığı katkılan anlatıyor.
Önceki metindeki eksiklikleri, yanlışlan kaynak
metinlere giderek tamamladığını yazıyor. Bravo, teb-
rikederim, ellerine sağlık. (Konu bu değil ki...) Ben
editörün emeğine ilişkin hiçbir olumsuz şey söy-
lemezken, Tunç adımı vermeden "emeği yok say-
dığımı" söyleyerek hem zeytinyağı örneği üste
çıkmaya çalışıyor hem de benim silahımla beni vur-
maya kalkışıyor!
Selahattin Bey de beni cahillikle suçluyor. O ya-
zıyı niye yazmış, pek anlayamıyorum! Aslında an-
lıyorum, bir görey yazısı. Yayınevinin çalışanı ol-
duğu için "hadiyaz bakalım" denmiş. Ona gön-
dermediğim, "başkalanna" gönderdiğim mektup
da önüne konmuş; konmuş ki Selahattin Bey mek-
tuptan da söz ediyor!
Gerçekten de "temcit pilavı", oldu. Birincisi;
AFA'nın metninden dizilmışse, benim o metinde-
ki emeğim ne olacak, diye sormuştum! Siz ister o
metnı beğenir, ister beğenmezsiniz, ister eksiklik-
lerini tamamlar, ister tamamlamazsınız, o kitaplar-
dan dizdimnişseniz (hatta, filmlerini, montajlannı da
el altından istetmışsiniz), o metindeki emek ne
olacak! Siz var olan bir metnin üzerine inşa etmiş-
sıniz, kendı metninizı. önceki metindeki emek ne
olacak! Üstelik bana göre, orada seçilen "söyle-
yişi", zaman zaman da bozmuş olmanıza rağmen!
Yeni bir çeviri yaptırmamışsınız ya da Âlim Şerif
Onaran'ın müsveddelerinden yola çıkmamışsınız
ki! (Bu anlamda metin "aynı" metin...)
Ikincisi: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun se-
kizinci maddesinde, yayına hazıriayan ve benze-
ri konumdakilere bir tanım getirilmesine ("işle-
yen") karşın herhangi bir hak verilmemiş! Bu ko-
nu Türkiye'de henüz tartışmaya açılmadı. Yasayı
değiştirmeye yönelik, yazar kurumlannın desteğiy-
le de -ki TYS de ilgisini esirgemedi-, girişimlerde
bulunabilinir. Çünkü aynı maddede -"öenzer"sa-
yılabilecek-, sinema alanında böylesine bir hak
söz konusu! Kaçıncı kez tekrariayacağımı bilemi-
yorum, burada önemli olan bır nezaket telefonuy-
du! Emeği hiçe saymamaktı!
Bir başka nokta da Selahattin Bey, ÜmitZile-
li'nin "köşeter, köşe yazariannın babasının malı ol-
mamalı" sözünü alıntılayarak aklınca ders veri-
yori Ona da peki diyelim, çünkü o bir ücretli, bun-
lan yazmasa belki işinden olacak!
Yıllarca aşktan, sonbahardan, duygulanmızdan,
özelimizden söz ettik de kimse bızi eleştirmedi. Ya-
pı Kredi Yayınlan'nın nezaketsızliğinden, emeğe ve
yazara olan saygısızlığından, iktidar tutkusundan
söz edince mı, köşemizi babamızın malı gibi kul-
lanmış oluyoruz. Peki, yayınevinin yetkililerinin,
arkasında bir bankanın bulunduğu yayınevini
"babalannın çiftliğı" gibi kullanmalannâ ne demeli!
Uzakdoğu sinemalan Tirkiye'de
• Kültür Servisi - Uzakdoğu Kültür Merkezi,
kasım ayı sonunda Türkiye'de 4. Uluslararası
Uzakdoğu Film Festivali'ni gerçekleştirecek.
Festival, 23 Kasım-2 Aralık tarihleri
arasında Ankara'da. 9-16 Aralık tarihleri
arasında Istanbul'da ve bu yıl ilk kez 23-30
Aralık tarihleri arasında Izmir'de
sanatseverlerle buluşacak. Başlıklann 'Ülke
Sineması', 'Sinema Sinema',
'Düşlerin Izinde', 'Uzak'tan Kadın Öyküleri',
'Retrospektifler', 'Belgesellerde
Uzakdoğu', 'Hareketin
Dansı' ve 'Çizginin Büyüsü' olduğu festivalde
Çin, Hindistan, Tayland, Avustralya, Yeni
Zelanda, Malezya, Filipinler, Endonezya,
Hong Kong, Japonya, Vietnam, Türk
cumhuriyetleri ve Çin-Tayvan'dan elliden fazla
film sinemaseverlerle buluşacak.
Geleceğin sanatçıları seçilecek
• MERSİN (AA) - Mersin Devlet Opera ve
Balesi'nin (MDOB) çocuk korosu ve balesi
bölümüne 30 Eylül Pazar günü yapılacak
suıavla öğrenci almacak. MDOB Müdürü ve
Sanat Yönetmeni Erdoğan Şanal, yapılacak
smav için başvurulann 28 Eylül'de sona
ereceğini bildirdi. Çocuk korosu için
en az 8, en çok 11 yaşında ve gelişmeye
elverişli ses materyaline sahip olma,
bale için ise Ilköğretım Okulu 3'üncü smıfina
devam etme ve bedensel engeli
bulunmama özelliklerinin arandığmı belirten
Şanal, adaylann velileriyle birlikte
3 fotoğraf ve nüfus hüviyet cüzdanı
fotokopisiyle başvıırmalan gerektiğini
sözlerine ekledi.