18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IAĞUSTOS 2001 SAU CUMHURİYET SAYFA 17 a otatıâaak... hnrdaım, mezardMm! TeUQ.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta*. denizsûm©cumhuriyet.com.tr - Ecevit'in umudu, yastık altındakiparalarmış.. "Umudumuz Ecev'rtte umutsuz son!" Cine Istanbul'dan bir vatandaş, 544122 numarayla üye olduğu "Multi Canal-Cine 5"ten süresi bitince ayrılmaya karar vermiş... Ama şifre çözücüyü geç teslim ettiği için haziran ayında kredi kartı hesabından 100 dolar karşılığı yeni dönem aidat parası kendisine sorulmadan çekilip ^ alınmış... 28 Haziran'da da gidip şifre çözücüyü teslim ettiğinde paranın 30 iş günü içinde geri ödeneceği söylenmiş... llk 30 iş günü geçmiş... Sonraki iş günlerindeki her arayışında "Henüz sıra gelmedi" yanıtıyla karşılaşmaya başlamış... Ve en sonunda "Ödeme için tarih veremeyeceğiz" denmiş... Vatandaş şimdi, haklı olarak soruyor: "Sanırım benim durumumda binlerce kişi var... 100 binlerce dolan bulan bu paralan sahiplerine iade etmemenin ticari ahlakla bağdaşır bir yanı var mı?" E konomikkriz içindeki Türkiye, geçen cumar- tesi bu kez bir cinayetle dünyanın gündemi- negirdi; uluslararası düzeyde faaliyet göste- ren Alarko Holding'in ortaklanndan işadamı Üzeyir Garih, Eyüp Sultan Mezarlığı'nda bıçaklana- rak öldürülmüş olarak bulundu. Cinayet, Musevi asıllı ÜzeyirGarirTin Müslüman me- zarlığında bir Nakşibendi şeyhinin kabrini ziyaretiyle hemen "magazin" konusu yapılırken daha o gün Içiş- leri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in "Cinayeti çöz- dük" açıklamasının ardından polisin zanlı olarak gö- zaltına aldığı "tinerci" çocuklarlada "adi" birboyut ka- zandı. Böylece Üzeyir Garih cinayetinde siyasi bir yan bu- lunmadıgı kamuoyunca anlaşılmış oldu. Cinayetin siyasi olmadığının anlaşılması, soruştur- mayt bir bakıma geçenlerde Israil Başbakanı'nın Tür- kiye'ye yaptığı gezi nedeniyle varlıklannı bir kez daha gösteren radikal Islamcı gruplardan uzaklaştırdı... Garih cinayeti Ya da biz öyle sanıyoruz... Çünkü poiısten sızan bilgilere göre, Garih'i yedi- se- kızyerinden bıçaklayarak öldüren zanlının 13-14 yaş- lannda küçük bir çocuk olması, Garih'in sık sık gittiği anlaşılan mezarlığın rahatlıkla cinayet ışlenecek kadar sapa bir yerde olmaması, gerek zanlının gerekse Ga- rih'in üzerinde boğuşma izinin bulunmaması, bıçak- lann rastgele değil öldürücü darbelerle vurulması gi- bi unsurlar, sıradan bir cinayet için bile yerli yerine oturmadı... Televizyon kameralanna konuşan mahal- lelinın, bir görgü tanığının ifadesiyle gözaltına alınan çocuğun uyuşturucu kullanmadığını anlatması da dik- katlerden kaçmadı. Kaldı ki, "tanık" srfatıyla gözaltına alınan öteki "ti- nerci" gençleri ve çocukları da sorgulamak için Milli Istihbarat Teşkilatı elemanlannın devreye girmesi, as- lında soruşturmanın "çok yönlü" ve "geniş çaplı" tu- tulduğunun işaretlerini verdi. Bugüne dek siyasi olsun olmasın kamuoyunu ilgi- lendiren cinayet ve suikastlar için yapılan açıklama- larda mutlaka "çok yönlü" ve "geniş çaplı" soruştur- malardan söz edilirken bu kez aynı yola başvurulma- ması özel bir taktik uygulandığı yorumunu akla getir- di... Ya da yine biz öyle sanıyoruz... Sonuçta... Gözaltındaki çocuklarserbest bırakıldı..-. En başa dönüldü... Kamuoyuna "adi" cinayetin "planlı" olabileceği anlatılmaya başlandı... Evet, Garih'in ölümü iş dünyası için bir kayıp... Fakat, Üzeyir Garih gibi uluslararası konumu olan bir işadamının sokakta "adi" bir cinayete kurban gıt- mesi, Türkiye için büyük bir ayıp... Eğer cinayet siyasi ise... Yoksa, yetkililerbunu düşünmek bile istemiyor mu? SESSÎZ SEDASIZ (!) HJURİ KURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkucı yahoo.com Karanhklan ortaçağ derinliklennde; aydınlatmaya ampul yetmez! TCDD'nin taşınmaz kiraları TCDD'nin bazı taşınmazlarının dü- şük kiraları ve sözleşme dışı kullanı- mıyla ilgili yanıt beklediğimiz sorular için Devlet Demir Yolları Genel Mü- dürü Vedat Bilgintelefonla arayıp bil- gi verdi... Söz uçup gittiği için Genel Müdür'den isteğimiz yazılı bilgiler de elimize ulaştı... Eksik olmasınlar TCDD'nin Basın Yayın ve Halkla lliş- kiler Şube Müdürü Füsun Aygün ile yine Basın Yayın ve HalklaTliş- kiler Şube Müdürü Servet Sarıas- lan uzun bir açıklama kaleme almış- lar... Aynı şubenin iki müdürünün bir- likte kaleme aldığı açıklama şöyle başlıyor: "Kuruluşumuz işletmecilik faaliyet- leri bakımından ihtiyaç olmaması nedeniyle gelir getirici yönde de- ğerlendirilmeleri ve taşımacılıkhiz- metlerine yardımcı olunması bakı- mından kiraya verilen taşınmazla- rımızdan 18.05.1995 tarihli 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkm- da Kanun'un 1. maddesi uyannca 6570 sayılı kanun kapsamında dü- zenlenen 'Kapalı Alanlara Ait Ki- ra Sözleşmesi'nin sözleşmenin yenilenmesine ilişkin 16. mad- desinde kira artış oranının, tesi- sin bulunduğu bölgeye ait son on iki aylık DİE-TEFE oranları ile te- sis ve çevresindeki gelişmeler dik- kate alınarak belirleneceği ifade edilmiştir." Genel Müdür'letelefon konuşma- mızdaki notlara bakarak yazılı açık- lamayı yarın çözeceğime eminim... - • * • ' • ı - Mektuplap. NEBt CEYLAN , Önceoyorgun,bildik"Mek- tup!" sesi eksildi kapımızdan; fark etmedik. Mini mini fettan telefonlanmıza, mesajlarımı- za, elektronik postalanmıza dalmıştık. "Gördün güzelleri beni unuttun" diye ağlayıp sız- landı mektuplar; duyamadık. Ve çekip gittiler. Artık, gelmez oldular. Gelenlerse, ya kredi kartı ekstresi ya noter kâğıdı ya resmi belge... Sevimsiz, soğuk. Ne seveni var onların, ne bir sevdiği, ne bir bekleye- ni. Nerede yüreğimizi kuşa çe- viren mektuplar... Yazık; artık hiç gelmeyecekler. Nice sevgiyi, kini, utkuyu, yenilgiyi, fermanı, acıyı, muş- tuyu; nice siyasal, askeri, din- sel, yazınsal ıletiyi; nice gizi koynundataşımıştı mektuplar. Onlar; düzyazıydı, şiirdi; onlar bizeydi, başkasınaydı, hepimi- zeydi. Onlara alışıktık. Bazıla- rını unutamadık. ABD Başkanı Johnson'ın, dönemin Başbakanı Ismet Inönü'ye örtülü bir korkut- mayla dolu o ünlü mektubu yazışı ve Inönü'nün Garp Cep- hesi Kumandanı yüreğiyle: "Dünya yıkılır, yeniden kurulur, biz de orada yerimizi alınz!" diye yanıtlayışı daha dündü. "Güçlü devletlere boyun eğ- me" adlı yeni yetme yiğit(!), o yıllarda ya doğmamıştın ya da başka mahallede oturuyor- dun; senı tanımıyorduk. Halide Edip'in 10 Ağustos 1919da Mustafa Kemal'e yazdığı "Amerikan mandasına girmeyi, savaştan ve serüven- den kaçınmayı" öğütleyenta- lihsiz mektubu, ünlüdür. Nâ- zım Hikmet, eşsiz yapıtı Ku- vayı Milliye Destanı'ndaki şu dizelerde onu anlatır:"(...) Is- tanbul'da hanımtar, beylerpa- şalar/tül perdeler, kravatlar, apo/et/er, şişeler/çıtıpıtı dille- ri ve pamuk gibi elleri/ve biça- re telgraftelleri/devretmekiçin Amerika'ya Anadolu'yu/şöy- te diyorlardı (...)/...artıkişiuzat- maya gelmez/Çok tehlikelian- laryaşıyonız./Sergüzeşt ve ci- dal devri geçmiştir (...)" Ve manda önerisini, adımıza ya- nıtlar Nâzım: "akıllı, mutlu, sa- bırlı deli gönlüm/ya istiklâl, ya ölüm!(...)" M. Şevket Esendal, 27 Ekim 1938'de Afganistan'dan oğlu Ahmet'e yazdığı mek- tupta:"(...) Eğermemleketimiz Atatürk'ün bıraktığı izler üs- fündeyürüyecekolursa ömek bir ülke ve millet olacaktır." der. Orhan Kemal, Fikret Ot- yam'a 20 Aralık 1968'deki mektubunda, Atatürk ve inö- nü'nün ayrıntıyla değil. asıl • •• büyük meseleyle uğraştıkları kanısına vardığını anlatır ve: "Türkiye Cumhuriyeti'nin, mo- dern Türkdevletinin, laisizmin kumluşunu gaye edinmişler. Her şeye rağmen bu gayeye ulaşmışlar. Ulaşmışlar ama.. bugün ne halde o cânım dev- rim!" diye sızlanır. O devrimi kimlerin kemirdiğini bilmeyen mi var? Enflasyonu düşürmek yerine, halka iş ve aş sağla- mak yerine, halkın sağlık ve eğitim düzeyini yükseltmek yerine; dolariar, marklar, kasa kasa altınlar, sıcak kıyılarda villalar ve bini bir paraya ya- lanlar içindeyaşıyor onlar. Mız- rakları, çuvala sığdı. Şimdilik. Ve6Mayıs1972'deAnka- ra Merkez Cezaevi'nden de bir mektup yazıldı. Vakit ge- ce yansından sonraydı. Avlu- daki darağaçının beklediği de- likanlı yazıyordu. Sakindi: "Ba- ba, (...) oğlun, ölüm karşısın- da aciz ve çaresiz kalmış de- ğildir, o buyola bilerekgirdi ve sonun da bu olduğunu bili- yordu. Seninle düşünceleri- miz ayn, ama beni anlayaca- ğını tahmin ediyorum. (...)piş- manlık duymadığımı beiirtir (...)" Kendini feda etmenin belgesidir bu mektup. Onu ne zaman okusam, yüreğime hançer sokulur. Mektuplar geçmişte kalır; ama geçmişi de günümüze taşır. Gündeme bakıyorum da: Ulusal güvenliğimizden baş- layarak politikalanmızın göz- den geçirilmesi, anayasada değişiklikler yapılması, tüm düşünce ve inançlara azami hoşgörüyle yaklaşılması, ye- nileşme ve değişme ve bun- lar uğruna kendini feda etme kararlılığı... Bu yaklaşımların hiçbiri yeni değil ki! Gündemi belirleyenler! Avrupa Birliği'ne girmenin koşulları arasında sayılmazken, bunlann kaçı ak- lınıza geldi, kaçını savundu- nuz? Yoksa, biz mi duyma- dık? Bu ülkenin, bazılarıylayaşrt olduğunuz nice yiğidi, çağ- daş düşünceler uğruna zu- lümlere uğradı. Asılmaktan, yakılmaya... Yıllardır nereler- deydiniz? Yenilik ve değişim umutlarının, demokratikve in- sani düşüncelerin ve bunlar uğruna canından geçebilme- nin onurlu yüzü mektuplarda ve gönlümüzde gülümserken, size inanmak hiç kolay olma- yacak. Cumhuriyet ve devrim düş- manı bukalemunlar! Ya siz ne- den sırıtırsınız, bilmem. Çir- kin suratınızı tanımamak ve size kanmak, mümkün mü? nebiceylaneı veezy.com ÇİZGİLİK KÂMtL MASİRACI HARBİ sEMtıt PORO\ semihporoy <ı yahoo.com 7 TARİHTE BUGÜN MÎMTAZ \RIKAN 28 Ağustos TANNENBERG SAVAŞL. 8U6UN, MDEKU 6EU-I OL- . £• OÖA/y/t SAVAŞf'NIN ZI, ZUS 1. VE IT.OePUlA UĞZAMlÇTt, /İ<JSLAR,BU £YUEMe 8A6L/ OOt- ALMAN 8. OKOUSUNU DA üzeKerot. TAM O SIBAÛA tUGİNÇ Bid G£U?MB OtOU. ALMAN G6NegALİ VON PtiANÇjOtS, LUPeMPO&FF'UN EMİRLe&İ- Nİ HİÇE SAYAGAK, K£MDİ YÖAtrEMİMİ UY- GULAMAY/4 HnytfLOU- At/SC/l&A/ yOLUMU KeSMEri &4ŞAf>Pt ISE SAVAŞfN & ALMAHLAR/N LBH/UE İ 'BABA'SININ KIZI Büy üklere Masallar - Küçüklere Gerçekler • 6 Fethiye Çalış Plajı'nda denize sıfır, canlı müzik. Cumhuriyet okurlarına tanıtım amacıyla ekim sonuna kadar. Y.P. 11.000.000 - O.K. 8.000.000 Can Motel - Fethiye Tel: 0252 622 12 07 CUNEYT AR ifliTİfiİffi I •BABASININ KIZI •BABASININ KIZI 'BABA'SININ KIZI BABA'SINSN CüneytARCAYÜREK 'Baba'nın kanatlan altında, onun kurduğu parti içinde siyasete atılan Çiller'in Başbakeınlık günlerinin gerçekyüzü... Demirel'in, kızı' ile ilgili düşkırıklığı ardından ve devlet yönetimine bakış açılarının farklılığından doğan tartışmalar, çekişmeler, gerginlikler... Baba'sının öğrelileriyle ona kazık atan kızı'nın öyküsü... Gtzli kalmış pek çok sarsıcı olay bu kitapta... Dizinin öteki kitapları 1. DEMOKRAS! DÖNEMECINDE ÜÇ ADAM (3 bs.) 7000ooo - 2. BİR GİDEN • BİR GELEN - BİR BEKLEYEN (2.bs ) 7000ooo- 3. KRİZ DOĞURAN SAVAŞ (2.bs.) 7000ooo - 4. BEKLEYEN ADAMIN GERÇEKLEŞEN DÜŞÜ (3.bs.) 7000ooo • 5. ETEKLl DEMOKRASI (3 bs ) 7000ooo - 6. BABA'SININ KIZI (2 bs.) " 9000ooo - ^ www.bilgiyayinevi.com.tr BİUtl YAYINEVİ Meşaıtıyet Cad 46/AYenışehır-06420'ANKARA Tel (0-312) 434 49 98 • 434 49 99 Faks (0-312) 431 77 58 BİLOİ DAĞITIM NartıbahçeS<*. No 17, Kat 1, Cagaloğlu - 3436OİSTANBUL Tel. (0-212) 522 5201 - 520 02 59 Faks- (0-212) 527 4119 BİLOİ KCTABEVİ Sakarya Cad 8/A Kızılay • 06420/ANKARA Tel (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks. (0-312) 43319 36 SEDAT ALİOĞLU ANISINA... O mükemmel bir kafa mükemmel bir yürek, Yumruklanyla erkek gözleriyle çocuktu. Hudutsuz ve Allahsız bir başü o. Yoldaştı o. N. Hikmet TUNCAY - ÖZGÜR - MAHİR ÇOK ACI KAYIP Ülkemiz, sahip olduğu en değerli beyin ve yüreklerinden birini kaybetti. Dergimiz Onur Kurulu Üyesi ÜZEYIR GARiır aramızdan zamansız aynlışının ıstırabını, ailesi, Alarko camiası, tüm dostlan ile beraber milletçe yürekten paylaşıyoruz. TERMODİNAMİK DERGİSİ GazeteÜlke sorunlarına ilişkin raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafsız habeıieriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212,51108 75 KALEM METtN ERKSAN Var Olmakveya YokOlmakBu yazı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Av- rupa Birliği (AB) üyesi olması veya olmaması üstüne yazılmış bir yazıdır. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olması konusu, Türkiye'deki si- yasal partilerin seçimlerdeki oy avcılığıyla ilgili bir konudur. Bu konunun Türkiye'nin kök ve te- mel çıkartanyla bir ilgisi yoktur. Türk masalları "Bir varmış, bir yokmuş" de- yişi ile başlar. Bu deyiş, anlatılan masalın ger- çek veya gerçek olmadığını açıklar. Masal söy- leyen, masal dinleyeni yanırtmamak için bu açık- lamayı yapar. W. Shakespeare (1564-1616) "Hamlet" ad- lı tiyatro oyununda bu deyişi "Hamlef'm düşün- ce yapısı içinde bir başka anlamda oluşturur. Da- nimarka Prensi "Hamlet" tiyatro oyunu içinde şöy- le der: "Olmak veya olmamak". Büyük Türk düşünürü Yunus Emre (1237- 1321) bu deyişi eşsiz düşünce yöntemi içinde şöyle yaratır: "Ne vartığa sevinirim, ne yoklu- ğayerinirim". Antikçağ düşünürierinden Parmenides (IÖ 540-456) bu deyişi şöyle tanımlar: "Var olmak, yok olmak, olmak, olmamak." Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığı veya yokluğu, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olmast veya olmaması ile bağlantılı değildir. Tür- kiye, Avrupa Birliği (AB) üyesi olsa da var ola- caktır; Türkiye, Avrupa Birliği (AB) üyesi olma- sa da var olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin; büyümesi, güçlenmesi, kalkınması, gelişmesi, zenginleşme- si; Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) üyesi olması veya olmaması ile bağlantılı değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin; siyasal, top- lumsal, ekonomik, teknolojik, bilimsel, kültürel, hukuksal; ilerlemesi, yükselmesi, yücelmesi; Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) üyesi olması ve- ya olmaması ile iiişkili değildir. Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) üyesi olması- nın yolu Diyarbakır'dan geçmez. Türkiye'nin Av- rupa Birliği (AB) üyesi olmasının yolu Istan- bul'dan geçmez. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasının yolu Ankara'dan geçer. Türki- ye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasının yolu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iradesi, istemi içinden geçer. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olmasıntn yolu; gölleri ve akarsuları ile bir- lilicte bir milyon kilometrekare yüzölçümü olan, yetmiş milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyeti Dev- leti'nin vatan toprakları, yurt toprakları içinden geçer. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Avrupa Birii- ği (AB) üyesi olmasının yolu Diyarbakır'dan ge- çer sözü; ulus, ülke, devlet yararına söylenmiş, bilimsel bilgiler içeren bir söz değildir. Bu söz; seçmen sayısı azalmış bir siyasal partinin genel başkanı tarafından, rey toplamak için partizan- ca söylenmiş siyasal bir sözdür. Bu tehlikeli, bu bölücü, bu ayrılıkçı söz; Türkiye'nin "Ulusal gü- venlik" konusuna büyük zararlar vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "ulusal gü- venlik" konusu ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin (AB) üyesi olması konusu, bir aradadüşünülme- yecekiki ayn konudur. Bu iki ayn konuyu bir ara- da düşünmek, bu iki ayrı konuyu hiç bilmemek demektir. "Ulusal güvenlik" konusu; Türkiye Cumhuri- yeti Devleti'nin baş konusu, kök konusu, temel konusu, birinci konusudur. Türkiye; "ulusal gü- venlik" konusu ile hiçbir ilgisi olmayan Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmak konusunu, "ulusal gü- venlik" konusu ile eşdeğerli olarak düşünemez. Türkiye'nin; Avrupa Birliği (AB) üyesi olması ko- nusundan önce düşünmek zorunda olduğu ko- nular vardır. Bunlar; "ulusal savunma konusu", "ulusal savunma sanayisi konusu", "Ege Denizi konusu", "Kıbns Adası konusu", "Türkiye'ye sı- nırdaş olan ülke topraklannda mevzilenmiş Tür- kiye'dekiaskeri ve sivilhedeflereyönelik kısa, or- ta, uzun menzilli füzelerkonusu", "Ortadoğu ko- nusu", "Kafkasya konusu", "Balkanlarkonusu", "Amerika, Rusya, israil, Ukrayna ile ilişkiler ko- nusu", "ulusal sınırlar içinde kısa aralıklarta sü- ren az yoğunlukta savaş konusu". "Var olmak veya yok olmak" bu konular ile bağlantılıdır. Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmak ko- nusu "Var olmak veya yok olmak" ile bağlantılı değildir. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Karşıt,zıt. 2/ Yasarna meclis- lerınin birle- şinüerindenher biri... Sevinç 3 belirten bir ün- lem. 3/ Birmü- zik sesinibelirt- meye yarayan işaret...Terazi- yı denklemek ıçinhafifgelen kefeye konulan 8 ağırhk. 4/Kım- g liği belirlene- meyen uzay cisunleri- ne verilen ad... Rütbe ya dakıdemce küçük olan asker.5/Boyuikibuçuk nvetre kadar olabilen bir balık. 6/ Bir soru 4 eki... Maden külçeleri- nin eritilip anndınlma- sı... "Gizli —-": Re- 6 şat Nuri Güntekinm romanı. II Eski dilde g burun... Sakağı da de- „ nilen ölümcül bir hay- van hastahğı. 8/ Yapraklan ve dallan, Güney ve Batı Anadolu'da sebze olarak kullamlan otsu bir bitki. 9/ Saray ve konaklarda kadınlara aynlan bölüm... Bir topluluğu oluşturan bireyleıden her biri. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Süzülmüş et ya da tavuk suyu. 2/ Yaptsına girdiğı sözcüğe "kendi İcendine" anlanukatanyabancıönek... Tütsüyle kurutulmuşu oldukça sürümlü olan bir ba- hk. 3/ Söylev... Sivil havacıhkta uçuş güvetvliği bu- lunan bölgeye verilen ad. 4/ Ulaşım yollannda bulu- nantaşıtveyayalanntümü... Birbağlaç. S/Rutenyum elementinin simgesi... Tamir. 6/ Gözleri görmeyen... Olmak eylemi ya da biçimi. II En kalın erkek sesi... Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt. 8/ Göv- de heykeli... Maden eşya üzerine vurulan bir cins ci- 4a. 9/ Duvan berkitmek için taşlann arasına yatay olarak yetkştirtlen ditek... Hangi şey.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle