23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ ROPORTAJ Onlarkitoprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar Büyük Taarruz'da Afyon'da D E N I Z S O M - ^ ^ ^ ugün Ağustos'un27'siolduğu- m W na göre o gün dündü ve yıl M"^£ I922'ydi... Ankara'dan gelip m J Izmir istikametine ve Istan- • J bul'dan gelip Antalya istika- metine gitmekte veya aynı güzergâh üze- rinde dönmekte olan şehirlerarası otobüs yolculannın kesiştiği Afyonkarahisar'da ihtiyaç molası için lokantalar ve alış\eriş merkezleri yoktu; ızgara sucuk ve veya kaymaklı ekmek kadayıfı ya da plaj terliği ve/veya havlu satılmıyordu. O gün, sayılamayacak kadar bin yıldan beri olduğu gıbi Anadolu bozkırının Af- yonkarahisarçevresinde çıplak tepeler var- dı ve tepelerin en kocası adı üstünde Ko- catepe'ydi... Nâzım Hikmet'in anlatımıyla ağaçsız. kuşsuz: toprak kokusuyla dolu, yanık ve ih- tiyar bayır Kocatepe'de o gece yani 26 Ağustos'ta ışıltılı ve refah yıldızlann altın- da şayak kalpaklı adamın saat üçte birden- bire beş adım sağında gördüğü, mavi göz- leri çakmak çakmak, sanşın bir kurda ben- zeyen ve uçurumun başına kadar yürüyüp durduğunda, bıraksalar ince uzun bacakla- n üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Afyon Ovası 'na atlaya- cak olan Mustafa Kemal Paşa'ydı... Saat beşe beş kala dağlar aydınlandığın- da ve saat beş buçukta topcu ateşiyle bir- likte Ağustos'un 26'sından 30'una kadar sürecek büyük taarruz Afyon'da başladı- ğında, Kocatepe'de çığıran var mıydı bilın- mez anıa Nâzım'ın destanın- da "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hiir/ ve bir ontıan gibi kar- deşçesine/ bu hasret bizim" türküsü gönüllerde söyleni- yordu... Kocatepe'den öte Tınazte- pe, Çiğiltepe, Belentepe, Ada- tepe, her tepe cephe olmuştu... Tüm tepelerde "biz* ve "on- lar" ama herkes düşrüğü yer- de kalmıştı ve en tepedeki gü- neşin, yerdeki sahipsiz tüfek- lerin metal aksamından yansı- yan parıltısı vadilere vurdu- ğunda Dumlupınar çoktan ge- çilmişti... Taarruzxın başında vanla- cak ilk hedef Akdeniz'di ve Akdeniz o yıllarda Antalya değil tzmir'di... O günler aslında dün kadar yakın ve fakat çok gerilerde kaldı... Düşününce... O günden epey sonra yollara düşen şe- hirlerarası otobüs firmalan- nın, yolcularına "çaylar şir- ketten" diyerek verdiği ihti- yaç molaları devri bile kapan- dı... Afyonkarahisar'ın, yaz aylannda Ankara'dan ve Is- tanbul'dan gelenleri vorgun- luklannı atmak üzere Izmir ve Antalya istikametindeki kjyı- lara gönderdiği sapaklannda- ki molalarda. çaylar \e daha ziyade kolalar artık herkesin kendi kesesinden içilir oldu; ince belli bardaklardaki dem- li çaylar bile poşetiyle plastik bardaklaragirdi... Işte bu ahv al ve şerait altın- da... Kocatepe'de şafağın sök- mesini beklerken dondurul- muş fotoğraf karesindeki Mustafa Kemal Paşa, tzmir'le Antalya yollannın aynldığı yerde ve Sincanlı Ovası'na bakan Sanbz Tepesi'nde bir büyük runç anıtla çıkıveriyor karşınıza... Sanmayın ki dinlenme tesi- sine dönüşmüş benzincilerin arkasındaki tepe Kocatepe... Antalya sapağına göre güney- de kalan Kocatepe ve Afyon ovası görülmüyor bile... Ge- len geçeni bol olduğu için özel idare güzel bir çalışma yap- mak adına Sincanlı Ovası'na bakan Sankız Tepesi 'ne şehit- . lik yapmış, eteğıne de Orman Bakanlığı 1985'te Başkomutan Tarihi Mılli Parkı'nı kurmuş... Ne olursa olsun kurmak, korumaktan zor ise de bir kez daha tam tersi başanlmış... Başkomutan Milli Park Müdürlüğü bünye- sinde Kaz Gölü kenannda 8 bin hektar alan üzerinde oluşturulan 26 Ağustos Tanıtım Parkı kurulmasa daha iyi olurdu denilir ha- legetirilmiş... Park alanındaki gazino kiraya "içlci ya- sağı" ile verilmiş, üç yıl önce kepenk indi- rip kapanmış... Bina. savaştan çıkmış gibi bırakılmış... 26 Agustos Tanıtım Parkı'nın Büyük Taarruzu tanıtan yanına gelince; hiçbir şey yapılmamış... Parka girişte Or- man Bakanlığı yetkililerinin elinize tutuş- turduğu broşürde yazanlardan bazılan şöy- le: "Araçlannızı otoparka bırakınız. Çev- renize zarar vermeyiniz. Çimler üzerinde ateş ve nıangal yakmavınız. Çiçekkri ko- parmayınız. Dalİan kırrnavınız. Spor aJan- İan dışında futbol oynamayınız. Çevrenhri temiz tııtunu/. Tuvaİetleri temiz kullanınız. Çöplerinizi çöp \ ariline atınız. Çev renizi ra- hatsız etmeyiniz." Ama en önemlisi, kebapçı muhabbetı: "Şikâjetinizi bize, memnuniyetinizi dostla- rmıza iletiniz." tmza: Başkomutan Tarihi Milli Park Mü- dürlüğü. Efendiler! Ya derhal bu parkın adını de- ğiştiriniz ya da o imzayı her yerde kullan- mayınız! Parkın adını değiştirmcyecekseniz... O zaman ağaçları sulayınız... Daha çok ağaç dikinız... Çimleri yeşertiniz... Kuru topra- ğı yeşillendiriniz... Yollara taş döşeyinız... Çiçek ekiniz... Otoparkı düzenleyiniz... Ateş yakılacak ocaklar yapınız... Insanla- ra oturabilecekleri mekânlarhazırlayınız... Çöp varillerini boşaltınız... Tuvaletleri te- mizleyiniz... Parkın yürüyüş yollanna Bü- yük Taarruzu anlatan panolar koyunuz. anıtlar dikıniz. Dıktiğiniz seyir kulesine bir de dürbün koyunuz... Sincanlı Ovası'na bakan Sankız Tepe- si 'neçıkınca... Kuran'dan ayetler. Peygamber'den hadis- ler ve Mehmet Akiften dizeler kazınmış mermer blokiara... Bir de adlaryazılarak ve mermer bloklar yan yana dizilerek bir şe- hitlik yaratılmış tepede... "Allah yolunda şehit olanlara öliiler de- meyiniz. Bilakis onlar diridirter. Ebediyen yaşa\acakJanlıı. Bakara Suresi 154. A\et" "Şehitler Allah'taıı şunu iste\ecekler; Ya rabbi bi/i dümaya tekrar gönder ve senin uğrunda bir kere daha şehit olalını. Hadis- iŞeriP "Kim ki bu cennet vatanın uğnına olmaz ki feda/Şüheda fişkıracak toprağı sıksan şü- heda." Büyük Taarruz'a dizeleriyle katıl- madığı halde Mehmet Akif var da taarru- zu saat saat yaşattığı halde Nâzım Hikmet niye yok burada? Çünkü. Nâzım Hikmet gerçeği yazıyor... Kuvayi Mılliye Destanı'nda: Büyük Taar- ruz'a yanm saat kala. Darülmuallim'den mezun Nureddin Eşfak. mavzer tabancası- nın emniyetiyle oynarken konuşuyor: "Biziın fstiklal Marşı'nda aksıyan bir ta- raf varV bilmem ki, nasıl anlatsamV Akif. inanmış adanV Fakat onıın. ben/ inandık- lannın hepsine inanmnorum./ Mesela, ba- kın:/ 'Gelecektirsana \adettiği günler Hak- lan.7Ha\Tr,/geleeek günler için/gökten a>et inmedi bize/ Onu biz, kendimiz/ vadertik kendimizeV Bir şarkı istiyorum/ zaferden sonrasına dair/ Kimbiür belki yann..." Nureddin Eşfak... Cephede bir öğret- men... Bir de bugün, cumhuriyeti yıkma cephesindekilere birbakın... Ve Kocatepe'nin en tepesinde yürürken çekilmiş fotoğrafından Mustafa Kemal Pa- şa'nın anıtı... Anıtın kaidesinde nedense farklı ad ve sıfatlar: G. M. Kemal Atatürk, Başkumandan Mustafa Kemal, Başkomutan Mustafa Ke- mal, TBMM Başkanı... Karar verin; Baş- kumandan mı, Başkomutan mı? Tarihe ba- kın; Gazi Mustafa Kemal, ne zaman Ata- türk soyadını aldı? Bilmiyorsanız, bilenle- re sorun... Türkçe öğrenin; sözcükleri mer- mere kazırken hiç olmazsa yazım kılavu- zuna bakın; fedekârlık mı fedakârlık mı? Şehirlerarası otobüs yolculannın kesiş- tiği Afyon'da ve her yerde artık "çaylar şir- ketteıT değil ama hiç olmazsa Afyonkara- hısar'da ulusal tarihimize biraz özen, biraz saygı o da mı parayla! Çizimler Nuri Kurtcebe'nin 'Kuvayi Milliye 1 adlı kitabmdan aJınmıştır. Ç i3ayak kalpaklı adam, nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden, güzel, rahat günlere inanıyordu. Ve gülen bıyıklanyla duruyordu mavzerin yanında. Birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar, 'üç' dediler. Sanşın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar, ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe den Afyon Ovası 'na atlayacaktı. ENTERNET SLJCU mehmet(f< cumhuriyet.com.tr İnternet ve Bakan Türk 3. İnternet ve Hukuk Forumu geçen hafta gerçekleştirildi. Turk.internet. com'undüzenlediğiforumdaen büyük ilgiyi doğal olarak Adalet Bakanı Hik- met Sami Türk çekti. Adalet Bakanı, yaptığı konuşmada hukukun teknolojik gelişmeleri düzen- lemede ağır davrandığını belirterek "Hukuk, teknolojik gelişmeyi engelle- memeli, biraz özendirici olmalı" dedi. Bakan Türk, burada yaptığı konuş- mada bilgi çağında dünyanın internet- le birbirine bağlandığını kaydederek "www" simgesi ile de dünya ölçeğin- de hertürlü bilgi ve belgenin insanlığın hizmetine sunulduğunu söyledi. İnternet aracılığı ile çeşitli işlemleri yapma olanağının bulunduğunu belir- tenTürk, "Bunun içinde hukuka uygun işlemler de, hukuka aykın işler de var. Hukuk, teknolojik gelişmeleri düzenle- mekte biraz ağır davranıyor. Hukuk, teknolojik gelişmeyi engel- lememeli, biraz özendirici olmalı" dedi. Tarih boyunca da toplum- sal değişimin ardından hu- kuksal düzenlemelerin yapıl- dığına dikkat çeken Türk, in- ternetle biıiikte ortaya çıkan yeni ilişkilerin düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Türk, tüm dünya ülkelerinin bu dü- zenlemeler konusunda ihti- yatlı adımlar attığını belirterek bu ko- nuda gelişmeyi engellememek, ortaya çıkan sorunları çözmek gerektiğini an- lattı. Uluslararası platformlarda çeşitli düzenleme önerileri bulunduğunu di- le getiren Türk, mevcut kanunlarda bi- lişim alanında işlenen suçlara ilişkin düzenlemelerin bulunduğunu, ancak bunlann da geliştirilmesi gerektiğini bil- dirdi. Yaklaşık 15 yıldır yeni bir Türk Ceza Kanunu (TCK) üzerinde çalışıldığını ha- tıriatan Türk, tamamlanan TCK tasarı- sında bilişim üzerinden işlenen suçla- nn yeniden tasariandığını ve eksiklik- lerinin tamamlandığını söyledi.Türk, tasanda yer alan konuya ilişkin mad- delerde, bilişim sistemine girme, veri- leri tahrip etme, bozma, haksız yarar sağlama, sahtecilik ve kredi kartlarına ilişkin düzenlemelerin de yer aldığını ifade ederek tasanda bilişim alanında suç işlemek için örgütlenmenin, çete oluşturmanın bağımsız olarak ele alın- dığını kaydetti. "Bilişim sistemi ile suç işlenebilir. Yasadışı örgütlerin propagandası ya- pılabilir. Bir kişiye hakaret edilebilir" diyen Türk, pornografik yayınlann da yapılabileceğini, dünyada çocuk por- nografisinin bilişim sistemi üzerinden yapıldığını anlattı. Türk, "Bilişim siste- mi sadece kendisine karşı suç işlenen birsistem değil, kendisi vasıtası ile de suç işlenebilecek birsistem" diye ko- nuştu.Ceza Muhakemeleri Usulü Ka- nunu'nun (CMUK) temel ilke- lerinden birinin "Birsuçlailgi- li yargılama, o suçun işlendi- ği yerde yürütülmeli" ilkesi ol- duğunu anımsatan Türk, an- cak internette işlenen suçun dünyanın her tarafını etkileye- bileceğini söyledi. Bu neden- le uluslararası işbirliğinin önemli olduğunu vurgulayan Türk, cezanın kovuşturulma- sı ya da verilen kararın uygu- lanmasında uluslararası işbirliğinin ge- rektiğini anlattı. Türk, bir ülkede suç sayılan bir konunun bir başka ülkede suç sayılmayabileceğine de işaret ederek "Bilişim sistemi vasıtası ile iş- lenen suçlariçin internetin özelliğige- reği mutlaka uluslararası mutabakata ihtiyaç var. Bunun önümüzdeki yıllar- da düzenlenmesi bekleniyor" dedi. İn- ternette ticarete ilişkin de yeni kuralla- ra ihtiyaç bulunduğunu anlatan Türk, Borçlar Hukuku ve Ticaret Kanu- nu'nda bu konuda düzenleme çalış- malannın sürdüğünü bildirdi. yirtikkrampon.com Geçen hafta sporun; daha doğ-» rusu fiıtbolun mizahi yönünü orta- ya koyan, bir dergi piyasaya çıktı. Yırtık krampon isimli dergi aynı an- da internet sitesini de açtı. Süleyman Yıldız'ın çevresinde toplanan bir grup çizer, düşünür, spor yazan ve gazetecfnin emeğr. - hem kağrt üzerinde hem de inter- • net üzerinde okurlanylabuluşuyor. Aynı isimle sanal alemde yer alan www.yirttikrampon.com fut- bol dünyasında, 'görülmeyen' ya da 'görülmek istenmeyen' ayrıntıları ak- tanyor. Olayların perde arkası, yöne- ticilerin gafları, futbolcuların kırdığı çamlar, tribündeki küfüredebiyatının yansımaları; sözün kısası futbol adı- na hemen herşey bu sitede yer alıyor. Sadece sporun mizahi yönünü orta- ya koymakla da kalmayıp, maç so- nuçlarını, Avrupa'daki gelişmeleri iz- leyicilerine aktaran www.yirttikram- pon.com, kendi alanındaki ilk 'miza- hi spor sitesi' olarak da dikkat çeki- yor. Antimedya deneyiminde pek çok ilke imza atan Süleyman Yıldız'ın yir- tikkampon.com'u da kısa zaman içinde içeriği ve sayfa düzeni ile pek çok kullanıcının giriş sayfası olacağa benzer. Yeni ampul şakaları AK Parti kuruldu, internet am- pul şakalarından geçilmez ol- \ du... Adalet ve Kalkınma Parti- - si'nin kendisine amblem ola- rak seçmesi ve ardından gelen "rötuşlamayla" gündeme yerle- şen "ampul", internet sohbet ve me- sajlarının da başlıca konularından biri oldu. İnternette "absürd" olarak nite- lendirilen bilmece biçimli kısa "ampul" fıkraları ortalığı sardı. İnternet kullanı- cıları, e-postalarla ya da çeşitli sohbet ortamları aracılığıyla taşlama ve gül- dürü amacı taşıyan ampul fıkralarını birbirierine göndermeye başladılar. Yaygınlaşan ampul şakalanndan bir bölümü şöyle: - Bir ampulü değiştirmek için kaç memur gerekir? (iki. Biri çevirmek, di- ğeri yukan itmek için.) - Bir ampujü takmak için kaç dok- tor gerekir? (Önce ampulün sağlık si- gortası olup olmadığına bir bakmak lazım.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç polis gerekir? (Hiç. O kendi kendine değişir, hele ki değişmesin.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç Karadenizli gerekir? (On bir tane. Biri ampulü tutarken, on tanesi evi çevirir.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmiş banka sahibi lazımdır. (Dört. Biri ampulü tutar. Üçü de duyla ampul arasındaki ilişkiyi hatırlamaya çalışır.) - Kaç Türk memuru bir ampulü de- ğiştirebilir? (Bilinemiyor. Demeç ver- meleri yasak.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç memura gerek var? (A- İki. Biri her şe- yin herkes için mümkün olabileceğine garanti verirken, diğeri ampulü mus- luğageçirmeye çalışır. B- Beş. Biri am- pulü takmak için beklerken diğer dör- dü ÇED raporunu doldurur. C- Biri yanmış ampulü amirine gösterir, amir biryetkiliye sorar. Yetkili, genel müdür yardımcısına, genel müdür yardımcı- sı genel müdüre, genel müdür müste- şara sorar. Sonuç yetkiliye gelir. Yet- kili, 12 form doldurulup gelen evraka gönderilmesini ister. 12 form satın al- maya gider, oradan gelen evraka iade edilir. Satın almaya geldiğinde elektrik idaresinden elektriği kesmesi istenir. Biri emniyet ~ ve kalite standartlan için form doldurur, satın alma görevlisi V ampulüsiparişeder...Ampulal- tı ay sonra gelince de birim so- rumlusu onu musluğa tak- maya çalışır. D- Hiç. Biz böyle şeylerle uğraşmıyoruz.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç ekonomist gerekir? (A- Hiç. Eğer am- pulün değişmeye gerçekten ihtiyacı varsa, piyasanın görünmez eli gereke- ni yapar. B- İki. Biri "duy"u varsayar, diğeri ampulü değiştirir. C- Hiç. Eğer devlet bütçeden yardımı kesmişse, ampul başının çaresine bakar.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç politikacıya ihtiyaç vardır? (A- İki. Biri değiştirir, diğeri onu tekrar değiştirir. B- Dört. Biri ampulü değiştirir, diğer üçü onu inkâr eder.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç iyimser lazımdır? (Hiç. Çünkü onlar elektriğin biraz sonra geleceğine ina- nırlar.) - Bir ampulü değiştirmek için kaç Tayyip lazımdır. (Hiç. Çünkü onu za- ten değiştiriyorlar.) Güney Kope'nin internet tutkusu Interneti dunyada en çok Güney Korelilerin kullandıklan bildirildi. Nielsen/NetRatings adlı araştırma merkezi tarafından aylık olarak yapılan çalışmanın sonuçlanna göre internet kullanımında Güney Korelileri, Hong Konglular ve Amerikalılar izliyor. Güney Kore'deki internet kullanıcılan, geçen ay ortalama 19 saat 20 dakika "sörf yaparak" internet kuHanımında listenin başına yerleştiler. Hong Kong'da aynı dönemde bu ortalamanın 12 saat 12 dakika, ABD'de de 10 saat 19 dakika olduğu belirtendi. Araştırmanın, aralannda Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore, Hong Kong, Tayvan, Japonya ve Singapur'un bulunduğu 28 ülkede yapıldığı belirtHdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle