Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
.EJJVUIIvJIVJJ. / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13
Ayın 19 günü kendisi için çalışan asgari ücretli, 11 gün sadece kesintiler için çalışıyor
6.5 saatlikişe bir kilo et
Gıda-Kg
Ekmek
Et
Sut
Peynır
Kum Fasulye
Zeytın
Ayçıçek yağı
Margann
Çalışması
1 saat
6saat
1 saat
6 saat
3 saat
5 saat
2 saat
3 saat
Gereken Süre
23 dakıka
27 dakıka
7 dakıka
2 dakıka
50 dakıka
10 dakıka
51 dakıka
14 dakıka
Şeker 1 saat 46 dakıka
Pınnç 2saa: 46 dakıka
Makarna 1 saat 14 dakıka
6 saat 2 dakıka
Tavuk 3 saat 41 dakıka
Patates 28 dakıka
Yumurta (1 adet) 8 dakıka
REEL SEKTÖRÜNSORUNLARI
Derviş ve TİM
çözüm arayacak
• Türk-Iş tarafından yapılan bir araştırmaya
göre, ağustos ayında 122 milyon liraya
yükseltilen asgari ücretle çalışan bir işçi, bir kilo
et için 6.5 saat, bir kilo peynir için 6 saat ve bir
tavuk almak için de 3.4 saat çalışmak zorunda.
ANKARA (AA) - Asgari Üc-
ret Tespit Komısyonu tarafın-
dan 1 Ağustos 'tan itibarenbriit
167 milyon 940 bin, net 122
milyon 186 bin 520 liraya yük-
seltilen asgari ücretle çalışan bir
işçinin 1 kılogram et satın ala-
bilmesi için 6 saat 27 dakika ça-
lışması gerekiyor.
Türk-îş Araştırma Uzmanı
Enis Bağdadioğlu tarafından
yapılan araştırmaya göre, net
122 milyon 186 bin 520 liralık
asgari ücretle çalışan işçinin bir
ekmek alabilmesi için 28 daki-
ka, 1 kilogram çay veya beyaz
peynir için 6 saat 2 dakika, 1 ki-
logram süt için 1 saat 7 dakika,
1 kilogram kuru fasulye için ise
3 saat 50 dakika emek harca-
ması gerekiyor.
Kann tokluğuna çalışıyor
Araştırmaya göre, asgari üc-
retli işçi 1 kilogram zeytin için
5 saat 10 dakika, 1 kilogram ay-
çiçekyağı için 2 saat 51 dakika,
1 kilogram margarin için 3 saat
14 dakika, 1 kilogram şeker için
1 saat 46 dakika, 1 kilogram pı-
rinç için 2 saat 46 dakika, 1 ki-
logram makarna için 1 saat 14
dakika, 1 kilogram tavuk için 3
saat 41 dakika, 1 kilogram pa-
tates için 28 dakika ve 1 adet
yumurta için ise 8 dakika çalış-
mak zorunda.
Aylık brüt ücreti 167 milyon
940 bin lira olan asgari ücret-
li işçi, bu ücretten kesilen 23
milyon 511 bin 600 liralık
SSK. primi için 5 gün 5 saat 48
dakika, 17 milyon 875 bin 440
liralık gelir vergisi için 4 gün
2 saat 55 dakika, 1 milyon 7
bin 640 liralık damga vergisi
için 1 saat 52 dakika, 3 milyon
358 bin 800 liralık işsizlik si-
gortası primi için de 6 saat 11
dakika çalışıyor.
Başka bir ifadeyle asgari üc-
retle çalışan işçi aym 19 günü
kendisi için, 11 günü ise brüt
ücretten yapılan kesintiler için
çalışıyor.
Araştırmaya göre, asgari üc-
retlinin işsizlik sigortası için
çalışmak zorunda olduğu 6 sa-
at 11 dakika karşılığında 1 ki-
logram et satın alabilmek
mümkün. Yani asgari ücretli
işçi her ay bir kilogram etin
tutan kadar işsizlik sigortası
primi ödemek durumunda.
Neye ne kadar ödûyor?
1 Ağustos'tan itibaren brüt
146 milyon 947 bin 500 lira-
dan, brüt 167 milyon 940 bin
liraya yükseltilen asgari üc-
retten, 23 milyon 511 bin 600
lira Sosyal Sigortalar Kuru-
mu (SSK) primi, 17 milyon
875 bin 440 lira gelir vergisi,
1 milyon 7 bin 640 lira dam-
ga vergisi ve 3 milyon 358 bin
800 lira işsizlik sigortası ol-
mak üzere toplam 45 milyon
753 bin 480 lira kesinti yapı-
hyor. Sonuç olarak işçiye net
122 milyon 186 bin 520 lira
ödeniyor.
İSTANBUL (AA) -
Türkiye Ihracatçılar
Meclisi (TİM) Başkanı
Oğuz Sancı. üretici ve ih-
racatçınm son 2 yıldır
çok yalnız bırakıldığını
belirterek "Pansuman
çözümlçr ile bir yere va-
ramayız. Artık, somut
birtakım sonuçlara ihti-
yaçvar" dedı. Devlet Ba-
kanı Kemal Deniş, TİM
Başkanı Oğuz Satıcı ve
lcra Kurulu üyeleri
ıle bugün Istan-
bul'da bir araya ,j
gelerek reel sek-
törün sorunlannı
masaya yatıracak.
Dış Ticaret Komplek-
si'nde gerçekleştirilecek
toplantıda Eximbank Ge-
nel Müdürü Ahmet Kıb-
çoğlu ve Ihracat Genel
Müdürü Soner Maşa da
hazır bulunacak.
Oğuz Satıcı. reel sek-
tör ile yapılacak bu gö-
rüşmeyı "gecikmiş" ola-
rak nıteleyerek "Deniş'e
klasik anlamda bir rapor
vermeden öteye, üretim
ve ihracatm içinde bulun-
duğu durumu 20 sektö-
rün temsilcisinin ağzın-
dan birebir aktaracağtz"
dedi. Tüm zor şartlara
rağmen ihracatçının 7
aylık dönemi geride bı-
raktığını, ancak bunun
bedelinin çok ağır oldu-
ğunu belirten Satıcı. "
'Kaynak yok' gibi, bize
göre bildik cevaplara hiç
ihtiyacımız yok. Artık, so-
mut birtakım so-
nuçlara ihtiyaç
var" dedı.
TİM, toplantı-
da Dervış'e re-
el sektörün so-
runlanna ve çözüm öne-
rilerme 'ilişkin bir rapor
sunacak. Raporda yer
alan önerilerden bazılan
şöyle:
• Rekabet gücünü ka-
zanmak için bürokrasi-
nin hızJandınJmalı.
• KDV iadesi ödemele-
ri geciktirilmemelidir.
• İhracalçL vurtdışına
50dolarharç uvgulama-
sının dışuida tufulmah.
Kriz, çocuklann
çikolatasını dayedi
ANKARA (ANKA) - Krizden;
şekerleme, sakız, çikolata ve kaka-
olu ürünler sektörü de yara aldı.
Türkıye'de kişi başına şekerli raa-
muller tüketim miktan son krizin
ardından dünya ortalamalannın
üçte birine indi.
Sektör temsilcilerinin hazırladı-
ğı rapora göre devalüasyondan ön-
ce tonu 600 dolar olan yurtiçi şe-
ker fiyatı. yaklaşık 500 dolara düş-
mesine karşm dünya fiyatlannın
iki katını aşıyor. Bu da Türkiye'de
kişi başına şekerli mamuller tüke-
tim miktannın dünya ortalamalan-
nın ancak üçte birini yakalaması-
na neden oluyor.
500 şirketin faaliyette bulundu-
ğu ve 15 bin kişinin çalıştığı sek-
törde kapasite kulanım oranı krizin
adından yüzde 50'nin altma düşer-
ken. ihracatl 200 milyon dolar.
SENDİKABAŞKANLARIIÖPLANIYOR
İşsizliğe çare
zirvesi 5 Eylül'de
ANKARA (ANKA) -
Ekonomide yaşanan kri-
zin ardından Türkiye'nin
başlıca sorunlanndan bi-
risi haline gelen işsizlik
için 300'ü aşkın işçi ve
işveren sendikası başka-
nı 5 Eylül'de Istanbul'da
bir araya gelecek. Türk-
îş, DİSK, Hak-lş ve
TİSK Genel sekreterleri
ile birer uzmandan olu-
şan "koordinasyon kuru-
lu" bu süre içinde
büyük zirvede so-
nuca bağlanacak
kararlar için hazır-
lıklaryaptı. \
Halen bir anket
çalışmasıyapan kurul, bu
anket çalışmasının ardın-
dan istihdam ve işsizliğe
çözüm arayışlannm yanı
sıra, sosyal partnerlerin
bu ortamda nasıl bir inisi-
yatif üstlenebilecekleri
üzerinde duracak. Aynca,
Türkiye'de üretilen mal-
lann kullanılması için na-
sıl bir pazarlamanın ya-
pılması gerektiği, Türk
sermayesinin yurtdışına
kaçışının nasıl önlenece-
ğine ilişkin tedbirler tarh-
şılacak. Alınan kararlar,
eylülde yapılacak büyük
zirvede sonuca bağlana-
rak çözüm önerileri hü-
kümete sunulacak.
işçi ve işverenler, her
şeyi hükümete yüklemek
yerine üzerlerine düşeni
yapmaya karar verdikle-
rini belirtirken üretimin
olmadığı yerde
ekonomiyi dü-
zeltmenin müm-
kün olmadığına
işaret ediyorlar.
Hükümetten pa-
rasal değil, istihdama da-
yalı teşvik istediklerini
kaydeden yetkililer, "AB
ülkeleri bunu sık yapıyor.
Devlet, SSK primkri ve
vergi indirimleriyle bize
yardımcı olabilir. Bu kısa
vadede ekonomiye yük
gibi gelebilir ancak orta
ve uzun vadede kesin çö-
züm olacakür" şeklinde
konuşuyorlar.
D Ü N Y A E K O N O M İ S İ N E B A K I Ş / ERGİN Y I L D I Z O Ğ L U IOM>/M ergln.ylldl»ıolu<g btintemet.com
IMF, Arjantin'e, 5 milyan döviz re-
zervlerini güçlendirmek, 3 milyan da
borç ertelenmesinde kullanılmak
için 8 milyar dolarlık bir ek yardım
yapacağını açıkladı. Ancak, piyasa-
lann tepkileri bile, IMF ile yapılacak
en iyi anlaşmanın, artık ekonomik
gerçeklerden iyice kopmuş olan bu
kuruma kapıyı göstermek olduğunu
gösteriyor.
Tarihin en yavaş
tren kazasr
Bush yönetimı, krıze düşen ülkele-
rin mali yardımlarla kurtarılmasına
karşı olduğunu söylüyordu. Hazine
Bakanı O'Neill, Arjantin'e bir kez da-
ha yardım yapılmasını kabul etmek
için önce, "sürdürülebilir bir Arjantin
ekonomisi oluşturmaya yönelik uzun
dönemli bir program görmek istedi-
ğini" söylemişti. IMF ve Arjantin gö-
revlileri böyle bir program üretemedi-
ler (International Herald Tribune
23/08). Ama, Amerikan hükümetı, yi-
ne de yeni bir yardım paketini onay-
lamak zorunda kaldı.
Paketin içeriği ve olası etkileri üze-
rıne yapılan yorumlar piyasalann tat-
min olmadığını gösteriyor. The Eco-
nomist, yardımı "Çokazve çokgeç"
başlığı altında yorumladı. Moody's ve
Fıtch gibi "rayting" kurumları Arjan-
tin'e bakışlarını değiştirmeyecekleri-
ni açıkladılar (25/08).
Goldman Sachs'tan Kenneth Cur-
tis'e göre "Sekiz milyon biraz zaman
satın alır, ama sorunlan çöztnez" (Blo-
omberg 22/08). 66 milyar dolarlık De-
ka Kapitalagegesselschaft fonunun
yönetıcilerinden Suzan VVedlik de "Bu
şimdilik ateşi söndürür. Artık uzun dö-
nemlı çözüm üretmek gerekir" dedi.
The Economist's Intellıgence Unit'e
göre "Rahatlama çok sürmeyecekti."
(El Pagına 24/09).
Salomon Smith Barney'in Latin
Amenka stratejisti Geoffrey Dennis pi-
yasalardaki hoşnutsuzluğun nedenını
söyle özetledi: "Eğer bu paket muci-
zevi bir biçimde ekonomiyi canlandı-
ramazsa, borcun taşınamaz olduğuna
ilişkin korku giderilemeyecektir. Yeni
paket ekonomik görüntüyü iyileştire-
cek hıçbir şey getirmiyor. "(New York
IMF'ye Kapıyı Gösterme Zamanı
Tımes 23/08). Financial Times: "Yeni
paket fena halde eskısine benzı-
yor"(24/08). Van Eck Capital'ın geliş-
rrtekte olan piyasalar uzmanı Peter Sti-
ler'in teşhisı ise çok çarpıcıydı: Gözü-
müzün önünde "tarihin en yavaş tren
kazası" yaşanıyor (Bloomberg).
Sorun: 'Önce borç' saplantısı
Bu kadar çok alıntının amacı, piyasa-
lann, IMF programlannın artık bir işeya-
ramadığı düşüncesine geldiğini göster-
mek. Ancak henüz ortada yeni bir se-
çenek yok; malı sermayenin etkisı sür-
dükçe, IMF de onun çıkarlarına önce-
lik verdikçe oluşmasının şansı da yok!
IMF'yi eleştırmesine rağmen Finan-
cial Times bile hâlâ temel sorunu, "sür-
dürülemez birborç yükü ve aşın değer-
lipezo" olarak saptıyor (25/08). Sorun-
lara mali sermayenin gözüyle bakan bu
yaklaşımlar, Arjantin ve Türkiye gibi ül-
kelerde krizleri daha da derınleştiriyor.
IMF, Arjantın'le 8 milyar dolarlık yar-
dım ıçın anlaşınca. Bush, Arjantin Dev-
let Başkanı De la Rua'yı aramış. El Pa-
gina gazetesinde cuma günu etraflıca
aktanlan bu telefon konuşması duru-
mun vahametini çok iyi gösteriyor.
Özetle, bu konuşmada Bush, yardım
için "sıfır-açık" koşulunun ne kadar
önemli olduğunu iki kez vurgulamış
(24/08). Diğer bir deyişle Arjantin hükü-
meti, 2001 yılı için hazırladığı ve mec-
listen geçirerek yasalaştırdığı "sıfır-
açık" prensibine uymazsa yardımın 3
milyar dolarlık ikinci kısmı gelmeyecek.
Bu srfır açık prensibini yerleştiren ya-
sanın içeriğini de El Clarin gazetesi cu-
martesi günü şöyle özetliyordu: "Sıfır
açıkyasasına göre hükümet, geliherin-
den, öncelikle borçlannın faizlerini öde-
yecek. Elinde kalan fonlardan (eğerka-
lırsa) ûcretleri, emekli maaşlannı ve di-
ğer harcamalan karşılayacak" (25/08).
El Clarin'e göre hükümet itıraf etmek is-
temiyor ama, IMF ile yapılan anlaşma-
da bu koşul pazaıiığa açık değil!
1999'dan bu yana De la Rua yedi IMF
programı uyguladı.. her uygulama, re-
sesyonu daha da derinleştirdi. Bu yılın
ilk yedi ayında Arjantin'in büyük ticaret
merkezlerinde satışlann, geçen yılın ay-
rjantin Devlet
Başkanı
Fernando De la
Rua'nın uyguladığı
IMF programları
ülkede resesyonu
ve işsizliği arttırdı.
İki yıl içinde yüzde
12'den yüzde
17'yedek
yükselen işsizlik
oranı ülkenin
temel
sorunlanndan biri
haline geldi.
Arjantin'de
eleman aranan
mağazalann
önünde uzun
kuyruklar
oluşuyor.
nı dönemine göre yüzde 11 gerilemiş
olması (El Pagina), resesyonun derin-
leşmeye davam ettiğini gösteriyor. Ama
IMF, Arjantin'e yine talebi daha da kısı-
cı bir reçete yazıyor. Hatta, merkezi hü-
kümeti, eyaletlere yaptığı transferleri
büyük ölçüde kısmaya zorlayarak Ar-
jantin'in birliğini tehlikeye atıyor.
Buenos Aires Herald'ın bir yorumu-
na göre bu yaklaşım, eyaletlerdeki ay-
nlıkçı eğilimleri guçlendirebilir. Üstelik
IMF, borçlan tahsil etmek için dayattığı
"sıfır açık" yasasıyla bir de fasrt daire
oluşturuyor: Resesyon vergi gelirlerini
düşürüyor, gelirler düştükçe hükümet
ister istemez ücretlere ve harcamalara
yükleniyor, bu da resesyonu daha da
derinleştiriyor?.
Yeni tür bir kriz
IMF'e gore program piyasalara gü-
ven getirecek, Arjantin'e yeni yabancı
sermaye girişi olacak.. böylece büyü-
meye geçilecek. Dünya ekonomisini
yönetmekten sorumlu bir kurumun ger-
çeklerden bu kadar kopmuş olması
korkutucu. Dunya ekonomisinde bu
gün temel sorun, gelişmekte olan piya-
salann borçlannı ödeyememesi değil.
Bu borç sorunu yalnızca bir semptom;
arkasında, biri eski, biri yeni iki gelişme
var. Birincisi: Mali sermaye gelişmekte
olan ülkelen iyice "hortumladı", birikmiş
servetleri emdi götürdü; artık emilecek
servet kalmadı. Ikincisi: Denebilir ki,
"Ama bu ülkelerde yine emekçilehn
ücretlerine yüklenip, devalüasyonlarla
ihracatı arttırıp elde edilen kaynakla
borçlar ödenebilir".
Bu bir yanılsama, bu olanak artık yok!
Çunkü dünya ekonomisinde sanayileş-
miş ülkelerden (büyuk piyasalardan)
kaynaklanan genel bir resesyon yaşa-
nıyor; dünya pazan hızla daralıyor; de-
valüasyon ihracatı arttırmaya yetmiyor.
Tecrlt edilecek kriz değil
Financial Times'ın da nihayet uyan-
dığı gibi (25/08), bu, Asya krizinden
farklı olarak, çevreden merkeze doğru
yayılan, dolayısıyla tecrit edilebilecek
türden bir mali kriz değil; arkasında, ka-
pasite fazlası sorununa bağlı olarak şir-
ket kâriannın gerilemesi, dolayısıyla kla-
sik bir aşın üretim krizi var.
Bugün, hem merkez, piyasalara bu
kadar bağımlı hale gelmiş hem de si-
yaseti istikrarsız, "gelişmekte olan pi-
yasalara" gitmek yatınmcılar için ca-
zip değil. Şimdi başka bir kriz yöne-
timi biçimi gerekiyor.
Ama, her kriz gibi bu da yeni ola-
naklar getiriyor. Son IMF paketinde
görüldüğü gibi, ABD tüm isteksizliği-
ne rağmen, özellikle bölgeye ilişkin
siyasi kaygılardan dolayı, kesenin ağ-
zını açmak zorunda kaldı. Bu, merke-
zin pazarlık gücünün zayıfladığını
gösteriyor. Sonra, ilk kez IMF eliyle
gündeme borç erteleme geldi. Üçün-
cüsü, piyasalar, IMF'nin kemersıkma
politikalarının aşın üretim krizine uy-
gun olmadığını görüyor.
Bu koşullarda, özellikle stratejik öne-
mi yüksek çevre ulkelerinin borçlannı
kendi koşullanna uygun bir biçimde er-
telemeye gitmeterinin, hatta bunlann bir
kısmının silinmesini talep etmelerinin
olanaklan doğuyor. Uluslararası kon-
jonktür, giderek, mali sermayenin gücü-
nü kınp ülke içine, üretime, yatınma ve
talebi güçlendirmeye öncelik verecek
halkçı- ulusal bir program için daha el-
verişli bir hale geliyor.
ANKARA PAZAR1
YAKUP KEPENEK i
'Eğitim Dili' Üzerine
Yeni ders yılına doğru yepyeni bir tartışma ko-
nusu gündeme geliyor: Yabancı dille öğretim. Ko- •
nu üzerinde yazılar yazılıyor; göruşler geliştiriliyor.
Bu çok önemli konunun kamuoyunun gündemi-
ne getirilmesi hiç kuşkusuz olumludur.
Bu bağlamda, temmuz başlarında, toplumun •
değişik kesimlerinden çok sayıda kuruluş ve kişi-
lerin öncülüğüyle Yabancr Dille Öğretime Hayır
adı altında bir çağrı çıkarıldı. Bu çabaya katılınma-,
sı isteniyor. Önce bu noktanın kısaca irdelenme- '
si gerekiyor.
Bildiri, güçlü olabilecek kimi savlarını, ya yanlış •
varsayımlara dayandırarak ya da yanlış sonuçla-'
ra ulaşarak çok büyük ölçüde zayıflatıyor; küçül-
tüyor ve yok ediyor. Yanlış varsayımlardan biri şu:
"Selçuklulan, Anadolu Selçuklulan ve Osmanlı-
lan yabancı dille öğretime sevk eden ne ise, gü-,
nümüzde Türkiye'yi Ingilizce öğretime zohayan
etmenler de odur. Kendı ülkesinin dil ve kültürü-
nesırt çevirerek dünyada zengın ve kuvvetli ulus-
Iann dilini kullanmak. Bu durum ulusal değerleh
küçük görme anlayışından kaynaklanmaktadır ve [
zengine, güçlüye özenmekten başka bir şey de- ',
ğildir" (s. 3).
Alıntının ilk tümcesindeki Türkçe yanlışları bir
yana, bu çağn, dillerin işlevlerinin evrimini, en
azından görmezlikten geldiği için, gerçekleri tam
olarakyansıtmıyor. Çünkü, gunümüzün üretim ya-
pısı ve buna dayalı süreçleri ve bunlann işleyişi,
asjrlaröncesinin ekonomik ve toplumsal yapısının
niteliklerini taşımıyor.
Oysa dil, iletışim aracıdır. Ekonomik ve toplum-
sal koşullara göre değişir. Örneğin, günümüzde
çokyaygınkullanılan küreselleşme sözcuğünün,
sözlüklere yaklaşık elli yıl önce gırdiğı biliniyor. Bu
nedenle, asırlar öncesiyle bire bir koşutluklar ku-
rulması yanıltıcı olabiliyor.
Yanlış varsayımlarla yola çıkınca yanlış sonuç-
lar çıkarmak da kaçınılmaz oluyor. Çağrı, yabancı
dilde öğretim veren okullardan söz ederken bakı-
nız ne diyor: "Bu okullann amacı, hangi dilde eği-
tim yâpıyoharsa o dilin ülkesine hizmet eden in-
san yetiştirmektir. Yetişen kişi ister o ülkeye gitsin
ister kendi ülkesinde kalsın... "(s. 4). :
Bu önyargının neresini düzelteceksiniz? Örne-
ğin, ODTÜ, Boğaziçi, Bilgi vb. üniversitelerde ya
da bölümlerde, ayrıca kimi ortaöğretim kurumla-
nnda, öğretim dili esas olarak Ingilizcedir. Bu eği-
tim kurumlannın "o dilin ülkesine hizmet eden in-
san yetiştirmeyi amaçladığı" hangi kanıta dayalı
olarak ve nasıl bu kadar kolay söylenebilir? Bu
eğitim kurumlarını bu tür toptancı bir anlayışla
suçlamanın herhangi bir dayanağı olabilir mi?
Ve bunun kadar korkutucu bir koşutluk kurul-
masıyla ulaşılan yargılamaya bakınız: "Soygunu,
sömürüyü, hırsızlığı, bağımlılığı nasıl açıkça sa-
vunmak kolay değilse, yabancı dilde öğretimi sa-
vunmak da utanma perdesini yırtmadan mümkün
değildir" (s. 6). Bu sözleri hoşgörülü bir tartışma
ortamı ızleyebilir mi? Soygun, somuru ve hırsızlı-
ğı savunma ya da utanma perdesini yırtma gibi ni- ;
telemelerin burada yeri olmamak gerekir.
Çağn'nın en doğru tümcesi şudur: "Türkçeyige-
liştirmek ulusal bir görevdir."
Görevdir de, bu anlayışla değil; hiç değil. Bildi-
ri, sağlayabileceği büyük yaran yine kendi yan-
lışlarıyla ortadan kaldınyor.
• • •
Türkçenin kullanımının yaygınlaştırılması, top-
lumsal yaşamın heralanındaolabildiğincesağlan- '<
malıdır. Eğitim dili kadar, bilim dili, ticaret ya da
ekonomi dili, yazılı ve görsel basının Turkçesı vb.
bu çerçevede ve biriikte ele alınmalıdır. Çünkü
:
bunlar birıbirınden ayrılamaz. Bir de ulkemizde hiç
tartışılamayan, dualann Türkçe olması sorunu var.
Yabancı dille eğitim böyle bir bütünlük içinde irde-
lenmelidir.
Toplum, yıllardır, Türkçe konusu dahil, bir dü-
şünsel yozlaşma süreci yaşıyor. Köklü kavram-
lar, ulusal değerler, erdem kuralları, evrensel ilke-
ler ve büyük savlar, yanlış biçim, yanlış zamanla-
ma ve yetersiz içerikle kamuoyuna sunuluyor ve
böylece sürekli olarak küçültülüyor. Türkiye, bu
anlamda da kötü bir dönemden geçiyor.
yakup@metu.edu.tr
Zamlar daha da sıklaşacak
Akaryakıt fiyatı
dalgalanacak
ANKARA(AA)-Ba-
kanlar Kurulu, akarya-
kıt fiyatlandırma siste-
mini, döviz kurunda
son beş gündeki dalga-
lanmalan yansıtacak
biçimde değiştirdi.
Petrol ürünlennde fi-
yat ayarlamalannı dü-
zenleyen kararnamede
çeşitli değişiklikler ya-
püdı. Karar uyannca,
fiyatlann belirlenme-
sinde baz teşkil
eden döviz kuru,
dalgalı kur uy-
gulamasına
uydurularak
son 5 günkü
dolar satış fi-
yatlannın ortalaması
ahnarak oluşturulacak.
Mevcut uygulamada fi-
yat değişim koridoru ıle
tavan fiyatın hesabında
o günün döviz kuru esas
alınıyordu.
Bir başka değişikliğe
göre de dağıtım paylan
benzin ve motorinde
ocak, nisan. temmuz,
ekim aylan başlangıç
olmak üzere her üç ay-
lık devre için bir önce-
ki üç aylık ağırhklı
pompa fiyatı ortalama-
sı esas ahnarak tespit
edilecek. Diğer iirün-
lerdeki paylar değişti-
rilmedi.
Fiyat değişikliği tari-
hinde esas alınacak dö-
viz kuru da yine 5 gü-
nün ortalaması ahnarak
kullanılacak. Karar 18
Temmuz 2001 tarihin-
den geçerli olmak üze-
re uygulanacak. Uygu-
lamaya göre. her ay,
enflasyonun açıklan-
masının ardından
)
yapılan zamlar, da-
ha sık hale gelecek.
Uzun bir süredir.
Devlet Istatistik
Enstitüsii'nün
her ayın üçünde
yaptığı açıklamanın ar-
dından, bir gün sonra
enflasyona yakın oran-
larda zam geliyordu.
Vatandaşlar, araba
depolannı bir gün önce
doldurarak az da olsa
önlem alabıliyordu.
Ancak, daha önce 15
günde bir dolar kuruna
göre yapılan zam, şim-
de 5 günlük periyotlar-
la yapılacak.