Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2001 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
ALİ StRMEN
Tayyip Hiç Değişmemiş
öykü soğuk savaş döneminde geçiyor; hikâ-
yeye göre Polonyalı Tomaç ile Rus Ivan, tam sı-
nırda birbirine komşu tarlalannı sürerierdi.
Rus Ivan herzaman olduğu gibi, kendisini Po-
lonyalı komşusu ve dostundan daha yüksekte
görmekte, her konuda ona yol gösterip öğütler
vermektedir. Kısacası iki arkadaşın ilişkileri, tıpkı
uyrukları oldukları ülkelerin ilişkilerini andırmak-
tadır.
Bir gün yine yan yana tarlalannı sürerlerken To-
maç, Ivan'a şöyle seslenir:
- Evet. sosyalizm iyi anlıyonım da, diyalektiğe
pek aklım yatmıyor, nedir o?
- Anlatayım bak, diye başlamış Ivan ve sonra
piposunu yakıp sürdürmüş:
- Şimdi tarianı sürüyorsun, ama gûnün birinde
hastalanacaksın, sonra da öleceksin.
- Heyhat demiş Tomaç, hayat.
- Sonra, demiş Ivan biz de seni gömeceğiz...
Içini çekmiş Tomaç,
- Gömersin demiş, Ivan Dayı elhakgömersin....
- Sonra demiş Ivan, mezannın üstünde, otlar
bitecek, ootlaninekyiyecek, sonra inek yolapis-
leyecek, ben de gidip inek tersine bakacağım ve
'Vay canına Tomaç.. diyeceğim, amma da değiş-
mişsin!' Işte diyalektik budur.
Tomaç çok içerlemiş, ama ne yapsın, karşısın-
daki o dünyanın efendisi. Gülümseyerek,
- Galiba anladım, Ivan Dayı, birde ben anlata-
yım mı? demiş.
Ivan memnun, dinlemeye koyulmuş.. Tomaç,
"Ivan Dayı şimdi tarianı sürüyorsunla başlayıp,
bütün aşamalan teker teker anlatırken, Ivan pipo-
sundan derin nefesler çekip "aferinl de yapıştı-
rıyormuş.
Tomaç öykünün sonunu şöyle bağlamış:
- Sonra mezannın üstünde otlar bitecek, inek
gelip onu yiyecek, sonra da yolun ortasına pis-
leyecek, ben de geçerken bu inek tersini görüp
'Vallahi Ivan Dayı hiç değişmemişsin!' diyeceğim.
•••
Tayyip Erdoğan, kendisine ait olduğunu inkâr
etmedigi, edemediği banttaki sözlerin soğuk sa-
vaş dönemine ait olduğunu, onlann artık bir ge-
çerliliği kalmadığını söylüyor. Ama bana sorarsa-
nız, yine "soğuk savaş" döneminde geçen şu yu-
kandaki fıkra, o zaman geçerii olan birçok şeyin
bugün de geçerii olduğunu gösteriyor bize.
• • •
Maşallah Tayyip Bey de Ivan Dayı gibi hiç de-
ğişmemiş, ya sonsuz bir bilgisizlik ya da tüken-
mez birdemagoji ile, soğuk savaş dönemi kapan-
dıktan sonra yaptığı konuşmayı zaman içinde
kaydırıp, sorumluluğu bloklaşmaya yıkarak işin
içinden sıyrılmaya çalışıyor.
Amentü takıyye olunca, bu tür saptırma ve kay-
dırmalar da, olağan sayılıyor.
Tayyip Erdoğan'ın dünkü basın toplantısı, Ru-
şen Çakır'ın da belirttiği gibi, bindirilmiş birlikle-
rin gövde gösterisi yaptığı, yöntemi ve biçemi ile
Erbakan ve dönemini andıran bir toplantı idi.
Ve Tayyip Erdoğan, değiştim derken, hiç değiş-
mediğini haykınyordu.
Laikliğe saygılı olduklarını ileri süren Tayyip Er-
doğan, tıpkı aynı yöntemi kullanan Erbakan gibi,
onun içini boşaltarak anlamsızlaştırmaya çalış-
maktaydı.
Nitekim Erdoğan'a göre laiklik "Her türiü din ve
inanç mensuplannın inançlannı rahatça icra et-
melerini, dini inaçlannı açıklayıp bu doğrultuda
yaşamalarını, ancak inançsızlann da hayatlannı
bu doğrultuda tanzim etmelehni sağlayan bir il-
ke"ö\r. "Çok hukukluluk ve Medine Belgesi" tar-
tışmalarına da kapıyı açık bırakan, ister seküler
gelişimin, ister laik sistemin sonucu olsun, her i-
ki halde de çağdaş demokratik uygulamada ay-
nı olan, toplumsal kamusal yaşamın din dışılığı
(din karşıtlığı değil) ilkesini görmezden gelen, ça-
ğımızda hiçbir anlam ifade etmeyen birtanımı bi-
ze yutturmaya çalışan Tayyip Erdoğan, hep aynı
Tayyip Erdoğan...
Türkiye'nin demokratları, bu tehlike karşısında
duyarlı olmak zorundadırlar.
Operasyonlar sürüyor
Gaziantep'te dokuz
Hizbullahçı yakalandı
GAZİANTEP
(Cumhurryet) -Gazian-
tep'te, şeriatçı terör ör-
gütü Hizbullah'a taraf-
tar kazandırma çalış-
ması içerisinde olduk-
lan iddiasıyla aralann-
da TEDAŞ'ta görevli
bir memurun da bulun-
duğu 9 kişi göaaltına
alındı. Örgüt üyelerinin
evlerinde, Hizbullah'ın
katlettiği Turan Dur-
sım'un, "Din Bu" adlı
kitabı da bulundu.
Hizbullah Vasat gru-
bunun yapılandığı Ga-
ziantep'te, şeriatçı ör-
güte yönelik operas-
yonlar aralıksız sürü-
yor. Emniyet Müdürlü-
ğü'nden yapılan açıkla-
mada, Terörle Mücade-
le ve Istihbarat şubeleri
ekiplerince yürütülen
çalışma sonucu, Hiz-
bullah'a taraftar kazan-
dırmak ve taban oluş-
turmak amacıyla özel-
likle Çıksorut semtinde
carnileri merkez tutarak
çalışma gerçekleştir-
dikleri gerekçesiyle 9
kişınin yakalandığı be-
lirtildi. Yakalananlar-
dan beşinin Gaziantep,
Diyarbakır ve Siirt em-
niyetincearandığı öğre-
nildi. Polis örgüt üyele-
riyle bağlantılı oldukla-
n belirlenen 5 kişiyi de
yakalamaya çalışıyor.
Açıklamada, gözalu-
na alınan TEDAŞ Beş-
pmar Işletmesi'nde
memur olarak çalışan
Niyazi Akduman ile
Nedim Narinç, AH Gö-
oıfiştekm, Mustafa Fıs-
ük, Murat KartaL, Yd-
maz Öztaş, Abuzer
Baykuş, Ömer Annaç
ve Ramazan Gören'in
evlerinde bir kurusıkı
tabanca, 2 bıçak ve ara-
lannda Hizbullahçıla-
nn öldürdüğü Turan
Dursun'un "Din Bu"
adlı kitabının da
olduğu yayınlar, bro-
şür, video ve teyp ka-
setleri bulunduğu ve
soruşturmanın sürdü-
rüldüğü belirtildi.
AKP lideri Tayyip Erdoğan: Anayasa ve millet dışmda kimseden vize almayız
Oligarşi önündetstanbul Haber Servisi - Adalet ve
Kalkınma Partisi (AKP) Genel Baş-
kanı Recep Tayyip Erdoğan, anayasa
ve milletin teveccühünün dışında hiç-
bir makamdan vize almayacaklannı.
kendilerini medya taciziyle yıprat-
mak isteyen çevrelerin önünde eğıl-
meyeceklerini söyledi. Erdoğan, "De-
ğiştik,ama değişimden kastedilen, bir-
taİam oligarşik güç odaklannın etki-
si atüna girmekse, böyle bir değisim
yanımıza geiemez. Temelilkeier ve ah-
laki değerlerimizde değişim söz konu-
su değil" dedi.
Kalyon Otel'de parti yöneticilen ve
kurmaylanyla birlikte basın toplantı-
sı düzenleyen Recep Tayyip Erdoğan.
toplumun her kesiminden yoğun ılgı
gördükleri için siyasi rekabeti ve si-
yasette kaliteyi hazmedemeyen rakip-
lerince medya tacizleriyle yıpratıl-
'Şokşokçüar'
eşUğinde
basın
toplanüsı
Kalyon Otel'de parti
yöneticilen ve
kurmaylanyla ve alkış
grubu ile birlikte basın
toplantısı düzenleyen
Recep Tayyip Erdoğan,
tribüne oynadı. Hemen
her cümlesini
alkışlayan sözde
taraftarlan basın
toplanüsını mitinge
dönüştürdü.
(Fotoğraf: UĞUR
DEMIR)
mak ıstendıklerinı belırtti. Laikliğe,
demokrasiye, ınsan haklanna, hukuk
devletine. ülke bütünlüğüne ve Cum-
huriyet'in temel ilkelerine sahip çık-
tıklannı anlatan Erdoğan, AKP'yı.
geçmişten ders alarak kurduklannı di-
le getırdi.
Hukuka uygun biçımde parti kuru-
cusu olduğunu ve genel başkan seçıl-
diğini ifade eden Erdoğan, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kana-
doğiu'nun Anayasa Mahkemesı'ne
yaptığı başvuruyu ise konu yargıya
intikal ettiği için değerlendumedi.
Erdoğan, AKP'nin kuruculan ara-
sında olan türbanlı üyelerle ılgili ola-
rak da, "SiyasiPartiler Yasası'nda be-
lirli bir kıyafet zorunluluğu yok. Ku-
rucu kadın ü>elerimizin seçiminde,
yaşam tardannı kıstas almadık" de-
di. Kasetteki konuşmanın 1994'te de-
ğil. 1 992'de yapıldığını ve 7 Temmuz
1998'de de Hürnyet gazetesince gün-
deme getırildiğıni belirten Erdoğan,
fstanbul DGM tarafindan takipsizlik
karan venlen bu sözlerinin yeniden
gündeme getirilmesinin ardındaki
maksadı milletin takdınne bıraktı.
'Soğuk Savaş dönemi bitti'
"Geçmişte sövlediğimiz bazı sözkr
öne sürülerek bugünkü çıkışlanrruz
engeUenmek isteniyor. Butiptacizleri
bekliyorduk, ama aceleci davranılma-
sı bizün için de sürpriz oldu" diyen
Erdoğan, arkadaşlanyla birlikte, si-
yasi yaşamlannın muhasebesini ya-
parak, yanlışlanndan ders çıkararak
Soğuk Savaş dönemi siyasi anlayışı-
nı \e retoriğıni terk edip yeni bir an-
layışla yola çıktıklannı savundu.
Değiştiğini. değişmeyi de bir er-
dem olarak gördüğünü öne süren Er-
doğan, "LaikÜği, demokrasinin gü-
vencesi, bir özgürlükve toplumsal ba-
nş ilkesi olarak görüyoruz. Din istis-
manna da, laikliğin din düşmanuğı
şeklinde vorumlanarak laikl^iıı istis-
mar edilmcsine de karşıyız. Birileri
hareketimize \ize verme hakkını ken-
dilcrindegörü\orolabilirler ama ana-
yasa ve milletimiz dışında kimseden
icazet talep etmeyeceğiz" dedı.
Erdoğan, geçmişi bırakıp ülkemi-
zuı büyük sorunlan için çözüm üret-
mek, geleceğe bakmak gerektiğine
dikkat çekti. "Türkiye, 10 yü önceki
bir konusmamı tarbşarak zaman ve
enerji ka\bediyor" diye konuşan Er-
dogan, geçmışte karşı olduğu Avru-
pa Birliği'ne bugün üye olmak gerek-
tiğini, millete hizmet yolunda, her-
hangi bir yasal engel olmadığı süre-
ce yürüyeceğini belirtti.
TGCeleştirdi
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de
(TGC), basın toplantısında uygula-
nan yöntemi eleştirdi. TGC'nin yap-
tığı açıklamada şöyle denildi: "Erdo-
ğan'ınkhnicümlelcri sonrasında par-
ti yandaşJannın yapbklan tezahürat
ve yöneltilen sonılarla Ugili küçümse-
yici tepkiler nedennle toplantı, basın
toplantısı olmaktan çıkb. Daha önce
kimi genel başkanlann aynı yöntemi
uvgulaması ekştirilmiş ve olumhı so-
nuç ahnnuşti. Dileri/ bu yöntem AKP
tarafindan da ilk ve son kez uygulan-
nuş oisun." Basın Konseyı Başkanı
Oktay Ekşi de Erdoğan' ın basın top-
lantısını eleştirerek gazetecilere, al-
kışlanan basın toplantılanna katılma-
ma çağnsı yaptı.
TOPLANTIDAN NOTLAR
TayyipErdoğan
bildiğinizgibi
BARIŞDOSTER
AKP yönetimi, Erdoğan giderse SP'ye transferlerden korkuyor:
Liderlik yarışı bizi bölerEMtNE KAPLAN
ANKARA - Anayasa Mahke-
mesi'nin Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Sabih Kanadoğ-
hı'nun Adalet ve Kalkınma Par-
tisi (AKP) Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın kurucu üye-
lik ve genel başkanhğuıın kaldı-
nlması yönündeki baş\urusunu
yerinde görmesi durumun-
da partiyi zor günler bekli-
yor. Erdoğan sonrasında
parti içinde Bülent Armç
ile Abdullah Gül arasmda
yaşanacak liderlik yanşın-
da bölünmeler olabileceği
belirtildi. Parti içinde bir
grup milîervekili de,
AKP'de kalıp kalmayacak-
lanna karar vermek için il
ve ilçe örgütlerinin oluşu-
munubekliyor. Saadet Par-
tisi Genel Başkanı Recai
Kutan, AKP'li milletvekil-
lerini partisine davet etti.
Mahkemenin, türbanlı
üyelerin ve Erdoğan'ın ku-
rucu üyelikten çıkanlması
yönünde "ihtar vermea"
durumunda hem partiyi
hem de Erdoğan'ı sıkıntıh
bir süreç bekliyor. Erdo-
ğan'ın, memnu haklanrun
iadesini isteyeceği 2003 yı-
lı Ocak ayına kadar bekleyeceği
ve bu tanhten sonra sıyasete dö-
nebilmek için hukukı yollan de-
neyeceği kaydedıldi. Erdoğan
sonrasında parti ıçindeki lider-
lik yanşında bölünmeler olabile-
ceğine dikkat çekilıyor.
Genel başkanlık için Annç ve
Gül'ün adlan öne çıkarken
Arınç'a daha fazla şans tanını-
yor. Erdoğan'ın, Gül'den yanata-
vır koyabıleceği ancak Gül'ün
yakın çevresinın "emanetçi ol-
' ma" telkinleri nedeniyle başka
bir ismın gündeme gelebileceği-
ne dikkat çekiliyor. Abdüllatif
Şener'in de liderlik yanşına ka-
tılabileceği belirtiliyor.
Bir grup milletvekıli de, parti
örgütlerinin oluşumunu bekli-
yor. Merkez Karar ve Yönetim
Kurulu (MKYK) seçimlerinde
izlenen yönteme tepki gösteren
milletvekillerinin, aynı gelişme-
lerin örgüt oluşumlarında da ya-
şanması durumunda partiden ay-
nlabilecekleri bildirildi.
Ampul kısa \
devreyaptı İ
Protes-T-h'atro o> unculan ,
AKP lideri Erdoğan'ı kü- ;
çük bir (nıınla hicvetti. [
'Ampul Partisi Genel Baş-
kanı'nm konuşmasıyla
başjayan oyunda, umutla- j
nan bir belediye başkanı- •
nuı çöküşü anİatüdı. 'Milli \
Dinozor Partisi', 'Cumhu-
riyetçi Ihtiyar Partisi'nin
yer aldığı oyunda Ampul
Partisi'nin genel başkanı-
nın 'ampul kısa devre yap-
0 gene kaidık mumlara"
sözteri üzerine diğer bir
oyuncu şu yanıö verdi:
'Gecelerimizi projektörle-
rin a>dıalattığı apayduıhk ;
bir Türkij e istijtjruz." j
(ÖZKANGÜVEN) ;
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın basın
toplantısı, "değiştik, yepyeni bir hareketiz"
iddialanna karşın. özde bir değışimın
olmadığmı gösterdi. Istanbul'da medyanın
önüne ilk kez bu kadar kalabalık çıkan
AKP'nin basın toplantısında göze
çarpanlar şunlardı:
- "OKgarşik güç odaklannın" önünde
eğilmeyeceklerini söyleyen Erdoğan, bu
odaklann kim olduğunu soran ANKA
Ajansı muhabirine, son derece alaycı bir
üslupla "bir gazetednin bu güç odaİdannı
bilmesi gerektiğini
n
söyledi, soruya yanıt
vermedi. Erdoğan'ın, NTV muhabırinin
sorusunu ise "senü benK" bir üslupla
yanıtlaması dikkat çekri.
- Erdoğan, sorulan geçiştirirken pek çok
gazetecinin ısrarlı soru taleplerini geri
çevirdi.
- Sorunlann
çözümünde
uzlaşma, hoşgörü
ve diyaloğu esas
aldıklannı, kavga
ve çatışmadan
kaçtıklanm
söyleyen
Erdoğan 'ınbu
söylemi FethuOah
Gülen'i anımsattı.
- Necmettin
Erbakan salona
"Fatih'in
İstanbul'u
fethettiği
yaştasm" diye
AKP lideri Erdoğan
başlayan Fetih Marşı ile girdi. Erdoğan
beklenirken ise Âşık Veysel'in "Uzun ince
bir yoldayım, gidrvorum gündüz gece"
türküsü çalındı.
- Basın toplantısında parti kuruculanrun
büyük bölümü, bazı belediye başkanlan,
Abdüllatif Şener, Abdullah GüL Mehmet
Ah Şahin, Abdülkadir Aksu, Salih
Kapusuz'un da aralarında bulunduğu çok
sayıda milîervekili vardı. Konuşması sık
sık alkışlarla kesilen
Erdoğan, "Başbakan" sloganlanyla
uğurlandı.
- AKP'li hiçbir kadının yer almadığı
toplantıdaki yüzler, kapatılan FP'den ve
Erdoğan'ın belediye başkanlığı
döneminden tanıdıktı.
- Erdoğan, basın toplantısında gazetecilere
değil, parti tabanına ve tribünlere konuşur
gibiydi.
oralcalislar@yahoo.com
Üniversite giriş sınavlan ve ardın-
dan yapılan ön kayıtlar sırasında il-
ginç gerçeklerle bir kez daha yüz yü-
ze geldik. Imam hatiplilerin üniversi-
tede heryere girmelerine engel olmak
isteyen devlet iradesi YÖK'e ilginç bir
şekilde yansımıştı. Daha önce söz et-
tiğim uygulamanın daha sonra başka
aynntılannı da öğrendim.
• • •
Üniversiteye girişte bir gencin bo-
lüm seçmesi ya da başanlı bir şekilde
bir yere girmesi için aranan evrensel
ölçü nedir? Bilgi birikimi, yetenek ve
zekâ. Yani bir genci sınavdan geçirir-
siniz, onun bılgi ve kavrayışını ölçer-
siniz. Eğer bununla yetinmezseniz bir
de sözlü sınav yaparak yeteneğini ye-
niden ölçersiniz.
Bizdenasıl yapılıyor? Eskiden orta-
öğretim başan puanı vardı. Bir öğren-
cinin ortaögrenimdeki notlannın orta-
laması ortaöğrenim başan puanı ola-
rak öğrencinin alacağı puanı etkiliyor-
du. Eğer çocuğunuz iyi bir okulda
okuyorsa o okulda yüksek not alma-
sı o kadar kolay değildi. Bu yüzden
bazı aıleler çocuklannı son senelerin-
de iyi okullardan alıp halk arasında
"palas" diye anılan okullara veriyorlar.
Üniversiteye Girişteki Engeller
Böylece ortaöğrenim başan puanının
yükselmesine yol açıyorlar. Bunu yap-
mayan çocuklar ise mağdur oluyor.
Bu durumda çocuğunuzu neden uy-
duruk bir okula göndermediğinize pış-
man oluyorsunuz.
Ortaöğrenim başan puanı zaten bir
yanlışlıktı. Çocuğun yeteneğini ve bil-
gi biriminı ikinci plana itecek sonuç-
lara neden oluyordu. Bu yetmedi, "şe-
riatla mücadele" adı altında bir baş-
ka saçma iş daha yapıldı. Çocuklann
aldıkları puanlar kendi mezun olduk-
ları bölüme göre düşürüldü veya yük-
seltildi. Ömeğın, bir genç lise birinci sı-
nrfta yaptığı tercihe göre bütün haya-
tını bağlamış oldır.
Şöyle, diyelim ki edebiyat bölümü-
ne kaydoldunuz. Ancak daha sonra
kendi yetenek ve eğilıminızin daha
çok fen bölümlerine yöneldiğini hıs-
settiniz. Diyelim kı, edebiyat okurken
mühendis olmak ıstedinız. Ya da ter-
si oldu diyelim, fen bölümünü bitirdi-
niz ama edebiyat ya da dille ilgili bir
bölümü tercih etmek istiyorsunuz. Iş-
te Türkiye'deki puan hesapıama sis-
teminde bu mümkün değil.
Nasıl mı, edebiyat bölümü mezunu
bir kimsenin, bütün fen sorulannı yap-
sa bile, bir fen okuluna girmesi he-
men hemen mümkün değil. Ya da fen
bölümü mezunu birisi, edebiyat, fel-
sefe veya dille ilgili bir okulda okumak
isterse bu da ortaya çıkan besaplama
yöntemlerı nedeniyle imkânsız.
Çünkü fen bölümü mezunu iseniz,
eaebıyat alanında yaptığınız sorulann
cevapları 0.2 ile çarpılıyor. Edebiyat
bölümü mezunu iseniz, fen bölümü-
ne ılişkin ya da dil bölümüne ilişkin
verdığiniz cevaplar 0.2 ile çarpılıyor.
Kendi bölümünüzle ilgili cevaplar ise
0.5 ile çarpılıyor. Bu ne demektir, sız
hasbelkader bir fen okulundan ya da
bölümünden mezunsanız bir dil oku-
luna gırmeniz mümkün değil.
Önümde bir ömek duruyor, okulu,
kendi mezun olduktan sonra fen oku-
lu kabul edilen bir öğrenci, dil sınavı-
na giriyor. Bu dil sınavından yüz soru-
dan doksan dokuzunu doğru yapıyor.
Yalnızca bir hata yapıyor. Normal ola-
rak böyle bir kâğıdın Türkiye çapında
dereceye girmesi gerek. Gelin görün
ki, bu kâğıdın sahibi, 15 bin kişi için-
de 999. oluyor ve hemen hemen dil
ağırlıklı hiçbir okula giremiyor. Girebil-
dikleri ise kimsenin girmek istemedi-
ği bölümler.
Yine aynı kâğıtta, Türkçe sorulannın
kırk beşinden kırk üçünü doğru yapıp
iki hata yapıyor. Sosyal sorulanndan
otuz altı doğru altı yanlış yapıyor. Bır
kâğıdın da herhangi bir sosyal ağırlık-
lı okula girmesi mümkün olmuyor. Bil-
diğimiz hesaplama yöntemleri nede-
niyle.
Olaya tersinden bakarsak, dil bölü-
mü mezunu bir genç, diyelim ki, dok-
san dokuz soru değil kırk soru yaptı.
Bu kâğıdın sahibi daha fazla puan alı-
yor ve doksan dokuz soru yapan
gençten daha yüksek puan aldığı için
şansı daha yüksek hale geliyor. Yani
hiç dil bilmeyen bir genç mükemmel
dil bilen bir gençten daha şanslı ola-
rak bir dil okuluna girebiliyor. Sonuç-
ta, onun orada iyi bir dil öğrenmesi
hiçbir zaman mümkün olmadığı için
üniversitelerin dil bölümü çöküyor.
•••
Bu arada ilginç bir gerçekle daha
yüz yüze geldik. Yabancı dille eğitim
yapan özel okullara, dil bölümü açma
hakkı tanınmıyor. Bu nedenle yaban-
cı dille eğitim yapan bir genç, üniver-
sitelerin dil bölümlerine giremiyor.
Böylece çok çarpık bir tablo ortaya
çıkryor.
• • •
Dünyanın neresinde böyle bir sis-
tem var doğrusu merak ediyorum. Av-
rupa ülkelerinin birçoğunun eğitim
sistemini biliyorum.
Böyle bir saçma hesaplama siste-
mine rastlamadım. Orada aslolan bil-
mektir, yetenektir. Bizde ise okul öğ-
retmenlerinin vereceği ders notlan, li-
se bırde iken seçmek zorunda kaldı-
ğınız bölüme devam etme şartı her
şeyi belirliyor.
Bu sistem, sadakati ve boyun eğ-
meyi esas alan medrese sisteminin
bir devamı ve akıl almaz sonuçlar ya-
ratıyor. Bu kadar kötü bir sistem nasıl
kuruluyor ve sürdürülüyor, anlamakta
güçlük çekiyoruz. Aslında Türkiye'nin
diğer alanlanna bakınca, eğrtimin de
onunla paralel gittiğini görüyor ve bir
kez daha kahroluyoruz.