26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2*=* AĞUSTOS 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA J V U A J Â LJ-K kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 ' Trihn içinde film' çeşitlemesi niteliğindeki İspanyol yapımı 'Başyapıt' bugün gösterimde Yddızı kaçir ve zorla oynatIspanyol yapımı "Obra Maestra- Başyapıt", konusu bakımından bir- k a ç ay önce Istanbul Fılm Festiva- li'nde seyrettiğımiz John \Vaters fil- mi "Cecil B. Demented"ı çağnştın- yor fena halde. L'çuk kaçık, komik ve hırazır filmlenyle çeyrek yüzyıldır tüm dünyada özel bir hayran kitlesi edinınış, kışkırtıcı, tuhaf, kendıne özgü çizgisini yıllardan ben sürdü- ren. 'Kitsch-Trash'in PapaV John Waters'ın. Hollywood tarzı fılm ya- pımalığıyladalgasınıgeçtiği "Cecil B.". ünJü biryıldızı kaçınp zorla fII- minde oynatan. Amerikan sınema- sında var olan sisteme ve zıhnıyete karşı bayrak açmış, çılgın bir yeral- tı sineması yönetmeniyle 'devrimci' çetesinin delıdolu öyküsüydü. hatır- lanacağı gibi. Meraklısının gitgide ufak aynntı- larına dalarak daha bir ilgiyle ısına- rak seyredeceğini zannettiğimiz, İs- panyol filmi "Başyapıfta. iflah ol- maz iki sinema tutkunuyla. hayranı oldukları \e kaçınp tutsak ettiklen. mesleğinin doruğuna yükselmış bir oyuncunun zoraki beraberlıklerını eksen alıyor. yazar. senarist ve taze yönetmen David Trueba.Tabii John Waters'dan farklı tarzda. daha bildik ufuklara ve klişe duyarlıklara yelken açarak. David Trueba'nın 1997'de. ilk filmi "La Buena Vlda-Güzel Ha- yafla uluslararası festivallerde ka- bul gören, ödülleralan bir "yetenek" olduğunu kanıtlayan panltılar var filmde. 'Un uyuşturucu gibidir' 8 yıl kadar önce "Belle Epoque"la adını duyuran. müzik ağırlıklı "54. Sokak"ryla bu yılın festival seyırci- sini hoşnut eden araa kısa bir süre önce sınemalarda seyrettiğimiz, Pe- nelope Cruz'lu "Sokaklann Kıa^nı Obra Maestra (Masterpiece) / Yönetmen, senaryo: David Trueba / Kamera: Javier Aguirresarobe / Müzik: Roque Bands / Oyuncular: Ariadna Gil, Pablo Carbonell, Santiago Segura, Luis Cuenco, Jesus Bonilla / Ispanya 2000 (Belge Film) Başyapıt'ın en iyi oyuncusu Ariadna Gil'in iki sinema delisinden kaçıp kut iuinıak n,ın gobeği çathyor. pek tutmadığımız tanınmış İspanyol yönetmen Fernando Trueba'nın kar- deşi olduğu "bildirilen" Da\ ıd Tru- eba, ikinci filmi "Başyapıfta sine- manın mutfağına çeviriyor kamera- smı. Sinemada sık sık tekrarlanmış bir "film içinde film" öyküsü çeşit- lemesiyle karşı karşıyayız yine. Bu gözükara iki amatör sinema de- lisinın, 8 mm. kamerasıyla yatarak travelling bile yapan, şışman. zorba yönetmen Benito Canaveras'la (San- tiago Segurda). özellikle Amerikan müzıkallerıne vurgun "kankası", "soğan suratlT, hımbıl aktör bozun- tusu Carolo Suarez Perales'in (Pab- lo Carbonell). aranan, gözde yıldız Amanda Castro'yu (Ariadna Gil) güpegündüz kaçırarak çekecekleri 8 mm.'lık. amatör işı fılmlennde zor- la oynatmalannı hikâye edıyor "Baş- yaprt", alçak gönüllü. gülümsemele- ri arkadan gelen. sıcak bir komedı havasında. 4 Başanyı yatağa götüremezsiıT Artık teoriden pratiğe geçerek "amatör şevki ve yürütme azmiyle" film çekmeye kararlı bu ıkı coşkulu 8 milimetrecinin, hobı boyutlarını aşan sinema aşkı. onlan yakın çev- relerinden kopartacak kadar yoğun. Günlük yaşamın sıradanlığından, ai- le-çevre kıskacından kaçıp kurtulma çabası, ortak sinema tutkusunda bır- leştıriyor yönetmen Benito-oyuncu Carolo ikilisıni. Feleğin çemberin- den geçmiş. ancak dayanma gücünü bulabildiği kokainle parlak hayatını sürdüren. bıkkın. bezgın. güzel Amanda'yı bir türlü ıkna edemeyin- ce ağzını bantlayıp ellennı kelepçe- leyerek Benito'nun şehir dışındaki boş evine kaçınyorlar. Polis ağabey başta olmak üzere. kalabalık ev hal- kı eve dönünce çekimi sürdürmek için göbekleri çathyor amatör sine- macılanmızın. Carolo bir kaçma anı- nı kollayan "Uahe"sıne karşı hep se- vecenken Benito zaman zaman epey sert davranıyor Amanda'ya. Hayra- Pisi pisi-kuçu kuçu dalaşı Kötü kedi IVIr. Tvvinkle. Sinema (daha doğrusu Hollywo- od) tarihi, başrole insan karakten verilmiş bazı evcil hayvanlann oturtulduğu filmlerle doludur. Dis- ney yapımı "Leydinin Aşta w ndan, gişede iyi çalışan (köpek) Lassie. (yunus) Ftipper, (balina) Willy vb.'nin serüvenlerine kadar başlı başına özel bir tür oluşturagelen hay- van filmlerinde van- lan yeni bir aşamayı örnekliyor "Kedüer ve Köpekkr". Son dönemde git- tikçe gelişen bilgisa- yar teknolojisi saye- sinde,*Babe",''Hay- van Çiftfiği'' gibi ya- kın tarihli örneklerin başan reçetesini uy- gulayaraİc 40 yıllık artistmişçesine rol kesen ve konuşan ke- dilerie köpekleri. in- san oyuncularla bir araya getiriyor "Cats & Dogs". Lavrrence Guterman'ın yönettiği filmde ko- nu. ezeli rakip pisi pısilerle kuçu kuçulann amansız mücadelesi. Beklendiği gibi, kediler filmin kö- tüleri, köpeklerse iyileri! însanda- ki köpek alerjisini yok edecek bir i- laç formülünün peşindeki, babalık- tan yana pek nasibini almamış bir bilginlekansı ve oğlunun (J.Goldb- lum, E. Perkins, A. Pollock) ve kü- çük köpeklerinin de kanştığı, mut- lu sona çıkan bu mücadele. beylik 'köpek insanın can dosrudur' mesa- jınabağlanıyoralı- şılmış tarafından. Oyunculuğa eğı- tilmişlerle, bilgisa- yar animasyonu ürünü hayvanlann insanvari mimikler- le konuştuğu film- de dünyaya egemen olmak amacıyla ka- pışan bir grup ke- diyle köpeğin dala- şı, eğlenceli, espri- li bir şekilde görün- tüleniyor. Kimi yer- de casusluk ya da uzay filmleri paro- disine dönüşen. ki- mi yerde sürükleyi- ci aksiyon kovala- macalanndangeçilmeyen "Kediler ve Köpelder'*, ailece seyredilecek sevimli bir fantezi sonuçta, Ama ni- ye Türkçe dublajlı versiyonuna mahkûm edildik, anlamadık... Cats & Dogs / Yönetmen: Lavvrence Guterman / Senaryo: John Requa, Glen Ficarra / Kamera:Julio Macat / Müzik:John Debney / Oyuncular: Jeff Goldblum, Elizabeth Perkins, Alexander Pollock / ABD 2001 (WB) Filmin iyi köpeği Lou. te» nı olduklan yıldızla yanak yanağa, birbirlerinin fotoğraflarını çekiyor, hatta mastürbasyon bile yapıyorlar o uyurken. (Hele Carolo için sorun olan Amanda'yla aşk sahnesi çevir- mek, ateşle barutu yan yana getir- mektenfarksız!) Sonunda tekerlekli sandalyeye mahkûm, felçli bir kadın rolünde, çe- kilecek filmde(!) oynamayı kabul- lenmekten başka çare bulamıyor Amanda. bu iki sinema delisinin elinden kaçıp kurtulabilmek için. Başta söyledıği "Def olun çıkuı ha- yatundan" tümcesinı mecburen ya- layıp yutarak iki çatlağın titrek 8 mm. kamerayla çekilmiş, amatör ça- Iışmalannı mecburen seyredip engin sinema külrürlennı sineye çekerek. Tîm Burton'ın şimdiden klasikleş- miş "Ed Wood"unu çağnştıran gro- tesk sahnelerle sürüp giden "Başya- pıt", sinema- seyirci bağlamında, despot yönetmen-ezdiği oyuncusu, ünlü yıldız-edilgen hayranı vb. gibi alışıldık yan temalar, yedinci sanata ilişkin göndermeler, beylik gözlem- ler ve belırgin bir kara mızah da içe- riyor. 3 karakter arasında gelişen o- lay örgüsü, oldukça düz ve basmaka- lıp. "Başyaprt", seyir olarak eli yüzü düzgün bir bütûnîüğe ulaşıyor kaba saba ve naif kaçsa da. Yer yer sıcak duyarlıklar yakalıyor ama kesinlikle bir başyapıt düzeyinde derinliğe eri- şemıyor film. Amatör şevkiyie profesyonellik Yazar-yönetmen David Trueba üç kahramanını aynntılı biçimde ışle- meye önem vermiş. Ariadna Gil'in öne çıktığı üç oyuncunun perfor- manslarının, işlek bir kamera ve mü- zik kullanımının da katkısıyla rahat- lıkla seyrediliyor "Başyaprt". Ne an- lattığından çok nasıl anlattığı bakı- mından sınıfı geçen David Tru- eba'nın gelecekte daha anlamlı ve önemli filmleryapacağı söylenebilir. "Ün, u>uşturucu gibidir'' ya da "Ba- şanyı yatağa götüremezsin" gibisin- den özlü laflar eden, annesiyle duy- gulu bir telefon konuşması yapan, in- san (ve hayat) sarrafı Amanda rolün- deki Ariadna Gil'in sivrildiği a Baş- yapıt" sonuçta yavan ve vasat bir gro- tesk şirinlikten öteye geçmese de ye- ni haftanın en iyisi sayılabilir. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK Entrikası iyi kundmuş bir gerflim Amerika, Goergia. Arkansas'ta herke- sin bırbirinı tanıdığı küçük bir kasaba. Büyük ağaçlann arasında, doğanın için- de kurulmuş kasaba, ıçıne dönük hayatı- nı yaşıyor. Annie, bu kasabaya kocasının işi nedeniyle gelen bir kadın. Kocası bir yıl önce fabrikadaki bir kazada ölünce üç çocuğuyla dul kalmış. Annie'nin bırözel- liği var: Bilici. Görmediği olaylan bili- yor, gelecekte olacakJara ilişkin önsezisi var ve insanlar başa çıkamadıklan olay- Iar için ondan yardım alıyorlar. Bilicilik, falcılığa yakın bir özellik. Ama tarihin her döneminde bü>ücülük ve cadılık suç- lamasına konu olmuş. Oysa büyücülük ve cadılık, olaylan istediği yönde geliş- tirrne gücü olarak biliniyor. Bilici ya da falcılann böyle bir gücü yok, onlar sade- ce olanlan ve olacaklan görüyor ve söy- lüycrlar. Annie'ye gelenler arasında eşi- nin kendine karşı şiddet kullandığı Vale- rie i e ruhsal dengesi bozuk Buddy Cole da vır. Annie, kendisıne başvuranlara bir terapıst gibi yardımcı oluyor, yapmalan gerekenler konusunda yol gösteriyor. Va- lerie'nin kocası Donnie, kansını döv- mekten çekinmeyen sert karakterli biri- si. Annie. çaresiz Valene'ye kocasından aynlmasını öneriyor ama Donnie bundan hiç hoşlanmıyor ve Annie'yi tehdit edi- yor. Öte yandan ruhsal sorunlan olan Buddy de Annie'den yardım ısteyenler- den, Annie ona nasıl edeceğini pek de bilmiyor. Filmin orijinal adı olan TheGift-Arma- ğan. Annıe'ye verilmiş olan 'olanlan \e olacaklan görme gücü'ne atıfta bulunu- yor. Ancak böyle bir armağan almış biri- si de bu özelliğinden insanlan yararlan- dırmakla yükümlü oluyor. Kasabada An- nie'den hoşlanmayanlar da var. Onlar ka- dını 'büyücülük'le suçluyorlar ve başka- lannın işine böyle kanşılmasından hoş- nut değiller. Aile danışmanlan da böyle suçlamalarla karşılaşır, yakınlannın dav- ranışlannın değişmesinden hoşnut ol- mazlar. Bu arada, büyük oğlunun okulun- daki öğrermenle görüşen Annie, bu öğ- retmenle nişanlısı genç kadının gelecek- lerinde olumsuz bir şey 'görür'. Bir süre sonra bu genç kadın ortadan kaybolur \ e polis de inanmasada Annie'ninyardımı- nı ıster. Böylece işler daha da karışır. İlk bakışta mıstik bir film görünümu verse de filmin devamında orta>a çıkaıı psikolojık gerilım, yönetmen Sam Rainıi ve oyunculann 'çok iyi' düzeydeki başa- nlan ile izleyiciyi sürüklüyor. Sürprizli gidışler, karakterlerin ışlenişındeki can- lılık, mekân seçimindeki gerilim her an düşmeyen bir tempoyu yakalamış. An- nie rolünde Cate Blanchette çok ıyı. Sa- de, sakin ama kararlı bir bilici. Donnie ro- lünde Keanu Reeves, öğretmen VVayne rolünde Greg Kinnear. Valerie rolünde Hilary Swank ötekı rol oyunculan da çok başanlılar. Karakterler, belirgin özellik- leriyle çok iyi çizilmişler. Sonuçta. ent- rikası iyi kurulmuş, karakterleri çok iyi işlenmiş başanlı bir film izliyorsunuz. Mistik öğelerden çok. insanlar arası ıliş- kılerin zengin bir gösterisi. Gerilim ve korku dozu da hayli yüksek ve yer yer iz- leyiciyi hoplatacak derecede. Zevkle ız- lenır. 'The Gift-Üçüncü Göz' filminde Cate Blanchette çok iyi KEDİGÖZÜ L VECDİ SAYAR Yaşamım Benim En Güzel Şiirim "Birduruştan, birsözden, bir kavgadan, birdize- den neleröğrenilebilir" diye soruyordu Ünal Ersöz- lü, 2. Can Şenliği için Izmir Büyükşehir Belediyesi'nin (Namık Kuyumcu'nun editörlüğünde) hazırladığı ki- tapçıkta. Gene binlerce Can dostu buluştuk Dat- ça'da, şainn 75. yıldönümunde. "Yaşamım benim en güzel şiirim" diyen büyük şairi andık şıirlerte, şarkı- larla. Bu kez, şairin "muhalif" yönü ve "politik kimliği" üzerinde yoğunlaştık. Oral Çalışlar'ın deyişiyle, "Can Yücel yaşarken asi birşenlikti". Onun isyanı- nın bütün boyutları ile tartışılması gerekiyordu. Can, "Kûçük kızım Su'ya bakmayın siz, ona göre ben o'ooh!.. yumuşak, akbaşlı bir kaplanım" diyordu. Yaşamım şiire dönüştürmesinin sihri de burada ya- tıyordu işte. Kaplanlığında... Düzenle barışık olma- yan, "muhalif" kimlığinde. Can Yücel'in doğum gününde Datça Açıkhava Ti- yatrosu'nu dolduran binlerce seyirci akbaşlı kapla-» nı coşkuyla anıyordu. Bu coşkuya, Grup Gündogar- ken de katılıyordu sahneden. Hepimiz onlara uy- muş, yuvadan uçan kuşların taklidini yapıyorduk. Birden, beni işaret etmez mı? "İşte, nesli tükenen kuşlardan biri!" Aşkolsun llhan Şeşen, insan hiç gerçeği kedinın yüzüne vurur mu? ilhan, yalnızca şaka yapmıyor gibi geldi bana. San- ki kalabalıktaki gençlere sayılan giderek azalan bir kuş türünü anımsatmak istiyordu. Muhalif kuşlara saygısını dile getiriyordu. Can olsaydı, belki de sun- turlu bir küfürle anımsatırdı aynı gerçeği politikaya zerre kadar ilgi duymayan gençlere: "Kıçımın fosfo- ruylaaydınlanın". Nesli tükenmekte olan kuşlann sayısı epeycefaz- laydı hafta sonunda Datça'da. Can Yücel'e yakışaa bir kalabalık. Isa Çelik, "Bilim Sanat Kültür Insan- lan" sevgisiyle oradaydı. Artık aramızda olmayanlar-_ la, olanlaryan yana, iç içeydiler. Hepsi deyaşıyordır çünkü; hepsi de yaşamlarını şiire dönüştürmüş in- sanlardı. En kalabalık grubu, şairleroluşturuyordu el- bette. Birini unutuveririm endişesiyle tek tek isim sa-î yamıyorum. Sonra tiyatrocular, Rutkay, Genco, Derya, Ülkü ve Jülide . Haluk Levent, çok farklı bir atmosfer içinde olmanın mutluluğunu yaşıyordu şairin sevgili eşi Güler Yücel'le kucaklaşırken/ Gençlere, "Bir Zeynep Oral, bir Genco Erkal kolay' yetişmiyor" derken, Datça'daki buluşmanın anlamı- 1 nı vurguluyordu. Farklı noktalardan, farklı birikimler- den gelen ve Can'ın etrafında buluşan bu insanlarn birleştiren ortak nokta bir şeylere "muhalif" olmala-j nydı her halde. "Sanat, Bilim ve Politika" başlıklı panelde de ay-| nı sorunun yanıtını aradık. Peki, neydi sanatı, bilimi ve politikayı buluşturan şey? Erdal Inönü'nün de- diği gibi "gerçek arayışı" mı, Talat Sait Halman'ın anlattığı gibi düzenle kan uyuşmazlığı mı? Halman,' çağlar boyunca iktidardakilere muhalefet etmiş, bir yüzden "başını vermiş" nice şairi sıraladı. Ufuk Uras,; örgütlü mücadelenin önemini vurguladı ve sanatlan politikanın ilişkisini irdelerken, "Sanatı politikaya ta-^ bi kılmak yerine, politikayı sanata tabi kılmak"\an. söz etti... Elbette, onlar da politika ile bilimi kişilikle-} rindebütünleştirebilmişnadirkuşlardandı... ° Şükran Kurdakul'un deyişi ile "bilgelikle herge- leliği buluşturan" koca şair, sanatla politikanın yan«' yana duruşuna, ortak mücadelesıne en iyi ömeği vermişti tüm yaşamıyla. Aydın Çubukçu'nun dedi-. ği gibi, "Can Yücel eski 'heccavlar' gibi temelsiz, da-. yanaksız bir muhalif değildi. Aktif politikaya uza/cj kalmadı. Önce TlP'te sürdürdü kavgasını, sonra ÖDP'de 'Ağaç kuşa, kuş ağaca kayıtlı' dıyerek..." ' Sezai Sanoğlu'nun tanımıyla "En sivrimiz, en ita-' atsizimiz, bizim yerimize de devletinyüzüne karşı ko-'- nuşan en dobramız" oldu. i A "Omrümce hep muhalif yaşadım, - ; Devletçe de menfi bir tip sayıldım, ^ Bu nedenle kan grubum RH Negatif"... Elbette, "muhalif olmak"\a "muhalefet yapmak" J arasında fark vardı. Ahmet Telli, muhalefetin "ikti-' dar talebi" olduğunu vurgulayarak, şairin "muhalif" kalmasını öneriyor, devletin sanata "gölge etme- mekle" yetinmesı gerektiğini söylüyordu. Orhan AJ- kaya ise, devletin sanatı -kuşkusuz yönlendirme-,[ den- desteklemesi gerektiğini savunuyordu. "Şiir ve' Muhalefet" panelinin öteki konuşmacılan Sina Ak- yol, Mehmet H. Doğan, küçük iskender de, şiirin; iktidarla çelişkisini vurguladılar, "ortodosk" değil, { "heterodoks" olmasının doğası gereği olduğunıp söylediler. Kuşkusuz, bir tavn olması gerekiyordu şairin. Partili ya da partisiz olmak sanatçının kendi-T seçimine kalmıştı. Kuşkusuz Can Yücel gibi, Nâzım Hikmet gibi büyük sanatçılar bu çelişkiyi aşmış, hem örgütlü hem de bağımsız olmayı becermişlerdi. Ya- şamın şiire dönüşmesi de bu olsa gerek... 7 Moore'a, ömür boyu başan ödülü > • KINGSTON (AA) - Tunst kenti Montego Bay'de 31 Ekim-4 Kasım günleri arasında , yapılacak üçüncü Jamerican Film Festivali'nde Ingiliz ajan 007 James Bond filmlerinin unutulmaz aktörü Roger Moore'a 'Marcus , Garvey Ömür Boyu Başan Ödülü' verilecek. Bu,., yıl ikincisi verilen ödüle geçen yıl sanatçı Harry , Belafonte değer görülmüştü. Jamerican Film Festivali, fılm yapımcısı Sheryl Lee Ralph { tarafından, Jamaika kültürünü ve bağımsız j filmleri geliştirmek amacıyla başlatılmıştı. Çocuk Edebiyatı Roman Yamşması • Kültür Servisi - Bu Yayınev ı. çocuk ve \ ilkgençlik kitap serilerinı genişletmek için ™ 1996 yılından beri 'Çocuk Edebiyatı Roman Yanşmasf nı düzenliyor. Yayınevınin yeni yazar ve yapıtlara fırsat tanıdığı yanşmanın bu yılki başvuru tarihi kasım ayı sonuna kadar uzatıldı. 2001 Çocuk Edebiyatı Roman Yanşması'nın Seçici Kurulu ise. Mario Levi, Nezihe Meriç, Doç. Dr. Sedat Sever, Tank Dursun K., Yusuf Çotuksöken, Dr. Necdet Neydim'den oluşuyor. BUGÜN - • İŞ SANAT'ta 'Avrupa Sinemasında Kadına Bakış' başlığı altında Bernardo Bertolucd'nin yönettiği 'Çannmış Güzellik" adlı film izlenebilir. (0 212 316 15 77) • BÜYÜKADA KİTAP ŞENXİĞl'nde 16.00- 21.00 saatleri arasında Rıdvan Akar'ın ımza günü gerçekleşecek. (382 33 66)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle