19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2001 CUMA OLAYLAR VEGORUSLER [email protected] B ıreyle toplumun bı- reyle devletın çatışma- sı çağlar boyu suregel- mıştır Topîumsal ya- şamınbelırleyıcısı ıh- cı gucu ıle dev letın ıtı- cı gucunu bıreysel guçlerın toplamı oluşturur Oyleyse toplumun ve dev- letın bıreye bakışında bu olgunun go- zardı edılmemesı gerekır Toplurn dev - letın varlığııun gostergesı bıreylenn ya_da bırey kumelennın eylemlendır "Özne" kavramından kaçan, bu kav - ramdan korkan v e bu korkuyu saplan- t halıne getıren toplum devletler aslın- da olu yapılardan başka bır şey değıl- dırler Çunkuguçtenyoksundurlar Bı- rey, toplumun ve devlenn karşısında oz- gürlüğunu arayan ve araması gereken bır oğe olarak durmaktadır CemEroğhı'na gore bu baglamda sı- yasal akımların devletten hoşnut ol- duklan söylenemez Devletkaldıkçaoz- gurlukten pek soz edılemeyecektır Dev letle ozgurluk arasında bır bağ- daşmazlık var olacaktır (Devlct Ne- dir?, Imge Kıtabevı. Ankara, 1990) Bu bağdaşmazlığa karşın devlet hep guçlenegelmıştır Insan yaşamının her yonune kanşmış, en gızlı noktalarına el atmıştır Insanını hor goren madde- cı toplum/dev letlenn baskısının bıre- yı yok olmaya doğru ıttığı açıktır Dev let butun bunlan duzen adma. akılcılık adına. tanhe saygı adına yap- tığını soyler Bu noktada duzen adına hareket ettıgını ılen suren yararcı top- lum dev letın ve kuru akılcılığın eleş- tınsıçıkıyorortaya "AJmyaasTduşun- cesı ıle ozgurce karar verebılme ara- sında sıkışıp kalan ınsanın trajık duru- mu bu eleştınnın kaynağını oluşturur Zaten antık tragedyanın temelınde ya- Birey Olmak... Pnof. Dr. CENGIZ ERTEM Hacettepe Unı Eğıtım Fak Fransız Dılı Eğıtımı Anabılım Dalı tan oğelerden bın de bu ıkı noktanın karşıtlığıdır Toplumu yonetenler ku- ru bırermantıkçıolmamalıdırlar Tûm yonlenyle bıreyı gozardı etmemelıdır- ler Bazı toplumlarda aslında yönetıcı- lenn çıkarlannı kollamak olan duzenı kurtarmak adına yapılanlan, ozgür bı- reyler eleştırebılırler yalnızca Ozel- lıkJe dın, devlet ve tanh gıbı bırtakım guçlenn dokunulmaz değerler olarak sunulduğu toplumlar yaşama sırt çe- v ıren toplumlardır Buguçler karşısın- da tartışmasız baş eğen bır kımse ken- dısını yonetenler onunde de baş eğe- cektır Bu toplumlardakı devlet yapı- sında baskıcı bır anJayış egemendır Kafka'mn hemen tum yapıtlannda en guzel bıçımde dıle getırdığı bu baskı- cı anlayış, kendısıne en sert eleştınle- n yoneltenlenn, bıreysellıklenne onem verenlerolduklannı çok lyı bılır Bu bas- kıcı anlayış bu nedenle devlet kavra- mını tabulaşrınr Boylebıranlayışasa- hıp yonetıcıler XTVILouis'nın "devlet benim" dedığı gıbı devlet kavramını kendılenyleozdeşleştınrler Bırey ola- mamış ınsanlardan oluşan toplumlar- da kendılenne karşı cıddı bırtepkı gos- tenlemeyeceğının bılıncındedırler Bu- nun ıçmdır kı halkın kendılennın tum uygulamalannı benımsedığmı ya da sabırla karşıladığını, herhangı bır top- lumsal patlamanın söz konusu edıle- meyecegını rahatlıkla söyleyebılırler Bu tabulaştırma ve özdeşleştırme sa- yesınde yolsuzluklann, yağmalamala- nn. topîumsal çurumuşlugun ve ko- kuşmuşlugun, ınsan beyrunm ve yure- ğının yok edılışının ustune perde çe- kılmış olur Devletın kendısı, yapısı sorgulanabıldığı gıbı burada asıl so- zunu etmek ıstedıgım, devlet adamla- nnın sorgulanması ve eleştınlmesıdır Değerlerın tabulaştınldıgı bırtoplum- da orneğın dm adamlanna yonelık bır eleştın nasıl dınsızlık ve tanntanımaz- lık suçlamalanyla karşılanabılırse dev- letadamlanna yonelık bıreleşnn de dev- letı tahnp olarak değerlendınlebıhr Bırey olma bılıncırun sılınmeye başla- dığı, ınsan kavramının çökertıldığı, yozlaşmanın yoğunlaştığı toplumlarda dev let adamlannın ağzmdan çıkan dev- letı zedelemeyın turunden sozlenn ar- kasmda, bana dokunmayın anlamının da yattığını bılmek gerekır Fransızya- zarJeanGenet'nın, çağdaşı olan bırşa- ınn bıçemını tanımlarken kullandığı ıfadelen boyle toplumlara uyarlaya- cak olursak dıyebılınz kı baskıcı arîla- yışa sahıp devlet adamlannın, yonetı- cılenn söylemlennde "sözcükİer ara- sındaki boşluklardan voğun bir ver al- ü yaşamını haber veren kotu, ağır bir koku yayüabilir." CJean Cocteau"ın Fragments et autres textes, Gallımard, Pans, 1990, s 62) BediaAkarsu,Çağ- da$Fefeefeadlık]tabının"YaşamaFel- sefesi" başlıklı bolumunde Nietzsc- he'den soz ederken "Nietzschefebefe- sinin ana çizgisi kendi çağuıa toptan bir karşı çıkıştir" dıyor (Mıllı Eğıtım Bakanlığı Yayınlan, fstanbul, 1979, s 44) Buradakı "karşı çüaş" deyışının altını çızmelıyız Nıetzsche, çağının tum degerlenne karşı cıktıysa çuru- mekte olantoplumlarda da bırey, çıkar- cı-baskıcı yonetımlenn ınsanı değer- len yok etmesıne karşı çıkmalıdır De- mek kı çözüm bırey ve bıreycüık an- layışında odaklaşıyor Bırey ozgur bır kışılık olarak, degı- şıme kapalı, durağan, dar goruşlu top- lum ve devletın, kendısıne uygulaya- cağı baskılara karşı koyar "AIm yaa- a" kavTamının ruzağına duşmeden ken- dısını, ozgür ıstencıyle yaratabılen, bu bılınce ulaşmış bıreylenn oluşfuraca- ğı toplumda dayatmacı anlayışın tu- tunması olanaksızdır Duzen adına kırlı ışler yapanların karşısında bırey, oznellığıyle vardır, yaşama ıçgudusuyle vardır. kendıne ozguluğüyle vardır, ozel alışkanlıkla- nyla vardır Kral Lear bıle, krallığı so- na erdıkten sonra ancak ozel alışkan- lıklanyla yaşayabıleceğını haykınyor- du kızına Bırey evrenı kavramak ıs- terken kendını de kavramak ıster, bu- nu da yalnız mantığıyla değıl, butün kı- şılıgı ıle, heyecam, ıçgudulen, dusgu- cü yaratıcı ve duyarlı yetılen ıle bır- lıkte yapar Somuruye, aldatmacaya karşı çıkış, oznellığını koruyarak çok yonluluğu de korumuş olan bıreyler- den gelır Tabulara karşı çıkabılenler oznellıklennı, değışıme açık yonlen- nı korkusuzca savunabıienlerdır Çun- ku değışım ınsanın ozunde vardır Jose OrtegaY.Gasset"İnsandadeğiş- mevenbirvön varsa buonuninsansoî- mavan vdnüdür" demektedır ("Le Passe et PAvenir pour rHomme actu- el" ın La connaıssance de rHomme au XXe Sıecle, edıtıon de la Baconnıere, Neuchatel, 1952, s 25) Toplum ıcın- de yaşamanın elbette bır bedelı vardır Bu da bellı kurallara uymak ve bellı bır düzenı korumaktır Toplum kurallan- nın ve düzenının yadsınması kargaşa ortamının doğmasına neden olur kı boyle bır ortamda da bıreyın ozgurlu- gu zaten ortadan kalkar Ancak bırey kendı ozgürluğu ıçın topîumsal kural- lara uymak zorundaysa toplum/dev- letler de bıreysel ozgurluklere saygı duymak zorundadırlar Düzenı kurtar- mak, sıkça gorulduğu gıbı, bıreyı yok etmenın bahanesı olmamalıdır Bırey, benzemezlığını ortaya koyabılen kışı- dır Oznellığını elden bırakmak ısteme- yen ınsandır Insan ıse tum yonlenyle vardır Tanhının ve geçmışının yanın- da anılanyla, alışkanlıklanyla, tutku- lanyla, benzemezlığiyle, ozlemleny- le, dunyayı ve gerçeğı algılayış bıçımıy- le vardır Bırevler çığ tanecıklen gıbı damla damla kaplarlar evrenı Evren- sellık bıreyın ozgurluğunde yatar Bı- rey olma bılıncıne sahıp ınsanı yarat- mak tum eğıtım kurumlanrun ve sıvıl toplum orgutlennın gorev len arasında yeralmalıdır Sağlıklı, uygar, demok- ratık bır topluma ve devlet yapısuıa ulaşmanın en onemlı yollanndan bın budur Yazımı Paul Eluardın bu oz- lemlenmı de dılegetırdığıne ınandığım şu dızelenyle bıtırmek ıstıyorum In- san oMum kav a oldum / İnsanda kav a kayada insan oldum /havada kuşoktum kuşta sonsuz enginlikkr / Soğukta çi- çek oldum guneşte nehir/Çiğ tancsin- deyakut oldum/Kardeşçe yalnız kar- deşçeözgür. ARADA BÎR Prof. Dr. CENGtZ KUDAY İki Dünya Savaşı: İki Tüfeğin Öykiisü 1915, Bınncı Dunya Savaşı'nın ıkıncı yılı Çanakkale'de Nısan'ın son gunlennde başlayan kara savaşlan surmek- te Bolgenın engebelı çetın arazısı keskın nışancılar ve sıper çatışmaları ıçın uygun bır ortam oluşturmaktaydı Yalnızca lyı bır atıcı olmak bır asker ıçın yaşamda kalmak- la aynı anlama gelmıyordu onlar "kamuflaj" arazıde yol alabılmek ve gozlem ıçın de lyı olmak zorundaydı Butun bunlar 1915'e kadar askersel tanımlaması olmayan nışan- cılar ıçın gereken becenlerdı Ingılız ve Avustralya ordulannın 1907 yılında tanıştığı Lee Enfield tufeklen 1914'te durbunlu ve gehştınlmış bı- çımıyle kullanılmaktaydı lyı bır durbunlu tufeğı olan bır keskın nışancı, dar bır açıdan uzun bır mesafeyı net gore- bılıyor ve bır grup ustune sen ateş açabılıyordu Anzaklar arasında sıvrılen bır keskın nışancı 355 numaralı er Willı- am (Bılly) Edvvard Sıng ıdı Bır Lee Enfield keskın nışan- cısı olan Bılly Sıng soğukkanlı bır yetenektı 1915 yılının Mayıs - Eylul suresınde Bılly Sıng 150 Turk oldurdu Yanmadada oyle soylenceleşıyordu (efsaneleşı- yordu) kı, General Bırdwood Istanbul'da olacaklan zama- nın artık çok uzak olmadığına ınanmaya başlamıştı Sıng'ın bır keskın nışancı olarak başanlan cepheden ya- zılan mektuplar yoluyla denızler otesınde de duyulurolmuş- tu Londra nın onemlı gazetelen Sıng ın başanlanndan soz edıyordu Bu durum Turkler tarafından farkedılmekte ge- cıkmedı, hattın guney ucundakı bu olumcul Avustralyalı duş- mana karşı tetıkteydıler Ikı keskın nışancılannı Sıng'ın us- tune gonderdıler, omuzundan yaralandı Sıng çoğu kez nışancıdan çok 'katıl" olarak anılıyordu, çunku çokmuş bır sıpenn altında kalmış yaşh Turk asken- nı bıle yalnızca bır hedef olarak gormekten çekınmemıştı 1915 Kasım sonuna doğru Sıng'ın olum lıstesı 200'un uzenne çıkmıştı 1916 da başanlanndan oturu bır madal- ya ıle odullendınldı Çanakkale'nın ardından Fransa'ya gıt- ü SonraAvustralya'ya evıne dondu, 57 yaşında "aorfanev- nzması rvptunj"nöen oldu Bu yaşanmış oykunun alıntılandığı Bob Courtney'ın "Anzac Gallıpolı Marksman" başlıklı yazısı şu satırlarla bağlanır "Turk ordusu Çanakkale'de bu tufeklerden hıç- hınne sahıp değıldı, eğer sahıp olsalardı Bılly Sıng hıkâ- yesı mutlaka daha farklı bır sonla noktalanacaktı " • • • Ikıncı Dunya Savaşı Eylul 1942 Alman ordusu Stalıng- rad kapılanna kadar ılerlemıştır Rus ordusu çaresızlık ıçın- de beklemektedır Donanımları oylesıne yoksuldur kı her bır çıft askere bırtek tufek venlmektedır ve ıkıncı adam an- cak bınncısı devnldığınde sılahı alabılecektır Orduya henuz katılmış çocukluktan nışancı Vassili Za- rtsev, çarpışan ıkı ordunun arasında sılahsız olarak kaldı- ğında sıyasal buro gorevlısı Danilov dan nıhayet bır tufek edınebılır Vassılı elıne geçırdığı tufeğı ustalıkla kullanmak- tadır; bırkaç Alman subayının dakıkalar ıçınde vuruluşuna tanık olan Danilov bu yetenek karşısında dennden etkıle- nır ve Rus hatlanna donduklennde Vassıh'nın nışancılıkta- kı yetenek ve cesaretını Ordu gazetesıne yazar Vassılı ar- tık bır "keskın nışancı" olarak kabul edılmıştır ve oldurdu- ğu Alman subaylannın sayısı gıderek artar Rus ordusunda denn bır çaresızlık ve umıtsızlık surer- ken hıçbır zorlama hatta tehdıt askerlen kaçmaktan alıko- yamamaktadır Vassıh'nın gazetelerle, mektuplarla ve ku- laktan kulağa yayılan kahramanlığı gıderek efsaneleşır Vassılı artık bır kahramandır ve askerler yenıden cepheye koşmaktadır donanımlan noksan ama umut doludurlar • • • llk oykude sozu edılen Lee Enfield bugun Londra'da Im- penal War Museum'da sergılenmektedır, dıpçığı uzennde çok sayıda kuçuk çentık bıraz daha az sayıda da buyuk çentık vardır ve altındakı plakada Çanakkale savaşlan es- nasında Turkler tarafından ete geçınlerek zamanın Harbı- ye Nazırı Enver Paşa'ya armağan edıldığı daha sonra En- ver Paşa tarafından Hıcaz Emın Şerrf Hüseyin'e venldığı yazmaktadır En sonunda ıse Emır Huseyın tarafından Law- rence'a armağan edıldığı belırtılmektedır Ikıncı oyku ıse bugunlerde sınemalarda "Kapıdakı Duş- man" adıyla gostenmde olan bır flımın konusudur Her ıkı oyku de tumuyle gerçek olaylara dayanmaktadır ve olay- lann geçtığı zaman ve oykulenn baş kahramanlannın ad- lan çıkartıldığında bırbırlenne tıpatıp uymaktadırlar Bu satırlann yazan yıllar once bır Londra seyahatındesa- vaş muzesınde gorduğu Lee Enfield tufeğın altında oku- duğu yazıdan ve bugunlerde ızledığı fılmden dennden et- kılenmış, bu vatana taze bedenlerını feda ederken yepye- nı umutlann tohumlannı ekmış nıce Mehmetçıklen tarrfsc bır gonul borcuyla (mınnet) anmıştır Butun savaşlar kah- ramanlar yaratır, gende kalanlar ve yenı kuşaklar o kahra- manlan ya sadece bır ad kalana kadar her şeyden soyut- lar ya da onlara can venr soluk venr yaşamın ta ıçınde ku- caklar Butun kahramanlar bırer ınsandır ve savaşlann ın- sancıl boyutu o savaşlann perde arkasında gızlı nıce ınsan oykulerıyle doludur ve bu oykulenn orgusu ancak sanatla buluştuğunda soluklanır can bulur Unırtulmamalıdır kı bu yeğleme (tercıh) topîumsal çagdaşlaşma yolundakı yeğ- lememızle koşut olmaktadır Piyasa Ekonomisinde Fedakârlığın Vadesi Olmaz Hİkmet KURNAZ Bankacı, tktısatçı G eçmjş yıllarda, "muhtaç olduğu- muz70centrbul- mak ıçın açılan "isrikrarpakerJe- rinden" ne kazanıp ne kazan- madığımızı, ozellıkle kazanma- yanlanmız çoktan unutmuştur Fakat, 57'ncı Ecevıt Hükumetı ıle "döviz çıpasına" bağlanan fedakârlıklanmız sonrasında mıl- letçe bu-gunde yoksullaşmamız oyle kolay unutulacağa benze- mıyor Aslında, serbest piyasa ekono- mısıne geçtıkten v e ekonomıde ıstıkrann pıyasada sağlanacağı- na olan ınanç gözumuzu kor et- tığınden ben ne piyasa yasala- nnı ne de ıstıkrar programlan yapmayı becerebılıyoruz Nıte- kım daha dun, Bankalar Kanu- nu'nda yapılan değışıklığın he- men sonrasında, BDDK Başka- nı'nın, Hurnyet gazetesınde, u _Jüinaatime göre kanunun baş- tan aşağı AB direktiflettyle uy- gun olarak veniden vaalmasın- da yararvar" şeklınde bır açık- lamasıyeraldı Fakat kımse uze- nnde durmadı Doğrusu, ban- kacılık sıstemını duzenlemek ve denetlemekle gorevlı olan bır kurumun, baştan yetersız gordu- ğu bıryasa ıle sıstemde ıstıkra- n nasıl sağlayacağı hıç sorgulan- madı Turk bankacılık sıstemınde serbest piyasa bankacılığına ge- çılmesınden bu yana, Bankalar Kanunu'nda hemen hemen her yıl değışıklık yapılmasınm ne- denı hıç araştınlmıyor Bankalar Kanunu gıbı pıyasa- lan duzenleyen yasalar huku- metlenn ekonomıyı yonetme araçlan oldu Dunyanın otekı ulkelennde olduğu gıbı, ulke- mızde de hukumetlenn oteden ben bankacılık sıstemı uzenn- de yasal mudahalelen hep ol- muştur Gerçektende, hıçbır pi- yasa, devlet olmadan kendılı- ğınden yapılanmamıştır Kapı- talızmın anayurdu sayılan Ingıl- tere'de dahı piyasa mayası, pı- yasalan kurallanyla ışletecek yasalann mucadelesı sonucun- da tamamlanan ekonomının ku- rumsal çerçevesı ıçınde tutmuş- tur Turkıye'de piyasa yasalan, hukumetlenn ekonomı program- lan gıbı algılandığından yasa ta- sanlan, kamuoyunda ve Mec- lıs'te tartışılmadan, değışıklığı yapanlar da çoğunlukla aynı kı- şıler olduğundan cumle değı- şıklıklenyle olduğu gıbı kabul edılmektedır Dolayısıyla çok geçmeden aynı yasalar ekono- mının gundemını değışıklık tar- tışmalanyla yenıden ışgal etme- yı surdurürler Oysa bugun, kapıtalızmın ka- zandırdığı kuresel deneyımler ıle ekonomının amaçlannın ger- çekleştınlmesını kamu yenne pıyasalara bırakan ekonomıler- de, pıyasalan duzenleyen yasa- lann uzun vadede kalıcı bır ya- pıda, pıyasalann kurumsal çer- çevesını yol gostencıhğı ıle ge- lıştıren '^erspektiT' yasalar ola- rak duzenlenmesı gerekır Pıya- salan duzenleyen yasalann ka- Iıcılığı, yasalann hukumetten hukumete değışen ekonomık programlar olarak gorulmeme- sme ve ekonomının temel yasa- lan olduğunu unutmadan, tercıh edılen buyume stratejısı temelın- de duzenlenmesıne bağlıdır Eko- nomık programlar, yasalar çer- çevesınde hukumetlenn ekono- mıyı kısa vadede daha etkın ve venmlı bu- şekılde buyutme ça- bası olarak gorulmelıdır Buna karşın yasalar, pıyasalann ken- dı kurallanyla ışlemesını sağla- yan kurumsal yapılan ve piya- sa aktorlenyle olan karşılıklı ılışkılennı düzenler Nıtekım, ışleyışı kurumsal çerçevede be- krlenmış piyasa ekonomılenn- de kısa surelı dalgalanmalar dı- şmda, yaşanan ıstıkrann gen- sınde bugunden yanna değış- meyen, tercıh edılen ekonomık buyume "perspektifi" anlayı- şıyla uyumlu duzenlenen yasa- lar vardır Hukumetler de eko- nomık programlannı, soz konu- su yasal duzenlemeler çerçeve- sınde, ekonomık konjonkture gore kısa vadelı çozum olarak ka- muoyuna sunmak durumunda- dırlar Bu açıdan bakıldığında, ulkemızde ekonomık program- larla pıyasalan duzenleyen ya- salann bırbınnekanştınldığı ve piyasa oğretılenne ters duşen bır durum sergılendığı gorul- mektedu- Piyasa fıyatlanylayo- netılen ve sureklılığını her an değışen sunu ve ıstem dengesı- ne gore saglamaya çalışan pi- yasa ekonomisinde, İcısa vadelı çozumler ıçeren ekonomık prog- ramlarla ıstıkrann surdurulme- sı arzulandığı halde. Turkıye'de hukumetler, "eşyanın doğasına aykm'' olarak uzun donem yak- laşımlanyla beklentı yuklu eko- nomık programlan kamuoyuna çozum olarak sunmak suretıyle varlıklannı surdurmek ıstemek- tedırler Dolayısıyla Turkıye'nın ekonomı tanhı yırmı beş yıldan ben halktan fedakârhk ısteyen, fakat sonu yıne daha buyuk fe- dakârlıkla bıten "istikrar prog- ramlanyia" yazılmaktadır Doğ- rusu, uygulanan "jstikrar" prog- ramlan nasıl başlamaktaysa oy- le bıtmekte, ılk etkı ekonomıye zararhysa, sonu da zararla sonuç- lanmaktadu- Doğrusu hükümetlenmızın pıyasalan yasal duzenlemeler- le çalıştırmak yenne, ekonomık programlar doğrultusunda ka- rar ve tebhğler ıle ekonomıyı yonetmeye kalkışmalan devlet kuruluşlannı, sıyası kaygılarla seçmen sandıklan gıbı gonne- lenndenkaynaklanmaktadır Nı- tekım, Tasarruf Mevduatı Sı- gorta Fonu'nda bulunan banka- lar ıçın her defasmda farklı "ey- lem planı" kamuoyuna dekJare edılmekte ve bankacılığımızda yenı bır bankacılık turu ısrarla surdurülmek ıstenmekte Kaldı kı, ekonomıden tasarruf edılerek yararılacak kaynaklarla rehabı- lıte edılme olanağı olmadığı açık olan fon bankalannı dış kaynak- lı sermaye dışında yurhçı yatı- nmcılara sarmaya çalışmak, sıs- temde bır rahatlama da doğur- mayacaktır Duşunulduğunde, sureklı de- ğışen karar ve tebhğler ıle eko- nomıyı yonetmek hukumetler- le piyasa aktorlerı arasında "menfaat ilişkisinin" kurulma- sının yolunu açar IMF ıle yaşa- nan tartışmaların gerısınde, IMF'nın ekonomının yazılı ku- rallarla yonetılmesı goruşu sak- lıdır Piyasa ekonomısını kural- lanyla ışletecek, koruyacak ve piyasa aktorlenne pıyasalann kurumsal çerçevesmı gostere- cek "perspektifte'' piyasa yasa- lan ıstemektedır Pıyasalar, ancak yasalann gu- vencesıyle buyur ve gelışır Ya- salar yenne, hukumetlenn "ke>- fiyetine" gore çıkanlan karar ve teblıglerle çalıştınlmak ıstenı- len bır ekonomıde pıyasalara guven de kalmaz Dahası. pıya- salanna guv en unsurunun kalma- dığı ve bugunden yanna fıyat mekanızmasının dengelen su- rekJı değıştırdığı bır ekonomıde, hukumetlenn uzun vadede bek- lentı yuklu ekonomık program- larla halktan fedakârhk ısteme- sı hıç mandıncı olamaz Öncelıkle, pıyasalara guven sağlamak uzere dovızı spekula- tıf olarak alınıp satılan bır mal olmaktan çıkarmak amacıyla, banka ve fınans kurumlannın açık ya da fazla dovız pozısyo- nu tutmak yetkısı kaldınlmalı- dır "Güçlü bir ekonomive ge- çiş"ın sacayağını oluşturan do- vız, faız ve borsanm spekulatıf kazançlardan değıl, reel kazanç- lardan pay alması ıçın, once Turk bankacılık sıstemınde Turk Lı- rası guçlendınlmelıdır Banka- lar Kanunu da, Turk bankacıh- ğını spekulatıf nskler alan ban- kacılık yapısından, bankacılık faalıyetlenyle reel ekonomıden pay alan yapıya donuşturecek şekılde yenıden duzenlenmelı- dır Bu da yetmez, hukumet ınan- dıncılığnıı kendı "fedakârtığı'' ıle gostererek Anayasa, Sıyası Partıler ve Seçım Kanunu'nu pıyasalann beklentılen doğrul- tusunda değıştırerek pıyasalara guven vermelıdır GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMAİLANIMENDERESİCRA DAİRESİ'NDEN DosyaNo 2000-495 Tal Satılmasına karar venlen gayrunenkulun cınsı, kıymetı, adedı, evsafı lzmır ılı Menderes ılçesı Gumuldur beldesı Koya]t) mevkıuıde tapunun pafta 24 TIB, ada 2188, parsel 14'te kayıtlı 300 m2 arsa olup gayn- menkul Gumuldnr'de Hotel Perle yakınlannda ve halen sazlık durumda, karavolunun üst tarafındadır Bılırkışı beyanına gore m2"sı 20 000 000 TL den toplam 6 000 000 000 TL değenndedrr GumııJdur Beledıyesı'nın 18 Eylul 2000gun ve 2000-843 sayılı yazılannagore ımardurumu aynk nızamda 2 kat'a musaadelı 6 50 m yukseklıkte yapı ıznı vardır _ * Satış şartları 1 Satış 05 10 2001 gunu saat 09 45'ten 09 55'e kadar Menderes lcra Mudurluğû'nde açık artırma suretıyle yapılacaktır Bu artırtnada tahmın edı- len kıymetın ^o75'mı ve nıçhanli alacaklıJar varsa alacaklan mecrauunu ve satış masraflannı geçmek şartı ıle ıhale olunur Boyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhudu bakı kalmak şartıyla 15 10 2001 günu aynı yerde aynı saatlerde ıkıncı arttırmaya çıkanlacaktır Bu artırmada da bu mıktar elde edılememışse gaynmenkul en çok artıranın taahhudu saklı kalmak uzere artırma ılamnda gostenlen muddet sonunda en çok artı- rana ıhale edılecektır Şu kadar kı arttrma bedelının malın tahmın edılen kıymetının %40 ını buhnası ve satış ısteyenın alaca|ına ruçhanı olan ala- caklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevume ve paylaştırma masraflannı geçmesı lazımdır Boyle fazla bedelle alıcı çıkmaz- sa satış talebı duşecektır 2 Artırmaya ıştırak edeceklenn, tahmın edılen kıymetın %20'sı nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bırbankanın temınat mektubu- nu vermelen lazımdır Satış peşın para ıledu-, alıcı ıstedığınde 20 gunu geçmemek uzere mehıl verılebılu" Tellalıye resmı, ıhale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıttu- Bınlönış vergıler satış bedelmden odenu- 3 Ipotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılenn (*) bu gayrunenkul uzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı bel- geler ıle on beş gun ıçınde daıremıze bıldumelerı lazundır Aksı takdırde haklan tapu sıcıh ıle sabıt olmadıkça paylaşmadan harıç bırakılacaklardır 4 thaleye katılıp daha sonra ıhale bedelun yatırmamak suretıvle ıhalenın feshıne sebep olan tum alıcıJar ve kefillen teklıf ettıkJen bedel ıle son ıhale bedelı arasındakı farktan \e dığer zararlardan veaynca temernıt faızuıden muteselsılen mesul olacaklardır Ihale faria ve temerrut faızı aynca hukme hacet kalmaksızın Daıremızce tahsıl olunacak, bu fark varsa öncelıkle temınat bedelınden alınacaktır 5 Şartname ılan tanhınden ıtıbaren herkesın gorebılmesı ıçm daırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteyen alıcıya bır orneğı göndenlebı- ur 6 Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı gormuş ve munderecatuıı kabul etmış sayılacaklan başkaca bılgı almak ısteyenlenn 2000-495 Tal sayılı dos- ya numarasıyla Mudurluğumuze başvurmalan ılan olunur 6 8 2001 (*) UgıJıler tabınne utıfak hakkı sahıplen de dahıldır Basın 42389 PENCERE Bir Derviş Oyküsü... Cumhunyet'e en azından yuzde 25 zam gerek! Ne edıyor bu? 100bınlırazami Bır Amenkan Dolan 1 mılyon 450 bın lıraya tır- mandı, nerede duracak?. Işadamısın1 Ne yapacaksın? Durdu duracak, tırmandı tırmanacak, ındı ınecek, çıktı çıkacak Delı postekısı sayar gıbı her gun dovız kuru us- tune tespıh çekmekle ışler yuaır mu? Hangı uğursuzun karıştırdığını bılmedığımız bır acayıp pıyasanın kara tahtasında yazılı rakamlar, her gun yaşamı altust edıyor Pekı, uğursuzluk kımde7 Koalısyonun bakanlannda mı'? Piyasa zangoçlannda mı?.. Ecevit'te mı? Bahçeli'de mı7 Yılmaz'da mı9 Ya sendedır ya bende, helvacının kızında oyu- nuyla uğursuzluğun kımde olduğunu bulmak en lyı- sı1 Yoksa olan bıtenlerden sorumlu, ekonomının tek egemenı olarak ortada gorunen Derviş mı?. • • Bır derviş oykusu Padışah Dördüncü Mehmet "Avcı" lakabıyla anı- lırmış, ava çok duşkunmuş Sultan gece gunduz, sabah akşam demez, gun bır, hafta yedı, ay otuz av peşınde koştururmuş Bır gun yıne cumbur cemaat saraydan çıkılmış, padışah ve çevresındekıler gun karanncaya dek de- lı danalar gıbı dolaşmışlar, bır keklık bıle vurama- dan donuyoriarmış, avın tadı kursağında kaldığı ıçın padışah burnundan soluyormuş Sonunda neden elı boş donduğune ılışkın gerek- çeyı kafasında bulmuş - Sabah yola çıkarken saraydan yüz adım öte- de bır Bektaşı dervışı gordum, uğursuzluk onda- dır, tez koşturun, henfı bulup getınn1 Aramışlar taramışlar, yoksul Bektaşı dervışını bu- lup huzura çıkarmışlar Sultan, kaşlar çatık, bıyıklar buruk, ofkeden ko- purerek - Bre uğursuz, dıye bağırmış, sabah yoluma çık- tın, bır keklık vuramadım Sonra buyurmuş - Vurun şu uğursuzun kellesını' Padışah boyle deyınce Bektaşı dervışı dayana- mayıp patlamış - Ulan padışahım, demış, sen bana rastladın, bır keklık vuramadın, ben sana rastladım, kellem gt- dıyor, söyle bakayım hangımız uğursuz, sen mı, ben mı?. • Esnaf, gunler geçıyor, bır sıftah yapamıyor, duk- kânlar boş Işçı ışsız, çıftçı çıftsız . Uğursuzluk dız boyu... Pekı, uğursuz kım'? Elın fakın fukarası bır yana, koca koca ışadam- ları bıle yanıp yakılıyorlar Derviş, Dunya Bankası'ndan geldığı zaman her- kesın gozune sevımlı gorunuyordu Şımdı sokağa çıkmasın 1 Amenka'dan dolar mı getırdı, yoksa uğursuzluk mu, bellı değıl Eğer eylulde de durum vazıyetı boyle gıderse, ekımde şenlık başlar Hem de ne şenlık 1 • ~ ' } ' FİFA'nın kesin talimatı var alınacak k bu dergL. Ç^KTI !.. TÜM BAYİLERDE OF KADASTRO MAHKEMESİ İLAN EsasNo 2000 91 Davacı Orman Genel Mudurlugu tarafından Of Mey- valı koyu ada 140 parsel 1 sayılı taşınmazın davalı adına yapılan tespıtın ıptalı ıle orman olarak tescılıne karar ve- nknesı ıstemı ıle açılan davanın yargılaması aşamasında davaluıın olu olması ve mırasçılannın da adreslennın tespıt edılememesı nedenıyle ılanen teblığ yoluna gıdıl- mıştır Bu kez duruşmanın 14 09 2001 gunu saat 9'a bırakıl- dığı davalı Yusuf Ünal mırasçılan Asıye Havva, Emıne, Hatıme Fatma, Emın Inal'ın anılan gunde mahkemede hazır bulunarak veya bır vekılle kendılennı temsıl ettıre- rek tum belge ve dehllennı sunmalan aksı takdırde yar- gılamaya devam edılerek yoiduklannda karar venleceğı hususu davalılara teblıgat yenne geçmek uzere ılan olu- nur Basın 47365 Turkıye GazetedierCemıyetı nın yayınladığı gunluk BizimCiiete Üfke sorunlannakşkm raporianyia, araştırmalanyia koşe yazılanyla tarafaz habedenyte sıvıl toplumlann gazetesı Duzenlı okumakıçın abone olun, TeJ: 021151108 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle