25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURlYET 24 AĞUSTOS 2001 CUMA 14 KULTUR kultur(« cumhuriyet.com.tr Zihni Göktay, Feridun Karakaya ve Toron Karacaoğlu 'Sarıpınar 1914\ç buluştu MJ U müzikalin ibret olduğunu düşünüyoruz ve TBMM'nin 550 üyesinin de gelip izlemesini istiyoruz. Meclis tavanına çiğ . köfte firlatanlara, birbirleriyle kavga ettiklerinde 'Burayı tiyatro salonuna çevirdiniz' diyerek bize hakaret edenlere gerçek tiyatronun ne olduğunu göstermek istiyoruz.' iyatronım ııstaları ayıu sahnede NENAÇALİDtS Bu yıl Zihni Göktay 38., Feridun Karakaya 57. ve Toron Karacaoğlu 52. sanat yılını kutluyor. Yaşamlan- nın büyük bir bölümünü sahnede ge- çirmiş bu çınarlar için tiyatro, onla- n ayakta tutan en önemli neden. Ha- kan Alnner' in yönettiği ve Reşat Nu- ri Güntekin'in "'Değirmen'' isimli romanından Turgut Özakman'ın uyarladığı "Sanpınar 1914"te dünle bugünün Türkiyesi farklı açılardan ış- leniyor. Bu gece saat 21.15'te Açık- hava Tiyatrosu'nda sanatta 43 yılını geride bırakan tiyatro sanatçısı Tev- fik Gelenbe ıçın yapılacak yardım prömiyerinden sonra oyun, 30 Ağus- tos'a dek aynı yerde, 3 Ekim'den itı- baren ise Şehir Tiyatrolan'nın Har- biye Muhsin Ertuğrul ve Ümrani- ye'deki yeni sahnelerinde oynana- cak. - Geienekselyaz müzikalleri neden bhü? ZİHNÎ GÖKTAY-Yaz müzıkalle- ri 20 yıl öncesine kadar Rumelihisa- n'nda, 7 yıl öncesine kadar da Açık- hava'da yapıhyordu. Burada en son Çalıkuşu'nu sahnelemiştik. Rume- lihisan, Eski Eserler ve Arutlar Yük- sekKurulu'nunkararınca 'temsiller dokuya zarar veriyor' gerekçesiyle kaldınldı. Nedense tüm bu değışlık- ler Kültür Bakanhğı'nın kurulduğu dönemlere rast geldi. Böylece ihmal edildik ve yaz müzikalleri de unutul- du. Şimdi yeniden aynı geleneğı de- vam ettirecek olmak heyecan verici. FERİDUN KARAKAYA - Uzun bir süre sağlık problemlerimden ötü- rü sahnelerden ayn kalmıştım. Böy- le bir müzikalle yeniden gözümü aç- tığım sahnelere dönmek beni çok mutlu etri. Yıllar önce Gülhane Par- kı'nda başlayan bu geleneği devam ettirmek çok güzel. TORON KARACAOĞLU -' San- pmar 1914' Şehir Tiyatrolan'naata- nan Genel Sanat Yönetmenimiz Şük- rû Türen'in projesiydi. Müzikallere rahatsızhğım nedeniyle ara vermiş- tim. Yeniden sağlıklı olarak bu gele- neğe dahil olmak gerçekten önemli. Çizgi roman niteliğinde mûzikal - Türkiye, müzikal kültürünün ne- resinde yer ahyor? KARACAOĞLU - Türkiye müzi- kallere çok geç adım attı. Cemal Re- şh Rey, Muhlis Sabahattin ve Muh- sin Bey'in o zamanki operet özenti- si ile bazı işler yapümıştı, fakat Av- rupa'yı kopya etmekten öteye gidi- lemedi. 'Çalıkuşu' ve 'Sanpınar 1914'e baktığınızda farkı hemen an- lıyorsunuz. Müzığinde Türk motifie- ri var. yanı bızden bir çalışma. - Sanpınar dünün ve bugünün Tür- kiye'sine göndermeler de yapıyon.. GÖKTAY - Müzikalde mülkıye- den hasbel kader çıkan bir kaymaka- mı oynuyorum. Rolüme, kendi- me göre bazı değişiklikleryaparak bu- güne de göndermeler yapıyorum. 1914'tede Sanpınar vardı, bugün de var. Bu müzikalin ibret olduğunu dü- şünüyoruz ve TBMM'nin 550 üye- sinin de gelip izlemesini istiyoruz. Meclis tavanına çiğ köfte fırlatan in- sanlara, birbırleri ile ikide bir kavga ettikleri zaman 'Burayı tiyatro salo- nuna çevirdiniz' diyerek bize haka- ret edenlere gerçek tiyatronun ne ol- duğunu göstermek istiyoruz. KARAKAYA - Bir oyunda realite- ye dokunduğunda o zaman her şey çok farklı oluyor. Londra'da olduğum za- man Shakespeareın "Bir Yaz Gece- Gençlerle besleniyorlar- Üç usta tivatroeu olarak sahneyi gençlerie paylaşmak size nekr kattL.. GÖKTAY-Gençlerle oynamayı çok seviyorum, çünkü bizim meslekte usta-çırak ilişkisinm önemi çok büyük. Biz geçmiş deneyimlerimizle onlan desteklerken onlar da bizi yenılıklerle besliyorlar. Onlar bügısayarla biz Leyla Sayar'la büyüdük. Aradaki bu farkı kaTşılıkh bilgi ahşverişı ile kapatmaya çakşıyonız. KARAKAYA- Zihni ve Toron'la aynı sahneyi ilk kez paylaşıyorum. Bu tabii ki çok büyük bir keyif. bunun yanı sıra gençler var. Gençler ustalarla birleşince ortaya çok güzel şeyler çıkryor. Bu buluşmanın gençler açısmdan da çok önemli olduğonu düşünüyorum. İleriki yıllarda bizle aynı sahneyi paylaştıklan anılan olacak, bu büyük bir şans. En büyük pay da bu alaşımı yapan, tuzunu biberini katıpjyi bir tat çıkaran Hakân Altıner'de. KARACAOĞLU - Üçümüzün aynı sahneyi ilk kez paylaşmamızın dışında ben öğrencilerimle de aynı oyun tahtasuıın üstûndeyim. Bu bana büyük keyif veriyor. si Rüyası"nı izlemiştim. O günün başbakanına kadar göndermeler ya- pıldı. Biz de bugüne, hatta depreme varan mesajlar veriyoruz. KARACAOĞLU-Çızgi roman ni- teliği taşıyan bir müzikal; müziğin- den tutun da giysisine kadar. Yeri ve zamanı belli olmayan bir oyun gibi gözükse de özünde günümüzü çağ- nştınyor. - Tiyatro kökenli sanatçılann tele- vizyonlarda çahşmalannınasd değer- lendiriyorsunuz? GÖKTAY - Maddi nedenlerden dolayı önce radyo, sonra reklam film- leri ve dizilerde oynadım. Ama ola- bildiğince seçici davrandım. 'DadT dızisi için teklif geldiğinde şarkıcı- larla değil, tiyatrocularla oynanm de- dim. Mankenlerle ve şarkıcılarla oy- namama kararım var, satılık bir fiya- tım yok. KARAKAYA- Dıziler aktör ve ti- yatrocularla olur, mankenlerle değil. Genel olarak televızyonda bir yozlaş- ma söz konusu, ortaya iyi projelerle gelinmiş olsaydı tabıi ki oynardım. KARACAOĞLU - Seslendirme ay- nı zamanda da dizilerde oynamama rağmen filmcıliğe sıcak bakmıyo- rum. Tiyatrocunun boş vakti yoktur, sinemacılar da boş insanlan aradığı için olmuyor. 'Sahte şöhret huysuz eşek gjbkür' - "Tiyatro öldü. ölüyor" söylenti- leri için ne düşünüyorsunuz? GÖKTAY - lyi tiyatro yaparsamz ölmesıne imkân yok. Tiyatronun gö- revi mesaj vermek, bunu yaptığınız takdirde sonuçlan da çok farklı olu- yor. Sahte şöhret huysuz eşek gibi- dir, ne zaman silkeleyeceğı belli ol- maz. 0nun ıçın iyi ve kahcı şeyleryap- mak gerek. Aynı şeyi tiyatro köken- li olmalanna rağmen Mehmet AKEr- bil ve Cem Davran için söy leyemem, çünkü onlar bize ihanet ettiler. KARAKAYA- Türk tiyatrosu şim- di olduğu gibi devam ederse zirvede olmaya devam edecektir. Tiyatro oyunlan kızlar gibidir, güzel olduk- lan takdirde âşık olursun, çırkin olur- larsa da bakmadan çeker gidersin. - Ortaoyunu ve meddah geleneği bu ovuna nasıl yansıdı? GÖKTAY - Oyunda yaptığımız esprilere dışardan bakarak onlarla alay ediyoruz. Bu konuyu ışlerken geieneksel Türk tiyatro dokusunu muhafaza etmeye çalıştık. Tıpler biz- denbirilen. Kaymakam, Kavuklu gi- bi. Altını çok çızerek değil. ama o dö- nemden yararlandığımızı gösterecek birkaç espri ile bunu kanıtlıyoruz za- ten. NEW YORKTAKİ BİR MÜZE 25 BİN DOLAR VERECEK Chagall'm tablosunu bulana ödül Kültür Servisi- Ressam Marc Chagall'm 1914'te yaptığı yağbboya tablosu- nun bulunması için New York'ta bir müze 25 bin dolar ödül koydu. Geçen haziran ayında Manhattan Yahudi Müzesi'nden ça- lınan 'Study fbr Over Vı- tebsk' adh eserin bulun- ması için araştırmalar sü- rüyor. Değeri 1 milyon dolardan faz- la olan tablo hakkındaki tek ipucu, Ortadoğu'daki Israil - Fi- listin çatışması bittiğinde ıade edileceğini belirten, 'Uluslara- rası Sanat ve Banş Komitesi' imzalı bir mektup. Mektubun posta damgası. New York'tan gönderildiğini gösteriyor. Grubun adı daha önce duyul- madığından, araştırmalar mektubun gerçek olup ol- madığı konusunda yoğun- laştı. FB1 ve polis. politik öğeler taşıdığı için, bu- nun olağandışı bır hırsız- lık olduğunu düşünüyor. Geçmiştekipolitik neden- lere dayanan hırsızlıklar ise çok az: Iki olaydan bi- ri, IRA'nın Ingiltere'de özel bir koleksiyonu soyması, diğeri ise 6 yıl önce Norveç'te- ki National Gallery'den Edvvard Mnnch'a aıt 'The Scream' ad- lı tablonun çalınması. THE BEATLES STORYMÜZESİ'NE YERLEŞTİRİLDİ Lennon'ın piyanosu Liverpool'da LONDRA (REUTERS) - John Lennon'ın 'Imagine' parçasmı bestelediği piyano- su, geçtiğimiz perşembe gü- nü başlayan Beatles Festrvali için îngiltere'nin Liverpool şehrine getirildi. Geçen yıl George Mkha- el'ın bir müzayede de 2 mil- yon dolara satın aldığı Stein- way marka piyano, Lıverpo- ol'a polis eskortuyla getirile- rek The Beatles Story Müzesi'ne yerleşti- rildi. Yüzlerce Beatles hayranının akın ettiği festival, dans ve şarkı geceleriyle 196O'lı yıllarda Beatles'ın Liverpool'da ya- rattığı heyecanı yeniden yaşatacak. Ayrıca 20 Eylül'de New York Radio City Music Hall'da John Lennon için bir anma gecesi düzenlenecek. Beck. Alanis Morisette, Moby, Marc Anthony ve Nelly Furtado gibi müzik dünyasının tanınan isimleri- nin katılacağı gecenin mü- zik yönetmenliğini ise Eurythmics grubunun üye- si Dave Stewart yapacak. Organizasyonun sponsorluğunu üstle- nen TNT şirketi, daha önce Brian VVilson, Johnny Cash. Bob Marley. Burt Bacha- rach ve Joni Mitchell'ı anma gecelerine de imzasını atmıştı. 1AZIODASI SELtM tLERİ YineDut Bedri Rahmi ünlü şiirini noktalarken bir masal, te- kerieme havasina bürünür. "Daha nem olacaktın bir tanem "Gülen ayvam, ağlayan nanmstn * "Kadınım, kısrağım, kanmsın." "Insanoğlu sevdiğini çokluk çiçeklere benzetmiş. Ama bazı masallarda, halk hikâyelerinde sevgilinin mey- valarla özdeşleştinldığıne de tanıklık ediyoruz. Dut o meyvalardan değil. Kimse sevgilisini duta benzetmemiş, Bedri Rahmi'nin "Karadufuna kadar... Dut dendiğinde, karaduttan önce anımsadığımiz be- yazdut Çin'den gelmiş. Ipekböceğinin besini olan dut yaprağı, beyazdut ağacından toplanıyor. Ne var ki, her aklınıza estiğinde yaprak toplarsanız, ağaç kısırlaşır- mış. Çocukluğumda sık sık gittiğimiz Bursa, belki biraz da, dutluklan dolayısıyla yemyeşildi. Orada ipekbö- ceklerini, ipeğin bin bir emekle var edilişini de gör- müştüm. Ne görmüştün diye sorsanız, uzak ve hep yeşil yansımalı bir hayalden başka şey anlatamam... Beyazdut, özellikle Doğu illerimizde nice zaman- lardan beri kurutuluyor. Dutkurusunun karaciğere iyi geldiği saptanmış. Karadut ağacının kabuğu ise solucan düşürücü özelliğiyle tanınıyor. Doğal sağıltıcıların gözde oldu- ğu dönemlerde kabuktan çok yararlanılırmış. Karadutunreçeliniyedim. Çarçabuksu olup giden meyvanın reçelde top top görünüşüne şaştım. Bu re- çelin boğaz iltihaplarına iyi geldiği söylenmişti. Kara- dutun şerbeti de yapılırmış. Eskiler dutkurusundan hoşaf yapariardı. Evlerde hoşafın pek sık yapıldığı zamanlann sonuna yetiştim. Bugün erik hoşafı, yarın kızılcık hoşafı, günün birin- de de dutkurusu hoşafı... Dutkurusununki oyuncaklı işti: önce dutkurusunu bol suda kaynatacaksınız, sonra tülbentten geçirecek- siniz, tekrar kaynatırken şekerini ekleyeceksiniz. Da- ha birtakım işlemler söz konusu, fakat çıkaramıyorum. En iyisi, benim tanfimden dutkurusu hoşafı yapma- ya kalkışmayın. Her toprakta kolayca yetisen dut ağacı yine de gü- neşli yerleri daha çok severmiş. Dutun dilimizde mevsımlen söylediğini bilir misiniz? "Dut yaprağı açtı, soyun; döktû, giyin!" Dut ağacı havalar ısınıncayapraklanırmış. Havalar soğuyunca da yapraklannı dökermiş... Dutlu başka sözler de var. Dedem içkiyi ne zaman kaçırsa, anneannem, "Dün gece yine dut gibiydi" derdi. Hepimizin çok şükür hâlâ kullandığı "dut ye- miş bülbüle dönmek" deyimi, şen şakrak konuşur- ken suspus olmak anlamına geliyor. Hayatımızın bir- çok gününde dut yemiş bülbüle dönmüşümdür. Bir de artık hemen hiç kullanılmayan "Dutkurusu ileyarsevilmez'var. Sevginin emek ıstediğini dile ge- tiriyor. Ekmekayvasını herkes bilir; sanmam ki ekmekağa- cını herkes bilsin. Ekmekağacı tropikal iklimde yeti- şen, boyuyirmi metreye varan, dutgillerden bir ağaç. Kocaman, unlu meyvası çok besleyiciymiş. Aynca meyvadaki undan ekmek yapılırmış. Şemsettin Sami'nin sözlüğünde beyazdut denmi- yor, akdut deniyor. Böğürtlene de diken dutu deni- yor. Diken dutu: Böğürtien kadar güzel. Böğürtlen dedım de, Mehmed Rauf'un Böğürt- len romanı (1926) bir daha hiç yayımlanmayacak mı? Takvimde tz Bırakan: "Çehov'a gelince, bütün oyunculannı tanıdığı bu dramdan birpiyes çıkanp çıkaramayacağını sordu ken- di kendine. Kuşkusuz yaşı ileriedikçe, yaşam ona yazmak için bir bahane gibi görunüyordu." Henri Troyat, Çehov, Vedat Günyol'un çevirisi, Ada Yayın- ları, 1987. New York'ta film günleri • NEVV YORK (VARIETY) - 39 New York Film Festıvali'nde, Gene Hackman, Anjelica Houston, Gvvyneth Paltrow ve Ben Stiller'ın oynadığı Wes Anderson imzalı 'The Royal Tenenbaums' adh filmin dünya prömiyeri gerçekleştırilecek. Cannes'da ve Berlin'de ödüller kazanan Nanni Moretti'nin 'Oğulun Odası' (Altın Palmiye), Patnce Chereau'nun 'Mahremiyet' (Altın Ayı ve en iyi kadın oyuncu) ve Lone Scherfig'in 'Yeni Başlayanlar İçin Italyanca' (Berlin jüri ödülü) filmlerinin de gösterileceği festivalde on iki ülkeden toplam 25 film sinemaseverlerle buluşacak. 28 Eylül'de Lincoln Center'da Jacques Rivette'in 'Kim Bilir' (Va Savoir) filmi ile başlayacak olan gösterimler 14 Ekim'e kadar devam edecek. Foo Hghters'm turaesi iptal • LONDRA (REUTERS) - Rock grubu Foo Fighters, grubun davulcusu Taylor Havvkins'in geçen salı sabahı hastaneye kalduılması üzerine Portekiz, Edinburgh. Londra ve Dublin konserlerini iptal ettı. Grup yaptığı açıklamada, Hawkıns'in Chelmsford'daki V2001 festivali sonrası aşın yorgun düştüğünü belirtti. Nirvana'nın davulcusu Dave Grohl'un kurduğu gruba Taylor Havvkins sonradan katılmıştı. K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle