22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
>1 AĞUSTOS 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Akgül: AHM beklenmeli • MANİSA(AA)- T BMM tnsan Haklarını Inceleme Komisyonu Ba^kanı Hüseyin Akgül, "A\ rupa lnsan Haklan Vlahkemesi'nden (AİHM). 'Öcalanidam edilmesin' dıye karar çıkmaz" dedi. Akgül, "Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler. iç hukııkta da geçerlidir. O nedenle idam komısunda AİHM'nin kararını görmemiz gerekiyor" diye konuştu. Trafikte 'buruk' gelişme • \NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TYafık kazalarında bu yılin yedı aylık döneminde yurt geneliude 1607 kişi yaşamını yitırdi. Emnivet Genel Müdürlüğü Trafik Hızmetlen Başkanlığfndan yapılan açıklamaya göre. bu yıl ocak-temmuz döneminde yurt genelinde 228 bin 724 trafık kazası meydana geldı. Geçen yılın aynı döneminde 256 bin 612 olan trafık kazalannın sayısı yüzde 10.87 oranında düşerken 2 bin 120 olan ölü sayısı yüzde 24.20. 63 bin 372 olan varalı sayısı da yüzde 16.53 oranında azaldı. Beyoğlu'tıda yangın • İstanbul Haber Servisi - Beyoğlu'nda yangın çıkan 2 katlı binar uygunsuz araç parklan ve dar sokağın itfaiyenin nıüdahalesıni güçleştırmesı nedeniyle tamanıen kullanılamaz hale geldi. İtfaiye ekiplen. sokağın dar olniası ve araçlann uygunsuz şekilde park etmelerınden dolayı araçlı olarak yangın çıkan binaya yaklaşamadı. Çökmeler nedeniyle bina tamamen kullanılamaz hale gelirken itfaiye ekipleri, yaklaşık 50 metre uzaklıktakı sokağın başından hortumlan eklenıek suretiyle yangını ancak söndürebildiler. Açıklama • ANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Eskı Güzel Sanatlar Müdürü Mehmet Özel. gazetemizin 13 Ağustos 2001 Pazartesi günlü baskısında yer alan "'MılyarlıkTablolar Kayıp" haberiyle ilgili olarak şu açiklamayı yaptı: "Kültür Bakanlığı'nca Mılli Kütüphane'den Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne devredilen \e kaybolduğu iddia edilert tablolarla ilgili olarak. 1992yılında tarafıma açılan ve Ankara 10. AslıyeHukuk Hâkimliği'nde görülen davadan beraat etmiş bulunuyorum. Bu karar Yargıtay tarafından da onanmıştır. Kültür Bakanlığf nca gazeteniz habennde belirtilen 76 tablonun kaybolduğu ıddi.ası île ilgili olarak yargılanınam ıçin Danıştay Başkanlığı'na izin alınmak üzere dosya gönderilmiş. Danıştay 2. Daire Başkanlığı'nca ben v e dığer bürokrat arkadaşlanmın v argılanmalanna gerek olmadığına karar verilmiş. bu karar Danıştay Idari Işler Kurulu Başkanlığı'nca da onanmıştır.'" Goşkunun yerînî öfke aldı Sakin bir havada başlayan 38. Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri'nde gündem Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişlerinden Dr. Abdülkadir Sezgin'in açıklamalanyla bir anda değişti MİYASEtLKNUR 38. Ulusal, 12. Uluslararası Hacı Bektaş-ı Veli Anma Tören- leri 16 Ağustos'ta geçmiş yıllara oranla oldukça sakin başladı. O kadar sakindi ki, eskiden insan selinden meydana yaya olarak girmek bile büyük bir mücadele- yi gerektirirken bu yıl meydana kadar araçla girilebildi. Her yıl azalan ziyaretçi sayısı bu kez di- be vurmuştu. 15 Ağustos akşamı tlhan Selçuk'la belediyenin önü- ne kadar araçla gittik, hatta zor- lanmadan park yeri bile bulduk. Meydana açılan yollarda ne sı- ra sıra otobüsler, ne tarlalarda ku- rulan binlerce çadır, ne de park- larda yatan insanlar göze çarptı. Konuştuğumuz Alevilerden ki- misi bunu ekonomik krize bağlar- ken kimisi festivalin şenlik hava- smabüründürülmesıne, kimisi de Hacıbektaş'a RecepTayyip Erdo- ğan'ın çağnlmasına bağladı. Gelenek olduğu üzere Cum- hurbaşkanı, Başbakan ve siyasi- ler, 16 Ağustos günü meydanda- ki açılış törenini ızlemeye gelir- lerdi. Başbakan Bülent Ecevrt. bu yıl bu geleneği bozdu ve Hacı- bektaş'a resmi açılıştan bir gün önce geldi. Törenlerin açılış se- remonisinde Cumhurbaşkanı Ahmet Needet Sezer ılk kez kala- balık bir kitleye hitap edecekti. Alevilerin, hukukun üstünlüğü- nü savunan Sezer'den beklentile- ri büyüktü. Onu Hacıbektaş'a şo\ yapmaya gelen siyasılerden ayn bir yere koyuyorlardı. Ancak Se- zer'in konuşmasından sonra Ale- viler düş kınklığı yaşadıklannı ve Sezer'den bekledtkleri mesaj- lan alamadıklannı belirttiler. Alev iler bu yıl yine birilerine tepkilıydiler. Kimisi Tayyıp Er- doğan'ı ilçeye davet ettiğı ıçın Belediye Başkanı Mustafa Özci- van'a, kimisi üstü kapalı olarak Sıvas katlıamından İnönü'yü so- rumlu tutan Deniz BavkaTa. ki- misi Hacı Bektaş-ı Veli Dostluk \e BanşÖdülü'nünyanlışkişiye verıldığı gerekçesiyle seçici ko- miteye... Okların hedefi değlştl Aleviler ilk iki günü birbırleri- ne yönelik eleştinlerle geçinrken üçüncü gün bir gazetedekı dizi yazıda yer venlen bir açıklama ile oklannın hedefini değiştirdi- ler. Sözkonusu açıklama Diyanet tşlerı Başkanlığı müfettışlenn- den Dr. Abdülkadir Sezgin'e aıt- tı. Sezgin."Alevilerin büyük Ale- vistan düşü kurduklarnu ve ayn Hukukun üstünlüğünü savunan Cumhurbaşkanı SezerM Hacıbektaş'a şo\ yapmaya gelen siyasılerden ayn bir yere koyan Ale\iler, Sezer'in konuşmasından sonra düş kınklığı yaşadıklannı ve bekledikleri mesajlan alamadıklannı belirttiler. birbayrak veTürkiye'den ayn bir toprak talebi hazırlığı icinde bu- lunduklannı. aynca Alevilerin P- KK'den sonra en büyük tehditol- duklannT öne sürüyordu. Bu açıklamayla Hacıbektaş'ta gün- dem bir anda değişti. Coşku ve neşenın yenni öfke seli aldı. Ga- zeteyi Üicek köyünde ArifSağ ve Âşık Mahsuni ŞeriTle bırlikte gördük. İki ünlü sanatçı da öfke- den deliriyordu. Mahsuni, "Bu- güne kadar hangi Alevi ayn bir bayrak ve topraktan söz etmiş ki, bu adam böyle saçmalıvor" der- ken Anf Sağ da "Bu adamlar bu saçmahklan kasıtlı olarakdilege- tiriyorlar. Alevileri zorla sistenün dışma çıkarmak için sabuiaruu zorluyorlar. Allah belalanıu ver- sin" dıyerek tepkısını dile getiri- yordu. Hacıbektaş Belediye Başkanı Özcivan, Abdülkadir Sezgin için "Bu zat ya Osmanlı ve Selçuklu tarihini bilmiyor ya da kasıtlı ola- rak çarprtıyor" dedi. Sezgin'in Mustafa Kemal ve Alevilerin ılışkısinden de habersiz olduğu- nu belirten Özcivan tepkisinı şöyle dile getirdı: "Ulus devleti, Misakı Milliyi ve toprak bütün- lüğünü sonuna kadar savunan Aleviler, Anadolu Türk Kültürü- nü bugün yaşatan yine Aleviler, Kurtuluş Savaşfnda Mustafa Kcmal'e destek veren yine Alevi- ler. Mustafa Kemal Kurtuluş Sa- vaşı'nda Alevilerin tam desteğini alırken o zatuı düşüncesindeki- lerişgakilerle ve mandacılarla iş- btrliği içindeydi. Kendilerine Türk diyen \e Türk kültürüyle uzaktan vakından ilgisi olmayan bu zattarprovokatörtük > aparak halkı ve devleti Aleviler üzerine kışkırtmaktadıriar. Bin yılkk Ale- vi küttürünü yok sayan bu zihni- yet, şimdi de Akvüeri bölücü say- ma ve potansiyel suçlu gösterme gayretindedirler. Ale\i toplumu herkesten çok yurtsever, bağun- sızhkçu ulus devlet ve misakımil- üve sahip çıkmaktadır." Songünlerin 'ulusalgüvenlik'tartışmasında 'sömürgecilik'göz ardı ediliyor 'Ulusal esenliğimiz' tehlikede OKTAYEKtSCİ Hkbahar ve yaz aylannı "ekono- mikkrizşokuyta" karşıladıktan son- ra, şımdi de sonbahar ve kışa "ulusal güvenlik sarsıntisıyla" hazırlanıyo- ruz... Özellikle ekonomik sıkıntılann toplumda "daha azhissedildiğT sıcak ve masrafsız yaz günlen geride kal- maya başlaymca. bu büyük krizin "soguk ve masrafb günlerde" ülkeyi yönetenleri "zoriamasr yerine. ka- muoyunun "ulusal güvenİiği tarüşa- rakekonomiyiunumıası". aynı siya- sı yönetımler ıçır. "bulunmaznimet" değil midir?.. Nitekim, sayısız gazeteci ve "ay- dın" bu nimeti şimdiden iktidar par- rilerine "sunmaya" başladılar bile... Ülkeyi ekonomik krizlere de sürük- leyen "dışa bağh tüketim politikala- run" sorgulamak bir kenara bırakıl- dı, neredeyse aynı krizin bile "so- rumlusu" olarak ulusal güvenliğe "duyarlT tutumlargösterilmeye baş- landı... SömürgecHlk' unutuluyor... Dahası. yine ulusal güvenlik "sendromuna" bağlanan, demokra- siye, haklara ve özgürlüklere "saygı- sız" politikalann temelinde de aslın- da u sömürgeciliğe dayah talan eko- nomisinin" bulunduğu gerçeği, kimi "sol'' kesimlerce bile artık göz ardı ediliyor... Bu tartışmayı başlatanlann, ashn- da; ^düşünceye değil yağmaya daha fazla özgürtük" istedıkleri. yıllardır izledikleri "rantçı ve özelleştirmeci r> politikalarla açıkça ve sayısız kez "kanrt- lanmış'*olmasına rağmen, aynı sol kesim- lerin bu tür bir özgürlük anlayışına yine yıllardu- "dur" demeye çalışan "kamuya- ran ve ulusal çıkarlardan yana hukuku" bile savunmaktan uzaklaşmaya başlama- lan ise "çüriimeninveyozlaşmanınulaştı- ğj boyutu" gösteriyor... Yağmayı ele^lrmek yasafcl.. Dilerseniz, "ülkenin geUşmesi ve AB'ye yaklaşmasıbusendromlaengelkniyor'* di- yenlerin, özellikle son yıllarda aynı "geüş- meT> (!) ve aynı "AB süreci"^!) aduıa ne gı- bi tutum ve politikalar sergilediklerini kı- saca bir kez daha anımsayalım... Bu siyasetçilerin, daha birkaç yıl önce YÖKkanalıyla üniversitelere "genelgeler*' göndererek bilim ve kültür kadrolanmıza "hükümet politikalannı eleştirme yasağT getirdıklerinı; dahası, şımdı bir yandan "özgürlükler neden kKSidanıyor?" diye as- lında kendilerine sormalan gereken soru- lan başkalanna yöneltirken öbür yandan da aynı kısıtlamanın resmı genelgelerini yine '^ürürlükte" tuttuklannı... Hikmet Çetmkaya belgeleriyle açıkladı. (Cumhu- riyet, 11 Ağustos 2001) Bu genelgelerde bilim ve kültür çevre- lerine eleştiri yasağı konulan uygulamalar arasında ise, örneğm ABD'li Ford fabri- öergama'da siyanürie altın çıkanlmasına karşı nıücadele veren köylüler ülke değerierini ve yaşama haklarını savunurken sürekli horlanıyoriar... Onlar yerine si\ anürlü ahtopotu' destekleyenler ise şimdi daha çok özgürlük" istiyoriar.. kasına Gölcük'tekı kıyı fıdanhğının "be- dava* \enlmesi; Karadeniz kıyı şeridin- deki doğal ve kültürel zenginliklerin. Dün- ya Bankası kredileriyle ve "projesiz-plan- sız ihale edilen" yol inşaatlanyla acıma- sızca yok edilmesi; ya da Boğaziçi nı ka- zalardan koruma adına. tanker geçişini ar- tık "kahcT ve "meşnT kılacak olan "ra- dar kulelerTnin yine ABD'li ünlü Loock- heed firmasına hukuka aykın yöntemler- le yaptınlması ve "işjetme" hakkının \e- lan" aynı sıyasetçılenn. sözgelımi "üni- versite bahçeterini"" bile ayncahkh imara açabilmek için "Teknoloji Bölgeleri Yasa- sı"nı nasıl hazırlayabildikleri: ya da bun- dan çok daha beteri, "her istcyen yabancı yatmmcınuı''. ülkenin her ıstedıği yerin- de \e SİT alanı. orman ya da tarım alanı olmasına da "bakılmaksizın"'. bu değerle- n koruyan yasalar bile "geçersiz"' kılına- rak gelip yerleşebilmesini hedefleyen, bu- nu yaparlarken de aynı yağmayı "yerli or- KJöicük layüarım Ford'a, Boğayçiyamaçlatım Loockheed'e vetipküresdyağmaya 'tam teslimiyet'içinyeniyaürun serbestliği yasalan hazırlayanlar, Cumhuriyet hukuku bu talana 'zoriuk' çıkannca, çareyi 'demokrasitartışmasında' anyortar... rilmesi; üstelik bunu hızlandırmak için Koruma Kurulu'nun aynı kulelere "red" karannın da "'tahkim1 ' uygulanarak geçer- siz kılınması... Ve daha bırçok buna ben- zer "\üusalesenliğiınizr de hiçe sayan bi- lim ve kültür yoksunu tutumlar yok mu- dur?.. Talana tam' özgürlük... Bunlann yanı sıra, yine şımdı "özgür- lük" deyince sadece "yatmm özgürlüğü- nü" anladıklan her nasılsa a kola\' unutu- tak" bularak gerçekleştirmeleri açıkça "•teş\ik" edilen "Endüstri Bölgeleri Yasa- s r gıbı bir ulusal suç metnmı nasıl düşü- nebildiklen... Ulusal güvenlıkle ilgili baş- lattıklan tartışmada akla bile gelmiyor, ge- tirilmiyor... 'Onlar ortak, biz pazar'... Evet.. Sözün kısası, Türkiye güz ve kış aylanna doğru bu kez öylesine "kurnaz- ea" bir tartışmanın içine sokuldu ki artık ne şu "rant ekonomisinden" kaynaklanan ekonomik kriz "•aydınlannuzm" umurun- da, ne de ömeğın Bergama köylülerinin neye karşı direndıkleri ve neden aynı "de- mokrasi düşkünlükkrinin"(!) bu yurtse- ver köylülerin değil de "siyanürcü ahta- podann" yanında yer aldıklan... Vaktiyle. şimdi AB yerine "Avrupa Or- tak Pazan" örgütlenmesi varken Türki- ye'nin gerçekten "ulusal esennğjni" düşü- nen çevreler, halka gerçekleri anlatabil- mek için "onlar ortak, biz pazar" slogan- lanyla tarihe geçtiler... Şimdi şu ulusal güvenlik tartışmasında. Türkiye'nin artık tam bir "açık pazar" ol- ması için Cumhuriyet hukukunu "engel" sayanlan destekleyenler arasında, işte o güzel sloganla "güzel gencliklerinr yaşa- yanlan da görünce, aynı yıllann bir başka "değişmeyen" saptamasını da anımsatma- dan edemeyeceğim: "Potitikayv ekonomik tercihkr beürler... Ülke değerierini pazar- lamak. sarnıak ve ulusal kaynaklann yağ- malanmasma ve sömürülmesine daha faz- la olanak sağlamak gibi bir ekonomik an- layışegemense, bu anlav ışuı özlediğj özgür- lük ve demokrasi de aynı talana göz yu- man bir düşünce ve fikir serbestliğinden ibarettir..r Ne dersıniz?.. Ulusal güvenlik "sendro- muna" kapılmamak uğruna yapılan son çıkışlar. acaba gerçekte "ulusal esen- liğimiz*' için midir?.. Yılmaz ve Sezgine tepki Aydmltktan korkııyortar tstanbul Haber Servisi - "Akvflerin ibadet yeri cami ofanab. Cemevine cami işlevi katmak birliğe darbe vurur" diyen Diyanet îşleri Başkanı Mehmet Nuri Yümaz ile "Akvistan'ı kurmak istiyoriar'' iddiasında bulunan eskı Diyanet tşleri Başkanlığı Başmüfettişi Abdülkadir Sezgine yönelik tepkiler artarak sürüyor. Eski CHP Erzincan Miüetvekili Nurettin Karsu. Mehmet Nuri Yılmaz'uı açıklamalannın îslamla ilgisi olmadığını, bölücülük çağrıştırdığını belirterek "Karanbk yaratıklann aydınlıktan korkmalan doğalchr'' dedi. Alevı dernekleri ve vakıflan bugün Ankara'da basm açıklaması yaparak bu konudaki tepkilerini dile getirecekler. Bdlücülüğü çağrıştırıyor Nurettin Karsu, Diyanet tşleri Başkanı ile bir müfettişin ileri sürdüğü görüşlerin dinle bagdaşmadığını, îslamla ilgisi olmadığını, hezeyan koktuğunu ve bölücülüğü çağnştırdığını savundu. "Alevileri Arap ümmetçisi yapmak çabasında bulunan EMyanet tşleri Başkanı'nın aldığı maaşta Alevi yurttBŞİann ödediğj vergikrin payı da vardır" diyen Karsu, sözlerini şöyle sürdürdü: u Akvüer,tann,akri ve bilim üçgeni içinde çağdaş bir din yorumuy la Anadolu toprağma hayat vermiş insanlardır. Bunlara çamur atmak, bunlan küçük göstermek gerici ve çağdışı olan insanlann gözlerinin kararmasından ileri gdmektedir." Basm açıklaması yapılacak 20. Dönem CHP Erzincan Milletvekili Mustafa V üdrz da Abdülkadir Sezgin'in sözlerini kınayarak böyle düşünen bir kişinin bu kurumun bünyesinde çalışmasının, toplum adına talihsizlik olduğunu söyledi. Çok sayıda Alevi kuruluşu bugün Ankara'da basm açıklaması * yaparak bu konudaki tepkilerini dile getirecekler. Kaos yaratmak Istlyorlar Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Birliği tarafından yapılan yazıh açıklamada ise Yılmaz ve Sezgin'in ne yapmak istedıkleri sorularak "Kaos mu, kargaşa nu, operasyon haaruğı nu, kriz varatmak mı" denildi. Sezgin 1 den savunma. Barışiçin çaüşıyorum ANKARA (Camhuriyet Bürosu) • Eski Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişi Abdülkadir Sezgm, Alev i düşmanı ve ülkücü olmadığını ileri sürerek "Ben Diyanet ile Alevueri banşörmaya uğraşan tek din adamıyınT dedi. Alevilenn "Akvistan devieti" kurma isteğınde olduklanm iddia ettiği için, bu kesimin büyük tepkisini çeken ve eleştirilere hedef olan Sezgin kendini savundu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nca 20 Nisan 2001 tarihinde başmüfettişlik görevinden ahnarak Mersin'e \aiz olaraksürüldüğünû anımsatan Sezgin. "Ulkacü değilim. Ülkücü olsam sürülür müydüm* 1 görüşünü aktardı. Sezgin-. Türklye'ye IHşktn konuşmadım Sezgin, dünyada Alevistan kurma isteği içinde olan bazı Alevi gruplan olduğunu belirtirken "Ama Türkive'de yok. Ben bu sözkri Türkiye'ye ilişkin olarak söylemedim" dedi. Diyanet ile Alevileri banştırmak için uğraşan tek din adamı olduğunu iddia eden Sezgin, "Yazdığun 10 kitaptan 4'ü Ak\ililde ilgili" diye konuştu. Sezgin, MİT bağlantıh olduğu yönündeki iddialara ilişkin olarak da, "MİT Yunan teşkilaö mı? O da devtom bir kurumu. MİT'te çahşmıyorum ama olsa da çaHşsam. Hiç olmazsa daha çok para kazanırdım" değerlendirmesini yaptı. Sezgin, görevden alınmasıyla ilgili olarak yürütmeyi durdurma davası açtığını, sonucu beklediğini ve Mersin'deki yeni görevine gitmediğini belirtti. Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Birliği, açıklamalan nedeniyle Sezgin'e dava açacaklannı bildinnişlerdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle