Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2001 SALI
HABERLER
DUNÎADA
BUGÜN
ALİ SİRMEN
Bodrum'.da TL
Sizlere Ömiip
BODRUM - Bodrum'un hareketliliği krizi
ilk bakışta fark ettirmiyor. Her yer turist dolu.
Ama fiyatlara baktığınızda, görece popüler
yerlerin bile hızla normal vatandaş için erişil-
meze doğru tırmandığını görüyorsunuz.
Zaten, normal vatandaşın öyle Bodrum'a
ya da deniz kıyısına gidip yemek yiyecek fa-
lan hali deyok. Hele hele, pırıl pınl lacivertsu-
lar üzerinde, "mavi yolculuk" yapmak hiçbir
şekilde söz konusu değil.
Türkiye'nin bu güzel köşeleri ya imtiyazlı ki-
şilere ya da teknelerin parasını dolarla öde-
yen yabancılara ait artık...
Bodrum, Türkiye'nin en gözde turistik yö-
relerinden biri olmasına karşın Turizm Ba-
kanlığı belgeli 3,4, 5 yıldızlı tesislere yeni ye-
ni kavuşuyor. Yüksek gelir grubundan ya-
bancıların gelebileceği tesisler son birkaç yıl-
da yapılmaya başlanmış.
Dı Marmara" bunlardan biri. Bodrum'un
eşsiz manzarasını en iyi biçimde değerlen-
direbilecek konumdaki tesiste oda fiyatlan
300 ila 400 dolara, yani SSK hastanelerinde
çalışan bir doktor aylığına kadar çıkabiliyor.
Bu fiyatı ödediniz mi banyo yaparken bile
göz kamaştırıcı manzarayı seyredebiliyorsu-
nuz.
•••
Bodrum'da TL, yani Güngör Uras'ın de-
yimiyle Turkish Lira sizlere ömür...
Otel, tekne, hattagrupları biryerden birye-
re nakledecek minibüs veya sair vasıta fiyat-
lan da dolarla saptanıyor.
Gerçi ayıp olmasın diye, Türk Lirası elden
ele dolaşıyor ama, "yeşıV'e endeksli olarak.
Yani önce fiyat dolarla belirleniyor, sonra o
gün TL olarak karşılığı neyse ona çevriltyor.
"740 dolar veya 200 milyon" gibi fiyatlar
veriyorlar.
Bodrum'da Türk Urası artık bütün işlevini
yrtirmiş. TL'nin değer belirleyici işlevi kalma-
mış. Değişim birimi olarak bir anlam taşımı-
yor. Tasarruf işlevi ise hiç yok.
Vatandaş kendini korumak için gelirini, bir
aylığına, iki hatta bir haftalığına da olsa do-
lara yatırıyor.
Aksine davranışı yani parasını TL'ye yatır-
mayı artık deliler bile göze almıyor.
•••
Ama Bodrum'un hakkını da yemeyelim.
Türk Lirası yalnız burada değil her yerde hak-
kın rahmetine ermiş.
Türk ekonomisinin en büyük sorunlanndan
biri de zaten TL'nin artık ölmüş olması.
Yapılan hesaplar, öngörüler ne olursa olsun
Türk Lisarı sahici paralar karşısında tutuna-
mryor.
Kemal Derviş de bu gerçeği görmüş. Eu-
ro'ya geçmek istiyor.
Ama nasıl olacak?
Euro ile TL'nin ilişkisi "Juliette Greco"nur\
şarkısındaki gökteki kuş ile deniz içindeki ba-
lığın imkânsız aşkına benziyor.
Bunlar nasıl bir araya gelecekler ki?
Bununla birlikte yıl sonunda AB'nin tek pa-
ra Euro'ya geçişiyle birlikte, Türkiye'de yas-
tık altında bulunan 19 milyar markın banka-
cılık sistemine kazandırılması için Merkez
Bankası'nın kolları sıvadığı haberleri geliyor.
Merkez Bankası'nın bu girişimlerine bel
bağlamak, olmayacak duaya amin demeye
benziyor.
Hoş, biz bugüne kadar nice olmayacak du-
alara amin demiş insanlanz.
Neyse, nerede olursanız olun, bir an kapa-
yın gözlerinizi, kendinizi lacivert sulann üs-
tünde düşleyin. Biraz direnirseniz rüzgârın
bağrınızı serinlettiğini duyacaksınız...
ÖLÜM ORUCU EYLEMCİLERİ;
F tiplerikolkana
kadaröleceğiz
Istanbul Haber Ser-
visi - F tipi cezaevleri-
ne karşı başlatılan
ölüm orucu eylemi içe-
ride ve dışanda devam
ederken, dün eylemci-
ler basın açıklaması
yaparak "talepleri ka-
buJ edilene dek ölmeye
devam edeceklerini"
duyurdular.
Küçükarmutlu'daki
bir evde ölûm orucuna
devam eden Reşit San,
Gamze Türan, Hûse-
yin Akpmar, Ferhat
Ertürk, Ulaş Bütün,
Özkan Güzel, Nilgün
Kayapınar ve ölüm
orucunun 306. günün-
de olan Ümmüş Şahin-
göz yaptıkları ortak
açıklamada, eylemleri-
nin kararlılıkla devam
ettiğini söylediler.
Açıklamada, devletin
eylemcilerin ailelerini
çocuklanna karşı kış-
kırtarak direnişi kır-
maya çalıştığı ileri sü-
rülerek şöyle denildi:
"tlk önce insanların
ailelerine bir itirafçının
yalanlaria dolu mektu-
bunu yollayarak işe
başladıîar. Yetmedi,ey-
lemcilerin ailelerinin
evlerine Terörle Müca-
dele Şubesi polislerini
voUayıp ailelerden teh-
dit ve şantaj yoluyla
zorla müdahale dilek-
çesi almaya çalışülar.
Yetmedi, Küçükar-
mutlu'yu giriş çıkışla-
nndan abluka altına
alıp gayri hukuki uygu-
lamalar yapmaya, kim-
lik sormaya, üst ara-
maya, gözalüna alma-
ya, mahalleye araba-
otobüs sokmamaya, di-
renişçilerin yakuılanıu,
ziyaretçilerini mahalle-
ye sokmamaya, ellerin-
deki karanfillere bile el
koymaya başladıîar."
Açıklamada, " F tipi
hücreleri yıkılana, en
doğal, en üısani ve en
demokratik talepleri-
miz kabul edilene ka-
dar ölmeye devam ede-
ceğiz" denildi.
Ulaştırma Bakanı devletin hatalı bir proje ile 315 milyon dolan toprağa gömdüğünü kabul etti
VııraPdan İıızh tren' özüriiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)
- Ulaştırma Bakanı Oktay Vurat
Türkiye'nin 26 yıldır beklediği
"hızlı tren" projesine son noktayı
koydu. Vural, yapımına 1975 yılın-
da başlanan ve bugüne kadar 315
milyon dolar harcanan "hızlı tren
projesinden" vazgeçildiğini belir-
tirken devlet adma da "özürdiledi".
Ulaştırma Bakanı Vural, dün An-
kara-lstanbul hızlı tren projesinin
birincı kısım inşaatı olan Ayaş Tü-
neli'nde incelemelerde bulundu.
Proje için toplam 315 milyon dolar
harcandığına dikkat çeken Vural,
Teşvik verilmiyor
PETLAS'ta
üretim durma
noktasında
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
Irticai faaliyetlere destek verdiği
gerekçesiyle teşvik kredisi
verilmeyen PETLAS'ın,
özelleştirmenin durdurulması
yönündeki mahkeme kararlanna
karşın KOMBASSAN Holding'e
satıldığı belirlendi. PETLAS'ta
örgütlü bulunan Türk-lş'e bağlı
Petrol-lş Sendikası'nın Genel
Başkanı Mustafa Oztaşkın,
"Kredi verilmeli. Bir suç
işlenmişse bu suçun cezası
mahkemede veriKr" dedi.
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in
MİT'ten hakkında bilgi istediği
iki firmadan biri olan
KOMBASSAN Holding'in
PETLAS'ı almasının hukuk
engeline karşın gerçekleştiği
ortaya çıktı. PETLAS'ın satış
işlemlerinin başlamasının
ardından, bu özelleştirmenin
anayasaya aykın olduğu
iddiasında bulunan Petrol-lş
Sendikası mahkemeye başvurdu.
Başvuru sonucu gerekli
— > — — — — - — • incelemeleri
• ÖzeHeştirmenin yapan
durdurulmasına ^ ^ ^
.,. . . , , Bolge Idare
ü»şkın mahkeme M a h
\ e m e s i
karanna rağmen 3
j Arahk
KOMBASSAN 1997
Holding'e satılan tarihinde
şirket, teşvik
s a t l
Ş'
kredisi alamadığı durdurma
, , karan aldı.
ıçınzordurumda. ^ ^ 5J
*"""-—————ı—. hükümetbu
karara uymayarak satış
işlemlerini sürdürdü.
Başbakanlık Özelleştirme Idaresi
Başkanlığı ise davayı Danıştay'a
götürerek alınan karann iptal
edilmesini istedi. Danıştay 10.
Dairesi Kayseri Bölge Idare
Mahkemesi'nin aldığı karann
dayandığı hukuki ve yasal
nedenlerin yerinde olduğu
değerlendirmesinde bulunup satış
işlemlerinin durdurulmasını
onadı. Tüm bu hukuk kararlanna
karşın PETLAS'ın satışında
herhangi bir geri adım atılmadı ve
PETLAS KOMBASSAN
Holding'in oldu. Satış işlemleri
sonrasındaki işten çıkarma ve
sendikasızlaştırma girişimleri
sonucu fırmadaki üye sayısı
1086'dan41 l'e gerileyen Petrol-
lş Sendikası'nın Genel Başkanı
Mustafa Oztaşkuı ise her şeye
karşın PETLAS'a teşvik kredisi
verilmesi gerektiğini savundu.
projenin tamamlanması için yıllık
200-250 milyon dolara gereksınim
duyulduğunu, ancak Demıryolları.
Limanlar ve Havaalanı fnşaatı Ge-
nel Müdürlüğü'nün (DLH) 60 mil-
yon dolar yatınm ödeneği verdiği-
nı bildırdi.
Tünel suyla dolacak
Vural, projenin devamından yana
olmadığını belirtirken Ayaş Tüne-
li'nde su akışıyla ilgili çalışma ya-
pılmadığı takdirde. 2 ay içinde tüne-
lin suyla dolacağını bildırdi. Vural,
şunlan söyledi: "Bu proje başlan-
mış, ama nereye, nasıl gjdebileceği
belli olmavan projedir. Zemin etüt-
leri yapılmamış, nerede noktalana-
cağına dair proje çalışması eiimizde
olmayan bir proje olarak gözüküyor.
Bu projenin etüdünü tamamlamak,
za\i olmamasını sağlavacak teknik
tedbirleri almak ve bir karara var-
mak istiyorum."
1975 yılında yapımına başlanan
projenin bugün için artık "hızh" ola-
rak ifade edilemeyeceğini behrten
Vural. projenin yerleşim yerlerı is-
tikametınden geçmediğine dikkat
çekerek, işletme yapılamayacağını
vurguladı. Proje çalışmalannın beş
yıldır durdurulduğunu ifade eden
Vural, tünel kazma makinelerinin
tünelin içinde çürümeye bırakılmış
olduğunu söyledi.
'50 yılda ancak biter'
Gazetecilerin, "Bunun sorumhısu
sizcekün'" sorusunu Vural, "Kimse-
yi yargılamak istemiyorum. Bir so-
rumluluk aramak gerekirse proje-
lere yeterince ödenek aynlmamasın-
dan kaynaklandıgmı söyleyebiliriz.
Bu ödenekle 50 yılda biter" diye ya-
nıtladı. Devletin yatırım öncelıkle-
rini tespit edemediğinı belirten Vu-
ral, önümüzdeki dönemde yeni ya-
tınm yapmak yerine rehabilitasyon
çalışmalarına yöneleceklerini bil-
dirdi.
Ankara-lstanbul hızlı tren proje-
sinin tamamlanması için 60 milyon
dolar daha ödenmesi gerektiğine
dikkat çeken Vural, bu projenin de-
vamı konusunda kritik bir karar ve-
receklerini ifade etti. Vural, Anka-
ra-lstanbul arasını 4 saate indirecek
bir diğer projenin ise 36 ay sonra bi-
teceğini, maliyetinin 403 milyon
dolar olduğunu söyledi.
Yazarkasa ve tanker e> lemkrindcn sonra dün de "Ben de bu ülkenin vatandaşrvım. Ben
namuslu bir vatandaşım. Ben battım
r
diye bağıran Coşkun Y üdız. gözalnna almdı. (AA)
'Battım' dedi, kendini demirlere zincirledi
Başbakanlık'ta 3. eylem
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Eko-
nomik krizin ardından Başbakanlık önün-
de yapılan eylemlere biryenisi daha eklen-
di. Yazarkasa ve tanker eylemlerinin ar-
dından dün Coşkun Yıküz adlı bir yurttaş.
Başbakanhk'ın bahçe demirlerhıe kendisi-
ni zincirleyerek protesto eylemınde bulun-
du. "Ben de bu ülkenin vatandaşmm. Ben
namuslu bir ratandaşım. Ben battım" di-
ye bağıran Yıldız, gözaltına alındı.
Bursa'dan eylem için geldiği anlaşılan
Yıldız, Başbakanlık binasının Vekâletler
Caddesi tarafından polis noktası yanında-
ki bahçe demirine kendisini ellerinden zin-
cilerle bağladı. "Ben de bu ülkenin vatan-
daşı>im. Ben namuslu bir vatandaşım. Ben
battım'" diye bağıran Yıldız, Başbakanlık
korumalannca etkisiz hale getirildi.
Korumalarca ağzı kapahlarak konuşma-
sı engellenen Yıldız'ın elindeki zincirlerde
demir kesici bir aletle kesildi. Gözaltına
alınan Yıldız, Çankaya Merkez Karako-
lu'na götürülerek sağlık kontrolünden ge-
çirildi. Daha sonra Adliye Sarayı'na götü-
rülen Yıldız. gazetecilerin niçin eylem yap-
tığını sormalan üzerine. "Bn ülke sahipsiz
okluğu için yapnm" dedi.
49 miryon lira para cezası akh
Yıldız'ın ifadesi, Suçüstü Savcısı Ad-
nan Şahin tarafından almdı. Savcı Şahin,
Yıldız"ı. 49 milyon 591 bin lira hafif para
cezasına çarptırdı. Yıldız'm para cezasını
10 gün içinde ödemesı gerektiği bildirildi.
Coşkun Yıldız'ın ifadesinde, "ekonomik
sıknıtı nedeniyle eylemi gercekleştirdiğini
r
söyledığı belirtildi.
Yıldız'ın. CavitÇagiar'ın şirketlerinden
Nergis Tekstıl'den 5 Haziran'da ilişiğinin
kesildiği, işsiz kaldıktan sonra bazı gaze-
telere yazdığı mektuplarda 2 çocuğunu sa-
tacağmı söylediği öğrenildi.
1994'te yaptığı konuşma yayımlandı
Erdoğan'uı
gerçekyÜTÜ• Baştarafı 1. Sayfada
Şunu bilin ki onların
kurtuluşu da adil dü-
zende.
RP'nln kadınlari:
Şu hanım kardeşlerimizin
çalışması varya. Bunupa-
patyalann, gelinciklerin
yapması mümkün mü?
Onlar beş yıldızlı otelde
demlenirler, konken parti-
lerinde demlenirler. Bu-
nun önünde basın durabi-
lir mi, o da yıkılıyor. Ek-
ranlan bize teslim edecek-
ler. Her devrin bir fira\ u-
nu vardır. Her firavunun
sarayında da bir Musa
peygamber vardır, bu an-
layışla yürüyoruz.
Laiklik tarifl: Tut
turmuşlar laiklik elden gi-
diyor diye. Bu millet iste-
dikten sonra tabii elden
gidecektir. Sen bunun
önüne geçemezsin ki.
Zorla bu milletin elinden
tutmaya gücün yetmez.
Nedir laiklik, tarif etmi-
yorlar. Her yerde değişir
diyorlar. Bu ülkenin yüz-
de 99'u Müslüman. Hem
laik hem Müslüman olun-
maz. Ya Müslüman ola-
caksın ya laik. Ikisi bir
arada olduğu zaman ters
mıknatıslanma yapar.
Egemenlik
Allah'mdir: Allah ke
sin hâkimıyet sahibidir.
"EgemenUk kayitsız şart-
sız mUletindir"; yalan,
koskoca bir yalan. Anaya-
sa yapılırken teklif ettik.
Gelin anayasada, "Ege-
menlik kavTtsızşartsız mil-
letindir" maddesinin ya-
nında birparantez açalım,
içine 5 senede bir, yazalım
dedim. Öyle deyince gül-
meye başladıîar. Peki ne
gülüyorsunuz, dedim.
Milletin 5 senenin dışında
böyle bir hakkı var mı?
Böyle deyince durdular
durdular, birbirlerine bak-
tılar. Hakikaten yahu yok
galiba, dediler.
Kıyam çağrısi: 1.5
mılyarhk Islam âlemi
Türk milletinin ayağa
kalkmasını bekliyor. Kal-
kacak mıyız? Şu anda o-
nun ışıklan gözüküyor.
Kalkacağız Allah'ın iz-
niyle kıyam başlayacak.
Milletin bütünlü-
ğÜ: tstanbul Valiliği'nin
bir beyanı var. 4 polisin
cenaze merasimine ben
Türküm diyen gelsin di-
yor. Ben Lazım, ben Kür-
düm, Çerkezim, Gürcü-
yüm, Arabım, Abazayım
diyen ne olacak? Bunlar
bu ülkeyı zaten yıllardır
bu ıfadelerle parçaladılar.
Terör TBMM'de:
Hâlâ terörü Cudi Da-
ğı'nda, Kuzey Irak'ta an-
yorlar. Terör Meclis'te,
Meclis'te yahu. Terör Ba-
kanlar Kurulu'nda. Öy-
leyse halledin. Cudi'yi
bombaladık, bir santimet-
re yer kalmadı diyorlar,
yalan.
Ordu Refahçıdır:
Ordu Refahçıdır, iddia
ediyorum. Evet, evet kül
kalkıyor. Muhterem hoca-
mız Erbakan, Genelkur-
may'ı, kuvvet komutanla-
nnı ziyaret etti. İfade ay-
nen şu: Sizin gibi düşünü-
yoruz. Bizim ordumuz
bağımsızlığı korumak
için var. NATO'ya kul kö-
le olmak için değil, işte bu
ıfadeyi kullanacak otori-
ye yoksunluğu var. Inşal-
lah adil düzenle bu gele-
cek. Türkiye Cezayir olur
mu diyorlar. Hayırolmaz.
Biz hazmettire hazmettire
geliyoruz. Biz bu düzenin
koruyucusuolamayız. Bu
düzen zalim, inkârcı,
uşak, köle; bunu değiştir-
mek ben insanım diyenin
görevi olmalıdır.
Ateşi tutmayız:
Maşa varken, ateşi biz tut-
mayacağız. Dolayısıyla
bu hukuku hazırlayanlar
bu düzenin kaldınlışınnı
da maşası olacak. Bak be-
şer kendi putunu kendi ya-
par, kendi diker, kendi ta-
par, sonra da kendi yıkar.
BaşÖrtÜSÜ: Kadın
doğum hastaneleri kura-
cağız, o bölgelerde dok-
torlann hepsi kadın olacak
ve adil düzen neymiş gö-
recekler. Bununla da bit-
miyor. anaokullan kuraca-
ğız, onlar da çalışmaya
başlayacak. Sosyolog, pe-
dadog alan başörtülü kız-
lanmız var. Anaokullann-
daki yavrulan yetiştirecek.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler
Akkise beldesine yaptığı ziyaretten
sonra Akkiselilere, "Devlet hiç kim-
seye adam öldürme izni vermez" de-
miş. Mehmet Keçeciler devlet baka-
nı olduğuna göre, devletin kimi öldü-
rüp kimi öldürmeyeceğini herkesten
iyi bilir.
"Devlet hiç kimseye adam öldür-
me izni vermez" sözünü ilk duyuyor
değiliz. Devlet kimdir ki, izin verir ve-
ya vermez diye tartışıp duruyoruz.
Çünkü sonuçta bazı devlet görevli-
leri adam öldürüyorlar. örneğin, 19
Aralık 2000 tarihinde cezaevlerine
düzenlenen operasyonlarda, devlet
görevlileri adam ve kadın öldürdüler.
Kimisini yakarak, kimisini kurşunla-
yarak.
O operasyon yapılırken de, Adalet
Bakanı ve Içişleri Bakanı, "Devletin
adam öldürmediğini ve tutuklu ve
mahkûmlara şefkatle davrandığını"
söylemişlerdi. Hatta bu açıklamala-
rın ardından operasyonun adı da
"Şefkat Operasyonu" olmuştu. Son-
'Devlet Oldürmeye Izin Vermez'
radan belgelerle ortaya çıktı ki, çok
sayıda devlet görevlisi, çok sayıda
tutuklu ve mahkûmu öldürmüştü.
Bunu da resmi raporlar söylüyordu.
• • •
Türkiye, yargısız infazların, faili
meçhul cinayetlerin en çok işlendiği
ülkelerden birisi. Bu ülkenin yöneti-
cileri bile şu gerçeği kabul etmişler-
di: "Faili bulunamayan cinayetlerin
sorumlusu devlettir." Gelelim Akki-
se'ye, oradaki jandarma komutanı
devlet değil mi?
Hem öyle bir devlet ki, gerekirse
bütün ilçeyi karşısına alıp kurşun
yağdıracak kadar kendisine güve-
nen bir devlet.
Siyasetçiler, devlet bakanları,
"Devlet kimseye adam öldürme izni
vermez" diyor ama, hayat bunun ter-
sini kanıtlıyor. Cinayet ışleyen devlet
görevlileri birçok kez tanık olduğu-
muz gibi korunuyorlar. Hatta yalnız-
ca devlet görevlileri değil, siyasi ci-
nayetlere kanşmış siviller bile koru-
nuyorlar.
Size herkesin bildiği ve bu köşede
birkaç kez dile getirdiğim birkaç ör-
neği tekrar anımsatmak istiyorum.
Teğmen doktor Necdet Güçlü, 1970
yılında birgrup ulkücünün açtığı ateş
sonucu Ankara'da Hacettepe Üni-
versitesi'nin kapısında öldürüldü. O
cinayetten hüküm giyen Ibrahim
Doğan şu anda TBMM'de kulak-bu-
run-boğaz uzmanı olarak görevli. Ya-
ni devletin merkezinde. Bu cinayetin
silahı ise Teğmen Fehmi Artınbilek e
aitti. Şu anda kendisinin nerede ol-
duğunu bilmiyorum ama, çok kısa
bir süre öncesine kadar albay rutbe-
siyle orduda görev yapıyordu.
Akkise'de halkın üzerine kurşun
yağdırdığı yüzlerce insanın tanıklığıy-
la ortada olan jandarma uzman üst-
çavuş, bakalım ne olacak? Şimdilik,
lütfen görevden alındı.
Bunu bir devlet görevlisi yerine bir
sivil yapmaya kalkışsa sizce ne olur-
du?
•••
Şunu kabul edelim ki, devlet soyut
bir güç değil. Devlet, bu ülkeye yön
veren güçlerin egemen olduğu bir ik-
tidar örgütlenmesinin adı. Ne kutsal,
ne de gökyüzünde. Hemen yani ba-
şımızda. Her devlet görevlisi de bu
devlet aygıtının bir parçası. Akki-
se'deki uzman çavuş da devletin bir
parçası, Manisa'datoplumu hiyerar-
şik nizama sokmaya çalışan tuğge-
neral de, Büyükada'da altında dev-
let aracı, keyfince bu arabaları kulla-
nan orman pikapının, polis otosu-
nun, belediye zabıta otosunun şofö-
rü de. Onlar kendilerini motoriu araç
yasağı olan biryörede bile özgür his-
sedecek kadar devlet anlayışını ruh-
lanna sindirmiş durumdalar.
Mehmet Keçeciler, devlet güçleri-
nin gadrine uğrayan, kurşun yağmu-
runa tutulan Akkiselilere ilçe olma sö-
zü vermiş. Belki böylece bölgenin jan-
darma bö'lgesi olmaktan çıkması sağ-
lanacak mesajını iletmiş. Sanki sorun,
bu tür önlemlerie bitecekmiş gibi.
Şu gerçeği artık kabul edelim ve
görelim: Bu devleti oluşturan ve dev-
lete yön veren temel anlayışların,
toptan bir değişikliğe uğraması ge-
rekiyor. "Millet devletin hizmetinde"
kavrayışının yerini, "Devlet milletin
hizmetinde" kavrayışının alması ge-
rekiyor. Yoksa, "Devlet şuna izin ver-
mez, buna izin vermez" dersiniz,
sonra bir bakarsınız ki, devletin as-
lında birçok olumsuz şeyi teşvik et-
tiğini, bu türden olaylara kanşan dev-
let görevlilerini terfi ettirdiğini görür-
sünüz. Bunu devlet görevlisi de bil-
diği için, bugüne kadar yaşadığımız
gerçekleri "korkmadan "yapabiliyor.
Devletin ölüme değil yaşama ve
özgüriüğe izin verdiği bir hale dönüş-
mesi gerekiyor. Hem de bir an evvel.
Yoksa Akkise'nin "münferit ve birey-
sel" bir olay olmadığını her seferin-
de yeniden yeniden yaşayarak görü-
rüz ve umutsuzluğa kapılınz.