Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2001 PAZARTE
HABERLER
Dinap Belediye
Baskam kaçtı
I DİNAR (AA) -Zimmete
para geçirmek ve evrakta
tahrifat yapmakla suçlanan
Afyon'un Dinar Ilçesi
Belediye Başkanı
Muhammet Yıldınm,
hakkında tutuklama karan
çıkınca ortadan kayboldu.
Şikâyetler üzerine 2
bakanlık müfettışinin 10
gündür belediyede yaptığı
incelemeler sonucunda.
Dinar Cumhuriyet
Savcıiığı, önceki gece
belediyede çalışan 16
personel ile Başkan
Yıldınm'ın gözaltına
alınması talimahnı verdi.
Belediye personelinin
12'si gözaltına alındı
ancak Belediye Başkanı
Yıldınm bulunamadı.
Dört büpokrat
görevden alındı
• ANKARA(ANKA)-
Devlet Su Işleri Genel
Müdürlüğü'nde 4 bürokrat
malvarlıklannı
açıklayamadıklan için
görevden alındı. Bu
bürokratlar arasmda
Israil'le su görüşmelerinde
etkili isımlerden olan
lçmesuyu Daire Başkanı
Ali Aydın da bulunuyor.
Aydın'ın yanı sıra, Proje
Inşaat Daire Başkanı
Faruk Volkan ve
yardımcısı Mine Orhan,
Istanbul Bölge Müdürii
Hasan Haşal görevden
alındı.
Anamur'dakî
magaracılar
• AINAMUR(AA)-
Içel'in Anamur ilçesindeki
Çukurpınar Yaylası'nda
bulunan ve 1700 metreyle
dünyanm en derin
sekizinci mağarası olan
Peynirlik Mağarası'na
inen 6 kişiye dün de
ulaşılamadı. Boğaziçi
Üniversitesı Mağaracıhk
Kulübü'nden mağaraya
inen ekiplerin sorumlusu
Hüsam Süleymangil,
önceki günkü şiddetli
yağış nedeniyle, mağara
girişinde. yakiaşık bir
metreyi bulan su
toplandığını belirtti.
Alacaklılanna
işkence yaptılar
• PATNOS(AA)-
Ağn'nın Patnos ılçesinde,
alacaklı olduklan 2 kişiyi
kaçınp çeşitli ışkenceler
yapan 2 kişi yakalandı.
Mehmet Şinn Günaydın
ile kardeşi Zeki
Günaydın"m bır süre önce,
Ekrem Biçer ile Mehmet
Öztekeli'ye. 4.5 milyar lira
karşılığında büyükbaş
hayvan sattıklan. ancak
paralannı geri
alamadıklan öğrenildi.
Günaydın kardeşler, Biçer
ile Öztekeli'yi konuşmak
bahanesiyle Alparslan
Mahallesi'ndeki evlerine
çağırarak 10 gün boyunca
alıkoydular. Ekrem Biçer,
4.5 milyar lirayı getirmek
bahanesiyle evden
aynlınca. polise giderek
durumu bildırdi.
değişiyor
• ANKARA(AA)-
Meclis teşkilatının, çagın
gereklerine ve tasarruf
ilkelerine uygun bir
şekilde değiştirilmesi ıçin
çahşmalara başlandı.
TBMM Başkanı Ömer
Izgi'nin talimatıyla
başlatılan çalışmanın ilk
aşaması tamamiandı.
Edinilen bilgıye göre,
öneriler arasında genel
sekreterlık ile müdürlükler
arasında bir ara kademe
olarak görev yapan daire
başkanlıklannm
kaldınlması ve
müdürlüklerin doğrudan
genel sekreter
yardımcıhklanna
bağlanması yer aldı.
Alevilerden, Yılmaz'ın 'İbadetyericamiolmalı'açıklamasına tepki:
Sözler Sünnileri bağlarİstanbulHaberServisi -Di-
yanet Işlen Başkanı Mehmet
Nuri Yılmaz'ın, bir gazetede
yer alan "Alevileri ateistler
kışkırtryor. Aievilerin ibadet
yeri cami olmalı. Cemevine
cami işlevi kazandırmak, mfl-
letimizin birliğine darbe vu-
rur" sözleri Alevi yurttaşlar
arasında tepkiyle karşılandı.
Alevi siyasetçi, sanatçı ve
dernek temsilcileri Diyanet
Işleri Başkanı'nın sözlerinin
anayasanın din ve ibadet öz-
gürlüğü ilkesiyle bağdaşma-
dığmı ifade eftiler.
Karacaahmet Sultan Daya-
• Karacaahmet Sultan Dayanışma Demeği 2. Başkanı Vahap Güngör:
Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyette bir fetva kurumu gibi çalışmak laikJiğe ve
anayasaya aykındır. Nelere ibadet edecekJerine Aleviler kendi karar verir.
nışma Derneği 2. Başkanı Va-
hap Güngör, Alevilerin iba-
det yerinin cami değil ceme-
vi olduğunu belırterek "Ale-
viler nerede ibadet edecekle-
rine kendileri karar verir. Di-
yanet İşleri BaşkanlığVnın
söyledikleri sadece Sünnileri
bağlar. Alevileri bağlamaz"
diye konuşru.
Atatürk'ün kurduğu laik
cumhuriyette bir fetva kuru-
mu gibi çalışmanın laiklığe
ve Anayasa'ya aykın olduğu-
nu ifade eden Güngör, "Bu
vüzden Diyanet Işleri Başka-
nı, Türkiye Cumhuriyeti'nin
bir yurttaşı olduğunu unut-
mayıp buna göre konuşmak
zonındadır" dedi.
Aleviler konusunda eski
MHP lideri Alparslan Tür-
keş'in desteğiyle araştırma
yapan Dr. Abdülkadir Sez-
gin'in "Alevilerin Alevistan
hayali" olduğu yönündeki id-
dialanna da sert tepki göste-
ren Güngör, tt
Biz laikliğin ve
demokrasinin savunuculan-
yız. Bu ülkenin sahiplerinin
toprak talebi olması diye bir
şey söz konusu olamaz. Bu şe-
kilde konuşmalar heze> andır.
Bölücülükrür. suçtur" dedi.
Kendısını bu ülkenin sahi-
bi oiarak gösterip Alevileri
başka bır şey gibi gösterme-
nin "künsenin haddT olma-
dığını ifade eden Güngör.
'Alevüiğe ve ülke bütünlüğüne söz söyletmeyiz'
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın bir gazetede yer dı. Alevi dernekleri yapnklan açıklamalarda "Ne ırkçılara, ne de
alan "Alevileri ateistler kışkırtıvor. Alevilerin ibadet yeri cami ol- şeriatçılara, Alevilik hakkında va da ülkenin bölünmez bütünlüğü
malı. Cemevine cami işlevi kazandırmak, miiletimtan birliğine hakkında söz söylemenrsantanımavız.Gerekirse Mustafa Kemal
darbe vurur" sözJeri Alevi yurttaşlar arasında tepkiyle karşıian- gibi yeniden Samsun'a çıkıp 19 Mayıslar da yarattnz" dediler.
'Alevistan kurulmak istendiğini' ileri süren Diyanet yetkilisine dava açılacak
6
Sezgîn Alevi düşmam'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alevi-
Bektaşi Kuruluşlan Birliği, Alevilerin
"Alevistan devieti" kurmak istediklerini
öne süren Diyanet Işleri Başkanlığı
müfettışı Abdülkadir Sezgin hakkında
dava açma karan aldı. Alevi Bektaşi
Kuruluşlan Birliği Başkanı Ali Doğan,
"fevkalade haksrz saldın" nedeniyle
Sezgin'i kınadıkJannı ve lanetlediklerini
bildirdi. Pir Sultan Abdal Derneği
Başkam AH Balkız da, "MİT ile
bağlanniı olduğunu" söylediği Sezgin'in
Alevi düşmanı olduğunu, sözlerinin de
Alevileri asimıle etme politikasının bir
parçası olduğunu söyledi.
Ulkücü olarak bilinen Abdülkadir
Sezgin'in, Alevilerin "Alevistan" devleti
kurmak istediklerine dönük sözleri
Alevi camiasında büyük tepkiyle
karşılandı. Alevi Bektaşi Kuruluşian
Birliği konuyla ilgili olarak basın
toplantısı düzenlemeye hazırlanırken,
bırliğm Sezgin hakkında dava açacağı
bildirildi. Alevi-Bektaşı Kuruluşlan
Birliği ve Hacı Bektaş Veli Anadolu
Kültür Vakfi Başkanı Ali Doğan,
Sezgin'in sözlerini son derece üzüntüyle
karşıladığını belirtirken, "Diyanet'te
müfettişlik görevini yürüten bir kişinin
nasıl bu kadar dav anaksız sözler
söyleyebildiğini ve bu kadar
küçülebüdiğini aniamanın olanakstz
olduğunu" söyledı. Alevılenn hıçbir
zaman bu tür suçlamalara layık
olmadıJdannı vurgulayan Doğan,
"Alevilerlaik cumhuriyetin temel taşıdır.
Hangi Alevi çıkmış dev let kurma
iddiasında bulunmuş, laikliğe aykın
harekette bulunmuş. Bu ancak,
Abdülkadir Sezgin gibi kendini bilmez
bir insanda aranabilir. Bu yanhş
düşüncesinden dolayi kendisini lanediyor
ve kuuyorum" diye konuştu.
Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Ali
Balkız da, Sezgin'in Alevi düşmanı ve
MÎT bağlantılı olduğunu söyledi.
Balkız, "Bir şey ancak bu kadar saçma
olabiür. Bir bu eksikti, bunu da yapülar"
diye konuştu. Alevilerin bu toprakJann
sahibi oldukJannı ifade eden Balkız.
"Alevilerin eibette dev letten, yasaiardan
şikâyetJeri vardn* ama bu devletin
temellerinde Alevilerin harcı, çimentosu
vardır" dedi. Balkız. Alevilerin en
büyük taleplerinin laıkleşme ve
demokratikleşme olduğuna dikkat
çekerken. bunun toprak talebi
olmadığının altını çızdi.
Balkız, Sezgin'in Aleviler ve Sünniler
arasında inanç ve ibadet açısından
büyük fark olmadığına dönük
yaklaşımına da karşı çıktı. Aleviler ve
Sünniler arasındaki inanç ve ibadet
farkının büyük olduğuna dikkat çeken
Balkız. Sezgin'in yaklaşımının Alevileri
Sünnileştirme ve kendi kimliklennden
anndırarak yok etme politikasının bir
parçası olduğunu söyledi. Balkız.
Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri
Yılmaz'ın "AJevilerin ibadetyerinin
cami olması gerektiğT yönündeki
açıklamasının da buna koşut olduğunu
vurgulayarak "Bu esasen. devletin resmi
politikasınuı bir ürünü. Hacıbektaş'ta
kendisine 'Resmi dın derslennin
Alevıleri asımile etme politikasının bır
parçası olup olmadığı' yönündeki soru
sorulduğu zaman Başbakan Bülent
Ecevit'in verdiği tepki de bunun
parçasıdır. Üçünün çıkış noktası da
aynıdır" değerlendırmesını yaptı.
şöyle devam etti:
"Misakı Milli'den taviz ver-
meyiz. Ülkenin bölünmez bü-
tünlüğünü sonuna kadar sa-
vununız. Ne ırkçılara, ne de
şeriatçılara, Alevilik hakkın-
da ya da ülkenin bölünmez
bütünlüğü hakkında söz söy-
leme firsatı tammayız. Gere-
kirse Mustafa Kemal gibi ye-
niden Samsun'a çıkıp 19 Ma-
yıslar da yarannz."
Halk müziğinin ünlü sesi
eski SHP İstanbul Miiletve-
kili Arif Sağ, Diyanet Işleri
Başkanı Yılmaz'ın resmen
bölücülük yaptığını söyleye-
rek "Devlet ciddi bir kurum
iseYümaz'ın hemengörevden
aunması gerekir" dedi.
Yılmaz'ın anayasanın iba-
det, inanma özgürlüğü ilkesi-
ne aykın davranarak suç işle-
diğini belirten Sağ, "Devletin
üst kurumlan. bu şekilde ko-
nuşan birini görevi başında
hâlâ rutuvorlarsa, bu, bölü-
cülük olayına devletin de or-
tak olması demektir" diye
konuştu.
Cemevlerf 1000
yıldır var
Yılmaz'ın "Alevilerin iba-
det yerieri camidir*
1
sözünün
de bilgisizce, cahilce biranla-
yış olarak değerlendıren Sağ,
cemevlerinin 1000 yıldır ol-
duğunu söyledi. "Alevilik"
adı altında bu ülkeden ayn bir
toprak. ayn bir bayrak isteme
arzulannın. Türkiye'de yaşa-
yan Alevileri ilgilendirmedi-
ğini de vurgulayan Sağ. "Bu
iddialar. inanan kesimin oyia-
ruiı alarak, onlara Alevi hare-
ketini karala>arak şirin gö-
rünmeye çalışan. poütika ya-
paniann oyunudur. Bu iddi-
alann Hacı Bektaş'ı anma tö-
renlerinüıvapıldığıdönemler-
de olması da düşündüriicü"
diye konuştu.
Alevi kökenli politikacılar-
dan Mustafa Timisi "Diyanet
İşleri Başkanhğı'nın yeniden
ele alınması gerekn'ği bir kez
daha anlaşılmaktadır" dedi.
Diyanet Işleri Başkanlı-
ğı 'nın, çağdaş ve laik cumhu-
riyetin temel ilkelerine, kuru-
luş felsefesine uygun, laik
devleti bütünleştirmeyi amaç-
layan bir işlevi olması gerek-
tiğini, kuruluş yıllarında da
bu işlevi başanyla yerine ge-
tirdiğini söyleyen Timisi, "Ne
yazıkki çok partiliyaşamage-
çişlebirükte,özettikledegünü-
müzdebu kurum,Sünniinan-
cınm Hanefî mezhebinin ör-
gütü olarak hizmet vermeye
başlamışür. Kurucu misyonu-
nu yiürmiştir" dedi.
Başkan Yılmaz'ın demecı-
nin de, bu yozlaşmanm, bu
bozulmanın sonucu olduğu-
nu vurgulayan Timisi, mane-
vi yönü ağır basan bir kuru-
mun başındaki kişinin, ülke
gerçeklerini yakından bil-
mek ve toparlayıcı mesajlar
vermek zorunda olduğunu
anlattı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Kandıra Cezaevi'nde neler
oluyor diye iki gün önce bir
yazı yazmış ve orada olanlan
ailelerin ve avukatların dilin-
den aktarmıştım. Ali Ihsan
Kılıç isimli tutuklunun sayım
nedeniyle başına gelenleri,
daha doğrusu yaşadığı trav-
mayı anlatmıştım. Ancak ola-
yın devamının nasıl geliştiğini
öğrenememiştim.
Ali Ihsan Kılıç'ın, sayım sıra-
sında "Hazırol, rahat!" komu-
tu doğrultusunda hareket et-
mediği için gardiyanlarca ko-
lundan tutulup kafasının du-
vara vurulduğu, aynı hücre-
deki arkadaşı tarafından abla-
sı Kadriye'ye anlatılmıştı. Bu
olay sonucu Ali Ihsan bilinci-
ni tamamen yitirmişti ve abla-
sıyla konuşamamış, dili tutul-
muştu.
Sonra neler olduğunu ise
önceki gün Ali'nin kardeşi Er-
kan'ın mektubundan öğren-
dim. Erkan'ın yaşadıklarını,
özetleyerekaktanyorum: "Ya-
zınızda sözünü ettiğinizAli Ih-
san'ın kardeşiyim, adım Er-
kan. Size anlatacaklanm, sizin
yazdıklannızın devamı niteli-
ğinde. Ablam Kadriye görüş-
ten döndükten sonra ağabe-
Kandıra'da Protokol Krizi (2)
yime ne olduğunu öğrenmek
için ben de 16Ağustos günü
Kandıra Cezaevi'ne gittim.
MüdürBey'le görüşmekiste-
diğimi söyledim. Sebebini
sordular. Ağabeyimle görûş-
mek istediğimi anlattım.
'Ağabeyin şu anda Izmit
Devlet Hastanesi'nde' dedi-
ler. Ben de cezaevine otuz
dakika uzaklıktaki hastaneye
gittim. Orada da olmadığını
söylediler. Bu arada Izmit
Devlet Hastanesi'ndeki söz-
de tedaviedilen mahkûmların
halinigördüm. Tedaviyaptık-
lan yerin fotoğrafını çekip si-
zegöndermekisterdim. Dep-
remde ağır hasar görmüş
hastanenin bodrum katına
konan mahkûmlar tam anla-
mıyla ölüme terkedilmişlerdi.
Hastanedeki kayıt defterini
tutan görevli o gün ağabeyi-
min gelmediğini söyleyince
adliyeye savcılığa gittim. Şu
anda Izmit CumhuriyetSavcı-
sı'na vekâlet eden ve aynı za-
manda da cezaevi savcısı
olan Kemal Ibişoğlu'na baş-
vurdum. Ağabeyimin dayak
yediğini ve durumunun ağır
olduğunu anlattım. Ibişoğlu,
'Benim cezaevimde böyle bir
şey söz konusu olamaz' di-
yerek reddetti. Ben de 'Ağa-
beyim kendisi mi kafasını du-
vara vurdu' diye cevap ver-
dim.
Savcı bana, 'Ona örgüt
emir vermiştir, o da kafasını
duvara vurmuştur' dedi. Ben
de kardeşimin ölüm orucun-
da bile olmadığını, aynca bu
kadar olağanüstü önlemler
aldığınız bir cezaevine örgüt
nasıl girebiliyor diye sordum.
Savcının yanında birisi daha
vardı ve sürekli savcının ve
benim sözlerime müdahale
ediyordu. Belli ki o da görev-
liydi. O şahıs bana, 'Sen da-
ha iyi bilirsin örgütün cezaevi-
ne nasıl girdiğini' dedi ve bir
daha konuşmadı.
Ben savcıya dönerek şu
anda ağabeyimin nerede ol-
duğunu sordum. Cezaevine
telefon etti veağabeyimin bir-
kaç dakika önce hastaneye
doğru yola çıktığını ve benim
de hastaneye gidip bekleme-
mi söyledi. Ben de savcının
bu sözü üzerineyeniden has-
taneyegittim. Saatdörde ka-
darbekledim, kimsegelmedi.
Savcıya telefon ettiğimdeye-
rinde olmadığını söylediler."
• • •
Erkan Kılıç, çaresiz bir şekil-
de Istanbul'a geldiğini ve in-
san Hakları Derneği'ne (İHD)
başvurduğunu anlatıyor: "Er-
tesi gün İHD'den bir avukat
cezaevine gitti. Benim karşı-
laştığım muameleile o dakar-
şılaşmıştı. Ağabeyimin hâlâ
nerede olduğunu öğreneme-
dik. Ablam 17Ağustos Cuma
günü savcıyı yeniden aradı-
ğında, ağabeyimin cezaevin-
de bulunduğunu ve durumu-
nun da gayet iyi olduğunu,
eğer daha fazla direnirlerse
daha fazla acı çekeceklerini
söylüyor."
Erkan Kılıç sonunda bir
çağrı yapıyor ve ağabeyinin
uğradığı kötü muameleye is-
yan ediyor. "Son olarak vicda-
nı olan herinsana şunu soru-
yorum. Benim ağabeyimyak-
iaşık iki yıldır yargılanıyor ve
eminim ki suçsuz olduğu an-
laşılacak ve serbest bırakıla-
cak. Serbest bırakıldıktan
sonra ağabeyimin ve daha ni-
celehnin o ağır ve insanlık dı-
şı şartlarda geçen yıllannın
hesabını kim verecek? O da-
ha 29 yaşında..."
Erkan Kılıç'ın mektubu böy-
le. Öyle anlaşılıyor ki cezaev-
leri sayımlarına devlet proto-
kolü sıçramış durumda. Ce-
zaevinde tek başına veya üç
kişi halinde hücrelere koydu-
ğunuz insanlara neden 'rahat,
hazır ol' yaptırmak istersiniz?
Eğer saymak istiyorsanız, ki
cezaevlerinde sayım diye bir
görev vardır, bakınca içeride-
ki insan sayısını anlarsınız.
Belli ki, burada sayım değil,
"adam etme" amacı ağır ba-
sıyor. Devlet protokolüne gö-
re, onların da sıraya geçip
gardiyanlara "Buradayım ko-
mutanım" diye bağırmaları
gerekiyor.
Böyle devlet yönetirseniz,
cezaevini de böyle "adam
edersiniz". Söylenecek söz
kalmıyor.
2000'Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
Lise Yıllarımız...
Lise yıllanmızı çok severim. Hayata bakışımızı
olgunlaştığı, arkadaşlık bağlarının derinleştiği
yıllar, üzerimizde sandığımızdan daha çok iz bırak
mıştır.
Use yı/ları, hayat hedeflerimizi belirlemeye ça
lıştığımız yıllardı.
Hangi mesleği seçmeliydik?
Hayatta değerterimiz neler olmalıydı?
Toplumda nasıl tanınmak istiyorduk?
Yakın arkadaşımız kım olmalıydı?
Arkadaş grubumuz kimlerden oluşmalıydı?
Okul saygınlığını tanıyorduk. Matematik kafas
olmak. Fenci olmak. Edebiyatçı olmak. Lider ol-
mak. Arkadaşlan arasında sevilmek. Bilgili olmak.
Kültürlü olmak. Arkadaşlanna yardımcı olmak. Ka-
falı olmak. Denge unsuru olmak. Güçlü olmak. Sı-
rasında kavgadan kaçmamak. Arkadaşlannı tut-
mak. Öğretmenlere yağcılık yapmamak. Kimseyi
ezmeden başarılı olmak. Çok öne çıkmadan ça-
lışkan olmak. Sınıfını geçmek.
Lise yıllan "kimlik arayışı"nın yıllandır. O yıllar
kimliğimizin oluşmayıllanydı. Artık, ortaokul öğren-
ciliğinin tıfıllığından kurtulmuş, kendimizi daha ol-
gun, daha yetkin, daha güçlü sanıyorduk. Ama ne
sandığımız kadar olgunduk, ne umduğumuz ka-
dar yetkindik. Gücümuzü de zaman zaman sına-
mamız gerekiyordu. Sporla, sırasında yumruk
yumruğa kavgalanmızla. Hepsinin gerekli olduğu-
nu şimdi daha çok anlıyorum.
Kendimizi bir ideale adamak istiyorduk. Böyle
bir ideal bulamazsak kendimiz yaratmaya hazır-
dık.
Ailelerimizin okula gelmesi diye bir şey yoktu ya
da ben bilmiyorum. Hiçbir işimize ailemızi kanştır-
mamak, çok önceki yıllarda kazandığımız bir ka-
rakter özelliğiydi. Her sorunumuzu biz, kendimiz
çözmeliydik. Özgüvenimiz şaşılacak kadar yük-
sekti.
Ailelerimizin ekonomik gücünü zorlayacak hiç-
bir istemimiz olmazdı. Bu, ayıptı ve utanılacak bir
güçsüzlükdemekti. Istedığimiz her şey, ilerde, biz
hayatımızı kazandığımız zaman kendimiz tarafın-
dan edinilecekti. Ailesinden bir şey bekleyeni aşa-
ğılıyor, önem verilmemesi gereken zayıf bir karak-
ter sayıyorduk. "Karakterli olmak" en çok değer
verdiğimiz özellikti.
Başansız olmak ayıp değildi ama.. kopya çek-
mek, öğretmeni aldatmaya çalışmak çok ayıptı. Bi-
zim grubumuzda böyle davranışlar, "onu adam-
dan saymamaya yeterli" davranışlardı. Açıkça
aşağılardık. Ama bir dersten zayıfolana yardım et-
mek, çalışkan öğrencilerin sorumluluğunda olan
doğal bir görevdi.
Oğretmenlerimiz bu davranışları olumlar, belirli
bir çizgı çizerlerdi. Kolaycılık, hazırcılık, kulağının
üstüne yatmak, duyarsızlık, aldırmazlık, yalancılık
kadar kötü karşılanırdı. Bize herzaman "karakter-
li, doğruhedefıolan, çalışan, dürüst, çevresineya-
raıiı olan öğrenci" modeli sunulur, bu örnek olum-
lanırdı. Oğretmenlerimiz güç beğenir, yalnız eleş-
tirilerini söylerlerdi. Onlar tarafından gösterilen en
küçük beğeni, bizim için en büyük ödüldü.
Asıl ödülümüz başanydı.
Kendi başanmızı kendimize verdiğimiz ödül sa-
yardık. Bunun doğru bir ödül olduğunu gün geç-
tikçe daha iyi anlıyorum.
Kabataş Erkek Lisesi'ne bu yılın Pilav Günü'nde
gittiğim zaman kimi öğrencilerle ayaküstü konuş-
tuk. Ben, üç lise yılını da orada okudum. Lise öğ-
rencilerini gerek Kabataş Erkek LJsesi'nde, gerek
İstanbul Usesi'nde (eski İstanbul Erkek Lisesi), ge-
rekse Pertevniyal gibi, Darüşşafaka gibi Cumhu-
riyet liselerinde çok iyi buluyorum. Bizim zaman-
larımıza göre daha donanımlı, daha kültürlü, daha
iletişimli gençler.
Ancak, ne yazık ki günümüzde lise eğitimi, üni-
yersite sınavları amacı yüzünden gerekli önemi yi-
tirmiş görünüyor. Lise yıllan sadece üniversiteye
gireöilmenin kapısı sayılıyor. Oysa, lise eğitimi ha-
yata hazırlayan temel eğitimdir. Lise eğitimi zayıf
kalırsa üniversite eğitimi de bekleneni veremez.
Lise eğitimine çok, ama çok önem verilmelidir.
Bu dönemde eğitim gören gençlerin kimlik sorun-
lannın aşılması, karakter eğitimi ve kişilik kazan-
ması, onların üniversiteye girip girmemelerinden
çok daha önemlidir. Bir başka deyişle, üniversite-
ye girmek ve başanlı bir eğitim yapabilmek için li-
se eğitiminin sağlam olması çok önemlidir, işin te-
melini oluşturmaktadır.
Ulusal güvenlik sorunları buralardan başlıyor, a-
ma gören var mı?
e-mail:erdalatak(tt superonline.com
Faks:0212-513 90 98
Ölüm orucu eyleminde 305. gün
KcındmıF TipVnde
işkenceidduısı
İstanbulHaberServi-
si-Tecride karşı altı F ti-
pi cezaevinde, hastane-
lerde ve dışanda sürdü-
rülen ölüm orucu eyle-
mi 305. gününe girer-
ken çok sayıda tutuklu
ve hükümlünün duru-
munun ağırlaştığı belir-
tiliyor. Avukat Ercan
Kanarise KandıraF Ti-
pi Cezaevi'nde müvek-
killeriyle yaptığı görüş-
meler sonucu, ceza-
evinde "işkence, zaü-
mane, onur kıncı ve in-
sanlık dışı aşağıla>ıcı
muamele ve ceza yasa-
ğmı" güvence altına
alan tüm iç hukuk ve
ulusalüstü hukuk kural-
lannın ihlal edildiğini
gözlemlediklerini açık-
ladı.
Eski İnsan Haklan
Derneği (IHD) istanbul
Şube Başkanı Av. Ercan
Kanar, Kandıra F Tipı
Cezaevi'nde kalan 6
müvekkili ile yaptığı
görüşmeler sonucu. ce-
zaevindeki şiddet uygu-
lamalannın "had saflıa-
ya" çıktığını gözlemle-
diklerini anlattı. Kanar
gözlemlerini şöyle ak-
tardı: "Gebze'den Kan-
dıra'ya sevk edilen tu-
tuklu ve hükümlülerin
hepsi girişte dayaktan
geçirilmiş.MüvekkilSa-
dık Akyüz'ün kollann-
da moriuklar tespit et-
tik. Duruşmalara götü-
rülmeden önce bir oda-
ya sokulan tutuklu ve
hükümlükr. çınlçıplak
soyularak başları du-
v^rlaravıuııluyorve ar-
duıdan makat araması
yapüryor."
Ring araçlannda da
"işkencenin" sürdüğü-
nü iddia eden Kanar, tu-
tuklulann araçtaki kol-
tuklara kelepçelendiği-
ni ve dayak yedikJerini
söyledi.
Kanar, cezaevindeki
uygulamalara karşı hu-
kuki işlemleri başlattık-
lanru sözlerine ekledi.