Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 0 AĞUSTOS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Burada yazar oturuyor
Türkiye'nin tanıtımı "şiş
kebap, lokum ve dansöz"
üçgeninetakılıp kalmalı mı?
Edebiyatçtlar Derneği Ge-
nel Başkanı Çetin Oner,
Türkiye haftalannın yurtdışın-
da nitelik ve niceliğinin de-
ğişmesi zamanının geldiği
kanısında: "Ülkeleryazaria-
n ile anılırtar. Puşkin'/n ülke-
si, Neruda'n/n ülkesi gibi...
Dünyada çok önemli sanat-
çılann bir ülkenin tanıtımı,
yararian ve çıkarlan için baş
tacı edildiği bilinen bir ger-
çek. Eh, o zaman niçin biz
aynı şeyi yapmıyonız? Her
dalda üretken sanatçılanmız
var. Dûnyaya çağdaş oldu-
ğumuzu, düşünce alanında
ürettiklerimizhkanıtlamalıyız
Demekolarakbiraçılım ger-
çekleştirmeliyiz: Yurtdışın-
dakiyazarlıkörgütleriyle, ye-
rel yönetimlerin kültür so-
nımlulanyla iletişim kurma-
Itytz. Öze/Mde Avnıpa'da oku-
ma ve edebiyatgünleri, Tür-
kiye haftalan düzenlemeli-
yiz..."
Böylesi bir kültür çıkar-
masının başarılı olabilmesi
için elbette kendi bahçe-
mizdeki aynkotlannın da te-
mizlenmesi gerek. Nediron-
lar? Öner şöyle özetliyor:
"Bizde hem okumak, hem
de yazmak tehlikeli ve sa-
tonca/ı/ Okumanın, yazmanın
önündeki engellerin kaldınl-
ması, sanatçıya, yazara des-
tekolunması, saygı gösteril-
mesi öncelikli ilke olmalı."
Edebiyatçılar Derneği
Başkanı, demek istediğini
Israil'den yalın, ancak çar-
pıcı bir örnekle açıyor: "Is-
rail'de bir sokağtn başında
araç şoförierine bir uyanya-
pıldığına tanık olmuştum.
Tabela şöyleydi: Dikkat, kfak-
son ça/mayın.' 6u sokakta
yazar Efraim Kishon otu-
ruyor. "
Her taratta böyle
Iktidar, Danıştay'dan
dönmesine karşın enerji
üretim ve dağıtım alanının
özel şirketlere devredilme-
si konusunda ısrarcı.
ODTÜ ögretim üyesi Prof.
Dr. Osman Sevalioğlu'nun
Kaliforniya'da yürütülen ve
enerji alanının serbestleş-
mesinin sonuçlanna ilişkin
bir derlemesi geçti elimi-
ze. Olayın özeti şu:
Serbestleşme progra-
mıyla birlikte Kaliforniya'da
enerji fiyatlan hızla yüksel-
miş, elektrik dağıtım şirket-
leri iflasın eşiğine gelmiş,
eyalette elektrik kesintileri
başlamış. Bunun üzerine
ABD'nin en büyük enerji ti-
caret şirketlerinden biri olan
"Exxxx" ile diğer kimi şirket-
ler hakkında "piyasada kâr
amacına yönelik manipû-
lasyon yaptıklan" gerek-
çesiyle soruşturma açılmış.
Otayın bir başka boyutu
daha var. ABD Başkanı Ge-
orge Bush ile Exxxx şir-
ketinin eski başkanı Tek-
sas'tan "yakınen" tanışı-
yorlarmış. Heryerdebu iş-
ler böyle yürüyor olmalı...
Darısı başımıza!
IŞIK KANSU
Turhal Şeken FabPikası'nın koca kavağına ağıt
Çapalar duracak, traktörler homurdan-
mayacak, pancar kantarlan tartmaz olacak;
yarım yüzyılı aşkın süredir binlerce mü-
hendisin, işçinin, memurun ve onların ço-
cuklarının yuvası olmuş, ülkedeki yeni sa-
nayi tesislerine analık yapmış, bozkırda
vahalar yaratan şeker fabrikalannın uzun,
yanık vardiya düdükleri susacak...
Birkaç yıla kalmaz, "Şekersökümü mü?
O da ne?" denecek...
Kamu Yönetimi Dergisi Sorumlu Yazıiş-
leri Müdürü Gökhan Günaydın. şeker sek-
törünün geleceğıni şöyle görüyor:
"Pancarşekeri sektöründe fabrikalann tü-
mü özelleştirilecektir. Özelleştirilen fabrika-
lann yaklaşık 10'u üretime devam ederken
diğerleri farklı gerekçelerle kapatılacaktır.
Türkiye 'nin şekergereksiniminin altına dü-
şecek üretim açığı, d/şsafım geri ödeme-
leri ile desteklendigi için daha ucuza şeke-
re sah/p olan ülkelerden ve özellikle AB 'den
yapılan dışalım ile kapatılacaktır. Süreç içe-
risinde, yine daha ucuz şeker ürettiği ge-
rekçesi ile nişasta bazlı şekerlere tanınan
ayrıcalıklar sürdürülecek ve sanayi şekeri
tümüyle mısırdan elde edilen nişasta baz-
lı şekerlere dayandınlacaktır. Şekerpanca-
n üretimine getihlen kotalararttınlarak sür-
dürülecektir. Türkiye'nin mısır dışalımı da
artarak sürecektir. Sonuçta, pancar üreti-
cisine verilmeyen kamu kaynaklan, AB pan-
car üreticisine, ABD ve Arjantin mısır üre-
ticilerine, çokuluslu şirketlere aktanlmaya
başlanacaktır. Ülkenin doğusunda yaşa-
yan insanların, şekerpancarından ve sek-
törün katma değerinden kaynaklanan ge-
lirolanaklan ortadan kalkacaktır. Dibe vur-
muş olan hayvancılık, önemli biryem kay-
nağını daha yitirerek p/yasaya teslimiyeti-
ni //an edecekt/r. Sektörde çalışan 30 binin
üzerindeki işçi, işlerini yitireceklerdir."
Ey, yüzyılların güneşine, yeline direnen
Turhal Şeker Fabrikası'nın "Koca Kava-
ğı"... Bizim gibi, senin de mi için üşüyor?
Haklısın, aymazlığın ayazındayız...
Giderek kabaran işsizlik,
sendikasızlaşma, hak yitikleri
karşısında sendikal hareket
nereye gidiyor?
Petrol-iş Sendikası_Genel
Başkanı Mustaia Öztaşkın,
sendikalann dünyadaki
teknolojik, ekonomik, sosyal
ve küttürel degişimleri
yeterince algılayıp kendilerini
yeterince yenileyemediklerini
kabui ediyor.
Bu olgulara, yeni liberalizmin
sürekii pompaladığı, mali
sektörün de körüklediği
bireycüiğin işçilerin dünyaya
baktş açılarını olumsuz
etkilemesini de ekliyor.
"Dunım iyi değil" demeye
getiriyor açıkçası. Peki, ne
Sendikacılık nereye?
olacak, ne yapmalı?
Bu sorunun yanıtıru Öztaşkın
şöyle veriyor.
"Küreselleşme ile birlikte
yaşanan özelleştirme,
taşeronlaştırma ve
esnekleşme gibi
olumsuzluklar karşısında
sendikacılığın çıkışı;
Türkiye'de sendikalann ve
konfederasyon/ann
birieşmelerine, 'Emek
Platformu' örneğinde olduğu
gibi sendikalar ile diğer
emekçi örgütleri ve meslek
örgütlerinin bihikteliğinin
sağlanmasına, sendikal
örgütlenmenin mutlaka
sayısal ve bilinç anlamında
geliştihlmesine, yasal
engellerin Uluslararası
Çalışma Örgütü
sözleşmelerine uygun
düzenlemelerle giderilmesine,
sendikalann üyelerine ve
topluma kendilerini kabul
düzeylerini arttırmalanna
bağlıdır."
Bunlar yapılması gereken
"ulusal düzeyde" çıkışın
öngörüleri. Oztaşkın'a göre,
öteye geçmek de gerekiyor.
"Sermayen/n
kûreselleşmesine karşı biz
sendikalar olarak, kuramsal
çerçevesi uluslararası
federasyonumuz EMCEF
tarafından tartışmaya açılmış
olan 'küresel sendikacılığı' da
geliştirmek durumundayız.
Ulke sendikası gibi, yine aynı
faaliyetleri kapsayan, utus
ötesi tekelleıie toplu iş
sözleşmeleri yapan ve aynı
zamanda dünya geneli
kampanyalar da açabilen bir
dünya sendika örgütü
oluşturmalıyız."
Sendikacılık, zortu bir sınav
ile karşı karşıya. Keşke,
Petrol-lş Başkanı gibi
düşünen, ufkunu genişleten
sendikacılar çoğalsa.
Keşke...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
SSK Emeklileri Eksik
c
Ayhk mı Alıyor?
Sosyal SigortalarKurumu'nca ödenen yaşhlık(emekli) ay-
lıklan, iki ayn ödeme toplammdan oluşur. Bu ödemeler:
l)Yaşhlıkayhğı
2) Sosyal yardım zammıdır. ' "
T.C. Emekli Sandığı'nca ödenen emekli ayhklan ise, 7 ay-
n ödeme toplamından oluşmaktadır. Bu ödemeler:
1) Genel Gösterge Aylığı,
2 ) E k G ö s t e r g e A y l ı g ı , ..•'• — ••-.<•; •• " . ^ . " •'.-*••<•
3) Kıdem Ayhğı,
l
_ .
4) Taban Aylık, . .
5) Özel Tazminat,
6) Makam Tazminatı,
7) Temsil Tazminatı'dır.
Makam tazminatı ile temsil tazminatı, genel statüde yer
almayan, üst düzey görevlilere ödenmektedir.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nca ödenen yaşhlık ayhkları-
na Devlet İstatistik Enstitüsü'nce saptanan aylık TÜFE'ye
(Tüketici Fiyat Endeksi) göre ve her ay bir önceki aya ait
TÜFE oranmda zam yapılmaktadır. Örneğin Ağustos 2001
ayhklanna uygulanacak TÜFE oranı, Temmuz 2001 ayına
ait TÜFE oranıdır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası Ek Madde 24'te yer alan
sosyal yardım zammına ise TÜFE uygulanmamaktadır. SSK
ayhklanna uygulanan ve bir ay önceki TÜFE'ye göre belir-
lenen zamlar yalnızca yaşlıhk ayhklannı kapsamaktadır.
Sosyal yardım zammı, TÜFE'ye göre yapılan zamlann dı-
şmda bırakılmıştır. Bu konuda yasal düzenleme yapılmadı-
ğı için, SSK aylıkları eksik ödenmektedir.
15 Nisan 1995'ten bu yana 6 (altı) yıldır, sosyal yardım
zamlan aynıtutar üzerinden ödenmektedir. 15 Nisan 1995'te
4 milyon 660 bin lira olan S.Y. Zammı, Ağustos 2001'de yi-
ne 4 milyon 690 bin lirada kalmıştır.
Oysaki, T.C. Emekli Sandığı ayhklanna yapılan zamlar,
yine katsayı ve gösterge sistemine göre yapılrnaktadır. Emek-
li Sandığı ayhklannı oluşturan 7 ödemenin tümüne de zam
uygulanmaktadır.
Bugün en az emekli aylığı veren sosyal güvenlik kurumu
SSK'dir.
SSK ayhklanna "yama gibi" eklenen sosyal yardım zam-
mına da TÜFE'nin uygulanması için, yasal düzenleme ge-
rekmektedir. TÜFE uygulamasına geçilen 1 Ocak 2000'den,
31 Ağustos 2001' e kadar geçen 20 aylık sürede SSK emek-
lilerinin parasal kaybı toplam 41 milyon lira, bunun aylık or-
talaması ise 2 milyon liradır.
1 Ocak 2000'den bu yana sosyal yardım zammına TÜFE
uygulansaydı, bu zammın tutan bugün, 4 milyon 690 bin li-
radan, 9 milyon 360 bin liraya çıkmış olacaktı.
Bu fark her geçen gün büyümektedir.
SSK emeklileri, dullan ve yetimleri hiç olmazsa bu hak-
sızhğın düzeltibnesini ve TÜFE'nin sosyal yardım zammı-
na da uygulanması için yasal düzenlemenin yapılmasmı is-
tiyor ve bekliyor.
/ OCAK 2901 UeAĞlSTOS 2091 DÖSEMİSSKSOS)AL YARDIM ZAMMI
Avltr
mtFEArtjı
Avlik
Aralık 1999 °«0.00
Ocak 2000
Şubat2000
Man2000
Nisan 2000
Mayıs 2000
Haaran2000
Temmuz 2000
Afcustos 2000
Evlül 2000
Ekım2000
Kasım20OO
Aral\k2000
Ocak 2001
Şutot20OI
Mart2001
Nisan 2001
Mavıs2001
Hazıran20Ol
Temmuz 2001
ASustos 2001
\5.9O
KuûiMif
%0.00
Sos>«J
4.690 000
Sonıl Yardım Zammı
Fark
0
».5 90 4966 7
10 276 710
M 9 0 %U.O9
°«0.70
%2.90
%2.30
V.20
°*.70
%2.20
%3.10
%310
%3 7O
%2.50
%2.50
M.80
D
/o6 10
M030
%5.10
%3 10
5.210 079
M5.2O 5 402 052
%18.54 i 5.559 534
%21.27 1 5.687 404
"-o23.93
V4.80
L_5JU.52
7
5.853 214
%27.55 ı 5.981985
»«30.35
°.34.39
520.079
Ay Top.Fark
0
20
19
712.052 10
869.534
997.404
1.163.214
1.291.985
6113 589 1423 589
6.303.H0 1.613.110
•«3856 6.498.506
%43.69 6.738.951
1.808.506
2.048.951
M7.28 6.907.425 2.217.425
»o50.98
»•«53.68
».63.05
%79.85
%89.02
%94,88
%2.40 %99 56
1080110 2.390.110
7.207 552
7 647 213
8.434 876
8.865.055
2.517.552
2951213
ı_3J44876_,
4.175 055
9.139.8T1 4.449.871
9.359.228 4.669.228
17
16
15
14
L_13_
12
10
9
8
7
6
5
l~4~
j
?
1
0
5 534.200
4.624007
3.409.912
2.663.606
2.045.909
1 876.843
|_ 569.628
1674019
1.5">9.244
2.084.734
1.953.964
2.164.003
1,347.790
1.208.799
764 652
2.198.303
3 150.652
1.290.536
549 633
219.357
/ Ocak 2000 - U Aiustas 2001 dönemı Sosval Yardım Znmmı farh 40 989.792.
(*t Emekli a\lıklerına bır öncekı ava ait olan TVFE oranlan \ansıtılfnakladır
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakuı turtı.net
HARBI SEMİH POROY semihporoyia yahoo.com
KEDt LEVO APTÜL/K4 e-posta aptulikaelcioğluuı hot.mail.com.
UADİ OftDAH •KEV/Z.YOAtmM PCM
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAM 20 Ağustos
ÇEKOSLOUAKTA İŞGALDE
i S 6 8 ' o e B U G Ü N , Ç , y
TBKÇ/Sf VARÇOVA PAKT1 ÜU&LSRİNİN ASt£&i
BİRÜKLERİMCS İŞBAL EPİLMtŞTİ--
AUŞ(L*1tÇ YÖNETİMİN U8£HAU£fTlgiUtlBSİ Y£
EKOfiJOMİPE OAHA 8ATI YANUSl 8İK fOLİTİKA
İZLENMESİNİN NEDEN OLCHJĞU ASKBRİ İŞGAL,
ÜUC£D£ TtPKJyB YOL AÇM/Ş,OLAYLAR ÇlKM/$~
Tl. OCAK i9(£'Pe ÇBKOSLOVAK KOMÜNiST PAR-
TİSİ SSMBL SBKRETEfiLİĞİ 'NE SEÇİlEN
ALBXANP£R PUBÇMK, ÖTSP€N 8ERİ YÖNLEN-
PİHPİĞI BU YENI AUiAYIŞ YÜZÜNt&N, GÖtZS
VİNP6M ALIUARAK TÜR.<İYE'Y£ ELÇ.İ
YOUANACAfTt..
Soida, /şga/ct birlikler ve Hmklarını
f Pmg caddelerinde görüyorsunuz.
BEYOĞLU 4. ŞULH HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
l
-
2001/413
Mahkememizin 8.8.2001 tarih 2001 413 Esas 2001 /482 Karar sayılı karan ile, istanbul Fatih. Haydar Mahalksi. cilt no: 27, ha-
ne no: 1122'de nüfusa kayıtlı ısmail-Zayide kızı 22.05.1985 d.lu Sevtap Kadlan'a 18 yaşını tamamlayıncaya kadar ağabeyısı olan
aynı yerde nüfusa kayıtlı İsmail Aliye oğlu 17.04.1970 d.lu Mehmet Ufuk Kadlan vası olarak tayın edilmiştır.
tlanolunur. 8.8.2001 . . ..
Basm: 48072
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
'Meryem' Vatikan'ın
Kâbusu...
ROMA - Vatikan koridorlannda bir başpiskopos sır-
ra kadem bastı. Bu dini "missing vakasında" olmaz ol-
maz yok. Vatikan'ın ortaçağ entrikaları, köktenci Mo-
on tarikatı, şeytan kovucu bir Afrika piskoposu, "Ma-
dam Butterfly"\ oynayan gözü yaşlı bir Uzakdoğu ka-
dını ve bu inanılmaz senaryoya kıyıdan köşeden bu-
laşmaya hazır kadın ve insan hakları savunuculan...
Her şey Kara Afrika'nın bağnndan kopup çıkan Lu-
saka başpiskoposu "Monsinyor M;///ngo"nun yaptığı
evlilikie başladı. Din adamlannın evlenmesıni yasak-
layan Katolik dünyasının kurallarına sırt çevirerek
ABD'ye giden ve New York'ta "Moon Tarikatı" tören-
leriyle dünya evine giren başpiskopos Millingo ile genç
kansı Maria Sung'un yanak yanağa, dudak dudağa
çektirdiği fotoğraflar zaten yeterince biiyük bir skan-
dal olmuştu. Kilise kanunlarını hiçe sayarak yaşamını
bir kadınla birleştiren, üstüne üstlük Papalığın muha-
tap almadığı birtarikata kollannı açan başpiskoposun
hemen geçmişi araştınldı ve Afrika'da uzun yıllar "şey-
tan kovucu"\uk yaptığı tespit edildi. Kilise kurallarına
göre Millingo'yu artık "aforoz"dan kurtaracak hiçbir şey
olamazdı.
Ancak bu, Vatikan'ın işine gelmiyordu. Aforoz me-
kanizması kiliseye "çağdışılık" damgası vurulmasına
yol açacak, Papa'nın "imajı" yara alacaktı. Kaldı ki
Millingo'nun takipçisi binlerce din adamı vardı Afrika'da.
Kilisenin dışladığı Lusaka başpiskoposu pekâlâ "pa-
paz/ara evtenme yolu açan" yeni ve isyankâr bir kilise
kurabilirdi. 21. yüzyılın medya dünyasında "aforoz"
mekanizması "yoldan çıkanlar" için caydıncı bir ceza
değil, bir reklam ve "promosyon" aracıydı artık.
Millingo Roma'ya çağnldı. Kutsal kente kansıyla bir-
likte gelen din adamı, çiçeği burnunda gelini bir otel
odasına bırakarak Papa'yı gömneye gitti. Gıdiş o gi-
diş. II. Jean Paul'le buluşan Millingo, 7 Ağustos'tan
beri yok ortada. Tann'ya yakarmak için Afrikalı pisko-
posun "kendi arzusuyla" bir manastır hücresinde in-
zivaya çekildiği söylendi önce. Ardından esrarengiz bir
"mektup" atıldı ortaya.
70'lik Millingo düşünmüş taşınmış ve bir haftalık
"inziva" sonunda nedamet getirmişti. Papa ve kilise-
ye bağlılığını ilan ediyor, Moon tarikatı ve kansı ile iliş-
kisini kestiğini açıklıyordu. Papa'nın ayaklanna kapa-
nan din adamı, II. Jean Paul'e ithaf ettiği mektubu
"Sadık kulunuz!" sözleriyle imzalamıştı.
Melodram bu noktadan sonra giderek bir "Madam
Butterfly" tadına büründü. Taze gelın olana bitene ina-
namıyordu. Millingo Papa'ya yazdığı sadakat mektu-
bunun yanında bir de elden iletılmek üzere kansına ve-
da mektubu iliştirmişti. Koreli Maria mektubu teslim
almayı reddediyor, kapısına gelen Vatikan temsilcile-
rini kovuyordu.
Kadın Vatikan'a fütursuzca meydan okuyor, koca-
sını gerı istiyor; "zor altında" yazıldığını düşündüğü
mektuplara inanmadığını, Millingo'sunu görmeden Ital-
ya'dan aynlmayacağını söylüyordu. Sung'un talebi
basitti aslında: "Onunla yüz yüze yalnız görüşmek is-
tiyorum. Beni terk ettiğini yüzüme söylesin!"
Vatikan'ın yanı başında bir otele geçti önce Maria.
Basın mensupları refakatinde kutsal meydanda güne
"dua" ile başlayan inatçı kadın kilisenin başma bela
olmuştu. Ikide bir elinde mendil gözyaşlan içinde ba-
sın toplantılan yapan Maria Sung, "papazlaıia gayrimeş-
ru evlilik ilişkisi içindeki tüm Katolik kadınlan" kendi-
siyle dayanışmaya çağınyordu. Tüm bunlar yetmiyor-
muş gibi üstüne üstlük bir de "aç/ık grevi" başlatmış-
tı. "Aşkım uğruna her şeyi göze aldım" diyordu Maria:
"Kocamı göstermez/erse ölüme kadar gideceğim!"
Bu sürpriz viraj üzerine pusuda bekleyen kadın ve
insan haklan savunucuları da devreye girip "Kilise, ka-
dını insan yerine koyup muhatap kabul etmıyor. Kilise-
nin kadın ve insanlık anlayışı bu kadar!" yazıları dök-
türmeye başladılar. Mana Sung'un kapısını diploma-
tik temsilciler ve Moon tarikatı aşındınyor, basın açlık
grevini izliyor; kadına hamilelik testleri yapılıyor, Vati-
kan tarihinde görmediği bir saldın hattında buluyordu
kendısini.
Başlangıçta eğlenceli bir 'Ağustos öyküsü" olarak
algılanan olaylar zincirinin nereye varacağı şiddetle
merak ediliyor şimdi. Isa'nın annesi "Meryem"\e aynı
adıtaşıyan Maria ile Millingo, MoontarikatınınVatikan'ı
dize getirmek için kullandığı bir Truva atı mı? Millingo
nerede? Maria, Millingo'yu görebilecek mi? Kocasını
görmezse "tarikat" ve "aşk" uğruna ölümü göze alır
mı?
Bu sorulann cevaplan yok. Bilinmiyor. Bilinen tek şey
aşk, tarikat, medya, Vatikan öyküsünün kısa sürede
bir "bestse/fer"olacağı. Sonuçneolursaolsunbugarip
"ağustos öyküsünden" Vatikan badireyle çıkıyor.
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
1 2 3
SOLDANSAĞA:
1/ Çok konu- ..
şan. huysuz
ve şirret ka- *•
dm. 2/ Gözün 3
renkli bölü- 4
mü... Yetene-
ği ve saygınh-
ğıylaünlüka- 6
din şarkıcılar 7
içinkullanılan g
sözcük. 3/ In-
cepidehalin- ^
de ekmek... Büyük
demiryolu durağı. 4/ -\
Bir görüntü, bir ya- 2
şantı ya da bir davra- 3 I
nışın daha iyi kav- \
ranmasmı sağlamak
için simgelerle göz
önünde canlandırıp
dile getirme. 5/ Içi
kremah birtürpasta...
Boru sesi. 6/ Ger-
manyum elementinin simgesi... Eski Mısır'm ün-
lü başkenti... Bir nota. II Kanşık renkli... Fırat
Irmağrnın önemlibir kolu. 8/Fasulye, pirinç, buğ-
day gibi taneler kaynatıldığında, nişastanın çö-
kelmesiyle oluşan koyu sıvı... Japon halk türkü-
lerine verilen ad. 9/ Bir devletbüyüğününyanın-
da bulunan kimseler.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Gelin odası. 2/ Bir etkinliğin geçici olarak dur-
durulduğu süre... Olgunlaşmamış ham kavun. 3/
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmah işle-
me... Telefon sözü. 4/ Soyluluk... Tıpta en geliş-
miş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı. 5/ Şa-
matacı, edepsiz. 6/ Aşk ateşi... Bir gösterme sı-
fatı. 7/ Erkek ve dişi gametin birleşmesiyle olu-
şan döllenmiş hücre... Dudak boyası. 8/ Şeyh
Bedrertin'in Tann, evren ve insan hakkındaki gö-
rüşlerini içeren ünlü yapıtı. 9/ Hintli kadınlann
ulusal giysisi... Büyük ve süslü çadır.