17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 T E M M U Z 2001 CUMABTESt CUMHURİYET SAYFA HABERLER ROBOTEK TURHAN SELÇUK DURUST TABİAIlıl İSIANBU1 EFETOİSİ ABDÜLCANBAZ HARİKU1ÂDE MACERALAJRI •KIS1M BİRDEN - KADl NMK R0 I30TEK , PA 5ARı Şı H, Ğrüz.EL 3ÎIZ-KA Emperyalizme karşı bayrak açan toplumcu yazarlar Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve RıfatHgaz Markopaşa'nınüçkalemiMEHMET SAYDUR Içinde bulunduğumuz haftada ıki ustamızı anıyoruz. Bugün Rıfat D- gaz'ın sekızincı, önceki gün de Az- iz Nesin'in altıncı ölüm yıldönü- müydü. Ustalann ustası Sabahattin Ali ile birlikte üç toplumcu yazar 1946'da ülkemize girmeye başlayan ABD emperyalizmine karşı ilk bay- rağı açmışlar: Markopaşa mizah ga- zetesini çıkarmışlardı. Sabahattin Ali de belki temmuzda ölecekti. An- cak daha gazetenin çıkışı onun için sonun başlangıcı oldu, iki buçuk yıl kadar sonra, 2 Nisan 1948'de gi- zemli biçimde öldürüldü. Dığer iki usta da yaşamlan boyunca hapisler- den, işkencelerden, sürgünlerden. kitaplannın toplatılmasından, adla- nnın yasaklanmasından paylarını fazlasıyla aldılar. Üçü de aydınlan- mamızm bedelli ustaları oldular. Ülke olarak bugün içinde bulun- duğumuz durum, ilk olarak üç us- tanm emperyalizme karşı wmm ^^ m açtıklan Markopaşa ba- ğımsızlık bayrağına yeni- den önem kazandınyor. Sabahattin Ali, Aziz Ne- sin, Rıfat Ilgaz ustalar ve Mustafa Uykusuz, Haluk Yetiş gibi bir avuç diren- gen aydın Markopaşalan niçin çıkardılar, neler yaz- dılar, başlanna neler gel- di? Ölüm yıldönümlerinde ustalan, Markopaşa'dakı seslerine kulak vererek anarken ülke olarak yaşa- dığımız sorunun başlangıç yıllanna gıdelim ve Mar- kopaşa ışığıyla aydınlana- lım istedik. Yabancı sermaye Işe 2.12.1946 günlü Markopaşa'run 2. sayısın- daki "Yabancı Sermaye" başlıklı yazı ile başlaya- lım: ".JJu işte hangi menfa- atkrin ayunu var? Dünya- yı bir ahtapot gibi sarma- ya çahşan emperyalist ser- mayenin kucağına ahl- mak,milletin ahn terini do- lara ve steriine satmak is- teyenler kim? Gözü doy- maz paranın bu korkunç ^ " ™ ^ taarruzu karşısında milletini ve va- tanını seven her namuslu insan sesi- ni yükseltmeğe mecburdur. Çünkü bir memlekete girip yerleşen yaban- cı sermayeyi çıkanp atmanm. yaban- cı ordulan sürüp denize dökmekten çok daha güç olduğunu, biz Osman- h İmparatorluğu'nun mirasçdan herkesten iyi bifiriz." Uyanlara günü gününe karşı tep- kilergelmektedir. Suçlu sanki Mar- kopaşacılardır. 19.5.1947 günlü sa- yıda "Krediyi Düşüren Kredi'" baş- lığrşla bu durum açıklanmaktadır: "_ Amerikan yardunuun asaleti hakkında şüpheye mi düşüyorsu- nuz? Vatan hainisiniz! Bu yardımın asıl dertlerimize çare bulrnadığıru, omuzumuzdaki yükü azaltmadığuıı mı söytüyorsunuz? Bolşeviksiniz. (.„) Amerikan mandacılarmdan başka herksin aklına takdan: 'Bu yardı- mıcsonu nereye varacak?' sorusu- na neden açıkve inandıncı cevap ve- renedikr, hatta işin münakaşasuıa bik tanaşmadılar.^ Tanışmacılar yattıklan yerden • Bu hafta Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin'in ölüm yıldönümleri. Iki usta yazar, 1948'de . gizemli biçimde öldürülen Sabahattin Ali ile ABD emperyalizmine ilk bayrağı açmışlardı. Ülke olarak bugün içinde bulunduğumuz durum, üç ustanın mizah gazetesi Markopaşa'daki bağımsızlık bayrağına yeniden önem kazandınyor. başlannı şöyle bir kaldınp günleri bir görseler, istiyor insan... Borç al- manm şerefi var mıymış, yok muy- muş... Ne olmuş?.. Gerçi Markopa- şacılar taa o zaman bugünleri göre- rek yazmışlar. Okuyun da siz de ka- tılın: "_Kendi işimizi, hele iktisadi ve ticari işlerimizi yapmağa, demek Id, Bakanlanmız kâfi değil de Ameri- ka'dan adam getiriyoruz. Peki, bi- zim Bakanlar ne iş görecekler? Yal- nız nutuk, demeç, beyanat verecek kordela kesecekler, maaş almakla, sürü sürü heyettere kokteyl parti ver- mekle mi ömürierini tüketecekler? Her gün gazetelerde okuyoruz. Sağlık işlerimizi düzenlenıek için Amerikah mütehassıs gekü Bütçeyi şılmıyor mu? "~Vatanımızın istiklali üzerine en küçük bir gölge düşmesin, istiklal anlayışunız Atatürk'ün çizdiği yol- dan aynlmasın dediğimiz için mi kö- kümüz dışarda? Bin bir hileli yot- dan bağnmıza sokulup bizi tekrar yan müstemlekeliğe sürüklemek is- te>en sömürücü yabancı sermayeye karşı uyanık bulunmayı istediğimiz için mi kökümüz dışarda?" Pa$a yerlne Baba Saldınlar bu kadarla da kalma- makta, akıl almaz çeşitli baskılarla gazeteleri kapatılmakta, kendileri de tutuklanmaktadırlar. Dışanda ka- lan bu kez yenı bir "—Paşayı" çıkar- GAZETE: Bu gazete Cuma günleri saat sekizde çıkar. Sekizle dokuz ara- suıda firsat bulursa saühr. Dokuzda toplatılır. Saat onda muharrirleri sorguya çekilen Basuı Hürrrvetinin kurbanı felaketzede bir gazetedir." Gazetenin sık sık toplatılmasından doğan sıkıntıyı aşmak için tutula- cak yollar da okuyucuya mizahsal biçimde sunulmuştur: "...Bu dahi efendileri tatmin et- mezse, büsbütün havadan sudan mevzular yazılacak, mesela hı>ar sa- yısu şalgam sayısı gibi sayılar çıkan- larak, bu gazetelerde yaİnız hıyaıia- ra ve şalgamlara methiyeler tanzim edilecek, bamyanın fazilcti kendini nimetten sayan kuru iasuhcnin şe- refi, milii nohudun asaleti gibi çok iz diyoruz ki: Dostlar! Kalemimiz, fîkrimiz sterlinin köîesi olmasın. Vicdanımız doların esiri olmasın. Düşmanın çizmeli istilasım tepelemek kolaydır. Fakat bir kere sinsi sinsi dolar ve sterlin emperyalizminin sömürgesi olduk mu, kurtuluş zordur. Hem uşak oluruz hem de kendimizi efendi sanırız. (27.1.1947 tarihli Markopaşa) nibulacaksınız. Hatta memleketimi- zin hryarlannı rencide etmemek için. onlann aleyhinde bik bulunmıyaca- ğız. Gelecek sayımız da muşmula sa- yısı olacaknr." Sabahattin Ali öldürülmüş, Aziz Nesin sürgüne gönderilmişti. Sulta- nahmet Cezaevi Müdürü birikmiş öfkesini gazetenin yönetim odasına gelerek Rıfat Ilgaz'a püskürmüştü: u Kes bu yazılan, yoksa nasıl olsa ge- Krsin bir gün, görüşürüz!~. rı Bir haf- ta geçmeden Hıyar sayısı Bakanlar Kurulu karanyla toplatıldı. Gazete sayılan toplatılıyordu toplatılması- na ama, sahibi ve sorumlu yazıişle- ri yönetmeni Rıfat Ilgaz neden tu- tuklanmıyordu? Bu sayının çıktığı günlerde, Rıfat Ilgaz iki gün önce yattığı Heybeliada Sanatoryumu odasında günlük gazeteleri eline al- mış, göz gezdiriyordu. İşte tam o sı- rada okuduğu bir haberle irkildi. Kendisinin tutuklanıp cezaevine ya- ^ ^ ^ ^ tınldığıyazılıydı...Birkaç ^ ^ ^ ^ saat sonra da okuduğu ba- şına geliyor; yatağından kaldınlarak hasta hasta götürülüp Sultanahmet Cezaevi'ne tıkılıyordu. Müdür tepesındeydi... O günlerin amansız hastalığı verem, Ilgaz için her içeri atılışta kurtuluş yolu olu- yordu. Bu kez de verem si- lahını dayadı; dördüncü kez hastaneye götürülü- şünde yüzüne dostça ba- kan bir başhekimle karşı- laştı: tt ~ 'Sizsiniz haaa Rıfat Ilgaz!... Tam düşündüğüm gibi... Hiç yanılmamışım! Yalnız, düşündüğümden dahagenç. (...)Nedersiniz Rıfat Bey? Sizı cezaevin- den çıkarsak da kendiniz bir sanatoryuma tedavi için başvursanız? (...)' Ak- şam ses yaklaşa yaklaşave- rem koğuşunun kapısma dayanmışü: 'Rıfat Ilgaz tahliye!...' Yenmiştim ce- zaevi müdürünü!.." hale yola ko>mak için mister bilmem ne geldL Madenleri aramak ve işlet- mek için Amerikah heyet geldL Peki amma. sizin vazifeniz nedir baylar? Açık konuşalım. A\ıp değil a! Gücü- müze gidiyor, kanımıza dokunuyor. Oldu olacak, çeldlin bari, Amerika- ular idare etsin bizL Naylon diş fir- çası gibi. süaşük mı Amerikah Ba- kan da ithal edelim, olsun bhsüı." (Milletin Postunu Paylaşıyorlar/Mer- humpaşa 29.10.1947, sa.: 3) Kökü dışanda Suçlamalann ileri düzeye ulaştı- ğı günlerde, TBMM'de ilk kez Ce- mil Sait Barlas'ın üç usta için kul- landığı iki sözcük sonralan yöne- tim ve düşünce dünyamızın çokça kullanılan deyimi olacaktır: "Kökü dışarda!" Bu karalamaya Markopa- şacılann yanıtı Sabahattin Ali ile 16.12.1947 tarihli sayıda "Ayıp" başlığıyla verilirken hem isteklerin- de, hem de kuşkulannda ne denli haklı olduklan bugün daha iyi anla- maktadır: Merhumpaşa. Malumpa- şa... Bu arada kapatılan Paşa'nın ye- rine sağcılartarafından da taklit Pa- şalar çıkanlmaktadır. Okur artık Pa- şalan kanştırmaya başlamıştır. Çö- züm olarak bu kez... "Paşa" de- ğil."...baba" çıkanlır. Başına da S. Ali'mn "Aü"si konur: ALİBABA... ilk sayıda bu durum açıklandıktan sonra şöyle denilmiştir: "Biz müsa- mahakâr insanlanz. Paşayı elimiz- den alanlann, bu sefer Babayı da al- malanna göz yumarız!" Markopaşa ve soyundan gazeteler her şeyden önce bir mizah gazetesi- dir. Ancak bu, beyınlere yönelik mi- zahtır. Amaç güldürmek değil. dü- şündürmektir. Mizah ise bu amaç için bir çeşni, bir araç. bir sılahtır. Etkili. etkisi kalıcı bir silah... Gazeteyi toplarma olaylan o ka- dar artmış; yöntemleri o kadar iler- lemiştirki, 14.1.1949 günlü 12(36). sayının başlığuun üstüne "Toplan- madığı Zamanlarda Çıkar" tümce- si konulmuş; başlığın hemen altın- da da şu açıklama yer ahnıştır: "BU değerli mevzular üzerinde ileri geri fiküier yürütükcektir™'' özel hıyar sayısı Planlanan şekilde ilk özel sayı 14.2.1949 tarihinde çıkarılmıştır: Markopaşa Özel Hıyar Sayısı... Ge- rekçesi de şöyle açıklanmıştır: "Ne yazsak Markopaşa'yı toplatıyorlar. Onbeş sayı çıkabilen (3. döncm çıkı- şında) gazetemizin yedi sayısmı top- lattüar. Biz de zülfryare dokunmasın, güneşe karşı desturun su döküp de çarpıhmyahm, evliyayı umuru inci- tip fincancı katırlannı ürkürmiye- lim diye, suya sabuna dokunmadan, ha\-adan sudan yazılar yazmrya ka- rar verdik. Bundan sonra gazetemi- zin her sayısını. meyva ve sebzelerin methine tahsis edecegiz. Şimdne ka- dar gazetemizi tçişleri Bakanhğı ve Adalet Bakanhğı toplatürdı. Baka- hm bu sefer de Tanm Bakanhğı top- latacak mı? Gazetemizin bu sayısı Hıyar sayısıdır. Baştan aşağıya ka- dar hryann ve hıyariann methiyesi- Sonuç Şimdilik elimizdeki sa- yılara göre Markopaşa di- zisi toplam 7 ad, 77 sayı (70'i elimizde), 8 sahip ^ ^ ^ ~ " (çeşitli tarihlerde 15 kez değişerek), 10 yazıişleri müdürü (13 kez değişerek), l'i teksir makinesi olmak üzere 9 matbaa (15 kez deği- şerek), 1 'i posta kutusu olmak üze- re 10 adres (12 kez değiştirerek) de- ğiştirerek çıkmıştır. 3 yıl. 4 ay, 28 günlük süre içinde 176 sayı çıkma- sı gerekirken ancak 77 sayı çıkabil- miştir. Tam 99 hafta çıkamamıştır. Bu gazeteler aleyhine 16 dava açıl- mış; yazarlan toplam 8 yıl 2.5 ay mahkûmiyet cezası almışlardır. (X) Görüldüğü gibi bu yıllarda Markopaşacılar ABD emperyaliz- mine; hükümet dahil, emniyet, sav- cıhk, basm ve mandacılar Marko- paşacılara karşı çıkmıştır. Ne var ki, geçen sürede Markopaşaaların da dediklerinin bir bir gerçekliği ortaya çıkmıştır. Toplumcu, gerçek- çi ustaları saygıyla anıyoruz. (X) Altı yıllık bir araştırma sonu- cu Markopaşa ve soyundan gazete- leri bir araya getirerek hazırladığı- mız Markopaşa Gerçeği kitabımız Çınar Yayınları 'nca eylül ayında okurlara sunulacaktır. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Görünüşü Kurtarmak Uluslararası Para Fonu'nun (UPF) 1,5 milyar dolarlık kredi dilimini ödemesini ertelemesinin paniği giderilemedi. UPF'nin, kimi kaynaklara göre "bir haftada", kimine göre de "kısa sürede" sorunun çözüm- lenecegine ilişkin açıklamasının ne anlama gel- diği ise henüz açıklığa kavuşmuş değil. Açıklamanın yorumlanmasında iki olasılık var. Birincisi UPF'nin "Siz niyet mektubunda, Te- lekom Yönetim Kurulu 'nun özel sektör deneyi- mi olan uzmanlardan oluşturulacağı sözü ver- miştiniz, ama tutmadınız. Bu seferlik bu aykınlı- ğı görmezden gelmeyi düşünüyor, bu nedenle de karanmı değiştirmek için zaman kazanıyo- rum" anlamının çıkarılması. Ikinci ise doğrudan bize yönelik bir mesaj: "Telekom yönetimini verdiğiniz söze uygun du- ruma getirmezseniz avucunuzu yalarsınız. Bu si- zeyapılmış biruyandır. Bekleme süresinin uzun- luğu ya da kısalığı, yönetimi yeniden belirieme hızınıza bağlıdır." • • • Bu iki olasılıktan hangisi dogrudur. Onu da ir- delemek gerekiyor. En zayıfı UPF'nin kararını degiştirmesini bek- lemektir. Batılı bir kuruluşun, Doğulu kafa yapısıyla iş yapması beklenemez. Türkiye'yi yönetenler Av- rupa Parlamentosu'nda ya da Uluslararası Ça- lışma Örgütü'nün toplantılarında "yapıyoruz, ediyoruz" gibi açıklamalarla görünüşü kurtarma- yı başardıklarına bakarak bu sahte başarıyı sür- git sağlayacaklarını düşünmüş olabilirler. Ama artık kazın ayağı öyle değil. Verdiğin sö- zü tutacaksın ya da söz vermeden önce düşü- neceksin. "Ben ulusal gururumu ayaklar altına alıyonım, ama bunun hesabını nasıl veririm" di- yeceksin. Türkiye'de hesabın sorulmasına, milletvekili seçimlerine kadar daha yıllar var, ama UPF, he- sabı kredi diliminin vadesi geldiğinde soruveriyor. Inşallah ilk olasılık geçerlıdır de ele güne karşı daha da rezil olmaktan kurtuluruz. • • • Medyamız verdiği ekonomik haberler yüzün- den epeydir suçlanmıyordu. Bay Derviş bu sü- reci VVashington'da yaptığı basın toplantısında sona erdirdi. UPF'nin Telekom yönetimi konu- sunda işkillenmesinin, medyanın kurulun 4+2+1 formülü ile oluştuğunu yazmasından kaynaklan- dığını söyledi. Böylece suçu tam olarak med- yaya atmasa da sorumlular arasında saydığını gösterdi. Peki, günlerce süren ve bir toplanıp bir dağı- lan koalisyon temsilciterinin açıklamalan kamu- oyuna duyurulmasa mıydı? Hele son yönetim kurulu üyesinin yani +1 'in Başbakan Ecevit'in kontenjanından belirlendiğine ilişkin açıklama- nın, televizyon kameralarından naklen iletilmesi yerine sansür mü uygulansaydı? "Her şeyi açık açık söylüyor. Hiçbir şeyi gizle- miyor" değerlendirmesiyle kamuoyuna yansrtı- lan Bay Derviş de politikacılığı bizim yerliler gibi mi algılamaya başladı dersiniz? öy'e ise vay geldi başımıza... oerinc(g cumhuriyet.com.tr Ankara 6. İdare Mahkemesi Baz istasyonıına onay verilmedi ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Ankara 6. fdare Mahke- mesi, bir apartman yö- neticisinin, Çankaya Belediyesi Encüme- ni'nin, "apartmanda kurulan baz istas\onu- nun kaldınhnası" yö- nündeki karannın ıpta- li istemini reddetti. Ankara 6. idare Mah- kemesi, Çankaya Bele- diyesi Encümeni'nin, Çankaya ilçesi Remzi Oğuz Ma- hallesi"ndeki bir aparrmanın kö- mürlüğüne baz istasyonu kurul- ması ve çatısına vericiler yerleşti- nlmesi üzerine, "bu eklentilerin kaknnlmasr yö- nünde verdiği ka- rann iptali iste- miyle apartma- nın yöneticisinin açtığı davayı so- nuçlandırdı. Kararda, tek- nolojik gelişme- lere paralel ola- rak günlük yaşa- ma giren cep tele- fonlannın ve baz istasyonlannın yaydığı elektro- manyetik dalga- lann teknik bo- yutunun yanı sıra insan ve çevre sağhğı boyutu- nun da bulundu- ğu ve bunlann olası zararlannın önlenebilmesi için bir- takım önlemler alınma- sı gerektığine dikkat çe- kildi. Bu nedenle dava- ya konu olan yerde bi- lirkişi ıncelemesi yaptı- nldığı ve hazırlanan ra- porda. kömürlüğün bi- tişiğindekı dairede ka- lan ailenin. bu cihazın oluşturduğu elektro- manyetık alanlara ma- ruz kaldıklanna işaret edildiği belirtildi. Altunizade Hostoneyonına devbazistasyonu İstanbul Haber ServM - Marmara Üniversitesi Has- tanesi'nin 50 metre uzağına kurulan dev baz istasyonu, Altunizade sakinlerinden büyük tepki gördü. ıstanbul'da yerleşîmin en yoğun olduğu bölgelerden birine kurulan 75 metre yüksekliğindeki dev baz is- tasyonu, çevrede yaşayan- lardan tepki görüyor. Yurt- taşlar, kurulan dev baz is- tasyonunun, çocuklannın ve kendilerinin sağlığını tehdit ettiğini belirtiyor. Baz istasyonununbulundu- ğu yerden kaldınlması için Usküdar Kaymakamlığı'na dilekçeyle başvuran site ve apartman yönetieileri, baz istasyonunun bulunduğu bölgeye yakın birçök konut, işyeri ve çocuk yuvası bu- lunduğunu \nrguluyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle