17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2001 PAZARTE: ROPORTAJ Ormana'da evlerhiç harç kuüandmadan taşlaHaöriilüyor, içi killitopraklastvantyor f t .... I % l , 1 1 __ n îo f *h •»i Ormana:Tonoslaıda kuntduvar cennetiDüzgünce kesilmiş/yontulmuş taşlan yan yana ve üst üste koyarken kol kalınlığında kereste. taşın ikı yanına boydan boya yerleştiriliyor... Boylamasına yerleştirilen tahtaya hatıl deniyor... Duvarın kalınlığı 80 santimi buluyor... Duvann yiikseklıği 50 santime geldiğinde bir hatıl daha atılıyor... Bu arada, hatılların arasına duvann dış cephesınden 10- 15 santimkadar çıkacak şekilde yine kol kalınlığında kereste yerleştiriliyor... Buna da piştuvan deniyor. Taşlar yatay hatıllann ve dikey piştuvanlann üzerinde yükseldikçe ortaya tki katlı "kurudutar" evler çıkıyor... Kuruduvar evlere "hatülT da deniyor, "taşduvar"da... Hiç harç kullanmadan taşlarla örülen duvann dışı olduğu gibi bırakılırken içi killi toprakla sıvanıyor... Bütün bunlar Toroslar'ın 1000'ınci metresınde Ormana köyünde oluyor... Ormana köyü. çam ağaçlarıyla ko\u yeşile boyanmış sarp Karadağ'a ya da Karakaya'ya bakıyor... 2 bin 600 nüfus Altındaki Melas vadisinden Manavgat'la birleşmek üzere Söğüt çayı akjyor...450 hanede 2 bin 600 nüfusuyla Ormana, adını aldığı antık kent Erymna ile baş başa. Akdeniz'ın kıyıdaki hayhuyundan uzak. huzuru ve mutluluğu yaşıyor... Ormana. yeni ilçelerden İbradı'ya bağlı birbelde... ıbradı'nın beldeyken bağlı olduğu eski ilçe Akseki... Hepsi Antalya'da... Antalya antik çağda Pamfilya bölgesinin bırkentiyken Toroslar"ın tepesinden Göller Bölgesi'ne uzanan kesim Pısidya... Ormana, Pisidya'da... Fakat Isa'dan 2 bin yıl öncesine gidildiğinde bölge Hitit'in Anvaza Kralhğı'nın bir parçası olan Pitassa... Kazılmamış. araştınlmamış ve ortaya çıkanlmamış bırtanhin merkezı... Bilınenlerden bıri, lsa'dan sadece 6 yıl önce Eski Antalya yani Side ile Ionıkum yani Konya'yı birleştiren Kral Yolu Via Sebaste'nin Ormana"dan geçtığı... Roma'dan kalma musalla taşı Ormana, antikçağda bir Roma kentiyken adının Erymna olduğuna karar verilmış, ama Orumma, Orymna ve Orumnos adını kent ıçin kullanıldığı da biliniyor... 1853 tarihlı Osmanh kayıtlannda ise Akseki "den sözedılırken Antalya'nın 30 saat doğusunda. Manavgat nehnnın kollanndan bir çayın kenannda. nüfiısunun hepsinin Müslüman olduğu yazıyor... Ormana da o devırde Akseki'nin Ibradı nahiyesinin köyü... Antalya'ya uzaklığı ise 30 saat değil 1.5-2 saat... Bir tapınak ve bir yazıt, antık yerleşim Erymna'nın en önemlı kalıntılan olarak ayakta yettiğince bıraz konuşmaya razı oluyor. Kısaca anlatıyor... Ormana evlerinin koruma altına alınmasını çok istemişler... Ama olmamış, güzelim evlen devlet korumaya almamış... Devlet adına Orman Bakanlığı. evlerin bakım ve onanmı için çam ağacı vermek istemiş... L/rmana, adını aldığı antik kent Erymna ile baş başa, Akdeniz'ın kıyıdaki hayhuyundan uzak, huzuru ve mutluluğu yaşıyor... tki katlı 'kuruduvar' adı verilen evleriyle ünlü. Bu evlere 'hatıllı' veya 'taşduvar' da deniyor. Hiç harç kullanmadan, taşlarla örülen duvann dışı olduğu gibi bırakılıyor. Evlerin yapımında kullanıJan bir başka malzeme sedir ağacı. YÖre halkına göre sedir ağacı olmayınca, evler Ormana evi olmuyor... dururken Roma'dan kalma bir taş blok, köyün camisinde musalla taşı işlevini görüyor; aslan ayaklı bir blok, sütun parçalan. caminin şadırvanını süslüyor... ton sütun başlığı parçası. bir evin "taşduvar*1 ! arasında duruyor... Ormana, kendı tanhinin içinde yaşıyor... Tarihten gelen bir farklılıkla, üç kilometre ötesındeki Ibradı'yla bile bir bağlantjsı olmadan, kendi başına... 20. yüzyıhn ortasına dek Antalya-Konya arasında önemli bir ticaret merkeziyken çarşıda 400 dükkân varmış... Birkaç yüz metrehk caddede şımdilerde fazla dükkân kalmamış. kahveler çoğunlukta... Kahvelerden birine bir çay içimlik oturunca ve söz Ormana'nın evlerinden açılınca sözü Hüseyin Gerçekalıyor... Ama teyp istiyor... Bir keresınde Antalya Radyosu'na uzun uzun anlatmış... Kalemin hızının Ormanahlar kabul etmemiş... Taşduvar'ın srrrı sedirde Hüseyin Gerçek, Ormana evlerinin piştuvan ve hatılında sedir ağacı kullanıldığınj söylüyor... Sedir ağacı olmayınca evler Ormana evi olmuyor... "Taşduvar"ın sırn sedirde... Ama Orman Bakanlığı'nın umurunda değil... Ormanah ne yapsın... Yeni evler artık betonarme yapılıyor... Eski taş evını genişletirken bile betonu döküp yürüyor... Ormana evlen. göz göre göre, ama çaresiz hançerlenıyor... Ancak yine de 450 hanenin yandan fazlasıyla Ormana evlerine omuz vermek söz konusu olabilir... Yapılacak iş. mevzuatı Ormanalılara sedir ağacı verecek şekilde düzenlemek... Zor olmasa gerek... Ormanahlar, gıyim- kuşamlanyla modern bir görüntü sergiliyorlar... Köyde yaşıyorlar, ama köylü değiller... Toroslar'ın tepesinde Yörük Türkmenler vardır... Daha sonraki tarihte Yavuz SuJtan Setim 40 bin Türk'ü kestirdiğinde katliamdan kurtulan Yörüklere fbradı ve Akseki çevresi sığmak olmuştur... Ormana'da ise sorulduğunda Yörük olmadıklannı söylüyorlar... Yarattıklan konut tipinden, konar- göçer olmadıklan zaten anlaşılıyor... Geriye, bölgenin yerlisi olmalan kalıyor... Belki de Hitit'ten kalma... Bir çay içimlik başlayan sohbette ikinci bardaklar geldiğinde turizme kapı aralıyorlar... Turistin betonu sevmediğıni söylüyorlar ve "taşduvar" evlerin arasuıdaki yollan gösterip "Şurada iki kadın hamur yoğuracak, çöğre dövecek, sacda pişirecek; şurada tereyağü yemekler yapacak" diyorlar... Aşağısı Manavgat. Side, Tıtreyengöl ve hatta Belek. Alanya... Melas vadisinden Manavgat'a inen dağ yolu muhteşem bir yol... Indikçe zirveye çıkılan. çıktıkça ormanlann içine girilen, ruristlerin "safari"dedikleri geziler için ideal bir güzergâh... Tepede virajlardan birini dönünce Oymapınar Barajı'nı avucunuzun içine alabildiğiniz bir güzellik... Seyahat acentelerinin turistler için Ormana'ya "safari" düzenlememeleri kendi kayıplan... Ormana'nın kaybı ise "Karatay Türküsü"nü Ürgüp'e kaptırması... "Cemalım Cemalım, aslan Cemalım... Al kanlar içinde kakün Cematam-." 1933 Eylülü'nde Ormana'nın eşrafindan Mehmet Karatay, hasmı tarafından pusuya düşürülüp öldürülüyor... Mehmet Karatay'ın oğlu Cemal ıki yaşında öksüz kalıyor... Manavgat'taki "aptaJJar" yani Çıngeneler. yetim kalan Cemal için türkü çığınyor... Ürgüplü Refik Başaran, türküyü alıp Türkiye çapında sazıyla dillendiriyor ve bu arada türkü Ürgüp'e mal oluyor... Cemal. birkaç yıl önce bir trafik kazasında yaşamını yitirmiş... Yolunuz Ormana'ya düşerse "Cemalım CemaJım. aslan Cemahm" türküsünün aynntısını Cemal'in ağabeyı Abdullah Karatay'dan dinleyebılirsiniz... Ormana'ya yolunuz düşmüşken Ibradı 'ya da uğramakta yarar var, çünkü Ibradı da yitip gitmekte olan evleriyle başka birgüzel... Üstelik Prof. Dr. Muammer Aksoy'un doğduğu topraklar... Gahba Giilriz Sururi'nin de... ENTERNET M E H M E T S U C U mehmet(g cumhuriyet.com.tr Bana hep yalan söylediler! Geçen hafta neredeyse hepımız eko- nomi ve IMF üzerine konuştuk. Türkı- ye'nin ekonomik yapısının bozukluğu- nun nasıl düzeltilecegı üzerine kafa yor- duk. Lozan Antlaşması ile ulusal bağım- sızlığını kazanmış Türkiye, Dünya Banka- sı'ndan gelen kurtarıcısı süper Bakanı Kemal Derviş ve IMF'n/n Binnci Başka- nı Stanley Fischer'in ekonomı hakkın- daki çözüm önerilerini dinledi. Ülkede bu gelişmeleryaşanırken dünya Cenova'da G-8 karşıtı eytemlerle sarsıldı. Italya'ya gelen yüzbinlerce genç, küresel ekono- mi adı altında dayatılan kapıtafeme kar- şı haykırdı, eylemler yaptı. Düzenin bek- çiliğine soyunan Italyan güvenlik güçle- rinin müdahalesi bu göstencilerden biri- sinin canına mal oldu. Küreselleşme karşrtlannın Cenova'da- ki eylemleri, zengin ülke lıderlerinın bu kentte yaptığı toplantıdan daha fazla yankı bulcfu. IMF, Dünya Bankası ve zen- gın ülkelerın dayattığı kurallara karşı çı- kan birkaç c/lız eylem Türkiye'de de ya- pıldı. Gerçi bu eylemlerin sesı sadece Türkiye'de cılız kaldı.Nuhun Gemisi'nin sembolize edildiği eylem, ulusal basında çok az yer alıp cıddiye alınmazken, yurt- dışında bizım gazetelerimizden daha çok yer buldu. Enteresan bir çelişkı. Belki de biz hâlâ kul olmaktan kurtu- lamayıp bir türlü birey olamadığımız içir ne G-8 protestolarını ne de Derviş ile Fischer'in basın toplantısını önemsedik. Geçen haftanın önemlı konulanndan bir tanesi de yine ekonomi ile ilgiliydi. Türkiye, Türk Lirası'na nasıl dönüleceği- ni tartıştı. Bize ılkokuldan itibaren ulusal para bi- riminin, bağımsızlık sembolü olduğu öğ- retilmiştı. Demek öğretmenterim bana hep yalan söylediler!.. Ülke sınırlan içinde dolaşan gerçek ve gerçek olmayan paranın büyük çoğun- luğunun, reel ekonomiye direkt katkısı olmayan borsaya gittığini hemen hepimiz bıliyoruz. Ama bu gerçek nedense bir türlü dile getırilmiyor. Siyasetçiler ve eko- nomistleryatırımcıyı reel ekonomiye çek- mek gerektığinı söylerken aslında bu ger- çeği dile getiriyorlar. Reel, yani gerçek ekonomi artı değeroluşturan, üreten, is- tihdam olanağı açan ve hammadde üre- timini teşvık eden bir yapı. Peki ya reel olmayan ekonomi. Yani para piyasalan olarak adlandırılan ucubeler nedir? Aslında bunların ne olduğunu hemen herkes bilıyor, ama bir türlü dile getirmi- yor. Veya dile getirmek istemiyor. Bir ar- kadaşımın gönderdiği elektronik mektup bu ekonomının sonuçlannı çok güze) an- latıyor. Bunları biliyor musunuz? 1. Türkiye'nin dünya enflasyon Bgin- deSudan'dan sonra (yüzde 103) ikin- ci olduğunu, 2. Günde 16.2 trilyon liranın borç fa- izlerine gittiğini, 3. Türk vergi sisteminin 102 defa de- ğiştırildiğini, 4. Toplanan toplam vergınin yüzde 51 'inin sabit geJiriilerden toplandığını, toplam verginin yüzde 66'sının iç borç faizlerine gittiğini, 5. Türkiye'nin kişi başına 16 dolarile bilgi teknolojisı harcamasında AB ül- kelen arasında en son sırada olduğu- nu (Isviçre 1000 dolar), 6. Türkiye'de 63 milyon nüfusa kar- şıltkyılda 3774 bilimsel makale yayım- landığını, bu oranın Israıl'de 6 milyon nüfusa 9167 bilimsel makale, Hollan- da'da 16 milyon nüfusa 19.598 oldu- ğunu, 7. Sosyal güvenlikte OECD sonun- cusu olduğumuzu, OECD ülkelerinde ortalama 6 çalışan, 1 emekli ücretini karşılarken, Türkiye'de 1 çalışanm 2.4 emeklintn üctetini karşıladığını, 8. Çocuk işçi oranında yüzde 24 ile Kenya, Bangladeş ve Haiti'den sonra dünya dördüncüsü olduğumuzu, 9. Çalışan gençtenn yüzde 54'ünün sigara, yüzde 6'sının alkol bağımlısı ol- duğunu.. yine çalışan gençler arasın- da yapılan bir araştırmada yüzde 30'u- nun Ferdi Tayfur, yüzde 18'inin Mös- lüm Gûrses, yüzde 8.8'inin Ibrahim TatJıses dinlediğini, 10.200 bin sokak çocuğu olduğu- nu, bunlann 15 bininin Istanbul'da bu- lunduğunu, Aksaray'ın son yıllarda yaptığı atakla sokak çocuğu orantnda ilk5'eyükseldığini, 11. Insanlann birbirine güven duy- malan açısından ülkemizin Filıpin- ler'den sonra yüzde 6 ile sondan ikin- ci olduğunu, bu oranın USA'da yüzde 36, Japonya'da yüzde 42, fsveç'te yüzde 60 olduğunu, 12. Siyasal-sivil özgürlükler konu- surtda araştırma yapılan 191 ülkeden 136. olduğumuzu, 13. DGM'lerdeki 10 dosyadan 6'sı- nın faili meçhul olduğunu, Diyarba- kır'ın faili meçhullerde 11 bin dosyay- la 1. olduğunu, onu Malatya, Erzincan, izmir ve Istanbul'un takip ettiğini, 14. Kişı başına alkol tüketim/nde dünya üçüncüsü, sigara tüketiminde dördüncüsü olduğumuzu, 15. Kişi başına alkol tüketiminin 1950'de 1 It. iken bu oranın 1997'de 16Jt'yeçıktığını, 16. Son 3 yılda uyuşturucu kullanı- mının yüzde 350 arttığını, 17. Rüşvette araştırma yapılan 52 ülke arasında 8. olduğumuzu, 18. Günlük üretiten ortalama66 mil- yon ekmeğin 16 milyonunun üreticiter ve/Veya tüketicilertarafından israfedil- diğini, 19. Ülkemizdeki en büyük israfın za- man israfı olduğunu, Türkiye'nin dün- yada en çok resmi tatil yapan 3. ülke olduğunu, 20. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliği ilkesine uyulmadığını, Afyon Kocate- pe Üniversitesi'nde 1 öğretim üyesine 1647,18 Mart Üniversftesi'nde 1067, istanbul Üniversitesi'nde 64, İTÜ'de 44 öğrenci düştüğünü, 21. Ağaç kesimi bu hızla gidefse 2020 yılında kesecek ağacımızın kal- mayacağını, 22. Ülkede toplam 400 binden faz- la kahveharteye karşılık tüm illerde Kül- tür Bakanlığı'na bağlı 1394 kütüpha- ne olduğunu, 23. Türkiye'nin 2000 Guiness Re- korlar Kitabı'nda "Para birimi en dü- şükülke" olarak geçtiğini biöyormuy- dunuz? (!) Hagi Cennet'te Kardeşim llker iyi bir Fenerbahçe ta- raftandır. Bana sık sıkelektronik posta ile fotoğraflar ve anekdotlar gönderir. llker, bu hafta Fenerbahçelilerin ınter- net üzerindeki organizasyonlarından Fe- neriist'teyeralan birfıkragöndermiş, siz- lerle paylaşmak ıstedim: Hagi başanlar ile dolu bir yaşamın ar- dından günahlan için cebennemde ceza- sını çektikten sonra cennete gitmiş. Cen- nette Tann, Hagi'ye etrafı gezdirmiş ve sonunda küçük, şirin, bahçesınde soluk renkte bir Galatasaray bayrağı olan bir eve gelmişler. Tann, Hagi'ye; "Bu ev senin, değerini bil. Burada öy- le herkese ev vermeyiz" demiş. Hagi evın merdivenlerinden ikinci ka- ta çıkarken biraz ileride devasa bir bah- çenin ortasında, altınlaıia süslenmiş mer- merli bir yolu olan, çok şatafatlı, kosko- ca bir saray görmüş. Saraydakı balkon- larda ve bahçenin heryerinde de san-la- civert bayraklar ve Fenerbahçe armala- n varmış. Hagi, Tann'ya: "Ben de çok başanlı bir sporcu idim. Galatasaray'da kaç şampiyonluk yaşadım, sakat sakat oynadım, fedakâriıkyaptım, hep başan- lıydım, milli takımın da vazgeçilmeziy- dim," "Neden benim evim Röştü'nün- kü gibi değil?" demiş. Tann da gülmüş ve cevap vermiş: "O ev Rüştü'nün değil, Rüştû hâlâ yaşıyor. O ev benım." /UnerikaNardahafazla «"* Itullanıcıları daha hoşgorulu MerkteAraştırma Kurumu tara- findan yapılan araştırmaya katı- lanlann yüzde 63'ü internetin fay- dalı olduğunu düşünürken, yüzde 47'si pomografi, şiddet, mahre- mtyet ve güveniliriiğin olmaması nedeniyleinternet hakkında endi- şeli. Yüzde 54'ü, internette, ger- çek hayatta olduğu kadar koru- mayasahip olmadıklannı düşünü- yor. Kullanıcılann yüzde 59'u ise intemette bir probtem yaşadıkla- nnda nereye başvuracaklannı bil- mediklerini söylüyor. Bu endişele- re rağmen devletin internet üze- rinde kontrol sahibi olmasını iste- yenlerin oranı ise sadece yüzde 40. Geriye kalan yüzde 60, kont- rolün bağımsız ve kâr amacı güt- meyen kuruluşlarca yapılması ge- nektigini düşünüyor. Intemet sa- tışlannın vergiye tabi olması ko- nusunda ise internet kullanıcılan, yüzde 49 onaylayan ve yüzde 51 karşı çıkan olmak üzere ikiye bö- Kinmüş durumda. Birçok internet kullanıcısı ticari amaçlarla on-lıne bflgilerinin satılmasına karşı. Maryland Üniversitesi'nde yapılan bir araş- tırmaweb kullanıcılannın daha "hoşgörûlü ve pozitif düşünceli" olduğunu beliriedi. ABD'deki Maryland Üniversitesi'nde ya- pılan bir araştırma internet kullanıcılannın, ınternete girmeyen ve off-line diye tanımla- nan insanlara kıyasla çok daha pozitif dü- şünceli, açık görüşlü ve hoşgörûlü olduğu- nu beliriedi. Araştırmayı yürtiten ekibin baş- kanı Prof. John Robinson, "Çahşmanın amacı, internet kullanıcılannın bazı temel özelliklerini saptamak" derken bu kişilerin ortak özelliğinin sansürsüz bir ortamda her- kesin hertürlü fikrine ulaşabilmek, farklı sos- yal gruplar arası diyaloğa açık olmak oldu- ğunu belırttı. Aynı üniversiteden sosyolog Meyer Kestnbaum, "Tabii ki genelleme yapmakmümkün değil. Internetı kullanan ve kullanmayan arasında çok belirgin farklılık- tan söz edemeyiz, ancak web'de gezinen- lenn daha hoşgörûlü olduğu göze çarpıyor" dedi. Uzmanlartıpkı internet gibi zaman için- de kullanıcısının da değiştiğıni belirtirken, "Çağdaş teknojileheyeni tanışanlarweb7üç ya da 4 yıl önce keşfedenlere göre daha farklı davranışlar sergiliyorlar. Yenikullanıcı- lar kozmopolit bir boyutun arayışı içinde o/an/ar"saptamasında bulundular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle