23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEMMUZ2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J v U M-jm. \jM\ kultur(« cumhuriyet.corn.tr 15 üanan Dağdelen'in Galeri Apel'deki sergisi geçmiş ve bugün arasında bir köprü niteliğinde Toprağa yazdan reııldi aııılar ABtSE SCHASCHİ Yazmın tarihsel gelişimı \e dilın ilimsel yanı Canan Dağdelen'ın ça- şmalannın ana konusudur. Bu sü- ?ç ilk toprak tabletlerinden ve ça- aklanndan beri izlenebihr. Sanatçı endi el yazısından, geçmiş kültür- ;re ait yazılardan büyütülmüş kesit- =ri sürekli çahşmalannda vurgula- arak bize her defasında yazının geç- niş ve bugün arasındaki bağlantısal »nemini hatırlatır. 1996 yılına değin îserlerinm ana konusunu yazının re- limsel nitehği oluşturuyor olsa da iaha sonraki yıllarda çalışmalannda >u resimsel imgelerde yazıya odak- anmıştır. 1996 yılında Atrium ed Arte sanat galerisinde sergilediği büyük porse- len çanaklarda Latin harflen ile ya- zılmış yazılardan alıntılarla Yakın- doğu kültüründen gelen sanatsal bir çizgiyi vurgular. Toprak tabletlerde yazı birimlerini tuğla ile örülmüş bir dokunun içine yazan Dağdelen, iler- leyen yaşamına paralel bir şekilde sürdürdüğü yazı ile olan hesaplaş- masma zamanla bir bütünlük kazan- dınr. Dağdelen, tuğla dokusundan oluşan başka bir parçasmda yine kendi el yazısını kullanarak Marchel Duchamp'ın readymades'lennden beri tartışılan. sorgulanan. sanatçı- nın belli bir biçimsel öğe içeren kı- şisel çizgisine yeniden anlam kazan- dırmıştır. Yapıttardaki sözeükoyunlan Dağdelen'in yapıtlannda göze çarpan üçüncü bir özellik ise sözeük oyunlan. sözeük pekiştirmeleri ola- rakbetimlenebilir. 1996'dan 1999 yı- lına değin çoğunlukla 'white' (be- yaz) sözcüğüne yapıt adlannda ara ek olarak rastlanır. 'WRlTE-white- OUT'ta olan sözeük formülasyo- nunda düşüncelerin elle tutuTması, aklımıza yazılması gibi bir oyunu çağnştınr.'SELF-vvhhe-EVTÛENT'- ta ıse kurgu bir sanat dili ile benlik olgusu setf sözcüğü ile anlatılmıştır. Parçalannda sık sık rastlanan öğeler olarak 'TAKE PAKT (katılmak) ve 'TAKE PLACE' (yer almak) çağn- lan ise hem karşısmdakınin düşün- celerine hem de olaylara katılım is- teğını dıle getiriyor. Öte yandan 'TAKE PLACE' başlığı altmda dü- şünce ve tezlerin dennleşıp. iz bıra- kıp veya kalıcı olabilecegi bir yerin arayışı da saklı. Dağdelen'in 1999 yılına değin ça- hşmalannda beyaz rengi bilinçli ola- rak seçılmiştir. Sanatçı beyaz rengı- ni geçicilik bağlamında çalışmalan- na temel olarak almıştır. Beyaz, ona göre hem çocuklukla özdeşleştirile- bilecek bir masumıyet duygusunu hem de geçicilik kavramını vurgular. Batı düşüncesinde beyaz, nasıl geli- ni ve bununla kadında gençlikten ol- gunluğa geçişi simgeliyorsa; Dağ- delen'in resimsel panolannda da ço- cukluktan diğer bir gelişim evresine geçişi çağnştınr. Ötekı gelişim evre- lerine burada tam değinilmese de. beyazın geçicilik bağlamında işlen- diği görülmektedır. Bu düşüncelen içererek yapıtlara baktığımızda, ob- jelerin içine yazılan çocukluk imge- lennde, çocukluk anılannda 'Ayşe- gül'ün SerüvenlerT adlı kitaplann kahramanı Ayşegül'e rasthyoruz. Ayşegül'ün, ister şemsiyeli bir ip cambazı. ister hülyalara dalmış bir kız çocuğu olarak serüvenleri ile adeta başkalannm yerine serüvenler yaşayan ve böylece kendisi ile öz- deşleşilen bir kişiyi oluşturduğunu görüyoruz. Bu aynı 'DAY-white- DREAMS' ya da 'SELF-white- DREAMS' tekı gibi. .assasbirbaskı yöntemi ile Canan Dağdelen, özel anılannı toprağa yazmayı başarmış ve böylece hepimizin ortak geçmişine, insanhğın ortak tarihine uzanan bir bağ kurmuştur. Burada kişisel bir kesite ışık tutarken tarihin sayısız özel hikâyelerden, anılardan oluştuğunu hatırlatarak resmi tarihin anlam kazanabilmesi için bunun bilincinde olmamız gerektiğini irdeler. 'SELF-white-EYTÖENTadh 1998 yılının yapıtında, beş toprak tablette, sanatçının çocukluk portreleri ve ço- cukluk anılarından alıntılar yine ken- di el yazısı ile bezenmış. Geçmişe açılan bir pencere olarak görülebilen bu düzenleme. 'düşünsel bir aralığj'. açılışı çağnştırmakta. Nasıl üst üste konulan tuğlalar birbiri ardına bütün- leşen bir dokuyu oluşturuyorsa. ge- ride bırakılmış çocukluk anılan ve hikâyeleri de burada bir bütünü oluş- turur. Her taş hem simgesel. hem dü- şünsel olarak hem de gerçekte özel bir yapıyı oluşturuyor. 'SLEEP-whi- te-OUT adlı yapıtında sanatçı mezar taşını anımsatan tabletleri yere koya- rak Ayşegül'ün derin uykusunu ko- nu ederek belirsiz bir geçmişin altı- nı çizmektedır. 'DREAM-vvhite- LAND'de ıse gözümüzü okşayan ge- çici bir hayal dünyasını anlatır. Bu tıpkı yanımızdan uçup gıden, avu- ca alınamayan bir yusufçuk gibi. Her ne kadar parçalann üzenn- . deki yazı kesitlerinde 'TAKE PART' diyerek bizi bu anlan ya- kalamaya teşvik etse dahi. Atavis- tik öğeler geçmişin algılanmasında rol oynarken bızler de tanıdık-bildık bir şeylere an olduğumuz hissine ka- pıhyoruz. Hassas bir baskı yöntemi ile Ca- nan Dağdelen özel anılannı toprağa yazmayı başarmış ve böylece hepi- mizin ortak geçmişine, insanhğın or- tak tarihine uzanan bir bağ kurmuş- tur. Burada kişisel bir kesite ışık tu- tarken. tarihin sayısız özel hikâye- lerden, anılardan oluştuğunu hatır- latarak, resmi tanhin anlam kazana- bilmesi için bunun bilincinde olma- mız gerektiğini irdeler. Kırmıa tuğlalardaki portreler 2000 yıhnda Dağdelen özel bir teknik geliştirerek fotoğraflardan ahntılan renkli toprağa aktanr. Uzun zamandan beri üzerinde durduğu renk olmayan beyazdan sonra gelı- şen bu çalışmalannda kırmızı rengi ile günümüzü vurgular. Böylece beyaz ile geçmışi, kırmı- zı ile de bugünü sımgelemiş ve be- yaz dönemın anlatıcı öğelerinın ye- rini. altıgen kırmızı tuğlalar üzerin- de yer alan sanatçının kendi portre- sı ve arkadaş portrelerini dile getıren konular almıştır. Sanatçı Islam önce- si ve Erken Islam dönemındekı ve özellikle Yakmdoğu'dakı tuğla mi- marisinın kendi çokgenhklerine ve dikdörtgen tuğlalanna uzantısmı yansıtır. Dağdelen yeni oluşturduğu beyaz ve kırmızı çalışmalannda da geçmiş ve bugün arasında köprü kurmakta- dır. 'FRIENDS' gibi süjelerın yanı sıra 'FlRST-red- STEP' geçmiş ol- madan bugünün düşünülemeyeceği- ni ve bir babanın eli tutularak ahlan ilk adımın geçmiş. ama yine de gün- cel bir gerçek olduğunu ince bir çiz- gide sunar. Galeri Apel: (292 72 36} Future Sound of istanbul grubu, her türde moda haSlne gelen etnik unsurları kullanma kolaylığına kaçmıyor lektronikle caz arası istanbul müziği MELTEM KERRAR Bu yılki Caz Festivali, Sting, Nkk Cave, PJ Harvey, Omara Portuondo, VVayne Shorter gi- bi caz, pop ve rock'ın simgeleşmış isimlerini İstanbul'a taşımasının yanı sıra giderek kendi müziğini oluşturmaya başlayan İstanbul 7 un yepyeni projelerini de dinleyiciyle buluşturdu. Babylon'un ev sahipliği yaptığı gruplardan biri de Türkiye'nin önde gelen iki undergro- und DJ' i Yakuza (MuratUtkan) ve Murat Un- cuoğhı'nun ön ayak olduğu bir oluşum olan Future Sound of İstanbul'du. Sarp Mağden, lmer Demirer, Ali Perret, Alp Ersönmez, Ric- hard Hamer, Aytek, Metin Meto ve Tolga Sey- men gibi etnik müzik ve cazın yetkin ısimleri- nin bir araya geldiğı projede Utkan ve Uncu- oğlu yıllardır içinde olduklan elektronik mü- ziği, dovvn-tempo. progressi\ e-house ve drum'n bas'ı kapsayan bir alanda caz ruhuyla birleşüriyor. Elektronik müziği cazın doğaçla- ma gücüyle sunarken sürekli değişen yapısıy- la îstanbul'un kendisini temsil eden grup. son dönemde poptan caza her türde moda haline gelen etnik unsurlan kullanma kolayhğma kaç- mak istemiyor. Bugünlerde çahşmalara başla- yan grubun albümü sonbaharda çıkacak. - Cazın ve etnik muziğuv yetkin isimlerim bir ara>a getirdiğiniz Future Sound of İstanbuTda nasıl bir sound oluşturmak istiyorsunuz? UTKAN - Projede etnik müzik yok. Ortaya çıkarmak istediğimiz sound, caz ve elektronik müzik. Etnik tür öğelerini belki ilerde kullana- biliriz. Türk öğeleri ya da etnik müziğin arka- sma saklanan bir sürü örnek var. 'İçinde Türk öğeleri de var, ne enteresan' dedırtip ilgi çek- mek çok kolay. Elektronik müzikle cazın içi- ne etnik bir şeyler katılacaksa. önce bu iki mü- ziğin çok iyi bilinmesi gerektiğine inanıyo- rum. 'Başka bir T ü r k ezgisi de var' - Etnik öğeler kullanmayı düşünmüyor mu- sunuz? UTKAN - Yavaş yavaş ilk albüm çalışmala- nna başladık. Herkesın aklında bir şeyler var. Eğer uygun parçalar varsa etnik demeyeyim a- ma. Türk ezgilerini kullanacağız. Türk ezgisi illa bir darbuka, bir saz demek değil. Türk mü- ziginin kendi yapısında Avrupa'da, Amerika'da olmayan bir sürü ritmik yapı da var. O ritmik yapılan kullanıp şarkılar yapmak istiyoruz. So- nuçta başka bir Türk ezgisi de var, içinde ne darbuka ne saz olan. Biraz da işin bu tarafıyla ügilenmek istiyoruz. Daha yeni ve lstanbul'u ürk öğeleri ya da etnik müziğin arkasına saklanan bir sürü örnek var. 'içinde Türk öğeleri de var, ne enteresan!' dedirtip ilgi çekmek çok kolay. Elektronik müzikle cazın içine etnik bir şeyler katılacaksa, önce bu iki müziğin çok iyi bilinmesi gerektiğine inamyorum. Türk ezgisi illa bir darbuka, bir saz demek değil. Türk müziğinin kendi yapısında Avrupa'da, Amerika'da olmayan bir sürü ritmik yapı da var.' yansıtan bir müzik. Saksafoncumuz Amerika- lı ama 13 yıldır IstanbuPda yaşıyor. Türk ol- ması değil, Istanbul'da yaşaması, Îstanbul'un gerçeğini ve karmaşasını, her gün değişen yü- zünü bilmesi önemli bizce. - Yapüan örnekler müzikkri belli bir mantık- la bir arada kullanmak değil, rastgele kanşür- mak oluyor galiba. UTKAN - Türkiye'de biraz ayağa düşmüş durumda bu konu da. Beceren de becereme- yen de yapmaya başlıyor. Murat'la ben haya- tımız boyunca elektronik müzikle uğraştık a- ma çok iyi caz dinleyicileriyiz. birlikte çalış- tığımız cazcılar da. kendi alanlannda uzman- lar ama elektronik müziği de dinliyorlar. Bizim onlarla çalışmamız çok ilginç oldu çünkü hi- tap ettiğimiz kitle ne yüzde yüz caz dinleyici- si, ne yüzde yüz elektronik müzik dinleyicisi. Dinleyiciyi de düşünerek bir şeyler yapmak zorundasınız. Artık bilinçli. ne istediğını bilen ve insanlann etkisı altmda kalmayan bir din- leyici oluştu. 'Türk pop müziğinde kalitesizlik var' - Bilinçli dinle\ici için çokfazla seçenek oldu- ğunu düşünüyor musunuz? UTKAN - Yurtdışmda var ama Türkiye'de değil. Türkiye'de yapılan müzıklerde -özellik- le de Türk pop müziğinde- belirgin bir kalite- sizlik var. Sonuçta bütün dünyada pop müzik en çok dınlenilen müzik türü. Türkiye'de de böyle olması çok doğal. Yurtdışına bakarsanız, çıkan her pop albümü inanılmaz büyük pro- düksiyonlarla dinleyiciye sunulur. Beğenıp be- ğenmemek başka bir şey, ama sonuçta onlar kaliteli bir şey koyuyorlar ortaya, bizde hemen üç haftada çıkıyor albümler, bir iki magazin, patlıyorlar! - Bu biraz da Türkiye'deki prodüktöıierin müzikle pek ilgisi olmayan kişiler olmasından nu kavnaklamyor? UTKAN - Evet böyle bir şey de var. Örne- ğin, Amenka'nm en önemli prodüktörlerin- den Quincy Jones. Michael Jackson ın albüm- lerinı yapıyor ama kendisi de çok önemli bir müzisyen. Türkiye'de bu eksik. 'Mtinğe isim takarken dikkat etmeli' - En yeniyi temsiledenelektronikmüzikle,öz- gürlüğünü hiç kaybetmeyen cazı bnieştirirken şehrin müziğini oluşturuyorsunuz. LTK.\N - Cazın ortaya çıkışında böyle bir şey var zaten. Önceleri zencilerin yaşadığı kır- sal kesimde başlamış olabilir ama caz denildi- ğinde New York, Chicago, Los Angeles gibi büyük metropoller akla gelir hep. Caz bir at- mosfer müziği sonuçta. kulüpler. gece. sigara dumanı gelir hemen gözünüzün önüne. Elekt- ronik müzik için de aynı şey söz konusu, hat- ta cazdan daha fazla. çünkü bu tür müzik di- rekt şehirlerde başladı, Londra'da ve New York'ta. Daha sonra bu iki müzik sürekli yan yana ilerlemeye başladı. Avrupa'da daha çok, Amerika'da daha az olmak üzere iki müzik ya- vaş yavaş birbirine yakınlaştı. Istanbul'da çok iyi DJ'ler. underground müzik yapanlar ve çok iyi cazcılar var. birlikte böyle bir müzik yap- mak istedik. - Etnik öğelerden özellikle sakuurken vvorld müzik adı altında yapılanlan nasü görüyorsu- nuz? UTKAN - Müziğe isim takma konusu çok zor bir iş. World müzik nedir? Türk halk mü- ziği de vvorld müzik. Afrika'daki kabilenin yap- tığı müzik de \vorld müzik. gibi tuhaf bir şey çıktı ortaya! Batı'dan baktığm zaman Ortado- ğu. Afrika, Tayland, Uzakdoğu çok değişık, enteresan geliyor, onlarda olmayan sesleri ta- nımlamak için bulduklan bir isim world mü- zik. Bu yüzden isimlendirmelere dikkat edip, mümkün olduğunca az kullanmakta yarar var bence. - Bunu biraz da Batı körüklüyor gibi. UTKAN -Avrupa'da olsun, Amerika'da ol- sun Türkıye deyince akla gelen Ortadoğulu adamlar, nargıle. eski minyatürler, şalvarlı adamlar, fes.. Türkiye'yi tanımadıklan için onlann gözündekı ımajla bızim yaşadığımız gerçek çok farklı. Sen müzik yapıyorsan da, yaptığmın içinde bu tip şeylerin olmasını bek- livorlar. 200'den fazla yapıtı sergileniyor Hockney'in fotoğrafları Los Angeles'ta Kültür Servisi - 22 Temmuz Pazar günü, ressam/fotoğraf sanat- çısı Da\id Hockney'in, 'David Hockney Ret- rospektifı: Foto-Çauş- maları' adlı sergisi, 63'ten bu yana yaşadı- ğı Los Angeles'taki Çağdaş SanatlarMüze- si'nde sergilenmeye başladı. Küratörlüğü Reinhold Misselbeck 21 Ekım'e kadar gezi- lebıtecek. Sanatçı, müzeyı ge- zerken 40 yıllık kanye- nnde yer alan çalışma- lanndan 200'den fazla- sını karşısmda görünce BıngMcGflvTay. Hock- ney'nin eline ufak bir fotoğraf makinesı tu- tuşturdu v e köşeye geç- ti. 64 yaşındaki sanatçı. 10 yıl önce çekilen fo- toğrafının önünde du- ran arkadaşının fotoğ- rafını yeniden çektı. 60'lann başında, pop art akımıyla ünlenen sanatçı bugün en çok, Picasso ve Matisse etki- lennın hissedildıği re- simleri ve çizimleriyle tanınıyor. Fotoğrafla çok daha sonra ilgılen- meye başladığını belir- ten Hockney, son tek- nolojik gelışmelerle birlikte fotoğrafçılığın resim ve çizime benze- diğinı vurguluyor: "Gerçeklik kaybolma- ya başlıyor, a\ı\ı resim- de olduğu gibi çok da gerekli olmayanbir ger- çeklikbu". Sanatçının fotoğrafık çalışmalan da tabloları gibi dört ana tema altında topla- nıyor: Peyzaj, natür- mort, su ve portreler. Sergide Hockney'nin en ünlü çalışması da yer alıyor: Kaliforniya Çölü'nde ıssız bir kav- şağın renkli fotoğraf- larla kanşık kolajı olan 'Pearblossom High Way,l 1-18 Nisan 1986' Tuval üzerine yapılan resim gibi duran, çok sayıda kişisel fotoğra- fın kat kat birleşmesin- den oluşan bu kolajı Hockney'nin fotoğraf- çı arkadaşlan bir 're- am' olarak nıtelendirir- ken Hockney, fotoğraf makinesı kullandığın- dan bunun bir fotoğraf olduğunu savunuyor. tki duvar büyüklüğün- deki 'Büjük Kanyon' kolajı da dığer kolaj ça- lışmalan gibi sıkı bir şekilde düzenlenmiş. Hockney çok yakın- da çıkacak olan kitabı 'Secret Knovvledge: Re- discoverüıg the Lost Techniques of the CMd Masters'da (Gizli Bil- gi: Eski Ustalann Kay- bolmuş Tekniklerini Yeniden Keşfetmek) sanatta optik biliminin etkisini sorguluyor. Çehov'un Martı'sı New YorK'ta • Kültür Servisi- Public Theater. New York Central Park'ta Çehov'un 'Martf isimli oyununu sahneye koyuyor. 24 Temmuz 'da başlayan ve 19 Ağustos'a kadar devam edecek oyunun biletleri New York'un değişık mahallelerinde ücretsiz olarak dağıtılıyor. Sir Tom Stoppard tarafından uyarlanan oyunun yönetmenliğini Mike Nichols yapıyor. Oyuncu kadrosunda ise tanıdık isimler yer alıyor: Meryl Streep, Kevin Kline. Philip Seymour Hoffrnan. John Goodman. Christopher Walken, Stephen Spinella, Natalie Portman, Marcia Gay Harden, Debra Monk ve Larry Pine. Müze lıırsızlarma 6.5 yıllık ceza • Kültür Servisi - Stockholm Ulusal Müze'den Rembrandt'ın otoportresi ve Renoir'm iki tablosunu çalan sekiz kişi, Stockholm'deki Bölge Mahkemesi'nin verdiği kararla altı buçuk yıla varan hapis cezalanna çarptınldı. Mahkûmlar aynca. müzeye verdikleri zarardan dolayı 320 milyon kronor (30 milyon dolar) ödeyecek. 2000 yılının aralık ayında, müzeye kapamş saatinde maskeli ve silahlı giren üç kişi, ünVü ressamlann üç eserini çalıp sürat teknesıyle kaçmışlardı. 5 Nisan'da ise Renoir'm bir tablosunun bulunmasıyla hırsızlar yakalanmıştı, ancak diğer eserler hâlâ aranıyor. Açıkhava'da Mirkelant coşkusu • Istihbarat Senisi - Son albümü "'Unutulmaz" ile uzun bir aradan sonra sevenleriyle yeniden buluşan "koşan adam" Mirkelam, önceki gece îstanbullulara unutulmayacak bir gece yaşattı. Geleneksel Harbiye Açıkhav a Konserleri kapsamında sahne alan Mirkelam. eski ve yeni albümlerinde yer alan şarkılanyla sevenlerini coşturdu. Sahnede bir an olsun yerinde durmayan Mirkelam, klibinde olduğu gibi "Her Gece" şarkısında koştu. Mirkelam, gösterdiği performansla, şarkılannı biriikte söylediği Istanbulluların büyük beğenisini topladı. Mirkelam"ı sanatçı dostlan Mustafa Sandal ile Ercan Saatçi de yalnız bırakmadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle