Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EMMUZ 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
flühendis ve
nimar mitingi
:MMOB hesaplamış: 1967
Mİında ortalama maaşı aylık
1 bin 200 lira olan bir teknik
îleman; 7 bin 333 tane
ekmek, 880 kilo et, 1466
kilo peynir alabiliyormuş.
2001 yılında en yüksek
düzeye ulaşmış 25 yıllık bir
teknik elemanın ortalama
459 milyon liralık aylık
maaşı ise ancak 3 bin 60
ekmeğe, 91 kilo ete,
153 kilo peynire
yetiyormuş...
Mühendis ve mimariar,
bugünsaat12.00'de
Ankara Abdi Ipekçi
Parki'nda olacaklar.
"Dur!" demek için:
Insanlara insanca
yaşayamayacak ücret
poîitikalarını
uygulayanlara... IMF
yasaları ile, rant ekonomisi
ile ülkenin geleceğini
karartanlara... Ormanlann
yok edilmesini, A .
sanayileşmeden
vazgeçilmesini, Hazine
arazilerinin satılmasını,
tanmın bitirilmesini, yeraltı
ve yerüstü kaynaklannı
uluslararası seımayeye yok
pahasına satılmasını
onaylayanlara...
Tütün, şeker, enerji • . .'
piyasası, doğalgaz
piyasası, petrol piyasası,
yapı deneti gibi IMF
yasalarını hayata
geçirenlere... Yolsuzluk ve
yoksulluk düzenini
yaratanlara...
Dur!
İSIK KANSU
Siyasette alan kaymasıAvrupa Biriiği Türkiye Temsilcisi Ka-
ren Fogg, sağda parti girişimlerini sür-
düren Tayyip Erdoğan'ın "sol görüntü"
vererek solun boşluğunu doldurabilece-
ğini söylemiş.
Eh, sağcılığı "so/cu/uk"adınasatmak,
"yükselen değer" şimdilerde. Prof. Dr.
Anıl Çeçen, Avrasya Stratejik Araştırma-
lar Merkezi Yayınlarfndan çıkan ''Türki-
ye Cumhuriyeti Ulus Devleti" adlı kitap-
çığında, yaşadığımızsiyasal süreci irde-
lemiş: "Türk siyasal alanı bölünmekte,
önemli derecede bir alan kayması bütün
ülkeyi sarsmaktadır. Sol liderier, sağcı
pol'ıtikalan savunmaya başlarken sağpar-
ti yöneticileri de yeniden bir sol söylemi
muhalefet stratejisi çerçevesinde dile
getirmeyeçalışmaktadırtar. Yenidünya dü-
zensizliği, Türk politikasını altüst etmek-
te ve geleceğe doğnı yeni olumsuz ge-
lişmeleri gündeme getirerek Türkiye'nin
geleneksel düzenini bozmaktadır..Ulus-
(ararası konjonktür, Türkiye'nin siyasal
gündemini belirlerken ülkemiz tam bir
dağınıklıkyaşamaktadır. Iç ve dış çkarçev-
relerinin yoğun baskılan, siyasal alanda
toparlanmayı önlemekte, Türkiye Cum-
huriyeti'nin gelecekdönemde, kendi ulu-
salçıkartan doğrultusundayolunu çizme-
sine izin vehlmemektedir. Aynca, o/uştu-
nılmak istenen yeni dünya düzeni doğ-
rultusunda yeni yaklaşırnlar ve oluşum-
lar geliştirilerek Türkiye'nin gündemine,
ulusalçıkarına ters düşen konular ve so-
run/ar getirilmektedir."
Sıyasi keşmekeş içinde nereye gidiyo-
ruz? Çeçen'ın tanısına göre, Türkiye'de
"devletsizliğe gidiş süreci" hızlanıyor. Bi-
lincimizdeki film bobınini geri sarıp, bı-
rakın son 20 yılı, son altı ayda yaşadık-
lanmızı geçirelim aklımızdan. Anıl Çe-
çen'in yorumu bir izdüşüm olabilir bize:
"Bin yıllık devlet geleneği üzerine ku-
rulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti, yeni
dünya düzenine geçiş süreci ile beraber
hem içeriden hem de dışardan büyük bir
saldın rüzgân ile karşılaşmıştır. Toplum ve
kamuoyu, yaratılan kafa kanşıktıklan ve be-
lirii merkezler tarafından yanlış bilgilen-
dirme ile süper emperyalizm olan küre-
selleşme akımının istediği gibi bir yöne
doğnı sürüklenmiştir. Bu nedenle de ül-
kenin, ulusun ve toplumun çıkariannın
ne olduğu bir türtü anlaşılamamıştır. Ne
var kı, kesin olan bir durum vardır, o da
giderek devletsizlik ortamının genişletil-
mesidir. Yeni dünya düzendlerinin iste-
diği doğrultuda yaratılan devletsizlik du-
rumunun nelere mal olduğu son yıllarda
ülkemizde de görülmeye başlanmıştır."
Milli Güvenlik Kurulu, ayUk
toplantılannda ekonomik bu-
nalıma bağlı "sosya/ patla-
ma" olasılığını ete alıyor. Baş-
bakan BütentEcevit ise eko-
nomik bunaiımın gıderekde-
rintestiği, ülkenin bankalannm,
tüm kamusal değerlennin sa-
tışa çıkanldığı, iletişim agla-
rının yabancılara pürüzsüz
devri için bakanların bile is-
tifa ettirildiği aynı dönemde
"Düzendeğiştiriyoruz", "Dev-
rim gerçekleştiriyoruz" diye
övünüyor.
Açalım Cumhuriyet gaze-
tesi arşivlerini, şöyle bir ka-
rıştıratım. Çok değil, bundan
Ecevit'in üüzen değişikHği!
tam 8 yıl önce, 12 Temmuz
1993tarihii gazetemizde Bü-
lentEcevit'in Susurluk ilçesin-
deki konuşması ile ilgili şu
haber yayımlanmış:
"DSPGenelBaşkanı Bulent
Ecevit, bütün KtTleriözetleş-
tirmenin, ekonomik ve sos-
yalsorunlannağırtasmasına ve
toplumsal patlamalara yol
açacağını ileri sürdü ve 'İleti-
şim ağı, bir ulusun gözü-ku-
lagı-dili demektir.
Bu ağı yabancılara teslim
eden bir ulus, bağımsızltğını
da özgürtüğünü de yitirebiKr'
dedi.
Ecevit, Başbakan Tansu
ÇiUer'/n bütün devlet sektö-
rünü hızla özelleştirmek niye-
tinde ofduğunu, koalisyon or-
tağı SHP'nin de buna boyun
eğdiğini belirtti. Türkiye'nin
gerçeklerini göz ardı ederek
bütün devletişletmelerini, bü-
tün KtTleri özelleştirmeye kal-
toşmanın 'bağnazlık' olduğu-
nu kaydeden Ecevit, gelişmiş
ülkelerde bile iflas eden bir
ekonomikmodelin, o ülkeler-
den farkh dunımdaki Türki-
ye'de uygulanmasının sonyri-
larda ağırlaşan ekonomik ve
sosya/ sorunlann büsbütün
ağırlaşmasına ve toplumsal
patlamalarayol açacağını öne
sürdü. Ecevit, iletişim ağının
özelleştirme bahanesiyle ya-
bancılara teslim edilmesinin,
Türkiye'nin bağımsızlığını teh-
likeye düşüreceğini kaydetti
ve Atatürk'ün Kurtuluş Sava-
şısırasında öncelikte PTTmer-
kezlerini denetim altına afma-
sını ömek gösterdi."
Ecevit, bu konuşmasından
8 yıl sonra düzen değiştiri-
yor, devrim yapıyor!
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMtROĞLU
Hüsantettin Özkan'a Ne Oldu?
Üst düzey "arakablo"
Hüsamettin Özkan'ın son
haftalarda aktıvitesinde mi
bir azalma var, yoksa
"Pülümür'ün YaşsızAdamı"
tarafından geri mi
çekildi?
Üstelik bu geri çekiliş, Sayın
özkan'ın tıraş olurken,
yanlışlıkla bıyıklarının ucunu
kesmesi ve sonra,
siyasetteki "beceriksizliğin
öfkesi" ilkesini banyo
ortamında da sergileyerek
bıyıklannı tamamen , .
kesmesine denk geldiği için
dedikoduculara da fırsat
doğuyor.
Güya, Hüsamettin Özkan,
bıyıklarını kaybedince,
dengesini de yitirmiş.
Affedersiniz, kedi gibi.
Olacak şey mi?
Anten değil ya bu, bıyık
sadece.
Hem, "kedi tavıriı" kişinin
"güvercin partisi"nde ne işi
olur?
Masallarda bile rastlanmaz
boyle çelişkiye!
Sen de mi Güzin Abla?Beni Osman Durmuş değil,
Güzin Abta yıktı!
Durmuş'tan herhangi bir
konuda düzgünü de bırak,
net anlatılmış bir laf
duyamadığım gibi, böyle bir
beklentim de olmadı.
Olmaz. Sağlığa zararlı Sağlık
Bakanı da normalde olmaz.
Durmuşlar geçicidir, ama
Güzin Abla, üç darbedir var!
17 Temmuz tarihli
Hürriyet'te Güzin Abla'ya
gelen "Gururum Kınldı"
rumuzlu mektup, özetle
şöyle diyor. "Ben 23 yaşında
bir genç kızım. Üç yılı aşkın
bir süredir beraber olduğum
genç yüzünden hayatım
karardı. Çünkü nasıl olsa
evleneceğimizi dûşündüğüm
için, onunla beraber
olmaktan kaçınmadım. (...)
Oysa bir süreden beri beni
aramamaya baştadı.
öğrendim ki kendimi teslim
ettiğim evliymiş. (...) Beni
sevdiğini, fakat yuvasını
yıkamayacağını söyledi.
Doktora gitmeye,
kaybettiğim bakireliğimi
estetik yaptırarak geri
kazanmaya karar verdim.
Fakat yine de korkulanm var.
Estetik ile eski halime
tki ıttinik haber
Vıyana'dan bir haber: "Bir
sansann başına ödül
konuldu. Vorariberg
eyaletinde 200 otomobilin
iastiklerini parçalayan
sansan ölü ya da diri
getirene belediye 218 euro
(250 milyon lira) verecek.
Diğer sansariar otomobil
kablolannı kemirirken,
başına ödül konan hayvan
sadece lastikleri hedef
alıyor. (Reuters)". işte
yenilikçilik lafla olmaz,
böyle olur! Diğerleri • '•
otomobil kablosuyla
yetinirken, sen işi büyütüp
lastiği yutacaksın! Aferin lan
sansar! Sanki öbür türlü de
öldürmüyor mu bu insanlar
seni!
kavuşur muyum?"
Yanıt olarak Güzin Abla,
"Kızım, böyle bir davranış
doğanın özüne aykın olduğu
gibi, toplumumuzda 'kutsal'
sayılan evlilik kunımunun
dürüst temeller üzerine
oturması temennisine de
ters düşüyor, böyle bir
kumpas tasarlayacağına
daha sakin düşün" demiyor!
Ya ne diyor?
"Sevgili kızım, bir yanlışlık,
bir hatalı karar sana manen
ve maddeten zarar vermiş.
(Maddeten?) Ancak dediğin
gibi kızlık zannı ameliyatla
eski haline getiren doktoriar
var. Bunu ben de biliyorum.
(!) Ne yazık ki genç kızlan bu
şek/7de sahtekârlığa iteliyor
toplumumuz... (Aslında
burda kesmek lazım yazıyı!)
Yalnız bildiğim kadanyla bu
tür bir ameliyat genellikle
evliliğe yakın günlerde
yapılıyormuş... Bu karan
vermek sana kalmış. (Bari
sadece bu son cümleyi
söyleseydiniz o da olurdu.
Ama siz genç kızı,
sahtekâriıktan vazgeçirmeye
çalışmadınız.)
Ne şirin köşemizdin sen
Güzin Abla?!
Bir haber de Sao Paulo'dan:
"Brezilya'nın Cascavel
sehrinde, belediye çalışanlan
arasında dedikodu yapılması
yasaklandı. Dedikodu yapan
kamu görevlileri kınanma,
uzaklaştırma ya da işten
çıkarma gibi cezalatia karşı
karşıya. Uygulamanın amacı
asılsız suçlamada
bulunanlann iş arkadaşlannı
incitmesini engellemek.
(aa)".
lyi güzel de, kimin dedikodu
yaptığı nasıl tespit
edilecek?..
- Şef, öğle tatilinde Rikardo
senin hakkında atıp tuttu!..
- Ulan peki, senin şu an
yaptığın ne? ikiniz de işten
atıldınız!..
MORMSTnardmdan
Daftonter'a D-4 dersek,
G-8'e karşı
Çifte vardiya kûresel Red- Kit aranıyori
Sol arayışlar
takvimi
Sol oluşum arayışlan takvi-
minden geçen hafta düşen
yaprağın özeti:
Erdal İnönü cephesi: Her
gün İnönü adına konuşmayı
görev bilenler bir yana, az ko-
nuşup İnönü'nün neyapmakts-
tediğini izleyenlere göre, İnö-
nü "öncülükte karaıiı, öndertik-
te çekingen".
Oncülük anlamında İnönü;
Tarhan Erdem ve Yiğit Gü-
löksüz'ün tüzük taslakları ile
Selim llkin'in program tasla-
ğını gözden geçiriyor, bu tas-
laklara son biçimi vermesi ön-
görülen olası kurucular kuru-
lunun hangi isimlerden oluşa-
cağını tasariıyor. "Zeytin dalı"
olarak da nitelendirilen ve sol
yelpazede farklı bakış açıları
bulunanları belirli "ortak pay-
dalarda" buluşturup olası ku-
rucutar kurulunun bu çerçeve-
de dengeli dağılması için kafa
yoruyor. Son bir bilgi: Inönü'ye
Bodrum'da soruyorlar, "Parti-
yi ne zaman kuracağız?" diye.
Yanıtlıyor: "Bu işler aceteye
gelmez."
Mümtaz Soysal cephesi:
Soysal ekibi; aralarında Hatay,
Mersin, Denizli, Aydın, Izmir,
Sinop, Kayseri, Konya, Muğ-
la'nm da bulunduğu 18 ilde"/'/
oluşum komrtefen "ni görevlen-
dirdi. 20 kadar çalışma komis-
yonu oluşturuldu. Bu çalışma
komisyonları, Soysal tarafın-
dan kamuoyuna açıklanan "su-
nuş bı/dırgesı "nin ilkeleri çer-
çevesinde bir program metni
hazırlayacaklar.
KİM KtME DUM DUMA BEHtÇAK behicak(a turk.net
fk; inSanlaffınti.
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
T' * •" \
•"*
ı V 7^7 ıS^^
KEDt LEVO APTVLtKA e-posta aptulikaelcioğluin hot.mail.com.
.YAHUBUKAPA
VtRENİŞ YAPACA&tMZA.
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 28 Temmuz
HERŞEY BİR GÛNOS OLDUL
fS08'/>E BueÜN,QS*MNU mftHİNİN EN YO&IN SAY-
FALARlNPAM Blf>i YAŞANMŞTt. tMPARATOI&MĞUN
YtKtCMA PSl/Ri "A/f 6İRPIĞİ SlKALÂI? TXH77n BÜ-
L.UNAH M. SEÜM, Ot&CIDA YAP77Ğ/ YENILEŞrılİ-
ME ÇABALARt YÜfÜNPEN PADİÇ/WltlsWW OL-
MUŞ, YE&lNE IV. MUSTAFA SSÇHtİLMtfri. AN-
C/UC,M.SELIM'E ÇOK 6A6LI OLAN ALSto - \
. OAH MUSTAFA PAŞA'N/A/ OMU YENIPEN TA" '
7» <S£Çİ6ME EYLEMİ, YENİ pADıÇAHI KOG.
tUlTUUŞTU- ZB TEMMUZ SÜNÜt
m SEUM'İ
ÖLPÛRTTÜ!. SARAYIN KAPILARtNI KtŞAfZAK
Ç££< GifZEH ALEUOAK, PUtZJUMU SÖSâA/CE,
f KEZ ŞBHZADe MAHMUT'u 7HH7A ÇlleARtP
'J5. Musrznc* 'rt u2z4KiAşrr££>t. JZ. AMUA/Kir DA
AYNİ <SÛH,ALEMO4&'I SAD&A2AM VAPTt... 0
DtYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/71-Karar No: 2001/42
Davacı îçişleri Bakanlığı vekih tarafmdan davalı Murat Hekimoğlu aleyhine açılan rücuan tazminat davasmın yapılan açık yargılama-
sı sonucunda, Şentepe Mahallesi, 78. Sokak N: 6 Bismil adresinde bulunan davalı Murat Hekimoğlu'na gönderilen tebligatın bila tebliğ
iade edildiği, Kolluk adresi ile de adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesi ve dunışma günü ılanen tebliğ edilip dava yokluğunda gö-
rülüp, 6.2.2001 tarih 2000/71 Esas. 2001/42 Karar sayılı ilamı ile karara bağlanmış olup, karar ile davanm kabulüne karar verilmiş olup,
2.280. 000.000 TL maddi tazminattan doğan rücu alacağının 7.9.1999 tarihinden itibaren 257.950.000. TL tedavi masrafının 10.9.1999
tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davahdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 137.049.300 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye
irat kaydına, davacı tarafından yapılan 95.540.000. TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 75.037.950. TL üc-
reti vekâletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine İcarar verilmiş olup ilanen tebliğ ile karann ilan tarihinden itibaren davalıya tebliğ
edilmiş sayılacağı ve tebliğden itibaren 15 gün içinde temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği ilan olunur. Basın: 41966
GORUŞ
EMtN GİJRSES
Tıcaretve Askepi Giiç
Gelişmiş zengin merkezî ülkeler, uluslararası sisterrn
deticari alandaki ayncalıklı konumlarını korumak için,
askeri alanda da güçlü konumlarını sürdürmek çaba-ı
sı içindedirler. Bunlar uluslararası şirketleri aracılığıy-
la önemli oranda dünyaticaretini kontrol etmektedir-
ler. Askeri güçle desteklenenticari rekabetgücü, mer-
kezî ülkelerin stratejik etkinliğinin düzeyini de belirle-'
mektedir. AB'nin bu rekabette askeri bir güç olmak
istemesi de etkinlikle ilgilidir. (
Ticari olarak ayncalıklı konumda olan devletler ken-
di aralarında (G-7'ler) bir dayanışmaya girerek yerle-
rini korumayave başkalannın bu gruba girmelerini en-
gellemeye çalışıyorlar. Kendi aralarında gizli bir reka-
bet ise sürüyor. '
Merkezi ülkelerticarete konu mallarda avantajlı ol->
dukları durumlarda serbest ticareti savunurlarken,
avantajlı olmadıkları mallarda kendi çıkarlarına uy-}
gun uluslararası ticaret kuralları yaratıyorlar. Çevre
ülkelere ise askeri güç tehdidi altında dayatılıyor bir
kurallar. ABD, Iran'laticarete getirdiği sınırlamayı Fran-
sa'ya dayatamayınca geri adım atıyor. Merkezî ülke-
ler birbirine kabadayılık yapamıyor. Merkezin ticari
stratejisinin uluslararası kaynaklan askeri güç, koru-
macılık ve serbestticarettir. Kendi alanını korurken gü-
cü olmayanlara serbest ticareti dayatıyor askeri gü-
cünü arkasına alarak.
Merkezî ülkelerinticari hâkimiyetini koruyan, aske->
ri gücü arkasına almış kurallandır. Çokuluslu şirket^
ler kendi ülkelerine sırtlarını dayayarak çevre ülkele-ı
rin ulusal egemenliğini tehdit ediyor. Kâğıt üzerinde^
devlet sınırlannın yok olmasını istemiyorlar tabii ki. Çün-
kü iç pazann güvenliğini bunlara sağlatacak. >
Türkiye gibi ülkelerde bazı gruplar egemenliğin es-'
ki anlamının kalmadığını öne sürüyorlar. Onlar kendi
pazarlarını koruyamayacaklanna inanmışlar. Koru-
manın ABD ve AB gibi güç merkezlerince yapılabile-
ceğine inanıyorlar. Bunlarla işbiriiğinden kârlı çıkacak-
larının hesabını yapıyoıiar. Oysa bu ülkeler başka pa-(
zarlar ararken kendi pazarlarına talip olanlan engel-
lemekle meşguller. -;
BM, Irak'aambargo uygularken, ABD'nin desteğiy^
le yapıyor bunu. ingiliz emperyalizmi, denizleri aske->
ri olarak kontrol ederek dünya ticaretindeki hege-^,
monyasını korumuştu. ABD'nin 1844'te Çin'e, "Pa-
zarını açmazsan bunu savaş ilanı sayanm" uyansıyla'
bugünkü insan hakları süslemeleriyle müdahale teh-,
didi arasındaki fark sadece zamanla ve kabadayılı-"
ğın biçimiyle ilgilidir. Londra bunu 1997'de Hong
Kong'u Çin'e devrederken deneyemedi. Çünkü Çir»
150 sene evvelki Çin değildi ve artık askeri bir güç-
tü. Emperyal merkezlerde ticaret ve strateji el eledirj
Ülkenin ticareti, strateji çıkariannın barometresidir
buralarda. ' .
Çevre ülkelerde ekonomik çıkariarın korunabilme-^
si için güvenlik zorunludur. Fakat savunma dışı silah-
1
lanma ise bu ülkeler açısından bir tuzaktır. -
Prof. Krugman bir makalesinde, üçüncü dünyaül->
kelerinin ihracat sanayilerine gereksinim duydukları-
nı, fakat bu sanayilerin kurulması için Batılılann eleş- •
tirdikleri koşullarda düşük işçi ücretleriyle ürettikleri'
malların sattşlarında sınırlamalarla karşılaşacaklarını-
ifade ediyor. Krugman, bilmiyor mu ki özellikle Çin'e
ve bazı Asya ülkelerine karşı öne sürulen bu tez as-
lında ABD ve diğer Batılı ülke mallarına karşı rekabe-r
tı engellemek içindir. Güney Amerika'da bundan çok
daha kötü koşullarda üretilen mallan ABD alırken
Krugman susuyor.
Batılı ülkelerin ihtiyaçfazlası üretimleri sorun o\ma-s
ya devam ediyor. ABD'nin bilgisayar sanayisindeki üre- >
timi ihtiyacın üzerinde (yüzde 40) büyüyor. Otomobil)
sektöründe ise yılda yaklaşık 70 milyon üretim var, bu-,
nun yüzde 74'ü satılabiliyor. Kârların düşüşü kaçınıl-
maz olunca sermaye spekülatif alanlara yöneliyor.x
Bu da 1987'de Londra Borsası'ndaki çöküşte (yüz-'
de 50'ye varan bir kayıp) olduğu gibi merkezî ülke eko-;
nomilerini de riske sokuyor.
Pazar'ın "gizli el"\ yine gizli yumruk olmadan çalış-/
tınlamıyor. ABD'li şirketler açısından bu yumruk ABD;
ordusudur. AB böyle bir yumruk arayışında. Fransa
buna öncülük ederken ticari etkinlik çabasını da sür-
dürüyor.
Fransa Dışişleri Bakanı Verdine'in Ankara ziyare-
tiyle amaçladığı Iran, Irak ve Suriye gibi bölge ülke--
leriyleticaret zincirineTürkiye'yi de katmaktır. Alman-
J
ya ve Rusya'yı yanına alabilecek Fransa'nın bu ça-'
bası başarılı olursa ABD zorda kalacaktır. Batı eko-ı
nomıleri durgunluğa girerken aralarındaki rekabet de'.
kızışıyor. Birbirlerine kabadayılık yapmakta zorlan-1
dıklarından yeni yöntemlere başvuruyorlar. Türkiye
gibi çevre ülkeler, ABD ve Fransa gibi askeri gücünü;
göstererek ticari etkinlik peşinde olan ülkeler arasın-
da kaçınılmaz olan rekabetten yararlanmalıdır. l
E-posta: emingurses(« yahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAGA:
1/ Yerden ka-
zanmak. giz-
lemek ya da 2
dış etkilerden 3
korumak ama-
cıyla duvarda-
ki bvr oyuğa.
yuvayayerleş- 6
tirilmış olan.
2/ Küçük tek-
ne kaptanı...
Düzgünsanl- 9
mış halat yu-
mağı.3/Yeterlilik.4/
Birtopluluğu oluştu-
ran bireylerden her
biri... Yan memnun-
luk anlatan bir ün-
lera... Uzaklık işare-
ti. 5/ Tüyü için yetiş-
tirilen bir koyun cin-
si.6/"tçimderenkler
8
uçuşur/—yanar, ye- ^
şiıtutuşur" (B.R.Eyuboğlu)... Akdeniz Bölgesı'nde^.
antikbirkent. 7/Kuşak... Attüyününrengi. 8/ Ge-s
zinti yeri. 9/ Silindir biçimli bir tür başlık... Çu-^
valdızla iş işleyenlerin, avuçlannıkorumak içinel- •
lerine geçirdikleri demirli kayış.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Bir şeyi desteklemek ya da çürütmek için ileA
ri sürülen neden. 2/ Bir soru sözü... Ciddi olma-\
yan, ciddi işlerle uğraşmayan. 3/ Yiyecek ve içe-^
ceğin saklandığı odaya da ambar... Sabahattin'f
AB'nin bir öykü kitabı. 4/ Hatay ilinde bir ır-^
mak... Eski Mısır inanışmda ana tannça. 5/ Öz-'
günlük. 6/ Bulaşıcı bir göz hastalığı... Bir nota.
:
II Satrançta özel bir hareket... Beyaz kalın pul-
larla belirgin bir deri hastalığı. 8/ tlgeç... Japon
lirik dramı. 91 Yunanmitolojisinde, çokhızhkoş-
masıyla tanınmış kız.