Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B TEMMUZ 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Mirkelam, asıl yapmak istediği, dans müziğini yeni albümünde gerçekleştirecek
Aşk şarkısı olarak 'Kokoreç'• Gitar çalmaya Saint
Foseph'te okurken
:»aşlayan nam-ı diğer
•lcoşan adam', en büyük
dert arkadaşı gitannın onu
biraz asosyal yaptığını,
ama bunu yavaş yavaş
kırdığını belirtiyor.
Sanatın başka kollanyla
d a ilgilenmek istiyor
Mirkelam. Örneğin film
çekmeye niyeti var.
BURCU GÜ1NÜŞEN
ZAFERÜÇÜNCÜ
Mirkelam bu akşam saat
21.00'de Açıkhava'da bir kon-
ser verecek. Konserde 'Her Ge-
ce', 'Joker' ve son albümü
'Unutulmaz'dan söyleyeceği
şarkılann yanı sıra yabancı par-
çalara da cover yapacak. tsken-
der Paydaş, Vokja Tamöz \e
CanŞengün'le birlikte sahne>e
çıkacak olan Mirkelam, hay-
ranlan için sürpriz sahne şo\ -
lan da hazırladı.
Kendisini sanatın ıçine doğ-
muş şanslı bir çocuk olarak nı-
teliyor, Mirkelam. Ailesinde
profesyonel bir sanatçı olmasa
da sanatla haşır neşir bir aile-
den gelme şansına sahip. "Sa-
nat bana hayatta çok doğal bir
şey gibi,hep olması gerekiyormuş gihi «eldi. A-
tna onu hiçbir zaman iş gibi de görmedim" dı-
yor son albümü 'Unutulmaz'la uzunca bir ara-
dan sonra yeniden sesini duyuran şarkıcı.
Gitar çalmaya Saınt Joseph'te okurken baş-
layan nam-ı diğer 'koşan adam'. en büyük
dert arkadaşı gitannın onu biraz asosyal yap-
tığını ama bunu yavaş yavaş kırdığını belirti-
yor. Sanatın başka kollanyla da ilgilenmek
istiyor Mirkelam: "Bu vaktekadar rnüzikba-
na yetiyordu. Kafanu zaten kurcalıyordu. Bu-
nun ötesinde hayat da kurcahyor kafamı. A-
ma mesela füm çekmek istiyorum."
- Daha önceki albümlerinizde alaturka bir
sound ağır basarken \eni albüm daha Batılı bir
l ç ydhkbir aradan sonra 'L'nutulmaz'la yeniden dintevkisiyte buluşan Mirkelam bu akşam Açıkhava'da saat 21.00'de bir konser vereeek.
tarzda. Bu bir arayış nu, yoksa amacuuz fark-
lı tarzlardan örnekkr vermek mi?
MİRKELAM - llk albümden başlamak üze-
re çok güzel bir şey yaptığımıza inanıyorum.
Bir de ikinci albüme baktığımda bu olan şey-
lerden çok sıkıldığımı gördüm. Beni çok faz-
la tatmin etmıyordu alaturka ve o tarz şeyler.
Dans müziğini seviyorum. Öteki müziklerde
ganp karşılanabılecek birçok şeyi yan yana
koyabıliyorsunuz. Bu albümde de bunu çok
fazla yapamadık aslında. Dans müziği çok
önemli benım ıçın. Çok heyecanlı. çok ener-
jik. Sonuç olarak sevdiğim müzik. Her şeyi
birleştirerek bir şarkı oluşturabiliyorsunuz.
Ama bu albümde bunu çok yapamadım. Bun-
dan sonraki albüm böyle olacak.
- Şarkı sözJerinizde işkdiğiniz konuyu dolay-
b olarak dile getiriyorsunuz™
MİRKELAM-Var olan şarkı sözlerinın dı-
şında ne yapılabilir diye düşündüm. Benim
bütün amacım o, yani orijınal bir şeyler söy-
lemek. Bunlann dışmda da tuhaf tuhaf şeyler
yapılabilir. Benim yaptığım biraz da bu olu-
yor. 'Seni seviyorum', ya da 'Gözlerin ne gü-
zel'in dışında Türkiye'de yapılmamış bir şey
yapmak istiyordum. 'Kokoreç' var. veya 'Kı-
vır' şarkısı var. 'Kokoreç' aslında bir aşk şar-
kısı, orada 'Kokoreç' yerine 'Mualla'yı da
koysanız olur.
- Kokoreç şarktsıyla Avrupa Büüği'ne gön-
derme yapüğınız yolunda söy-
lentikr çıktu.
MİRKELAM - Bazı şeylere
karşı çıkmak Türkiye'de pek
fazla tutulmuyor şarkılarda. Bir
şeylere karşı çıkmaktı amaç.
Bir de 'koko' sözü aslmda çok
evrensel bir söz. Yani Ispanyol-
ca gibi. Başka bir yere sürüklü-
yor şarkıyı.
Tek tip müzik dinlemiyor
- Mühendisliğin mûziğe getir-
diği bir katkısı oluyor mu?
MİRKELAM - Mühendisli-
ğin bana çok fazla bir şey kat-
tığını zannetmiyorum, yani ne
düzen kattı. ne düşünce yapısı
kattı. Orta sonda da aynı şeyler
çıkıyordu benden. lisede de. A-
ma belki hızlandırmış olabilir.
Çünkü beste yapmaya üniversi-
te bırde başladım. Belki duyu-
lanmm kapılannı açmış olabi-
lir. Ortaokulda da beste gibi
şeyler yapıyordum ama onlar
beste değildi. daha çok melodi
üzerine söz yazmak gibi çok kı-
sa şeylerdi.
- Mirkelam neler dinler?
MİRKELAM- Alaturka var-
dı bizim ailede. Ama alaturka-
nın yamnda Fransızca şarkı
söylerdi babam. Onların birle-
şimi zaten biraz da 'Her Ge-
ce'de ortaya çıktı. Dolayısıyla
bir alaturka var. Ama mesela ben Türk halk
müziğini de çok severim. Üstelik Batı müzi-
ğiyle büyüdüm. TRT 3 dinlenirdi evde. Sa-
bahtan akşama TRT 3 dinlemek bende çok gü-
zel bir şey yarattı. Dolayısıyla ben tek tıp mü-
zik dinlemedim. Hepsinden mutlu oluyorsam
niye sadece heavy metal dinleyeceğim. Bir
sürü şeyden mutlu olunabilir. Çünkü kesinlik-
le bu yaşam şekliyle ilgili. Mesela ben pop-
caz dinlemeyi en çok Açıkhava'daki konser-
lerle sevdim. 0nun vermiş olduğu atmosfer
çok etkili.
- İkinci klibi hangi şarkıya çekeceksiniz?
MİRKELAM - Kokoreç var, ama tam ka-
rar vermedik.
Assos'ta
Felsefe 2001
Bıdıısması
Küitür Senisi - Geçen yıl ilkı düzenlenen
Assos'ta Felsefe Günleri. bu yıl da 30Temmuz-
5 Ağustos tarihlen arasmda düzenleniyoT. Aris-
toteks'in. yaşamımn bir kısmını geçirdiği As-
sos'ta, Türkiye'den ve yurtdışından felsefeci-
ler, felsefe hocalan, öğrencileri ve merakhla-
n, tartışmalar ve diyaloglar gerçekleştirecek-
ler.
Bu yılki buluşmada iki de 'ilk' yaşanacak.
Assos'ta Aristoteles üzerine ilk kez bir felsefe
tartışması gerçekleştirilirken tartışmalara ilk
kez yurtdışından da katılımcılar gelecek.
'Assos'ta Felsefe Platfonnu'nun kurucusu
Örsan K. Oymen, bu yıl katılımın geçen yıl-
dan daha fazla olduğunu ve bu yüzden grubu
ikiyeböldüklerini belirtiyor. lngilizce ve Türk-
çe iki ayn grup halinde yapılacak tartışmalara
şimdilik 86 kişi başvurdu.
Assos'ta Felsefe 2001 Buluşmasf na katıla-
cak olan öğretim üyeleri şunlar: Güven Güzet-
dere (ABD - Duke Üniversitesi). Halil Turan
(ODTÜ), Ayhan Sol(ODTÜ), David Grünberg
(ODTÜ), Orsan K, Öymen (Yeditepe Üni.).
Türker Armaner (Yeditepe Üni.), Sezgi Dur-
gun (Yeditepe Üni.), BülentGözkan (Yeditepe
Uni.), Cemil Gûzey, Cengiz Çakmak (1.U),
Amihud Gilead (îsrail - Haıfa Üniversitesi),
Brian Eltiott (İrlanda - Dublin Üniversitesi),
Eva Picardi (ttalya - Bologna Üniversitesi).
Nicla Vassalo (ltalya - Genova Üniversitesi),
John WakJbridge (ABD - Indiana Üniversite-
si), Geoff Bowe (Bilkent Üniversitesi). John
Bollender (ODTÜ).
Assos'ta gerçekleştirilecek oîan felsefe bu-
luşmasmm programı şöyle:
30 Temmuz: Athena Tapmağı'nda buluşma.
(Mavi deniz, şarap, köy peynıri. güneşin batı-
§0
31 Temmuz: Aristoteles Assos'ta: Anstote-
les'in felsefesinde bilginin temelleri nedir?
(Türkçe)
1 Ağustos: Aristoteles Assos'ta: Aristote-
les'in felsefesinde bilginin temelleri nedir? (ln-
gilizce)
2 Ağustos: Yaşam ve felsefe: Eğer varsa, ya-
şam/ölüm iîe felsefe arasmdaki bağ nedir?
(Türkçe)
3 Ağustos: Felsefe metinleri üzerine tartış-
malar / 1) Sekstus Empeirikus, 'Pironizmin
Anahatlan"; 2) Friedrich Nietzsche, 'Ahlak
Otesi Anlamda Doğruluk veYalanlar Üzerine'
(lngilizce). Not Tartışmalardan sonra Athena
Tapmağı'nda Küitür Bakanhğı keman solist
sanatçısı Tuncay Yılmaz, Bach yorumlayacak.
4 Ağustos: Truva harabelerini ziyaret ve Süt-
lüce'de akşam yemeği.
(Ayrmtılı bilgi ve online başvuru için:
www.philosophyinassos.OTg)
Aslı Özgen, ilkfılmi 'Biraz Nisan 'da insan ilişkilerini irdeliyor
Beş günde doğaçlama yaşam
• "Beş kurgusal karakter
üzerine yaşamdaki ani
olaylan anlattık. Sonunda
hayal ettiğimize yakın şeyler
çıktı. Birbirlerini hiç
tanımayan insanlann
kurguladığımız karakterle
nasıl tepki verecekleri bizim
için önemliydi. Her şey
birden ilk ve gerçek oldu."
NENA ÇAIİDİS
tçerığini yönetmen Aslı Öz-
ge'nin oluşturduğu ve senaryosu-
nu Dagmar Gabler'ın yazdığı
'Biraz Misan' filmi tamamen in-
sani ilışkiler üzerine kurulu. Öz-
ge'nın ilk uzun metrajlı çalışma-
sı olan bu filmin görüntü yönet-
menliğini EmreErkmen ve Fran-
ciscoDominguezüstlendi. Filmin
düşünme aşamasındaki ilk to-
humlar Berlin Film Festivali'nde izledikle-
ri filmlerde sakh. Özge 7 gün içinde çekti-
ği bu ilk filmınin kurgusunu kasım aymda
bitirirse ilham kaynağı olan Berlin Film
Festivali'nin forum bölümüne yollamayı
düşünüyor.
Ash Özge, lst. Ü. Radyo - TV Bölü-
mü'nü, ardından da 1999'da Marmara Ü.
G.S.F.Sinema - TV Bölümü'nü bitirdi. Ha-
len Berlin'de felsefe eğitimini sürdürüyor.
Özge'nin bugüne kadar çektiği 6 kısa met-
rajlı çalışmanın içinde Capital C isimli fil-
mi festıvallerde ödüle layık görüldü.
- Uzun metrajlı filmi yapma karannı na-
sıl aldınız?
ASLI ÖZGE - Bu karan Berlin Festivali
kapsamında gördüğümüz filmlerden yola
çıkarak aldık. Festival kapsamında yer alan
filmlerin çoğu video ile çekilmişti, bunun
üzerine Emre ve Dagmar'la böyle bir film
karan aldık ve hemen çekimlere başladık.
Nisan ayınuı kararsızhğını anlatryor
EMRE ERKMEN - Film daha törensel
bir şey. Video teknolojisinin bize sağladığı
bir avantaj var. Filmi daha sonra 35 mm'li-
ğe aktarma gibi bir şansımız olduğu için
filtre kullandık. Oyuncular doğaçlama oy-
nadıklanndan kısıtlamalardan kaçuıdık.
- Bu fılmde neyin öyküsü sakh?
ÖZGE - FılmBerlın'de tesadüfen birbi-
nne rastlayan beş kişinin arasında beş gün
içinde gelişen olaylan kapsıyor. İnsan iliş-
kileri üzerine kurulu bir hikâye.
ERKMEN - Filmin verdiği atmosfer çok
önemli, hikâye otomatikman gelen bir şey.
Mekân ve karakter ilişkisinin rolü büyük.
Kesin çızgileri olan bir çalışma değil, nisan
Görüntü yönetmenliğini Emre Erkmen'in yapüğı uzun nıetrajh film, video ile yedi günde çekihniş.
aymın içinde bulunduğu kararsızlığı ve ya-
şamı anlatıyor.
- Filmin finansal sorunlannı nasıl çözdü-
nüz?
ÖZGE - Işin finansal boyutunu sponsor-
larla hallettik. Emre'nin okuduğu Deutsc-
he Film und Fernseh Akademie Berlin'le
(Alman Sinema - TV Akademisi) iletişime
geçtik. Okul dışı projeleri desteklemeyen
akademi, bize iki omuz kamerası verdi. Bü-
yük bir sorun da çözüldü. Oyuncularla
kontrat imzaladık, filme herhangi bir şekil-
de para gelince onlarla bölüşeceğiz. Kısa
sürede tamamlanan deneme bir film yaptık.
'Hayalimizdeki kahramanlara yakın'
- Çekim için 7 gün az bir süre değil mi?
ÖZGE - Şimdi olsa, oyunculan alır bir-
kaç ayda tamamlardım. Filmin kısa sürede
bitmesı gerekiyordu, insanlann büyük bir
inancı vardı. Oyuncularm akhnda 'ortaya
gerçekten bir şeyler çıkacak mıydı' sorusu
vardı. Bırbirlerinden haberleri yoktu, do-
ğaçlama bir şeyler yaptık. Kimi zaman da
o anda akla gelen fikirleri kattık.
EMRE - En zor olan film için gün belir-
lemekti. Herkese uyan gün bir başkasına
uymayabiliyordu. Oyuncular mekâna gir-
diklerinde hemen bir oyun anyorlardı. Me-
kân içinde karakter bulmak çok zor. Kimin
ne durumda olduğu hemen ortaya çıkıyor
bu yöntemle. dengeler de yerine oturmuş
oluyor. İki aya yakm bir süre çözümleme-
lerle uğraştık.
- Ön çahşmalar ve çekim aşamasında
oyunculara senano hakkında bilgi verme-
mekle neyi amaçladınız?
ÖZGE - Espn zaten burada. Beş kurgu-
sal karakter üzerine çalışma yapmak iste-
dik. Gerçekte olmayan insanlar üstüne fu-
ture bir şeyler yarattık. Yaşamdaki ani ve bi-
linmeyen olaylan fılme uyarladık. Başrol
oynayacak kişinin o anda gelip diğerlerini
yanıltmasını istedim. Sonunda hayal ettiği-
mize yakm şeyler çıktı. Birbirlerini hiç ta-
nımayan insanlann kurguladığımız karak-
tere nasıl tepki verecekleri bizim içinönem-
liydi. Her şey birden ilk ve gerçek oldu.
- Oyunculannızı nasıl belirlediniz?
ÖZGE - Oyuncular doğaçlama yapacak-
lan içinbirbirleriyle anlaşmalan gerekiyor-
du. Almanya ve Avusturyadaki cast ajans-
lannı taradık. Gelebilen bütün oyunculan
denedik. Hayalimizdeki kahramanlara en
yakın olan insanlan seçtik.
Thomas Gerber, Christinan Wawerka ve
Anja Ressmer başrol oyunculanmız. Bir ay
boyunca oturup kimin ne yapabileceğini
konuştuk ve onlann ortak yönlerini ön pla-
na çıkardık.
- FUmin vizyon şansı nedir?
ÖZGE - Almanya tanıtımı ile Dagmar
Gabler ilgileniyor. Çekim aşamasında bazı
dergilerle iletişime geçti. Yoğunbir ilgi gel-
di. Bizim için zor olan çekimdi, bundan
sonra kısıtlamaya girmek istemiyoruz. Ka-
sım ayına kadar filmin kurgusunu halleder-
sek Berlin Film Festivali'nin Forum bölü-
müne yollama gibi bir düşüncemiz var. Al-
manya'da pek olmayan insan ılişkileri üze-
rine değindik.
- Yeni projeniz var nu?
ÖZGE - Önümüzdekı yaz bir kısa metraj
film çekmeyi düşünüyorum. Deniz temalı
olacak muhtemelen de çekimleri Türki-
ye'nin güneyinde gerçekleşecek.
ESİNTtLER
ZEYNEP ORAL
Bip Uctan Öteki Uca•••
Bir uçtan öteki uca savrulmadan yaşamanın bir
yolu var mı? Bilmiyorum... Hele ülkemizde çok,
hem de çok zor... Bulutlann üzerinde "uçmak"\a,
dipsiz kuyulann en dibine yuvarlanmak arasında gi-
dip geliyorum. Yüksekliklerle alçaklıklar arasında
parçalanmamaya çaJışıyorum.
Geçen hafta sonu Devrek'te (Zonguldak) bir şen-
lik ateşiyle gençlerin coşkusunu paylaşırken ve ge-
leceğe ilişkin umutlanmı yeşertirken, bir gün son-
ra pazartesi, bir başka gencin yaşamıyla nasıl oy-
nandığına tanıklık edecektim.
Söz konusu genç kadın, sosyolog Pınar Selek,
DGM'de süren duruşma boyunca gözlerine bakıp
ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamaya çalışı-
yorum. Tahliye edildikten aylar sonra, menşei be-
lirsiz, imzastz, mühürsüz; nereden, kimden, nasıl
geldiği bilinmeyen, yıllar sonra ortaya çıkanlan ih-
barlann kaynağını mı merak ediyor? Çürütülen her
ihbardan sonra yenilerinin ortaya sürülmesine mi
şaşıyor. Savunmasını üstlenen avukat babasının
TİP üyesi olması "suçlaması" karşısında, için için
gülüyor mu? En verimli çağında, insan yaşamını,
emeğini, dişliler arasında ezmeye çalışanlara hiç mi
öfke duymuyor?
Ben duyuyorum. Öfkem, iki gün sonra Sema
Pişkinsüt'e yönelen tehditlerle büyüyor. Günlerden
çarşambaydı. Bu ülkede Adalet Bakanlığı'nın yap-
ması gerekeni o yaptı diye, işkenceyi kanıtladı dı-
ye şimdi cezalandınlmaya çalışılıyor. Efendim, gö-
rüştüğü tutuklu ye hükümlülerin isimlerini vermiyor-
muş. Evet versin de, yeniden işkenceden geçsin-
ler!
Anlamıyorum, TBMM yani (lütfen sözcükleri tek
tek, üzerine basa basa okuyun) Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi bünyesindeki İnsan Haklannı Inceleme
Komisyonu, eski başkanına karşı fezleke düzenle-
yenler bu ülkede işkence yok mu sanıyortar? Işken-
ce yapıldığını bilmiyoriar mı? Işkencenin yaygınlı-
ğını ve sistematıklığini bilmiyoriar mı?
Meclis'e yonelık bu tehditle, öfkeme utanç kan-
şıyor.
Aynı gün "Mehmedin K/fab/"nın yazan Nadire
Mater, bir gazetede hücuma uğruyordu.
Nadire Mater, askerlik görevlerini 1984-98 yılla-
n arasında Güneydoğu'da, Olağanüstü Hal Bölge-
si'nde yapmış, çatışmalara katılmışve terhisolmuş
gençleri konuşturuyordu kitabında. O gençlerle
okuru baş başa bırakıyordu. llk kez, başkalan on-
lar adına değil, kendileri konuşuyordu. O kitabı oku-
dum ve bu ülkede okuyan herkesin bu kitabı oku-
ması gerektığini savundum. Çünkü o kitaptan edin-
diğim en güçlü izlenim, "artık şiddet istemiyoruz"
çığlığıydı. "Kanakanolmasın!", "kanınkarşılığıkan
o/mama/ı!" düşüncesiydi...
Yayımlandığı dönemde "Mehmedin Kitabı" çe-
şitli dillere çevrildi, ülkemde ise kitap yasaklandı..
dava açıldı ve beraat etti. "Devletin askeri kuvvet-
lerinin tahkirve tezyffî suçunun maddi unsuru mev-
cutdeğildir" kararına varıldı.
Şimdi hem kitap hem yazan yeniden hedef tah-
tası olmadurumunda. En iyisi "Mehmedin Kitabı"nı
alıp okuyun, kendiniz karar verin.
• • •
Pazartesiyle çarşamba günü arasında salı akşa-
mı La Scala Filarmoni Orkestrası ve Korosu'nun,
efsanevi ve karizmatik şefi, Maestrp Ricardo Mu-
ti yönetiminde konseri vardı. Pirelli'nin sponsorlu-
ğunda, Ravenna Festivali, La Scala Vakİı ve Ulus-
lararası Istanbul Festivali işbirliğiyle düzenlenen
konsere Gökçen Koray yönetiminde TRT Istan-
bul Gençlik Korosu'nun da katılımı hoş bir düşün-
ceydi. Itiraf etmeliyim ki, Istiklal Marşımızın böyle-
sine görkemli çalınıp söylenişine ilk kez tanık olu-
yordum!
Konser sonrasında, Çırağan'ın nhtımında Bo-
ğaz'ın haşmeti, Italya'dan bu konser için Istanbul'a
gelmiş600 kişilik Italyan grubu (yazariar, gazeteçi-
ler, "aristokratlar", müzik tutkunları) büyülemiş du-
rumda. Ortalıkta sık sık "La Regina" (Kraiiçe) söz-
leri dolaştyor. Anladınız elbet, Italyanlar'ın "La fîe-
gina" dedikleri Leyia Gencer. Bir ara "La Regina"
beni Ricardo Muti'nin yanına götürüyor. Maestro,
"Dün akşam Erivan'da, bu akşam Istanbul'da ay-
nı konseri vermek benim için heyecan verici bir
müzikolayı" diyor. "Müzikle birdostluk köprüsü ku-
rabilmeyidüşlüyordum, düşüm gerçekleşti" diyor.
"Düş" sözcüğü, başka bir çağnşım yaptı. "Tut-
kunun Romanı" kitabıma çalışırken, Ricardo Muti
bana şöyle demişti:
"Çok gençken, orkestra şefi olacağımı bilmiyor-
dum. Ama Leyla Gencer'i ilk kez te/ev/zyonda iz-
ledikten sonra rüyalanma girdiğini biliyorum. Or-
kestra şefliğimin ilkyıllannda hep onunla çalışma-
yı düşledim. Sonunda düşüm gerçekleşti. 'Atilla'
operasında, sonra 'Agnese' ve 'Macbeth' opera-
lannda birlikte çalıştık... Onunla çalışmak kolay de-
ğildi. Ne istediğini çok iyi bilir. Çok gururludur ve
kişiliğini asla ezdirmez. Yetkinlikpeşinde olduğun-
dan orkestra şefıne ecel terleri döktürür. Ama
onunla çalışmayı hiçbir şeye değişmem. Ne büyük
keyiftio... Lady Macbeth'ı görmelıydiniz. Onun gi-
bisihiç olmadı. Söylediği hersöze evrensel biran-
lam kattı."
Dönen çarklann dişlileri arasında un ufak olma-
maya çalışarak evrensel anlamları yakalamanız
dileğiyle...
Almadoyar protesto edildi
• MADRİD (REUTERS) - Oscar ödüllü
Ispanyol yönetmen Pedro Almadovar,
Madrid'de çektiği son filmi 'Hable con ella'mn
(Talk to Her) çekimleri sırasmda 4 boğanın
öldürülmesine neden olduğu gerekçesiyle
hayvan haklannı sa\ıınan gruplarca protesto
edildi. Olay, Almadovar'm yapım şirketinin
sözcüsü tarafından da doğrulandı. Yapılan
açıklama hayret vericiydi. "Biz filmi çekelim
çekmeyelim. boğalar zaten öldürülecekti." ,'
Geçen çarşamba günü yönetmen ve ekibi "",
hakkında hükümete ve Madrid Belediye =Y
Başkanlığı'na resmi bir şikâyette bulunan
Amnistia Animal adlı hayvan haklan grubu,
vahşetin sona erdirilmesmi istedi ve sözcüleri
Matilde Cubillo aracıhğıyla şiddet dolu
filmlerin yasaklanması talebinde bulundu.
BLGÜN
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda 12.15. 14.30.
16.45,19.00 ve 21.30 saatlerinde Onat Kutlar
anısına Philip Kaufman'ın 'Düşlerin Efendisi'
adh filmi gösterilecek. (251 32 40)
• tŞSANAT'ta 13.00, 15.00, 17.15, 19.30
saatlerinde Carlos Saura'nın 'Ay Carmela' adlı
filmi izlenebilir. (316 00 00)