17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2001 CUM O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(gcumhuriyet,com.tr öfuma îçin Önce Eğitim' Prof. Dr. Mete TAPAN aşmmaz Kültür Varhklannın Konınması'yla ilgili yaklaşık 17yıldırsorum- lu olarak uğraş verdim ve halen de TC Bursa Tabi- at ve Kültür Varlıklannı Koruma Kurulu Başkanı olarak bu uğraşıyı sürdürüyorum. Bu konuda birçok karann altına imza attım, birçok ki- şiyi koruma kurullanndaki görevim nedeniyle yönlendirdim, korumay- la ilgili ilke kararlannın ortaya çık- masjna yardımcı oldum. Ben ya da korumaya gönül vermiş bir avuç insan, korumanın bir ülke için ne anlama geldiğini, neden ta- şınmaz kültür varlıklarının korunma- sı gerektiğini her fırsatta yıllardır dile getirdi. Tüm açıklamalar, bi- limsel yaklaşımlar, belli oranda olum- lu sonuçlan beraberinde getirmesi- ne karşın, olayın uluslasma süreci içindeki önemini, başka bir deyişle korumanın bir ulusun ulus olmasın- da vazgeçilmez bir araç olduğunu toplumun büyük bir kesimine yete- rince anlatamadı. Bireyi, yurttaşa dönüştüren koru- ma olgusunun, ulusallasmada önem- li bir yapıtaşı ve globalleşme süre- cinde de bir ulusun kimlikli olma- sına yardımcı olduğu düşüncesi ka- bul görmedi. Bir dizi yanlış ekono- mik ve politik karar nedeniyle ko- ruma olgusu horlandı, hırpalandı, hatta birçok yatırımcı tarafindan eko- nomiyi engellediği dile getirildi. Ba- zen şaka yoluyla, bazen de ciddi söylemlerle, koruma kurullannı bi- rer kalkınma düşmanı, koruma ko- nusundaki titizliklerini yayın yoluy- la dile getiren, örneğin Oktay Ekin- d gibi ulusunu seven, korumaya yü- rekten inanmış kişilere düşman gö- züyle bakan kişilere rastlamak, ül- kemizde oldukça yaygınlaştı. Kuş- kusuz tüm bu kişilerin korumayı hır- palamalannın temelinde kişisel çı- karlan olduğu herkes tarafindan bi- linse de, bu kişilerin bu şekilde dav- ranmalanrun temelinde, koruma ko- nusundaki eğitimsizliklen olduğu kanısındayım. Aynca, koruma politikalanmız- daki yanlışhklar, örneğin koruma olgusunun ekonomik yönünün dev- letçe dikkate alınmamış olması, tes- cilli bir kültür varlığının korunma- sıyla ilgili parasal yükün salt o var- lığa sahip kişinin olanaklanna bıra- kılması gibi nedenler, korumacıhğın yaygmlaşmamasına ve sevilmeme- sine neden olmuştur; ya da koruma kurullannm çalışma yöntemlerin- deki eksiklikler ve aksamalar, koru- ma olgusunu olumsuz etkilemekte Buzlu, acısız tek epilatör! Satin-ice, epilasyon sırasında buzun soğutma ve uyuşturma özelliğini kullanıyor. Böylece ağda ve diğer epilatörlene oranla, tüm vücudunuzda neredeyse hiç acı hissettirmiyor. Satin-ice epilatörden vazgeçebilirseniz, 60 gün içinde îade edebilirsiniz. Üstelk şimdi Satin-fce dahil tüm Philips epihtörier, peşin fıyatına 3 taksitle^. PMipsbir ve korumaya karşı tepkileri körük- lemektedir. Ancak, bu tepkilere kar- şı en önemli silah eğitimdir. Akla he- men bu eğitimin topluma nasıl ve- rileceği sorusunun cevabı gelmek- tedir. Eğitim konusu bilindiği gibi, uzun soluklu bir uğraştır. Bu tür bir eğimin stratejik hedefleri ve amaç- larıyla ilgili bazı noktalan burada dile getrmekte yarar vardır. Önce ko- nuyla ilgili bazı sorulann ortaya ko- nulması gerekir. • Koruma neden yapılır ve bir zo- runluluk mudur? • Hangi taşınmaz varhklar koru- nur? • Korunması gerekli varhklann toplumsal (kamu) yararı nedir? • Taşınmaz varlıklan kim ve na- sıl korumalıdır? Ulusal ve uluslara- rası yaklaşımlar nelerdir? • Birey ve devlet, koruma olgu- sunda nasıl bir işbirliği içinde ol- malıdır? • Koruma ölçeği nedir? (Tek ya- pının korunması, bölgesel koruma (sit)gibi). • Korumayla ilgili uluslararası sözleşmeler, ulusal yasa ve yönetme- lıkler nelerdir? • Korumanın ekonomik boyutu nedir? Yukanda sayılan sorulann cevabı, kuşkusuz korumayla ilgili eğitimin programını da belirleyecektir. Te- mel eğitimden üniversite egiti- mine kadar örgün eğitim süre- cinde yer alması gereken koru- mayla ilgili eğitim programlan- nın titizlikle gerçekleştirilmesi ulusal koruma politikasında yer almalıdır. Örgün eğitimin koşu- tunda, yine sürekli ve eşzaman- lı olarak yaygın eğitimin de ulus bireyinin koruma ile ilgili bi- linçlenmesinde önemli rolü var- <* r °P' foedi Takat Card üye kunıhtşudur. www.philips.com.tr „ . , _ i4Temrx^- 31 Aggstt» 2001 anHen a'asımügeçefiıdır 60 gün a * jarartısı, karnpanyaya katıön yelkili Ptıips abobmdh ve yalrızca Satin.ce ep*aîörter ^ n uygular*- ünjnu îade evpek ıstedigınade, ürüne aıt ftrtura te b«rWcîe 60 gün ((ensnde satn almayı gçfÇödeştrd'ğıru bayıye îDaşvyrTrdnız gerefcnıe'çıeıjır. PHILIPS PHILIPS dır. Ulusal ve özel yazılı ve görsel medya kurumları yayın programla- nnda korumayla ilgili konulara. tar- tışmalara yer vermelidirler. Örne- ğin; Cumhuriyet gazetesi ülkemiz- de bu konuda öncelik yapmış ve yu- kanda adını verdiğim Sayın Ekın- ci'nin yazılanna sürekli olarak sü- tunlarında, hatta sayfalarında yer vermiştir. Yine zaman zaman TRT 2'deki korumayla ilgili televizyon programlannın da koruma bilincinin ülkemizde geliştirilmesi konusun- da önemli katkısı olmuştur. Korumayla ilgili eğitimin genel stratejisi ve amaçlan arasında Önem- li bulduklanmı aşağıda belirtmek isterim: • Koruma din, etnik köken aynrn- cılığı yapmadan sağlanmalıdır. Ör- neğin, bu Bizans, bu Hıristiyan, bu Enneni yapısı gibi yaklaşımlarla ko- rumada öncelikler yaratılmamalı- dır. • Koruma, Anadolu kültür moza- iğinin varhğını kanıtlayan ve sürdü- ren bir işlev olup çok çeşitli kültür alışımını gelecek nesillere iletmeye yönelik biçimde örgütlenmelidir. Başka bir deyişle bireyler ve kültür- ler arası fark gözetilmeden koruma ile ilgili eğitim programlan düzen- lenmelidir. • Bireyin ve kamunun ortak he- defı olarak koruma politikalan sap- tanmalı ve eğitim de bu hedefi sağ- layacak biçimde detaylandınlmalı- dır. Bireyin, koruma kurullannm tesciliyle kamu malı haline gelen ta- şınmazının korunmasında kamunun üstüne düşen görevleri eğitim prog- ramlannda yer almalı ve bu görev- lerle ilgili uluslararası modellerde- ğerlendirilmelidir. • Ulus bilincinin sağlanmasında veya globalleşme sürecinde ulusu- muzu kimlikli kılmada yarduncı olan korumacıhğın bilimsel temelleri ta- nıtılmalıdır. Ulusal bilinç-koruma olgusu ilişkısinin. para birimi veya dil gibi bir ulusu ulus yapan vazge- çilmez öğeleriyle ilişkilerinden fark- lı olmadığını gösterecek yaklaşım- ların tanıtılması eğitim programla- nnda yer almalıdır. • Tarih ve arşiv konulanndaki yak- laşımlar, uluslararası çalışmalar ve bu kavramların bir toplumun kim- lıkli olmasmdaki rolleri, eğitim prog- ramlanna ağırlıklı olarak yansıma- h ve örnekler venlerek tanıtılmah- dır. • Taşınmaz kültür varlıklarının korunmasıyla ulusal ve uluslarara- sı yöntemler sürekli olarak tanıtılma- h ve eğitim programı için görsel malzemeler hazırlanmaiıdır: CD. film. slide gibi... Ayrıca. kötü örneklerle ilgili mal- zemelerin de eğitim programların- da yer alması öngörülmelidir. Yukanda korumanın önemli boyu- tu olan eğitimle ilgili bazı noktala- ra değinilmıştır. Korumanın eğitim boyutuna ağırlık vermenin nedeni. korumayı bilinçli bir uğraş haline getirme ve topluma mal etmektir. Parasal kaynaklan kıt olan bir ülke- de eğitim, diğer konulara göre çok daha fazla önem kazanmaktadır. Eği- timsiz hiçbir şeyin başarılamayaca- ğı birgerçektır. Korumanın da. yay- gın ve örgün eğitim olmaksızın bi- linçli bir biçimde gerçekleşeceğini ummak safdillik olur. Milli Eğitim orta ve temel eğitim programlannda ve üniversitelerde- ki kültür derslerinin içinde koru- mayla ilgili konulara acilen yer ve- rilmesi gerekir. Özellikle kent yöneticılerinin nıes- lek içi eğitimlerinde koruma konu- suyla ilgili bilgilenmeleri zorunlu olmalıdır. Küresel Isınmanın Sorumlusu... Prof. Dr. Öhaııu KlZtROĞLU Hacettepe Üniversitesi, Öğretim Üyesi H er yıl 5 Haziran'da önceyapılanfldiınKonferansfna "Çevre Günü" kut- lanır. Neden mi? Çünkü bugün 1972 yıhnda Isveç'in baş- kenti Stockhohn'de İnsan Çevre- si ile ilgili Birleşmiş Milletler Top- lantısı gerçekleştirilerek, çevre so- runlanmn boyutlan tartışılmış ve neler yapılması gerektiği üzerin- de duruîmuştur. Bu toplantıdan önce, Avrupa Konseyi 1970 yıh- nı Avrupa Doğa Koruma Yıb ola- rak ilan etmişti. Böylece üye ülke- ler, kamuoylanm doğa ve çevre koruma konulan ile ilgili bilgilen- dirip bilinçlendirmeyi amaçlamış- lardı. Aynı yılın 22 Nisan'ını "Dün- ya Günü" olarak 20 miryon Ame- rikahnın kutladığı hatırlardadır. Yine ABD'de Çevre Politikası ile ilgili kanun; Çevre Koruma Ens- titüsü ve benzeri uygulamalarda ABD, Avrupa ve öbür ülkelere ör- nek olmuştu. O dönemde ABD, ApoDo uydu aracımn çektiği re- simlerle, mavi uydu dünyanm bir ekosistem bütünü ve oranın ko- runmasmın insanlığın görevi oldu- ğu özdeyişini yaygmlaştırmış ve "Tekbirdünjavar'' felsefesini iş- lemişti. Hatta bu felsefe Stock- holm Toplantısı'nm da temel sav- sözü (=slogan) haline gelmişti. Ge- lişmiş ülke yöneticileri ve özellik- le çevre bakanlan "çevre konula- n"nı hep ön plana ahruşlardı. Bu bağlamda birçok ülke, "çevre ka- nunu" çıkarmış ve ekolojik temel araştırmalara önemli yatınmlar yapümıştı. Ancak ne Stockhohn ve Dünya Günü toplantılan, ne Ro- ma Kulübü'nün yayını, ne zama- nın ABD Başkanı Jimmy Car- ter'ın 1980 yılında kaleme aldığı "Global 2000 Raporu" ve ne de tüm dünyada çevre sorunlan ile ilgili yaygın tartışmalar, ABD gi- bi gelişmiş ülkelerin ekonomik il- gilerini çevre lehine daraltmalan- na neden olabilmişti. Bu denli yaygm ve önem veri- len çevre konulan o günden bugü- ne, sanki sihirli bir el değmiş gi- bi, ABD yönetiminde ve kamu- oyunda uykuya dalmış gibi görü- nüyor. Japony-a'da K\wto'da dört yıl neden imza atılmadığını ABD ka- muoyunun sorgulamamasını ya- dırgamamak mümkün mü? Bura- da çifte standart yok mu? Oysa Stockholm'de "her ülkenin çevre polhikası"nın gelişmekte olan ül- kelerin gelişim potansiyelini olum- suz yönde etkilememesi ve gelişi- min herkesin daha iyi yaşama ko- şullanna ulaşmasına olanak verme- si gibi temel yaklaşımlar kabul edilmiş ve ABD de bunu imzala- mıştı. O zaman çevre koruması ile ilgili sorunlann çözümünde öncü rolü oynayan ABD, aradan geçen bunca zaman içerisinde, çevre so- runlannın daha da artıp insan so- yunu ve dünyayı tehdit eder boyut- lara ulaşmasına karşın, İkfl'm An- laşması'na neden taraf olmak is- temiyor? Kaldı ki "iklinı değişme- leri", "çöileşme", "sucul yaşam alanlannın geniş ölçekli kirienme- si", "hava ve toprak kirlenmesi" bunlann sonucu olarak "canh tür- lerinin soyiannın tükenmesi" gibi önemli çevre sorunlannın boyut- lan daha da artarak sürmektedir. tklim değişmelerinin, havanın ısmmasınm ve ozon tabakasının delinmesinin en temel sorumlusu olarak ABD'nin görülmesi için birçok neden varken tüm bu olum- suzluklann sürdürülmesi, ABD'ye ne kazandıracak? Dünyayı yönet- meye soyunan ve endüstrinin mo- toru olmayı kimselere vermek is- temeyen ABD, sanki başka bir ğe- zegende yaşıyor. Oysa mavi geze- gen kahverengiye döndükçe bu ge- zegende yaşadığının farkına vara- cak olan ABD için çok geç olacak ve şu anda içinde yaşanan kahve- rengi gezegenden öbür ülkeler gi- bi ABD de göçüp gidecektir. Yerkürenin ısınması ve bundan tüm canlılann olumsuz yönde et- kileneceği, bilinen bir gerçektir. Güneş ışınının yerküreye inmesi, iklimsel olaylan harekete geçirir. Onun sayesinde karmaşık birta- kım ekolojik olaylar gerçekleşir ve böylece iklim olgusu önem ka- zanır. Buna hava, kara, yeryüzü, su- küre, kar ve buz tabakası ve yaşa- mın olası olduğu bölüm katılır. Iş- te bu çevrime insanoğlunun mü- dahalesi ve özellikle de hava taba- kasına olan müdahale çok etkili- dir. Insanoğlu havanın kimyasal yapısını değiştirerek sera etkisi ile doğal akışı sekteye uğratır. Aynen bir seranın ısınmasında olduğu gi- bi, sera etkisine neden olan. başta CO2 üretiminin artması insanlı- ğın sonunu hazırlayan en önemli etmendir. Yine CO2 üretımi. ge- lişmişlik ölçütü olarak da kullanı- labiliyor. Yani yoğun CO2 üretımi, sanayileşmenin de bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu son derece tehlikeli gazın üretiminin azaltılması demek, mevcut sana- yi yahnmlannın üretimıni azaltma- sı anlamma geliyor. Ancak bir yan- dan da dünyada canlılann yaşa- masmı da olası kılmayacak bir or- tamın doğmasına yol açıyor. Ço- ğu ülkeler canlı yaşamının daha önemli olduğu düşüncesiyle Kyo- to'da iklim anlaşmasına taraf ol- maktan çekinmeyip CO2 üretimi- ni de azaltmayı taahhüt altına al- mışlardır. Oysa başta ABD olmak üzere bazı ülkeler hâlâ bu anlaş- maya taraf olmama direncini gös- teriyorlar. Japonya da bunlardan bi- risi. ABD'nin taraf olmasını bek- leme gibi bir düşünce tarzını ser- gilemelerini anlamak mümkün de- ğil. Onlar da dünyaya karşı ABD kadar sorumludurlar. ABD"de 1998 yılı verilerine göre kişi başına üre- tilen CO2 miktan 20.1, Japonya'da ise 8.9 tondur. Yani dünya CO2 üretimindeki katkıları yüzde 30 olan bu iki ülke. eğer tutumlarını sürdürülerse bugünlerde Bonn'da Kyoto Anlaşması'nın koşullannı tarnşan 180 ülke temsilcısı boşu bo- şuna havanda su dövecek ve özel- likle ABD'yi ikna turları bir baş- ka bahara kalacaktır. Bu bahann ne zaman geleceği ya da gelip gele- meyeceği sorulan. Italya'nın Ce- nova kentinde 20-22 Temmuz 2001 tarihlerinde gerçekleşecek G-8 do- ruğunda da tartışılacakmış. O tar- tışmalann da bir sonuç vermeye- ceğini ve ABD'nin ekonomisini geliştirme uğruna. gözü kapalı dünyayı en çok kirleten ülke olma- yı sürdüreceğini. daha şimdıden size söyleyebilınz. Tüm temenni- miz, ABD'nin bizi yanıltması. Bekleyip görelim. ESKİŞEHÎR3.İCRADAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT DosyaNo: 2001,2362 Alacaklı: Hasan Ayar Vekili: Av. RızaÖztekin Borçlu: Bünyamin Ancan Borç Miktan: 5.807.215.544.-TL Alacaklı tarafindan borçlular aleyhine yukanda dosya nunıarası yazılı dosyadan yapılan kambiyo senetlen üzerine ha- ciz yolu ile yapılan icra takibınde borçlulara çıkanlan ödeme emirleri bila tebliği ıade ediliş, zabıtaca yapılan tahkikatta da adresleri meçhul kalmış olmakla işbu tebligatın 7201 sayıh tebligat kanununun 20, 30 ve 31 inci nıaddeleri gereğince ila- nen tebliğine karar verilmiştir. Yukanda yazılı borç ve masrafları ödeme emnnin ilanen tebliğinden itibaren kanunı süre- ye 15 gün ilavesiyle 25 gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambiyo niteliğinde değilse 20 gün içinde mercıye şi- kayet etmeniz, takip dayanağı senettekı ımzanm sıze ait olmadığı yolunda itirazınız varsa yine 20 gün içinde aynca icra tetkik mercii mahkemesine bildırilmesi aksi takdirde senettekı imzanın kendinize ait olduğu ve imzamza haksız yere itı- raz ettiğinız takdirde bu senete dayanan takip konusu alacağın yüzde 10'u oranında para cezasına mahkûm edileceğiııiz, merciden ıtirazın kabulüne dair bir karar getirnıediğınız takdirde cebri ıcraya devam olunacağı. ıtiraz edilmediğı ve borç da ödenmediği takdirde llK'nun 74. maddesi gereğince 25 gün içerisinde mal beyanında bulunmanız. bulunnıadığmız ve- ya hakikate aylon beyanda bulunmanız halinde hapisle cezalandınlacağınız hususlan ödeme emri yerine katm olmak üze- re ihtar, ilan ve tebliğ olunur. Basın: 38370 PENCERE Ceneyiz'de Dinozorlar ŞenliğL. Osmanlı, Cenova'ya 'Ceneviz' derdi; Cenevizl Galata'da üslenir, ticaret yapardı. Artık ne Cenevizli kaldı.. Ne de Osmanlı... Dünya değişti, şimdi gündemde küreselleşme var. Ne biçim bir şey bu küreselleşme?.. Kimine göre çok iyi.. Kimine göre kötü.. Ama bir olgu. Küreselleşmenin patronlan şu günlerde Ceneviz'de toplanıyorlar, küreselleşme karşrtlan da protesto gös- terilerine hazırlanıyorlar... Ceneviz'de şenlik var. • Dünyanın patronu Bush, olayın anlam ve öne- mini 'bizzat' özetledi. Dedi ki: "- İnsan soyunun yansı günde 2 dolardan da- ha azbirparayla geçinirken bazılannın rahat ve bol- luk içinde yaşadığı bir dünya ne daha adaletli ne de daha istikrarlı olabilir." Sorun bu!.. Küreselleşme karşıtı eylemcilerde dünyanın her yerinden kalkıp Cenova'ya bu gerçeği anlatmak için geliyorfar; kapitalizmin teknolojik devrimle hızlan- dınlması demek olan küreselleşmeden bu yana, yer- yüzündeki adaletsizlik daha da koyulaştı. Kapitalizm insani bir öz taşımıyor, sömürücü bir içerik dokusunda. Bilimsel yöntemiyle kim söylemişti bunu?.. Marx!.. • Peki Marx kim?.. Ne senden, ne benden biri!.. Ne Afrika'dan, ne Asya'dan, ne de dünyanın öteki yoksul ülkelerin- den çıkmıştır Marx, Almanya'da boy attı. Batı'yı Batı yapan da budur; yoksulun nasıl sö- mürüldüğünü söylemek için ille de sömürülmek gerekmiyor; bugün Cenova'da eyteme hazırlanan protestocular yeryüzündeki tüm yoksul insanlar adına ortaya atılıyorlar... Dinozor mudur bunlar?.. Hayır.. Çağdaş insan kimliğini kazanmak istiyorsan, yoksulun yanında olacaksın!.. Çünkü insanlann özgüriüğü ancak insanların eşitliği kavramında özünü bulabilir. Bugün Türki- ye'de insanlann eşitliğini ve özgürlüğünü savunan- lara ne üeniyor: Dinozor!.. • Küreselleşme bir olgudur. İçinde yaşıyoruz. Yoksa Türkiye dolarizasyon kumpasında kıvnm kıvrım kıvranır mıydı?.. Finans krizinde dolar vur- kaçlanyla allak bullak edilen piyasalarda vurgun üs- tüne vurgunlar pazarlanabilir miydi?.. Milyonlarca kişi aç ve açıkta kalır mıydı?.. Toplum saralı bir hasta gibi nöbet geçirir miydi?.. Geleceğimize ba- karken bu kadar karamsariığa düşer miydik?.. Küreselleşme bir olgudur; sömürgecilik de bir ol- guydu, emperyalizm de... Eyyurttaş!.. Açgözünü!.. Küreselleşme, küreselleşme, küreselleşme diye seni kim vurduya getiriyorlar. TEŞEKKÜR Biricik can yoldaşım. iyi kalpli sevgili eşim HÜLYA SAYIN GÜCL'YE.NER in ameliyatını bizzat yapan Prof. Dr. CENGİZ KUDAY ve ekibine, hastanede yattığı sırada ilgilerini esirgemeyen Hacettepe Üniversitesi Rektörii Prof Dr TUNCALP ÖZGEN ile Prof Dr NECMETTİN PAMİR, Prof. Dr. İNAN TURANTAN Uzm Dr BÜLENT ÜNALAN'a Metropolitan Florance Nightıngale Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi doktor ve hemşirelenne, bizzat cenazesine katılan, acımızı telefon ve mesajlarla paylaşan akraba ve dostlara içten teşekkür ederim. Eşi ALİ UĞUR GÜCÜYENER ANKARA 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2001/273 , Karar No: 2001 568 Davaeı Ince Cumali Tosun tarafindan nüfus müdürlügû aleyhıne açılan isim tashihi davası nedeniyle, davanın kabulü ile Yozgat ilı, Bogazlıyan rlçesı. Yenikışla Mah./Köyü, Cilt 61, Hane I4'te nüfusa kayıtlı Yüksel ve Fevziye'den olma 11.11.1979 dlu Ince Cumali Tosun'un adının "Cumali" ola- rak düzeltilmesine dair karar ilan olunur. Basın: 42534 NOVITAS Turizm KARADENIZ 11 - 19 Ağustos Safranbolıı, Kastamomı. Siııop. Saınsuıı. Ordu, Giresun, Trabzon (Ayasofya, Siimela, Zigcına. Haınsiköv, Torııl, Uzungölj. Rize (İkizdere, Fırtına Vadisi. Avder). Artvin, Hopa, Sarp, llattıujaş Tel : (0212)251 2808-09 c-ıuail : novitas«,rıüvitas.com.tr «cb : \v\v\v.novitas.com.tr Bayandan2001 Model PALİO 1.6 HL 300 km. 8.50O.OOO.OOO TL. 0532 509 04 02.0 212 20 70 81 ZAYİ Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakülte- si'nden almış olduğum 25.07 2000 tarüıli 2.B2.15.37 No'lu lisans diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. BETÜL ZAHİDE JC4ÇÂR Basın; 42169
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle