17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2001 CUM 14 KULTUR kulturr/ cumhuriyet.com.tr Tarihsel mekânlarla, onlara uygun yaratılan olaylar olağanüstü bütünleşiyor poleto'da festival büyüsüZEY^VEPORAL Yüzlerce yıl, inişlere ve çıkışlara dayanmış dapadar basamaklar. inen veçıkandapadaryokuşlar... AntikRo- ma görkemı. ortaçağ ciddiyeti, go- tik agırlığı. barok hercailiğiyle yük- selen duvarlar arasına sıkışıp kalmış dapadar sokaklar.;. Dar sokaklann gelip buluştuğu, zeminı mermer ya da mozaık kaplı mınik alanlar... Baş- ta Filippo Lippi olmak üzere. usta- lann freskleriyle bezenmiş yapılar... Güneşi ancak çatılarda. damlarda, yüksek teraslarda yakalayabılen sar- dunyalar... Bunlann tümü ormanla çevrilı bir tepenin en tepesine yerleş- miş... Spoleto'nun dış görüntüsü böyle. Iç dünyasını ya da ruhunu anlatmak, bu sayfanın boyutlannı aşar. Olsa ol- sa Spoleto Festivali ya da "tki Dün- ya Festivali"nin doruk noktalannı anlatabilırim... Geçen hafta Spoieto Festivali 'nin kurucusu Menotti'nin il- ginç öyküsünü ve Pavarotti'nin son anda sahne arkasından konserden kaçtığı Pavarotti-Domingo konseri- nı sızlerle paylaşmıştım. Genye ka- lıyor. "normal" zamanlarda (yani fes- tival dışında) nüfusu bir milyon olan Spoleto'da festıval büyüsünü yaratan dığer ola>lar... Spoleto Festivali "nin büyüsü, kent- tekı tarihsel mekânlarla, bu mekân- lara uygun v aratılmış olaylann ola- ğanüstü bütünleşmesinden doğuyor. Festival olaylan, ahşılagelmiş bi- çımde yalnız akşamlan yer almıyor, saat 12"de başlayan "Öğle Konserle- rTyle "start" alıvordu. 18. yüzyıl- dan kalma at nalı şeklinde barok süs- lemelı Caio Melıssa Tıyatrosu bu işe aynlmıştı. Saat 18'deseçeneklerçoğalıyordu. Katedral Meydanı'nda, 1400'lerden kalma katedralm önüne kurulan plat- formla ücretsız sunulan açıkhava konserlennden nasıbınızi alabilece- ğinız gıbı, kentin dört bir yanına da- ğılmış kılıselerdekı konserlerden, temsillerden de seçiminizi yapabilir- diniz. Akşam ıse sıra, programdaki ağır toplara geliyordu. Menotti'nin eserleri yoğunlukta Bu yıl festival kurucusu Gian Car- lo Menotti'nin 90. yaşı kutlandığın- dan, programda onun eserlerine bol- ca yer venlmiştı. Menotti'nin belki de "Konsolos*'tan sonra en ünlü eser- lerindenolan "TheSaintofBleecker Street" (Bleecker Sokağı Azızesi) orijinal dilde. Ingılizce olarak Ric- hardHickoxyÖnetımindeki Spoleto Festival Orkestrası ve korosuyla, Amenkalı solıstlerle. Gian Carlo Me- notti'nin kendı rejısıyle sunulmuştu. Nevv York'ta. "Little Italy" (Kü- çük Italya) diye bilinen bölgede. Tan- n inancı ve toplumun beklentileri ve baskısı sonucu azize ilan edilen Ani- na ile ateist erkek kardeşi Michele ara- smdaki çatışmayı konu alıyordu bu opera (Kendine rağmen kahraman olan "KeşanlıAlTyı ve Sevgili Hal- dun Taner'i anmadan edemedim). Eserde müzıkal zengınlikle drama- tik zengınlık bırbırıni bütünlüyor, görsel zenginlıkle bu bütünlük taç- lanr> ordu. Ikı başrolde Julia MeBnek ve Timoth> Rkhards, ses ve oyun- culuk yeteneklenyle ızleyiciyi peş- lerinden sürüklüyordu. Menotti'nin rejisi. kalabalık koroya müthiş bir dinamizm ve hareketlilik kazandı- nrken sessızlik anlannın ve seçım anlannm altını çiziyordu. Değil yalnız Spoleto'da, bugüne dek yaşamım bovaınca izlediğim en ilginç olaylardan biri, bu festivalde izlediğim "Aida"ydı. Bugüne dek izlediğim hiç ama hıçbir "Aida"ya benzemiyordu. Çünkü bu "Aida", kuklalar tarafından sunduyordu. Carlo Callo ve Çocuklan-Kukla Topluluğu. klasık Italyan opera re- pertuvannı kuklalarla sunmakta uz- manlaşmış birtopluluk. 19. yüzyıl- da ltalya'nın heryennde çok yaygın olan kukla geleneğını sürdürüyor- lar. Ve geleneğe bağlı olarak opera- ya konuşmayı katıyorlar. Konu ya da durumu bir iki rümceyle konuşa- rak veriyorlar, eserın yalnız en ünlü aryalannı ya da koro parçalannı din- letiyorlar, yine geleneğe uygun ola- rak danslan abartıyorlar. fantezi dün- yasını vurguluyorlar ve operayı bir "eğlence r> ye dönüştürüyorlar. Kukla perdesinin yüksekliği bir metre ya vardı ya yoktu. Kuklalar da öyle. Ama perde açılıp sahnenin sonsuz dennliğinde "Şark" dünya- sını gördüğümde ve o derinlikte pi- ramitler, Nil, palmiyeler arasına yer- leşmiş ve hepsi hareket eden kukla korosunu gördüğümde neye uğradı- ğımı şaşırdım (O görkemli geçit tö- reninde, atlar, filler, develer vb. tüm eğil yalnız Spoleto'da, bugüne dek yaşamım boyunca izlediğim en ilginç olaylardan biri 'Aida'ydı. Çünkü bu 'Aida', kuklalar tarafından sunuluyordu. Festivalin bir başka ilginç olayı da Hindistan'dan gelen ' Samudra-Sessizliğin Sesi' adlı eserdi. şaşaasıyla hepsi vardı). Ve birkaç da- kika sonra o kuklalan ınsan olarak görmeye başladım. Seyirciyi bulut- lann üzerinde uçuran, inanılmaz bir deneyimdi. Gelenekle yeniligin diyaloğu Festivalin bir başka ilginç olayı, Hindistan'dan gelen tt Samudra-Ses- sizliğin Sesi" adlı eserdi. Dört dans- çı, üç müzısyenle sunulan bu eser- de, geleneksel Hint müziğine günü- müz ritimleri, geleneksel çalgılara çağdaş teknikleryüklenmişti. Vurma- lı sazlann egemenliğinde, Şama- nizm, Yoga, Bharatanatyam gibi inanç ve öğrerilerden kaynaklanan klasik Hint dansı, yerini çağdaş bir sorgu- lamaya bırakmıştı. Sorgulanan; be- denin gücü, yeteneği ve suıırlanydı; sorgulanan, devinimin anlamıydı. Müziğin ritmiyle bedenin ritmi kâh çattşıyor, kâh sonsuz bir uyuma eri- şiyordu. Her hareket, her duruş, yüz- dekı her ıfade anlamı çoğaltıyor, ru- ha göndermeler yapıyordu. Sonuç- ta, bedenle ruh, müzikle dans. gele- nekle yenilik arasında eşsiz bir diya- loğa tanık oldu. "New York's Ensemble for Earfy Music" (Erken Müzik Nevv York Topluluğu) ise festivalde "Danielve Aslanlar" adlı, konusunu Incil'den alan bir ortaçağ oyunuydu. Daha doğrusu müzildi oyundu. Ortaçağdan kalma geleneksel çalgılarla ve koroy- la sunulan 12. yüzyıldankalma oyu- nun benim için dikkat çekici yanı sahneye konuluşuydu. Frederick Renz'in rejisi, müziği, çalgıcılan. oyuncuya dönüştürdüğü koroyu, Spo- leto'nun en güzel Roma dönemi ki- lisesine öyle bir yerleştirmişti ki, sanki yüzyıllardır bunlar hep bir bü- tündü diye düşünmeye başladım. Kostümlerin yardımıyla ve tüm ha- reketlere yerleştirilen stılizasyonla, oyuncular ve koro sanki kilisenin freskleri gibiydi. Festivalin dans bölümünde Dani- marka Kraliyet Balesi, Paul Taylor Topluluğu (ona ılışkin ızlenimleri. Istanbul'da da izleyeceğim için bir başka yazıya bırakıyorum) ve "Ulus- lararası Bale Maratonu* 1 vardı. Bu maraton, festivalin kapanış ge- cesı için düşünülmüştü. Tokyo Ja- pon Balesi, ltalya La Scala Balesi, Moskova Bolşov Balesi. Amerikan Bale Tiyatrosu, Danimarka Kraliyet Balesi, Yiyana Opera ve Balesi, Ka- nada UlusaJ Balesi 'nin yıldızlan, ba- le reperruvannın en ünlü sololannı, düetlerini, Katedral Alanı'na kuru- lan dev bir sahnede birbiri peşi sıra sunarken ben de o alana sığmaya ça- lışan beş bin kişiden biri olmanın ta- dını çıkanyor, yuvaya dönüşe hazır- lanıyordum. Ellen Stewart 'ın tiyatro kampındaki etkinlikte bildiriler sundu Ayla Algan sempozyumdaydı Scmpoz>uında,sanatçıveyaratnıaüişkisinisorguladL KfiMr Servisa-îstanbul Büyükşehir Be- lediyesi Şehir Tiyatrolarfmn sanatçı ve yöneticilerinden ünlü oyuncu Ayla Algan, Ellen Stewart tarafından ltalya'nın Spole- to kentinde kuruhnuş olan tiyatro kamptn- da düzenlenen 'Çağdaş Tiyatroda Yönet- men-Oyuncu Üişkisinde Varaöcılık" konu- lu sempozyumda tebliğler sundu. îstanbul Şehir Tiyatrolan bûnyesindeki 'Ti>^tro Araşürmalan Laboratuvan'ında (TAL) on dört yıllık binkimleriyle geliş- tirdiği yöntemi, Nicolai Hartmannın 'Me- tafizikFenomonolojisi'ni ve Süfcyman Ve- üopı'nun 'Homeo-Statis'ini kaynak alan ve insan ile yaratma iîişkisi ka\Tamlannı sürekli irdeleyen Ayla Algan, sempozyum- da 25 yönetmen ve oyuncuya 'Oyuncu In- san'ın önsel genetik varlığmdan başlaya- rak genetik kültüre doğru bir 'inşa' söreci içinde gelişimini, sistem klişelerini ve psi- kolojik Batı tiyatrosu şablonlanndan an- narak oyuncunun kendi kişisel yaratıcı va- roluşunu ortaya çıkarmasını uyguîamalı olarak işîedi. Sempozyuma TAL mensuplanndan Se- vi Algan da, 'DinamikAnatomi'yi baz ala- rak bedenin, sosyal sistemin getirdiği ki- şisel olmayan alışkanlıklannı kırmasmı, oyuncunun kendi varhğını fark edip süreç içindeki iç ve dış yolculuğu konu edinen uyguîamalı tebliğinde ustası Ayla Algan'a yardımcı oldu. Sempozyumun kapanışmda, Amerikan Deneysel Tiyatrosu'nun öncülerinden olan Ellen Stevvart'm 'Kûltûrlerin Ke^tiği Y«^ İstanbuF programı kapsamında, İstanbul Aya frini Kilisesi'nde başlatılıp halen NCY La Mama Theatre'da devam etmekte olan ve 'Gefişim Sûrecinde Çabşma' olarak ta- nımlanan 'Yunus Emre'nin Biyografisi' oyunundaki yöntemini Ayla Algan'ın kod- laması katıhmcılann geniş ilgisini çektî. Davayı kazanan eski DT Genel Müdürü Lemi Bilgin'in, koltuğuna yeniden dönmesi bekleniyor Danıştay: Görevden idıııa hukuka aykuı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Dev- let Tivatrolan Genel Müdürü Lemi Bilgin, gö- revden alınması işlemine tlişkin olarak Danış- tay"daaçtığı davayı kazandı. Danıştay 5. Daire- si. Kültür Bakanlığı'nın görevden alma kara- rında kamu varan gözetilmedığıni ve hukuka uyarlık bulunmadığını bildirdi. Lemi Bılgın'ın halen vekâletle yürütülen DT Genel Müdürlü- ğü'ne yeniden atanması bekleniyor. Lemi Bilgin, 11-20 Eylül 1999 tarihleri ara- sında 9 gün süreyle görevli olarak yurtdışına git- tiğinde v erine vekâlet eden dönemin genel mü- dür yardımcısı Rahmi Dilligil. görevr e başlar başlamaz bazı üst düzey yöneticileri görevden uzaklaştırarak yeni atamalar yapmıştı. Lemi Bilgin ise Türkiye'ye döndüğünde Teftiş Ku- rulu Başkanlığı'nca yürütülen soruşturma ge- rekçesiyle görevden alınmıştı. Danıştay 5. Dairesi 29 Mayıs tarihinde ver- diği kararda, Lemi Bilgin'in yurtdışından dö- nüşünde Genel Müdür Vekıli Dilligil tarafından bakan talimatına aykın olarak bakanlık onayı alınmadan uygulamaya konulan görevlendir- meleri geri aldığmı belirrti. DT Genel Müdürü olarak basına yaptığı açıklamalann ise görevi- nin gerektirdiği yetki ve sorumluluklar çerçe- vesinde olduğu ve kurumun sanatsal faaliyet- leri hakkında bilgiler içerdiği voırgulanan karar- da. soruşturma raporunda sözü edilen eylem- lerin de görevden alınmayı gerektirecek nitelik - taşımadığı bildirildi. Danıştay 5. Dairesi, dava konusu işlemin u kamu yaran ve hizmet gerek- leri gözetilmek$izinn tesis edildiğini bildirdi. " Yasa hükmü ve hukuka aykın" olan görevden alma kararnamesıni ıptal eden Danıştay 5. Da- iresi. aynca Bilgin'e yoksun kaldığı parasal hakJannm da ödenmesini kararlaştırdı. Lemi Bilgin'e, Kültür Bakam'runemrine ay- kın işlemler yaptığı gerekçesiyle verilen aylık- tan kesme cezası da Ankara 7. Idare Mahkeme- si'nce iptal edilmişti. Bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunda, yürüönenin durdurulma- sı istemı de Danıştay 12. Dairesi'nce reddedil- di. Bilgin'in, basına demeç verdiği gerekçesiy- le aldığı aylıktan kesme cezasının iptali için aç- tığı dava ise Ankara 10. Idare Mahkemesi'nce reddedilirken Danıştay 12. Dairesi bu karan bozdu. Davaya yönehk inceleme sürüyor. YAZIODASI SELİM ÎLERİ Acı Çanağı Ahmet Oktay'ın yeni şiir kitabı Hayalete övgı (Yapı Kredi Yayınları), acı dolu bir çanağa benzi yor. Ortaokulda öğrenciyken, şiirin 'olağanüstü"yü an latması gerektiğıni öğrenmiştik. Olağanüstü ney se ve anlatılması niye gerekiyorsa?.. Edebiyat ög retmenimize gore, şiir öteki türierden kesenke; aynlıyor, öteki türlerin sustuğu yerde başlıyordu. Sonra bir kural daha vardı: Düzyazıya benzeyer şiirte, şiire benzeyen duzyazıyı 'eleştirmenler' ho: görmezdi... Sanatın kurallara sığamayacağını keşfedinceyt kadar yıllar geçti. Boş bilgilerden arınmak zamar alıyor. Hayalete Ovgü, ortaokuldaki edebiyat öğret menimizi herhalde çıldırtırdı. Ahmet Oktay olağa- nüstüyü anlatmıyor. Tam tersine, 'olağan'\, iyice olağanı şiire getiriyor, ama nasıl derin bir acıyla! Daha önceki yapıtlarından, 1996 tarihli Söz Acı- da Sınandı, düzyazının olanaklannda şiiri anyor- du. Söz Acıda Sınandı da acı ve isyankâr, 'has' biı şiir kitabıydı. Sövgulerle doluydu her günkü haya- tımızın bozuk düzen akışına. Hayalete Övgü'de sövgü aradan çekılıyor. Şa- irle birlikte irkiltici anımsayışta yola çıkıyor, yol alı- yorsunuz. "Insanın gurbetleri içinde; sürgün yeri bu yüzden tanıdık, aynldığı günkü gibı dönüyor kişı." Herhalde kırk elli yılın anı hayaletleriyle boğuşar bu şiir kitabı, bireyselden toplumsala, siyasaldar yine bireysele nice göndermelerleyuklü. Kâh top- lumun ve yaşamın enıkonu kıstırıldığı tarihsel biı dönemdesiniz: "Stenli eher dörtbir yanda ve herkes birbirinden kuşkulu. Açığa oturuyorvz, çok şükür yazdan ödünç birsabah." Kâh bıreyselin koyaklannda; ev, balkon, yanda- ki harap bahçe... Ama bireysel, bellek denen kor- kunç hazineyi gün ışığına çıkarmayı denedikçe, yi- ne toplumsala, insanın ortak acısına savruluyor. Bir ve bir yanm... bir buçuk dizesi var Ahmet Ok- tay'ın, dönüp dönüp yınelenecek: "Sığındım Ellilerin, Altmışlann kansız anılanna. (...)" Insanın yaşadığından daha olağanüstü ne ola- bilir diye sordum. Yandaki harap bahçeye, "zifir Çingene kızından" aldığı gülü savuran şair, her ye- rin o gülle yeşermeyeceğini bile bile, her yer ye- şersin istiyorsa, çoktan yıkıp geçmiştir olağanüs- tüyü. Bildiğimiz kentler, semtler, bildiğimiz sokaklar bildiğimiz kışiler, bildiğimiz seruvenler kol geziyoı Hayalete övgü'de, hep gece renkleriyle. Bütün bu bilinen şeyler, şaırin dünyaya bakışıy- \a, yaşamı altmlaytşıyla çok denn bir anlam edini- yor, herkesinkinden çok farklı bir seçimi de: "Çok şükür borçlu öleceğim herkese." Kitabın en güzel şiirierinden birinde. Herkesin çok- tan unurtuğu, unutmayanların bile yadsımayı er- dem saydığı 'sessiz' alçakgönüllülük çıkageliyoı hemen: "Sürülecekse bu yüzden sürülecek izim. Birkaç alacağım da -bir fikir, bir dize, bir imge- kalacak elbet bin'lehnde ve belki onlann peşine düşecek başka birileri de." Ahmet Oktay'ın yalnızca acı dolu çanağı, Haya- lete Övgü, bugünün değersiz, çürük, ala-ala-he^ dünyasına ağıt Şair orada, tren ıstasyonunda bek- liyordu galiba: "Yanılsamalar ve aldanışlar, I bek- lediğim inmedi trenden"... Takvimde lz Bırakan: "Eyyaz bahçesi! Kaç yüzyılda I birikti acısı dün yanm, taşıllaştı böyle?" Ahmet Oktay, Hayalete Öv gü, Yapı Kredi Yayınları, 2001. Bilgin, parasal haklaruu da geri alacak. Safranbolu proje yarışması • Kültür Servisi - Bu yıl ikincısı düzenlenen Altın Safran Belgesel ve Film Festivali kapsamında gerçekleştınlecek olan 'belgesel film ve proje' yanşmasının teslim tarihi 20 Ağustos'a kadar uzatıldı. 20-23 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalde yanşmalar da düzenlenecek. Necati Cumalı Şiir Akşamlan • İZMtR(AA)- Izmir'in Urla ılçesınde, bugunden itibaren iki gün boyunca Urla Belediyesi ve Ege Kültür Platformu ışbirliğiyle 'Necati Cumalı Şiir Akşamlan' düzenlenecek. Etkinlik kapsamında Urla'da 20'den fazla mekânda şair ve yazarlar Necati Cumah'yı anlatıp şiirlerini okuyacak. Yazarlar şiir akşamlan boyunca kendi kitaplannı da imzalayacaklar. Yavuz Yıldıpım'ın kitabı çıktı • Kültür Servisi - Şair Yavuz Yıldınm'ın 'Su, Ölen Bir Yağmur' isimli yeni kitabı Avesta Yayınlan'ndan çıktı. Yıldınm'ın ilk kitabı olan 'Bir Anlamı Kalırsa Hayat' (Gece) 1992'de yayımlanmıştı. Kitap 'Su. Ölen Bir Yağmur' v« 'Yüzüm, Kendi İç Bildirgem' isimli başlıklardan oluşuyordu. Bu çalışmada yer alaı bazı şiirler Edebiyat ve Eleştiri, Promete, Izlek ve Kitap-hk dergilerinde yayımlanmıştı. Yaşamın tutsaklığına dair • Kültür Ser\isi - Yaşamın tutsaklığını ve özgürlüğünü farklı bir açıdan ele alan Biyi Bande'nin ilk romanı 'Sokak', Güncel Yayınlan'ndan çıktı. Bugüne kadar sayısız tiyatro oyununa, Lorca ve Apra gibi yazarlardan yaptığı adaptasyonlar ve kısa öykülen ile tanınan yazar, Batı yazı geleneği ile Doğu'nun egzotik ruhunu bir araya getirdi. Roman 15 yıl bir hapishanede komada kalan avukat bir baba; 15 yıl babasmın komada uyanmasını bekleyen genç kız; geceleri komedyenlik yapan kitapçı Mide; mahallesindekı markette kasiyerlik yapan kıza âşık bir delıkanlı; sevgilisınin ölümünün ardından parmak ısırtan bir kariyeri bırakarak sokaklarda Sokratesçilik yaparak azar azar ıntıhar eden âşık; oğlunun geçmişini görkemli bir cenaze törenıyle gömen bir annenin duygulannı anlatıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle