Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET
T
SAYFA
/ ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13
Turizmin patladığı dönemde en güzel koylara yapılan tesisler, yüzde 50 kapasiteyle çalışıyor
Türkiye devremülk• Gerek satıcılann
vaatlerini yerine getirmemesi
gerekse yıllık ödenen
aidatların yüksekliği,
Türkiye'de bir dönem moda
haline gelen devremülklerin
boş kalmasma yol açtı.
NİLÜFERŞENSÖZ
Türkiye'nın en güzel koylanna
inşa edilen devremülklerin
bulunduğu tesislerin yüzde 50 atıl
kapasiteyle çalıştığı belirtildi.
Turizmin patladığı bir dönemde.
tesislerin kimilennde heryıl
ödenen aidatın yüksek olması
kimilerinde de kalitenin düşmesi,
devretatile olan ilgiyi azalttı.
Devremülk \e DevTetatıl Sahipleri
Dayanışına Derneği'nden avukat
Mehmet Ozgür. Türkivede ulusal
ve uluslararası devremülk /
devretatil sistemlerine üye
yaklaşık olarak 50 bin ailenin
olduğuna. ancak pek çok kişi için
artık bu şekilde tatil yapmanın
cazibesinin kalmadığına ışaret
etti. Özgiir. geçmiş yıllarda bu
sistemden yararlanan tiiketicilerin
haklarının göz ardı edildiğini
\ urgulayarak de\ remülk pazarını
düzenleyecek yasaların da ortaya
konulmadıgına dikkat çekti.
Kötübirimaj
IH
"**%
I I
l'vgun flyata kaliteli tatil olanağı sağiamavı amaçlavan devremülk ve devretatil pazannın artık bir esprisi kalmadı.
Özgiir, devremülk ve devretatil
sahıpleritıın geçmiş vıllardan
gelen mağdunyetleri nedeniyle
devremülk sıstemıne karşı
kafalarda kötü bir imaj oluştuğunıı
da dile getırerek "Uygun fiyata
kaliteli tatil olanağı sağlamavı
amaçlavan devremülk ve de\retatil
pazannın artık bir esprisi kalmadı.
Hâlâ tnsanlann mağduriyeti
sürü>or. Avrıca tesislerin
kimilerinin kalitesi çok
düştü. kimileri ise çok pahalT
diye konuştu.
Bir dönem kimi ulusal devremülk
şirketlerinin 'devTemûlk tapusu
verme' vaatleriyle müşterılen
kandırdığını anımsatan Özgiir
şöyle konuştu: "Gazetelerde yer
alan kampanvalarda de\ remülk
tapusu vereceğini vaat eden
şirketler bunu yapmayınca büyük
tepki aldı. Daha sonra bu şirketler,
"Devremülk tapusu vermiyorum
ama. kurduğum şirketten pay
veriyorum' demeye başladılar.
Burada müşterilerin kandınlması
söz konusu. Bir süre sonra da
dev remülk yerine bu şirketler
devretatil sattıklanm söylemeye
başladılar. Bövlece binlerce insan
nıağdur edildi. Hâiâ bu konuda
açılan bazı davalar sürüyor."
Kalite düşük •
Ulusal devremülk sistemindeki
şirketlerin yanı sıra uluslararası
dev retatil sisteminde de sorunlann
yaşandığını dile getiren Özgür,
"ÖzeHikle bir dönem uluslararası
devretatil sistemine dahil olan
işlermelerin inşa edilme süreleri
uzamış ve belirlendiği zamanda
açılmamıştı" diye konuştu.
Türkiye'deki devremülk ve
devretatil sistemindeki tesislerin
doluluk oranının yarı yanya
olduğunu söyleyen Özgür.
"Güney'deki en güzel koylarda
bulunan bu tesisler, yüzde 50 atıl
kapasiteyle çalışıyor. Kimi
tesislerde bu sistemden
yararlanmak çok pahab ya da
bazılannda kalite çok düştü"
açıklamasında bulundu. Doluluk
oranı yan yanya olan devremülk
ve devretatil sistemindeki
tesislerin dış turizme açılabileceği
önerisinde bulunan Özgür,
"Ekonomik kriz ortanunda zaten
var olan bu tesisler
değerlendirilmeli" görüşünü
dile getirdi.
Aynca devremülk sisteminde
bulunan kimi tesislerde kalitenin
düşmesıne karşı bu tesislerin
belirli standarda
kavuşturulmasının önemıne ışaret
eden Mehmet Özgür,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tıpkı otellerdeki yıldız sistemi
gibi bu tesislerde de belirli
sınıflandırma olmab. Bunun yanı
sıra dev remülk sistemindeki
şirketlerle dev remülk dernekleri
birlikte fiyat politikasını
belirlemeli" önerisinde bulundu.
Öte yandan, devremülk ve
devretatil sistemindeki şirketlerin
yetkililerı de bir dönem sistemde
sorunlann yaşandığını kabul
ederek "Bizde\ remülk değil
devretatil satıyoruz. Sistemde
geçmişte yaşanan sorunlara karşın
artık pazar daha sağhklı büyüyor"
açıklamasını yaptılar.
DARDANEL
ÖNENTAŞ GIÜA SAN. A.Ş.
YÖNETİM KlRULl BAŞKANLIĞFNDAN
OLAĞA1NISTİ GENEL Kl RL L TOPLANTISFNA DAVET
Şırketimizin 29.06.2001 tarihinde yeterli çoğunluk sağlanamadığı için erte-
lenen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı 20 Temmuz Cuma günü saat
1.00'de İzmir Yolu 4. km. Çanakkale adresindeki fabrika binasında yapıla-
caktır. Nama yazılı hisse senedi sahibi hissedarlanmız toplantı günü ve yerinde
hazırun cetvelıni imzalayıp giriş kartlarını alarak toplantıya katılabilirler.
Ortaklarımızdan hamılıne yazılı hısse sencdı sahibi olanlar, hisse senetlerinı
toplantı giinünden en geç bir hafta önce Şirket Merkezfne ya da Istanbul Bü-
rosu'na teslim ederek giriş kartlarını alabilecekleri gibi. saklama hizmeti veren
herhangi bir banka veva aracı kuruma da tevdı edebihrler. Buralardan alınan,
buralara tevdi edilen hisse senetlerınin değer, adet ve numaralannı gösteren
belge karşılığında şirketimız tarafından kendilerine giriş kartı verilir.
Toplantıya bizzat ıştirak etmeyecek ortaklarımız, Sermaye Piyasası Kuru-
lu'nun Sen: IV No: 8 Tebliği hükümleri çerçevesinde hisse senetlerinin bir
banka veya aracı kıırumda saklandığını gösteren makbuz ve aşağıda örneği bu-
lunan vekâletname formu ıle yıne yukarıda belirtilen sürelerde giriş kartı al-
mak suretiyle vekilleri ile de kendilerini tcmsil ettirebilirler. Ancak bu durum-
da \ekâletname formundaki imzanın notere onaylattırılması ya da noterden
onayiı imza sirkülerinin vekâletname formuna eklenmesı gerekmektedır.
Giriş kartı almayanların toplantıya katılmalanna kanunen imkân bulunma-
ınaktadır.
Savın hissedarlarımızın bileilerine arz olunur.
YÖNETİM KLRULL
GIMDEM:
1. Açılış ve Başkanlık Divanı seçımi. Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Tuta-
nağı'nı Genel Kurul adına imzalamak üzere Başkanlık Divanı'na yetki ve-
nlmesi.
2. Sermaye Piyasası Kurulu ve Sanayi ve Ticaret Bakanhğı'ndan alınan izin
çerçevesinde Şirket Ana Sözleşmesi'nin 8, 9 ve 19. maddelerinin değiştiril-
mesi,
3 Yönetim Kurulu"nun 07.06.2001 tarih ve 200L18 sayılı karan ile onaylanan
Sürekli Bağımsız Denetım Sözleşmesrnın müzakeresi ve onaylanması.
Vekâletname:
Dardanel Önentaş Gıda San. A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanlığı'na
Pardanel Önentaş Gıda San. A.Ş.'nın 20 Temmuz 2001 günü saat 11 'de İzmir
Yolu 4. km., Çanakkale adresinde yapılacak Olağanüstü Genel Kurul Toplantı-
sı "nda aşağıda belirttiğim görüşler doğrultusunda beni temsile. oy vermeye, teklif-
te bulunmaya ve gerekli belgeleri ımzalamaya yetkilı olmak üzere
vekil tayin ediyorum.
A. Tenısil Yerkisinin Kapsamı
a. Vekil. tüm gündenı maddeleri için kendi göriişü doğrultusunda oy kullan-
ma.ayetkilidir.
b. Vekil, aşağıdaki talimatlar doğrultusunda gündem maddeleri için oy
kullanmaya yetkihdır. Talimatlar (Özel Talimatlar yazılır.)
c. Vekil. şirket yönetımının önerilen doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir.
d. Toplantıda ortaya çıkabilecek diğer konularda vekil. aşağıdaki talimatlar
doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir (Talimat yoksa, vekil oyunu ser-
befçe
kullanır)
6. Ortağın Sahip Olduğu Hisse Senedinin
a Tertip ve sensi
b Numaralan
c Adet-Nomınal olup olmadığı:
d Oyda imtiyazı olup olmadığı.
e Hamılıne - Nama yazılı olduğu:
Oraâın adı - Sovadı va da Unvanı:
Fiyatlar
Aidatlar
el yakıyor
Devremülk ve devretatil siste-
minden yararlanmanın farurası-
nın, kimi tesislerde uygun olma-
sına karşın genel olarak pahah ol-
duğu gözleniyor.
Uluslararası devretatil sistemi-
ne gerek üyelik gerekse yıllık ola-
rak ödenen aîdat, ulusal devre-
mülk sistemine göre el yakıyor.
Türkiye'de 26 tesis RCI'a, 8 te-
sis de Interval International'a ait.
Ulusal devremülk sisteminde 14
gün ve 4 kişilik bir aile için orta-
lama 59 ile 169 milyon TL arasın-
da değişen yıllık aidat ödeniyor.
Uluslararası işlermelerin üye-
likleri 1000-10 bin ABD Dolan,
yıllık aidatlan da ortalama 100 ile
300 dolar arasında değişiyor.
Dünyada devretatil
Pazar iki
devin elinde
1970'lerdeki petrol krizlerinin
ardmdan ekonomilerin durgun-
luk içinde enflasyon yaşadığı dö-
nemlerde, özellikle ABD'de yapı-
lan apartmanlann atıl kalması so-
rununa çözüm aramak girişimle-
rinden doğan devremülk sistemi.
1974 ve 1976 yıllannda RCI ve
Interval Intemational (II) şirket-
lerinin kumlmasıyla ABD ve Av-
rupa çapında yaygınlık kazandı.
Pazann dünyada iki şirket tara-
fından paylaşıldığı gözleniyor.
RCI (Resort Condominiums In-
ternational) pazann yüzde 65 'ine,
II (Interval Intemational) de yüz-
de 30'una sahip. Aynca ülke ola-
rak ise ABD, devremülk tesisle-
rinin yüzde 35'ine sahip olurken
Avrupa, yüzde 30'lara varan dü-
zeyi ile ABD'yi takip ediyor.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎ.N YILDIZOĞLUL0AM4 ergin.yildizoglu.-btintemet.com
Dünya ekonomisinde, şim-
dilerde başlayan yavaşlama
daha öncekilerden çok farklı.
1974'ten bu yana ilk kez mer-
kez ülkelerle, önde gelen çevre ül-
keleri (yükselen piyasalar kavramını
hatıriayan var mı?) ekonomilerinin bir-
likte daralmaya başladığı görülüyor.
Öyleyse, bu kez dünya ekonomisinin
bir bölgesındeki ekonomik yavaşla-
mayı, bir başka bölgesindekı büyüme-
nin getirdiği talep ve yatınm olanakla-
nyla dengelemenin koşullan yok!
Bu nedenledir ki The Economist
dergisi önceki hafta, 1974'ten bu ya-
na, ilk kez resesyon konusunu ka-
pak yaptı. Uluslararası basındaki ki-
mi önemli ekonomi yorumculannın
da geçen hafta, yazılannda birden-
bire, 1974-75 resesyonunu hatırla-
dıklan görüldü.
Eşzamanlı resesyon
Dünya ekonomisinin toplam üreti-
mi, 2000 yılında yüzde 12.8 oranında
büyumüştü. Bu yıl büyüme hızının
1975'ten bu yana ilk kez görülen bir
hızla gerileyerek yüzde 4.3 olması
bekleniyor (NY Tımes 28/06).
Dünya ekonomisinde yayılmaya
başlayan resesyon, dünyanın toplam
üretiminin yüzde 34'ünü, toplam rtha-
latın ve ihracatın, sırasıyia yüzde 31 ve
28'ini gerçekleştiren ABD. Japonya
ve Almanya'yı pençesine aldı. 2001 'in
birinci üç aylık döneminde. Avrupa
Biriiği ülkelerinin Avrupa dışına top-
lam dış satımlan yüzde 12.5 geriledi.
Almanya'da yıllık ekonomik büyüme-
nin yüzde 1'in altına düşme olasılığı
güçlendi. Avrupa'da tüketici talebin-
de de hissedilir bir gerileme başladı
(Global Economic Forum 26/06). Ar-
tık, Avrupa'nın bu yıl yavaşlamasına
rağmen, ABD'den daha güçlü bir bü-
yüme gerçekleştirerek dengeleyici bir
etki yapma umudu da kalmadı
(Dismal Science, 20/01). Japon-
ya ise geçen on yılın dördüncü re-
sesyonuna girdi ve GSMH'sinin
yüzde 130'una ulaşan birkamu
borcu ve yüzlerce milyar do-
lan aşan batık banka alacak-
lan altında, dünya ekonomisinı
de çatlatmaya aday bir mali kri-
ze doğru hızla kayıyor.
Dünyanın geri kalanının durumu da
hiç parlak değil. En son verilerte bir yıl
öncesine göre sanayi üretimi büye-
me hızı (yüzde S) ile 2000- 2001 dö-
nemi GSMH (yüzde G) büyüme hız-
lan şöyle: Tayvan (-5.8/-1.9), Filipin-
ler (-2/-0.6), Tayland (-1.8/-1.3), Sin-
gapur (-0.8/-4.9), Matezya (-0.3/-4),
Hong Kong (-0.2/-7), Avustralya
(3.1/-1.8),GüneyKore(5.7/-5.3),Pe-
ru (-6.3/-1.1), Meksika (-1.9/-3.4),
Kanada (0.7/- 4.2), Israil (-1/-4.2)
(IMF Ulusal Istatistikler).
Bu Kez Farklı!
Bu yukandakı rakamların arkasında
daha köklü, kalıcılığı yuksek kriz eği-
limleri var. Geçen 20 yıl boyunca ulus-
lararası mal ve sermaye piyasalannın
serbestleştirilmesinden en çok fay-
dalanan. mali hizmetler, otomobil
ve telekom araç gereçleri ve dona-
nımlan, yan iletkenler, sanayi ma-
kineleri sektörierinde kronik bir kapa-
sıte fazlası sorunu yaşanıyor. Bakır,
alüminyum fiyatlarında yaşanan, de-
mir-çelikte sertleşen ticari gerginlikler
hep bu durumun göstergeleri. Geçen
on yılda bu lidersektörlerde dünya öl-
çeginde entegrasyon büyük hız ka-
zandı. Ancak, bu sırada oluşan ileri-
geri bağlantıları şimdi. sektörler ara-
sında kriz eğilimlerini hızla yaygınlaş-
tıran ve guçlendiren bir "bulaşıcı" or-
tamı yaratıyor.
Dünya ekonomisinde eşzamanlı bir
resesyonun yerleştiğini gösteren bir
gösterge de şirket kârlan. Önceki haf-
taki, The Economist'te bu konuyu
işleyen yazılar, başta telekom ve ma-
li hizmetler sektörleri olmak üzere,
dünyanın dev şirketlerinde kârlann
hızla düştüğunu. önumüzdeki
dönemde de duşmeye de-
vam edeceğini vurguladılar.
Örneğin, Standard and Poors 500
ındeksine göre 2000 yılında ilk uç ay-
lık döneminde Amerikan şirketlerinin
kârlan, bir önceki yılın aynı dönemin-
den belirgin olarak yüksekti. Şirket
kârlannı ölçen S&P500 indeksi bu yı-
lın ilk dört aylık döneminde yüzde
6'danfazla geriledi. Ikinci üç aylık dö-
nemde de gerilemenin yüzde 16-17
düzeyine ulaşması bekleniyor. Aynı
dönemde, teknoloji sektöründe bu
gerileme yıllık yüzde 40 - yüzde 60
oranlarına ulaşıyor. Benzer bir durum
Avrupa'da aynı sektörlerdeki
şirketlerde de görülüyor (The
Economist 21/06). Kârlan
düşen şirketler ise hızla ser-
maye harcamalannı kısıyor, işçi çıkart-
maya başlıyorlar: bankalar ise şirket-
lerin kredi reytinglerini düşürüyorlar.
Bu arada, ABD'de borsa gelirieri, ge-
çen yıl yüzde 5.8 gibi muazzam bir
oranda gerileyen tüketicinin direnme
gucünün zayıfladığı görülüyor.
Geçmişe dönüş
Aktardıklarım, dünya ekonomisin-
de gelişen resesyonun, daha önceki-
lerden önemli farklılıklar içerdiğini
gösteriyor. Nitekim, Morgan Stanley
ekonomistleri de yayımladıklan bir yo-
rumda. bu noktaya dikkat çektiler
(This Global Trade Recession is
Different), bu kez dunya ekonomisi-
nin şok emiciterden yoksun olduğu-
nu vurguladılar. 1990'lann basındaki
resesyon sırasında Rusya ve Doğu
Avrupa dünya ekonomisiyle bütünle-
şiyor, yeni yatınm alanlan ve milyon-
larca yeni tüketici oluşuyordu. As-
ya'da altyapı yatınmlannda patlama
yaşanıyordu, Latin Amerika ülkeleri
hiper enflasyon sürecinden yeni çık-
mışlardı. Geçen dönemde şok emi-
ci rolu üstlenen bölgeler, biraz da bu
işlevlerinden dolayı (Asya inşaat
sektörü köpüğü gibi) 1997'de çök-
tuler. Aynı dönemde sermayenin
dolaşımının hızlanması, telekom
teknolojisindeki gelişmeler yeni
yatınm olanaklan sağladı.
Dikkatli bir bakış, dünya ekono-
misinde birçok gelişmenin
1974'ten bu yana ilk kez yeniden
gundeme geldiğini saptayabilir.
Ekonomik resesyon, 1997-98 ma-
li krizindekinden farklı bir yapış-
kanlık kazanıyor, üretim ve yatınm
düzlemlerini ("reel ekonomi") etki-
si altına alıyor. Buradaki sorunlar
kâr oranlan düşüş eğiliminin kar-
şrt eğilimleri olarak devreye giren
düzenleme yöntemlerinin işlevleri-
nin tükenmeye başladığını gösteriyor.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemin
ıstikrarlı ekonomik büyümesinin ta-
butuna son çiviyı çakan 1974-1975
genelleşmiş resesyonu ekonomik si-
yasi istikrarsızlıklar ve çalkantılaria do-
lu yeni bir dönemin, kapitahzmin yeni
bir uzun dönemli krizinin başladığını
haber veriyordu. Üstelik bu resesyon
da, tıpkı bugünkü gibi (1968-73) ku-
resel çapta bir toplumsal hoşnutsuz-
luk dalgasının ardından başlamıştı.
Şimdi, bu yapısal kriz süreci içinde
1980'lerden sonra geliştirilen kriz dü-
zenleme mekanizmalannın tüken-
diğini ve yine önümüzde, belirsizlik-
lerfe ve radikal değişik olanaklanyla
dolu bir dönemin açıldığını düşündü-
ren işaretler hızla çoğalıyor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Borç Kamçısı
Geçen günlerde Hazine, mayıs ayı iç borçlanma
verilerini yayımladı. Çıplak sayılarla, mayıs ayında
iç borçlar 25.3 katrilyon lira daha artmıştır. Ni-
san 2001 sonunda toplam iç borç stoku 59.2 kat-
rilyon liraydı. Mayıs ayı net borçlanmasının eklen-
mesiyle mayıs sonunda iç borç stoku, 84.5 katril-
yon liraya ulaşıyor.
Gerçi iç borçların mayıstaki bu sıçraması, esas
olarak, batık bankalarla kamu bankalarına yapılan
senet ihraçlarından doğmaktadır. Yine de neresin-
den bakılırsa bakılsın, iç borç yükü çok ağırdır ve
giderek ağırlaşmaktadır.
Geçen yılın, yani 2000'in sonunda iç borç top-
lamı 36.4 katrilyon liraydı. Bu yılın ilk beş ayında,
48.1 katrilyon lira yeni iç borç alınmıştır. Bir baş-
ka anlatımla, bu yılın ilk beş ayının iç borçlanma-
sı, geçen yılın toplam iç borçlanmasından yüzde
32.1 daha fazladır.
"Güçlü Ekonomiye Geçiş (GEG) Programı"
adıyla kamuoyuna sunulan ekonomik istikrar prog-
ramı, ekonominin bütününe ilişkin hedefler saptı-
yor. GEG'in, 2001 yılı için net iç borç hedefi, top-
lam ulusal gelirin (GSMH) yüzde 44,3 ü kadar ola-
caktır; daha fazla değil (s.43).
Aynı kaynak, 2001 yılı GSMH hedefini, cari fiyat-
larla 182.4 katrilyon lira olarak öngörüyor. Progra-
mın öbür "hedefleri" bir yana, mayıs sonunda ula-
şılan 84.5 katrilyon liralık iç borç stoku, 2001 yılın-
da elde edileceği beklenen toplam ulusal geli-
rin yüzde 46.3'ünü aşıyor. Bunun anlamı, daha
şimdiden net iç borç stokuyla ilgili hedefin iki pu-
an aşıldığıdır. Program hedeflerinin tutması için
hükümetin bu yıl bundan sonra hiç iç borçlanma-
ya gitmemesi, tersine iç borç stokunu azaltması
gerekiyor. Bu da beklenmiyor.
GEG Programı, mayıs ayında tamamlandı ve
IMF tarafından onaylandı. Program, üçyıllıktır; ya-
ni 2003 yılını da kapsıyor. Bu tür programların ge-
lecek yıllara ilişkin kestirimleri ve hedefleri tutma-
yabilir; bunlar uzağı tam olarak göremeyebilir. Bu-
na karşılık, sağlıklı bir programın, ilk aylardaki so-
nuçları hedeflerineyakın olur; ilk ayların doğru kes-
tirilmesi beklenir. Oysa GEG, daha doğduğu tarih-
te önünü göremeyen bir özellik gösteriyor. Mayıs
ayı net iç borç artışı, GEG Programı'nın daha uy-
gulamanın başında yanlış sayısal dayanaklaria
yola çıktığını gösteriyor.
İç borçlanmanın bu olumsuzluğu iki açıdan
önemlidir; biri GEG Programı'nın gerçekleşme
şansı, ikincisi de yüksek faiz sorunudur.
GEG'in hızlı savunucuları, sakın programa do-
kunmayın. onu eleştirmeyin, sonra güven sar-
sılır, ekonomiye zarar verirsiniz türünden "vaazlar"
vererek kamuoyunu baskı altına almaya çalıştılar
ve çalışıyoriar. Ustelik bunu, bilimsel etiketlerie ya-
pıyorlar. "Şeyh kendisi uçamaz, onu müritleri uçu-
nır" örneginde olduğu gibi, program ve yapıcısı,
uçuruluyor. Ancak, bu uçurma, gerçekleri gizle-
meye yetmiyor. Program daha doğarken gerçek-
lerden uzaktır. Gelecek yılı ve ondan sonrasını
doğru görmesi nasıl beklenir?
Kısaca, GEG Programı, daha işin başında güven
vermiyor. Elinde ekonomik güç olmayanlar için bu
güven konusu biranlam taşımaz. Sermaye sahip-
leri için ise durum çok farklıdır.
Nasıl mı?
Devlete borç verenler, esas olarak bankalar-
dır. Hazine'nın iç borç isteminin yaklaşık yüzde
80'ini bankalar, onların içinde de 4-5 büyük ban-
ka karşılıyor. Hazine'ye borç verenler, hükümetin
borçlanma zorunluluğunu biliyor. Bu nedenle de
her borç veren gibi, sahip oldukları gücü iyı kulla-
nıyor. Faiz oranlannı kendileri saptıyor. Gerek
takas işleminde gerekse son ihalede görüldüğü
gibi Hazine, borç verenlerin saptadığı faizi kuzu ku-
zu kabul ediyor, başka bir şey yapamıyor.
Kısaca, hükümete borç verenler, faizlerin düşü-
rülmesine olanak tanımıyor. Faizler düşmeyince
de, enflasyon oranı başta olmak üzere öbür eko-
nomik hedeflerin tutması olasılığı giderek azalıyor.
Kaldı ki, bankaların çok güçlü yabancı sıcak para
bağlantıları var ve son günlerde yaptıkları gibi, dö-
viz kozunu kullanmaya bayılırlar.
Halk ezilirken hükümet ve GEG Programı, yük-
sek döviz kuru ile yüksek faiz arasında sallanıyor.
e-posta: yakup(« metu.edu.tr
Bireysel emekliliğe doğru
I .\NKARA (AA)- Sigortacılık prensibine göre
isteyen herkese ikinci bir emeklilik geliri
sağlanmasını amaçlayan "bireysel emeklilik"
sistemi 7 Ekinı'den itibaren resmen vürürlüğe
girecek. En az 10 yıl sistemde bulunan
katıhmcılann 56 yaşını tamamladıktan sonra
emekli olmasını öngören sistemin sağlayacağı
vergisel avantajlara ilişkin düzenlemeleri içeren
yasa 28 Haziran'da TBMM'de kabul edildi.
Tüp geçit Hıalesi hattaya
• KÜTAHY.\ (XX) - Ulaştırma Bakanı Enıs
Öksüz, Istanbul Boğazf nda yapılması planlanan
"Tüp Geçit Projesi"nin ilk ihalesinin
tamamlandığını ve imzalann önumüzdeki hafta
atılacağını bildirdi. Öksüz, Japonlann. "şeref
abidesi" olarak nitelendirdiği bu proje ile Asya ve
Av rupa kıtalannın lstanbul Boğazı altından
birbırine bağlanacağını anlattı.
Vakıf şIrketlepine 'hüküm' şartı
• ANKARA (A.\) - Şirket veva iktisadi işletme
kurmak isteyen vakıflann senetlerinde. bunlan
kurabileceklerine dair hüküm bulunması şartı
aranacak. Vakıflann iş ve işlemleriyle ilgili tebliğe
konulan ek fıkraya göre, şirket ve iktisadi işletme
kurmak isteyen vakıflar. senetlerinde bunlan
kurabileceklerine dair hüküm bulunduracaklar.
Otoyol zammma siyah protesto
• Ekonomi Servisi - Müstakıl Tüketıcıler Bırlıği
ü>esi bir grup, köprü ve otoyol zammını protesto
amacıyla TEM Otoyolu Mahmutbey gişelerinde
otomobillerin aynalanna siyah kurdele bağladı.
Gişeler önünde toplanarak "si>ah kurdele geri
döndü" adını verdıkleri eylemi başlatan grup
adına açıklama yapan Birlik Genel Başkan
Yardımcısı Ömer Keser, şubat ayından bu yana
Türkiye'de büyük bir bunalım yaşandığım. ancak
halkın ülkenın bu bunalımdan çıkabilmesi için el
ele vererek büyük bir sabır gösterdiğini söyledi.