22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET T SAYFA / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13 Turizmin patladığı dönemde en güzel koylara yapılan tesisler, yüzde 50 kapasiteyle çalışıyor Türkiye devremülk• Gerek satıcılann vaatlerini yerine getirmemesi gerekse yıllık ödenen aidatların yüksekliği, Türkiye'de bir dönem moda haline gelen devremülklerin boş kalmasma yol açtı. NİLÜFERŞENSÖZ Türkiye'nın en güzel koylanna inşa edilen devremülklerin bulunduğu tesislerin yüzde 50 atıl kapasiteyle çalıştığı belirtildi. Turizmin patladığı bir dönemde. tesislerin kimilennde heryıl ödenen aidatın yüksek olması kimilerinde de kalitenin düşmesi, devretatile olan ilgiyi azalttı. Devremülk \e DevTetatıl Sahipleri Dayanışına Derneği'nden avukat Mehmet Ozgür. Türkivede ulusal ve uluslararası devremülk / devretatil sistemlerine üye yaklaşık olarak 50 bin ailenin olduğuna. ancak pek çok kişi için artık bu şekilde tatil yapmanın cazibesinin kalmadığına ışaret etti. Özgiir. geçmiş yıllarda bu sistemden yararlanan tiiketicilerin haklarının göz ardı edildiğini \ urgulayarak de\ remülk pazarını düzenleyecek yasaların da ortaya konulmadıgına dikkat çekti. Kötübirimaj IH "**% I I l'vgun flyata kaliteli tatil olanağı sağiamavı amaçlavan devremülk ve devretatil pazannın artık bir esprisi kalmadı. Özgiir, devremülk ve devretatil sahıpleritıın geçmiş vıllardan gelen mağdunyetleri nedeniyle devremülk sıstemıne karşı kafalarda kötü bir imaj oluştuğunıı da dile getırerek "Uygun fiyata kaliteli tatil olanağı sağlamavı amaçlavan devremülk ve de\retatil pazannın artık bir esprisi kalmadı. Hâlâ tnsanlann mağduriyeti sürü>or. Avrıca tesislerin kimilerinin kalitesi çok düştü. kimileri ise çok pahalT diye konuştu. Bir dönem kimi ulusal devremülk şirketlerinin 'devTemûlk tapusu verme' vaatleriyle müşterılen kandırdığını anımsatan Özgiir şöyle konuştu: "Gazetelerde yer alan kampanvalarda de\ remülk tapusu vereceğini vaat eden şirketler bunu yapmayınca büyük tepki aldı. Daha sonra bu şirketler, "Devremülk tapusu vermiyorum ama. kurduğum şirketten pay veriyorum' demeye başladılar. Burada müşterilerin kandınlması söz konusu. Bir süre sonra da dev remülk yerine bu şirketler devretatil sattıklanm söylemeye başladılar. Bövlece binlerce insan nıağdur edildi. Hâiâ bu konuda açılan bazı davalar sürüyor." Kalite düşük • Ulusal devremülk sistemindeki şirketlerin yanı sıra uluslararası dev retatil sisteminde de sorunlann yaşandığını dile getiren Özgür, "ÖzeHikle bir dönem uluslararası devretatil sistemine dahil olan işlermelerin inşa edilme süreleri uzamış ve belirlendiği zamanda açılmamıştı" diye konuştu. Türkiye'deki devremülk ve devretatil sistemindeki tesislerin doluluk oranının yarı yanya olduğunu söyleyen Özgür. "Güney'deki en güzel koylarda bulunan bu tesisler, yüzde 50 atıl kapasiteyle çalışıyor. Kimi tesislerde bu sistemden yararlanmak çok pahab ya da bazılannda kalite çok düştü" açıklamasında bulundu. Doluluk oranı yan yanya olan devremülk ve devretatil sistemindeki tesislerin dış turizme açılabileceği önerisinde bulunan Özgür, "Ekonomik kriz ortanunda zaten var olan bu tesisler değerlendirilmeli" görüşünü dile getirdi. Aynca devremülk sisteminde bulunan kimi tesislerde kalitenin düşmesıne karşı bu tesislerin belirli standarda kavuşturulmasının önemıne ışaret eden Mehmet Özgür, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tıpkı otellerdeki yıldız sistemi gibi bu tesislerde de belirli sınıflandırma olmab. Bunun yanı sıra dev remülk sistemindeki şirketlerle dev remülk dernekleri birlikte fiyat politikasını belirlemeli" önerisinde bulundu. Öte yandan, devremülk ve devretatil sistemindeki şirketlerin yetkililerı de bir dönem sistemde sorunlann yaşandığını kabul ederek "Bizde\ remülk değil devretatil satıyoruz. Sistemde geçmişte yaşanan sorunlara karşın artık pazar daha sağhklı büyüyor" açıklamasını yaptılar. DARDANEL ÖNENTAŞ GIÜA SAN. A.Ş. YÖNETİM KlRULl BAŞKANLIĞFNDAN OLAĞA1NISTİ GENEL Kl RL L TOPLANTISFNA DAVET Şırketimizin 29.06.2001 tarihinde yeterli çoğunluk sağlanamadığı için erte- lenen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı 20 Temmuz Cuma günü saat 1.00'de İzmir Yolu 4. km. Çanakkale adresindeki fabrika binasında yapıla- caktır. Nama yazılı hisse senedi sahibi hissedarlanmız toplantı günü ve yerinde hazırun cetvelıni imzalayıp giriş kartlarını alarak toplantıya katılabilirler. Ortaklarımızdan hamılıne yazılı hısse sencdı sahibi olanlar, hisse senetlerinı toplantı giinünden en geç bir hafta önce Şirket Merkezfne ya da Istanbul Bü- rosu'na teslim ederek giriş kartlarını alabilecekleri gibi. saklama hizmeti veren herhangi bir banka veva aracı kuruma da tevdı edebihrler. Buralardan alınan, buralara tevdi edilen hisse senetlerınin değer, adet ve numaralannı gösteren belge karşılığında şirketimız tarafından kendilerine giriş kartı verilir. Toplantıya bizzat ıştirak etmeyecek ortaklarımız, Sermaye Piyasası Kuru- lu'nun Sen: IV No: 8 Tebliği hükümleri çerçevesinde hisse senetlerinin bir banka veya aracı kıırumda saklandığını gösteren makbuz ve aşağıda örneği bu- lunan vekâletname formu ıle yıne yukarıda belirtilen sürelerde giriş kartı al- mak suretiyle vekilleri ile de kendilerini tcmsil ettirebilirler. Ancak bu durum- da \ekâletname formundaki imzanın notere onaylattırılması ya da noterden onayiı imza sirkülerinin vekâletname formuna eklenmesı gerekmektedır. Giriş kartı almayanların toplantıya katılmalanna kanunen imkân bulunma- ınaktadır. Savın hissedarlarımızın bileilerine arz olunur. YÖNETİM KLRULL GIMDEM: 1. Açılış ve Başkanlık Divanı seçımi. Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Tuta- nağı'nı Genel Kurul adına imzalamak üzere Başkanlık Divanı'na yetki ve- nlmesi. 2. Sermaye Piyasası Kurulu ve Sanayi ve Ticaret Bakanhğı'ndan alınan izin çerçevesinde Şirket Ana Sözleşmesi'nin 8, 9 ve 19. maddelerinin değiştiril- mesi, 3 Yönetim Kurulu"nun 07.06.2001 tarih ve 200L18 sayılı karan ile onaylanan Sürekli Bağımsız Denetım Sözleşmesrnın müzakeresi ve onaylanması. Vekâletname: Dardanel Önentaş Gıda San. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı'na Pardanel Önentaş Gıda San. A.Ş.'nın 20 Temmuz 2001 günü saat 11 'de İzmir Yolu 4. km., Çanakkale adresinde yapılacak Olağanüstü Genel Kurul Toplantı- sı "nda aşağıda belirttiğim görüşler doğrultusunda beni temsile. oy vermeye, teklif- te bulunmaya ve gerekli belgeleri ımzalamaya yetkilı olmak üzere vekil tayin ediyorum. A. Tenısil Yerkisinin Kapsamı a. Vekil. tüm gündenı maddeleri için kendi göriişü doğrultusunda oy kullan- ma.ayetkilidir. b. Vekil, aşağıdaki talimatlar doğrultusunda gündem maddeleri için oy kullanmaya yetkihdır. Talimatlar (Özel Talimatlar yazılır.) c. Vekil. şirket yönetımının önerilen doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir. d. Toplantıda ortaya çıkabilecek diğer konularda vekil. aşağıdaki talimatlar doğrultusunda oy kullanmaya yetkilidir (Talimat yoksa, vekil oyunu ser- befçe kullanır) 6. Ortağın Sahip Olduğu Hisse Senedinin a Tertip ve sensi b Numaralan c Adet-Nomınal olup olmadığı: d Oyda imtiyazı olup olmadığı. e Hamılıne - Nama yazılı olduğu: Oraâın adı - Sovadı va da Unvanı: Fiyatlar Aidatlar el yakıyor Devremülk ve devretatil siste- minden yararlanmanın farurası- nın, kimi tesislerde uygun olma- sına karşın genel olarak pahah ol- duğu gözleniyor. Uluslararası devretatil sistemi- ne gerek üyelik gerekse yıllık ola- rak ödenen aîdat, ulusal devre- mülk sistemine göre el yakıyor. Türkiye'de 26 tesis RCI'a, 8 te- sis de Interval International'a ait. Ulusal devremülk sisteminde 14 gün ve 4 kişilik bir aile için orta- lama 59 ile 169 milyon TL arasın- da değişen yıllık aidat ödeniyor. Uluslararası işlermelerin üye- likleri 1000-10 bin ABD Dolan, yıllık aidatlan da ortalama 100 ile 300 dolar arasında değişiyor. Dünyada devretatil Pazar iki devin elinde 1970'lerdeki petrol krizlerinin ardmdan ekonomilerin durgun- luk içinde enflasyon yaşadığı dö- nemlerde, özellikle ABD'de yapı- lan apartmanlann atıl kalması so- rununa çözüm aramak girişimle- rinden doğan devremülk sistemi. 1974 ve 1976 yıllannda RCI ve Interval Intemational (II) şirket- lerinin kumlmasıyla ABD ve Av- rupa çapında yaygınlık kazandı. Pazann dünyada iki şirket tara- fından paylaşıldığı gözleniyor. RCI (Resort Condominiums In- ternational) pazann yüzde 65 'ine, II (Interval Intemational) de yüz- de 30'una sahip. Aynca ülke ola- rak ise ABD, devremülk tesisle- rinin yüzde 35'ine sahip olurken Avrupa, yüzde 30'lara varan dü- zeyi ile ABD'yi takip ediyor. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎ.N YILDIZOĞLUL0AM4 ergin.yildizoglu.-btintemet.com Dünya ekonomisinde, şim- dilerde başlayan yavaşlama daha öncekilerden çok farklı. 1974'ten bu yana ilk kez mer- kez ülkelerle, önde gelen çevre ül- keleri (yükselen piyasalar kavramını hatıriayan var mı?) ekonomilerinin bir- likte daralmaya başladığı görülüyor. Öyleyse, bu kez dünya ekonomisinin bir bölgesındeki ekonomik yavaşla- mayı, bir başka bölgesindekı büyüme- nin getirdiği talep ve yatınm olanakla- nyla dengelemenin koşullan yok! Bu nedenledir ki The Economist dergisi önceki hafta, 1974'ten bu ya- na, ilk kez resesyon konusunu ka- pak yaptı. Uluslararası basındaki ki- mi önemli ekonomi yorumculannın da geçen hafta, yazılannda birden- bire, 1974-75 resesyonunu hatırla- dıklan görüldü. Eşzamanlı resesyon Dünya ekonomisinin toplam üreti- mi, 2000 yılında yüzde 12.8 oranında büyumüştü. Bu yıl büyüme hızının 1975'ten bu yana ilk kez görülen bir hızla gerileyerek yüzde 4.3 olması bekleniyor (NY Tımes 28/06). Dünya ekonomisinde yayılmaya başlayan resesyon, dünyanın toplam üretiminin yüzde 34'ünü, toplam rtha- latın ve ihracatın, sırasıyia yüzde 31 ve 28'ini gerçekleştiren ABD. Japonya ve Almanya'yı pençesine aldı. 2001 'in birinci üç aylık döneminde. Avrupa Biriiği ülkelerinin Avrupa dışına top- lam dış satımlan yüzde 12.5 geriledi. Almanya'da yıllık ekonomik büyüme- nin yüzde 1'in altına düşme olasılığı güçlendi. Avrupa'da tüketici talebin- de de hissedilir bir gerileme başladı (Global Economic Forum 26/06). Ar- tık, Avrupa'nın bu yıl yavaşlamasına rağmen, ABD'den daha güçlü bir bü- yüme gerçekleştirerek dengeleyici bir etki yapma umudu da kalmadı (Dismal Science, 20/01). Japon- ya ise geçen on yılın dördüncü re- sesyonuna girdi ve GSMH'sinin yüzde 130'una ulaşan birkamu borcu ve yüzlerce milyar do- lan aşan batık banka alacak- lan altında, dünya ekonomisinı de çatlatmaya aday bir mali kri- ze doğru hızla kayıyor. Dünyanın geri kalanının durumu da hiç parlak değil. En son verilerte bir yıl öncesine göre sanayi üretimi büye- me hızı (yüzde S) ile 2000- 2001 dö- nemi GSMH (yüzde G) büyüme hız- lan şöyle: Tayvan (-5.8/-1.9), Filipin- ler (-2/-0.6), Tayland (-1.8/-1.3), Sin- gapur (-0.8/-4.9), Matezya (-0.3/-4), Hong Kong (-0.2/-7), Avustralya (3.1/-1.8),GüneyKore(5.7/-5.3),Pe- ru (-6.3/-1.1), Meksika (-1.9/-3.4), Kanada (0.7/- 4.2), Israil (-1/-4.2) (IMF Ulusal Istatistikler). Bu Kez Farklı! Bu yukandakı rakamların arkasında daha köklü, kalıcılığı yuksek kriz eği- limleri var. Geçen 20 yıl boyunca ulus- lararası mal ve sermaye piyasalannın serbestleştirilmesinden en çok fay- dalanan. mali hizmetler, otomobil ve telekom araç gereçleri ve dona- nımlan, yan iletkenler, sanayi ma- kineleri sektörierinde kronik bir kapa- sıte fazlası sorunu yaşanıyor. Bakır, alüminyum fiyatlarında yaşanan, de- mir-çelikte sertleşen ticari gerginlikler hep bu durumun göstergeleri. Geçen on yılda bu lidersektörlerde dünya öl- çeginde entegrasyon büyük hız ka- zandı. Ancak, bu sırada oluşan ileri- geri bağlantıları şimdi. sektörler ara- sında kriz eğilimlerini hızla yaygınlaş- tıran ve guçlendiren bir "bulaşıcı" or- tamı yaratıyor. Dünya ekonomisinde eşzamanlı bir resesyonun yerleştiğini gösteren bir gösterge de şirket kârlan. Önceki haf- taki, The Economist'te bu konuyu işleyen yazılar, başta telekom ve ma- li hizmetler sektörleri olmak üzere, dünyanın dev şirketlerinde kârlann hızla düştüğunu. önumüzdeki dönemde de duşmeye de- vam edeceğini vurguladılar. Örneğin, Standard and Poors 500 ındeksine göre 2000 yılında ilk uç ay- lık döneminde Amerikan şirketlerinin kârlan, bir önceki yılın aynı dönemin- den belirgin olarak yüksekti. Şirket kârlannı ölçen S&P500 indeksi bu yı- lın ilk dört aylık döneminde yüzde 6'danfazla geriledi. Ikinci üç aylık dö- nemde de gerilemenin yüzde 16-17 düzeyine ulaşması bekleniyor. Aynı dönemde, teknoloji sektöründe bu gerileme yıllık yüzde 40 - yüzde 60 oranlarına ulaşıyor. Benzer bir durum Avrupa'da aynı sektörlerdeki şirketlerde de görülüyor (The Economist 21/06). Kârlan düşen şirketler ise hızla ser- maye harcamalannı kısıyor, işçi çıkart- maya başlıyorlar: bankalar ise şirket- lerin kredi reytinglerini düşürüyorlar. Bu arada, ABD'de borsa gelirieri, ge- çen yıl yüzde 5.8 gibi muazzam bir oranda gerileyen tüketicinin direnme gucünün zayıfladığı görülüyor. Geçmişe dönüş Aktardıklarım, dünya ekonomisin- de gelişen resesyonun, daha önceki- lerden önemli farklılıklar içerdiğini gösteriyor. Nitekim, Morgan Stanley ekonomistleri de yayımladıklan bir yo- rumda. bu noktaya dikkat çektiler (This Global Trade Recession is Different), bu kez dunya ekonomisi- nin şok emiciterden yoksun olduğu- nu vurguladılar. 1990'lann basındaki resesyon sırasında Rusya ve Doğu Avrupa dünya ekonomisiyle bütünle- şiyor, yeni yatınm alanlan ve milyon- larca yeni tüketici oluşuyordu. As- ya'da altyapı yatınmlannda patlama yaşanıyordu, Latin Amerika ülkeleri hiper enflasyon sürecinden yeni çık- mışlardı. Geçen dönemde şok emi- ci rolu üstlenen bölgeler, biraz da bu işlevlerinden dolayı (Asya inşaat sektörü köpüğü gibi) 1997'de çök- tuler. Aynı dönemde sermayenin dolaşımının hızlanması, telekom teknolojisindeki gelişmeler yeni yatınm olanaklan sağladı. Dikkatli bir bakış, dünya ekono- misinde birçok gelişmenin 1974'ten bu yana ilk kez yeniden gundeme geldiğini saptayabilir. Ekonomik resesyon, 1997-98 ma- li krizindekinden farklı bir yapış- kanlık kazanıyor, üretim ve yatınm düzlemlerini ("reel ekonomi") etki- si altına alıyor. Buradaki sorunlar kâr oranlan düşüş eğiliminin kar- şrt eğilimleri olarak devreye giren düzenleme yöntemlerinin işlevleri- nin tükenmeye başladığını gösteriyor. II. Dünya Savaşı sonrası dönemin ıstikrarlı ekonomik büyümesinin ta- butuna son çiviyı çakan 1974-1975 genelleşmiş resesyonu ekonomik si- yasi istikrarsızlıklar ve çalkantılaria do- lu yeni bir dönemin, kapitahzmin yeni bir uzun dönemli krizinin başladığını haber veriyordu. Üstelik bu resesyon da, tıpkı bugünkü gibi (1968-73) ku- resel çapta bir toplumsal hoşnutsuz- luk dalgasının ardından başlamıştı. Şimdi, bu yapısal kriz süreci içinde 1980'lerden sonra geliştirilen kriz dü- zenleme mekanizmalannın tüken- diğini ve yine önümüzde, belirsizlik- lerfe ve radikal değişik olanaklanyla dolu bir dönemin açıldığını düşündü- ren işaretler hızla çoğalıyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Borç Kamçısı Geçen günlerde Hazine, mayıs ayı iç borçlanma verilerini yayımladı. Çıplak sayılarla, mayıs ayında iç borçlar 25.3 katrilyon lira daha artmıştır. Ni- san 2001 sonunda toplam iç borç stoku 59.2 kat- rilyon liraydı. Mayıs ayı net borçlanmasının eklen- mesiyle mayıs sonunda iç borç stoku, 84.5 katril- yon liraya ulaşıyor. Gerçi iç borçların mayıstaki bu sıçraması, esas olarak, batık bankalarla kamu bankalarına yapılan senet ihraçlarından doğmaktadır. Yine de neresin- den bakılırsa bakılsın, iç borç yükü çok ağırdır ve giderek ağırlaşmaktadır. Geçen yılın, yani 2000'in sonunda iç borç top- lamı 36.4 katrilyon liraydı. Bu yılın ilk beş ayında, 48.1 katrilyon lira yeni iç borç alınmıştır. Bir baş- ka anlatımla, bu yılın ilk beş ayının iç borçlanma- sı, geçen yılın toplam iç borçlanmasından yüzde 32.1 daha fazladır. "Güçlü Ekonomiye Geçiş (GEG) Programı" adıyla kamuoyuna sunulan ekonomik istikrar prog- ramı, ekonominin bütününe ilişkin hedefler saptı- yor. GEG'in, 2001 yılı için net iç borç hedefi, top- lam ulusal gelirin (GSMH) yüzde 44,3 ü kadar ola- caktır; daha fazla değil (s.43). Aynı kaynak, 2001 yılı GSMH hedefini, cari fiyat- larla 182.4 katrilyon lira olarak öngörüyor. Progra- mın öbür "hedefleri" bir yana, mayıs sonunda ula- şılan 84.5 katrilyon liralık iç borç stoku, 2001 yılın- da elde edileceği beklenen toplam ulusal geli- rin yüzde 46.3'ünü aşıyor. Bunun anlamı, daha şimdiden net iç borç stokuyla ilgili hedefin iki pu- an aşıldığıdır. Program hedeflerinin tutması için hükümetin bu yıl bundan sonra hiç iç borçlanma- ya gitmemesi, tersine iç borç stokunu azaltması gerekiyor. Bu da beklenmiyor. GEG Programı, mayıs ayında tamamlandı ve IMF tarafından onaylandı. Program, üçyıllıktır; ya- ni 2003 yılını da kapsıyor. Bu tür programların ge- lecek yıllara ilişkin kestirimleri ve hedefleri tutma- yabilir; bunlar uzağı tam olarak göremeyebilir. Bu- na karşılık, sağlıklı bir programın, ilk aylardaki so- nuçları hedeflerineyakın olur; ilk ayların doğru kes- tirilmesi beklenir. Oysa GEG, daha doğduğu tarih- te önünü göremeyen bir özellik gösteriyor. Mayıs ayı net iç borç artışı, GEG Programı'nın daha uy- gulamanın başında yanlış sayısal dayanaklaria yola çıktığını gösteriyor. İç borçlanmanın bu olumsuzluğu iki açıdan önemlidir; biri GEG Programı'nın gerçekleşme şansı, ikincisi de yüksek faiz sorunudur. GEG'in hızlı savunucuları, sakın programa do- kunmayın. onu eleştirmeyin, sonra güven sar- sılır, ekonomiye zarar verirsiniz türünden "vaazlar" vererek kamuoyunu baskı altına almaya çalıştılar ve çalışıyoriar. Ustelik bunu, bilimsel etiketlerie ya- pıyorlar. "Şeyh kendisi uçamaz, onu müritleri uçu- nır" örneginde olduğu gibi, program ve yapıcısı, uçuruluyor. Ancak, bu uçurma, gerçekleri gizle- meye yetmiyor. Program daha doğarken gerçek- lerden uzaktır. Gelecek yılı ve ondan sonrasını doğru görmesi nasıl beklenir? Kısaca, GEG Programı, daha işin başında güven vermiyor. Elinde ekonomik güç olmayanlar için bu güven konusu biranlam taşımaz. Sermaye sahip- leri için ise durum çok farklıdır. Nasıl mı? Devlete borç verenler, esas olarak bankalar- dır. Hazine'nın iç borç isteminin yaklaşık yüzde 80'ini bankalar, onların içinde de 4-5 büyük ban- ka karşılıyor. Hazine'ye borç verenler, hükümetin borçlanma zorunluluğunu biliyor. Bu nedenle de her borç veren gibi, sahip oldukları gücü iyı kulla- nıyor. Faiz oranlannı kendileri saptıyor. Gerek takas işleminde gerekse son ihalede görüldüğü gibi Hazine, borç verenlerin saptadığı faizi kuzu ku- zu kabul ediyor, başka bir şey yapamıyor. Kısaca, hükümete borç verenler, faizlerin düşü- rülmesine olanak tanımıyor. Faizler düşmeyince de, enflasyon oranı başta olmak üzere öbür eko- nomik hedeflerin tutması olasılığı giderek azalıyor. Kaldı ki, bankaların çok güçlü yabancı sıcak para bağlantıları var ve son günlerde yaptıkları gibi, dö- viz kozunu kullanmaya bayılırlar. Halk ezilirken hükümet ve GEG Programı, yük- sek döviz kuru ile yüksek faiz arasında sallanıyor. e-posta: yakup(« metu.edu.tr Bireysel emekliliğe doğru I .\NKARA (AA)- Sigortacılık prensibine göre isteyen herkese ikinci bir emeklilik geliri sağlanmasını amaçlayan "bireysel emeklilik" sistemi 7 Ekinı'den itibaren resmen vürürlüğe girecek. En az 10 yıl sistemde bulunan katıhmcılann 56 yaşını tamamladıktan sonra emekli olmasını öngören sistemin sağlayacağı vergisel avantajlara ilişkin düzenlemeleri içeren yasa 28 Haziran'da TBMM'de kabul edildi. Tüp geçit Hıalesi hattaya • KÜTAHY.\ (XX) - Ulaştırma Bakanı Enıs Öksüz, Istanbul Boğazf nda yapılması planlanan "Tüp Geçit Projesi"nin ilk ihalesinin tamamlandığını ve imzalann önumüzdeki hafta atılacağını bildirdi. Öksüz, Japonlann. "şeref abidesi" olarak nitelendirdiği bu proje ile Asya ve Av rupa kıtalannın lstanbul Boğazı altından birbırine bağlanacağını anlattı. Vakıf şIrketlepine 'hüküm' şartı • ANKARA (A.\) - Şirket veva iktisadi işletme kurmak isteyen vakıflann senetlerinde. bunlan kurabileceklerine dair hüküm bulunması şartı aranacak. Vakıflann iş ve işlemleriyle ilgili tebliğe konulan ek fıkraya göre, şirket ve iktisadi işletme kurmak isteyen vakıflar. senetlerinde bunlan kurabileceklerine dair hüküm bulunduracaklar. Otoyol zammma siyah protesto • Ekonomi Servisi - Müstakıl Tüketıcıler Bırlıği ü>esi bir grup, köprü ve otoyol zammını protesto amacıyla TEM Otoyolu Mahmutbey gişelerinde otomobillerin aynalanna siyah kurdele bağladı. Gişeler önünde toplanarak "si>ah kurdele geri döndü" adını verdıkleri eylemi başlatan grup adına açıklama yapan Birlik Genel Başkan Yardımcısı Ömer Keser, şubat ayından bu yana Türkiye'de büyük bir bunalım yaşandığım. ancak halkın ülkenın bu bunalımdan çıkabilmesi için el ele vererek büyük bir sabır gösterdiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle