17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2001 ÇARŞAMBA HABERLER Pişkinsürün • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - DSP Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün, Başbakan Bülent Ecevit'e karşı genel başkan adayı olduğu DSP kongresinin iptali istemiyle açtığı dava başladı. Ankara 8'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yapılan ilk duruşmaya Pişkinsüt katılmadı. DSP avukatı, mahkemenin görevsiz olduğunu öne sürerek davanın reddedilmesini istedi. Yargıç, taraflara görüşlerini ve kanıtlannı sunmalan için süre tanıyarak duruşmayı ekim ayına erteledi. Yine tabanca ve cep telefonu • İSTANBUL(AA)-Il Jandarma Komutanlığı'ndan alınan bilgiye göre, Bayrampaşa Cezaevi'nde jandarma ve infaz koruma memurlannın birlikte gerçekleştırdiklen arama sonucu. bir 7.65 milımetre çapında tabanca, bir şarjör ve yedi fişek ite iki cep telefonu, üç şarj aleti ve bir SIM kart ele geçirildi. Aynca cezaevinin çöp mahalline dışandan atıldığı anlaşılan bir paketten de iki cep telefonu. bir batarya ve lOgram esrarçıktı. Yeni ekiplep göreve başladı • lstanbul Haber Servisi - tstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, kapkaç ve yankesicilik suçlannın önlenebılmesi amacıyla kurulan ve 100 personelden oluşan "Yildınm Sivıl Ekıpler Amirliği" törenle göreve başladı. lstanbul Valisi Erol Çakır, yeni kurulan bırimın temel prensibinin. "suçlulann ve suçun yoğunlaştığı yerlerde polisin de yoğunlaşması" olduğunu belirtti. Törenın ardından, "Yıldınm Sivil Ekipler Amirliği" ilk uygulamasını Eminönü bölgesinde yaptı. Ekipler, burada durumlanndan şüphelendikleri çok sayıda kişiyi gözaltma aldılar. Kemat Türkler davası • lstanbul Haber Servisi - DlSK genel . başkanlarından Kemal Tûrkler'i 21 yıl önce öldürenlerden biri olduğu öne sürülen Ünal Osmanağaoğlu' nun, ölüm cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, geçen celse ara karannın bendi doğrultusunda taraf vekillerinden talep ve beyanlannı yazılı olarak sunmalan için yeniden süre venlmesine karar vererek duruşmayı erteledi. Uyuşturucu operasyonu • EDİRNE(AA)- Edirne'nin Kapıkule Sınır Kapısı'nda. Türkiye'ye esrar maddesi sokmak isteyen Bulgar uyruklu Afize Fetinova adlı bir kadın yakalandı. Fetinova'nm el çantasında 9 paket içinde 15 milyar lira değennde, toplam 3 kilo 250 gram esrar maddesi ele geçirildi. Fetinova, gözaltına alınarak adli işlemlere başlandı. ODTÜ Rektörü Akbulut: Düzenlemeden tıp fakültesi akademisyenleri rahatsız Rektörler maaşları az buldııANKARA (ANKA) - Hükümetin, özellikle rektörlerin girişimleri üzerine kamu görevlilerinin maaşlannda düzen- leme yapmak için çıkardığı kanun hük- münde kararname (KHK),rektörleritat- min etmedi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut genel olarak KHK'yi olumlu bulduklannı ancak tıp fakültele- rindeki akademisyenlere bir katkı getir- mediğini, bunun da tepkilere yol açuğı- nı belirtti. Akbulut, devlet üniversitele- ri rektörleri ile bir toplantı yaparak, KHK'yi değerlendıreceklerini ve alına- cak karara göre bir tavır takınacaklannı bildirdi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbu- lut, hükümetin KHK çıkararak olumlu bir adım attığını ancak düzenlemeier ko- nusunda net bir sonucun ortaya çıkma- dığmı belirtti. Kamu çalışanlanmn ma- aşlannda düzenleme öngören KHK ile artışlan belirleme yetkisının Bakanlar Kurulu'na bırakıldığını anımsatan Ak- bulut, "Bakanlar Kurulu'nun ne yapa- cağını görmek gereldr. Ancak bizim so- runlanmızı görerek bir karar alacakla- nna inanıyoruz. Bir adım atılnıışür ve yapüacak iyileştirmelerin önü açıktır. Hükümetimizin, olanaklar ölçüsünde elinden geleni yapacağına inanıyoruz" diye konuştu. ilk ıncelemeleri sonucun- da KHK'nin genel olarak olumlu olma- sına karşın, özellikle tıp fakültelerinde görev yapan akademisyenlere yeni bir katkı sağlamadığını belirten Akbulut, bunun da tepkilere yol açtığını bildirdi. Akbulut şurilan söyledi: "KHK'de tıp fakültelerinde görevli akademisyenler için hiçbir şey yok. Tıp fakültelerinde çalışanlar, döner serma- yeden pay aldığı için görev tazminatı ala- mayacak. Başka fakültelerde görevli pro- fesöre 300 mihon artış sağlansa büe tıp fakültelerindeki bir profesör bir tek lira büe alamayacak. Aynca geçen günlerde vapüan bir düzenleme ile makam tazmi- natlan da döner sermaje paylaruun he- saplanmasında devre dışı bırakıldı. Yal- ruzca bu düzenleme ile tıp fakültelerinde- ki arkadaşlar 130 mihon lira eksik ala- cak. Arkadaşlar döner sennayeden pay ahyoriar diye jeni düzenlemeden pay al- mamalan düşünülemez. Döner sermaje yasa ile tanınnuş bir hak; beğenirsiniz, beğenmezsiniz." KHK'de tıp fakültelerinın yer alma- masmın tepkilere yol açtığını, özellikle tıp fakültesinde görevli öğretim üyeleri- nın rektörlen zorladığını belirten Akbu- lut, Hacettepe Üniversıtesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Ozgen, Ankara Üniversite- si Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras ve Ga- zı Ünıversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan ile bir araya geleceklerini ve KHK'yi değerlendıreceklerini bildirdi. Hafta sonunda da bütün rektörlerle bir araya geleceklerini ifade eden Akbulut, "Biz ilk incelemelerimizde bu sonuca u- laşök. Rektörarkadaşlanmızuı hepsiay- n ayn inceleme j apnnyorlar. Bugün An- kara'da 4 devlet ünhersitesinin rektörü olarak bir araya geleceğiz, Sonra da haf- ta sonunda bütün rektörlerle KHK'yi bir kez daha tartışacağız. Çıkacak sonuca göre, taleplerimizi bir kez daha hüküme- te ileteceğiz'' diye konuştu. Türkiye Cazeteciler Cemiyeti Basın ozgurlugu ödülü Güreli'ye İstanbul Haber Servisi -Türkiye Gazeteciler Ce- miyeti'nin (TGC) basın özgürlüğünün öneminı vurgulamak amacıyla ge- leneksel olarak düzenle- diği "Basın Özgürlüğü Ödülü"nü kişi bazında eski TGC Başkanı, gaze- teci Nail Güreli. kurum bazında lstanbul Üniver- sıtesi lletişim Fakültesi aldı. Ödül töreni basında sansüre gazeteciler tara- fından son verilişinin yıl- dönümü olan 24 Tem- muz'da Dolmabahçe Sa- rayı'nda yapılacak. TGC'nin heryıl düzen- lediği "Basın < ÖdühT açıklandı. TGC'den yapı- lan yazılı açıklamaya gö- re TGC merkezinde, D- SP lstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, DYP ls- tanbul Milletvekili Celal Adan, Türkiye Barolar Birliği adına Avukat Ka- zun Kolcuoğlu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (T- GS) Genel Başkanı Ziya Sonay, Gazete Sahipleri Birliği Genel Sekreteri Ömer Ersöz, 1Ü lletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin, TGC Genel Sekreteri Turgay Ofcayto ve TGC Yönetim Kurulu üyesi Zafer Atay'dan oluşan Büyük Seçici Kurul, TGC Baş- kanı Orhan Erinç baş- kanlığında toplandı. Ya- pılan değerlendirmeler sonucu, gerek uzun süre- li meslek yaşamı boyun- ca, gerekse de TGC ve T- GS'de yönetici ve başkan olarak basın özgürlüğü- nün savunmasına yaptığı, kamuoyuna da mal olan çalışmalan nedeniyle "kişi'' bazında eski TGC Başkanı ve Milliyet gaze- tesi yazan Nail Güreli, oybirliği ile ödüle değer görüldü. Kurum bazında ise 1950 yılında "Gaze- tecüik Enstftüsü" olarak kurulan, daha sonra yük- sekokul ve iletişim fakül- tesi olarak hizmet. veren IÜ lletişim Fakültesi, mesleki yaymlan, dünya ölçeğinden basın özgür- lüğü konusunda aktardığı bilimsel çalışmalan dik- kate alınarak yine oybir- liği ile ödüllendirildi. TGC, basın özgürlüğü- nün önemini vurgulamak amacıyla, bunu savunan ve bu uğurda çaba harca- yan kişi ve kuruluşlara 1989 yıjından bu yana "Basın Özgürlüğü'' ödü- lü veriyor. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN DEP milletvekillerinin adil yargılanmadığına karar verildi AIHM: Türkiye suçlu Birdal: Önce demokrasi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -İnsan Haklan Der'neği (ÎHD) Onursal Başkanı Aktn Birdal, derneğin Türkiye'nin yüz akı olduğunu söyledi. İnsan haklan konusunda 15 yıldan bu yana faaliyet gösteren İHD'nin, kuruluş yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenleyen İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül. Türkiye toplumunun çoğulcu etnik, dilsel, dinsel ve kültürel dokusu ile 12 Eylül anayasası ve yasalanmn çerçeveiediği siyasi ve hukuksal yapıyla çeliştiğini belirterek TaZITIİnat CezaSI Türkiye'nin Avrupa însan Haklan Sözleşmesi'nin 6. maddesini ihlal ettiği görüşüne varan mahkeme, şikâyet başvurusu yapanlara kişi başına 25 bin dolar ve mahkeme masrafı için 10 bin dolar ödenmesini kararlaştırdı. STRASBOURG (AA) - Avrupa insan Haklan Mahkemesı (AİHM), Anayasa Mahkemesı tarafindan kapatılan Demokrasi Partısı'nın (DEP) cezaevinde bulunan 4 eski milletvekilinin şikâyet başvurusunda, Türkiye'nin maddi tazminat ödemesine karar verdi. AlHM, Leyla Zana, Selim Sadak, Hatip Dicle ve Orhan Doğan'ın başvunısuyla ılgili olarak, eski milletvekillerini yargılayan DGM'nin tarafsız ve bağımsız farklı dillerin ve kültürlerin kendisini koruması ve geliştirmesi gerektiğini, daha yüksek ekonomik ve sosyal standartlann insan haklan ve demokrasi olmadan kazanılamayacağını vurguladı. Akm Birdal da demokratik değişim ve dönüşümün kaçuulmaz olduğunu bildirerek derneğin önceleri siyasiler tarafından kabul edilmediğini, bugün ise derneği herkesin tanıdığını, fakat siyasetçilerin bu konuda gerekli çabayı göstermediğini söyledi. olmadığı gerekçesiyle, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 6. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği görüşüne vardı. Diğer maddelerden yapılan şikâyetleri incelemeye gerek görmediğini açıklayan mahkeme, Türkiye'nin şikâyet başvurusu yapanlara kişi başına 25 bin ABD Dolan ve mahkeme masrafı için ise toplam 10 bin ABD Dolan ödemesini kararlaştırdı. 1994 yılında 15'eryıl hapis cezasına çarptırılan Leyla Zana. Selim Sadak, Hatip Dicle ve Orhan Doğan. 1996 yılında yaptıklan baş\ uruda, Avrupa insan Haklan Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10., örgütlenme hakkıyla ılgili 11., ayınmcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. ve adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdi. AİHM, kapatılan DEP'in 6 eski milletvekili Mahmut Ahnak, Sun Sakık. Ahmet Türk. Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Leyla Zana'nın daha önce yaptıklan ilk şikâyet başvurusunda da Türkiye'nin tazminat ödemesini istemişti. Mahkeme, ilk başvuruyla ilgili olarak Türkiye'nin Avrupa insan Haklan Sözleşmesi'nin gözaltı ve mahkeme süresiyle ilgili maddelerinin ihlal edildiği görüşüne varmıştı. SlFIR NOKTA SI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Türkiye, yıllarca komünizm tehlikesinden, ardından bölün- me tehlikesinden, son olarak da şeriat tehlikesinden kurta- nldı. Bütün bu kurtarma ope- rasyonlan sayesinde dünyanın en örgütlü devleti, en kuvvetli ordusu, en yetenekli istihbarat örgütü, en gelişmiş dinleme ekipleri yaratıldı. "Güçlü devlet, güçlü iktidar" başta MHP olmak üzere siyasi partilerimizin ve askeri darbe- cilerimizin temel hedefiydi. Ka- bul edelim ki, devleti bugün ge- tirdikleri noktayla onlar hedefle- rine ulaştılar. Güçlü devlet ve güçlü iktidar kuruldu. Bu iktidar ve devletten korku duymayan yurttaş kalmadı. Herkes devle- ti görünce hazırola geçti. • • • Içeride halkını korkutan, hakkını arayanın kafasını kıran otoriter devlet, bu arada kor- kusuz banka hortumculan, yi- ğit milliyetçiler, kahraman maf- ya babalan, işkence şampiyo- nu görevliler yarattı. Unutma- Gelin Sistem Tartışması Yapalım yalım ki bugün ekonomisi dur- ma noktasına gelip iflas eden devlet, hiçbir yargısız infazın hesabını vermedi, hiçbir faili meçhul cinayeti aydınlatma zahmetine katlanmadı. Bunla- nn hesabını sormaya kalkanla- rın ise haddini bildirerek örnek bir güçlü devlet olduğunu dos- ta düşmana kanrtladı. Avrupa ülketeri, soğuk savaş döneminden kalma kontrgeril- la (gladyo) örgütlenmelerini devletten temizledi, Lockheed yolsuzluğu gibi yolsuzluklara kanşan bürokratlan, askerleri yargıya teslim etti. Halkını kor- kutan son Türk devleti ise bü- tün bu alanlarda direnç gös- terdi, görevlilerini teslim etme- di. Ne Lockheed vurguncuları, ne kontrgerillacılar ortaya çı- kanldılar. Ne de onlardan he- sap soruldu. • • • Son Türk devleti, Kıbns'ta "yaşayan efsane" Denktaş'a dayanarak, Kıbns sorununun çözümsüzlüğe mahkûm edil- mesinde büyük başan göster- dı. Bütün bu ve bunun gibi ko- nularda yapılacak tartışmalan, yöneltilecek eleştirileri sustu- racak önlemleri almada, ola- ğanüstü bir dinamizm göster- di. Son Türk devleti, 1982 Ana- yasası'na, onun yarartığı ku- rumlara sanldı. Despotik ve otoriter sistemin bir parçası olan Siyasi Partiler Yasası, Se- çim Yasası, Dernekler Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Sen- dikalarYasası gibi birçokyasa- yı değiştirmemekte direndi. Di- renirken, direnirken sonunda koca ve muhteşem bir devlet yaratıldı. Gelin görün ki bu koca dev- let, halkı aç susuz bıraktı. Dün- yanın en adil olmayan gelir da- ğılımını yarattı. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu, baskıcı, despotik bir devlet, şu anda önümüzde du- ruyor. ••• Her gün artan dolar, düşen borsa, birtürlü ödenemeyen iç ve dış borçlar, bütün toplumun uykusunu kaçınyor. Işsiz sayı- sı artıyor, gelir düşüyor, halk yoksullaşıyor, şirketler batıyor. Gelecek umudu yok oluyor. Bu ortamda bütün uzmanlar oturmuş, ekonomiyi nasıl dü- zelteceklerini konuşup duru- yorlar. Kimisi vergi sisteminin düzeltilmesi gerektiğini, kimisi banka hortumcularının peşin- de koşmayı, kimisi IMF'ye tes- lim olmamayı söylüyor. Daha birçok ekonomik reçete yazı- lıp, çizilip duruyor. • • • Defalarca söyledik, söyle- mekten de bıkmayacağız. Bu kriz ekonomik bir kriz değil, ya- pısal bir kriz. Çözümü de bu nedenle siyasal. Atılacak bir- kaç radikal siyasi adım, bir an- da bütün havayı degiştirebilir. Ömeğin Kıbns sorunu: Bu so- runu çözecek ipler Türkiye'nin elinde. Adada barışçı ve iki ta- rafın varlığına dayalı bir fede- rasyon adımı atılabilir. Türkiye Kopenhag kriterierini uygula- mak yönünde bir irade ortaya koyabilir. Bu yönde atılacak adımlar bir anda Türkiye'ye olan güve- ni arttırabilir. Mali sıkıntılan at- latabilmek için yeni maddi ola- naklar yaratabilir. • • • Gelin siyasi yapıyı, Türki- ye'yi bütün dünyadan tecrft e- den bu otoriter sistemi tartışa- lım. Türkiye'yi bir "güvenlik deWef/"nden çıkarıp bir de- mokratik devlete dönüştüre- lim. Yoksa daha çok çırpınıp dururuz. Krizin biri bitip diğe- ri başlar. Sorun sistemde, 12 Eylül'de pekiştirilen devlet ya- pısında. GLOBAI^OIİTİKÜLTÜR ERGtN YILDKOĞLU Cenova 2001 Bu hafta sonu, Cenova'da G7 Grubu ülkelerinin (ABD, Japonya, Almanya, Ingiltere, Fransa, Itarya, Kanada) yıllık zirve toplantısı yapılacak. Bu toplan- tının sembolik biranlamı da var. Bu, yalnızca, bu top- lantının, bundan yakaşık artı yüz yıl önce kapitaliz- min dünyaya geldiği kentlerden birinde yapılıyor ol- masından kaynaklanmıyor. Toplantı dünya ekono- misinin ufkunda kara bulutlann oluşmaya başladığı çok özel bir konjonktürde yapılıyor. Çok büyük bir protestocu grubunun toplantıyı engellemek için, Av- rupa'nın her yerinden Cenova'ya akacak olması da bu sembolik anlamı güçlendiriyor. 'Perfect storm' Cenova toplantısı çok özel bir konjonktürde ya- pılıyor, çünkü, geçen yıllarda ve nihayet aylarda, ka- pitalist dünya ekonomisinin çeşitli bölgelerinde, dü- zeylerinde birikmeye başlayan basınçlar, David Ig- natius'un, International Herld Tribune'deki pazar- tesi yazısında, işaret ettiği gibi, bir "perfect s- torm"ur\ (Mükemmel Fırtına-Film) yaklaşmakta ol- duğunu gösteriyor. Bu "perfecfsform"gerçekleşir- se, bugünkü küreselleşme sürecinin, hâlâ tek kutup- luluğunu koruyan hegemonik dünya sisteminin, "batmasının" olasılığı, yabana atılamayacak kadar yüksek. The Observer'in baş yorumcusu ve In- dustrial Society dırektoru Will Hutton, "Önümüz- deki 12 ay dünya ekonomisi açısından, 1974 pet- rol krizinden bu yana en kritik dönem" diyor. Focus on Global South Enstitüsü'nün direktö- rü, Walden Bello'nun Genova ile ilgili bir yazısında, işaret ettiği kimi gelişmeler, yaklaşmakta olan fırtı- nanın anlaşılmasına yardımcı olabilir. Kısaca özet- lersek: a) ABD, çok taraflı (multılateral) diplomatik ilişikler yaklaşımını terk ederek, tek taraflı (unilalte- ral) uygulamalara yöneliyor. b) Asya krizinden son- ra IMF politikalan meşruiyetini kaybetmeye başla- dı, c) Günümüzde kapitalizmin dünya ölçeğinde egemen biçimleri olan büyük şirketlerin etkinlikleri artık giderek artan bir biçimde sorgulanıyor, böyle- ce büyük şirketlerin egemenliğindeki küreselleşme sürecinin meşruiyeti de giderek zayıflıyor, d) Geliş- mekte olan ülkelerde demokrasiler, artan yolsuz- luk, yoksullaşma ve ekonomik krizin etkileri altında hızla çürüyor, e) Benzer bir süreç Batı demokrasile- rinde de görülmeye başladı, f) Nihayet tüm bunlar dünya ekonomisinde, şimdi sert veeşzamanlı birre- sesyona girmeye başlayan aşın üretim krizıyle de çakışıyor. Ek olarak, Morgan Stanley Oean Wrtter baş ekonomisti David Roach'dan daha önce ak- tardıklarımızı da hatırlayabiliriz: Dünya halklan, di- ğer bir deyişle özneler de artık eskisi gibi davranmı- yorlar. Seattle'dan Cenova'ya uzanan bir seri ola- yın gösterdiği gibi sistemi sorgulamaya başladılar. Önemli bir dönemeçteyiz ama... Tüm bu gelişmeler, "Dünya ekonomisinin ABD hegemonyası altında düzenlenmesi projesinin, di- ğer bir deyişle küreselleşme sürecinin, önemli bir dönemece geldiğine" işaret ediyor. V.l. Lenin'in ulusal krizler için geliştirdiği bir çözümlemeyi küre- sel düzeye uygulamayı denersek, dünya ekonomi- sini / polrtikasını yönetenler giderek yönetemez hale geliyoriar, dünya ekonomisini / politikasını oluşturanlar ise artık yönetilme biçimlerinden hoşnırt değiller. Ama, eskisi gibi yönetilmek iste- meyenlerin nasıl yönetilmek istedikleri henüz pek belli değil. Örneğin, sistem (küreselleşme ve kapi- talizm) karşıtı hareketlerin henüz ortak bir paradig- mada buluşamadığı, parçaiı tepkiler olarak bir ara- da durmaya devam ettiği görülüyor. Bu hareketin, kendisinden önceki, 1830'lardan 1970'lere kadar uzanan antikapitalist mücadelelerin, devrimlerin ve bağımsızlık savaşlannın deneylerinin mirasını dev- ralmadığı takdirde kendi amaçlannı belirginleştir- mesi çok zor. Hareketin içinde henüz, antikapitaliz- min ilk romantik döneminden kalma anarşist, sen- dikalist, etik çözümlemeler yaygın. Bunlann yerini, günümüzün koşullanna uygun modem çözümle- melere bırakması gerekiyor. Diğer taraftan, küreselleşme karşıtı hareketin, kü- reseleşmeye karşı mücadeleyi, haklı olarak, küresel düzeye taşımaya çalışmasına karşılık, çoğu kez kü- resel direnişin enerjisini yerel düzeye taşımakta ba- şanlı olamadığı görülüyor. Bu başansızlık, küreselleşmeci ideolojinin ulus devletlerin önemini yitirdiğine ilişkin radikal bir bi- çimde yanlış, çözümlemelerinin ciddiye alınmasın- dan kaynaklanıyor. Bu yanlış çözümlemelerin etki- siyle, küreselleşme karşıtı hareket, mücadelesini, artık ulus devletleri aşan, onlann ötesinde oluştuğu varsayılan yeni bir alana taşımaya çalışıyor. Ancak, hem ulus devletlerin ötesinde, özgün siyasi ve eko- nomik bir coğrafya/uzam olduğuna ilişkin henüz ol- gusal ve teorik kanıtlar yok. Hem de küreselleşme- ye, kapitalizme karşı siyasi mücadeleyi, bu olmayan uzama taşımaya çalışanlar, en sert mücadeleleri başka ulus devletlerin topraklannda sürdürürken, kendi ülkelerinin topraklannda siyaseti, "Küresel sermayeye karşı direnişi küresel boyutlara taşıya- madıkça çıkış yolunun olmadığına" ilişkin sapta- maların da etkisiyle, küreselleşmeci güçlere terk et- meye başlıyortar. Bu koşullarda, küresel alanda mü- cadele etmeye çabalarken, IMF'nin dayattığı prog- ramlara, "ararejim tehlikelerine"karşı aynıetkinlik- te tepki göstermenin olanaklan zayıflamaya başlı- yor. Cenova'ya direnmeye giderken, evdeki az bu- çuk demokrasiden de olmamaya dikkat etmekte fayda var! lstanbul Haber Servisi - 'Karagümrük Çetesi' olarak bılınen organize suç örgütü elebaşısı Nuri Ergin ile kardeşi Vedat Ergin'in de aralannda bulunduğu 5 samğın 'adam öldünneye tam teşebbüs' suçundan yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, Sami Tokur dinlenmeden karar vermenin mümkün olmadığını. bu nedenle duruşmayı ertelemek zorunda kaldıklanm bildirdi. • ANKARA (ANKA) - Iran'ın, Hizbullah örgütüne sılah yardımı yapmak amacıyla Türkiye üzerinden oluşturduğu hava köprüsünü, Türkiye'nin mal bildirimi talebi üzerine değiştirmek zorunda kaldığı belirtildi. Israil'in Ha'aretz gazetesinin "Iran hava köprüsü Hizbullah'a daha fazla silah gönderiyor" başlıklı haber yorumunda, Iran'ın Hizbullah'a geçen günlerde Suriye üzerinden yüzlerce tonluk silah ve askeri yardım gönderdiği öne sürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle