Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Pişkinsürün
• ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) -
DSP Aydın Milletvekili
Sema Pişkinsüt'ün,
Başbakan Bülent
Ecevit'e karşı genel
başkan adayı olduğu
DSP kongresinin iptali
istemiyle açtığı dava
başladı. Ankara 8'inci
Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde yapılan
ilk duruşmaya Pişkinsüt
katılmadı. DSP avukatı,
mahkemenin görevsiz
olduğunu öne sürerek
davanın reddedilmesini
istedi. Yargıç, taraflara
görüşlerini ve kanıtlannı
sunmalan için süre
tanıyarak duruşmayı
ekim ayına erteledi.
Yine tabanca ve
cep telefonu
• İSTANBUL(AA)-Il
Jandarma
Komutanlığı'ndan alınan
bilgiye göre, Bayrampaşa
Cezaevi'nde jandarma ve
infaz koruma
memurlannın birlikte
gerçekleştırdiklen arama
sonucu. bir 7.65
milımetre çapında
tabanca, bir şarjör ve yedi
fişek ite iki cep telefonu,
üç şarj aleti ve bir SIM
kart ele geçirildi.
Aynca cezaevinin çöp
mahalline dışandan
atıldığı anlaşılan bir
paketten de iki cep
telefonu. bir batarya ve
lOgram esrarçıktı.
Yeni ekiplep
göreve başladı
• lstanbul Haber
Servisi - tstanbul
Emniyet Müdürlüğü
bünyesinde, kapkaç ve
yankesicilik suçlannın
önlenebılmesi amacıyla
kurulan ve 100
personelden oluşan
"Yildınm Sivıl Ekıpler
Amirliği" törenle göreve
başladı. lstanbul Valisi
Erol Çakır, yeni kurulan
bırimın temel
prensibinin. "suçlulann
ve suçun yoğunlaştığı
yerlerde polisin de
yoğunlaşması"
olduğunu belirtti.
Törenın ardından,
"Yıldınm Sivil Ekipler
Amirliği" ilk
uygulamasını Eminönü
bölgesinde yaptı.
Ekipler, burada
durumlanndan
şüphelendikleri çok
sayıda kişiyi gözaltma
aldılar.
Kemat Türkler
davası
• lstanbul Haber
Servisi - DlSK genel
. başkanlarından Kemal
Tûrkler'i 21 yıl önce
öldürenlerden biri
olduğu öne sürülen Ünal
Osmanağaoğlu' nun,
ölüm cezası istemiyle
yargılanmasına devam
edildi. Mahkeme, geçen
celse ara karannın bendi
doğrultusunda taraf
vekillerinden talep ve
beyanlannı yazılı olarak
sunmalan için yeniden
süre venlmesine karar
vererek duruşmayı
erteledi.
Uyuşturucu
operasyonu
• EDİRNE(AA)-
Edirne'nin Kapıkule
Sınır Kapısı'nda.
Türkiye'ye esrar
maddesi sokmak isteyen
Bulgar uyruklu Afize
Fetinova adlı bir kadın
yakalandı. Fetinova'nm
el çantasında 9 paket
içinde 15 milyar lira
değennde, toplam 3 kilo
250 gram esrar maddesi
ele geçirildi. Fetinova,
gözaltına alınarak adli
işlemlere başlandı.
ODTÜ Rektörü Akbulut: Düzenlemeden tıp fakültesi akademisyenleri rahatsız
Rektörler maaşları az buldııANKARA (ANKA) - Hükümetin,
özellikle rektörlerin girişimleri üzerine
kamu görevlilerinin maaşlannda düzen-
leme yapmak için çıkardığı kanun hük-
münde kararname (KHK),rektörleritat-
min etmedi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr.
Ural Akbulut genel olarak KHK'yi
olumlu bulduklannı ancak tıp fakültele-
rindeki akademisyenlere bir katkı getir-
mediğini, bunun da tepkilere yol açuğı-
nı belirtti. Akbulut, devlet üniversitele-
ri rektörleri ile bir toplantı yaparak,
KHK'yi değerlendıreceklerini ve alına-
cak karara göre bir tavır takınacaklannı
bildirdi.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbu-
lut, hükümetin KHK çıkararak olumlu
bir adım attığını ancak düzenlemeier ko-
nusunda net bir sonucun ortaya çıkma-
dığmı belirtti. Kamu çalışanlanmn ma-
aşlannda düzenleme öngören KHK ile
artışlan belirleme yetkisının Bakanlar
Kurulu'na bırakıldığını anımsatan Ak-
bulut, "Bakanlar Kurulu'nun ne yapa-
cağını görmek gereldr. Ancak bizim so-
runlanmızı görerek bir karar alacakla-
nna inanıyoruz. Bir adım atılnıışür ve
yapüacak iyileştirmelerin önü açıktır.
Hükümetimizin, olanaklar ölçüsünde
elinden geleni yapacağına inanıyoruz"
diye konuştu. ilk ıncelemeleri sonucun-
da KHK'nin genel olarak olumlu olma-
sına karşın, özellikle tıp fakültelerinde
görev yapan akademisyenlere yeni bir
katkı sağlamadığını belirten Akbulut,
bunun da tepkilere yol açtığını bildirdi.
Akbulut şurilan söyledi:
"KHK'de tıp fakültelerinde görevli
akademisyenler için hiçbir şey yok. Tıp
fakültelerinde çalışanlar, döner serma-
yeden pay aldığı için görev tazminatı ala-
mayacak. Başka fakültelerde görevli pro-
fesöre 300 mihon artış sağlansa büe tıp
fakültelerindeki bir profesör bir tek lira
büe alamayacak. Aynca geçen günlerde
vapüan bir düzenleme ile makam tazmi-
natlan da döner sermaje paylaruun he-
saplanmasında devre dışı bırakıldı. Yal-
ruzca bu düzenleme ile tıp fakültelerinde-
ki arkadaşlar 130 mihon lira eksik ala-
cak. Arkadaşlar döner sennayeden pay
ahyoriar diye jeni düzenlemeden pay al-
mamalan düşünülemez. Döner sermaje
yasa ile tanınnuş bir hak; beğenirsiniz,
beğenmezsiniz."
KHK'de tıp fakültelerinın yer alma-
masmın tepkilere yol açtığını, özellikle
tıp fakültesinde görevli öğretim üyeleri-
nın rektörlen zorladığını belirten Akbu-
lut, Hacettepe Üniversıtesi Rektörü Prof.
Dr. Tunçalp Ozgen, Ankara Üniversite-
si Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras ve Ga-
zı Ünıversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza
Ayhan ile bir araya geleceklerini ve
KHK'yi değerlendıreceklerini bildirdi.
Hafta sonunda da bütün rektörlerle bir
araya geleceklerini ifade eden Akbulut,
"Biz ilk incelemelerimizde bu sonuca u-
laşök. Rektörarkadaşlanmızuı hepsiay-
n ayn inceleme j apnnyorlar. Bugün An-
kara'da 4 devlet ünhersitesinin rektörü
olarak bir araya geleceğiz, Sonra da haf-
ta sonunda bütün rektörlerle KHK'yi bir
kez daha tartışacağız. Çıkacak sonuca
göre, taleplerimizi bir kez daha hüküme-
te ileteceğiz'' diye konuştu.
Türkiye Cazeteciler Cemiyeti
Basın ozgurlugu
ödülü Güreli'ye
İstanbul Haber Servisi
-Türkiye Gazeteciler Ce-
miyeti'nin (TGC) basın
özgürlüğünün öneminı
vurgulamak amacıyla ge-
leneksel olarak düzenle-
diği "Basın Özgürlüğü
Ödülü"nü kişi bazında
eski TGC Başkanı, gaze-
teci Nail Güreli. kurum
bazında lstanbul Üniver-
sıtesi lletişim Fakültesi
aldı. Ödül töreni basında
sansüre gazeteciler tara-
fından son verilişinin yıl-
dönümü olan 24 Tem-
muz'da Dolmabahçe Sa-
rayı'nda yapılacak.
TGC'nin heryıl düzen-
lediği "Basın <
ÖdühT
açıklandı. TGC'den yapı-
lan yazılı açıklamaya gö-
re TGC merkezinde, D-
SP lstanbul Milletvekili
Süleyman Yağız, DYP ls-
tanbul Milletvekili Celal
Adan, Türkiye Barolar
Birliği adına Avukat Ka-
zun Kolcuoğlu. Türkiye
Gazeteciler Sendikası (T-
GS) Genel Başkanı Ziya
Sonay, Gazete Sahipleri
Birliği Genel Sekreteri
Ömer Ersöz, 1Ü lletişim
Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Suat Gezgin, TGC
Genel Sekreteri Turgay
Ofcayto ve TGC Yönetim
Kurulu üyesi Zafer
Atay'dan oluşan Büyük
Seçici Kurul, TGC Baş-
kanı Orhan Erinç baş-
kanlığında toplandı. Ya-
pılan değerlendirmeler
sonucu, gerek uzun süre-
li meslek yaşamı boyun-
ca, gerekse de TGC ve T-
GS'de yönetici ve başkan
olarak basın özgürlüğü-
nün savunmasına yaptığı,
kamuoyuna da mal olan
çalışmalan nedeniyle
"kişi'' bazında eski TGC
Başkanı ve Milliyet gaze-
tesi yazan Nail Güreli,
oybirliği ile ödüle değer
görüldü. Kurum bazında
ise 1950 yılında "Gaze-
tecüik Enstftüsü" olarak
kurulan, daha sonra yük-
sekokul ve iletişim fakül-
tesi olarak hizmet. veren
IÜ lletişim Fakültesi,
mesleki yaymlan, dünya
ölçeğinden basın özgür-
lüğü konusunda aktardığı
bilimsel çalışmalan dik-
kate alınarak yine oybir-
liği ile ödüllendirildi.
TGC, basın özgürlüğü-
nün önemini vurgulamak
amacıyla, bunu savunan
ve bu uğurda çaba harca-
yan kişi ve kuruluşlara
1989 yıjından bu yana
"Basın Özgürlüğü'' ödü-
lü veriyor.
İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
DEP milletvekillerinin adil yargılanmadığına karar verildi
AIHM: Türkiye suçlu
Birdal: Önce demokrasi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-İnsan Haklan Der'neği (ÎHD)
Onursal Başkanı Aktn Birdal,
derneğin Türkiye'nin yüz akı
olduğunu söyledi. İnsan haklan
konusunda 15 yıldan bu yana
faaliyet gösteren İHD'nin,
kuruluş yıldönümü nedeniyle
basın toplantısı düzenleyen İHD
Genel Başkanı Hüsnü Öndül.
Türkiye toplumunun çoğulcu
etnik, dilsel, dinsel ve kültürel
dokusu ile 12 Eylül anayasası ve
yasalanmn çerçeveiediği siyasi
ve hukuksal yapıyla çeliştiğini
belirterek
TaZITIİnat CezaSI Türkiye'nin Avrupa
însan Haklan Sözleşmesi'nin 6. maddesini
ihlal ettiği görüşüne varan mahkeme,
şikâyet başvurusu yapanlara kişi başına 25
bin dolar ve mahkeme masrafı için 10 bin
dolar ödenmesini kararlaştırdı.
STRASBOURG (AA) -
Avrupa insan Haklan
Mahkemesı (AİHM),
Anayasa Mahkemesı
tarafindan kapatılan
Demokrasi Partısı'nın
(DEP) cezaevinde
bulunan 4 eski
milletvekilinin şikâyet
başvurusunda,
Türkiye'nin maddi
tazminat ödemesine
karar verdi.
AlHM, Leyla Zana,
Selim Sadak, Hatip
Dicle ve Orhan
Doğan'ın başvunısuyla
ılgili olarak, eski
milletvekillerini
yargılayan DGM'nin
tarafsız ve bağımsız
farklı dillerin ve kültürlerin
kendisini koruması ve
geliştirmesi gerektiğini, daha
yüksek ekonomik ve sosyal
standartlann insan haklan ve
demokrasi olmadan
kazanılamayacağını vurguladı.
Akm Birdal da demokratik
değişim ve dönüşümün
kaçuulmaz olduğunu bildirerek
derneğin önceleri siyasiler
tarafından kabul edilmediğini,
bugün ise derneği herkesin
tanıdığını, fakat siyasetçilerin
bu konuda gerekli çabayı
göstermediğini söyledi.
olmadığı gerekçesiyle,
Avrupa İnsan Haklan
Sözleşmesi'nin 6.
maddesinin Türkiye
tarafından ihlal edildiği
görüşüne vardı. Diğer
maddelerden yapılan
şikâyetleri incelemeye
gerek görmediğini
açıklayan mahkeme,
Türkiye'nin şikâyet
başvurusu yapanlara
kişi başına 25 bin ABD
Dolan ve mahkeme
masrafı için ise toplam
10 bin ABD Dolan
ödemesini kararlaştırdı.
1994 yılında 15'eryıl
hapis cezasına
çarptırılan Leyla Zana.
Selim Sadak, Hatip
Dicle ve Orhan Doğan.
1996 yılında yaptıklan
baş\ uruda, Avrupa
insan Haklan
Sözleşmesi'nin ifade
özgürlüğüyle ilgili 10.,
örgütlenme hakkıyla
ılgili 11., ayınmcılığın
yasaklanmasıyla ilgili
14. ve adil yargılanma
hakkıyla ilgili 6.
maddesinin Türkiye
tarafından ihlal
edildiğini ileri
sürmüşlerdi. AİHM,
kapatılan DEP'in 6
eski milletvekili
Mahmut Ahnak, Sun
Sakık. Ahmet Türk.
Hatip Dicle, Orhan
Doğan ve Leyla
Zana'nın daha önce
yaptıklan ilk şikâyet
başvurusunda da
Türkiye'nin tazminat
ödemesini istemişti.
Mahkeme, ilk
başvuruyla ilgili olarak
Türkiye'nin Avrupa
insan Haklan
Sözleşmesi'nin gözaltı
ve mahkeme süresiyle
ilgili maddelerinin ihlal
edildiği görüşüne
varmıştı.
SlFIR NOKTA SI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Türkiye, yıllarca komünizm
tehlikesinden, ardından bölün-
me tehlikesinden, son olarak
da şeriat tehlikesinden kurta-
nldı. Bütün bu kurtarma ope-
rasyonlan sayesinde dünyanın
en örgütlü devleti, en kuvvetli
ordusu, en yetenekli istihbarat
örgütü, en gelişmiş dinleme
ekipleri yaratıldı.
"Güçlü devlet, güçlü iktidar"
başta MHP olmak üzere siyasi
partilerimizin ve askeri darbe-
cilerimizin temel hedefiydi. Ka-
bul edelim ki, devleti bugün ge-
tirdikleri noktayla onlar hedefle-
rine ulaştılar. Güçlü devlet ve
güçlü iktidar kuruldu. Bu iktidar
ve devletten korku duymayan
yurttaş kalmadı. Herkes devle-
ti görünce hazırola geçti.
• • •
Içeride halkını korkutan,
hakkını arayanın kafasını kıran
otoriter devlet, bu arada kor-
kusuz banka hortumculan, yi-
ğit milliyetçiler, kahraman maf-
ya babalan, işkence şampiyo-
nu görevliler yarattı. Unutma-
Gelin Sistem Tartışması Yapalım
yalım ki bugün ekonomisi dur-
ma noktasına gelip iflas eden
devlet, hiçbir yargısız infazın
hesabını vermedi, hiçbir faili
meçhul cinayeti aydınlatma
zahmetine katlanmadı. Bunla-
nn hesabını sormaya kalkanla-
rın ise haddini bildirerek örnek
bir güçlü devlet olduğunu dos-
ta düşmana kanrtladı.
Avrupa ülketeri, soğuk savaş
döneminden kalma kontrgeril-
la (gladyo) örgütlenmelerini
devletten temizledi, Lockheed
yolsuzluğu gibi yolsuzluklara
kanşan bürokratlan, askerleri
yargıya teslim etti. Halkını kor-
kutan son Türk devleti ise bü-
tün bu alanlarda direnç gös-
terdi, görevlilerini teslim etme-
di. Ne Lockheed vurguncuları,
ne kontrgerillacılar ortaya çı-
kanldılar. Ne de onlardan he-
sap soruldu.
• • •
Son Türk devleti, Kıbns'ta
"yaşayan efsane" Denktaş'a
dayanarak, Kıbns sorununun
çözümsüzlüğe mahkûm edil-
mesinde büyük başan göster-
dı. Bütün bu ve bunun gibi ko-
nularda yapılacak tartışmalan,
yöneltilecek eleştirileri sustu-
racak önlemleri almada, ola-
ğanüstü bir dinamizm göster-
di.
Son Türk devleti, 1982 Ana-
yasası'na, onun yarartığı ku-
rumlara sanldı. Despotik ve
otoriter sistemin bir parçası
olan Siyasi Partiler Yasası, Se-
çim Yasası, Dernekler Yasası,
Terörle Mücadele Yasası, Sen-
dikalarYasası gibi birçokyasa-
yı değiştirmemekte direndi. Di-
renirken, direnirken sonunda
koca ve muhteşem bir devlet
yaratıldı.
Gelin görün ki bu koca dev-
let, halkı aç susuz bıraktı. Dün-
yanın en adil olmayan gelir da-
ğılımını yarattı. Zenginin daha
zengin, yoksulun daha yoksul
olduğu, baskıcı, despotik bir
devlet, şu anda önümüzde du-
ruyor.
•••
Her gün artan dolar, düşen
borsa, birtürlü ödenemeyen iç
ve dış borçlar, bütün toplumun
uykusunu kaçınyor. Işsiz sayı-
sı artıyor, gelir düşüyor, halk
yoksullaşıyor, şirketler batıyor.
Gelecek umudu yok oluyor.
Bu ortamda bütün uzmanlar
oturmuş, ekonomiyi nasıl dü-
zelteceklerini konuşup duru-
yorlar. Kimisi vergi sisteminin
düzeltilmesi gerektiğini, kimisi
banka hortumcularının peşin-
de koşmayı, kimisi IMF'ye tes-
lim olmamayı söylüyor. Daha
birçok ekonomik reçete yazı-
lıp, çizilip duruyor.
• • •
Defalarca söyledik, söyle-
mekten de bıkmayacağız. Bu
kriz ekonomik bir kriz değil, ya-
pısal bir kriz. Çözümü de bu
nedenle siyasal. Atılacak bir-
kaç radikal siyasi adım, bir an-
da bütün havayı degiştirebilir.
Ömeğin Kıbns sorunu: Bu so-
runu çözecek ipler Türkiye'nin
elinde. Adada barışçı ve iki ta-
rafın varlığına dayalı bir fede-
rasyon adımı atılabilir. Türkiye
Kopenhag kriterierini uygula-
mak yönünde bir irade ortaya
koyabilir.
Bu yönde atılacak adımlar
bir anda Türkiye'ye olan güve-
ni arttırabilir. Mali sıkıntılan at-
latabilmek için yeni maddi ola-
naklar yaratabilir.
• • •
Gelin siyasi yapıyı, Türki-
ye'yi bütün dünyadan tecrft e-
den bu otoriter sistemi tartışa-
lım. Türkiye'yi bir "güvenlik
deWef/"nden çıkarıp bir de-
mokratik devlete dönüştüre-
lim. Yoksa daha çok çırpınıp
dururuz. Krizin biri bitip diğe-
ri başlar. Sorun sistemde, 12
Eylül'de pekiştirilen devlet ya-
pısında.
GLOBAI^OIİTİKÜLTÜR
ERGtN YILDKOĞLU
Cenova 2001
Bu hafta sonu, Cenova'da G7 Grubu ülkelerinin
(ABD, Japonya, Almanya, Ingiltere, Fransa, Itarya,
Kanada) yıllık zirve toplantısı yapılacak. Bu toplan-
tının sembolik biranlamı da var. Bu, yalnızca, bu top-
lantının, bundan yakaşık artı yüz yıl önce kapitaliz-
min dünyaya geldiği kentlerden birinde yapılıyor ol-
masından kaynaklanmıyor. Toplantı dünya ekono-
misinin ufkunda kara bulutlann oluşmaya başladığı
çok özel bir konjonktürde yapılıyor. Çok büyük bir
protestocu grubunun toplantıyı engellemek için, Av-
rupa'nın her yerinden Cenova'ya akacak olması da
bu sembolik anlamı güçlendiriyor.
'Perfect storm'
Cenova toplantısı çok özel bir konjonktürde ya-
pılıyor, çünkü, geçen yıllarda ve nihayet aylarda, ka-
pitalist dünya ekonomisinin çeşitli bölgelerinde, dü-
zeylerinde birikmeye başlayan basınçlar, David Ig-
natius'un, International Herld Tribune'deki pazar-
tesi yazısında, işaret ettiği gibi, bir "perfect s-
torm"ur\ (Mükemmel Fırtına-Film) yaklaşmakta ol-
duğunu gösteriyor. Bu "perfecfsform"gerçekleşir-
se, bugünkü küreselleşme sürecinin, hâlâ tek kutup-
luluğunu koruyan hegemonik dünya sisteminin,
"batmasının" olasılığı, yabana atılamayacak kadar
yüksek. The Observer'in baş yorumcusu ve In-
dustrial Society dırektoru Will Hutton, "Önümüz-
deki 12 ay dünya ekonomisi açısından, 1974 pet-
rol krizinden bu yana en kritik dönem" diyor.
Focus on Global South Enstitüsü'nün direktö-
rü, Walden Bello'nun Genova ile ilgili bir yazısında,
işaret ettiği kimi gelişmeler, yaklaşmakta olan fırtı-
nanın anlaşılmasına yardımcı olabilir. Kısaca özet-
lersek: a) ABD, çok taraflı (multılateral) diplomatik
ilişikler yaklaşımını terk ederek, tek taraflı (unilalte-
ral) uygulamalara yöneliyor. b) Asya krizinden son-
ra IMF politikalan meşruiyetini kaybetmeye başla-
dı, c) Günümüzde kapitalizmin dünya ölçeğinde
egemen biçimleri olan büyük şirketlerin etkinlikleri
artık giderek artan bir biçimde sorgulanıyor, böyle-
ce büyük şirketlerin egemenliğindeki küreselleşme
sürecinin meşruiyeti de giderek zayıflıyor, d) Geliş-
mekte olan ülkelerde demokrasiler, artan yolsuz-
luk, yoksullaşma ve ekonomik krizin etkileri altında
hızla çürüyor, e) Benzer bir süreç Batı demokrasile-
rinde de görülmeye başladı, f) Nihayet tüm bunlar
dünya ekonomisinde, şimdi sert veeşzamanlı birre-
sesyona girmeye başlayan aşın üretim krizıyle de
çakışıyor. Ek olarak, Morgan Stanley Oean Wrtter
baş ekonomisti David Roach'dan daha önce ak-
tardıklarımızı da hatırlayabiliriz: Dünya halklan, di-
ğer bir deyişle özneler de artık eskisi gibi davranmı-
yorlar. Seattle'dan Cenova'ya uzanan bir seri ola-
yın gösterdiği gibi sistemi sorgulamaya başladılar.
Önemli bir dönemeçteyiz ama...
Tüm bu gelişmeler, "Dünya ekonomisinin ABD
hegemonyası altında düzenlenmesi projesinin, di-
ğer bir deyişle küreselleşme sürecinin, önemli bir
dönemece geldiğine" işaret ediyor. V.l. Lenin'in
ulusal krizler için geliştirdiği bir çözümlemeyi küre-
sel düzeye uygulamayı denersek, dünya ekonomi-
sini / polrtikasını yönetenler giderek yönetemez
hale geliyoriar, dünya ekonomisini / politikasını
oluşturanlar ise artık yönetilme biçimlerinden
hoşnırt değiller. Ama, eskisi gibi yönetilmek iste-
meyenlerin nasıl yönetilmek istedikleri henüz pek
belli değil. Örneğin, sistem (küreselleşme ve kapi-
talizm) karşıtı hareketlerin henüz ortak bir paradig-
mada buluşamadığı, parçaiı tepkiler olarak bir ara-
da durmaya devam ettiği görülüyor. Bu hareketin,
kendisinden önceki, 1830'lardan 1970'lere kadar
uzanan antikapitalist mücadelelerin, devrimlerin ve
bağımsızlık savaşlannın deneylerinin mirasını dev-
ralmadığı takdirde kendi amaçlannı belirginleştir-
mesi çok zor. Hareketin içinde henüz, antikapitaliz-
min ilk romantik döneminden kalma anarşist, sen-
dikalist, etik çözümlemeler yaygın. Bunlann yerini,
günümüzün koşullanna uygun modem çözümle-
melere bırakması gerekiyor.
Diğer taraftan, küreselleşme karşıtı hareketin, kü-
reseleşmeye karşı mücadeleyi, haklı olarak, küresel
düzeye taşımaya çalışmasına karşılık, çoğu kez kü-
resel direnişin enerjisini yerel düzeye taşımakta ba-
şanlı olamadığı görülüyor.
Bu başansızlık, küreselleşmeci ideolojinin ulus
devletlerin önemini yitirdiğine ilişkin radikal bir bi-
çimde yanlış, çözümlemelerinin ciddiye alınmasın-
dan kaynaklanıyor. Bu yanlış çözümlemelerin etki-
siyle, küreselleşme karşıtı hareket, mücadelesini,
artık ulus devletleri aşan, onlann ötesinde oluştuğu
varsayılan yeni bir alana taşımaya çalışıyor. Ancak,
hem ulus devletlerin ötesinde, özgün siyasi ve eko-
nomik bir coğrafya/uzam olduğuna ilişkin henüz ol-
gusal ve teorik kanıtlar yok. Hem de küreselleşme-
ye, kapitalizme karşı siyasi mücadeleyi, bu olmayan
uzama taşımaya çalışanlar, en sert mücadeleleri
başka ulus devletlerin topraklannda sürdürürken,
kendi ülkelerinin topraklannda siyaseti, "Küresel
sermayeye karşı direnişi küresel boyutlara taşıya-
madıkça çıkış yolunun olmadığına" ilişkin sapta-
maların da etkisiyle, küreselleşmeci güçlere terk et-
meye başlıyortar. Bu koşullarda, küresel alanda mü-
cadele etmeye çabalarken, IMF'nin dayattığı prog-
ramlara, "ararejim tehlikelerine"karşı aynıetkinlik-
te tepki göstermenin olanaklan zayıflamaya başlı-
yor. Cenova'ya direnmeye giderken, evdeki az bu-
çuk demokrasiden de olmamaya dikkat etmekte
fayda var!
lstanbul Haber Servisi - 'Karagümrük Çetesi'
olarak bılınen organize suç örgütü elebaşısı Nuri
Ergin ile kardeşi Vedat Ergin'in de aralannda
bulunduğu 5 samğın 'adam öldünneye tam
teşebbüs' suçundan yargılanmasına devam
edildi. Mahkeme, Sami Tokur dinlenmeden
karar vermenin mümkün olmadığını. bu nedenle
duruşmayı ertelemek zorunda kaldıklanm
bildirdi.
• ANKARA (ANKA) - Iran'ın, Hizbullah
örgütüne sılah yardımı yapmak amacıyla
Türkiye üzerinden oluşturduğu hava köprüsünü,
Türkiye'nin mal bildirimi talebi üzerine
değiştirmek zorunda kaldığı belirtildi. Israil'in
Ha'aretz gazetesinin "Iran hava köprüsü
Hizbullah'a daha fazla silah gönderiyor" başlıklı
haber yorumunda, Iran'ın Hizbullah'a geçen
günlerde Suriye üzerinden yüzlerce tonluk silah
ve askeri yardım gönderdiği öne sürüldü.