Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ENHMUZ 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Bektronik posta: dentzsomocurnhuriyetcom.tr Jefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.S12 44 97
- Ara dönem hükümeti
tartışılıyormuş...
"Şimdiki oe.'"
lanken Demet Akalın
yrıldığı basketbolcü
«vgilisi Ibrahim
Lutluay için Hürriyet
ı azetesine verdiği özel
lemeçte, İbrahim'le
»ir elmanın yarısı
pibiymişiz. Şu anda
tendimi kolu kanadı
tırılmış gibi
•»issediyorum. Bir
fanım yokmuş gibi"
diyor. Aynı manken
Demet Akalın
aynldığı aynı
basketbolcü
sevgilisi
Ibrahim Kutluay
için aynı medya
grubunun Milliyet
gazetesinde aynı gün
yayımlanan özel
demecinde ise "Ben
onun için bir aspirin
bile içmem" diyor.
Böylece Türkiye'de
medyanın
tekelleşmekte olduğu
yolundaki iddiaiarın ne
denli asılsız olduğu bir
kez daha ortaya
çıkarken aynı kişintn
aynı haber havuzuna
farklı görüşler bildirme
özgürlüğüne sahip
olduğu da görülüyor.
Böylece Türkiye'de
insanların haber alma
özgürlüğü kadar haber
verme özgürlüğünde
de sınır tanınmıyor.
ğustos'un 17'sinde, büyük depremin yıl-
dönümünde Istanbul'da bir fuar düzenle-
niyor: S.O.S. 2001 Afetöncesi Hazırlık Fu-
arı... Fuan özel bir şirket düzenliyor... Ser-
best piyasa ekonomisinde isteyen istediği fuan dü-
zenler ve başanlı olursa da para kazanır... Fakat bu
fuar farklı... Fuan özel bir şirket düzenliyor ama fu-
ann propagandası kamu yöneticilerince yapılıyor!
Türkiye Cumhuriyeti Boğaziçi Üniversitesi Kandil-
li Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Mü-
dürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, müdüıiüğü adı-
nayaptığıaçıklamada S.O.S. 2001 projesinehertür-
lü desteğin sağlanmasını uygun gördüğünü bildirir-
ken Türkiye Cumhuriyeti Istanbul Valiliğt Afet Yöne-
tim Merkezi Başkanı ve Istanbul Vali Yardımcısı Ca-
fer Akyüz de "Globalleşen dünyada sektörlerin ta-
nıtımında önemli söz sahibi olan fuarcıltk hizmetle-
rınin bu denll hassas bir konuyla yakından ilgilene-
rek halkımızı bilinçlendirme ideolojisi içerisinde bu-
Deprem ticaretilunması Türkiye açısından mutluluk vericidir" diyor
ve Istanbul Valiligi, bir şirketin soyunduğu "bilinç-
lendirme ideolojisi"nin hizmetine giriyor...
Fuara katılmak, stand açmak parayla... Kamu ya-
rannın gözetildiği falan yok, çünkü iş ticari... fşin
rengi şirketin bektentilerinde ortaya çıkıyor:
"Ekonomiktedbirler nedeni ile kesintiye uğrama-
yan tek kamu harcaması; afetlere hazırlık amaçlı
sattn alımlardır... 81 Vilayet, 130 Kaymakamlık, 3000
Belediye bu fuara geliyor... Söz konusu kitle doğ-
rudan doğruya afet yönetmeliğine uygun hazırlıklar
yapmak zorunda olan kurumları temsil etmektedir.
S.O.S. 2001 Afet öncesi Hazırlık Fuan, ürünlerinizi
ve farklılığınızı anlatmak için size mükemmel bir fır-
sat ve ortam sunuyor."
Buna resmen kamu eliyle deprem ticareti denir...
Kamu adına yönetmelik çıkartılıp depreme karşı
hazıriıklı olmak zorunlu kılınıyor, sonra da bu hazır-
lıklar için devreye bir şirket sokuluyor!
Kandilli'nin müdürü ve Istanbul'un vali yardımcı-
sı, yemekli tanıtım toplantısı da düzenleyen şirketin
yönetim kurulu başkanı, "Depreme dayanıklı bir ürü-
nünüz var mı? O zaman siz bu toplantıya katılın; bu
sektöre ürünlerinizi nasıl satabileceğinizi biz anla-
talım" diyor...
Depremin çıplak gerçeği ile yaşamaya mahkûm
edilen halkımıza ve iki ytl önce yitirdiğimiz on bin-
lerce yurttaşımızın anısına ayıp oluyor...
Umarız ki fuann açılışının "17 Ağustos ve 12 Ka-
sım depremlerinde kaybettiğimiz vatandaşlanmız
için 1. Ordu Komutanlığı'nın desteği ile düzenlene-
cek anma törenleri"ni Genelkurmay Başkanlığı ye-
niden değerlendirerek Türk Silahlı Kuvvetleri'ni de
deprem ticaretine bulaştırmaz!
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuCa yahoo.com Yanm ekmek arası çeyrek hayat bizimkisi!
Belediyeden ezan saatiyte hizmet!
Tokat'ın kapatılan Fazilet'ten ba-
ğımsız Belediye Başkanı Nizamettin
Aydın'ın, "temizlik imandan gelır" di-
yerek kentteki çöp bidonlarını kaldır-
dığını ve çöpleri naylon torbalar için-
de çöp kamyonu gelirken kapının önü-
ne koyma kuralı getirdiğini anlatıyor
okurlar...
Çöp kamyonunun ne zaman ge-
çecegini ise şöyle belirlemiş Bay
Başkan:
Akşam namazı ile yatsı namazı ara-
sında!
Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir dev-
let olduğunu, saat düzenini devrimle
değiştirdiğini ve din devleti kurmadık-
ça kimsenin Cumhuriyet devnmlerini
değiştiremeyeceğini bir kenara bıra-
kalım...
Yaz gecelerinde günler uzun, ge-
celer kısadır ve modern saat de eza-
ni saat de dünyanın yörüngesinden do-
ğan bu gerçeği kabul eder! Bu ba-
kımdan, örneğin şu günlerde akşam
namazı ile yatsı namazı arasında 1
saat 45 dakika kadar bir süre vardır.
Tokat gibi bir kentin çöpünü 1 sa-
at 45 dakikada toplamanın söz ko-
nusu olamayacağmı matematik
problemlerini parmak hesabı yardı-
mıyla çözebilen biri bile hesaplayabi-
lir...
Inşaat mühendisi titrini kullanmayı
peksevdiği bilinen belediye başkanı-
nın hesabının tutmadığı da vatanda-
şın, elinde çöp torbası gece yarısına
kadar çöpçü yolunu gözlemesinden
bellidir.
ÇED KÖŞESI
OKTAY EKtNCÎ
Yargıyı dinlemeyen
'siyasiler' için...
Türkıye'yi yöneten politika-
:ılar. "yargı kararlanm dinle-
medikleri" zaman ne olur?..
Okurlann bu soruyu kocaman
bir"hiç" şcöindeyanıtladıkla-
nnı duyar gibiyim...
Haklılarda...
Çünkü, gerçektenözellikle de
toplumun "kent ve çevre nak-
larını" gasp eden hukuk dışı
"imar ve yatırım kararları"
mahekmelerce iptal edilse bile.
siyasilerbunu diiüemiyor ve bil-
dıklerini okuyorlar...
Yargıyı hiçe sayan bu davra-
nışlar sonucunda ise aynı siya-
siler "dokunulmaz" olduklan
için özgürce pohtika yapmaya
devam ediyorlar.
Böylece, duyarlı ve gönüllü
kişi ve kuruluşlann büyüközve-
rilerle ve umutlarla açtıklan da-
valar sadece "mahkeme kara-
nyla sınırb" bir sevinçle nok-
talanırken, yargının "dur" de-
diği fabrikalar, gökdelenler, otel-
ler, maden ocaklan, iş merkez-
leri... kentsel, doğal ve kültürel
Semavi Eyice'yi Koruma Ku-
rulu'ndan alarak "kapının önü-
ne koyduğnuu" söyleyen eski
"Kültür Bakanı"
Ismail Kahraman, yme Tak-
sim Camisi'ne karşı çıktığı için
Mimarlar Odası'nı da tutup Yıl-
dız Sarayı'ndaki "Tarihi Dış
Karakol Binası"ndakı mekân-
lanndan "polis baskınıyla" dı-
şarı çıkartmıştı...
Oysa ki Mimarlar Odası'na
ilk "Çıkın" diyen daha önceki
Kültür Bakanı Agâh Oktay Gü-
ner'inkeyfı gerekçesihukuka ay-
kınydı ve açılan davada mahke-
me bu tahlıye emrinın "geçerli
olmadığına" karar vermıştı...
lsmail Kahraman ise mahke-
me karanndan tam "bir gün"
sonra, saıüa "haberiyokmuşça-
sına" (!) davranarak "selefı"
Güner'ın hukuk dışı tebligatını
bahane edip İstanbul polisine
"Mimarlar Odası'nı hemen
dışan atın" emrinı verdı. Döne-
min Koruma Genel Müdürü Al-
tan Akat'ı da İstanbul' a gönde-
O gece olanlardan "emir kullan" bile böyle utandılar.
değerleriyok ederek tamamlanıp
"rantianna" kavuşuyorlar...
•••
tşte bu nedenlerle yazının ba-
şındaki soruya "hiç" diye yanıt
verip "Türkiye adına" yüreği
burkulandostlanmızabir "müj-
demiz" var...
Bu tür siyasilerden biri, üste-
lik yırgı kararlarına karşı en
"kahramanca" tavırkoyan "nu-
kukçu" bir politikacı, sonunda
yine yargı tarafından "mah-
kûm" edildi.
Neye mi?
Mihkeme karannı dinleme-
yerec hukuk dışı bir davranışla
zara" verdiği bir kuruma, "kişi-
sel ttzminat" ödemeye...
Hıberiniz var mı bılmem;
(çütkü, Mimarlar Odası'nm
bısn açıklaması nedense med-
yadı "önemsenmedi" ve yer
alradı) bu mahkûm olan siya-
seto, şimdi FP'li olan ve adı ge-
kmkçi kanadm "ideologlan"
araında geçen Av. İsmail Kah-
ranan...
Siraz daha anımsatırsak hani
şu-REFAHYOLT döneminde-
fci.tanhı "Taksim Maksemi"
baçesine "Taksim Camisi"
p«riesuüonaylamadıgı ıçın Prof.
rip "operasyonu yönetmek"
için görevlendirdi.
Peki, Kahraman bu tutumun-
dan hiç mı sorumlu değildi?..
Siyasetçiler, hukuk karşısında
bu kadar mı "dokunulmaz" ıdi-
ler?
Gerisini, Kahraman hakkmda
açılan tazminat davasuun "ka-
rar metninden" okuyalım. Is-
tanbul 4. Asliye Hukuk Mahke-
mesi'nin 1.11.2000 tarih ve
1997/554 esas No'lu karannda
şuhüküm yer alıyor. "Davab 1.
Kahraman, yürütmeyi dur-
durma karannı uygulamaya-
rak, davacı Oda'nın hem mad-
di, hem de manevi yönden za-
rar görmesine sebebiyet vermiş
olup, bu tutum da\alının biz-
zat şahsi kusurundan kaynak-
lanmakta olup, maddi ve ma-
nevi tazminatla sorumlu tu-
tulması gerektiği..."
Evet... Bu dava ve bu hüküm,
şımdi temyiz aşamasında olsa
bile siyasilerin yargı kararlan
karşısındaki "aldırmaz" tutum-
larına karşı örnek bir hukuk bel-
gesi. Bu nedenle Kahraman'uı
ödeyeceği tazmınattan çok daha
yüksek bir "toplumsal değer"
taşıyor.
KlM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behîcakiı turk.net
1
i
HARBt SEMtH POROY semihporoy(a yahoo.com
KEDt LEVO APTVLtKA e-posta aptulikaelcioğlu(a hot.mail.com.
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 18 Temmuz
'KAVGAM* YAY/ML4NDL
1325'TB BU6ÜN,ADOU
:
HİTUER'İN YA2OIĞI "KAV-
GAM"(MElH KAMPP) ADLI KtmP ynYMMAHPf..
1923 YıUNDA, HASYONAL SCCY/IUSrfA/ZTİ hiA2j)
UP&ZLERt OOV&>K,Af&MPAŞtA&YM &UZSN-
LED/Sİ ÜAJCÛ "BlRAHAUE SASK/Ul''XAMANIN
YĞUETİIülİNe tCABŞI STKlStZ tCALMlŞ, HlTl^. 711-
TVKlAtJMtŞTl. UVJDSS&Se ZALESlN&e KAPA-
TtLOtSI ODADACŞOLB/İ} BU V*PmHl HA2/GLAPI.
TÜM tfitCLAB£>AN ÜSTIİN OCAU S&SMEN I&O-
NIN, Lİ&B&4UZM, HÜM/UJI2M VE&OUŞBVtZM
TAeAFlN&VJ TEH&r eDtLDİĞ/A/^Sü TBHÛf-
PİN AROfHPA OA yAHUDiLER.'iN OL&UĞUSJU
, endu ç/vsetee.
ç & J *KA\A$AM*,
IOJTSAL KİTA&I SAVfLACAKTre. /.
İLAN
BOLU SULH HUKUK HÂKİMLtĞl'NDEN
1998/1268
Davacı Hazıne-ı Maliye vekılı tarafından davalı Vasfiye Koca vs. aleyhıne mahkememıze açılan tapu ıptali davasının yapılan açık duruşmalan sı-
rasında: Davacı vekılı dılekçesı ile; Bolu Kuzörenemırler köyünde bulunan 1164 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıllı olduğunu. bu taşmma-
zın bir kısmının orman kadastıo komısyonu larafından yapılan 6831 sayılı kanunun 2/B mâddesı cahşmalan sırasında onnan smırian dışına çıkartıl-
dığuu, onnan sınırlan dışına çıkarma ışlemının ancak Hazıne adına olabıleceğını, dava konusu taşınmazın orman stnırlan dışına çıkanlan kısmıntn
şahıslar adına tespıt ve tescıl edılmesının yasa hukümlenne aykuı olduğunu, onnan sınırlan dışına çıkanlan kısımlann tapusunun ıptali ile Hazıne
adına tescüıne, davalılann bu yerlere vâkı müdahalesırun men'ıne karar venlmesını talep ve dava etmıştır
Bolu Kuzuörenemırler köyunde ıkamet ettıkleri bıldmlen davalılat Nebahat Zorluer, îsmet Özdemır ve trfan Özdemır tüm aramalara rağraen bu-
lunamadıklanndan dava dılekçesı üe dunışma günü olan 25 7 2001 günü saat 9 10 olduğu hususu adı geçen davalılara davetıye yenne kaım olmak
üzere ılanen teblığ olunuı Basın: 37783
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Ya Olmasalardı?.••
Ortalıkta dolaşan, görünen, konuşan siyaset-
çilerden umutlarını tümden kesmiş kimi Hürriyet
yazarlarının "ara rejim I teknokratlar hükümeti I
erken seçim" önerilerinin içimizi kararttığı şu gün-
lerde, ulusça ihtiyacımız olan umut kıvılcımları-
nın yine "milliyetçi cenah"tan çakması kesinlik-
le bir rastlantı değildi... Onlar her zamanki gibi
işlertnin başındaydılar ve başlatmış olduklan "Mil-
liyetçi BüyükAtılım Harekâtı"n\ sıcak, güneş, toz
toprak demeden sürdürüyorlardı...
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz geçen hafta,
"Benim de canım var, ben de insanım..." demiş,
IMF'nin Telekom'a ilişkin taleplerine, kimilerine
bir "milli direniş" gibi gelen itirazlarının aslında
bir "sürçülisan" olduğunu açıklayarak hızlı bir
dönüş yapmıştı. "Hatadan dönmek" -biraz zo-
raki, biraz gecikmeli de olsa- erdemli bir davra-
nıştı sonuçta. Artık gönül rahatlığıyla yay lalaraçı-
kabilir, ülküdaşlarıyla kucaklaşabilirdi...
• • •
Nitekim o da öyle yapmış, bayrağı hükümet-
teki bir başka milliyetçtye devretmişti. Sağlık Ba-
kanı Osman Durmuş'un bir anda haftanın "flaş
ismi" olarak manşetlere çıkması, uygulanan "ha-
rekâtplanı "nın önceden belirlenmiş bir etabıydı.
Bakan, önce Karabük Devlet Hastanesi'ni ziya-
reti sırasında, uçları sarkık bıyıklarından bir "mil-
liyetçi" olduğu anlaşılan Başhekim Nurullah Soy-
han'ı televizyon kameraları önünde yerin dibine
sokmuştu. Türkiye'de personeline döner serma-
yeden prim veren altı hastaneden biri olduğu be-
lirtilen hastanen başhekimi, Bakan'a, "kamuku-
rum ve kuruluşlanndan 1 trilyon 190 mılyar ala-
caklarını tahsil edemediği için personel primle-
rinde bu ay bir gecikme olduğunu" anlatamamış-
tıbirtürlü. Herağzınıaçtığında, "Neemrettıysem
onu yap!" diye öfkelenen Bakan'a derdini anla-
tamayacağını gören başhekim "istifa ettiğini"
açıklamış, Karabük Valisi Nafız Kayalı'nın olaya
anında müdahalesiyle bu karanndan aynı gün
vazgeçmişti.
Ama asıl bomba ertesi gün patlamış, ilgili yö-
netmelik değişiklikleriyle sağlık meslek lisesi öğ-
rencilerine "bekâretzorunluluğu" getirilmişti. Be-
kâretlerini yitirdiği anlaşılan -nasıl anlaşılacaksa
artık- kız öğrenciler, bundan böyle çeşitli disip-
lin cezalarına çarptırılacaklardı. Haber özellikie,
ülkenin dört bir yanını saran erkek kahvelerinde
büyük coşkuyla karşılanmıştı. iffetlerine, "ölü-
müne düşkün" kız babalarıyla, kendi organlarıy-
la gerçekleştirecekleri "bozma işlemi"ri\ evlilik-
lerinin ilk adımı olarak gören damat adaylan se-
vinç çığlıklan atmışlardı. Devletin, meslek liseli kız-
ların üreme organlarından kendisini sorumlu his-
sederek bekâret zarlarını resmen güvence altı-
na alması, ancak milliyetçilerin aklına gelebilir-
di... Onlar da onun için vardılar zaten...
•••
"Milliyetçi Büyük Atılım Harekâtı "nda bir ses de
kamuoyunun beklediği gibi Tanm Bakanı Hüs-
nü Yusuf Gökalp ten gelmişti. Bakanlıkça baş-
latılan ve yeri göğü sarsacak "biyoteknolojik Türk
devrimi" çerçevesinde, milli örf ve ananelerimi-
ze uygun olarak yetiştirilen tahıl ve hububatın
adlan saptanarak dünyaya ilan edilmişti. Alpars-
lan buğdayı, Karatay arpası, Yavuz çeltiği, Ma-
lazgirt mercimeği, Aziziye nohudu, Yakutiye fa-
sulyesi, Osmanlı susamı, Anayurt haşhaşı ve Ata
biberi ile iftihar edebilirdik artık. Bütün bu tahıl
ve hububatı son yıllarda dışarıdan ithal ediyor da
olsak hiç fark etmezdi. Nasıl bir Türk dünyaya be-
delse, bir avuç Malazgirt mercimeği de dünya-
nın tüm mercimeğine bedel olacaktı...
Allah'tan, varlardı bu milliyetçiler... Varlardı da,
nerede yaşadığımızı unutmuyorduk böylece!..
Ya olmasalardı? Allah muhafaza... Ne yapardık
o zaman; bozulmuş bekâretimiz, gayri milli ku-
rufasulyemiz, mercimeğimizle?..
• * •
Not: Faks aygıtımdaki teknik biranza nedeniy-
le, kimi okuhanmın 15/16 Temmuz Pazartesi ve
Salı günleri aşağıdaki numaraya çekmiş oldukla-
n fakslar okunamayacak ölçüde silik olarak gel-
di. Bu değerti okurlanmın aynı zahmete bir kez
daha katlanarak fakslannı yınelemelerinı rica ede-
rim.
(Faks:0 212-723 84 97)
(e-posta:dkavukcuoglu«ı tuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Ucudemir-
li ve uzun ci-
ritdeğneği.2/
Karakter...
Bitlis'inbiril-
çesi. 3/ Çer-
kezlerin ulu-
sal destanı...
Bir nota. 4/
Ağır ve her
iki tarafı da
keskin kıhç.
5/Sahip...Büyüklük,
ululuk. 6/ Din işleri- -|
ni devlet işlerine ka- 2
rıştırmayan... Ana- 3
dolu halklarının en 4
eski ana tannçası. 7/ 5
Çocuğun eğitim ve -
öğretimiyle ilgili er- -.
kek bakıcı... Sarp „
bölgede kurulmuş q
Kafkas dağ köyleri- a
'
ne verilen ad. 8/ Ufak yeşil yapraklan yenen biı
kır bitkisi. 9/ Kurnaz, açıkgöz... Bir siniri oluş-
turan uzun liflerin her biri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Küçük üzüm salkımı... Kuzu sesi. 2/ Şarkı, tür-
kü... Başkalannın sırtından geçinen kimse. 3/
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin para birimi..
Alınmış bir şeyi geri verme. 4/ Nişanlı, sözlü. 5.
Sağır ve dilsiz... Gözleri görmeyen. 6/ Renkl
camparçalanyla yapılan pencere süslemesı ya d;
resim... "Behiç —": Çizerimiz. II Ender. seyrek..
tlaç... Dingil. 8/ "Benim — olmuş dilim / Ne de
sem yâr incinir" (Türkü)... Avustralya'da yaşa
yan bir cins devekuşu. 9/ Güve önleyici olaral
kullanılan antiseptik madde.