17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEMMUZ2001 SALI CUMHURİYET SAYFA DIZI ROBOTEK TURHAN SELÇUK DTOUSÎ TABÎATLI • • ÎSÎATOUL .' EFETOİSİ ABDÜLCANBA2 HARİKULÂDE MACERALARI KISIM HEKMİLİ BİRDEN Zeytin ülkesinde dar kafalılığın, bağnazhğın çile çektirdiği insan: Sankız DoruSa isimverenrüzgârğHikmet ÇETİNKAYA yazd TROYA'dan İYONYA'ya Çizgiler: Semih POROY D iyorlar ki oduncular: Başak güzeli bir kızmışsın Güre'de... AJclı başından gidermiş şörenin. Eşin menendin V ^ yokmuş. Erer yetişirmişsin yoksula, düşküne... Ağaya, oeye yüz vermezmişsin... Yaşayıp gidiyormuşsun, 3ahar rüzgân gibi... Güneş ufukta yavaş yavaş kayboluyor... Bir düş kuruyorum... Donuk sarı bir ışık sızıyordu pencereden oda- ım içine... Troya kendi yalnvzhğı içındeydi... Tam deniz kıyısında 'Troya Bar'da acı çığlık- lar atan şarkıcının boyalı dudaklanndan dökülen jarkı aklıma geldı: "Sana yalnızlığımı anlatacağun ezgüerimle!" Pekı yalnızlık neydi? Deniz kıyısında yürürken bir erkekle kadının •conuşmalannı duydum: Erkek: "Sen yüdızlarta konuştun mu hiç?" Kadın: "Konuşmadım!" Erkek: "Konuşöyleyse,baknelersöyleyeceklerneler!" Ikisi de güldü... İda Dağı eteklerindeyim... Çocukluğumda tanıdığım insanlan anyorum... Neredeler şımdi? Ha sahi, Sankız'ı anlatacaktım size... Ben yedi yaşındayken HasanKudar'dan dinle- tniştim. Yıllar sonra bir Paris akşamında ögrerme- aim Hasan Kudar sınava çekmişti beni ikinci ka- dehten sonra: "Haydi anlat bana Sankız efsanesini!" Ben Sankız efsanesini unuttuğum zaman Meh- met Başaran'ın' Yüreğin Sesi Zeytin Ülkesi'ni eli- me alınm... En güzel Mehmet Başaran anlatır... ~O. 'Zeytin tükesrni çok iyi bilir: Allah be Sarıkız'a bak!' Bilmeyen var mı seni Zeytin Ülkesi'nde? Ye- rin gönüllerde. Sankız!.. Adınanılınca, Kaz Da- 21'nın en yüce doruğu akla geliyor bugün, ama gözlerine baktığımız. ellerini unuttuğumuz bir îevgili gibi, yerin gönüllerde. En tatlı duygularla dolduruyorsun içleri. Yamaçlardan inen köpüklü sularda sesin, çam kokulu havada soluğun var... Günün ilk ışıklan sana değiyor, akşamrn yangı- nı, senin başmda... Senin eyleştiğin yerde atıyor dağın canı. Körfez'de bi yol başını yukan kaldı- ran: "Allah be!" diyor, "Sanku'a bak!" Uzaklardan gelen otobüslerin, yüreği kül bağ- lamış yolculan yorgun şoförleri, Hamzaçakılı ba- şında değişiveriyor... Önlerine serilen ovaya, ta uçta yanan denize bakıyodar şaşkın şaşkın... Ak bir doruk, heyecanlandınyor onlan. Yepyeni ya- şamlara açıhr gibi: "AUah be!" diyorlar, "Sankız'a bak!" Yıllardır yörende dolanıyorum, masallann taş kesilmiş güzeli gibi, susuyorsun. Azgınlıklar, ça- resizlıkler önünde bunaldığım oluyor, yorgun, umutsuz düşüyorum. Tam 0 sırada, göz göze ge- lıyoruz seninle... Nemli dudaklann aralanıyor, inip kalkmaya başlıyor göğsün... Göklerin serin- liğinı sunuyor, bir an da olsa. yücelere çekiyor- sunbizi... Bundan o; "Allah be Sankız'a bak!" deyişler... Kendi kabugu içinde yaşamaya çahşan Türk- men köyleri. ahnlan pul pul yazmalı, al yanaklı, nakışlı etekli kadınlan. kızlan, bıyıkh yuvarlak yüzlü, kara gözlü erkekleri. düşlerinde görüyor- lar seni... Tüm mutluluklan bağışlıyor onlara adın... Fatma Anamızın kızı sayıyorlar seni, kut- suyorlar... Kor gibi yanan gözlen, mahzun yüzle- riyle yoluna dökülüyorlar güz dedi mi... Antalya'dan, Çorum'dan, Toroslar'dan geliyor- lar... Ellerinde saz, dillennde Alim Sultan... Yü- reklerinde başka bir ateş, kadın erkek, başına va- nyorlar. Bir doğa şölenidir, bir inanç esrikliğidir başlıyor... Çalıyor, söylüyor, yüz sürüyorlar top- rağına... Dağ aydınlattı Sankız'ı Kocaman bir çiğdem gibi açmışsın. Körfez hal- kının zihninde, temiz ve taze... Alt bilinçlerde köklerin, sığamıyorsun öykülere... Diyorlar ki oduncular: Başak güzeli bir kızmış- sın Güre'de... Akh başından gidermiş görenin. Eşin menendin yokmuş. Erer yetişirmişsin yoksula. düşküne... Ağaya, beye yüz vermezmişsin... Yaşayıp gidiyormuş- sun, bahar rüzgân gibi... Adına kara çalrruşlar, di- le düşmüşsün bu yüzden... Yolun iyi değilmiş sözde, kötü olmuşsun söz- de... Bunalıp kalmış baban... Inanamıyormuş denilenlere, ama gene de rahat değilmiş içi, "Temizlersedağtemizlerbukiri,gös- terirse dağ gösterir doğnı yolu, aydınlaürsa dağ ay- dınlaür beni" diye düşünmüş. Beş on kaz katıp önüne. götürüp dağa bırakmış seni... Rüzgâr, san saçlannı dağıtmış, taşlar ayaklan- nı kanatmış. Dolaştırmış dunnuşsun kazlanru... Dağçilekleriyle. çiğlerle beslemişsin... Zorlu gün- lermiş onlar... Taşlar dayanamamış çatlamış, sen dayanmışsın... Bir süre sonra seni aramaya gel- miş baban. Seni sağ salim bulunca: "Dağ beni ay- dınlatn. aklandık" diyerek, iki rekat namaz kıl- mak istemiş sevincinden. Su istemiş. "Başun öbür yana çevir, sakın bak- ma" diyerek. kolunu uzatıp. bin beş yüz metre aşağılardan dolduruvermişsin tası... Dayanama- mış, gözucuyla bakmış baban, olağanüstü bir gü- ce eriştiğini anlamış... Ermişliğin ortaya çıkınca, yitivermişsin orta- dan. adını taşıyan dorukta yatıyormuşsun şimdi... Ah Sankız! Her yerde, her zaman dar kafalılı- ğın, bağnazhğın çile çektirdiği insansın sen. Da- ha gelin olma çağına gelmeden, zindan etmişler dünyanı. Kaz güttüğün, zorlu günler geçirdiğin uçuntulu yamaçlara bakıyorum da, dar kafalılığın her çeşidini lanetliyorum. Ama kötümser olmak niye? Halkın imge gücü. iftira kurbanından bir ermiş çıkanyor bak; anıt di- ker gibi, en yüce doruğa veriyor adını. Çoktantoz oldu sana uzanan diller. ama sen, capcanlı karşı- mızdasm... Yakub'un kutsal düşünü gördüğü yer- den, direnmenin, dayatmanın önemini anlatıyor- sun. En yılgınımız. en uvuşuğumuz bile, 0 yana dön- dü mü: "Allah be!" diyor, "Sankız'a bak!.." Troya ve iyonya'da düşlerl kurmak Troya ve lyonya düşlpri kurmak, yaşamı çoğalt- maktır. Bir adam ve bir kadın görüyorum kumsalda.. Kadmın kirpikleri titriyor sanki... Bir sokak fenerine bakıp gezgin bulutlan dü- şünüyor gibi kadın ve erkek... Sağır bir günün so- nunda. dilsiz bir gecenin içindeler... Erkek Cesare Pavese'nin bir şiirini okuyor: "Şafağm ışını ağzmdan çıkan soluktur.J' lyonya lacivert atlasuıa bürünüyor... Kalypso'nun gizem perdesi, Odesseia'nın yü- ce tannçalar ülkesini uyutmaya çalışıyor.. Kaduı 0 sırada erkeğin elini tutuyor... Gözlerinde sevınç gözyaşı var!.. Hüzün, rutku ve sevda var!.. Kadın, Troya savaşım anlatıyor, tda Dağı'nın yamaçlanna bakarken... Sonra, erkeğin kulağına bir şeyler fısıldıyor... Erkek ise şöyle diyor: "Seni derindenizlerebenzetiyorum. Seninlean- cak derin denizleri bilen birisi baş eder. Sığ deniz- lerde dolaşanlar senin derinüğini anlamazlar!" O anda Irmak Tannsı Akheloos'un kızı görü- nüyor... Rüzgâr çıkıyor... Yarın: Karadutun öyküsü DUZYAZI ORHAN BtRGİT Kafaları Karışmış Olmalı.. Uluslararası Para Fonu ile çıkan anlaşmazlığı çöz- mek için "Liderler Doruğu "nun dün sabah saat • 08.00 de toplanacağını öğrenince, bugüne kadar alışılmamış erken bir buluşmayı elbette koalisyonu oluşturan partilerin genel başkanlarının, haftanın ilk günü İMKB'nin açılışından önce sonuca ulaşma is- tekleri olarak yorumluyorsunuz: Çağrı sahibi Ecevit gibi, Anap Genel Başkanı Yıl- maz da belirienen saatte başbakanlıktalar; MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin toplantıya üç saate ya- kın bir gecikme ile gelmesi bilinçlf bir ayak sürçme- sinden daha çok, partisi içindeki sıkıntıya dayanıyor. Çünkü Telekom krizinde aynı zaman diliminde, kri- zin üssü olan MHP'de Enis Öksüz ile Ahmet Ke- mal Tannkulu ayrı. Sabahattin Çakmakoğlu ve Tunca Toskay ayrı görüşleri savunuyoriar. İlk günlerde sorunu "benim Telekomum" olarak görüp değerlendiren Öksüz, daha sonra IMF için bir demecinde "onlara da ne oluyor" yorumunu yapar- ken bir başka konuşmasında "isteklerinin hepsini yapmadık mı ki.." demeye başladı. Enis Bey'in so- runa bakış açısı, MHP'nin 1980 öncesi diyalektiğini savunan mesela "Ötüken" gibi internet portallerin- de daha da uç noktalara çekilerek, Masonlann ül- keyi ele geçirme planlarına kârşı "Türkün ateşle im- tihanı" türünden yorumlarla güçlendirilirken öteki MHP'li bakanlar, pragmatik çözümler önerdiler. İki arada bir derede kalan MHP kurmaytarının sonun- da Köhter'in Başbakan Ecevit'e sunduğu Telekom Yönetimi'ni politikacıların etkisinden anndırmak için 7+2 seçeneğini benimsemeye razı olduklan, dünkü doruktan sonra yayımlanan yazılı açıklamanın satır aralannda ortaya çıktı. Liderler Doruğu'nun IMF'ninTelekomayönelik id- dialara katılmadığını söylemesi, sadece kafası adam akıllı karışmış MHP'nin. hele hele hükümetin Ulaş- tırma Bakanı'ntn "ego "sunu kollamayayöneliktir. A- ma aynı Doruk, krizin nedeni kurumun genel kuru- lunun, "IMF ile aramızdaki ılişkilerin yapay birpürüz- le gölgelenmemesi amacı ile" toplantıya çağrılma- sını da karariaştırmak zorunluğunu duymuştur. Krizin Telekom'da, özelleştirme yasası çıkmasına önceleri vargücü ile direnen Enis Bey'in, daha son- ra Hazine Müsteşarlığf nı işin içine sokmarnakta di- renmesı, ama sonunda oluşturulacak yönetim kuru- lu için, bakanlığının "bu türdeyimlerdevletin bakan- lıklannı kendi oyuncak bahçelehgibi algılayan bir kı- sım politikacının.çok sevdiğı sözcüklerdir" temsilci- lerini bir oda da saatlerce beklettiği biliniyor. Aynı bil- giyi değerlendiren Uluslararası Para Fonu'nun üze-. rinde uzlaşma yapılan yeni Telekom Yönetimi için 4+2+1 türünden bir çözüm ile oluşturulduğu da, sa- ğır sultanlann bile bilgisi içinde. O "4" rakamı Enis Bey'in kontenjanı idi. "2"nin Derviş, "7"in de Baş- bakan tarafından önerilen üye için aynlmış koltuk ol- duğu anlaşıldı. "Bakanlığının" etkinliğini yitirmemesi için Enis Bey'in bir profesyonel şirket yönetiminde görülme- miş türden tercih yaparak Telekom Genel Müdürü ile Yönetim Kurulu Başkanını bir kişi de birleştirme- si, VVaşington'da ki kredi musluğunun başındakiler- ce anlaşılamayınca, hem IMF'nin hem de Dünya Bankası'nın ikinci dilimi serbest bırakma görüşme- leri ertelenmiş oldu. • • • Ertelenmeyi, "Türkün Yeniden Ateşle Imtihanı" olarak algılayan ve yeni bir istiklal Savaşı'ndan söz. edenler de, sorunu IMF ile 18.Cİ niyet mektubunun uygulanması sırasında, 0 mektubun yorumlanması- nı yeterince yapamayanların yanlışı olarak değer- lendirenter oldu. Kısaca, krizlerin büyümesinden ve sürmesinden yararlanacak olanlarla, işlerin olabildiğince hızlı ra- yına oturmasını temenni edenler arasında belki ki- mine göre 7 ay gibi değerlendirilebilecek bir 7 gün geçti. O aradaTürkiye, bir süreden beri başbakanın- dan "sıkılmış ve hatta bıkmış" bir küçük zümrenin, monolog gibi yinelediği "Ecevit de niye çekilip git- miyor?" sözlerinin, Tanrı gecinden versin sanal bir provacığının bile nelere mal olabileceğini ortaya ko- yan bir de cuma günü yaşadı. Kafası kanşık MHP'de, "Ecevitsağlıknedenleriile çekilirse, başbakanlığı biz omuzlanz" diyen bir Fa- ruk Bal beklentisi duyuldu! • • • Ve liderler doruğu, krizden çıkış yolu olarak IMF Başkanı Köhler'in Telekomda değişiklik önerisini, "4+2+3 "lü bir çözümü benimsediğini açıklayarak ortaya koydu. Evet kriz böylece çözülmüş oldu. Ama, Enis Bey'in ülkesini hangi yeni sorunlarla karşı karşıya bıraka- cağını merak etmiyor musunuz? Faks:0212-6770762 E-mail:obirgrt(« e-kolay net. KİIİS Oylumhöyük SIT alanı olsun AHMET BARUTÇU KİLİS - Oylumhö- yük'teki kazılan sürdü- ren Hacettepe Üniver- sitesi Edebiyat Fakül- tesi Arkeoloji Ana Bi- lim Dalı Başkanı Prof. Dr. Engin Özgen. böl- gede değişik tarihlerde yapılan çalışmalarda, M.Ö. 2000-3000 yılla- nna ait kömürleşmiş buğday. arpa, merci- mek, çavdar ve antep- fıstığı taneleri bulun- ması üzerine geniş kapsamh bir araştırma başlattıklarını söyledi. Araştırmalannda, höyükteki ev ve tica- rethanelerde çok eskı tarihlere ait buğday türleri buldukJannı be- lirten Özgen şu bilgile- ri verdi: "Oylumhö- yük'te 325 değişik tür- de endemik bitkiye rastladık. Bitki türleri arasında M.Ö. 3000 yıldan daha öncesine ait kaplıca denen yaba- ni buğday türleri de bu- lunuyor. Bunlar Ame- rika'daki California Ünhersitesi'nde tahlil edildi. İnsanlar günü- müzden 5 bin yıl önce de bitki türlerini ıslah etmek için deneyler yapmışlar. Sonunda yabani buğdaydan du- rum buğdayı dediği- miz makarnahk buğ- day rürünü geliştirmiş- ler. Bu yöre buğday, mercimek, nohut, arpa ve bezelyenin gen k^- nağıdır. Bölgede, yaba- ni türlerin en yaygınot- duğu yer Oylumhöyük yöresidir." Özgen. Oylumhö- yük yöresinin. tarihi dokusunun yanı sıra doğal özelliğı olduğu- nu, bu nedenle bölgede insan etkinliklerinin kısıtlanmast gerektiği- ni ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle