Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10TEMMUZ2001SAU
ROPORTAJ
AB 'nin Genişlemesinden Sorumlu Genel Müdür EnecoLandaburu Türkiye 'yi eleştirdi:
Programınızyeterli değilNİLGÜN CERRAHOGLU
BRÜKSEL - Avrupa Birliği'nin
Genişlemesinden Sorumlu Genel
Müdür Eneco Landaburu, Türki-
ye'nin hazırladığı ulusal programı
yeterli bulmadığım söyledi. Ölüm
cezası, Milli Güvenlik Kurulu, in-
san haklan, azınlıkhklara saygı gi-
bı konularda takvim ve içerik açı-
sından daha çok şey bekledikleri-
ni belirten Landaburu, "Progra-
mın tüm öğeleriyle görüş birliği
içinde değüim. Çok açıdan mah-
cup bir plan bu" dedi. Landabu-
ru'nun sorulanmıza \erdiği yantı-
lar şöyle:
- Ekonomik, sosyal, siyasi kriz;
Türkiye'nin gelecek AB üyeliğini
nasıl etkiler?
LANDABURU: Türk hükümeti
ve özellikle de Bakan Kemal Der-
viş'in ekonomik krize çözüm ara-
yışlannı destekliyoruz. Bu çok ke-
sın ve net. Ekonominin modernı-
zasyonu \e özelleştirmeler gibı
Türk ekonomısinın modernizasyo-
nu ıçin öngördüğümüz dönüşüme
fevkalade paralel Derviş'in öneri-
leri. KOB'de çizdiğimiz çerçevede
varbunlar. Derviş'in, ekonomisini
modernleştirme yolunda başarılı
olmasını arzu ediyoruz. Kendisiy-
le burada bunlan görüşeceğiz.
'Ulusal Program mahcup'
- L'lusal Prgranu yeterli buldu-
nuzmu?
- Programın en büyük değeri her
şeyden önce "var olmasıdır" Şa-
ka değil. Ciddiyim. Türkiye gibi
bir ülke için -siyasi, demokratik,
ekonomik, sosyal anlamda- böyle-
İSPANYOL SOSYALİST ENECO LANDABURU
Aday ülkeler için ldlit isinı
Ekibiyle genişleme dosyalanm hazırlayan ve
müzakereleri yürüten Eneco Landaburu aday
ülkeler için kilit isim. Genişleme dosyalan üzerinde
yaptığı teknik ve siyasi değerlendirmelere AB
Başbakanlan bile dokunmuyor. Genişlemeden
Sorumlu AB Komiseri Verheugen nitekim onun
"mutfakta pişirdiği yemekleri" sunuyor.
Tıpik bir bürokrat değil.
Bask asıih bir Ispanyol Avrupa realetisini
iyi kavrayan bir entelektüel, insancıl bir
"bölgeci" olarak taıunıyor. 80'li yıllar îspanyası'nda
Gonzalez'i iktidara taşıyan ekipte yer alan ve
Ispanyol sosyalistlerinin Avrupa politikasından
sorumlu olan Landaburu, ülkesinin rafine siyasi
beyinlerinden biri olarak biliniyor. Türkiye'ye kısa
dönemde üyelik tenünan verebflecek idmse yok
bugün rçm" diyen Landaburu. Kemal Derviş'in
bugünkü Brüksel çıkartmasını ılgıyle bekliyor.
sine kapsamh değişim öngören bir
programın varlığı devrimcidir.
Hiçbir şey değilse buna şapka çı-
kartılır. Ancak programı yeterli
bulmadığımı da ilave etmeliyim.
Programın tüm öğeleriyle görüş
birliği içinde değilim. Çok açıdan
mahcup bir plan bu. Bazı reform-
lann belli takvimde sonuçlandınl-
ması açısından ciddi bir angajman
içinde görünmüyor. Ölüm cezası,
MGK statüsü, insan haklan, azın-
lıklara saygı gibi konularda -tak-
vim, içerik açısından- daha güçlü
daha açık bir angajman beklerdik
hükümetten. Programın analizini
henüz bitirmedik. Çahşmaya de-
vam ediyoruz.
-Hâlâmı?
- Evet.. çünkü programı önce tn-
gilizceye, ardından Fransızcaya
çevirmemiz gerekti. Şimdi teknik
departmanlann değerlendirmele-
rini bekliyoruz.
- Ulusal Program Türkçe mi gön-
derildi?
- Ilk aşamada Türkçe geldi.
- Macarlar Macarca, Polonyab-
lar Lehçe mi yolluyor Ulusal Prog-
ramlannı?
- Biz büyük bir aileyiz. Her tür-
lüsü var. Ozellikler, farklılıklara
saygı gösteriyoruz. Ulusal Prog-
ram konusu bir siyasi analiz mese-
lesi. Konu başlıklarını incelediği-
mizde yorum yapacağız. Eleştiri-
lerimiz de olacak.
'ilerlemeden uzağız'
- AB yasalanna uyıun konusun-
da ne oranda bir ilerleme kaydet-
tiğimizi söyleyebiUrsiniz? Yüzde 5
mi? Yüzde 10 mu? Yüzde 20 mi?
- Ben noter değilim. Her gün kaç
adım ileri atıldı diye ölçmem ve
konuya bakış açım bu değil. Yüz-
delerle ifade edilebilecek bir yanıt
veremem. Beni ilgilendiren ilerle-
me eğilimleridir. Kapsamh değer-
lendirmeyi önümüzdeki aylarda
yapacağız. Kasım ayında "Regu-
lar Reporfu yayımlayacağız. Si-
yasi kriterler, ekonomide ne ilerle-
me kaydedildi türünden sorulara
yanıt getiren ciddi, somut bir de-
ğerlendirme olacak bu. Türk yasa-
lan - AB yasalan arasındaki açığı
görmek için önce bu değerlendir-
me şart. Biz nerdeyiz? Türkiye
nerde? Farklar ne? Böyle bir tes-
pitten sonra ancak yakınlaşma ça-
balanna girebiliriz. Uyum konu-
sunda hızlı bir ilerlemeden çok
uzak olduğumuzu söyleyebilirim
bugün için. Çok uzağız böyle bir
noktadan.
Tarlhçl değlllm
1 r
- Verheugen'in Avrupa Parla-
mentosu'nda yaptığı konuşma
Kıbns Runı kesiminde tepki yarat-
tt "AB üyeliği öncesi çözümü ter-
cih ederiz" dedi Verheugen. Sizin
değerlendirmeniz ne?
- Kıbns'la 2002 sonunda müza-
kereleri bitirmeyi amaçlıyoruz.
Rum ve Türk azınlık arasındaki si-
yasi sorun çözülmese de Kıbns'ın
AB'ye katılabileceğini söylüyor
Landaburu, kasım ayında yayımlayacaklan raporda, Türkiye'nin son durumunu siyasi ve ekonomik kritetieri dikkate alarak değeriendireceklerini söviedi.
Landaburu, Türkiye'nin Avrupa dünyasının birparçası olduğunu belirtti
Helsinki tabularıyıktt- Helsinki'de AB bir
Müslüman ülkeyi ilk kez
aday yaptı. Ne iz bıraktı bu
karar Avrupa'da?
- Helsinki. tarihı bir
karardı. AB ülkeleriyle
komşuluk. savaş ya da
ittifaklarla daima yoğun.
önemli ılişkıler kurmuş
bir ülke Türkiye. Avrupa
dünyasının; siyasi,
kültürel. sosyo ekonomik
Avrupa gerçeğinin
parçası. Adaylık.
ilişkilerin potansiyel
imkânlannda dönüm
noktası oldu. Ilerde ne
olursa olsun Helsinki
tarihi bir kilometre taşı
olarak kalacak. Son bir
buçuk yılda ilişkiler
katlandı ve birbirimizi
daha iyi tanıdık. Sonucun
müthiş olmadığını
söyleyenler çıkabilir. Ama
Helsinki "den bu yana
aramızda olmayan türden
bir işbirliği başladı.
A\Tupa - Türk kurumlan
arasmda diyaloğu
hızlandıran bir KOB ve
Ulusal Program yapıldı.
Bunlar Helsinki'den önce
var olmayan dinamikler.
Türkiye - AB arasında
bugün tabu konu kalmadı.
Her konuda fikır birliği
beHrieyecek. Türkiye'nin
adaylığuıı Lakcn'e giden
yolda nasıl
degerlendiriyorsunuz?
- Laken'in hedefi
hükümetler arası bir
konferans lanse etmek.
Konferansın amacı, ileriye
adayhğı Avrupa'nın ne
olup olmadığı ile irtibam
değil mi?
Laken zirvesi
- Bu konular gündeme
gelmeyecek Laken'de.
~JT TTelsinki, tarihi bir karardı. Helsinki'den bu yana
#—4 aramızda olmayan türden bir işbirligi başladı.
JL JL Avrupa - Türk kurumlan arasında diyaloğu
ihızlandıran bir KOB ve Ulusal Program yapıldı. Bunlar
|Helsinki'den önce var olmayan dinamikler. Türkiye -
fAvrupa Birliği arasında bugün tabu konu kalmadı.
içinde olduğumuz
söylenemez ama.. Kıbns,
kültürel azınlıklar,
hapishaneler gibi tüm tabu
konulan konuşabilıyoruz
bugün.
- Yıl sonundaki Laken
zirvesi Avrupa'nın ne
olduğu, ne olacağu siyasi
fînalitesi ve kimliğini
dönük bazı hedefleri
tammlamak olacak. Ulus
düzeyindeki ve AB
hedefleri, kurumlar ve
işleyiş kurallan
tanımlanacak. Türkiye'nin
adayhğı ile Laken'in
direkt ilgisi yok.
- Kültürel açıdan tarüşma
yaratagelen Türkiye'nin
Nice "Temel Haklar
Bildirgesi"nin statüsünü
belirleyecek Laken.
Avrupa'nın kimliğini,
bildirgeye yön veren insan
haklan, demokrasi, pazar
ekonomisi ve sosyal
haklar gibi ortak değerler
oluşturuyor. Avrupa'nın
parçası olmak din değil o
değerleri paylaşmaktan
geçiyor. Bu, siyasi
iradeyle ilgili. Biz bir dinî
ortakhk değiliz. Dinî bazı
değerler Avrupa
değerleriyle çatışırsa o
başka. Ama ayn bir konu
bu.
uzun sürecek
egzerslz
- Nice genişleme
haritasmda Türkiye yoktu
ama...
- Uzun sürecek bir
egzersiz bu. Demokrasiye
geçişini tamamlamış
Ispanya ile müzakereler 7
yıl aldı. Alınganlığı bir
yana bırakıp sakin olmak
lazım. Nice, müzakere
yaptığımız ülkelerle
Avrupa Parlamentosu
temsilcileri ve AB
komisyon üyelerinin
sayısını belirledi. Hepsi
bu. Türkiye'ye karşı bir
şey yoktu Nice'te.
Helsinki. Bu açık. Benim tercihim,
BM çerçevesinde yapılacak mü-
zakerelerde iki taraf için de kabul
edilebilir bir çözümün bulunması
ve adanın birleşmiş olarak AB'ye
katılmasıdır. Teşvik etmek istedi-
ğimiz ideal çözüm bu. Bunun için
size "Az zaman kaldı" diyoruz.
Türk tarafını da müzakerelere kat-
mak istersek bir yıl gibi bir süreye
ihtiyacımız olacak. Kıbns Türk
toplumunun da AB içindeki temel
çıkarlannın garanti altına alınma-
sı açısından gerekli bu. Bu olanak-
lan kullanabihnemiz için herke-
sin, özellikle Denktaş'ın BM mü-
zakere masasına acil olarak dön-
mesi gerekiyor.
Kıbns sorunu
- Çözüm beklemeden Kıbns'la
müzakere açmış olmak çözümü
koiaylaşürdı mı şimdi? Müzakere-
lere BM çözümünden sonra başla-
mak daha makul olmaz mıydı?
- Aday ülkelerle baş müzakere-
ci ve genişlemeden sorumlu genel
müdürüm ben. Tarihçi ve fılozof
değilim. O mu, bu mu.. hangisi iyi
olurdu? Savaşın hiç olmamış ol-
ması iyi olurdu. Ama bu tür fikir
beyanı için bulunmuyorum bura-
da. Görevim, somut önerilere so-
mut çözümler için katkıda bulun-
mak. Mevcut olan durum karşısın-
da görüşümü söylüyorum. Hoşu-
ma gitmiyor. Ama durum bu. So-
rumluluğum iki tarafin da nza gös-
tereceği, müzakereleri kolaylaştı-
racak katkıyı yapmak. Kıbns ko-
nusuna BM çerçevesinde bir çö-
züm, akabinde de Kıbns Türk top-
lumunu müzakereye katmaktan
daha iyi çözüm yok. AB içinde bir-
leşmiş Kıbns Türk toplumunun
haklı taleplerini garanti altına al-
mak ve çıkarlannı korumak için
gerekli bu.
Takvlm sonra...' *
^ . \
- Frankizm yıllannda da Avru-
pacıydınız ve faşizmle mücadele et-
tiniz. Avrupa o yülarda ne anlama
geliyordu?
- Avrupa bir umut ışığı, daha iyi
bir dünyanın çekimiydi bizim için.
Demokrasi, insan haklan, gelece-
ğe inanç vaat eden bir umut ışığıy-
dı. tspanya 15 yıldır AB üyesi. Ve
Avrupa'dan beklediği tüm düşleri
gerçekleştirdi. Refah içinde, insan
haklanna saygıh, demokratik bir
ülkeyiz bugün. Daha özgür, daha
zenginiz. Dünyada da daha fazla
etkimiz var. Çok daha fazla ağırlı-
ğı olan bir ülke Avrupa içindeki Is-
panya. Bilanço bu.
- tspanya gibi Türldye'de de de-
mokrasiye geçişin aracı olabilir mi
Avrupa?
- Buna emirüm. Ama demokrasi
yolunda Türkiye'nin çok gayret
sarf etmesi gerekiyor. Demokratik-
leşmeyi kendi geleceği ve dünya-
da güç kazanmak adma yapmak
zorunda Türkiye. Avrupa bu yolda
yardımcı olabilir. AB'ye giren hiç-
bir ülke, demokrasisinde gerileme
yaşamadı. Avrupa, demokrasi için
güvence. Türk demokrasisini de
sağlama almaya yardımcı olabilir-
sek ilerde memnun oluruz.
Türklye'ye destek
- İspanya'da ilerici güçlerin demok-
rasi mücadelesini aktif biçimde des-
tekledi Avrupa. Türkiye'ye benzer
destekten söz edilebilir mi?
- Güzel soru. Ancak bir demokra-
si militanı olarak Avrupa'da zama-
nında çok kapının yüzüme kapandı-
ğını da hatırlıyorum. Geçmişi ideali-
ze etmemek gerek. Franco'ya sürek-
li baskı yapan bir Avrupa yoktu o yıl-
larda karşımızda. Bazı siyasi partiler,
sendikalar ilgi gösteriyodu konuya.
Çoğunluk, tspanya'da olan biteni ka-
yıtsızlıkla karşılıyordu. Bu böyle.
Önce kayıtsızlıkla mücadele etmek
gerekir bu nedenle. Her seferinde da-
ha çok sayıda insanın Türkiye - Av-
rupa ilişkilerine eğilmesini sağlama-
layız birlikte. Demokratik çevrelerin
belli süreçlere verdiği destek sonra
geliyor.
- Türkiye'nin AB üyeliği ne kadar
zaman alabilir? Ebediyen aday kal-
mak riski var mı?
- Bilmiyorum. Türkiye'ye kısa dö-
nemde üyelik teminatı verebilecek
kimse yok bugün için. Bir buçuk yıl-
dır çalışıyoruz. tlerleme yavaş. Hat-
ta çok yavaş. Önemli olan ilerleme
yönündeki hareketin devamı. Takvi-
mi sonra konuşuruz.
SALI
ORHAN BüRSALI
Tarım=Saksı Bakanlığı mı?
Sosyal yönler, toplumsal dayanışmalar ihmal
edilerek, belki daha da önemlisi, hiçbir üretim ve
ürün planlaması yapılmadan tanmda tepeden inme
gerçekleştirilmeye çalışılan "dönüşüm"ün sosyal
patlamalara yo laçmasından endişe ediliyor. Uysal
halkımız (hele köylümüz!) ister patlasın ister patla-
masın, gerçekte bu sosyal patlama yaşanmaktadır.
Ekonomik durum öyle gösteriyor ki, bu patlama
uzun erimli olacak. Hele şu tanmsal karartar ha-
yata geçsin, bunun toplumsal sonuçlan ortaya çık-
sın.. yoksulluğun, kentleri dahada kuşatacağını gö-
receğiz.
IMF'nin baskısıyla veya koşullann dayatmasıy-
la.. tanma getirilmeye çalışılan en iyimser yaklaşım-
la "ekonomik, daha doğrusu mali rasyonalite", ön-
ce ortalığı iyice dağıtacaktır. Ancak, bu kaostan,
Türkiye'yi büyüten yeni bir düzenin doğup doğma-
yacağı konusunda kimsenin hiçbir bilgisi yoktur..
Bu akılla, doğmayacağı da açıktır!... Bütün so-
run da buradadır...
• • •
Türkiye hükümetleri ve Tanm Bakanlığı, uzun
süredir bilinen tarımdaki düğümlenmeyi neden ev-
rimsel bir gelışme sürecinde akılla çözmemiştir de,
tanmı "IMF'nin kılıcı" altına atmayı tercih etmiştir?
Diyeceksiniz ki, bu siyasi tercih degil, IMF'in da-
yatmasıdır...
Ben de diyorum ki, hayır, hükümetlerin hiçbiri çö-
zümler üretmemiştir. Bütçeden, devlet bankalann-
dan özellikle seçim zamanlan tanma bol destekle-
me paralan akıtmak, sorunu çözmek değildir. Kay-
nakta su bittiği zaman, tanmsal sorun bütün çıplak-
lığıyla çok doğal olarak ortaya çıkmış, aslında tama-
men çökmüş bir Hazine'den tarıma para aktarma-
nın da yine doğal olarak olanağının kalmadığı gö-
rülmüştür.
Şu sıralarda bir tartışma var "Bütün gelişmiş
ülkeler, tanmlanna hem de yüz mılyartarca dolarbü-
yüklüklerinde destekler veriyor, ama bize gelince
desteğikes diye dayatıyoriar. Buhaksızlık değil mi?"
Doğrudur, Türkiye en azından sosyal dayanış-
ma gereği tanma desteği sürdürmelidir ve sürdüre-
cektir. Ancak, tabii ki "parası olduğu sürece"! Nite-
kim para olduğunca bunu yapmıştır.
Hemen anımsatalım, tanma yapılan desteğin
önemli bir kısmı da, Türkiye'nin içeride yarattığı "ar-
tı değer"üen değil, dışandan alınan dolar cinsinden
borçlarta gerçekleştirilmiştir. Sırtımızda büyüyen dış
borcun bir kısmı tanmla ilgilidir.
Zengin ülkeler ise ülke içinde yarattıklan artı de-
ğerle tanmlarını desteklemektedirler.
Aramızda böyle "küçük" bir fark vardır!
Parası kıt, hatta olmayan, para toplamayı ve har-
camayı bilmeyen bir Türkiye'nin, konuya "zengin ül-
ke" tavnyla yaklaşması daha da zordur.
Türkiye, tanmda çok daha akılcı yöntemler ge-
liştirmeliydi. Bunu yapmadı.. Niye yapmadığını sor-
gulamazsak, bir adım ileriye gidemeyiz.
• • • •> _ "•
Önümde bir rapor duruyor. 1998 yılında TÜBl-
TAK uzmanlan Aykut Göker ve Musa Özdemir ta-
rafından kaleme alınmış: "Tanm, Ormancılık ve Ba-
lıkçılığın geliştirilmesiyle ilgili kamu Ar-Ge kuruluşla-
nnın yeniden yapılandınlması için model önerisi".
1997 rakamlanna göre, bu 86 Ar-Ge biriminden 64
tanesi Tanm ve Köy Işleri Bakanlığı'nın bünyesinde-
dir. Amaçlan tanma bilimsel destek vermek, üretimi
vb. arttırmak, daha büyük katma değer yaratılma-
sının koşullannı oluşturmak.
TÜBITAK 1997'de bütün bu araştırma geliştir-
me birimlerinin durumlannı gözden geçirdi ve.. Ar-
Ge birimlerinin bu halleriyle fazla işe yarar olmadı-
ğını gördü. Birimlerin, tanmsal üretimin değişen ye-
ni koşullan dikkate alınarak, Türkiye'nin ulusal bilim
veteknoloji politikalannın hedefleri ışığında yeniden
yapılandınlmalannı gündeme getirdi. Bakanlık bün-
yesinde daha 1995 yılında hazırlanan "Tanmsal
Araştırma Projesi Master Planı" da benzer görüş-
leri dile getirmekte, ve dörtte biri doktoralı 1000'i aş-
kın tanm uzmanı Türkiye'nin tanmda yeni vizyon ve
misyon belirlemesini beklemektedir.
Vizyon ve misyon ne demektir?
Türkiye, değişen dünya tanm gerçekleri karşı-
sında ne yapacaktır? Hangi ürünlere yönelecektir?
Hangi devrimci ye teknolojik değişimleri tanmına
uygulayacaktır? Üretimi, verimi nasıl birkaç kat art-
tıracak ve dünya ölçeklerine ulaştıracaktır? Hangi
ürünleri artık ekmeyecek, hangi yeni ürünlere yöne-
lecektir?
Türkiye'yi yönetenler yıllardır bunun karannı ver-
mediler, tanma para akrtarak, aslında tozlan halının
altına ittiler.Tıpkı evlerdeki bazı hizmetçiler gibi!
Şimdi Tanm kabağı" patladı!
Sormayalım mı: Tanm Bakanlan'nın bir büyük
saksı çiçeği olmaktan öteye rolü ve anlamı nedir?
obursali(ğ bilimmerkezi.org.tr
AB Komisyonu Temsilcisi Fogg:
Yerel yönetimler
modernize edîlmeli
ANTALYA (AA) -
AB Komisyonu Türki-
ye Temsilcisi Büyükel-
çi Karen Fogg, sivil
toplum örgütleri ve
"Yerel Gündem 21
Kent Konseyleri"nin,
çalışmalannda, kamu
dışında özel sektörden
de sponsor bulmalan
gerektiğini bildirdi.
Türkiye'nin AB'ye
üyelik sürecinin değer-
lendirileceği "Ulusal
Program Çerçevesinde
Türkiye-AB nişküeri"
konulu konferansa ka-
tılmak üzere Antal-
ya'ya gelen AB Ko-
misyonu Türkiye Tem-
silcisi Büyükelçi Ka-
ren Fogg, konferans
öncesi "Yerel Gündem
21 Antarya Kent Kon-
seyi"ni ziyaret ederek,
konsey yöneticileriyle
görüştü. Türkiye'de iş-
lerin nasıl yürüdüğünü
merak ettiğini, bu ne-
denle fikir alışverişin-
de bulunmak istediğini
belirten Büyükelçi
Fogg, "Türkiye'nin
AB'ye üyeliği sürecin-
de yerel yönetimlerin
modernizasyonu ve
merkezi > önetimin yet-
kilerinin yerelyönetim-
lere devri konusunda
İçişleri Bakanlığı ile ça-
hşmalaryürütüyoruz"
dedi.
"Yerel Gündem
Kent Konseyleri"nin,
seçilmiş yerel yöne-
timlerin görevlerini
yaptığını kaydeden
Fogg, belediyelerin va-
tandaşa hesap vermesi
gerektiğini ifade ede-
rek, "Belediyelerşeffaf
olmah. Belediyeler hal-
ka hesap verebilecek
yerler olmahdu*" dedi.