23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10TEMMUZ2001 SALI 14 KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Ferhan Şensoy'un dünyasındaııFerhan Şensoy'un son ki- tabı"Kalemimin Sapını Gül- le Donattun" (Haziran 2001) bir anı-roman niteliğini taşı- yor. Karadeniz'in Çarşam- ba'sında başlayıp Fransa'da tiyatro eğitimi gördükten, Ka- nada'da yönetmenlik stajmı tamamladıktan sonra, Kana- da Hava Yollan uçağında bi- ten ve Şensoy'un yaşamımn ilk 24 yılını içeren birinci cilt (söyleşim düzenine vuracak olursak) şöyle noktalanıyor: "Hostes: Bir arzunuz var mı? Şensoy: Var. Bir tiyatro is- tiyorum." Birinci cildin (541 sayfa) sonunda, iki oyunu Montre- al'de, bir oyunu da Deveku- şu Kabare Tiyatrosu'nda sah- nelenmiş, profesyonel sah- nede oyun yönetmiş, oyuncu olarak bir oranda sahne de- neyimi kazanmış genç bir ye- tenektir Şensoy. Ikinci cildi merakla bekle- yedururken, 1986 basımı "Gûndeste"nin son dizele- rinden öykünün Türkiye'ye dönüşteki ilk aşamasını izle- yelim: "dokuzvüzyetmişbeş, temmuzun ondördü fakirfrengistandandöner, babala- n sevindirmeyen bir diplomayla tiyatro iyi güzel de bir işe girseydi çocuk devekuşu kabare handerletzmir'de ikibinbeşyüz izleyici gecede bir yazann şiiri pazarianmaktadır İzmir panayınnda yazara üç kuruş düşmemektedir yapüan gayet zeki ve metin hesap- lardan tiyatronuza hoşbutdum türidye." Çocukluğundan bu yana yaayor Aradan beş yvl daha geçecek ve Şensoy, "istediği" tiyatroya 1980'de kavuşacaktır. Ortaoyuncular şimdi 21 yaşında. Şensoy bu tiyatroda 8'i uyarlama. 17'si telif yirmi beş oyun sahnelemiş. bu oyunlann ezici bir ço- ğunluğunda sahneye çıkmış, pek ço- ğunun sahne ve müzik tasanmını yap- mış, üstüne üstlük, tiyatro metinleri dışında 9 tane de telif yapıta imza at- mış, *FerhangiŞevler''den kazandık- lanyla. "ölürnlerdenölümbeğenme" durumundaki tarihsel Beyoğlu Ses Tiyatrosu'nu topluma yeniden ka- zandırmıştır. Galatasaray Lisesi Orta Bölümü'nü • Ferhan Şensoy'un ortaoyununu kabareye katık eden yazar kişi biçeminin ne denli çok etkenden oluştuğunu görmek için "Kalemimin Sapım Gülle Donattım"ı okumanız gerekli. • 'Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyunu'nda her tanıştığı "yenilik"le çılgın bir aşk ilişkisine giren Türkiye'nin 21. yüzyıl başındaki "bilgisayar- internet durumlan" bir güzel belgeleniyor. bitirdiğinde babasından armağan ola- rak "daktilo makinesi" isteyen ço- cuk, bugün 50 yaşını sürmektedir. Çocukluğundan bu yana yazmıştır, yazmaktadır, yazacaktır... Varolmak- la özdeşleşen bu eylemle baba arma- ğanı "Remington''u Allahına hak et- miştir. Yazuıın basımındaki aşın ti- tizliği, daha gençliğe adım atarken -yazılan düzgün yayımlansın diye- "fahri mürettip"liğe soyunmasından bellidir. Tiyatro broşürlerinin ve ki- taplannın şıklığı, yanlışsızhğı rast- lantı değildir. Şensoy' u pek çok yazanmızdan ve sanatçımızdan ayıran özelliklerınden biri de "beigeci" bir yaklaşımı be- nimsemiş olmasıdır. Günlük tutmuş, yaşarruna ilişkin aynntılara durmadan not düşmüş, bu nedenle de yaşam ve sanat serüvenini bellek yanılmalan- na yüz vermeden, gerçek olan ile düş- sel olanı doğru oranda birbirine ka- tarak kotarma rahathğını sağlamıştır kendisine. En önemlisi de yazarhğa ve tiyatroculuğa harcamış/harcamak- ta olduğu şaşırtıcı/olağanüstü emeğin izlerini toplumun belleksizliğine inat, satır satır belgelemiştir. Bu toplum- da her yazar ve sanatçının yapması gerekeni yapmıştır. Şensoy artık "emektar Reming- ton"u kullanmıyor olmalı. Bilgisa- yar çağuıdayız. "Sahibinden Satılık Birinci El OrtaoyunıT başlığı, Şen- soy'a özgü kelime oyunlanyla. hem bir "özeltiyatro'' patronu, yazan, yö- netmeni. oyuncusu olarak "pazarla- dığı" ortaoyunu/kabare tarzında ya- zılmış son oyununu, hem de kullanıl- mış bilgisayarlann durmadan el de- ğiştirdiği çılgın "piyasa"yı imliyor. Ferhan Şensoy'un ortaoyununu kaba- reye katık eden yazar kişi biçeminin ne denli çok etkenden oluştuğunu görmek için "Kalemimin Sapını Gül- le Donattun"ı okumanız gerekli. Odbölüm birbirinden farkh Oyun "sanal" olanın *gerçek"le yer değiştirmesiyle ortaya çıkan gülüne- si ve acınası gerçeklerin, kimi faz- laca kanırtılmış, kimi de kısacık tab- lolarla birbirine eklemlendiği bir ga- rip dünyayı dile getiriyor. Sahne ta- sanmı ve giysiler kara güldürü düz- leminde grotesk bir "karabasan" at- mosferi yaratırken, sahnede yer alan esprili söyleşimler, bilgisayar ve in- ternet dünyasından dilimıze girmiş, çoğu kısaltma, Türkçe ve Ingilizce garip terimlere ve kodlamalara da- yanıyor. Bu kodlamalar Şensoy'un tüm oyunlanna özgü sözcük oyun- lanyla buluşunca, ancak bilgisa- yar/internet dilinin aynntılı garip- liklerine "vâkrf", aynı zamanda da Şensoy'un hızlı dilsel zekâ oyunla- nnı izleyebilecek yeteneği olanlann keyfini çıkarabileceği çok katman- lı bir güldürü söylemi oluşmuş. Ço- ğumuzun (özellikle de benim) tü- münü ancak yazılı metinden söke- rek tadına varabileceğimiz espri yağ- murundan herkes ancak kendi payı- na düşen damlalarla yetindiğinden, sürekli kahkaha gelmiyor seyirci- den. Yine de her tanıştığı u yenilik''le çılgın bir aşk ilişkisine giren Türki- ye'nin 21. yüzyıl başındaki u bUgisa- yar-internet durumlan"' bir güzel belgeleniyor. Üstelik de Ferhan Şen- soy. Derya BaykaL Rasim Öztekin, Orhan Ertürk. Özge Çatıkkaş, Or- çun Kaptan. EBf Durdu, Özkan Ak- su, Şükran Dedeman, Erkan Üçün- cü'den oluşan oyuncular kadrosu zımba gibi tiplemelerle hızlı ve yet- kin bir akış gerçekleştiriyor. Tiyat- rocu anne-babanın genlennı taşıyan Müjgan Ferhan Şensoy ve Neriman Derya Şensoy'un sevgili katkılan da cabası. Oyunda sahneye ilk "çıkan "ortaoyuncu" Ferhan Şensoy. oyun sonunda l *ortaovunu"nu şipşirin iki kızına bağlatarak onlara el veriyor. "Şu An Mutfaktayun" da Anka- ra'da ancak bu yaz izleyebildiğimız bir oyun. ("Fişne Pahçesu Tl nu gör- medik daha!) Ferhan Şensoy'un Der- ya Baykal için yazdığı bu tek kişilik oyunun iki bölümü birbirinden fark- h. İlk bölüm gündelik koşullar için- de var olan bir eş. anne ve sanatçıyı dile getirirken Ferhanca söylemle Deryaca oyunculuk (belki doğal yaşamda paylaşılan "ev haÜeri"nin de katkısıy- la) kolayca bütünleşiyor. Derya Baykal oyun boyun- ca görsel-işitsel düzeyde za- rif ve yetkin bir sahne kişi- liği sergiliyor. Seyircisiyle de güzel bir iletişim kuru- yor. Ancak ikınci böliimün gitgide ciddı konulara kay- masıyla ve Ferhanca söy- lemin "tepeden bakan" nok- talarına ulaşıldığında. bu tavnn, oyuncu Ferhan Şen- soy"a yakışsa da, Derya Baykal'ın oyuncu kişiliği- ne bir oranda uzak kaldığı görülüyor. Hangi sanatçı- nın oynayacağı belli olan bu tek kişilik oyunun yazı- mında Ferhan Şensoy'un fazlaca Ferhanca kalması, bir yazarhk sorunu olarak ortaya çıkıyor. "Tepeden bakma" deyin- ce akla hemen Ferhan Şen- soy'un sahneden seyirciye seslenişleri geliyor. Orta- oyuncunun "alçakgönüuü" tavrına karşıt. "frengis- tan"da edinilmiş kabare ti- yatrosu deneyiminin Ferhanca bir uzantısıdır bu "küstah" oyuncu tav- n. Pek çok seyirciyi sinirlendirse de Şensoy tarafindan ustalıkla uygulan- maktadır. Amaç "hakareteünek" de- ğil, seyirciyi oyuna katmak, oyunun "oyun" niteliğini vurgulamak, gül- dürüye güldürü katmaktır. Aradan geçen 21 yıla karşın. seyirciye yö- neltilen Ferhanca saldınlan bugün de "kişisel hakaret" sayıp karşı sal- dınya geçenler olması şaşırtıcı. En iyisi, siz gelin "Kalemimin Sa- pını Gülle DonatünTı okuyoın. Her ol- guyu. özellikle de ıster Türkçe olsun, ister Fransızca. ıster "bügisayarca'', "dil"i ve çevresinde olup bnenleri "*Uk kez görüyormuşçasına" algıla- yabilme yeteneğıne sahip bu kendi ba- şına buyruk Çarşambalı *köklü aile" çocuğunun. Çarşamba'dan Galatasa- ray Lisesi'ne, Istanbul'dan Fransa'ya, Kanada'ya, Güzel Sanatlar Akademi- si'nden Strazburg Konsenaruvan'na. ardından Türkıye'nin en uzun ömür- lü özel tiyatrolanndan birine uzanan süreçte nasıl duyarlıklar süzgecin- den geçtiğine. kendi deyişiyle nasıl "büyüdüğüne", bugünün yazar-sa- natçı-insan "Ferban Şensoy kişiliğfni oluşturan birikimin karmaşık köken- lerine, onun verdiği ipuçlanyla inin. Ferhan Şensoy. kişisel tarihini sizin- le cömertçe paylaşıyor. Peter Barnes'ın yazdığı oyun, yazann endüstri haline gelmiş uluslararası ününü hicvediyor Shakespeare fenomenine dair bir oyun;'Jübile' 1 u hafta sahnelenmeye başlayacak oyunun yönetmeni Greg Doran '18. yüzyıldan beri Shakespeare'in ünü aslında abartıhnıştır ve ticari aldatmacalar üzerine kuruknuştur" diyor. Kültür Senisi - Royal Shakespeare Company (RSC), Mayıs ayında Lond- ra'daki Barbican Center'dan VVest End için aynlan RSC. ödüllü oyun yazarı Peter Barnes'ın yazdığı, Shakes- peare'in nasıl uluslararası bir isim haline geldiğine dikkat çeken. Shakespeare fenomeni ve endüstrisini hicveden 'Jübile' (Jubilee) adlı bir oyunubuhafta Swan oditoryumunda sahneleye- cek. 18. yüzyılda geçen ve Shakespeare nedeniyle Stratford'da yaşanan yoğun turist trafiğinden yola çı- kan oyun. orijinalinde yer al- mayan ve günümüzden ek- lenen bir bölümle başlıyor. Bubölümde 'SirPeterHaO\ 'Trevor Nunn' ve 'Terr\ - Hands' karakterlerini can- landıran aktörlerden 'Da- \id Garrick' karakterini canlandıran aktöre, Strat- ford'ın bu konumunun do- ğurduğu sonuçlan anlatma- ya çalışıyorlar. Oyunun yö- netmeni Greg Doran -aynı zamanda RSC'nin idari yö- neticisi-, oyunla ilgili yap- tığı açıklamada "Shakes- peare'le olan proMem' Bu. kültürdür ve bunu sevecek- siniz' dememizden kaynak- lanıyor. 18. yüzyıldan beri Shakespeare'in ünü aslın- da 'abartılmıştır" ve •tica- ri aldatmacalar' üzerine ku- rulmuştur. Örneğinbir gün Stratford'daki ilk pro\ adan sonra. aktörleri öğle yeme- ği arasında Shakespeare'le DgBiüretüen en az alakah he- diyeUkeşya}!buhnalan için 'Maruf'un çekimleri MKültür Servisi - Yeni Sinemacılar'dan Serdar Akar üçüncü fihnini Mardin'de çekecek. Akar, perşembe akşamı Çubuk- lu Hayal Kahvesi'nde yapılan bir basuı toplantısıyla yeni fılmi 'MaruFu tanıth. ilk fılmi 'Gemide' ile Cannes Füm Festivali'ne davet edilen Serdar Akar, 'Dar Alanda Kı- sa Paslaşmalar'dan sonra üçüncü filmi 'MaruTu Mardin'in Midyat ilçesinde çe- kecek. Akar yeni fılminde töre, kanun, kader gibi kavramlan ve bu kavramlara ne ka- darbağlı olduğumuzu sorgulayacak. Film- de Üçüncü Sayfa'nın ödüllü oyuncusu Ru- hi San, kendisi neden olmadığı halde an- nesi, amcası, yengesi ve sevgilisinin harap olmalanndan sorumlu tutulan ve tüm acı- lan onlarla birlikte çeken Maruf adındaki Anadolu delikanhsını canlandıracak. Baş- rollerde Ruhi San'nın yanı sıra 'Kanşık Pizza' ve 'Propaganda' fılmlerinden tanı- dığımız Mehem CumbuL Devlet Tiyatro- ları'nın usta oyuncusu Nihat Üeri ve genç oyuncu Arzu Oş yer alacak. Serdar Akar filmin senaryosunu Önder Çakar'la bir- likte yazdı. Yapımcılığını SevilDemirci ve Önder Çakar'ın üstlendiği fıknin görün- tü yönetmenliğini Mehmet Aksın yapa- cak. Filmin müziklerini ise Repukas ger- çekleştirecek. 25 Temmuz'da başlayacak olan çekimler üç hafta sürecek. Kasım ayında gösterime girmesi planlanan film, Türkiye'den hemen sonra da Almanya'da sinemalarda izlenebilecek. 'MaruTun ovunculan arasında Mehem Cıımbul ve Nihat tleri de var. dışanya yoUadun. Bir ak- töreÜndeShakespud' isinı- Bfinnlanmışbirpatatestege- ri geldi". Doran, Shakes- peare sevgisınin Strat- ford'da ne kadar büyük ol- duğunu da tarihi bilgiler vererek ve 18. yüzyıl oyun- culanndan olan David Gar- rick'ten söz ederek ifade et- ti. "Shakespeare'in raldp- leri ve meslektaşları onun bu kadar uzun süre revaç- ta olacağun bilmiyoriardı. Stratford kasabası Shakes- peare'e olan ha>ranhğın ilk göstergesi olarak 18. \üzyılda o zamanlann ün- lü oyuncusu David Gar- rick'ten yeni kasaba bina- suıa yazann bir büstünün yapılması için maddi >ar- dımda bulunmasını ister. Garrick, 1769'da Shakes- peare'in ölümünün vıldö- nümündeüç günlük birfes- thal düzenlenmesini veya 'Jubilee' adlı bu oyunun sahnelenmesiniönerir.Yer- ti halkın çoğu başlarda fes- tivale, bunun bir Katolikve- ya Yahudi komplosu oldu- ğu şüphesiyle karşı çıkma- lanna rağmen ekonomileri- negetireceği ohımhıticariet- kilerin farkına \annca ta\ır- lannıdeğiştiririer. Pansryon sahipleri odalannı Shakes- peare'in oyunlannın adla- nyla kiraya \ erirler. Bütün Londrasosyetesi Stratiörd'a akm eder. Garrick'i, OJTUI- larnu yeniden canlandırdı- ğı için saygı duymakla be- raber Shakespeare'i ikonlaş- nrdığı için kesinlikle eleşti- YAZIODASI SELİM İLERt Cahit Sıtkı'dan Şiirler, Dizeler... Kimselerin dikkatini çekmeden, galiba yalnızca Ahmet Oktay'la Tülay Tura'nın okuduğu, evet, yıldızı sönmüş "Son Yaz Akşamı" adlı uzun öyküm- de anmıştım ilk kez Cahit Sıtkı Tarancı'yı: "Aşk, dostluk!.. Hepsi dökülür yapraklart" 1 Ocak 1942 tarihli Varlık'ta yayımlanmış "Ne- den Sonra"dan. "Son YazAkşamı"n\ysa 1980'lerdeyazıyordum. Şişli, Eksercioğlu Sokağı'ndakı Köşe Palas'a ye- ni taşınmıştım, bir ay falan. Nisandı. İki odalı çatı katına nisan sabahı ince esintiler, bahar duygusuy- la dolardı. Acıklı bir öykü yazıyordum ama mutlu- luktan uçuyordum! "Aşk, dostluk!.. Hepsidökülüryapraklar!"blrba- kımaöykümünözüydü.Odizeyi'bu/duğumda'se- vinçten çıldırmıştım. "Neden sonra farkına vanyorsun. "Etrafındaki korkunç ıssızlığın." Oysa Cahit Sıtkı'dan okuduğum ilk şiir çok da- ha eskilere dayanır. Bu, yıllık bir ajandanın şiirier- le bezenmiş -Her yeni güne yeni bir şiir!- sayfala- rı arasındaki şiirdir: "Desem ki..." Ezberimin onca kıt olmasına karşın koca şiiri bir çırpıda ezberte- miştim: "Ve neden sonra "Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, "Hatırla ki mahşer günüdür "Ortalığa düşmüşüm seni anyorum." Alıntıladığım dizeler, şiirin son dizelen. Olsam ol- sam on bir yaşındayım, son dizelerini "Desem ki..."nin ikide birde yıneleyerek, hüzünler, keder- ler kuşanıyorum. Insanoğlu nankör: Günün birinde "Desem ki... "den soğudum. Bugünse, "nedensonra"de- yişinin Cahit Sıtkı'ya çok yakın geldiğini hissede- biliyorum. Zaten hepimizin içini sızlatan bir "ne- den sonra" yok mudur. Bir değil, pek çok "neden sonra"... Neden sonra kavrarız neyi yitirdiğimizi, yitirirken ayırt edemediğimiz neden sonra bize ateşten gömlek giydirir... "Otuz Beş Yaş" dediniz mi, Cahit Sıtkı'yı bütün şiirseverler, hatta şiirsevmezler, şiirokumazlar bi- le anımsar. Öte yandan, Cahit Sıtkı'nın 'popülarite' edine- memiş, edınmese de, nice güzel şiiri vardır. 1942'nin yaz sonunda yayımlanmış "BirSaadet" daimaya- kar yüreğimi: "Ne bir kelime konuştuk, I Ne işaret çektik bir- birimize, I Fakat gerçektir seviştiğimiz I Vapur kalkıncaya dek I Göz göze gelmekle sade. I Bir saadet gibi hatırlıyorum. I Yasemin kokusu ondan, I Teneffüsü benden, I Bir yaz akşamı, I Kandilli iskelesinde!" Şair, şiirini besleyen kaynaklar arasında Verla- ine ve Baudelaire'i de anar. Zaten Baudelaire'den dört şiirin klasik güzellikteki Türkçe çevirisi Cahit Sıtkı imzasını taşır. Ama Baudelaıre'ın iç yangını, "Abbas" şairinde ince bir tevekkülle yüz yüze gelir. ' "Al getir ilk sevgiliyi Beşıktaş'tan; ••:*•'• wıfır> ;• "Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan." Mümkün olmayan bile düşlenebilir çilingir sof- rasında... Robinson Crusoe bambaşka da yorumlanabi- lir elbette, vahşi batı uygarlığının, tırnak içindeki uygarlığın tahakküm macerası olarak okunabile- cek bu roman, Cahit Sıtkı'nın "Robenson "unda ne kadar masum, ne kadar duyarlı ve inceliklidir "Robenson, halden bılir Robenson, "Adan hâlâ batmadıysa eğer, "Alıp götürsen benı oraya, "Denizyolu kapanmadan evvel!" Handiyse yirmi yıl sonra, bu boğucu, bungun tem- muz sabahı, bilmem neden, "Neden Sonra"yla uyandım, o yüzden yazmaya çalıştım bu yazıyı, o şiirin bir dizesiyle noktalıyorum: "Yalnızhk dediğin hayatta başlar"... Takvimde İz Bırakan: "Elveda alışılmış güzel günler e/veda; / Sakin bahçenize bizden selam söyleyiniz." Cahit Sıtkı Tarancı, Bütün Şiirleri ("Elveda^, Can Yayınlan, 1996. 'Balmumu Heykelleri' sergisi • BURSA (AA) - Saint Petersburg Balmumu Heykel Müzesi sanatçılannın yapıtlanndan oluşan 'Balmumu Heykel Sergisi' istanbuFdan sonra şimdi de Bursa'da sergileniyor. Zafer Plaza Alışveriş Merkezi'nde üç ay bo>oınca sürecek sergide. 35 heykel arasında bir Atatürk heykeli de yer alıyor. Açüdığı yerlerde topluma tarih bilinci kazandıımayı amaçla>an sergide, tarihi kişiliklerle yakın döneme damgasını vurmuş dev let adamlan ve sanatçılann heykelleri yer alıyor. Yalova'da Şiir Akşamları • Kültür Ser\isi - Bu yıl üçüncüsü yapılacak olan 'Uluslararası Yalova Şiir Akşamlan' 15- 16-17-18 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek. Etkinliğe Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanmdan şairler katılacak. Şiir Akşamlan'na bu yıl ilk kez Şükran Kurdakul ile Mehmet H. Doğan onur konuğu olarak katılacak. Enver Ercan, Baki Ashtürk, Metin Cengiz, Turgay Kantürk, Nuri Taner ve Yalova Belediye Başkan Yardımcısı Numan Özkan'dan oluşan jüri üyeleri, yapacaklan değerlendirme sonunda bir kadın şaire ödül \ erecek. Venedik'te Eric Rohmer'e ödül • ROMA (AFP) - Venedik Film Festivali kapsamında, Fransız yönetmen Eric Rohmer 'Altın Aslan' yaşam boyu başan ödülüne sahip olacak. 7 Eylül'de ödülünü alacak olan Rohmer'in 'L'Anglaise et le duc' (Ingiliz Kadın ve Dük) isimli filmi festivalde gösterilecek. Organizatörler, yönetmeni 'yeni akımın ustalanndan biri' ve 'geçmişin tanığı' olarak tanımlıyorlar. 81 ', ? yaşındaki Rohmer. film yönetmenliğine soyunmadan önce eleştirmenlik yaptı. Basmla çok iç içe olmayan ve az sayıda röportajı bulunan yönetmenin bilinen filmleri 'La signe du lion\ 'Le collectionneuse', 'Le genau de Claire' ve 'Pauline. la plage'.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle