Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10TEMMUZ2001 SALI
14 KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Ferhan Şensoy'un dünyasındaııFerhan Şensoy'un son ki-
tabı"Kalemimin Sapını Gül-
le Donattun" (Haziran 2001)
bir anı-roman niteliğini taşı-
yor. Karadeniz'in Çarşam-
ba'sında başlayıp Fransa'da
tiyatro eğitimi gördükten, Ka-
nada'da yönetmenlik stajmı
tamamladıktan sonra, Kana-
da Hava Yollan uçağında bi-
ten ve Şensoy'un yaşamımn
ilk 24 yılını içeren birinci cilt
(söyleşim düzenine vuracak
olursak) şöyle noktalanıyor:
"Hostes: Bir arzunuz var
mı?
Şensoy: Var. Bir tiyatro is-
tiyorum."
Birinci cildin (541 sayfa)
sonunda, iki oyunu Montre-
al'de, bir oyunu da Deveku-
şu Kabare Tiyatrosu'nda sah-
nelenmiş, profesyonel sah-
nede oyun yönetmiş, oyuncu
olarak bir oranda sahne de-
neyimi kazanmış genç bir ye-
tenektir Şensoy.
Ikinci cildi merakla bekle-
yedururken, 1986 basımı
"Gûndeste"nin son dizele-
rinden öykünün Türkiye'ye
dönüşteki ilk aşamasını izle-
yelim:
"dokuzvüzyetmişbeş, temmuzun
ondördü
fakirfrengistandandöner, babala-
n sevindirmeyen bir diplomayla
tiyatro iyi güzel de bir işe girseydi
çocuk
devekuşu kabare handerletzmir'de
ikibinbeşyüz izleyici gecede
bir yazann şiiri pazarianmaktadır
İzmir panayınnda
yazara üç kuruş düşmemektedir
yapüan gayet zeki ve metin hesap-
lardan
tiyatronuza hoşbutdum türidye."
Çocukluğundan bu yana yaayor
Aradan beş yvl daha geçecek ve
Şensoy, "istediği" tiyatroya 1980'de
kavuşacaktır. Ortaoyuncular şimdi
21 yaşında. Şensoy bu tiyatroda 8'i
uyarlama. 17'si telif yirmi beş oyun
sahnelemiş. bu oyunlann ezici bir ço-
ğunluğunda sahneye çıkmış, pek ço-
ğunun sahne ve müzik tasanmını yap-
mış, üstüne üstlük, tiyatro metinleri
dışında 9 tane de telif yapıta imza at-
mış, *FerhangiŞevler''den kazandık-
lanyla. "ölürnlerdenölümbeğenme"
durumundaki tarihsel Beyoğlu Ses
Tiyatrosu'nu topluma yeniden ka-
zandırmıştır.
Galatasaray Lisesi Orta Bölümü'nü
• Ferhan
Şensoy'un
ortaoyununu
kabareye katık
eden yazar kişi
biçeminin ne denli
çok etkenden
oluştuğunu görmek
için "Kalemimin
Sapım Gülle
Donattım"ı
okumanız gerekli.
• 'Sahibinden
Satılık Birinci El
Ortaoyunu'nda her
tanıştığı
"yenilik"le çılgın
bir aşk ilişkisine
giren Türkiye'nin
21. yüzyıl
başındaki
"bilgisayar-
internet
durumlan" bir
güzel belgeleniyor.
bitirdiğinde babasından armağan ola-
rak "daktilo makinesi" isteyen ço-
cuk, bugün 50 yaşını sürmektedir.
Çocukluğundan bu yana yazmıştır,
yazmaktadır, yazacaktır... Varolmak-
la özdeşleşen bu eylemle baba arma-
ğanı "Remington''u Allahına hak et-
miştir. Yazuıın basımındaki aşın ti-
tizliği, daha gençliğe adım atarken
-yazılan düzgün yayımlansın diye-
"fahri mürettip"liğe soyunmasından
bellidir. Tiyatro broşürlerinin ve ki-
taplannın şıklığı, yanlışsızhğı rast-
lantı değildir.
Şensoy' u pek çok yazanmızdan ve
sanatçımızdan ayıran özelliklerınden
biri de "beigeci" bir yaklaşımı be-
nimsemiş olmasıdır. Günlük tutmuş,
yaşarruna ilişkin aynntılara durmadan
not düşmüş, bu nedenle de yaşam ve
sanat serüvenini bellek yanılmalan-
na yüz vermeden, gerçek olan ile düş-
sel olanı doğru oranda birbirine ka-
tarak kotarma rahathğını sağlamıştır
kendisine. En önemlisi de yazarhğa
ve tiyatroculuğa harcamış/harcamak-
ta olduğu şaşırtıcı/olağanüstü emeğin
izlerini toplumun belleksizliğine inat,
satır satır belgelemiştir. Bu toplum-
da her yazar ve sanatçının yapması
gerekeni yapmıştır.
Şensoy artık "emektar Reming-
ton"u kullanmıyor olmalı. Bilgisa-
yar çağuıdayız. "Sahibinden Satılık
Birinci El OrtaoyunıT başlığı, Şen-
soy'a özgü kelime oyunlanyla. hem
bir "özeltiyatro'' patronu, yazan, yö-
netmeni. oyuncusu olarak "pazarla-
dığı" ortaoyunu/kabare tarzında ya-
zılmış son oyununu, hem de kullanıl-
mış bilgisayarlann durmadan el de-
ğiştirdiği çılgın "piyasa"yı imliyor.
Ferhan Şensoy'un ortaoyununu kaba-
reye katık eden yazar kişi biçeminin
ne denli çok etkenden oluştuğunu
görmek için "Kalemimin Sapını Gül-
le Donattun"ı okumanız gerekli.
Odbölüm birbirinden farkh
Oyun "sanal" olanın *gerçek"le yer
değiştirmesiyle ortaya çıkan gülüne-
si ve acınası gerçeklerin, kimi faz-
laca kanırtılmış, kimi de kısacık tab-
lolarla birbirine eklemlendiği bir ga-
rip dünyayı dile getiriyor. Sahne ta-
sanmı ve giysiler kara güldürü düz-
leminde grotesk bir "karabasan" at-
mosferi yaratırken, sahnede yer alan
esprili söyleşimler, bilgisayar ve in-
ternet dünyasından dilimıze girmiş,
çoğu kısaltma, Türkçe ve Ingilizce
garip terimlere ve kodlamalara da-
yanıyor. Bu kodlamalar Şensoy'un
tüm oyunlanna özgü sözcük oyun-
lanyla buluşunca, ancak bilgisa-
yar/internet dilinin aynntılı garip-
liklerine "vâkrf", aynı zamanda da
Şensoy'un hızlı dilsel zekâ oyunla-
nnı izleyebilecek yeteneği olanlann
keyfini çıkarabileceği çok katman-
lı bir güldürü söylemi oluşmuş. Ço-
ğumuzun (özellikle de benim) tü-
münü ancak yazılı metinden söke-
rek tadına varabileceğimiz espri yağ-
murundan herkes ancak kendi payı-
na düşen damlalarla yetindiğinden,
sürekli kahkaha gelmiyor seyirci-
den. Yine de her tanıştığı
u
yenilik''le
çılgın bir aşk ilişkisine giren Türki-
ye'nin 21. yüzyıl başındaki
u
bUgisa-
yar-internet durumlan"' bir güzel
belgeleniyor. Üstelik de Ferhan Şen-
soy. Derya BaykaL Rasim Öztekin,
Orhan Ertürk. Özge Çatıkkaş, Or-
çun Kaptan. EBf Durdu, Özkan Ak-
su, Şükran Dedeman, Erkan Üçün-
cü'den oluşan oyuncular kadrosu
zımba gibi tiplemelerle hızlı ve yet-
kin bir akış gerçekleştiriyor. Tiyat-
rocu anne-babanın genlennı taşıyan
Müjgan Ferhan Şensoy ve Neriman
Derya Şensoy'un sevgili katkılan da
cabası. Oyunda sahneye ilk "çıkan
"ortaoyuncu" Ferhan Şensoy. oyun
sonunda
l
*ortaovunu"nu şipşirin iki
kızına bağlatarak onlara el veriyor.
"Şu An Mutfaktayun" da Anka-
ra'da ancak bu yaz izleyebildiğimız
bir oyun. ("Fişne Pahçesu
Tl
nu gör-
medik daha!) Ferhan Şensoy'un Der-
ya Baykal için yazdığı bu tek kişilik
oyunun iki bölümü birbirinden fark-
h. İlk bölüm gündelik koşullar için-
de var olan bir eş. anne ve sanatçıyı
dile getirirken Ferhanca söylemle
Deryaca oyunculuk (belki
doğal yaşamda paylaşılan
"ev haÜeri"nin de katkısıy-
la) kolayca bütünleşiyor.
Derya Baykal oyun boyun-
ca görsel-işitsel düzeyde za-
rif ve yetkin bir sahne kişi-
liği sergiliyor. Seyircisiyle
de güzel bir iletişim kuru-
yor. Ancak ikınci böliimün
gitgide ciddı konulara kay-
masıyla ve Ferhanca söy-
lemin "tepeden bakan" nok-
talarına ulaşıldığında. bu
tavnn, oyuncu Ferhan Şen-
soy"a yakışsa da, Derya
Baykal'ın oyuncu kişiliği-
ne bir oranda uzak kaldığı
görülüyor. Hangi sanatçı-
nın oynayacağı belli olan
bu tek kişilik oyunun yazı-
mında Ferhan Şensoy'un
fazlaca Ferhanca kalması,
bir yazarhk sorunu olarak
ortaya çıkıyor.
"Tepeden bakma" deyin-
ce akla hemen Ferhan Şen-
soy'un sahneden seyirciye
seslenişleri geliyor. Orta-
oyuncunun "alçakgönüuü"
tavrına karşıt. "frengis-
tan"da edinilmiş kabare ti-
yatrosu deneyiminin Ferhanca bir
uzantısıdır bu "küstah" oyuncu tav-
n. Pek çok seyirciyi sinirlendirse de
Şensoy tarafindan ustalıkla uygulan-
maktadır. Amaç "hakareteünek" de-
ğil, seyirciyi oyuna katmak, oyunun
"oyun" niteliğini vurgulamak, gül-
dürüye güldürü katmaktır. Aradan
geçen 21 yıla karşın. seyirciye yö-
neltilen Ferhanca saldınlan bugün
de "kişisel hakaret" sayıp karşı sal-
dınya geçenler olması şaşırtıcı.
En iyisi, siz gelin "Kalemimin Sa-
pını Gülle DonatünTı okuyoın. Her ol-
guyu. özellikle de ıster Türkçe olsun,
ister Fransızca. ıster "bügisayarca'',
"dil"i ve çevresinde olup bnenleri
"*Uk kez görüyormuşçasına" algıla-
yabilme yeteneğıne sahip bu kendi ba-
şına buyruk Çarşambalı *köklü aile"
çocuğunun. Çarşamba'dan Galatasa-
ray Lisesi'ne, Istanbul'dan Fransa'ya,
Kanada'ya, Güzel Sanatlar Akademi-
si'nden Strazburg Konsenaruvan'na.
ardından Türkıye'nin en uzun ömür-
lü özel tiyatrolanndan birine uzanan
süreçte nasıl duyarlıklar süzgecin-
den geçtiğine. kendi deyişiyle nasıl
"büyüdüğüne", bugünün yazar-sa-
natçı-insan "Ferban Şensoy kişiliğfni
oluşturan birikimin karmaşık köken-
lerine, onun verdiği ipuçlanyla inin.
Ferhan Şensoy. kişisel tarihini sizin-
le cömertçe paylaşıyor.
Peter Barnes'ın yazdığı oyun, yazann endüstri haline gelmiş uluslararası ününü hicvediyor
Shakespeare fenomenine dair bir oyun;'Jübile'
1
u hafta
sahnelenmeye
başlayacak
oyunun
yönetmeni
Greg Doran
'18. yüzyıldan
beri
Shakespeare'in
ünü aslında
abartıhnıştır ve
ticari
aldatmacalar
üzerine
kuruknuştur"
diyor.
Kültür Senisi - Royal
Shakespeare Company
(RSC), Mayıs ayında Lond-
ra'daki Barbican Center'dan
VVest End için aynlan RSC.
ödüllü oyun yazarı Peter
Barnes'ın yazdığı, Shakes-
peare'in nasıl uluslararası
bir isim haline geldiğine
dikkat çeken. Shakespeare
fenomeni ve endüstrisini
hicveden 'Jübile' (Jubilee)
adlı bir oyunubuhafta Swan
oditoryumunda sahneleye-
cek.
18. yüzyılda geçen ve
Shakespeare nedeniyle
Stratford'da yaşanan yoğun
turist trafiğinden yola çı-
kan oyun. orijinalinde yer al-
mayan ve günümüzden ek-
lenen bir bölümle başlıyor.
Bubölümde 'SirPeterHaO\
'Trevor Nunn' ve 'Terr\
-
Hands' karakterlerini can-
landıran aktörlerden 'Da-
\id Garrick' karakterini
canlandıran aktöre, Strat-
ford'ın bu konumunun do-
ğurduğu sonuçlan anlatma-
ya çalışıyorlar. Oyunun yö-
netmeni Greg Doran -aynı
zamanda RSC'nin idari yö-
neticisi-, oyunla ilgili yap-
tığı açıklamada "Shakes-
peare'le olan proMem' Bu.
kültürdür ve bunu sevecek-
siniz' dememizden kaynak-
lanıyor. 18. yüzyıldan beri
Shakespeare'in ünü aslın-
da 'abartılmıştır" ve •tica-
ri aldatmacalar' üzerine ku-
rulmuştur. Örneğinbir gün
Stratford'daki ilk pro\ adan
sonra. aktörleri öğle yeme-
ği arasında Shakespeare'le
DgBiüretüen en az alakah he-
diyeUkeşya}!buhnalan için
'Maruf'un çekimleri MKültür Servisi - Yeni Sinemacılar'dan
Serdar Akar üçüncü fihnini Mardin'de
çekecek. Akar, perşembe akşamı Çubuk-
lu Hayal Kahvesi'nde yapılan bir basuı
toplantısıyla yeni fılmi 'MaruFu tanıth. ilk
fılmi 'Gemide' ile Cannes Füm Festivali'ne
davet edilen Serdar Akar, 'Dar Alanda Kı-
sa Paslaşmalar'dan sonra üçüncü filmi
'MaruTu Mardin'in Midyat ilçesinde çe-
kecek.
Akar yeni fılminde töre, kanun, kader
gibi kavramlan ve bu kavramlara ne ka-
darbağlı olduğumuzu sorgulayacak. Film-
de Üçüncü Sayfa'nın ödüllü oyuncusu Ru-
hi San, kendisi neden olmadığı halde an-
nesi, amcası, yengesi ve sevgilisinin harap
olmalanndan sorumlu tutulan ve tüm acı-
lan onlarla birlikte çeken Maruf adındaki
Anadolu delikanhsını canlandıracak. Baş-
rollerde Ruhi San'nın yanı sıra 'Kanşık
Pizza' ve 'Propaganda' fılmlerinden tanı-
dığımız Mehem CumbuL Devlet Tiyatro-
ları'nın usta oyuncusu Nihat Üeri ve genç
oyuncu Arzu Oş yer alacak. Serdar Akar
filmin senaryosunu Önder Çakar'la bir-
likte yazdı. Yapımcılığını SevilDemirci ve
Önder Çakar'ın üstlendiği fıknin görün-
tü yönetmenliğini Mehmet Aksın yapa-
cak. Filmin müziklerini ise Repukas ger-
çekleştirecek. 25 Temmuz'da başlayacak
olan çekimler üç hafta sürecek. Kasım
ayında gösterime girmesi planlanan film,
Türkiye'den hemen sonra da Almanya'da
sinemalarda izlenebilecek. 'MaruTun ovunculan arasında Mehem Cıımbul ve Nihat tleri de var.
dışanya yoUadun. Bir ak-
töreÜndeShakespud' isinı-
Bfinnlanmışbirpatatestege-
ri geldi". Doran, Shakes-
peare sevgisınin Strat-
ford'da ne kadar büyük ol-
duğunu da tarihi bilgiler
vererek ve 18. yüzyıl oyun-
culanndan olan David Gar-
rick'ten söz ederek ifade et-
ti.
"Shakespeare'in raldp-
leri ve meslektaşları onun
bu kadar uzun süre revaç-
ta olacağun bilmiyoriardı.
Stratford kasabası Shakes-
peare'e olan ha>ranhğın
ilk göstergesi olarak 18.
\üzyılda o zamanlann ün-
lü oyuncusu David Gar-
rick'ten yeni kasaba bina-
suıa yazann bir büstünün
yapılması için maddi >ar-
dımda bulunmasını ister.
Garrick, 1769'da Shakes-
peare'in ölümünün vıldö-
nümündeüç günlük birfes-
thal düzenlenmesini veya
'Jubilee' adlı bu oyunun
sahnelenmesiniönerir.Yer-
ti halkın çoğu başlarda fes-
tivale, bunun bir Katolikve-
ya Yahudi komplosu oldu-
ğu şüphesiyle karşı çıkma-
lanna rağmen ekonomileri-
negetireceği ohımhıticariet-
kilerin farkına \annca ta\ır-
lannıdeğiştiririer. Pansryon
sahipleri odalannı Shakes-
peare'in oyunlannın adla-
nyla kiraya \ erirler. Bütün
Londrasosyetesi Stratiörd'a
akm eder. Garrick'i, OJTUI-
larnu yeniden canlandırdı-
ğı için saygı duymakla be-
raber Shakespeare'i ikonlaş-
nrdığı için kesinlikle eleşti-
YAZIODASI
SELİM İLERt
Cahit Sıtkı'dan Şiirler,
Dizeler...
Kimselerin dikkatini çekmeden, galiba yalnızca
Ahmet Oktay'la Tülay Tura'nın okuduğu, evet,
yıldızı sönmüş "Son Yaz Akşamı" adlı uzun öyküm-
de anmıştım ilk kez Cahit Sıtkı Tarancı'yı:
"Aşk, dostluk!.. Hepsi dökülür yapraklart"
1 Ocak 1942 tarihli Varlık'ta yayımlanmış "Ne-
den Sonra"dan.
"Son YazAkşamı"n\ysa 1980'lerdeyazıyordum.
Şişli, Eksercioğlu Sokağı'ndakı Köşe Palas'a ye-
ni taşınmıştım, bir ay falan. Nisandı. İki odalı çatı
katına nisan sabahı ince esintiler, bahar duygusuy-
la dolardı. Acıklı bir öykü yazıyordum ama mutlu-
luktan uçuyordum!
"Aşk, dostluk!.. Hepsidökülüryapraklar!"blrba-
kımaöykümünözüydü.Odizeyi'bu/duğumda'se-
vinçten çıldırmıştım.
"Neden sonra farkına vanyorsun.
"Etrafındaki korkunç ıssızlığın."
Oysa Cahit Sıtkı'dan okuduğum ilk şiir çok da-
ha eskilere dayanır. Bu, yıllık bir ajandanın şiirier-
le bezenmiş -Her yeni güne yeni bir şiir!- sayfala-
rı arasındaki şiirdir: "Desem ki..." Ezberimin onca
kıt olmasına karşın koca şiiri bir çırpıda ezberte-
miştim:
"Ve neden sonra
"Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
"Hatırla ki mahşer günüdür
"Ortalığa düşmüşüm seni anyorum."
Alıntıladığım dizeler, şiirin son dizelen. Olsam ol-
sam on bir yaşındayım, son dizelerini "Desem
ki..."nin ikide birde yıneleyerek, hüzünler, keder-
ler kuşanıyorum.
Insanoğlu nankör: Günün birinde "Desem
ki... "den soğudum. Bugünse, "nedensonra"de-
yişinin Cahit Sıtkı'ya çok yakın geldiğini hissede-
biliyorum. Zaten hepimizin içini sızlatan bir "ne-
den sonra" yok mudur. Bir değil, pek çok "neden
sonra"... Neden sonra kavrarız neyi yitirdiğimizi,
yitirirken ayırt edemediğimiz neden sonra bize
ateşten gömlek giydirir...
"Otuz Beş Yaş" dediniz mi, Cahit Sıtkı'yı bütün
şiirseverler, hatta şiirsevmezler, şiirokumazlar bi-
le anımsar.
Öte yandan, Cahit Sıtkı'nın 'popülarite' edine-
memiş, edınmese de, nice güzel şiiri vardır. 1942'nin
yaz sonunda yayımlanmış "BirSaadet" daimaya-
kar yüreğimi:
"Ne bir kelime konuştuk, I Ne işaret çektik bir-
birimize, I Fakat gerçektir seviştiğimiz I Vapur
kalkıncaya dek I Göz göze gelmekle sade. I Bir
saadet gibi hatırlıyorum. I Yasemin kokusu ondan,
I Teneffüsü benden, I Bir yaz akşamı, I Kandilli
iskelesinde!"
Şair, şiirini besleyen kaynaklar arasında Verla-
ine ve Baudelaire'i de anar. Zaten Baudelaire'den
dört şiirin klasik güzellikteki Türkçe çevirisi Cahit
Sıtkı imzasını taşır.
Ama Baudelaıre'ın iç yangını, "Abbas" şairinde
ince bir tevekkülle yüz yüze gelir. '
"Al getir ilk sevgiliyi Beşıktaş'tan; ••:*•'• wıfır> ;•
"Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan."
Mümkün olmayan bile düşlenebilir çilingir sof-
rasında...
Robinson Crusoe bambaşka da yorumlanabi-
lir elbette, vahşi batı uygarlığının, tırnak içindeki
uygarlığın tahakküm macerası olarak okunabile-
cek bu roman, Cahit Sıtkı'nın "Robenson "unda ne
kadar masum, ne kadar duyarlı ve inceliklidir
"Robenson, halden bılir Robenson,
"Adan hâlâ batmadıysa eğer,
"Alıp götürsen benı oraya,
"Denizyolu kapanmadan evvel!"
Handiyse yirmi yıl sonra, bu boğucu, bungun tem-
muz sabahı, bilmem neden, "Neden Sonra"yla
uyandım, o yüzden yazmaya çalıştım bu yazıyı, o
şiirin bir dizesiyle noktalıyorum:
"Yalnızhk dediğin hayatta başlar"...
Takvimde İz Bırakan:
"Elveda alışılmış güzel günler e/veda; / Sakin
bahçenize bizden selam söyleyiniz." Cahit Sıtkı
Tarancı, Bütün Şiirleri ("Elveda^, Can Yayınlan, 1996.
'Balmumu Heykelleri' sergisi
• BURSA (AA) - Saint Petersburg Balmumu
Heykel Müzesi sanatçılannın yapıtlanndan
oluşan 'Balmumu Heykel Sergisi' istanbuFdan
sonra şimdi de Bursa'da sergileniyor.
Zafer Plaza Alışveriş Merkezi'nde üç ay
bo>oınca sürecek sergide. 35 heykel arasında
bir Atatürk heykeli de yer alıyor.
Açüdığı yerlerde topluma tarih bilinci
kazandıımayı amaçla>an sergide, tarihi
kişiliklerle yakın döneme damgasını vurmuş
dev let adamlan ve sanatçılann
heykelleri yer alıyor.
Yalova'da Şiir Akşamları
• Kültür Ser\isi - Bu yıl üçüncüsü yapılacak
olan 'Uluslararası Yalova Şiir Akşamlan' 15-
16-17-18 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek.
Etkinliğe Türkiye'nin ve dünyanın dört bir
yanmdan şairler katılacak. Şiir
Akşamlan'na bu yıl ilk kez
Şükran Kurdakul ile Mehmet H. Doğan
onur konuğu olarak katılacak. Enver Ercan,
Baki Ashtürk, Metin Cengiz, Turgay Kantürk,
Nuri Taner ve Yalova Belediye Başkan
Yardımcısı Numan Özkan'dan oluşan jüri
üyeleri, yapacaklan değerlendirme sonunda
bir kadın şaire ödül \ erecek.
Venedik'te Eric Rohmer'e ödül
• ROMA (AFP) - Venedik Film Festivali
kapsamında, Fransız yönetmen Eric Rohmer
'Altın Aslan' yaşam boyu başan
ödülüne sahip olacak. 7 Eylül'de ödülünü
alacak olan Rohmer'in 'L'Anglaise et le duc'
(Ingiliz Kadın ve Dük) isimli filmi festivalde
gösterilecek. Organizatörler, yönetmeni 'yeni
akımın ustalanndan biri' ve
'geçmişin tanığı' olarak tanımlıyorlar. 81 ',
?
yaşındaki Rohmer. film yönetmenliğine
soyunmadan önce eleştirmenlik yaptı.
Basmla çok iç içe olmayan ve az sayıda
röportajı bulunan yönetmenin bilinen filmleri
'La signe du lion\ 'Le collectionneuse', 'Le
genau de Claire' ve 'Pauline. la plage'.