Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 T-EMMUZ 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: derHzsom6cumhuriyet.com.tr
- Ölmediğini göstermek için
canlı yayına çıkmış...
"Canlı cenaze
oroaramına mı!"
Gülmece
anıtı
Konya Akşehir'deki
Nasreddin Hoca
heykelinin yanına
halkımızı güldüren
tiyatrocuların
büstlerinin
dikileceğini öğrenince
projenin eksik
tasarlandığını,
"gülmece anıtrna
yazdıklarıyla halkımızı
güldürmenin ötesinde
düşündüren Aziz
Nesin ve Rrfat llgaz
gjbi büyük
ustalann da
büstlerinin
dikilmesi f
gerektiğini u
belirtmiştik... Akşehir
Belediye Başkanı Dr.
Nuri Köksal, projenin
değil bizim
edindiğimiz bilginin
eksik olduğunu
bildirdi. Beş yıllık bir
çalışma sonunda
önce geleneksel Türk
tiyatrosundan dokuz
sanatçının büstü
dikilecek ve ardından
her yıl sırayla sinema,
karikatür, edebiyat ve
televizyon-gösteri
dünyası dallarındaki
sanatçıların
büstleriyle "gülmece
anıtı"
tamamlanacakmış...
ürkiye'yi tarihinin en ağır ekonomik buna-
lımına sokan iktidar ortaklarından Demok-
ratik Sol Parti'den "araştırmacı" iki millet-
vekili Erol Al ve Hasan Özgöbek sayesin-
de Türkiye bir anda 6 bin 500 ton rezerv ile dünya-
nın ikinci altın zengini ülkesi yapıldı...
Türkiye toprak altındaki altını çıkartmalı ve krizden
kurtulmalıydı...
Bir raporia Başbakan Bülent Ecevrt'in önüne ko-
nan araştırmanın kaynağı belli değildi ama siyanür
koktuğu belliydi!
Çevre Mühendisleri Odası medyada yer bulama-
sa da tepkisini diie getirdi ve milletin temsilcisi ol-
ması gereken iki "vekil"nin ulusötesi birşirket hesa-
bına "siyanüriü yalan"a aracılık yaptığını duyurdu...
Jeoloji Mühendisleri Odası İkinci Başkanı Ismet
Cengiz de "araştırmacf iki milletvekilinin 6 bin 500
tonluk "altın kaynağı"nı açıklıyor:
"Türkiye'de bilinen, fizibilite çalışmaları bitmiş ya
6 bin 500 ton
da devam eden altın yataklarımızın toplam metal
içeriği 250 tondur. Bu rakamlara MTA'nın envanter-
lerinden ulaşılabilir. 250 tonluk altının 75 tonu diğer
maden yataklanndan, yani altının yan ürün olarak ka-
zanıldığı yerlerden, 80 tonluk bölümünün de potan-
siyel arzeden yani çalışmaları devam eden yataklar-
dan elde edileceği düşünüldüğünde Türkiye'nin ger-
çek altın rezervinin 100 ton olduğu görülebilir.
Peki bu 6 bin 500 ton altın söylemi nereden çıktı?
6 bin 500 ton altın rezervi, Bergama Ovacık'ta Eu-
rogold'un yerini alan siyanürle altın üreticisi Nor-
mandy şirketinin şu anda bilgi işlem müdürü olan Ve-
dat Oygûr'ün, 1999 yılında Jeoloji Mühendisleri
Odası tarafından düzenlenen 52. Türkiye Jeoloji Ku-
rultayı'nda sunmuş olduğu makalesinde verdiği ra-
kamdır. Oygür, 'Türkiye Altın Potansiyelinin Tahmi-
ni' başlıklı makalesinde tamamen belli varsayımları
esas alan modellemeler sonucunda ispatlanmamış
teorik bir kurguyla bu rakama ulaşmış ve daha son-
ra Normandy'de görev almıştır.
Siyanürcü lobinin en son Izmir'deki idari mahke-
mesinde yediği yargı darbesinin arkasından bu oyun-
lan sahneye koyması bildik bir yöntemdir. Ama ne-
dense medyadan ve parlamentodan bu oyuna ge-
lenleri de anlamak güçtür."
DSP Istanbul Milletvekili Erol Al...
DSP Uşak Milletvekili Hasan Özgöbek...
Şimdi sizleredüşen, büyük Türk Milleti önünde na-
musunuz ve şerefiniz üzerine içtiğiniz anda bağlı ka-
larak gerçeği, sadece gerçeği açıklamanızdır:
Siyanüriü altın üreticisi şirketin müdürü tarafından
varsayımlar üzerine kurgulanmış 6 bin 500 ton ha-
yali altın rezervini kamuoyuna gerçekmiş gibi su-
narken vicdanınız hiç sızlamadı mı?
SESSÎZSEDASIZ(İ) NVRİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkiK" yahoo.com
Şeriatçılar da bilgisayardan yararlanıyor:
SOFTa-WARE kullanıyorlar!
Bir dershanenîn özel sınavınm özelliği
Izmir'den bir öğretmen dostumuz or-
taöğretimdeki seçme ve yerieştirme
sınavlannda Türkçe, sosyal bilgiler,
matematik ve fen derslerinden eşit
sayıda soru sorulduğunu, sosyal bil-
giler testinde öğrenciye isterse seç-
meli olarak din dersinden dört soru ve-
rildiğini ve bu sorulann yanıt anah-
tannın da sosyal bilgilerin son dört
sorulanyla aynı olduğunu anımsat-
tıktan sonra sözü Üçkuyular'daki
malum çevrelerin özel Fatih Der-
shanesi'ne getiriyor.
Dershane, öğretim yılının sonuna
doğru dördüncü sınrf öğrencileri için
düzenlediği ödüllü sınavda, seçme sı-
navı örneğini uyguluyor. Fakat, sos-
yal bilgiler testinin son beş sorusu öğ-
renciye seçme olanağı tanımadan
doğrudan din kültürü ve ahlak bilgisi
derslerini içeriyor.
Sınav sonuç bildirim çizelgelerinde
din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden
hiç soru sorulmadığı gösteriliyor...
Malum çevrelerin dersanesi, dışa-
rıya karşı hem öğrencilere din sorusu
sormuyor gibi davranıyor hem de
sosyaJ bilgiler testinin içinde tüm öğ-
rencileri din sorusu yanıtlamaya zo-
I runlu tutuyor.
öğretmen dostumuz, "12 Eylülcü-
lerTarih'i Milli Tarih, Coğrafya'yı Milli
Coğrafyayapmışlardı... Bunlarda Sos-
yal Bilgiler'i Dini Sosyal yapmak isti-
yoriar anlaşılan. Yaptıklanna köylü kur-
nazlığı mı, takıyye mi, sahtekârlık mı,
laik eğitimi baltalamak mı desek bil-
mem ama bunu hep yapıyoriar" diyor.
AltındağMan...
YAŞAR SEYMAN
Dün akşam Ankara Kale-
si'ndeki yemek sonrası arka-
daşım:
- Beni Altındağ'a götürür
müsün? dedi.
- Şimdi mi? diye sordum:
- Şimdi lütfen! dedi.
Nasıl bilsin coşkumu, hüz-
nümü, sevdamı? Ne bilsin?
Kale'den inip, Atıfbey yoku-
şundan geçirmek istedim.
Vazgeçtim, Kale'den Cebe-
ci yönüne doğru yol alıyor-
duk. "Sol tarafımız Alttndağ"
dedim. "Dönelim mi?" so-
ruma yanıt vermedi. Altın-
dağ'ı gezmeye kararlıydı.
Arabayı, Yenidoğan girişine
yönlendirdim. Gültepe, Çin-
çin, Çalışkanlar, Örnek, Atıf-
bey, Hıdırlıktepe'ye çıktık...
Hüznün coşkusu Altındağ
kitabını yazarken; Hıdırlıkte-
pe'ye çıkar, Altındağ'dan An-
kara'ya uzanırdım. Günün
gecenin her saatinde Altın-
dağ'ı ve Ankara'yı dakika-
larca seyrederdim. Bir ge-
cenin sonunda şöyle anlat-
mıştım:
"Biz, bu güneş ülkesinin
çocuklan, Ankara'nın nere-
sinde dursak, kendi yoksul
semtimizi görürüz. Akşam
karanlığı! Anıtkabir'den Al-
tındağ'a bakıyorum. Hava
dumanlı. Altındağ'ın ışıklan
korkak korkakyanıyor. Hıdır-
lıktepe, süslenmiş yılbaşı
ağaçlan gibi. Hisar'da bayra-
ğımızdalgalanıyor. Gözlerim,
Bentderesi'nden Atıfbeysırt-
larına doğru ışıklan tanyor.
Oyuncak kente benziyor. Oy-
nana oynana kınlmış ve hüz-
ne dalmış. Atıfbey'in yama-
cındaki mahalle çeşmesinin
başındaki teneke seslerini
ofuyargibiyim. Uçumlaraku-
rvimuş kondulara taşınan su
ofou kovalann, tenekelerin
ağrlığını duyuyorum omuz-
lanmda. Karanlık koyulaşı-
yoı" (1 Temmuz 1986)
Hıdırlıktepe'yi ikiye kesen
yoda arabayı park edip in-
diK. Birer sigara yaktık. An-
latnaya başladı: "Buralara
insanlar nasıl çıkar diye me-
nal ederdim. uzaktan bu ara-
bayollan görünmüyor. Mer-
dhenleri düşlerdim. Nasıl da
özenle bahçesine ağaçlar
ditmiş. Bu kahveler gündüz
insanlaha dolu değil mi? Hı-
drfıktepe'ye su çıkıyor mu?
Kıpn buralara nasıl çıkıyorlar?
Sigarasını içerken; ikimizin
deiç çekmeleri buluştu.
Dnu dinliyorum kuşkusuz
ana.. usumdaki fırtınaları
yansıtmamaya özen göste-
riyorum. Altındağ, uzaktan
se/rettiğim değil, içinde bü-
yidüğüm, yollarında yürü-
dLğüm, renk renk düşlerimi
çanaşır iplerine astığım, pen-
cere önündeki saksılara
unutlarımı ektiğim, düğü-
rıinde halay çektiğim, has-
tasına koştuğum, gencine
sevdalandığım, sevdaya
suaktan bakan kadınlarının
•yaşamınatanıklığım, mezar-
lıö geçim kapısı yapan ço-
cıkları gözlemim, işsizlerin
doldurduğu kahvelerin önün-
den üzülerek geçtiğim, baş-
kentin varoş kesimi.. ama ül-
kemin varoşlarının çekirde-
ği Altındağ sevdama nasıl
inansın...
Çünküozan, "Insanyaşa-
dığı yere benzer o yerin su-
yuna, oyerin toprağına ben-
zer" diyor. Altındağ benim
doğduğum değil büyüdü-
ğüm, biçimlendiğim ve bü-
tünleştiğim bir yer. Arkada-
şım, Altındağ gezintisi bitti-
ğinde; "Insanın yüreğine sı-
zı düşüyor" diyordu. Bir de
benim yüreğime düşen ate-
şi anlatsaydım... Acımı du-
yumsamış olacak ki; "Yaza-
rıyla gezmek çok az insanın
yaşadığı bir ayrıcalık" diye
gönlümü hoş ediyordu.
Arabayla gecenin içinde
gezdiğimiz Attındağ, nasıl da
acılarını gecenin karanlığına
saklamıştı. Bu kez Altın-
dağ'dan Ankara'ya bakıyor-
dum. Anıtkabir ışıl ışıldı. Ken-
tin yoksul tepesinden varsıl
tepesine bakıyorduk. Çan-
kaya'nın ışıklan yıldızlaria ya-
rışırcasına başını alıp göğe
ulaşıyordu. Kentin birbaşka
kesimi, arkadaşımın deyişiy-
le; ışıklarla gökyüzüne ka-
lem gibi çizilmişti...
Hıdırlıktepe'den Atıfbey'e
bakryor, ama göremiyordum.
Ekonomik kriz ve yoksulluk
karartmıştı. Işıklar korkak
korkak bile yanmıyordu. So-
kak lambaları gece nöbetini
aya, yıldızlara bırakmıştı. Mü-
zik ve davul sesi bir yana
sarhoş naraları bile duyul-
muyordu. Müzik sesinin yok-
luğuna yanarken; hafta içi
olduğunda davullar çalınıyor
diye teselli buluyordum. Tüm
yoksunlukları saklıydı güzel-
liği bozan birikmiş çöp tor-
balarının görünümünde. In-
sanı ve umutları sarsan bir
görüntü vardı... Bu koşullar-
daki varoşlarda hangi dün-
ya görüşü filizlenirdi?
Hüznün Coşkusu'nda an-
lattığım Altındağ'ın coşku-
sunu hüzün basmıştı. Hiçbir
kıpırtı, günah işletici, yoldan
çıkarıcı belirti görünmüyor,
yarınlara taşıyacak ışık yan-
mıyordu.
Umutlar böyle böyle açıyor
diye düşlediğim Altındağ'da
umutlar bir bir sönüyor muy-
du?
1994'te belediye başkan
adayı olarak; sokak sokak,
mahalle mahalle gezdiğim
Altındağ'a ne olmuştu? Kent
dokusu adına, kent kültürü
adına hangi taş taş üstüne
konmuş, yollar açılmış, park-
lar, yeşil alanlar, meydanlar,
pazar yerleri, bulvarlar ya-
pılmıştı...
Bir kentin yazgısı, adıyla
bu denli çelişir miydi? Altını
kömür karasına döner, umu-
du söner miydi? Türküsü
söylenmez, davulu susar
mıydı? Bir sevda böyle kur-
şunlanır mıydı? Varoş adına
uymaz var olmaktan uzakla-
şır mıydı? Çağdaş bir yöne-
tici eli neden değmezdi?
Neden?..
HARBI SEMÎH POROY
^&fcYAPAUM;\
semihporoy(a yahoo.com
K E D t L E V O APTÜLtKA e-posta aptulikaelcioğlu(ahot.mail.com.
p^ACVVSCKAS- BMY Üt-KMM İLE İUjiiJ 3İ2£
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Temmuz
S KÂZ/M PAŞA'N/NBAĞUUGL
(313'Pfi BUGÜfJ, KÂZ/M(KAgASeiÜI<) PAŞA, EJt-
[zilBUM'OA,MUSTAFA ZEMAL (Ar/\TÜRK)'E
BAĞLfUĞlN! BİLDiRDf. t'Ki 6ÜN ÖNCE OR-
OUDAN AYejLAA/Ş BULUNANMUSTZFA
K£AAAL,ALIŞMAYA ÇAUŞTtGi SİYİL YA-
ÇAMIN TEbiRGİUüĞı iÇıHDEYPl.MİUJ
ı MÜCADELE KAJeAR/NM KiMLERPEN O£S-
7EK GÖfZBCEKTİ ?O SieALAR, İS7ANBJL
HÜKÜUeTİ, KENPİŞİNİ TUn
İÇİN BÖLSE YET1OLİL£RJHE
kOLOŞDU A&MV7HAJ/ KA2rM R^A'YA 6EL
AAİŞTİ- ANCAK, O, ARPtNDA SİLAN ASJKA-
DAÇLAR/YIA Mü&AFA K£MAfE SfPEeOı
"EMİZİNİZDEYİM PAÇAM" OEPİL.
MERSİN 3. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1999/1203
KararNo: 2000/1168
Davacı Ömer Doydu vekili Av. Hasan Doydu tarafından dava-
lı Gülçüm Muştu aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının
yapılan açık duruşmasında mahkememizden 13.12.2000 tarih
ve 1999/1203 esas, 2000/1168 sayüı karan ile davaya konu Mer-
sin Osmaniye Mahallesi'nde kain 1189 ada, 1 parsel sayılı ta-
şınmaz üzerinde bulunan 80/8960 arsa paylı N/B1.7 nolu ba-
ğımsız bölümûn tapusunun iptali ile bu yerin davacı Ahmet oğ-
lu 1963 doğumlu Ömer Doydu adına tapuya tesciline,
Karar verilmiş olup daha önce davalının bulunamadığından
ve adresi tespit edilemediğinden duruşma günü ve dava dilekçe-
sinin ilanen tebliği yapılmış olduğundan, işbu hükmün tüm ara-
malara rağmen bulunamayan davalı Gülçüm Muştu'ya tebliği-
ne, ilanın yayınlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra karann teb-
liğ edilmiş sayılacağı ve 15 gün içerisinde temyiz edilmediği
takdirde hakkındaki karann kesinleşeceği tebliğ yerine kaim ol-
mak üzere ilan olunur. Basın: 32839
BÜYÜKÇEKMECE AŞLÎYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/1196
Davacı Halil Demirci tarafından davalı Limon Demirci aley-
hine açılan boşanma davasında, davalı bulunamadığından dava
dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Karar gereğince, davacı tarafından davalı aleyhine açılan da-
va ile davacı ile davalının yedi yıldan beri evli olduklannı, bu
evlilikten müşterek iki tane çocuklarımn bulunduğunu, eşi ile
aralannda geçünsizlik bulunduğunu, müşterek evi terk ettiğini,
bu nedenle boşanmalanna, müşterek çocuklannın velayetinin
de kendısine bırakıhnasına karar verilmesini dava ve talep et-
miştir. Davanın duruşması 11.10. 2001 günü saat 11.40'a bıra-
kılmıştır.
İşbu ilanın gazetelerde yayınlandıktan sonra 10 günlük cevap
verme süresinin olduğu, 7201 sayılı TK'nun 29, 30 ve 31. mad-
deleri gereğince ilan tarihinden sonra tebliğ edilmiş sayılacağı
hususu tebliğ olunur. 26.6. 2001 Basın: 40088
KUŞADASIASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/301
Karar No: 2000/989
Davacı Ferişte Yıldırım vekili tarafından davalı Mustafa Yıl-
dınm aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapı-
lan yargılaması sonunda, davanın kabulü ile Içel ili, Tarsus ilçe-
si, Çavdarlı Mahallesi, Cilt:83, Kütük No:5'de nüfusa kayıtlı
Hasan kızı Fatma'dan olma 1952 doğumlu Ferişte Yıldırım ile
aynı yerde nüfusa kayıtlı Mehmet oğlu Ayşe Dudu'dan ohna
1952 doğumlu Mustafa Yıldırım'ın boşanmalanna karar veril-
miş olup, karann davalı Mustafa Yıldınm'a ilanen tebliğine ka-
rar verilmiş olup, işbu ilanın gazetede yayınlandığı tarihten iti-
baren 1 (bir) ay içerisinde davalıya tebliğ edilmiş sayılacağı ve
15 günlük süre içerisinde temyiz edilmediği takdirde karann ke-
sinleştirileceğı ilanen tebliğ olunur. 23.02.2001 Basın: 39986
TC
MERSİN 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1995/865
KararNo: 1998/316
Davacı Hazine vekili Av. Selçuk Arıkan tarafından davalı
Emirza Dölek aleyhine açtığı zilliyetlik şerhinin iptali davasının
yapılan yargılamasında davanm reddine karar verildiği, karann
hazine vekilince temyiz edihniş olup Yargıtay 1. Hukuk Daire-
si'nin 3.6.1999 tarihli 1999/5076-6018 sayılı karan ile onanmış,
davalının tüm aramalara rağmen bulunamadığından karann ve
temyiz dilekçesinin davalıya ilanen tebliğinin yapıldığından
Yargıtay ilamının da ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan,
Davalı Emirza Dölek'e Yargıtay ilamının ilanen tebliği ile
ilandan itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, 15 gün
içinde temyiz edilmediği takdirde karann kesüîleşeceğinin teb-
liğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 32838
KALEM
METtN ERKSAN
Böyle Buyurdu Kişi
Ülkenin, ulusun, devletin bu tehlikeli dönemin-
de, eski cumhurbaşkanı ve başbakan Süleyman
Demirel seçim yapılsın diyor. Demirel gibi dene-
yimli bir siyaset ve hükümet adamının böyle birdü-
şünceyi gündeme getirmesi asla düşünülemezdi.
Bu zaman seçim zamanı değildir. Bu zaman; bu
siyasal, toplumsal ve ekonomik badireden elbirli-
ğiyle kurtulmak zamanıdır. Bu zaman; Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin bütün vatandaşlarının Tür-
kiye Cumhuriyeti Devleti hükümetine destek olma-
sı zamanıdır.
Bülent Ecevit başbakanlığındaki koalisyon hü-
kümeti, bir süre önce cumhurbaşkanlığı ödevi bi-
ten Demirel'i, beşyıllığınayeniden cumhurbaşka-
nı yapmak istemişti. Türkiye Büyük Millet Mecli-
si'nde yapılan oylamada Demirel yeterli oy alama-
dı.
Demirel, koalisyon hükümetinin istediği gibi
cumhurbaşkanı olsaydı, o zaman ne olacaktı. Sü-
leyman Demirel o zaman seçim yapılsın diyecek
miydi. Ya da anayasanın 104. maddesinin a fıkra-
sının son paragrafını uygulayarak, Türkiye Büyük
Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine mi karar
verecekti.
Ulusal ve uluslararası sorunlarda; aklına, dü-
şüncelerine, bilgilerine, deneyimlerinedanışılacak
bir kişi olarak tanımlanan Demirel, nasıl bir düşün-
ceyle seçimlerin yapılmasını istiyor.
İktidar olmak, hükümet etmek, koalisyon parti-
lerini yıprattı. İktidar partilerinin seçmen tabanın-
da düşünsel ve sayısal azalma olduğunu anlamak
kehanet değil. Bu hükümetin başından beri uygu-
ladığı siyasal, toplumsal, ekonomik siyasete ka-
tılmak olanaksız. Fakat bu hükümet yaptığı doğ-
rular ve yaptığı yanlışlardan edindiği deneyimle
Türkiye'yi düze çıkarmak istiyor. Bu hükümetin al-
ternatifi olmadığı bilimsel bir gerçek.
Muhalefet partileri; siyasal, toplumsal, ekono-
mik sorunların çözümü için hiçbir düşünce ve ça-
re üretmiyorlar. Muhalefet partileri siyasal ihtiras-
ları içinde; ulusu, ülkeyi, devleti hiç düşünmeden
hükümet karşıtı olumsuzluk ve umutsuzluk üreti-
yorlar.
Laiklik karşıtı, şeriat yandaşı siyasal Islam teh-
likesi Türkiye'nin en büyük sorunu. Türkiye Cum-
huriyeti Devleti düşmanı, Atatürk düşmanı, Türt<
ordusu düşmanı, Türk yargı erki düşmanı, bilim-
sel bilgi düşmanı kara-yobaztakımı, hiç bilmedik-
leri, hiç inanmadıkları "demokrasi" sözünün arka-
sına sinmiş, siyasal örgütlenme çalışması görünü-
münde, bir köstebek gibi ülkenin altını kazıyor.
Bölücülük, etnik ayrımcıhk, siyasal amaçlı katil-
lik, eşkıyalık, haydutluk pusuya yatmış bir durum-
da. Siyasal bağlantılı banka eşkıyalan Türk ulusu-
nun tüm parasını çalmış ve cebine atmış bir du-
rumda. Türk parası dolar karşısında bağımsızlık sa-
vaşı veriyor. Devlet yapısına sızmış devlet düş-
manlan gittikçe çoğalıyor.
Türkiye'nin çok büyük ve önemli iki sorunu olan
Ege ve Kıbrıs sorununu, bu sorunlarda taraf olan
Yunanistan ile birlikte çözmek olanaksız. AB ve BAB
üyesi Yunanistan bu konumunu Türkiye karşrtı
entrikalarla durmadan kötüye kullanıyor.
Avrupa Birliği (AB), Batı Avrupa Birliği (BAB)
Haçlı Seferleri'nden bu yana süregelen bir öç dü-
şüncesi içinde, Tün\iye'ye karşı sürekli "düşman-
lık" yapıyor. AB, BAB ve Türkiye Cumhuriyeti Dev-
leti ilişkileri tehlikeli bir denge içinde sürüyor.
1071'de başlayan "Doğu Sorunu" tüm boyutları
ile gündemde. "Doğu Sorunu" Türkleri Avrupa
Anakarası'ndan (kıtasından) atmak sorunudur. ,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Ermenistan, Iran,
Irak, Suriye, Yunanistan gibi dost olmayan ülkç-
lerle sınırdaş. Bu ülkelerin toprakları üstünde Tüc-
kiye'deki askeri ve sivil hedeflere yönlendirilmiş,
uzun menzilli füzeler var. Türk toprakları üstünde
bu ülkelerdeki askeri ve sivil hdeflere yönlendirü-
miş füzeler yok. Bu konum Türkiye'nin çıplak kar-
nıdır.
Türkiye'nin bu iç ve dış sorunları Demirel'in baş-
bakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminin süregen
(kronik) sorunlandır.
Seçim sandığından değişik hiçbir şey çıkmaz.
Seçim sandığından kırk yıldır hiçbir şey çıkmadı.
Bu kırk yıl içinde seçim sandığından birçok kez Sü-
leyman Demirel çıktı. Fakat hiçbir şey değişmedi.
Bugünlerde seçim istemek, Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti'nin çıkarlarına ters düşmektir.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Eylemler-
le, sendikal ya
da siyasal mü- 2
cadeleyle el- 3
de edilen her
türlü hak. 2/
Şık, lüks ve
gösterişli gi- 6
yim tarzı... 7
Yapısına gir- „
diği sözcüğe
"kendi kendi- 9
ne" anlamı katan ya-
bancı önek. 3/ Bir süs
taşı... Sırtındabüyük 2
dikenleri olan bir ba-
lık. 4/ "Behiç — " : 4
Çizerimiz... Eski dil-
de koyun ve keçi. 5/
Sanat yapıtlarının
sergilendiği yer ya da
yapı...Biriyleeğlen-
me ve onu küçümse-
me. 6/ Hamam... llgi eki. 7/ Eskiden uğur getrr-
mesi için mektup zarflannm üzerine yazılan söz-
cük. 8/ Binek hayvanlannı temizleme... Bir nö-
ta. 9/ Çam ağacından yapılan su testisi... Ovada
ya da dere kıyısında çalı ve diken topluluğu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Deniz kıyısında bulunan kamışlık ve sazlık yeV.
II Çağdaş hesap makinelerinin ve bilgisayann atâ-
sı sayılan hesap aygıtı... Bir cervel türü. 3/ Argo-
da karnı aç ya da parasız kimse... Bebeklere iç ç^-
maşın olarak giydirilen giysi. 4/ "Ismet—": Oyu|i-
cumuz... Bir tür keçe çadır. 5/ Türk müziğinde bir
makam... Kutsal bir güce bir dileği yerine getir-
mesi için yapılan vaat. 6/ Içel iünde bir ilçe. 7/ Önem-
li yol kavşaklannm yakınına kurulmuş otel. 8/ Bir
türkahn veağırçizme... Asker. 9/Ceviz... "—a.d-
reslere benzer ölüm" (Behçet Aysan). '