11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 HAZİRAN 2001 CUMA CUMHURİYET DtZt SAYFA ROBOTEK f3u DUR1JST TABUTL1 İSTAttBUL EFENDİSİ TURHAN SELÇUK DUZYAZI Sıcak Başlarına Vurmuş Olmalı 40M 5Î TAOAMCA VAR Binbir güçlükle özelleştırılen Telekom'a yeni yönetim atanacak. Atamanın anahtarı, Hazine Müsteşarlığı'nda. Onlarda, başarılı işletmenin "abc"si olan koşulu ileri sürerek, yönetimin profesyonel kişilerden oluşmasını ıstiyorlar. Hazine Müsteşarlığı'ndaki yetkıliler, elbetteyüzde yüz en doğruyu saptarlar diye bir kural yok. önerdıkleri isimler ıçınde, yeteneğine, kışıliğıne, dürüstlüğüne itiraz edeceğiniz kimseler olabilir. Yine aynı kımselerin yansızlığından kuşku duyar, işbaşına geldiklerı zaman, kimi çıkar çevreleri ile dirsek teması kurabileceklerini de düşünebilirsıniz. Bütün bunları masa üstüne getırmek, hükümetin öteki başka birimlerinin, en başta da Telekom'un eski patronu olan Ulaştırma Bakanı'nın hakkı. Ama öyle yapılmıyor. Dün sabah saat 08.30'da toplanması içın çağrı yapılan Telekom Genel Kuruiu'nu oluşturacak görevlıler bir araya gelemiyorlar. Hazine'dekıler bır odada, Ulaştırmacılar başka odada, bir tür kendi kendilerinı hapsetmiş durumdalar. Onların oda hapsi sürerken Enis Öksüz ve Kemal Derviş, Başbakanlık'ta liste pazarlığını sürdürüyorlar! Başbakanlık korıdorları, devletin en büyük haberleşme kurumunun değil, sanki yarın toplanacak CHP kurultayının o bitip tükenmez hizip çekişmelerini çözmeye çalışan taraftarların bir araya geldıği kulisler gibi. Aylardan beri akraba ve yandaş atamalarına gerçekçi bır yanıt getiremeyen Enis Öksüz, uzayıp süren Telekom krizi için kendisinin çekilebileceği son hatta kadar geldiğini anlatmaya çabalıyor. Yapabileceğinı yapmış bırisi olduğunu söylerken kameralara gerçekten gülümsüyor mu, yoksa asabi bir gerilim içinde olan yüz hatları mı bu kan kırmızı MHP'Iİ bakana öyle bir görüntü verdiriyor? Bunu anlamak gerçekten güç. Bilinen; Içel'deki kardeş, akraba yığınağının doruğu, başkentteki Telekom savaşımında, "partımız"\n listesi biçimine dönüşecek bir stratejinin gereklerinin yapılmakta olduğu! Derviş, o stratejiyi, basite indırgeyen bir tek cümle ile hem açığa çıkarıyor hem de özetlemiş oluyor: "Bu ekonomiyi partıye göre yürüteceksek işimiz çok zor." Dervış'in gözlemleri yanlış mı? Telekom'a üç MHP'Iİ, bır ANAP'lı pazarlığı, öteki eski ve yeni KlT'lerde benzer üleşmeler... İktidar partilerinin bu metotları, Matruşka bebeklerini anımsatıyor. En büyük bebek, Ankara'daki siyasal güç. Içinden partinın milletvekılleri olacak ıkincı bebek çıkıyor Sırasıyla örgütlerı sımgeleyen öteki bebekler. Ve hepsi bırden devlet ananın memelerineyapışmış. Dünkü gazeteler, bir MHP'lı mılletvekilinin Milli Eğitim Bakanı'na, yaptırtmak istediği öğretmen atamasını gerçekleştiremeyişinden ötürü Mıllet Meclısi korıdorlarında saldırdığını yazıyordu. Bostancıoğlu, soğukkanlılığını elden bırakmamaya çalışarak atama yönetmeliğine göre hareket edildiğinı, onun dışında kendisınden herhangi bir yardım istenmemesini söylüyordu. Aksini iddia eden varsa, bana lütfen yanıldığımı söylesin ve söylediklerıni de belgelesın. Üç partiden oluşan bu hükumette, eski ve yenı KlT'lerde, yani arpalıklarda MHP'lı ve ANAP'lıların ısimlerinin yanı sıra hıç DSP'li kontenjandan söz edene rastladınız mı? Gerçi bu hükümetin kamuoyundakı en büyük günah keçisinın, birinci parti DSP'nin olduğu ne yazık ki doğru. Ama Allah için söyleyelim. Bir başka doğru daha var. Bildiğim kadarıyla arpalığa adam sokmak, kayırmak gibi artık çağdışı kalmış metotlara, DSP'nin lügatinde yer verilmıyor Büyük ortağın izlediği bu politika, ıkincı ve üçüncü ortaklara hiç mi bir şey anlatmıyor? Faks:0212677 07 62 Email: obirgit(a ekolay. net ORHAN BtRGtT ABDÜLCANBAZ IN HARİKULÂDE MACERALABI KISIM 1EKMİLI BİRDEN PARÇALANAN M | l l , G Ö R Ü S RU^RN ÇAK.IR ımılerı, gelenekçıler ile yenılıkçiler, Necnıcttin Erbakan ilc Recep Tayyip Erdoğan arasında aslında hıç fark olmadığını ilen sürüyor. Bu kişılere göre yaşanan, gerçekte sapına kadar şeriatçı olan her iki akım arasındaki basıt bir iktidar kavgasından başka bır şey değildır. Hatta ıçlerınden iyice ileri gidip, bu çekişmenin salıte olduğunu ileri sürenler bile çıkmaktadır. Her ne kadar kişisel yönler tartışmasız bır bıçımde öne çıksa da çok ciddi ve tarıhı bır yol ayrımına tanıklık etmekteyiz. Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasal Islarncı odağı, görünüşte "senben kavgası", aslında İslamcı ideolojinin yenılgısı nedeniyle parçalanıyor. Müslüman ülkelcrin çoğunda, hızla iktidara doğru yol alan Fslamcılık trenine toplumun farklı kesimlerı, farklı beklentı ve hayallerle doluştu. Bu yolcular kabaca dört kategori oluşturuyordu: 1) Soldan umudunu kcsnıiş yoksullar (özellikle kent merkezlerınde); 2) Meıkez sağ partilerinden yeterince memnuıı olmayan yeni elıtlcr (özellikle küçük ve orta ölçekli ışletme sahıplerı ve ıhracatçılar); 3) Gençler ve kadınlar; 4) Çoğu üniversite mezunu, taşra kökenli profesyonel politikacılar. Aslında birbırlerine zıt beklentileri olan biitün bu kesimler, lslamdan tü : retildiği ileri sürülen bir ideoloji ve muğlak bir program etrafında bir süre birliktc yol aldılar. Fakat iş ciddiye bindıği anda, genellikle de mcvcııt sıstemlerın bır şekılde ınısıyaîıfı ele alıp Islami hareketi tasfiye etmeye girişmesıyle kısa sürede çözülme ve ayrışmalar yaşandı. 1990 ortalarından '. itibaren yaşanan bu sürece, Mısırasıl, lı sıyaset sosyoloğu AsafBayat'ın buluşııyla "postlslamcı dönem" deniyor. Öncelikle, kaybedecek çok şeyi olan muhafazakâr orta sınıflar ve bıırjuvazi, halk takımıyla yollarını bır an l önce ayırmanın, en azından üslubunu net bir şekildc ayrıştırmanın telaşına düştü. Böyleliklc sistemın darbelerinin savuşturulması hesaplandı. Türki K Postîslamcı dönem ye'de 28 Şııbat 1997cie başlayan süreçte bu tiir kaygılan olanlar önce Fethullah Gülen'e yöneldı. Malum kaset olayından sonra tek seçenek olarak RPFP içındeki yenılikçi kanat ve onun lıderı Tayyip Erdoğan öne çıktı. Ne var kı Lrdoğan da bızzat sıstemin mağduruydu. Şıır okuduğu ıçin daha yenı mahkum edilmıştı. Ustelik Rızeli ve Kasımpaşalı, yani "delikanh" idı; bu da onu toplumun üst değil layacaktı. Hesaplann tutması için FP'nin kapatılması gerekiyordu. Böyleliklc hem Erbakan çızgisınin hep duvara toslamaya mahkum olduğu kanıtlanmış olacak, hem de ortada bır partı olmadığı ıçin bölücüliik de söz konusu olamayacaktı. Anayasa Mahkemesı FP'yi kapattı. ama RP'nin devamı olmadığını söylemesi yenılikçilerın elınden önemli le görüştüğü iddialanna sert tepkisi Erbakan yanlılan tarafından yine sevınçle karşılandı. Biitün bunlar, Tayyip Erdoğan'ın yasağının kalkıp kalkmadığı tartışmasını yenıden alevlendirdı. Şu an itibarıyla bu kanat içındeki seçenekler şöyle: 1) Daha önce tasarlandığı gibi Tayyip Erdoğan lidcrliğınde bir parti kurulur. Eğer Anayasa Mahkemesı ya Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasal Islamcı odağı, görünüşte "senben kavgası", aslında Islamcı ideolojinin yenilgisi nedeniyle parçalanıyor. Müslüman ülkelerin çoğunda, hızla iktidara doğru yol alan Islamcılık trenine toplumun farklı kesimleri, farklı beklenti vc hayallerle doluştu. alt tabakalarına yakınlaştırıyordu. tşte bu noktada şöyle bir strateji geliştirildi: Erdoğan, siyasi yasağı siirerken toplum nezdindeki karizmasını pekiştırecek, bu arada sıstemin egemen güçlerme kendisini benımsetecek, bütiin bunlar olurken de FP içındeki yenılıkçiler ayrılmanın ıdeolojık, polıtık ve örgütsel zemınıni hazırbir kozu aldı. Daha önemlısı kapatma nedeni iki mılletvekili Nazlı Ilıcak ve Bekir Sobacı'nın yenilıkçi olması işleri daha da karıştırdı. Nıtekını gelenekçıler, karan, sistemin kendilerinı meşrulaştırıp yenilikçilcri cezalandınııası olarak değerlendirdiler. Kısa süre sonra Genelkurmay'ın, Erdoğan'ın emeklı askerlersaklı olduğuna hükmederse Erdoğan yerini bır başkasına bırakır; 2) Daha baştan Erdoğan yerıne bir başka ısım Iıderlığınde partı kurulur. Her ıkı durumda da Erdoğan'ın yerini kımin alacağı ciddi bir tartışma konusu. Şimdilik Abdullah Cül ilc Abdüllatif Şener'ın adlan öne çıkıyor. Gelenekçılerın "Üçüncü YoF'taktı ğinde adını ortaya attıkları Bülent Arınç, kendi iradesi dışında yıprandı. Nc yapacağı belirsiz. Her ne kadar yenilikçı kurmaylar, Erdoğan'ın "eşitler arasında birinci" olduğunu vurgulasalar da, yakın zamana kadar yenilikçi bilinen başka bazı isimler de, kendi saflannda yeni Erbakan'ların doğduğu yolunda kaygılarını dile getiriyorlar. Gelenekçilerin de iktidar çekişmelerinden uzak olduğu söylenemez. "Birlik ve beraberlik" adına Recai Kutan, Bülent Arınç, Ali Müfit Gürtuna isimleri ortalıkta dolaştı ama, parçalanmanın kaçınılmaz olduğu bılındığı ıçin daha "kaücı" bır genel başkan lider değil arayışına gidildi. Halen isim konusunda bir netlik sağlandığı söylenemez. Yine de gelenekçilerin işı daha kolay. Çünkü karan bir kışi, Erbakan verecek. lç işleyişte şeffaf ve demokratik olma iddiasındaki yenilikçilerin ise böylesi bir seçimi hangi mekanizmaları işleterek yapacaklan bilinmiyor. Özetle, çok kısa süre içinde FP'den iki parti çıkacağı kesin. Tabanın önemli bir bölümünün "bekle ve gör" politikası izleyeceğı düşünülüyor. Bu süreçte yenilikçi bilinen kimilerinin gclenekçi, gelenekçi bilinen bazı isımlerin de yenilıkçi saflara geçmesı kimseyi şaşırtmayacak. Bazıları da süreç içinde bir partiden diğerine gidecek. Uçüncü bir partiye geçişlerin başlangıçta yoğun olması beklenmıyor. Buna karşılık, taban ıçınde en ağır basan gelişmenin, polıtıkadan uzaklaşma, soğuma olduğu gözleniyor. Kesin olan bir diğer nokta ise şu: Her iki partide de kurulur kurulmaz yenı kanatlar oluşacak; kışısel çekişmeler ve üslup farklılıkları kaçınılmaz olarak ideolojık ve politik yeni ayrışmalara kapı aralayacak. Çünkü Islamcılık 21. yüzyıla yenik girdi ve yenı bin yıla uygun yorumlan hâlâ gelıştıremedi. Yenilikçilerin yaptığı gibi, Islamcılığa, cihada veda etmek de, postlslamcı dönemde ayakta kalmak içın tek başına yetmiyor. ••• Eski Faziletliler Fazilet Partisi kısa ömürlü oldu Blttl Aynşmada tamflar netleşmeye başladı BÜLENT SARIOĞLU ANKARA FP kökenlilerin iki parti oluşumunda Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan'ın uzlaşmaya yanaşmaması sonucu taraflarayrışmaya başladı. Kapatılan FP'nin kurmaylanndan Mehmet Bekâroğlu, "yenilikçi" olarak adlandırılan ekipte hiçbir yenilik olmadığını belirtırken "Kimse sanmasuı ki, iktidar kavgasında yöntcmi farklı olan bir genç kuşak yeliyor" dedi. FP kökenlilere dayalı yeni oluşum kulisinde, iki farklı kanatta çok seçenekli formüller konuşuluyor. Yenı partilerin genel başkanı, kurucu listesi, tüzük ve programı konusunda Erbakan ve Erdoğan'ın işaretleri bekleniyor. Yeni yapılanmayı "gdenekçi" kanatla sürdüren psikiyatrı profesörü Mehmet Bekâroğlu, Tayyip Erdoğan'ın hareketinde yasaklı konumunun önemli etkısı olduğunu savundu. "Bunun psikolojik temeli var" diyen Bekâroğlu, şu değerlendırmeyi yaptı: "Ne yaparsa, acaba nasıl davranırsa siyasi yasağı kalkar diye düşünüyor. Şu anda içine düşmüş olduğu dunım, psikolojisi, mcrkezle kanallar aranıa ;>irişimlcriııi yctiriycır. Bu da Tayyip Erdoğan'a ve siyasi hareketine çok olumlu katkıda bulunmuyor. Kişisel olarak Tayyip Bcy siyasctiıı içinde dnğmuş biri. Krhakan'ın veliahtı konumıında bir insandı. Nornıal seyrinde devam etseydi, ' Erbakan Hoca'dan sonra lider kımdir' diye birkaç isim akla gelirse, bunlardan biri Tayyip Erdoğaırdı. Ama şu anda gcliııcn ycr çok farklı bir nokta. Şu anda çizgide farklılaşma var. Kimso sanmasın ki, iktidar kav gasında yönteıni farklı olan bir gcnç kuşak geliyor." Mehmet Bekâroğlu, yenilıkçi diye adlandırılan kanatta hiçbir yenılık bulunmadığını savundu. F azilet Partisi, 28 Şubat sürecinin tam ortasında Türk siyasi hayatına bir yedck parti olarak atıldı. Necmettin Erbakan, avukatı İsmail Alptekin önderlığinde 34 kısıye, 17 Aralık 1997'de, RP'nin kapatılması durumunda devreye sokabilmek için FP'yi kurdurttu. Tam bir ay sonra Anayasa Mahkemesı RP'yi kapatınca, yasaklı olmayan Refahlılar sırayla FP'ye geçti. FP yenı bir parti olduğu iddiasmdaydı. Yönetımınde kadınlarbulunuyordu.AbdUlkadirAksu,Cemil Çiçck, Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş gibi ANAP kökenli isimler, genel başkan yardımcısı olmuştu. Bu kışijer Abdullah Gul ve diğer yenilikçilerle birlikte FP'yi özal döneıni ANAP'ına benzetmeye çalışıyorlardı. Kısa süre sonra genel başkanlığı devralan Recai Kutan, ılımlıydı. Diyaloğa açıktı. Hareketın geçmişıyle bugünü ve geleceğı arasında bır köprüydü. Ve Kutan bütün adımlannı Erbakan'ın bilgi ve onayı dahilinde atıyordu. Bu arada Erbakan FP'ye tek bir hedef göstermiştı: Ne yapıp edip yasağının kaldırılması. FP'liler bu uğurda 18 Nisan 1999'da, seçımlere çok az bir süre kala küskünler hareketine destek verdiler ve kaybettiler. Buna rağmen FP seçıme çok iddialı gırdi. Seçmenin mazlumu ödüllendireceği düşüncesındeydiler. En çok Tayyip Erdoğan'ı öne çıkartıyorlardı. Sonuçta 108 milletvekilliği kazanabildi. Merve olayı Erbakan kontenjanından Istanbul Milletvekili seçilen Merve Kavakçı'nın türbanıyla yemin etmeye kalkması FP'nin sistemle banşma çabalarını sabotc etti. Kavakçı'nın ABD vatandaşı çıkması ise FP'yi iyice zora soktu. önce partiden istifalar geldı. Ardmdan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı VuralSavaş FP hakkında da kapatma davası açtı. Başkanlık Divanı, Erbakan'ın partiye müdahalesinden şikâyetçiydi. Erbakan daonlardan. Sonunda kazanan Erbakan oldu. Taze kan olarak partiye alınan eski AN AP'lılar ile yerülikçıler yönetimdeki görevlerinden istifa etmek zonında kaldı. Bir kriz bitip diğeri başladı. Her kriz FP'nin güç ve etkisini biraz daha azalttı. Ve 14 Mayıs 2OOO'de yapılacak olağan kongre Tayylp'e ceza Bu arada partiyi yeni bır şok bekliyordu: Recep Tayyip Erdoğan okuduğu şiir yüziinden mahkum oldu, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kaybetti ve kendisine siyaset yasağı getirildi. yaklaştıkça yenilikçigelenekçı aynmı derinleşti. önce Bülent Arınç adaylığını açıkladı. Yenilikçi hareketin doğum yeri olan tstanbul'daki kongreyi Numan Kurtulımış başkanlığındakı gelenekçıler kazandı. Ancak Abdullah Gül'ün adaylığını ilan etmesiyle yenilikçi hareket büyük bir ivme kazandı. Parti örgütü, tarihinde ilk kez grup savaşlan ve karşılıkh propaganda, eleştiri, suçlama ve kara çalma ile çalkalandı. Gelenekçilerin en büyük kozu Erbakan'dı. Nitekım kongre sırasında dev ekranlardan "Mücahit Erbakan" yazıları geçildi ve bu, Başsavcı tarafından ek iddianameyle Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. Fakat Kutan ve listesi az sayılabilecek bir farkla kazanabildi. Artık bu harekette hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ortaya çıkmıştı. Bütün engellere rağmen genel başkanlığı kılpayı kaphran Abdullah Gül'e bundan böyle Tayyip Erdoğan'ın "emanetçisi" demek zorlaşacaktı. Bütün bu iç çekişmeler FP'yi daha da zayıflattı ve çelişkileri uzlaşmaz bir hale getirdi. Kimileri FP'deki krizin ancak Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasıyla aşılabileceğini savundu. Hatta Aslltürk, yeni partinin hazır olduğunu söyledi. Ve nihayet Anayasa Mahkemesi 22 Haziran 2001'de "laikliğe aykırı eylemlerin odagT olduğu gerekçesiyle FP'yi temelli kapattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle