22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28HAZİRAN 2001 PERŞEMBE 14 J V İ J L i i L J l l kulturfo cumhuriyet.com.tr Ünlü rock grubu, hit parçalannı bu gece Açıkhava'da CRR Senfoni Orkestrası'yla çalıyor Bıdutsuzhık'tan senfonik yorumlar CUMffliR CANBAZOĞLL 4. Uluslararası Boğaziçi Festiva- jnin bj geceki konug^ı BulutsuzJıık Özlemi \ e Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası. Saat 21.30'da Açıkhava Fiyatrosu'nda başlayacak konserde ekip. Ortıan Şalbel yönetimınde. Bu- jutsuzluk Özlemi'nin ( Nejat Yayaşo- ğulları. Sina Koloğlu. Utku Ünal. SüleymanBağcıoğiu, BurakGüven) hJt parçalarıyla yeni albümünde yer alacak ıki bestesinı senfonik olarak yorumlayacak.Grubun lideri Nejat Yavaşoğullan konserle ve yayımı ay sonunda planlanan, yetişmezse ey- 1jle sarkacak yeni albümJeriyle ilgi- lı şu bilgilerı aktardı: - Bu geceki senfonik konser için kaç parça hazniaduıız? NEJAT YAVAŞOĞULLARI - tki yıl önce Ankara'daki konserde altı tane şarkı çalmıştık; Izmir'de yılba- şı konseri yaptık ve parça sayısı do- kuza çıktı. Sonra Bursa Senfoni Or- kestrası'yla konser verirken üç şar- kı ekleyınce toplam sayı on ikı ol- du. Bu konser ıçın de iki şarkı daha çalıştık. On dört parçalık bir reper- ruvar çıktı ortaya. - İstanbullular. yeni albümden par- çalar da dinJeyebilecek mi konser- de? YAVAŞOĞULLARI - Öncelikle istanbullular bu parçalann hiçbiri- nı senfonik olarak daha önce dinle- medi: bır kere böyle bir yenılığı var konsenn. Anadolu topraklanndan dolaşarak getiriyoruz bu kez parça- lan Istanbul'a. Yeni çıkacak albüm- den de Çok Zor ve Kaybolan Şehir'i aldık; eskilerden ise Seni Görmem Lazım, Güneşimden ICaç, Tepedeki 'Bulutsuzluk Özlemi1 ilk kez yeni kadrosu ve büyük bir konserie tstanbullu müzikseverlerin karşısuıa çıkıyor. Çimenlik. Sözlenmi Gen Alamam. Yaşamaya Mecbursun. Beynim Zonkluyor gıbı parçaları çalacağız. - Orkestravı kim yönetecek? YAVAŞOĞULLARI - Bursa Sen- foni Orkestrasf nın şefı Orhan Şal- lıel gelıp Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrasf nı yönetecek. - Kayrt edilecek mi konser? Bir aJ- bünı haünde değeriendirme gibi pro- jeniz var mı ileride? YAVAŞOGl LLARI - Bu kez çok cıddı yaklaşıyoruz, plak şirketimız Universal 'le görüşmelenmiz süriiyor. Büyük ihtımalle kaydedeceğiz ve thsan Apça olacak kaydın başında. Aynı zamanda, DVD ıçin, ılende ıs- tenilebilir diye görüntüler de kay- dedilecek. - Ekibe yeni gelen arkadaşlar, Sü- lcvman Bağcıoğiu (elektrikli gitar) ve Burak Güven'le (bas) uyıun han- giaşamada? YAVAŞOĞULLARI -Arkadaşlar zaman zaman bırlikte çaldığımız ın- sanlardı. Şimdi sorunsuz çalıyoruz. Albümü nısan, mayısta çıkaracaktık; o zaman konserler de artacaktı ve ın- sanlar yeıu ekıbı tanıy acaklardı. An- cak buna rağmen kısa sürede bol konser venp sahnede bırbirımızi ta- nımayı başardığımızı söyleyebıli- rim. Grubun soundunda bir değişik- lik yok. - Adı ne olacakyeni albümün? Tek- nik açıdan kimlerle çalışmuz? YAVAŞOĞULLARI - Büyük ıhti- malle adı "Numara" olacak; "Sana Numara Verdikr mi?" diye bir şar- kımız var; onu kısaltacağız. Kapa- ğını Bülent Erkmen hazırlıyor; ka- yıtları Ihsan Apça gerçekleştırdi. Kayıtlarda Erdal Kızılçay co-pro- düktör olarak çalıştı. - Kralçav 'ın nasıl bir katkısı oldu? YAVAŞOĞULLARI-Tecrübesı faz- la, müzisyen yanlan çok iyi olan bir insan. Mazharlar'dan (MFO'nün Ma- zeretim Var Asabıyım Ben adlı albü- münün yönetmenliğıni üstlenmıştı) sonra benzer çızgide yaptığı ılk iş ve birçok konuda önümüzü açtı. - Genel tenıası nedir yeni albü- mün? YA\ AŞOĞULLARI - Kent yaşa- mıyla ilgılı yıne anlattıklarımız. ge- nel temamız bu. Mesela Kaybolan Şehir var; onu senfonik rock türün- de planlamıştım yazarken. Diğer parçalar arasında Aşk Çok Para Çok. Ankara Sokaklan, Mabet, Sen Ora- da Ben Burada, Metro olacak; top- lam 12 parça koyuyoruz. - Nasü bir yenilik getiriyor Bulut- suzluk Özlemi? YAVAŞOĞULLARI - Bu albüm- dekı kadar daha önce hıç darbuka ya da tambur kullanmadık. Şu anda mo- da diye değil bu araştırmalar; altya- pıyı bu kez de böyle bezeyelım ve aynı şeylen tekrarlamaktansa, böy- le bir deneye girişelim dedik. Böy- lelikle bırbınnden tarz olarak epey farklı şarkılar çıktı ortaya. DİSKOGRAFİ: Bulutsuzluk Öz- lemi, Uçtu Uçtu. Güneşimden Kaç. Yaşamaya Mecbursun, Yol. Sandımay Sokak Tiyatrosu 'Ölüm, Annma, Doğum' adlı oyunuyla yurtdışı turnesinde Yaşamsal döngünün binlerce yıllık öyküsü • "Anadolu kültürü derken dünyayı adlandınyor oluyoruz aslında. Ermeni, Yahudi, Kafkas, Türkmen, Yunan, Bizans... Günümüzden ya da geçmişten bir sürü öykü giriyor işin içine. Türkiye'de ya da dünyanın herhangi bir yerinde bir gösteri yaptığımızda o anda o gösterinin sonucu, alkış noktası herkesin kendi öyküsü oluyor. Üç bin kişiyse izleyen, üç bin öykü var ve bir de bızımki." MELTEM KERRAR "Var olan hiçbir şey yok olmaz, sa- decedönüşür. Gece güne... Kış baha- ra.. Ağrt ninnive.. Ölüm hayata™" Türkiye'nin ilk sokak tiyatrosu Sandımay Sokak Tiyatrosu 'Ölüm, Annma, Doğum' adlı oyunuyla tur- neye çıkmaya hazırlanıyor. Tiyatro Kıbns'tan sonra 29-30 Haziran ve 1 Temmuz'da Romanya'da, 5 Tem- muz'da Macaristan'da ve son olarak 7-8 Temmuz'da tspanya'da dünya- nın sayılı tiyatro festivalleri arasın- da yer alan Alcarrer'e katılacak. Günay Karadeniz'ın yazıp. yönet- tiği oyunda Cemile Şimşek, Seval sı- ğırtmaç, Duygu Erdoğan, Sinan Te- raizalp, MügeOchedowsld ve Günay Karadeniz rol alıyor. Müzik direktör- lilğünü Sarp Keskiner'in yaptığı oyu- nun müzisyenleri Korhan Kutacı, Mahmut Turan, Aykut Esin ve Ha- run Turan. Koreografı KürşatAlm- açıka. dekor. kostüm ve masklar Ha- kan Dündar'a ait. 'Ölüm, Annma, Doğum' geçmi- şın binlerce yılda biriktirdiği sem- bol, inanç, gelenek, kültürlerinı araç olarak kullanarak yaşamm kendisı- ni anlatma> ı amaçlıyor. Oyunculan- nın 'günümüzden geçmişe ritüeller- le yaşamsal döngü' olarak tanımladı- ğı oyun. Anadolu mitlerinden Di- onysos şenliklerine, $aman kültü- ründen bugüne uzanan bir alanda. izleyicisine aynı anda pek çok çağ- nşımı duyuran geniş bir dünya sunu- yor. Oyunun üç ana izleği (ölüm, annma ve doğum), doğanın sürekli- liği içinde yaşamsal döngüyü oluş- tururken, bir yandan da doğayla ın- san arasında binlerce yıldır sürege- len aynılık \e zıtlık ilişkısini anlatı- y or. En büyük esin kaynağı olarak do- ğa, her şeyi içine alabilecek kadar büyük ve aslında orada herkesin ya- şadığı şey, sonunda hep 4 aynı\ "Kı- şıyaşarken doğa ne durumda, insan- lar ne durumda. bunu nasü yaşıyor- lar, geçmiş kültürlerde bu nasıl algı- lanrvordu \ e nasıl birbirivle bütünle- 'Ölüm. Annma, Doğum', geçmişüı biriktirdiği inanç, sembol ve gelenekleri kullanarak yaşamın kendisini anlatıyor. şiyordu? Ktş nasıl bir şeyin sembolüy- dü, bugün neyin sembohî?" Tiyatro dığer oyaınlannda olduğu gi- bi bu oyunda da Anadolu kültürünü oluşturan, mıtolojı, efsane,ritüel,ma- sal, halk danslan, köy seyırlik oyun- lan, halk müziğini kaynak olarak kul- lanıyor. Anadolu kültürü derken dün- yayı adlandırdıklannı belirtiyor Ka- radeniz: "Ermeni, Yahudi, Kafkas, Türkmen, Yunan, Bizans.. Günümüz- den ya da geçmişten bir sürü öykü gi- riyor işin içine. Türkiye'de ya da dün- yaıun herhangi bir yerinde bir göste- ri yaptığınuzda o anda o gösterinin sonucu, alkış noktası herkesin kendi öyküsü oluyor. Üç bin kişiyse izJeyen, üç bin öykü var ve bir de bizimki." Çok sıcaktemasgerektiriyor Oyun boyunca kullanılan sembol- ler aynı anda birden fazla anlam ta- şıyor ve pek çok şeye gönderme ya- pıyor. Bütün bu gelenek ve sembol- ler arasında oyuncular maskların, kostümlerin ardında kendilerinden başka bedenlerde bır oyun içindeler. Kimin neyi oynadığı da çok fazla önemli değil, çünkü herkes ötekinin rolünü oynayabilme sorumluluğunu taşıyor aynı zamanda. Bu noktada ortak ruhun gerekliğine inanıyorlar. "Oynarken arkanızdakini hissetme- niz lazım. Her zaman yapüğnuz işin dışuıa çıkabilmeniz gerekiyor bura- da. Çok hassas bir denge var" diyor (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Müge Ochedowski. Bu hassas den- geyi sınırh bir mekânı ıçeren sahne- de değil de, sokakta saglamak çok da- ha zor bir durum. Çünkü sahnede her zaman, saydam bir duvar var. so- kakta ise her şey çok 'adiT. "Seyirci sizi görüyor, burada bir şe>ler oluyor diyor ve geliyor, izliyor. Tercihine kal- mış, o özgürlük çok önemlL istemez- se geçip gider. Sokak riyarrosunda böyle bir zenginlik, açıklik var." Müge Ochedovvski'ye göre sokak- ta oynarken klişe oyunculuk teknık- leri hiçbir işe yaramıyor. "Oyunun bir kişisel bovutu > an bir de grupsal boyuru. Karşı tarafa bunu geçirebil- mek için gerçekten bunu net olarak yaşayabilmen gerekiyor. Sahnedey- ken ışıkiar karardığmda ve senin üs- tüne \erildiğinde bunlan çok rahatge- çirebilirsiniz izleyiciye belki, ama so- kakta çok fazla samimiyet isteyen ve çok sıcak temasın gerektiği bir nok- ta var." Manevi destege ihtrvaçları var Şu ana dek üç proje gerçekleştir- mişler. kendilenni henüz işin çok ba- şında görüyorlar. Son oyunu evren- sel sokak tiyatrosu tanımına en ya- kın örnek olarak görüyorlar. Çok da- ha iyi işler yapmak istediklerini an- latıyorlar heyecanla, ama fazla des- tek gördüklerinı söylemek mümkün değil. En basitınden oyunlannı her- hangi bir yerde sahnelemek için çe- şitli resmi kuruluşlardan, herdefasın- da bin türlü izin almalan gerekiyor. Izlediğiniz bır oyunu bir daha ne za- man ve nerede görebileceğiniz de aynı belirsizliği taşıyor. Tiyatro, bugüne kadar yurtdışında pek çok uluslararası festivale katıl- dı. Bütün tiyatrolar için geçerli olan sponsor sorunu onlar için çok daha büyük önem taşıyor, çünkü oyunda var olan büyük konstrüksiyonlar, kos- tümler. masklar gibi sokak tıyatrosu- nun görkemine aıt aynntılar maddi açıdan çok daha zorlayıcı. Bütün bunlara tiyatro çevresınden gelen olumsuz tepkiler de eklenince, dün- yada festivalleri yapılan sokak tiyat- rosunun ülkemizde neden bilinmedi- ğini anlamak güç değil. Sokak tıyatrosunu, tiyatro sanatı içinde görmeme gibi bir eğilim var onlara göre. Paradan çok. ciddi bir ma- nevi desteğe ihtiyaçlan var. Herkes kendi yaptığı işin doğru, iyi. yerin- de ve temellı olduğuna ınanıyor ve başka birtarzı kabullenmiyor. Kara- deniz genel olarak tiyatro camıasının böyle olduğuna ınanıyor: "Kapalı bir alanda ve yine aynı türde bir şey yapıvor olsak da, farklı olanı önce yıknıa anlavışı var. Anlamaya çaiış- mak,vapıa olarakdeğeriendirmekde- ğü. bir öncekini ya da bir sonrakini hemen reddetme gibi bir durum söz konusu." IŞILDAKVEY4LPAZE ATİLLA BİRKİYE Geçmeyen Zaman! Eleştırimizin önemli adlanndan bındir Adnan Benk. Aynı zamanda. üniversitede kaldığı yıllarda (1946-1982) öğrencilennı peşinden sürükleyen bir akademısyen, dilbilimci, gerçek bır ansiklopedist. Doğan Kitap, Adnan Benk'ın yazılannı (üç cilt) ya- yımlıyor. ilk iki cilt (Eleştin Yazılan), Adnan Benk'in ga- zete ve dergilerde çıkmış, edebiyat, sinema, tiyatro, müzik, estetik, güzel sanatlar vb. konulardaki yazı- lannı ıçeriyor. Adnan Benk, 1980'lenn başında Çağdaş Eleştin (ters E'li) adlı bir dergi yönetti. Çağdaş Eleştiri der- gisı çok satmayan ama, edebiyat çevrelerince bü- yük ilgiyle izlenen bır dergıydı. Edebıyata, özellikle de yöntemsel açıdan yeni ufuklar açıyordu. Mehmet Rifat'ın yayıma hazıriadığı üçürtcü cittte (Çağdaş Eleştin) Adnan Benk'in yönettiği ve ağırlı- ğını duyumsattıgı (Tahsin Yücel'in de katkılanyla), söyleşileri ve değerlendirmeleri yer alıyor. Yapıttan yola çıkarak sanatsal sorunların tartışıl- dıgı bu söyleşılere. Yaşar Kemal, Melih Cevdet An- day, Edip Cansever, Macit Gökberk, Nuri lyem, ÖmerUluç, llhan Usmanbaş, Ayda Arel "merkez" olarak katılıyor. Yayımlanacak olan dördüncü cıltte de, "Adnan Benk'in eleştirelyaklaşımının kuramsal temellenniiçe- ren yazılan" yer alacak. • •• Ahmet Hamdi Tanpınar (ölümünün 25. yılı) ile il- gili bir denemesınde Melih Cevdet Anday: "...Diye- lim 'zaman' Yahya Kemal'de 'ölüm'dür, ölümünben- zeridin ama Ahmet Hamdı Tanpınar'da bir 'tema' olur çıkar. Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Tanpınar'ın 'zaman'ayabancılaşması, onuegemen tanımasından kaynaklanıyor, gerçekte 'zaman' far- kında olmadan yaşanır ancak. Tanpınar da, Necip Fazıl Kısakürek de 'zaman'/ kabul etmişlerdir, bü- tün sıkıntıları da buradan kaynaklanır, yadsıyamadık- lan için ne yapacaklarını bılemezler onu" diyor. Melih Cevdet Anday'ın birçok şiirinde zaman so- rununun (kavramının), farklı ele alınışını görürüz. Yu- kanda sözünü ettiğim üçüncü ciltteki Anday ile ya- pılan söyleşide (Katılanlar: Adnan Benk, Tahsin Yü- cel, Nuran KutJu), Anday, "Zaman sorununa, biraz da körü körune inanıyoruz" diyor ve Paris'teki bir anı- sını aktanyor: Melih Cevdet Anday, Ibrahim Çamlı adlı yazardos- tuyla bir Rum lokantasına gıtmış. Fransız olan lokan- tanın sahıbı ve karısı da onların masasına oturmuş- lar ve birlikte hoş bir sohbetin eşliğinde içmişler. "O gece bu zaman sorunu açıldı, ben de 'zaman yoktur' dedım... Bizızamana ınandıran dörtmevsim- dir, oysa Afrika'da birmevsım var, dedim, dörtmev- sim yok; gece gündüz, bize göre gece gündüz, ku- tuplarda yok dedım. Böyle bir aldatmaca içindeyiz. Gerıye önemli bır şey kalıyor, dedım, ölmemiz. öl- memiz doğanın umurunda değil ki. ölmemiz diye bir olayyok. Bu nedenlezaman da yoktur, dedim ve son- ra saatime baktım, on ikiyi geçiyordu, kalkalım de- dım. Kadın ne dedi biliyor musunuz? 'Demek ki za- man varmış...' 6u da Fransa'da olur ancak!.. Yani guzel bır konuşma içinde kadın yapıştırdı lafı. Evet bu zamana karşı bır uyarı, ama bunun felsefîbir mü- cadele sanılmasını istemiyonım. Bütün bu düşün- sel temalar bana, ılk başta da söyledığım gibi, bir şiiryazma olanağı veriyor." Melih Cevdet Anday, şiirinde zamanı başka bir bi- çimde düşünüyor, ımliyor: Genellikle "doğmak, bü- yümek, ölmek olarak tanımlayageldiğımiz" alışık olu- nan (bırim/fiziki) zamanın dışında bir zaman. Yani, "geç- meyen bır zaman"... Soprano Gina Cigna öldü • Kültür Servisi - BestecıGiacomo Puccini'nin Turandot operasındakı > orumuyla tanınan ünlü Fransız soprano Gina Cıgna. 101 yaşında Italya'da Öldü. Repertuvarında 60'a yakın rol bulunduğu belirtılen Cıgna. müzik yaşamının doruğundayken geçırdiğı bir trafik kazasmın ardından kendinı eğıtime vermiştı. Cigna'nın ölümünden birkaç gün önce kalp ve solunum yetmezlıği şikâvetleriyle hastaneye kaldınldığı behrtiliyor. TYS'den Başbakan Ecevife başvuru • Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Cengiz Bektaş, Başbakan Bülent Ecevit'e Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun yenıden eskı kimliğine kavuşturulması ıçin başvurdu. Bektaş, Başbakan Ecevit'ten olağanüstü koşullarda Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun ve Türk Tarih Kurumu'nun Ata'nın vasiyeti hiçe sayılarak, bir devlet kurumu durumuna getirilmesiyle ilgili anayasa hükmünün, yapılacak değişiklikler çerçevesinde anayasadan çıkanlmasını, söz konusu kurumlann yenıden özerkleştirilmesinin sağlanmasını istedi. Dünya edebiyatından iki ölüm • HELSLNKİ/ROMA (AA>- Dünya edebiyatından iki isim daha yaşamını yitirdi. Finlandiyalı yazar Tove Jansson 86 yaşında, Italyan şair ve yazar Lalla Romano da 94 yaşında öldü. Çocuklar ıçın yazdığı fantastik kitaplan 34 dile çevnlen Jansson. 1952'de Stockholm Ödülü. 1953'te Selma Lagerlöf Madalyası, 1966'da Uluslararası Hans Chrıstıan Andersen Madalyası almıştı. Italya'nın tanınmış yazarlanndan Lalla Romano da 1969 yılında yayımlanan 'La Parole Tra Noı Leggere' adlı kitabıyla Italya'nın önemli edebiyat ödüllerinden 'Strega Ödülü'nün sahibi olmuştu. Simon Rattle Berlin Filarmoni'de • BERLİN (AFP) -Ingılız şef Sımton Rattle'nin, 2OO2'de Berlin Fılarmonı Orkestrası'nın ıdaresini alacağı kesınleştı. Berlin Kültür Bakaru Adrienne Goehler. parlamentonun orkestraya özerklik tanıyacak ve kendi kendıni finanse edebilmesini sağlayacak yasayı çıkaracağmı açıkladı. 2 yıl önce müzik dırektörü olarak orkestranın başına gelen Rattle, müzısyenlere daha yüksek bir ücret sağlanmadıkça anlaşma ımzalamayacağını sö\iemiştı. Rattle. uzun süredir ciddi bir hastahğı olan baş şef Claudio Abbado'nun yenne geçecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle