10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 HAZfRAN 2001 PAZARTESf CUMHURİYET SAYFA DIZI ROBOTEK TURHAN SELÇUK BURUST TABİAIU İSTANBUL EFBNDİSİ IN HARİKULÂDE MACERALAEI KISIM 1EKKİLİ BİRDEN VE RtN Ni CATlNt KAİ-MI5 Ü FP Kurulduğu andan itibaren kendisini RP'den devraldığı bir çekişmenin içinde buldu 'nin değil İslamcılığın krizi Recai Kutan başkanhğındaki FP heyetı Avrupa turuna çıktığında, "Bi- zi bizden dinlejın" dıyerek yanlann- da götürdükleri Ingilizce broşûrleri dağıtmışlardı. Burada FP'nın "gele- nekieresahjp çıkma bakımından mu- hafazakâ r, piyasa ekonomisini savun- ma bakımından liberal, sosyal ada- letçilik bakınundan $osyal demokrat" bir partı olduğu söyleniyordu. Recai Kutan da, temaslan boyunca her ve- sileyle bu üçlü kımliğin altını çızdi. FP'İiIer bu "kimlik bulamacrnın, Avrupalılann çoğu tarafından olum- lubirşekilde "çok Idmliklilik''olarak algılandıgını düşünüyordu. Fakat gözlemlerimize göre, tam tersine, bırçoklan bunu "kimliksizlik", en azından bir "kiıııKk sorunu" olarak değerlendirdi. Gerçekten de FP, kurulduğu andan itibaren kendisini RP'den devraldığı bir kimlik krizinin içinde buldu ve kapanana kadar da bu sorunu çöze- medi. RP, 199O'lı yıllann başlann- dan itibaren belli arayışlar içine gir- mişti. Yenilikçı akım, ideolojik (ya- ni Islamcı) omurga korunarak pekâ- lâ bir kitle partisi olunabileceği yo- lunda umutlan da yeşertmişti. Erba- kan da bu "yeni ufuklar" stratejisine onay vermişti. "Atatürk yaşasaydı Refahçı olurdu" ve "Gerçek özelleş- rirmeci bizjz" sözleri, bu dönemın ürünleridir. Fakat Erbakan, yine ay- nı dönemde kürsüden "Adil Düzen'e geçiş kanb tnı olacak, kansız mı" di- ye sormadan da edememişti. . islamcılık gerfliyor Milli Görüş hareketinin ideolojik arayışı günümüzde daha açık bir bi- çimde, kendi içinde çatışmalara ve aynşmalara da yol açarak sürüyor. Temelleri 1969'dakiBağımsızlarHa- reketı ile atılan bu hareket, tam 32 yıl sonra parçalandı. Aslında bu, dünyada Islami hare- ketlerin çoğunun yaşadığı bir süreç. 1990'lı yıllardan itibaren bu hareket- lerde başlayan muhasebe ve özeleş- tiri süreci sonucunda kimileri tslam- cılığı bıraktı. Kimileri dillerini ılım- lılaştırdı, ulusal ve uluslararası sis- temlere entegre olmanın yollannı aradı; bu amaca uygun olarak "Hbe- ral" bir tslamcı söylem geliştirdi. Ra- dikal tavırlarda ısrar edenler giderek daha da marjinalleşri; içlerinden ba- zılan, Usame bin Ladin'inki gibi ço- kuluslu şıddet şebekelerine dahil ol- du. Ama ne dünyadakı ne de tek tek ül- kelerdeki Islami hareketler birbirle- rinm kopyası değil. Türkiye'deki Milli Görûş'ün en belirleyici özelli- ğiyse bir fîkirhareketinden çok, lider ve kadro, daha doğrusu Erbakan ha- reketi olması. Dolayısıyla Milli Gö- rüş'ün değişmesi ya da yenilenmesi, Erbakan'm değişmesine doğrudan bağlı. , iklnci ANAP Erbakan'daki "zorunludeğişinı''in RPnın kapatılma davasıyla birlikte başladığı söylenebilir. Milli Görüş li- der. hep eleştirel bir mesafeyle yak- laşnğı demokrasi, insan haklan, sivil topum gibi değerleri o andan itiba- ren baştacı etti. Yeni kurulan FP de bu lkeleri amblemine kadar taşıdı. FP 1998'de "llk Adım ŞölenTni, iki yıl sonra da birinci kongresini 14 Mayıs'ta, yani Demokrat Parti'nin 195O'de iktidara gelmesinin yıldönü- mibde yaptı. Fakat "46 ruhu" dışuı- da özel oiarak Turgut Özal'ın mira- suu göz dikılmişti. DemireFin vetosuyla doğan hareket Resmi olarak 17 Aralık 1997'de kurulan FP'nin ilk tohumlan 1967 yılında atıldı. Milli Nizam Par- risi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi bu geleneğin uzannlandır. Zaten MNP'nin Kuruluş Beyannamesi'nde., sonraki partılerin ışa- retleri de venlmışn: "\IiJletimidn fitraündaki.vük- sek ahlak ve fazilet kuneden fîile ÇH kacak, Milli Nizam Partisi nin mun- tazam kanallanndan dört bir yana dagüarak bürün yurt sathında. her tarafa refah,saadetveselametgötür- meye başlmacakür." Süle> man Demirel liderlığindeki Adalet Partisi (AP) içinde bir avuç miHetvekiliyle bir senatör, dini mo- tifleri agır basan yeni bir arayış içi- ne girmişlerdi. K. Maraş Senatörû A. Tevfik Paksu. Adana Milletvekili Hasan Aksay ve Rize Milletvekili Arif Hikmet Gfiner'in çalışmalan- na, o tarihte Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanı olan Prof. Necmet- tin Erbakan da dahil oldu. Prof. Er- bakan, bir yıl sonra, "küçök ve orta çaptaJrî işadamlarmın temsilcLsi ola- rak" Odalar Birliği başkanlığtna se- çildt. Ancak Izmir ve Istanbul tica- ret odalannın itirazlan sonucu, AP iktidannın Tıcaret Bakanı, Erbakan'ı başkan olarak tanımadı ve görevden aldı. Islami parti, 1969 genel seçimle- rine yetişmeyince, bazı isimlerin sağ partilerden ya da bağımsız olarak a- day olması kararlaştırıldı. örneğin Erbakan, Konya adayhğı AP lideri Süleyman Demirel tarafindan veto edilinceaynı ilden bağımsız aday ol- du ve kazandı. Daha sonra "Ba^itt- suiar Hareketi" adım alacak olan bu girişimin diğer bağımsız adaylan se- çilemediler. Sonuçta 26 Ocak 1970'de 18 ki- şi Milli Nizam Partisi'ni (MNP) kur- du: Necmertin Erbakan (Prof. Dr., makine yüksek mühendisi, Konya Milletvekili); A. Te\-fik Pakaı (tûc- car, eski K. Maraş Senatörû); Ali Haydar Aksay (Adana'da avukat); Süleyman Arif Emre (a-vukat eski Adıyaman Milietvekilt); H. Tahsin Armutcuoğlu (Ankara'da avukat); Ömer Çoktosun (Konya'da tüccar); Ekrem Ocakh (çiftçi, eski Gümüş- hane Milletvekili); Ö. Faruk Ergin femekli memur); Safiiet Solak (Prof. Dr., Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi); Hasan Aksaydlahiyatçı, eski Adana Milletvekili); Ali Oğuz (İstanbul'da avukat); Ismaii Müftüoğtu (Adapazan'nda avukat); Nail Siirel (Tekirdağ'da tüccar); L Fehmi Cumaboğlu (müteahhıt, yüksek mühendis); Hûsametrin Fadılogln(müteahhit, yük- sek mühendıs); Bahattin Çarboğlu (tüccar); Meh- met Sataoğiu (müteahhit, yüksek mühendis); Rifat Boynukahn (makine yüksek mühendisi); bu 18 ki- şiye, bir süre sonra AP milletvekilleri avukat Hü- samettin Akmumcu (Isparta) ve ilahiyatçı Hüsejin Abbas'ın (Tokat) katıfmasıyla MNP'nin ilk genel idare kurulu ortaya çıktı ve TBMM'de üç kişiyle temsil edilmeye başlandı. MNP Osmanhcı, milli bağımsızhk- çı, Islamcı ve modernist yönleri olan birpartiydi. Cumhuriyefln laik eğitim kurumlanndan yetişmiş taşra kökenli dindar serbest meslek sahipleri ile yi- ne taşrada ticaret ve sanayiyle iştiga] eden dindar girişimcilerin ortak hare- ketiydi. Parti içinde bu iki kesim ara- sındaki köprüyü ilahiyatçılar kuruyor görünse de, aslında herhangi bir köp- rüyü gerektirecek türden mesafeler söz konusu değildi. Bu kesimler arasındaki kaynaşma, sınıf ve statü farklannın en azından sembolik olarak kaybolduğu, her tür- lü toplumsal hiyerarşinin iç hiyerarşi lehine iptai edildiği Islami cemaatler- de, MNP'den öncegerçekleşîirilmişti. Nakşibendi tarikatırun Türkiye'deki en önde gelen kuruplanndan îskender Paşa Dergâhı'nın ve bizzat onun şey- hi Mehmed Zahid Kotko'nun, MNP'nin kurulmasını tasvip ve teş- vik ettiği artık bilmiyor. Fakat MNP, yalnızca bu dergâhtan ibaret değildi. Başka Nakşi kutuplan, Nakşibendid^ şındaki bazı tarikatlar, özellikie Ana- dolu'ya serpilmiş bulunan irili ufaklı dergâhlardan bazıfan, aynca Nurcu- luğunönemlibirbölümü, MNP'de ya başından itibaren yer aldı ya da da- ha sonra dahil oldu. Islami cemaatler, bağımsız bir par- tinin oy potansiyeli üzerine hesapla- malar yapmış ve bunun sonucunda belli bir özgüven kazanmışlardı. Ay- nca bu cemaatlerin içindepolıtika tec- rübesine sahip, ülke yönetimine taJip olabılecek kadroJann yetişmiş oldu- ğunun ortayaçıkması da MNP süreci- ni hızlandırmîşt]. Çok parti dönemiy- le birlikte hızla gelişmeye başlayan kentlerle sanayi ve ticaretin iyi kötü gelişme kaydetöği taşrada dindarlann da sermaye biriktirmeye başlamalan, MNP'nin baştan sağlam bir mali ze- mine oturmasına yardımcı olmuştu. YavL- Koalisyonlar «fönenıl ANAP kökenli şahsiyetleri de transfer etmiş olan FP, ilk başlarda "ikmci bir ANAP" olma iddiasını ta- şıdı. Yani sistem karşıtı yönleri ala- bildiğine budanıp yumuşatıknış, ra- dikallikten iyice annmış. liberal ve kentli bir orta sımf muhafazakârhğı yapacaktı. Yani FP, RP ile bağlarını kopanp bambaşka bir parti olacaktı. 18 Nisan seçimlerinden sonra. FP 'ye karşı hep belli bir mesafeyı ko- rumuş bir dizi muhafazakâr veya Is- lamcı yazann "Scçmen di>or ki" di- ye bu partiye akıl verdığı görüldü. Örneğin Zaman gazetesi yazan Ali Bulaç. FP'lilere şöyle seslendi: "Türk seçmeni FP'yeaçıkça şunu di- yor: Sen daha bir sûre yerel yönetim- İerdehizmervermeje devam et; genel shasetk ilgjlitemel polirikalanru, söz- cüierini, programlarını gözden geçir ve yepyeni bir profüle karşıma çık! Kısaca, kendini değiştir de gel!" Bu- laç, da birçoklan gibi FP'nin temel sorununu "yanlış'' bir kimlik ve ima- ja sahip olması şeklinde tanımlıyor ve onu değişime davet ediyordu. Ama nasıl bir değişim? Bulaç'ın kast ettiği, sistem karşıtı yönleri ala- bildığine budanıp yumuşatılmış, ra- dikallikten iyice annmış, liberal ve kentli bir orta sınıf muhafazakârlı- ğıydı. Sonuçta bu grupta yer alanlar, FP'nın RP'den artık kopmasını, bam- başka bir partı olmasını istiyorlardı. Bir diğer değişim çağnsı da "radi- kal" görünümlü çevrelerden geldi. Onlara göre FP, temel Islamcı politi- kalardan uzakJaşıyor, örneğin daha başörtüsü sorununa bile sahip çıka- mıyordu. Dolayısıyla FP bir an önce asli kimliğine geri dönmeli; yani RP olmalıydı. Nitekim FP, 30 yıllık ge- lenek ve özellikie de Erbakan'ın ağır bastığı anlarda ANAP olmak bir ya- na, 1970'li yıllann MSP'sini andınr görüntüler bile taşıyabildi. Yakın za- mana kadar ülkenin gündemini belir- leyen hareket artık yeni fikirler, po- litikalarvestratejılergeliştiremez ol- du. Atılan adımlann da arkası getiril- medi. Sonuçta FP, ne Fazilet olabil- di, ne Refah kalabildi. Bu ideolojik kriz ister istemez ör- gütsel sorunlara da yol açtı. Milli Gö- rüş hareketinin en önemli avantajla- nndan olan aşın hiyerarşik disiplini, iç dayanışması, birlik ve beraberliği ilk kez ciddı bir biçimde zedeiendi; kanatlar oluştu; bu kanatlar birbirle- riyle çatıştı; bu çatışmalar üçüncü şa- hıslar (genellikle medya) üzerinden yürütüldü ve nihayet bir aşamadan sonra Milli Görüş ve FP denince ak- la ilk olarak dedikodu, kavga, bölün- me ihtimali gelir oldu. Yarın: Yenillkçilerin doğuşu GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Bile Bile Lades... Fazilet Partisi'nin kapatıldığı gece, ekranlarda iz- lediğimiz siyasilerin, parti aynmı olmaksızın nere- deyse tümü, anayasa değişikliğinin gerçekleşmemiş olmasından hayıflanıyordu. Oysa değişikliği gerçekieştirecek olanlar kendile- rtydi. Partilerarası Uzlaşma Komisyonu, partilerin ka- patlması koşullannı düzenleyen anayasanın 69'un- cu maddesinin değiştirilmesi kapsamında şu görüş- te birleşmişti: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 69'uncu maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümle ile al- tıncı ve dokuzuncu fıkralanndan sonra gelmek üze- re aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve son fıkra aşağıda- ki şekilde değiştirilmiştir. 'Bir siyasi parti, bu nrtelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu du- rum o partinin büyük kongre genel başkan, mer- kez karar ve yönetim organları veya grup yöne- tim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendi- ği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan par- ti organlannca kararlılık içinde işlendiği takdir- de, söz konusu fiillerin odağı haîine gelmiş sa- yılır.' 'Anayasa Mahkemesi yukandaki fıkralara gö- re temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin devlet yardı- mından kısmen veya tamamen yoksun bırakıl- masına karar verebilir.' 'Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmalan, de- netlenmeleri, kapatılmalan ya da devlet yardı- mından kısmen veya tamamen yoksun bırakıl- malan ile siyasi partilerin ve adaylann seçim har- camaian ve usulleri yukandaki esaslar çerçeve- sinde kanunla düzenlenit' " Bu önerinin de yer aldığı başvuru 14 Haziran ye- rine 183 imza ile ve iki kez görüşülmeyı mümkün kh lan makul bir süre önce Meclıs Başkanlığı'na verile- bilmiş olsaydı, Anayasa Mahkemesi'nı bağlayıcı bir metin yasaJaşmış olabılirdi. Olabilirdi diyoruz. Çünkü Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın hemen çıkanlmasını istediği yasaian erteleme gücü, koalisyon ortaklannda ne yazık ki yoktu. önerinin yasaiaşması için gerekli desteği verme- mekle suçlananlar arasında Fazilet Partisi'nin "ye- rw///rç/7canaf"diyetanımlanan bölümünün katılımcı- lan da yer alıyor. Siyaset arenasında söylenenlere göre; "Partiden aynlmayı kesinleştinviş olan bu gnjp, ayrılarak 'ha- \n'damgasınıyemektense önleriniaçacak birkapat- ma karannı yeğlemekten yana olmuşlar." "Doğnj" ya da "değil" demek, dışandan izleyen- ler için mantıklı değilse de akla aykın gelmediğini rti- raf etmek çizmeyi aşmak sayılmamalı. ••• Kapatma karan, önceki yazıda değinilen iki konu- ya da açıklık getirdi. Birincisi, Türkiye'de ekonominin başına buyruk biryaşayışj olduğuydu. Çünkü daha önce, kapatma dedikodusundan bile nem kaparak büyük Ölçüde düşen İMKB endeksi herkesin heyecanla beklediği saatlerde yükselivermişti. Genelde, umut ve karam- sarlığın alınıp satıldığı borsada demek ki yeni umut- lar yaratılmıştı. Ikincisi de Avrupa'nın ikiyüzlülüğünün bir kez da- ha kanrtlanmasıydı. Almanya Federal Parlamentosu, NPD'nin (Aşın Sağcı "Irkçı" Parti) kapatılması için büyük çoğunluk- la karar alarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş- tu. Anayasa Mahkemesi henüz karannı vermedı a- ma, Federal Parlamento'nun karan ortadaydı. Bıze karşı çıkıp eleştirenler, bu karar karşısında çıt çıkar- madılar. Demokratikleşmeyi ve ekonomiyi düzeltmeyi, başkalanna karşı kendimizi savunrnak yerine, ken- dimiz için başarmayı düşünsek daha tutarlı olacak gibi gözüküyor. oerinc(n cumhuriyet.com.tr nİSVİÇRE HASTANESİ OZb. KÜLTÜRETKİNLİKLERİ m KONSER erkan oğur ismail h. demırcioğlu Tanh 29 Haziran 2001 Cuma Saat 21.00 Yer . BARIŞ MANÇO KOLTLTl MERKEZİ (KADIKÖY) Tel : 0216575 2666 / 0 216 418 16 4« Cumhuriyei KADIKÖY HENDEK ASLJYE HUKUK (ÎŞ) MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000/366 Davacı: Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, Ankara Davalılar: 1- Yüksel Yılmaz 2- Hüseyin Gönül Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan tazminat davasında kurum sigortalılanndan Selman Dinçer'in trafık kazası neticesi ölümü ile 30.000.000 lira cenaze yardımı ile hak sahiplenne bağlanan peşin sermaye degeri olan 3.378.966.000 liranın tahsis onay tarihi olan 6.4.1999 tarihinden itibaren yasal faizı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiş ve davalı Yüksei Yılmaz'ın adresi tüm aramalara rağmen tesbit edilemediğinden adına tebligatın basın ılan yolu ile yapılmasına karar verilmiş olmakla; duruşma günü olan 19.9.2001 günü saat 9.00'da mahkemeye bizzat ya da vekil vasıtası ile temsil ettırmesi, aksi halde yargılamanm yokluğunda devam edıp yokluğunuzda karar verilecegi hususu dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetıye yerine geçerli olmak üzere ilanolunur. 10.4.2001 Basın-21075
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle