Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MAYIS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CHP Ankara İl Başkanlığı'na, muhaliflerin desteklediği Mustafa Selman Pakoğlu seçildi
Baykal'ın adayı kaybettiANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu)-CHP'nin Ankara II Baş-
kanlığı'na TMMOB Inşaat
Mühendisleri Odası Başkanı
Mustafa Selman Pakoğlu seçil-
di. Iki adayın yanştığı kongre-
de, eski II Başkanı Levent Gök
236, Pakoğlu ise 244 oy aldı.
566 delegenin 86'sı boş oy ver-
di.
Haziran ayı sonunda gerçek-
leştirilecek olağan kurultayına
hazırlanan CHP'de Ankara II
Kongresi, önceki gün Ahmet
Taner Kışlalı Spor Salonu'nda
gerçekleştirildi. Genel Mer-
kez'in adayı olan eski II Başka-
nı Levent Gök'ün karşısına son
• PM üyesi Erdal Kalkan, kongrenin sonucunu değerlendirirken
"Tek ses, tek şef, tek yönetim anlayışlan, CHP'de her şeye
rağmen tutmuyor. Taban, baskıcı tavırlan reddediyor. Bu sonuç,
yönetimin baskıcı anlayışına karşı bir tepkidir" dedi.
anda Mustafa Selman Pakoğlu
aday olarak çıktı. Pakoğlu'nu
Çankaya Belediye Başkanı
Haydar Ydmaz ile Yenimahal-
le Belediye Başkanı Tuncay
Alemdaroğlu'nun destekleme-
si dikkat çekti. Son kurultayda
genel başkan adayı olan Hasan
Fehmi Güneş, Levent Gökün
listesınden; ErtuğrulGünay da
Pakoğlu'nun listesinden kurul-
tay delegesi seçildiler.
Pakoğlu'nu destekleyenler-
den PM üyesi Erdal Kalkan,
kongrenin sonucunu değerlen-
dirirken "Tekses,tekşef,tekyö-
netinı anlayışlan, CHP'de her
şeye rağmen tutmuyor. Taban
baskıcı tavırlan reddediyor. Bu
sonuç. \ önetimin baskıcı anlayı-
şına tepkidir" dedı. Kalkan,
CHP'yi DSP haline getirmenin
olanaİdı olmadığını vurgudı.
Ankara II Başkanhğı'nı 8 oy-
la kaybeden Levent Gök ise ye-
ni seçilen il başkanının da. yö-
netimin de yanında olduğunu
belirtti. Pakoğlu'nu destek-
leyen kişilerin de Genel Mer-
kez'e yakın olduğunu savunan
Gök, seçimin farklı bir sonuç
yaratmadığını ileri sürdü.
Il meclisi üyeliğine Pakoğ-
lu'nun listesinden yalnızca 2
kişi seçildi. Kurultay delegeli-
ğine de ortak adayların dışında
sadece Pakoğlu'nun listesinde
bulunan 4 kişi seçildi.
Pakoğlu, sonuçlan değerlen-
dirirken yeni yönetimin "baş-
kan -il medisi" koalisyonu ola-
cağını belirterek "Yönetimde
diğer adaym Kstesindeki ldşfle-
rin ağırfakh obnasuıın sorun ya-
ratmayacağını düşünüyorum"
dedi. Aday olma karannı aür-
ken Genel Merkez'le herhangi
bir temasının olmadığını belir-
ten Pakoğlu, "Benim Genel
Merkez yönetimine karşı bir
tavnm yok. Ben, tepeden inme,
dayatmacı anlayışa karşı çıkı-
yorum. Parti içi demokrasiye
daha çok önem verilmeU" dedi.
RTUK kazandı
Bilirkişi
'Üç Baba
Hasan'ı
zararlı buldu
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Radyo ve Televızyon Üst
Kurulu'nun. (RTÜK). Levent
Kırca'nın "Üç Baba Hasan" ad-
lı oyunu nedeniyle Kanal D'ye
verdiği 1 günlük yayın durdur-
ma cezasına karşı açılan dava-
da, bilirkişi üst kurulu haklı bul-
du. Bilirkişi raporunda, progra-
mın eğitim-beğeni düzeyi dü-
şük, kolay, ucuz ve popüler ola-
na koşullandırılmış izleyiciyi
hedef kitle olarak seçtiği savu-
nuldu.
RTÜK, Kırca'nın "Üç Baba
Hasan" adlı oyununda "edebe
aykın ifadeleri" açık olarak ya-
yımlayarak "genel ahlak, top-
lum huzuru ve Türk aile yapıs»-
na" aykın davrandığı gerekçe-
siyle geçen yıl Kanal D'ye 1
günlük yayın durdurma cezası
•verdi. RTUK'ün karanna karş»
açılan davada, Hacettepe Üni-
versitesi Ankara Devlet Kon-
servatuvarı Tiyatro Bölümü
Öğretim Üyesi Dr. Türel Ezici
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabi-
lim Dalı Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Murat Rezaki ve Doç. Dr.
M. Kazun Yaacı'dan bilirkişi
raporu alındı.
Bilirkişi raporunda, oyunda
küfurlü ve argo konuşmalar ve
cinsel içerikli imalar saptandı-
ğı belirtildi. Programın, eğitim-
beğeni düzeyi düşük, kolay, u-
cuz ve popüler olana koşullan-
dırılmış izleyici-yığın profili-
nin hedef kitle olarak seçildiği
vurgulanan raporda, "Aksi id-
dia edilmesine karşın kitleye yö-
netişteestetik-etik değer üretimi
değiL bir meta olarak kuuanı-
lan yapıün kullanım değeri üze-
rinde durulmuştur'
1
görüşüdi-
le getirildi. Sanatçıyı ve TV ka-
nalını güdüleyenin parasal a-
maç olduğu belirtilen raporda,
bu amaç gerçekleşirken yapıtın
çocuk-genç izleyici ile buluş-
masından doğabilecek psikolo-
jik ve sosyal sakıncalann bile
sorumsuzca yok sayılabildiği-
nin saptandığı kaydedildi.
Meclis, IMF'nin şartı Bankalar ve Telekom tasanlannı bekliyor
'Gazeteci eylemT sürecek
• Parlamento muhabirleri,
kulis yasağı karan kalkmcaya
dek basın toplantısı ve grup
toplantılan başta olmak üzere
TBMM çalışmalannı
izlemeyecek.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Telekom ve
Bankacılık yasa
tasarılannın bu hafta
TBMM'ye gönderilmesi ve
komisyonlarda görüşülmesi
bekleniyor. Terörle
Mücadele Yasası'nın 16.
maddesindeki değişikliğin
geçen hafta kabul
edilmesinin ardrndan, genel
kurulda bu hafta da Ceza
Infaz Hâkimliği kurulması
ile Ceza ve Tutukevlerini
Olüm orucu eylemi 200. gününde
F tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm oru-
cu ev lenıi 200. gününe girerken Tutuklu Yakuv
lan Birliği (TL'YAB) üyesi yaklaşık 20 kişflik
topluluk, çeşitli cezaevlerinden Haseki Hasta-
nesi'ne kaidmlan rurukhılara dün çiçek verdi.
Hastane görev lilerine çiçekleri teslim eden
grup adına konuşan Berran Yıkürım, bu za-
mana kadar ölüm orucu eylemlerinde 52 kişi-
nin yaşamını yitirdiğini. bundan sonra ölüm-
Jerin olmamasını istedikierini sö\ledi. Adalet
BakankğVnuı soruna bir an önce çözüm bul-
masmı ve tutuklularla görüşmelerin zaman
kaybetmeden gerçekleştirilmesi gerektigJni
vurgulayan Yıldırûn, şöyie konuştu: "Bider
bugün çocuklannııza sevgimizi ve onlara des-
tek olduğumuzu göstermek amacıyla buraya
gekük..\rbkbizlernıezarkazrnakistemhoruz.
Bizim yüreğimiz kan ağhyor. Bu insanlarda bu
ülkenin insanlandır. 52 insanınuzıtoprağa ver-
dik. Çocuklannuzla görüşülmesini, talepleri-
nin kabul edilmesini istivoruz."
(Fotoğraf: ÖZKAN GÛVEN)
20 yıl önce bedenlerini ölüme yatıran lOgenç unutulmadı
Irlanda, açbk grevinde ölenleri amyor
BELFAST (AFP)- îrlandalı-
lar, bundan 20 yıl önce Kuzey
ırlanda'nın, kötü koşullanyla
ünlü Maze Cezaevi'nde başla-
yan açlık grevinin acı sonuçla-
nnı unutamıyor.
1981 'in bahar ve yaz aylann-
da yaşananlar ve açlık grevin-
de hayatını kaybedenler. Bel-
fast ve Kuzey Irlanda'nın öteki
kentlerinde anılıyorlar.
tngiliz yetkililerden, adi tu-
tuklu değil, siyasi tutuklu ola-
rak tanınmalarım isteyen 10
genç milıtan, 20 yıl önce be-
denlerini ölüme yatırmışlardı.
Ilk ölen 27 yaşındaki Bobby
Sands oldu. 66 gün boyunca ye-
mek yemeyi reddeden Sands, 5
Mayıs 1981 'de hayata gözleri-
ni yumdu. Takip eden 5 ayda,
çoğu Irlanda Cumhuriyet Or-
dusu (IRA) üyesi diğer 9 yolda-
şı da hayatını kaybetti.
Açlık grevlerinin doğru bir
eylem biçimi olup olmadığı bu-
gün Ingiltere'de hâlâ tartışılı-
yor. Sinn Fein'in, bir zamanlar
Sands'le hücre arkadaşı olan li-
deri Gerry Adams, 20 yıl önce
yaşananlann banş sürecine kat-
kısmı yadsımıyor ve açlık grev-
lerini "Cumhuriyetçilerin mü-
cadelesinde ve bugün devam e-
den banş sürecinde önemli bir
olaydı" diye değerlendiriyor.
tzleme Kurulu'nun
oluşturulmasına ilişkin
tasan ele alınacak. Bu
arada, parlamento
muhabirlerinin "kulis
yasağuıa" dönük protesto
eylemleri de sürecek.
TBMM Danışma Kurulu
yann, iktidar gruplannın
çağnsı üzerine
toplanarak genel kurulun
çalışma saatlerini
yeniden düzenleyecek.
Bu çerçevede iktidar
gruplannın çalışma
saatlerinin uzatılması,
gündemin yoğunluğuna
göre, cuma gününe de
çalışma koyması
bekleniyor. Genel
kurulun bu haftaki
öncelikli gündemini ise
cezaevlerine dönük
iyileştirme amaçh yasa
tasanlan oluşturacak.
iktidar gruplannın
önerisi kabul edilirse,
Ceza Infaz Hâkimliği
kurulması ile Ceza ve
Tutukevleri Izleme
Kurulu oluşturulmasına
ilişkin yasa tasanlan
gündemin ön sıralanna
çekilecek.
Adalete yeni kadro
Cezaevlerindeki
işyurtlannın gelirlerinin
arttınlması ile Adalet
Bakanlığı'na yeni kadro
tahsisi öngören yasa
tasanlannın da bu hafta
öncelikle ele alınması
bekleniyor.
Parlamento muhabirleri,
TBMM Başkanlık
Divanı'nın aldığı kulis
yasağının sürmesi
durumunda,
protestolannı ve yasağın
kaldınlmasına dönük
girişimlerini bu hafta da
sürdürecek. Parlamento
muhabirleri, yasak karan
kalkmcaya dek basın
toplantısı ve grup
toplantılan başta olmak
üzere TBMM
çalışmalannı
izlemeyecek.
IRMIKI AYDIN ENGİN aenginfö doruk.nettr.
Bugünkü Meclis ve onun için-
den çıkabilen -galiba- tek hükü-
met kompozisyonu 18 Nisan se-
çimlerinde biçimlendi.
Eğer ortadaki sonuç "berbat"
ise ya da "çok iyi" ise bunu tek
tek seçmenlerin oylan beliriedi.
Seçmenlerin yurttaş bilinciyle
donanmış (ya da donanamamış)
olmaları; oylarını kişisel ve sınıf-
sal ve toplumsal çıkarlann tümü-
nü kucaklayacak birtitizlikle kul-
lanıp kullanmadıklan, bugün ula-
şılan sonucu açıklamakta işe ya-
rar, ama seçmen kitlesinin orta-
yaçıkan "sonuç"taki sorumlulu-
ğunu değiştirmez.
Bugünkü koalisyonu oluşturan
partiler, seçim öncesinde bildir-
geler, programlar yayımlayarak
iktidara gelince neleryapacakla-
nnı anlattılar. Seçmen de siyasal
eğilimlerini bu bilgilerle destekle-
yerek oy kullandı.
Bu noktada bir "kandırma "dan
söz edilebilir.
Doğrudur. Seçim öncesinde
sadece ANAP doğru söyledi.
Açık seçik serbest piyasa ekono-
misinden, devletin olabildiğince
küçültülmesinden, ekonominin
tümüyle liberalleştirilmesınden,
küreselleşmeden yana olduğu-
nu ilan etti.
Ulusça Fedakârlık
Koalisyonun öteki iki -büyük-
ortağı ise bunlan söylemedi. Av-
rupa Birliği'ne katılımdan özel-
leştırmelerin sınırına. devletin
ekonomideki rolünden küresel-
leşmeye ilişkin tutumlanna vann-
caya kadar hemen her alanda
bugün yaptıklan ile o gün söyle-
dikleri arasında ciddi uçurumlar
var. Yani seçmene doğru söyle-
mediler. Ya da verdiklen sözü tut-
madılar. Seçmenle yaptıklan söz-
leşmeyi tek taraflı bozdular.
Olabilir. Bu, Türkiye seçmeni-
nin ilk kandınlışı değil. Üstelik or-
tada bir kandıran varsa bir de
kandınlan olması gerek ve her iki-
si de sorumluluk taşır.
Avrupa Birliği'ne katılımı ulus-
devleti koruyarak, ulusal çıkarla-
ra öncelik tanıyarak yürütme sö-
zü verenler; 100 milyar dolara
yaklaşmış iç ve dış borç cende-
resindeki bir ülkede hükümet et-
me görevini üstlenip elde avuç-
ta doğru dürüst bir şey kalmadı-
ğından Telekom'u da, THY'yi de
içeren geniş çaplı bir özelleştirme
operasyonuna direneceğinı ilan
edenler elbette yalan söylüyor-
du.
Gerçek bu kadar açık seçik or-
tada iken bu partilere oy verip
onlan iktidara taşımakta seçme-
nin sorumluluğu yoktu, demek
mümkün mü?
Ama sorumlulukla enayilik ara-
sında bir sınır var.
Bugünkü Türkiye fotoğrafın-
dan seçmen olarak kendine de
bir sorumluluk payı biçen yurt-
taş, kendini bu kadar kötü kan-
dıranlan bir kez daha destekler-
se bu artık "enayilik" sınınna gi-
rer.
Bugün o eşikteyiz.
•••
DSP-MHP-ANAP koalisyonu
ikinci yılını devirdi, üçüncüyegir-
di. Bu süre içinde ülkeyi düze çı-
karacak programlar ilan ettiler;
programlan fena halde çuvalla-
dı, yeni bir program doğurup yi-
ne ülkeyi düze çıkarmaktan söz
ettiler. O program da çuvalladı.
Bir yenisini daha hazırfayıp (ha-
zırlatıp) yine aynı pişkinlikle hü-
kümet etmeye devam etmekte-
ler.
Ve bizden (seçmenden, yurt-
taştan) fedakârlık istiyorlar,
"Bu zor günleri aşmak için
ulusça fedakârlık etmek zorun-
dayız!" Son aylarda en çok din-
lediğimiz ninni oldu.
"Ulusça fedakârlık" ne de-
mek?
"ü/us"un içinde işçi var, me-
mur var, köylü var, sanayici var,
tüccar var. Borsacı, banker, itha-
latçı, ihracatçı, babadan kalma
zengin, babadan, dededen kal-
ma yoksul var. Rantla geçinen
var, rant getirecek hiçbir kayna-
ğı olmayan ve olmamışlar var.
Yannı olmayan var, bankası bat-
mış bile olsa zulasında bin yıl ye-
tecek kadar serveti olanlar var.
Bu karmaşık krtJenin (ulusun)
tümünün fedakârlık yapması is-
tenmekte.
•••
Cumhuriyetin kurucu kadrola-
n da ulusal fedakârlık önermişler-
di. Çünkü bir ulus-devlet inşa et-
mekteydiler. Yabancı kapitaltste
karşı yerlisini korumak; yabancı
mallara karşı yerlisinin kullanımı-
nı özendirmek; kendi ulusal sa-
nayiini yoktan var etmek için bir
çağnydı ve ulusta yankısını bul-
muştu.
Rusya'da (daha sonra Sovyet-
ler Birliği'nde) sosyalizm kurucu-
luğuna soyunan kadrolar (komü-
nistler) da herkesin fedakârlık
yapmastnı önerdiler; toplumu bu
amaç doğrultusunda örgütledi-
ler. Kapitalist-emperyalist dün-
yanın göbeğinde büyük bir sos-
yalizm adası kurmak gibi bir he-
defe yöneldiler. Sınrflar ortadan -
henüz- kalkmadığına göre Sov-
yetler Biriiği'ndeki bu fedakârlık
çağnsının "ulusal dözeyde ve
kapsamda" bir çağrı olduğunu
söylemek hiç de yanlış değil.
Peki, Türkiye'de halka yörtelti-
len "ulusal fedakârlık" çağnsını
aynı sepete koymak mümkün
mü?
Avrupa Birliği'ne katlmak, u-
lus-devlet sürecine artık bir nok-
ta koyup daha üst bir sarmalda
halklan (uluslan) buluşturmak ve
birbiri içinde eritmek değil midir?
IMF gibi, Dünya Bankası gibi
uluslararası finans kuruluşlanyla
ömür boyu sürecek nikâhlara im-
za atmak, ulusal sınııian silikleş-
tiren, ulus-devleti budayan bir
süreci, yani küreselleşmeyi be-
nimsemek değil midır?
Öyleyse fedakârlığın "ulusal"
olmasını istemek ne demektir?
Galiba bunlar bizi yine "kan-
dırmaya" çabaltyorlar!..
Vekil milletten neden
saklanır?
Gazetelerde çıkan bazı
haberlere kızan TBMM
Başkanlık Divanı üyesi
milletvekilleri, kulisleri
basına kapatma karan
aldı. Vekillerin milletin
neleri duymasını
istemediğini, hangi
haberlerle "itibariannın
sarsıldığını" anımsatmak
istedik: TBMM
Başkanlık Divanı üyesi,
DSP'li AJi llıksoy makam
aracıyla 22 ayda 124
bin 180 kilometre yol yaptı. MHP'li
Ahmet Çakar 118 bin kilometre,
DSP'li Hakan Tartan ise 94 bin
500 kilometre yaptı. Tasarruf
önlemleri tartışması sürecinde bu
haberler gündeme gelince, vekiller
"kontak kapatma" yerine "kulis
kapatma"y\ yeğledi. MHP'li Nidai
Seven, kuliste bulunan
seçmenlerini
dışarı çıkarmak isteyen
bir emniyet amirinin
üzerine yürüdü. Seven,
emniyet amirine "Senı
Sürdüreceğim" diye.
tehditler savurdu.
"Töre"lerini uygulayan
MHP'liler
cumhurbaşkanlığına aday
olmak isteyen Aksaray
Mılletvekilt Sadi
AKDıksov Somuncuoğlu'na
An IJIKSO> s a | d ı r d l DYP'li Fevzi
Şıhanlıoğlu'nun ölümüyle
sonuçlanan olaylarda yumruklar
konuştu, bazı milletvekilleri
silahlarını çekti. MHP'li Vahit
Kayırıcı, kuliste istediği atamayı
yapmayan Sağlık Bakanı Osman
Durmuş'un üzerine yürüyerek
dövmek istedi. MHP'li Idare Amiri
Ahmet Çakar, etek boyunu kısa
bulduğu kadın gazeteciyi kulisten
attırdı.
'Gördü, izledi, hiçbir şey
yapmadı, suçlu'
DSP kurultayında yaşananlar,
partinin adındaki "demokratik"
sözcüğünün ne kadar geçerli
olduğunu bir kez daha ortaya
koydu. Bazı milletvekilleri
otanlara isyan etti. özel
sohbetlerinde parti içi
demokrasiden yakınıp yetkili
kurullarda susanlar ise yine
sessiz kaldı... Ankara
Milletvekili Uluç Gürkan,
kurultaydan sonra bir öykü
anlattı: "Almanya'da Nürnberg
mahkemelerinde, Yahudilerin
toplandığı bir kampın idaıi
memuru yargılanıyor. Son
sözü sorulduğunda,
konuşmaya
başlıyor: Hitler şu şu emirleri
verdi, suçlu. En üst
kademeden başlayarak
suçluları ve suçlarını tek tek
sayıyor. Sıra kendi kasabasına
gelince, kamptaki amirlerinden
başlayarak şunlan şunları
yapttlar, suçlular diyor. Ben
suçsuzum, dese kurtulabilecek
durumda. Ama sıra kendisine
gelınce, "Gördü, izledi, hiçbir
şey yapmadı, suçlu" deyip
oturuyor... Uluç Gürkan,
öyküyü anlattıktan sonra
ekledi: "Hepimiz o
noktadayız."
'Önce konuşturur, sonra
döverdik'
DSP Kurultayı'nda genel başkan
adayı Sema Pişkinsüt'e konuşma
hakkı tanınmaması ve oğlunun
tartaklanması, adları "töre
şiddetiyle" birlikte anılmaya
başlayan MHP'lileri rahatlattı.
MHP'li bir milletvekili,
gazetecilerle sohbet ederken
şöyle yakındı:
"Bak.. görüyor musunuz? Bugüne
kadar hep biz kavgacı ve
demokratik olmamakla eleştihldik.
Demek ki sadece biz kavga
etmiyoruz. Diğer partiler de kavga
edebiliyormuş. Pişkinsüt'e
konuşma hakkı bile vermediler."
Aynı milletvekili, gazetecilerin ^
"Peki siz böyle bir durumda ne
yapardınız" sorusu üzerine ekledi:
"Ne mi yapardık? Biz demokratik
bir partiyiz. Tabiı kı konuşmasına
izin verirdık, sonra döverdik."
TBMM Genel Kurulu'nda Avukatlık
Yasası görüşülürken, DYP Tunceli
Milletvekili Kamer Genç de
sözünü kesen DSP'li TBMM
Başkanvekili Ali llıksoy'a çıkıştı:
"Burası DSP kongresi değil,
Meclis Genel Kurulu. DSP
kongresındekı gibi istediğinizi
konuşturup istediğinizi
susturamazsınız..."
Gün Sazak tohumu...
MHP'li Tanm ve Köyişleri Bakanı
Hüsnü Yusuf Gökalp, "Türk
tipi" projeleriyle tanınıyor.
Göreve ilk geldiği sıralarda
Türkineği" projesini açıklayan
Gökalp, şimdilerde tohumculuk
üzerinde çalışıyor. Gökalp,
TBMM Genel Kurulu'nda
biyoteknoloji ve genetik
mühendisiiğinde yaşanan
gelişmeleri anlatırken,
öldürülen eski MHP'li bakan
Gün Sazak't da andı:"S/r
tohumun ıslahı, şanslıysantz 10-
12 senede biter. Bugün
Türkiye'nin dışında mesela
Gürcistan'da 'Gün Sazak'
adıyla tohum ekilmekte ve
biçilmektedir. Bunlara önem
vereceğiz."
Basına yasak mağduru!
Parlamento kulisleri gazetecilere
kapanmadan bir süre önce, TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda
televizyon kameralanna toplantıları
izleme yasağı getirildi. Ancak bu
konudaki mağdur, medya
kuruluşları değil, Milli Eğitim Bakanı
Metin Bostancıoğlu oldu. Vakıf
üniversiteleri ile ilgili tasan
görüşülürken hükümet adına
Bostancıoğlu komisyonda hazır
bulundu. Gün boyunca,
komisyonda tasanyı geçirmek için
uğraşan Bostancıoğlu, akşam
TRT'yi izlerken şaşkına döndü. TRT
haben doğru vermesine karşın,
görüntülerde hükümeti temsilen
Maliye Bakanı Sümer Oral yer
alıyordu. Bostancıoğlu TRT Genel
Müdürü Yücel Yener'i telefonla
arayıp, sitem etti: "Gün boyunca
komisyonda çalıştım, siz Maliye
Bakanı'nı gösterdiniz." Yener, bu
durumu sordu soruşturdu.
Sonunda anlaşıldı kı Bostancıoğlu,
"yasak" karanna kurban gitmişti.
Çünkü, komısyon çalışmalartndan
görüntü alamayan TRT, haberini
zorunlu olarak "arş/V"den
görüntüler eşliğınde vermişti.
Tantan'ın toplantısı...
Içişleri Bakanı Sadetb'n
Tantan'ın imam-hatip lisesi
mezunlanna polis
yüksekokullan yolunu kapatan
tasan görüşmelerine
katılmaması konusunda
köşemizde yer alan yazıyla ilgili
olarak bir açıklama aldık.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire
Başkanlığı'ndan yapılan
açıklamada; Tantan'ın yasa
görüşmeleri sırasında kattldığı
"Organize Suçlar ve Bilişim
Suçlan" konulu toplantının 1.5
ay önceden planlandığı,
profesörlerin, DGM
başsavcılarının ve Hollanda'dan
konuklann çağnldığı,
TBMM'deki görüşmeler
nedeniyle toplantıya
gelemeyeceğini bildiren bakana
da bürokratların ısrar ettiği
biidirildi.
Türey Köse, Ayşe Sa\ ın, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu.
[email protected]