16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MAYIS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / ekonomi(5 cumhuriyetcom.tr 13 Kıroızistan'da bopç sıkıntısı • ALMATI(AA)-Dış borç ödemelerinde büyük sıkıntılar yaşanan Kırgızistan'da, devfet garantili kredi ahmına son verilmesinin gündeme geldiği bildirildi. Akipress'in haberine göre, Kırgızistan bu yılın ilk üç ayında toplam 8 milyon dolarlık dış borç ödemesi gerçekleştirdi. Bakanlar Kurulu toplantısuıda dış borçlann azaltılabilmesi için devlet garantili kredi alımından vazgeçilmesinin gündeme geldiği belirtilen haberde, borç erteleme görüşmelerinde şimdiye kadar sadece Türkiye ile anlaşma sağlandığı kaydedildi. Hyatdüştü, üreticizopda • EDİRNE(AA)- Edirne Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sami Aladağ, Türkiye'de hayvan sahiplerinin zor günler yaşadığını belirtti. Aladağ, hayvan fiyatlannın iki ay öncesine kadar baskülü (canlı kilosu) 1 milyon 800 bin Iiraya kadar çıktığını krizden sonra ise 1 milyon 400 bin Iiraya düştüğünü belirterek "Canlı hayvanda et fiyatlannda kilo 400 bin lira aşağı çekildi. Ama kasapta satılan et fiyatlannda bir değişiklik yok" dedi. Yerli üreticiye öneriler • ANKARA(ANKA)- Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), dampingli veya sübvansiyonlu ithalata karşı yerli üreticileri korumak amacıyla başvuru elkitabı hazırladı. DTM'den yapılan yazıh açıklamaya göre, yerli ürericinin başvurulannda yol gösterici ve yardımcı olabilmek amacıyla hazırlanan kitapta, karmaşık ve teknik sayılabilecek konular basit bir dille ve örneklerle anlatıldı. Kitapta, yerli üretim dalında ithalattan kaynaklanan haksız rekabetin önlenmesi için mevzuatın ve uluslararası anlaşmalann öngördüğü nitelikte bir başvurunun hazırlanma yollan anlatıldı. Geçici vengide gider indirimi • ANKARA(ANKA)- Gelir ve Kurumlar Vergisi'nde bu yılın ilk üç ayına ilişkin geçici vergi dönemi kazançlan için gider indirimi oranı yüzde 31 olarak belirlendi. Maliye Bakanlığı'nın Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğinde,2001yılı Ocak-Mart geçici vergi dönemi kazançlan için ! gider indirimi kısıtlaması ' uygulamasına esas alınacak indirim oranımn yüzde 31 olarak ı belirlendiği bildirildi. KeJepir'e taUpyok • tSTANBUL(AA)- ' Yabancı yatınmcılann bugünkü koşullarda Türk şirketlerini ucuza kapatmak bir yana "bedava" verilse bile ' almayacaklan ileri sürüldü. tstanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ihracatçılan Birliği (ITHIB) Başkanı Oğuz Satıcj, önemli olanın bir fabrikayı satın alanın yerli veya yabancı olması değil, ülkenin pazarlarda rekabet edebilirliği olduğunu vurguladı. Satıcı, Türkiye'de rakiplerine göre istihdam ve enerjinin daha pahalı, bürokrasüıin daha fazla olduğuna dikkat çekti. Ticaretin daralması reel olarak Türkiye'nin 60 milyar dolarlık kaybına yol açtı Dolarlar 'havıılla' gttti• Yılda 132 milyar dolarlık ithalat yapan Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Irak, Iran, Suriye, Yunanistan ve Rusya'ya Türkiye'nin ihracat payı sadece yüzde 2.31'dekahyor. EJVTMAKOŞAR Ihracatın canlandınl- ması adına reel sektör temsilcilerinin yeni ödünler peşinde koştuğu ve Türk Eximbank'ın kaynak arayışına girdiği bu dönemde ihracata umut bağlanan Türki- ye'de "bavul ncaretinin" göz ardı edilmesi milyar- larca dolarlık kayba yol açıyor. Türkiye'nin ihracatı ve istihdamında ortalama yüzde 40'Iık paya sahip ve 150 milyar dolarlık ya- tınmm yapıldığı tekstil sektörü, Laleli'yle anılan bavul ticaretinin son yıl- larda daralmasına paralel olarak "krizden çıkamaz hale geürken" bu daral- 1996-2000 Yıİları Yıllar | 1996 H 1997 /-—\ I L 1998 ^ # O L J J1999 I ,^-J^ " J . 2000 M ö — ö * Kümülatif toplam arası dış ticaret İhracat 23.225 - 26.261 tW? 26.974 ) ( 26.588 fjy 27.324 ('At/?; 14.247 döviz Artış % 7.3 13.1 2.7 -1.4 +2.7 - gİrdİSİ (milyon dolar) ygk Bavul ticareti jğfK 8.842 /IJT) 5.849 \fl|£C 3-689 I Î T f İ l | 2.255 T| H H I 2.944 // \\ (Düşüş) -20.631 4f <^ Artış % - -34 -37 -39 +31 - ma Türkiye'nin 21 mil- yar dolarlık kaybına yol açtı. Kapanan işyerleri ile istihdama yansımalannın hesaplanması durumun- da ise kayıp 60 milyar do- lar olarak hesaplanıyor. Yılda 132 milyar dolar- lık ithalat yapan Azer- baycan, Bulgaristan, Er- menistan, Gürcistan, Irak, Iran, Suriye, Yuna- nistan ve Rusya'ya Tür- kiye'nin ihracat payı sa- dece yüzde 2.31 'de kalı- yor. Söz konusu ülkelere ihracatı 3 milyar dolarla sınırlı kalan Türkiye'nin, pazarlan yeniden kazan- ması için alınabilecek ön- lemlerle paymı ilk aşa- mada yüzde 10'a çıkar- ması halinde 12 milyar dolarlık gelir sağlanabi- lecek. 40 ülkeye ihracat yapılan Laleli başta ol- mak üzere Osmanbey, Merter, Zeytinburnu böl- gelerinin canlandınlması için sıralanan önlemler ise "kaybedüen pazarlan kazanmak için müşteri btkkntilerini yamtlayan ürünler üretmek, can ve mal güvenligi konusunda idari tedbüier almak, bu doğndtnda komşu ülke- lere öncetik vererek ülke- lerde ilişkfleri geliştir- mek"ten oluşuyor. Sokaklan ile üst katla- n neredeyse boş kalan iş merkezleriyle "geçenyü- lan mumla arayan" La- leli'de esnaf, "zamanm- da önlem ahnayan" yetki- lileri suçlarken Laleli Sa- nayici ve Işadamlan Der- neği'nin hazırladıgı "La- leli Penceresinden Dış Ti- caret ve Ekonomik Kriz Tekstil Sektörü ve Laleli BölgesT raporlan, Türki- ye'nin "gizli kurtanası" bavul ticaretinin önemi- ne dikkat çekiyor. Rapor- larda, Türkiye'nin loko- motifî tekstil sektörûyle dünyada beşinci, Avru- pa'da ise ikinci konumda oldugu anımsatılarak bu sektörün yüzde 60 kapa- sitesini kaldıran Laleli ve benzer pazarlann daral- masıyla krize girdiği sap- taması yer aldı. Türkiye'nin tekstil ürünleri ihracatının 1980'lerde 100 milyon dolardan 1996 yılmdan itibaren ydhk 10 milyar dolara çıktığının belirtil- diği raporlarda, 150 mil- yar dolarlık tekstil yatın- mının özellikle 1980'in ikinci yansından itibaren başlayan ve Laleli üzerin- den 4O'ı aşkm ülkeyle gerçekleştirilen bavul ti- caretinin talebini karşıla- mak için yapıldığı anlatıl- dı. Laleli bölgesinin, son 4 yıldır hitap ettiği pazar ülkelerin beklentilerini karşılayamaması, can ve mal güvenlığini de içeren idari bazda gerekli tedbir- lerin alınmaması nede- niyle daralan pazann başka ülkelere kapönldı- ğı vurgulandı. Bunun sonucunda üre- timin düştüğü, yüzlerce fabrikanm kapandığı ve geriye yüz bûîlerce işsiz kaldığı dile getirilen ra- porlarda "Sektörün yeni- den canlandırüması, çarklann dönmesi, istih- dam alanlannın açdması için kayberüğimiz pazar- lan canlandınnah" de- nildi. EXIMBANK YENİ KREDf SAĞLAMAYA ÇALIŞACAK Kaynak aranıyor Türk Eximbank, dalgalı kurla birlikte ihracatta önemli bir artış yaşanacağını ve 2001 yıh için aynlan 7.5 milyar dolarlık kredinin yetmeyeceğini dikkate alarak yeni kaynak arayışına girdi. İhracatta arhş beklentisi Gelecek birkaç ay içinde ihracatta ciddi bir artış bekleyen Türk Eximbank'ın bu yıl ihracat sektörüne sağlamayı öngördüğü 4.2 milyar dolan nakdi kredi, 3.3 milyar dolan da sigorta/garanti desteği olmak üzere 7.5 milyar dolar tutanndaki kredi ihracatçılann talepleri karşısmda yetersiz kalacak. Bu çerçevede, uluslararası piyasalardan sağlanacak fonlar ya da Hazine tarafından aktanlacak kaynaklan ihracatçılara sunmaya hazırlanan Türk Eximbank, 2001 yılı programını revize çalışmalannı da sürdüyor. Faizoranlan Banka, faiz oranlannı, kaynak maliyetinin gelişimi ve piyasa faiz oranlannm genel seyrini göz önünde bulundurarak yeniden düzenleme yoluna gidecek. SSK PRİMLERİ DÜŞÜRÜLSÜN ihracatçılann istekleri Devlet Bakanı Kemal Derviş'in programın "sigortası" olarak nitelendirdiği ihracatta yüksek oranlı artış sağlanması için hükümetten bir dizi talepte bulunan ihracatçılar çeşitli platformlarda "devalüasyonun yetmeyeceğini ve başka önlemler ahnması" gerektiğini sürekli dile getınyorlar. Ihraç mallarda yoğun ithal girdi kullanılması ve krizle birlikte karşı karşıya kalınılan dış finansman güçlüklerinin devalüasyonun olumlu etkısini sınırlandırdığına dikkat çeken ihracatçılar, ihracat sektöründe büyük bir krizin yaşandığını öne sürerek başta yapısal reformlann bir an önce tamamlanması olmak üzere bir dizi talepte bulunuyorlar. Son ekonomik bunalımın yaratıcılan olarak değerlendirdikleri bankalarla ilgili rehabilitasyon çahşmalanmn hızlandınlması ve kamu bankalanmn bir an önce özelleştirilmesini isteyen ihracatçılar, SSK primlerinin düşürülmesini talep ediyor. Zaman zaman KDV oranlannın düşürülmesi de isteyen ihracatçılar, finansman sorununun çözümü konusunda ise uygun faiz ve vadeyle kredi sağlanmasının da gerektiğini dile getiriyorlar. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGINYILDIZOĞLU LONDRA Ukıslararası İlişkilerde (Türkiyeyi de Yakından İlgilendiren) Yeni Bip Süreç Geçen_salı, G. W. Bush, Ulusal Sa- vunma Üniversrtesi'nde yaptığı ko- nuşmada. 1972 Antibalistik Füze Anlaşması'nın (ABMA) artık ABD ulu- sal çıkarianna cevap vermediğini, bu yüzden ABD'nin yeni dönemin koşul- lanna uygun olarak bir Füze Savun- ma Kalkanı (FSK) kuracağını açıkla- dı. Jane's Defence Informationın özel Raporlar Editörü Ben She- pard'ın yorumuna göre, Rusya'yı ve Avrupa'yı ikna edemese bile, ABD, si- lahsızlanma anlaşmalan sisteminin omurgası olan ABMA'dan tek taraflı olarak çekiiecek (3/5). ABMA'nın iş- levsizleşmesiyle birlikte yeni bir süreç başlıyor. The Economist'in bu hafta "George Bush devrimi" olarak nite- lendirdiği bu süreç, Türkiye'nin karşı- sına yeni ve tehlikeli (ülkenin içinde bulunduğu borçlanma sürecinin kimi özellikleri de göz önüne alındığında) seçenekler koyabilir. İmparatorlukların Ikilemlerl... ABO savunma çevrelerinde yapılan tartışmalann arkasındaki en önemli varsayım şöyle özetlenebilir: Soğuk savaştan sonra dünyada rakipsiz bir ABD egemenliği (imparatorluğu) oluş- tu, ama tarih, imparatorlukların hege- monyalannın mutlaka bir gün, bir ülke veya bir ülkeler koalisyonu tarafından tehdit edildiğini gösteriyor. Böylece, önemli bir savunma analisti ve Strad- for intelijans sitesinin de editörü olan George Friedman'ın vurguladığı gibi (Stradfor, 30/4) ABD açısından bir iki- (em ortaya çıkıyor. Birincisi, ABD tüm etki alanlannı, imparatorluk coğrafya- sını denetlemeli ve Arrighi'nin Uzun Yîrminci Yüzyıl kftabında da vurgula- dığı gibi, her hegemonik güç gibi o da dünya ekonomisinde dirlik düzenliği satt kendisi için değil, diğer gelişmiş ül- kelerin çıkarian açısından da koruma- lıdır. Clinton döneminde yapılan, 'Te- peden Tırnağa Gözden Geçirme" (Top to Bottom Review) ve 1997'de hazırlanan "Dört Yıllık Savunma De- ğertendirmesi" (Ouadrannial Defen- se Revievv) raporlannda, soğuk savaş ertesinde bu görevin yerine getirilme- si için "aynı anda iki savaşı birden" (örneğin Irak ve Kuzey Kore) yürütebil- me kapasite- si/hazırlık düzeyi konsepti gelişti- rilmişti. Ikincisi, bir hegemonik ül- ke bu küresel polislik işlevini yerine getirirken kısa dönemde gündemdeolma- yan bir olasılığı mutlaka göz önü- ne almak ve uzun dönemde hege- monyasını tehdit edebilecek bü- yük bir savaşada hazırlanmak du- rumundadır. Bu ikilemden birincisi rutin ve acil görev olmak- la birlikte, esas ve yaşamsal olan, Fri- edman'ın vurguladığı gibi ikincisidir. Bi- rincisi mümkün olduğunca çevik, kü- çük, vurucu gücü yüksek, tüm bilişim teknolojisi olanaklanyla donanmış, ge- leneksel ordu yapılarının dışında, kıs- men otonom, ama entegre sistemleri gerektiriyor. Ikincisiyse topyekûn bir savaşa uygun, büyük çaplı bir orduyu. Birincisi, var olan sorunlara büyüme- den müdahaleyi gerektirirken ikincisi, topyekûn bir savaşa yol açacak blok- lann oluşmasını, yeni hegemonik güç- lerin yükselmesini engellemeyi, var olan ittifaklan ve lidertiğı güçlendirme- yi ve bir de bir topyekûn savaş olasılı- ğı belirdiğinde, ABD tüm hazırlığını ta- mamlayana kadar gerekli zamanı ona sağlayacak coğrafyalann ("buying ti- me by geography") oluşturulmasını (Türkiye açısından önemli bir nokta) gerektiriyor. 'Yeni güvenlik ortamı' ABD Savunma Bakanı Rumsfeld iki aydır, bugünkü "güvenlikortamı" üze- rine bir rapor hazıri/yordu. Bu raporun basına sızan ve Bush'un konuşmasın- da da dile getirilen kimi sonuçlanna göre ABD "soğuk savaş "ın ertesinde oluşturduğu ilk "iki cephede birden.." doktrinini terk ediyor. Bunun yerine bu- günkü koşullara (SSCB yok; nükleer, kimyasal, biyolojik kitle imha silahlan- na, uzak hedefle- ri vurabilecek ba- listik füzelere sa- hip ülkelerin sayı- şında artış var. Üstelik bunlann büyük bir kısmı "ABD'den, AB- D'nin dostlann- dan nefret eden",.. "sonım- suz ülkelerin elin- de" (Bush'un ko- nuşmasının tam metni için bkz. BeyazSarayvveb sayfası)) uygun olarak daha ge- niş, "etkin", "ak- tif" bir nükleer si- lahlann yayılma- sınıönlemepoliti- kalan sistemi gerekiyor. Bu yüzden ABD, ABMA'nın yerine FSK projesini hizmete sokmaya hazırianıyor. Bush'un FSK projesi ise Clinton'ın dö- neminde tasarlanana göre iki Önemli yenilik getiriyor. Bu yeni "kalkan", hem ilk tasarlanan projedeki gibi ABD top- raklanyla sınırlı değil, ABD müttefikle- rini de şemsiyesi altına almayı planlı- yor. Hem de balistik füzeleri, ilk yükse- liş aşamasına, vunmayı amaçlıyor. Bu yüzden bu yeni FSK, "sonınlu devlet- lerin" yakını coğrafyalara yerleştirile- cek vurucu sistemlerin, dinleme istas- yonlannın kurulmasını gerektiriyor. Kalkan mı. pençe ml? İlk bakışta FSK, bu özellikleriyle, yu- kanda değindiğim ikilemin yalnızca bi- rinci yanına yönelik birsavunma ve en- gelleme/caydırma sistemi. Ancak FSK, Vrsion 2020 (www.dtic.mil/jv2020) gi- bi uzayı tümüyle ABD'nin denetimine alan, düşmanlanna kapatmayı amaç- layan projelerie, uydulara, personele (örneğin kör edici, hareketsizleştirici) ve elektronik sistemlere (çalışamaz ha- le getiren) yönelik lazerier, düşük ve- rimli, zemin delici mini nükleer başlıklı roketler (Federation ot American Scientists web sitesi) gibi yeni silah sistemleriyle biriikte düşünüldüğünde, ortaya bambaşka bir görüntü çıkıyor. Bu bir kalkan değil, daha çok, tüm dünyayı kavrayan bir askeri pençe. ABD bu pençeyle tüm dünyayı hem yerden, hem uzaydan kavrayarak he- gemonyasını ebedileştirmeyi amaçlı- yor. Işte "Bush devriminin" ütopyası (daha doğrusu distopyası) da bu! FSK'nln jeostratejlk- ekonomlk etfclleri Bugün FSK'nin hemen hizmete so- kulmasının olasılığı, en azından tekno- lojik nedenlerden dolayı çok zayrf diye- rek rahatlamak mümkün değil. Birinci- si, ABD, FSK projesiyle hem tüm itti- faklannı ve kendisine bağımlı ülkeleri bir tutum almaya, bir "şemsiye" altın- da toplanmaya ftiyor hem de Avrupa'yı bu şemsiye altına aldığı ölçüde, Avru- pa Savunma Konsepti'nin ABD aske- ri tekelinı zayıflatan etkilerini nötralize etmeye başiıyor. Diğer taraftan, önü- müzdeki dönemde kimin ABD'yi teh- dit edeceği belli değil. FSK, kimi ülke- leri daha bugünden dışlayarak, potan- siyel düşman olarak saptayarak bu be- lirsizliği denetimli bir biçimde azaltma- ya başlıyor. FSK'nin soğuk savaş dö- nemini anımsatan ekonomik özellikle- ri de var. İlk saptamalara göre 60 ila 100 milyar dolariık bir harcamayı (Arms Control Today Aralık 2000 ve Mayıs 2001) gündeme getirerek FSK, ABD ekonomisine hem de birdurgunluk ev- resinde ek stimülasyon sağlama, AB- D'nin hasımlannın ekonomilerine de ek yük getirme şansına sahip. Kısacası FSK, daha hizmete girmeden önceki aşamada bile, önümüzdeki 10-15 yıl- lık jeopolitik ortamı şekillendirmeyi amaçlayan bir proje. Türkiye, bu proje için Rusya, Irak ve Iran gibi "hasım" ülkelerte yakınlı- ğından dolayı önemli bir jeostratejik noktada bulunuyor. Bu bağlamda, FSK'ye katıldığı takdirde üstlenmesi gereken görevler (topraklanna kona- cak vurucu sistemler, dinleme istas- yonlan vb.), Türkiye'yi komşulanna karşı uzun bir süre değişmeden kala- cak bir konuma iterek, hemen tüm dış politika araçlanndan (özellikle Avrasya platformunda) yoksun bırakabilir. Ne ki IMF programı etrafında dolasan söy- lentiler, son aylarda hızlanan dıploma- tik trafik, Türkiye için bu sürecin baş- iadığını düşündürüyor. A3VKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Borçla Yaşamak Nisan ayı enflasyon verilerinin de yeniden kanıt- ladığı gibi, her geçen gün ayn yeni olumsuzluklar yaşıyor. Ekonomi, ateşi inişli-çıkışlı bir hastayı anımsatıyor. Hasta borç ilacıyla yaşıyor. _ — • • • Türkiye'nin iç borçlan özellikle bu yıl daha da hızla artıyor. Tablodan da izlenebileceği gibi dev- let, 1999'da 26.9 katrilyon lira borçlanmışken ge- çen yıl, 2000'de, borçlanma göreli olarak sınırlı tu- tulmuş ve 32.5 katrilyon olmuştur. Oysa bu yıl, 2001 'de ilk iki aydaki borçlanma 9.6 katrilyondur ve aylık ortalaması 4.8 katrilyona ulaşmaktadır. Kı- saca, bu yılın ilk iki ayında borçlanma oranı geçen yıla göre aylık olarak yüzde 78 daha fazladır. Türkiye'nin net borçlanma, yani borçlanma- anapara ödeme farkı, geçen yılın toplamında yal- nızca 13.5 katrilyon liraydı; bu yılın ilk iki ayında ise 8 katrilyon liradır. Bu borçlanma eğilimi sürerse yıl sonunda yıllık net borç kullanımı 48 katrilyona ula- şacaktır. Sonuçta, iç borç stoku da yakJaşık ikiye katlanacaktır. Faiz ödemeteri de göreli olarak artıyor. Devlet 1999'da 9.9 katrilyon lira faiz öderken 2000'de bu- nun neredeyse iki katı, 18.6 katrilyon faiz ödemiş- tir. Bu yılın ilk iki ayında ise faiz ödemeleri anapa- ra ödemelerinden fazladır. İç borçlann artışının ve faiz yükünün ağıriaşma- sının ana nedeni, hükümetin vergi konusundaki yetersizliğidir. İç borç verileri yalnızca faiz ödemeleri ve bütçe yükü açısından değil, bunlar kadar önemli olarak yarattığı bozuk bankacılık düzeniyle ekonomiyi bunalıma sürüklüyor. Devlete borç vererek para kazanmanın bankacılık sayıldığı bir ortamdan kur- tulmanın yolunu, hükümet ya da "Güçlü Ekono- miye Geçiş" adlı istikrar programı, dolaylı vergile- ri arttırarak bulabileceğini sanıyor ve yanılıyor. İç borçlar (katrilyon TL) " Borçlanma Anapara Ödemesi Net borçlanma (1-2) Borç stoku (•*) Faiz ödemelen 1522 26.9 15.6 11.3 22.9 9.9 2000 32.5 19.0 13.5 36.4 18.6 2001* 9.6 1.6 8.0 44.4 1.7 * 2007 için şubat sonuna kadar. " önceki yılın borç stoku+net borçlanma. Kaynak: DPT Temel Ekonomik Göstergeier, Mart, http://www.dpt.gov.tr; Tablo: VI.6. Bir başka yanılgı noktası da iç borçlann dış borçlara dönüştürülmesi önermesidir. Türki- ye'nin toplam dış borcu, 2000 yılı sonunda 114.3 milyar dolardı. Bu yıl içinde aJınan ya da alınmak- ta olanlaria biriikte, dış borçlar 125-130 milyar do- lara ulaşmakta ve Türkiye dünyanın sayılı en çok borçlu ülkeleri arasındayeralmaktadır. IMF'nin da- yattjğı istikrar programlan da ilke olarak Türkiye'nin dış borç ödeme yeterlMiğini sürdürmesini amaç- lıyor. Türkiye dış borçlarda üstsınıra yaklaşmıştır. Tür- kiye ekonomisi bu ölçüde dış borcu kaldıramaz. Dış borç tutanna yeni bir 50 milyar dolar daha ek- lemenin de olanağı yok denecek kadar azdır. Kal- dı ki böyle bir girişimin maliyeti çok yüksek olur. Çünkü yabancılann gözünde Türkiye enriskliül- kelerden biridir ve riskin karşılığı, esasen çok yük- sek faizlerin daha da yükselmesidir. • • • Cumhuriyet'ın doğum gününü, tüm Cumhuri- yetçilerie biriikte kutluyorum. e-posta: [email protected] İstanbul, Çanakkale ve İzmit Köprüler 'yap-işlet- devret'leyapılacak ANKARA(AA)-Ya- ünm tutan büyük proje- lerin finansmanının bütçe dışı kaynaklardan karşılanması amacı ile 1980'liyıllannbaşında çeşitli sektörlerde uy- gulamaya alınan "yap- işlet-devret" sistemi ya- pımı gündemde bulu- nan üç önemli boğaz geçişi ve Izmit Körfez Geçişi projelerinde de öocelikli olarak uygula- nacak. Karayollan Genel Müdürlüğü ilk etapta ihalesini bir süre önce gerçekleştirdiği Izmit Körfez geçiş projesini bu model çerçevesinde gerçekleştirecek. Yak- laşık 1 milyar dolara mal olması planlanan 44 kilometre uzunlu- ğundaki Izmit Körfez Geçişi için Bouygues- Vinsan ve IBKO kon- sorsiyumlanndan alı- nan tekliflerin değer- lendirme işlemlerinin ihale komisyonunda sürdürüldüğü bildirildi. Bu arada yine Kara- yollan Genel Müdürlü- ğü'nün özkaynaklar dı- şından "yap-işlet-dev- ret" sistemi ile inşa et- meyi planladığı istan- bul Boğazı 3. karayolu geçişi ile ilgili ön etüt çalışmalannın devam ettiği bildirildi. Yetkili- ler Yüksek Planlama Kurulu'ndan da onay alınan proje için bazı firma gruplan ile mü- zakerelerin sürmekte olduğunu belirttiler. Bugünkü fıyatlarla yaklaşık 1 milyar dola- ra mal olması planlanı- yor. Boğaz Tüp Geçişi projesi ile, 1.8 kilomet- re olan Osküdar ile Sir- keci arası tüplerle aşıla- cak. Projeyle Gebze- Söğütlüçeşme arası mevcut banliyö hattı iyileşririlecek. Yine Çanakkale Bo- ğazı'na inşa edilmesi planlanan boğaz geçişi projesinin de aynı sis- temle gerçekleştirilme- si öngörülüyor. Kilitba- hir ve Sançay arasında 2x3 şeritli olarak inşa edilmesi planlanan köprünün bugünkü fi- yatlarla yaklaşık 500 milyon dolara mal ol- ması planlanıyor. Bugünkü cari fiyat- larla yaklaşık 5.3 mil- yar dolara mal olması planlanan üç önemli boğaz geçişi ve Izmit Körfez geçiş projeleri- nin uygulamaya alın- ması halinde ilgili fir- ma grubu tarafından her köprû belirli bir sü- re işletildikten sonra be- delsiz olarak Karayolla- n Genel Müdürlüğü'ne devredilecek. Yetkililer kesin olmamakla bera- ber bu sürenin 14 ila 20 yıl arasında değişebile- ceğini belirtiyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle