Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MAYIS 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi(5 cumhuriyetcom.tr 13
Kıroızistan'da
bopç sıkıntısı
• ALMATI(AA)-Dış
borç ödemelerinde büyük
sıkıntılar yaşanan
Kırgızistan'da, devfet
garantili kredi ahmına
son verilmesinin
gündeme geldiği
bildirildi. Akipress'in
haberine göre,
Kırgızistan bu yılın ilk üç
ayında toplam 8 milyon
dolarlık dış borç ödemesi
gerçekleştirdi. Bakanlar
Kurulu toplantısuıda dış
borçlann azaltılabilmesi
için devlet garantili kredi
alımından
vazgeçilmesinin
gündeme geldiği
belirtilen haberde, borç
erteleme görüşmelerinde
şimdiye kadar sadece
Türkiye ile anlaşma
sağlandığı kaydedildi.
Hyatdüştü,
üreticizopda
• EDİRNE(AA)-
Edirne Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Birliği
Başkanı Sami Aladağ,
Türkiye'de hayvan
sahiplerinin zor günler
yaşadığını belirtti.
Aladağ, hayvan
fiyatlannın iki ay
öncesine kadar baskülü
(canlı kilosu) 1 milyon
800 bin Iiraya kadar
çıktığını krizden sonra
ise 1 milyon 400 bin
Iiraya düştüğünü
belirterek "Canlı
hayvanda et fiyatlannda
kilo 400 bin lira aşağı
çekildi. Ama kasapta
satılan et fiyatlannda bir
değişiklik yok" dedi.
Yerli üreticiye
öneriler
• ANKARA(ANKA)-
Dış Ticaret Müsteşarlığı
(DTM), dampingli veya
sübvansiyonlu ithalata
karşı yerli üreticileri
korumak amacıyla
başvuru elkitabı
hazırladı.
DTM'den yapılan yazıh
açıklamaya göre, yerli
ürericinin başvurulannda
yol gösterici ve yardımcı
olabilmek amacıyla
hazırlanan kitapta,
karmaşık ve teknik
sayılabilecek konular
basit bir dille ve
örneklerle anlatıldı.
Kitapta, yerli üretim
dalında ithalattan
kaynaklanan haksız
rekabetin önlenmesi için
mevzuatın ve uluslararası
anlaşmalann öngördüğü
nitelikte bir başvurunun
hazırlanma yollan
anlatıldı.
Geçici vengide
gider indirimi
• ANKARA(ANKA)-
Gelir ve Kurumlar
Vergisi'nde bu yılın ilk
üç ayına ilişkin geçici
vergi dönemi kazançlan
için gider indirimi oranı
yüzde 31 olarak
belirlendi. Maliye
Bakanlığı'nın Resmi
Gazete'de yayımlanan
tebliğinde,2001yılı
Ocak-Mart geçici vergi
dönemi kazançlan için
! gider indirimi kısıtlaması
' uygulamasına esas
alınacak indirim oranımn
yüzde 31 olarak
ı belirlendiği bildirildi.
KeJepir'e
taUpyok
• tSTANBUL(AA)-
' Yabancı yatınmcılann
bugünkü koşullarda Türk
şirketlerini ucuza
kapatmak bir yana
"bedava" verilse bile
' almayacaklan ileri
sürüldü. tstanbul Tekstil
ve Hammaddeleri
Ihracatçılan Birliği
(ITHIB) Başkanı Oğuz
Satıcj, önemli olanın bir
fabrikayı satın alanın
yerli veya yabancı olması
değil, ülkenin pazarlarda
rekabet edebilirliği
olduğunu vurguladı.
Satıcı, Türkiye'de
rakiplerine göre istihdam
ve enerjinin daha pahalı,
bürokrasüıin daha fazla
olduğuna dikkat çekti.
Ticaretin daralması reel olarak Türkiye'nin 60 milyar dolarlık kaybına yol açtı
Dolarlar 'havıılla' gttti• Yılda 132 milyar
dolarlık ithalat
yapan Azerbaycan,
Bulgaristan,
Ermenistan,
Gürcistan, Irak,
Iran, Suriye,
Yunanistan ve
Rusya'ya
Türkiye'nin ihracat
payı sadece yüzde
2.31'dekahyor.
EJVTMAKOŞAR
Ihracatın canlandınl-
ması adına reel sektör
temsilcilerinin yeni
ödünler peşinde koştuğu
ve Türk Eximbank'ın
kaynak arayışına girdiği
bu dönemde ihracata
umut bağlanan Türki-
ye'de "bavul ncaretinin"
göz ardı edilmesi milyar-
larca dolarlık kayba yol
açıyor.
Türkiye'nin ihracatı ve
istihdamında ortalama
yüzde 40'Iık paya sahip
ve 150 milyar dolarlık ya-
tınmm yapıldığı tekstil
sektörü, Laleli'yle anılan
bavul ticaretinin son yıl-
larda daralmasına paralel
olarak "krizden çıkamaz
hale geürken" bu daral-
1996-2000 Yıİları
Yıllar |
1996
H
1997 /-—\ I L
1998
^ # O L J J1999 I ,^-J^ " J .
2000 M ö — ö *
Kümülatif toplam
arası dış ticaret
İhracat
23.225
- 26.261
tW? 26.974
) ( 26.588
fjy 27.324
('At/?; 14.247
döviz
Artış %
7.3
13.1
2.7
-1.4
+2.7
-
gİrdİSİ (milyon dolar) ygk
Bavul ticareti jğfK
8.842 /IJT)
5.849 \fl|£C
3-689 I Î T f İ l |
2.255 T| H H I
2.944 // \\
(Düşüş) -20.631 4f <^
Artış %
-
-34
-37
-39
+31
-
ma Türkiye'nin 21 mil-
yar dolarlık kaybına yol
açtı. Kapanan işyerleri ile
istihdama yansımalannın
hesaplanması durumun-
da ise kayıp 60 milyar do-
lar olarak hesaplanıyor.
Yılda 132 milyar dolar-
lık ithalat yapan Azer-
baycan, Bulgaristan, Er-
menistan, Gürcistan,
Irak, Iran, Suriye, Yuna-
nistan ve Rusya'ya Tür-
kiye'nin ihracat payı sa-
dece yüzde 2.31 'de kalı-
yor. Söz konusu ülkelere
ihracatı 3 milyar dolarla
sınırlı kalan Türkiye'nin,
pazarlan yeniden kazan-
ması için alınabilecek ön-
lemlerle paymı ilk aşa-
mada yüzde 10'a çıkar-
ması halinde 12 milyar
dolarlık gelir sağlanabi-
lecek. 40 ülkeye ihracat
yapılan Laleli başta ol-
mak üzere Osmanbey,
Merter, Zeytinburnu böl-
gelerinin canlandınlması
için sıralanan önlemler
ise "kaybedüen pazarlan
kazanmak için müşteri
btkkntilerini yamtlayan
ürünler üretmek, can ve
mal güvenligi konusunda
idari tedbüier almak, bu
doğndtnda komşu ülke-
lere öncetik vererek ülke-
lerde ilişkfleri geliştir-
mek"ten oluşuyor.
Sokaklan ile üst katla-
n neredeyse boş kalan iş
merkezleriyle "geçenyü-
lan mumla arayan" La-
leli'de esnaf, "zamanm-
da önlem ahnayan" yetki-
lileri suçlarken Laleli Sa-
nayici ve Işadamlan Der-
neği'nin hazırladıgı "La-
leli Penceresinden Dış Ti-
caret ve Ekonomik Kriz
Tekstil Sektörü ve Laleli
BölgesT raporlan, Türki-
ye'nin "gizli kurtanası"
bavul ticaretinin önemi-
ne dikkat çekiyor. Rapor-
larda, Türkiye'nin loko-
motifî tekstil sektörûyle
dünyada beşinci, Avru-
pa'da ise ikinci konumda
oldugu anımsatılarak bu
sektörün yüzde 60 kapa-
sitesini kaldıran Laleli ve
benzer pazarlann daral-
masıyla krize girdiği sap-
taması yer aldı.
Türkiye'nin tekstil
ürünleri ihracatının
1980'lerde 100 milyon
dolardan 1996 yılmdan
itibaren ydhk 10 milyar
dolara çıktığının belirtil-
diği raporlarda, 150 mil-
yar dolarlık tekstil yatın-
mının özellikle 1980'in
ikinci yansından itibaren
başlayan ve Laleli üzerin-
den 4O'ı aşkm ülkeyle
gerçekleştirilen bavul ti-
caretinin talebini karşıla-
mak için yapıldığı anlatıl-
dı. Laleli bölgesinin, son
4 yıldır hitap ettiği pazar
ülkelerin beklentilerini
karşılayamaması, can ve
mal güvenlığini de içeren
idari bazda gerekli tedbir-
lerin alınmaması nede-
niyle daralan pazann
başka ülkelere kapönldı-
ğı vurgulandı.
Bunun sonucunda üre-
timin düştüğü, yüzlerce
fabrikanm kapandığı ve
geriye yüz bûîlerce işsiz
kaldığı dile getirilen ra-
porlarda "Sektörün yeni-
den canlandırüması,
çarklann dönmesi, istih-
dam alanlannın açdması
için kayberüğimiz pazar-
lan canlandınnah" de-
nildi.
EXIMBANK YENİ KREDf SAĞLAMAYA ÇALIŞACAK
Kaynak aranıyor
Türk Eximbank, dalgalı kurla
birlikte ihracatta önemli bir artış
yaşanacağını ve 2001 yıh
için aynlan 7.5 milyar
dolarlık kredinin yetmeyeceğini
dikkate alarak yeni kaynak
arayışına girdi.
İhracatta arhş beklentisi
Gelecek birkaç ay içinde ihracatta
ciddi bir artış bekleyen Türk
Eximbank'ın bu yıl ihracat
sektörüne sağlamayı öngördüğü
4.2 milyar dolan nakdi kredi,
3.3 milyar dolan da
sigorta/garanti desteği olmak
üzere 7.5 milyar dolar tutanndaki
kredi
ihracatçılann talepleri
karşısmda yetersiz kalacak.
Bu çerçevede, uluslararası
piyasalardan sağlanacak
fonlar ya da Hazine tarafından
aktanlacak kaynaklan
ihracatçılara sunmaya
hazırlanan Türk Eximbank,
2001 yılı programını revize
çalışmalannı da sürdüyor.
Faizoranlan
Banka, faiz oranlannı,
kaynak maliyetinin gelişimi ve
piyasa faiz oranlannm genel
seyrini göz önünde
bulundurarak yeniden düzenleme
yoluna gidecek.
SSK PRİMLERİ DÜŞÜRÜLSÜN
ihracatçılann istekleri
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in
programın "sigortası" olarak
nitelendirdiği ihracatta yüksek
oranlı artış sağlanması için
hükümetten bir dizi talepte bulunan
ihracatçılar çeşitli platformlarda
"devalüasyonun yetmeyeceğini ve
başka önlemler ahnması"
gerektiğini sürekli dile getınyorlar.
Ihraç mallarda yoğun ithal girdi
kullanılması ve krizle birlikte karşı
karşıya kalınılan dış finansman
güçlüklerinin devalüasyonun
olumlu etkısini sınırlandırdığına
dikkat çeken ihracatçılar, ihracat
sektöründe büyük bir krizin
yaşandığını öne sürerek başta
yapısal reformlann bir an önce
tamamlanması olmak üzere bir dizi
talepte bulunuyorlar.
Son ekonomik bunalımın
yaratıcılan olarak
değerlendirdikleri bankalarla
ilgili rehabilitasyon çahşmalanmn
hızlandınlması ve kamu
bankalanmn bir an önce
özelleştirilmesini isteyen
ihracatçılar, SSK primlerinin
düşürülmesini talep ediyor.
Zaman zaman KDV oranlannın
düşürülmesi de isteyen
ihracatçılar, finansman
sorununun çözümü konusunda ise
uygun faiz ve vadeyle kredi
sağlanmasının da gerektiğini dile
getiriyorlar.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGINYILDIZOĞLU LONDRA
Ukıslararası İlişkilerde (Türkiyeyi de Yakından İlgilendiren) Yeni Bip Süreç
Geçen_salı, G. W. Bush, Ulusal Sa-
vunma Üniversrtesi'nde yaptığı ko-
nuşmada. 1972 Antibalistik Füze
Anlaşması'nın (ABMA) artık ABD ulu-
sal çıkarianna cevap vermediğini, bu
yüzden ABD'nin yeni dönemin koşul-
lanna uygun olarak bir Füze Savun-
ma Kalkanı (FSK) kuracağını açıkla-
dı. Jane's Defence Informationın
özel Raporlar Editörü Ben She-
pard'ın yorumuna göre, Rusya'yı ve
Avrupa'yı ikna edemese bile, ABD, si-
lahsızlanma anlaşmalan sisteminin
omurgası olan ABMA'dan tek taraflı
olarak çekiiecek (3/5). ABMA'nın iş-
levsizleşmesiyle birlikte yeni bir süreç
başlıyor. The Economist'in bu hafta
"George Bush devrimi" olarak nite-
lendirdiği bu süreç, Türkiye'nin karşı-
sına yeni ve tehlikeli (ülkenin içinde
bulunduğu borçlanma sürecinin kimi
özellikleri de göz önüne alındığında)
seçenekler koyabilir.
İmparatorlukların
Ikilemlerl...
ABO savunma çevrelerinde yapılan
tartışmalann arkasındaki en önemli
varsayım şöyle özetlenebilir: Soğuk
savaştan sonra dünyada rakipsiz bir
ABD egemenliği (imparatorluğu) oluş-
tu, ama tarih, imparatorlukların hege-
monyalannın mutlaka bir gün, bir ülke
veya bir ülkeler koalisyonu tarafından
tehdit edildiğini gösteriyor. Böylece,
önemli bir savunma analisti ve Strad-
for intelijans sitesinin de editörü olan
George Friedman'ın vurguladığı gibi
(Stradfor, 30/4) ABD açısından bir iki-
(em ortaya çıkıyor. Birincisi, ABD tüm
etki alanlannı, imparatorluk coğrafya-
sını denetlemeli ve Arrighi'nin Uzun
Yîrminci Yüzyıl kftabında da vurgula-
dığı gibi, her hegemonik güç gibi o da
dünya ekonomisinde dirlik düzenliği
satt kendisi için değil, diğer gelişmiş ül-
kelerin çıkarian açısından da koruma-
lıdır. Clinton döneminde yapılan, 'Te-
peden Tırnağa Gözden Geçirme"
(Top to Bottom Review) ve 1997'de
hazırlanan "Dört Yıllık Savunma De-
ğertendirmesi" (Ouadrannial Defen-
se Revievv) raporlannda, soğuk savaş
ertesinde bu görevin yerine getirilme-
si için "aynı anda iki savaşı birden"
(örneğin Irak ve Kuzey Kore) yürütebil-
me kapasite-
si/hazırlık düzeyi
konsepti gelişti-
rilmişti. Ikincisi,
bir hegemonik ül-
ke bu küresel
polislik işlevini
yerine getirirken
kısa dönemde
gündemdeolma-
yan bir olasılığı
mutlaka göz önü-
ne almak ve uzun
dönemde hege-
monyasını tehdit
edebilecek bü-
yük bir savaşada
hazırlanmak du-
rumundadır.
Bu ikilemden
birincisi rutin ve
acil görev olmak-
la birlikte, esas ve yaşamsal olan, Fri-
edman'ın vurguladığı gibi ikincisidir. Bi-
rincisi mümkün olduğunca çevik, kü-
çük, vurucu gücü yüksek, tüm bilişim
teknolojisi olanaklanyla donanmış, ge-
leneksel ordu yapılarının dışında, kıs-
men otonom, ama entegre sistemleri
gerektiriyor. Ikincisiyse topyekûn bir
savaşa uygun, büyük çaplı bir orduyu.
Birincisi, var olan sorunlara büyüme-
den müdahaleyi gerektirirken ikincisi,
topyekûn bir savaşa yol açacak blok-
lann oluşmasını, yeni hegemonik güç-
lerin yükselmesini engellemeyi, var
olan ittifaklan ve lidertiğı güçlendirme-
yi ve bir de bir topyekûn savaş olasılı-
ğı belirdiğinde, ABD tüm hazırlığını ta-
mamlayana kadar gerekli zamanı ona
sağlayacak coğrafyalann ("buying ti-
me by geography") oluşturulmasını
(Türkiye açısından önemli bir nokta)
gerektiriyor.
'Yeni güvenlik ortamı'
ABD Savunma Bakanı Rumsfeld iki
aydır, bugünkü "güvenlikortamı" üze-
rine bir rapor hazıri/yordu. Bu raporun
basına sızan ve Bush'un konuşmasın-
da da dile getirilen kimi sonuçlanna
göre ABD "soğuk savaş "ın ertesinde
oluşturduğu ilk "iki cephede birden.."
doktrinini terk ediyor. Bunun yerine bu-
günkü koşullara (SSCB yok; nükleer,
kimyasal, biyolojik kitle imha silahlan-
na, uzak hedefle-
ri vurabilecek ba-
listik füzelere sa-
hip ülkelerin sayı-
şında artış var.
Üstelik bunlann
büyük bir kısmı
"ABD'den, AB-
D'nin dostlann-
dan nefret
eden",.. "sonım-
suz ülkelerin elin-
de" (Bush'un ko-
nuşmasının tam
metni için bkz.
BeyazSarayvveb
sayfası)) uygun
olarak daha ge-
niş, "etkin", "ak-
tif" bir nükleer si-
lahlann yayılma-
sınıönlemepoliti-
kalan sistemi gerekiyor. Bu yüzden
ABD, ABMA'nın yerine FSK projesini
hizmete sokmaya hazırianıyor.
Bush'un FSK projesi ise Clinton'ın dö-
neminde tasarlanana göre iki Önemli
yenilik getiriyor. Bu yeni "kalkan", hem
ilk tasarlanan projedeki gibi ABD top-
raklanyla sınırlı değil, ABD müttefikle-
rini de şemsiyesi altına almayı planlı-
yor. Hem de balistik füzeleri, ilk yükse-
liş aşamasına, vunmayı amaçlıyor. Bu
yüzden bu yeni FSK, "sonınlu devlet-
lerin" yakını coğrafyalara yerleştirile-
cek vurucu sistemlerin, dinleme istas-
yonlannın kurulmasını gerektiriyor.
Kalkan mı. pençe ml?
İlk bakışta FSK, bu özellikleriyle, yu-
kanda değindiğim ikilemin yalnızca bi-
rinci yanına yönelik birsavunma ve en-
gelleme/caydırma sistemi. Ancak FSK,
Vrsion 2020 (www.dtic.mil/jv2020) gi-
bi uzayı tümüyle ABD'nin denetimine
alan, düşmanlanna kapatmayı amaç-
layan projelerie, uydulara, personele
(örneğin kör edici, hareketsizleştirici)
ve elektronik sistemlere (çalışamaz ha-
le getiren) yönelik lazerier, düşük ve-
rimli, zemin delici mini nükleer başlıklı
roketler (Federation ot American
Scientists web sitesi) gibi yeni silah
sistemleriyle biriikte düşünüldüğünde,
ortaya bambaşka bir görüntü çıkıyor.
Bu bir kalkan değil, daha çok, tüm
dünyayı kavrayan bir askeri pençe.
ABD bu pençeyle tüm dünyayı hem
yerden, hem uzaydan kavrayarak he-
gemonyasını ebedileştirmeyi amaçlı-
yor. Işte "Bush devriminin" ütopyası
(daha doğrusu distopyası) da bu!
FSK'nln jeostratejlk-
ekonomlk etfclleri
Bugün FSK'nin hemen hizmete so-
kulmasının olasılığı, en azından tekno-
lojik nedenlerden dolayı çok zayrf diye-
rek rahatlamak mümkün değil. Birinci-
si, ABD, FSK projesiyle hem tüm itti-
faklannı ve kendisine bağımlı ülkeleri
bir tutum almaya, bir "şemsiye" altın-
da toplanmaya ftiyor hem de Avrupa'yı
bu şemsiye altına aldığı ölçüde, Avru-
pa Savunma Konsepti'nin ABD aske-
ri tekelinı zayıflatan etkilerini nötralize
etmeye başiıyor. Diğer taraftan, önü-
müzdeki dönemde kimin ABD'yi teh-
dit edeceği belli değil. FSK, kimi ülke-
leri daha bugünden dışlayarak, potan-
siyel düşman olarak saptayarak bu be-
lirsizliği denetimli bir biçimde azaltma-
ya başlıyor. FSK'nin soğuk savaş dö-
nemini anımsatan ekonomik özellikle-
ri de var. İlk saptamalara göre 60 ila 100
milyar dolariık bir harcamayı (Arms
Control Today Aralık 2000 ve Mayıs
2001) gündeme getirerek FSK, ABD
ekonomisine hem de birdurgunluk ev-
resinde ek stimülasyon sağlama, AB-
D'nin hasımlannın ekonomilerine de ek
yük getirme şansına sahip. Kısacası
FSK, daha hizmete girmeden önceki
aşamada bile, önümüzdeki 10-15 yıl-
lık jeopolitik ortamı şekillendirmeyi
amaçlayan bir proje.
Türkiye, bu proje için Rusya, Irak
ve Iran gibi "hasım" ülkelerte yakınlı-
ğından dolayı önemli bir jeostratejik
noktada bulunuyor. Bu bağlamda,
FSK'ye katıldığı takdirde üstlenmesi
gereken görevler (topraklanna kona-
cak vurucu sistemler, dinleme istas-
yonlan vb.), Türkiye'yi komşulanna
karşı uzun bir süre değişmeden kala-
cak bir konuma iterek, hemen tüm dış
politika araçlanndan (özellikle Avrasya
platformunda) yoksun bırakabilir. Ne ki
IMF programı etrafında dolasan söy-
lentiler, son aylarda hızlanan dıploma-
tik trafik, Türkiye için bu sürecin baş-
iadığını düşündürüyor.
A3VKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Borçla Yaşamak
Nisan ayı enflasyon verilerinin de yeniden kanıt-
ladığı gibi, her geçen gün ayn yeni olumsuzluklar
yaşıyor. Ekonomi, ateşi inişli-çıkışlı bir hastayı
anımsatıyor. Hasta borç ilacıyla yaşıyor. _ —
• • •
Türkiye'nin iç borçlan özellikle bu yıl daha da
hızla artıyor. Tablodan da izlenebileceği gibi dev-
let, 1999'da 26.9 katrilyon lira borçlanmışken ge-
çen yıl, 2000'de, borçlanma göreli olarak sınırlı tu-
tulmuş ve 32.5 katrilyon olmuştur. Oysa bu yıl,
2001 'de ilk iki aydaki borçlanma 9.6 katrilyondur
ve aylık ortalaması 4.8 katrilyona ulaşmaktadır. Kı-
saca, bu yılın ilk iki ayında borçlanma oranı geçen
yıla göre aylık olarak yüzde 78 daha fazladır.
Türkiye'nin net borçlanma, yani borçlanma-
anapara ödeme farkı, geçen yılın toplamında yal-
nızca 13.5 katrilyon liraydı; bu yılın ilk iki ayında ise
8 katrilyon liradır. Bu borçlanma eğilimi sürerse yıl
sonunda yıllık net borç kullanımı 48 katrilyona ula-
şacaktır. Sonuçta, iç borç stoku da yakJaşık ikiye
katlanacaktır.
Faiz ödemeteri de göreli olarak artıyor. Devlet
1999'da 9.9 katrilyon lira faiz öderken 2000'de bu-
nun neredeyse iki katı, 18.6 katrilyon faiz ödemiş-
tir. Bu yılın ilk iki ayında ise faiz ödemeleri anapa-
ra ödemelerinden fazladır.
İç borçlann artışının ve faiz yükünün ağıriaşma-
sının ana nedeni, hükümetin vergi konusundaki
yetersizliğidir.
İç borç verileri yalnızca faiz ödemeleri ve bütçe
yükü açısından değil, bunlar kadar önemli olarak
yarattığı bozuk bankacılık düzeniyle ekonomiyi
bunalıma sürüklüyor. Devlete borç vererek para
kazanmanın bankacılık sayıldığı bir ortamdan kur-
tulmanın yolunu, hükümet ya da "Güçlü Ekono-
miye Geçiş" adlı istikrar programı, dolaylı vergile-
ri arttırarak bulabileceğini sanıyor ve yanılıyor.
İç borçlar (katrilyon TL) "
Borçlanma
Anapara Ödemesi
Net borçlanma (1-2)
Borç stoku (•*)
Faiz ödemelen
1522
26.9
15.6
11.3
22.9
9.9
2000
32.5
19.0
13.5
36.4
18.6
2001*
9.6
1.6
8.0
44.4
1.7
* 2007 için şubat sonuna kadar.
" önceki yılın borç stoku+net borçlanma.
Kaynak: DPT Temel Ekonomik Göstergeier,
Mart, http://www.dpt.gov.tr; Tablo: VI.6.
Bir başka yanılgı noktası da iç borçlann dış
borçlara dönüştürülmesi önermesidir. Türki-
ye'nin toplam dış borcu, 2000 yılı sonunda 114.3
milyar dolardı. Bu yıl içinde aJınan ya da alınmak-
ta olanlaria biriikte, dış borçlar 125-130 milyar do-
lara ulaşmakta ve Türkiye dünyanın sayılı en çok
borçlu ülkeleri arasındayeralmaktadır. IMF'nin da-
yattjğı istikrar programlan da ilke olarak Türkiye'nin
dış borç ödeme yeterlMiğini sürdürmesini amaç-
lıyor.
Türkiye dış borçlarda üstsınıra yaklaşmıştır. Tür-
kiye ekonomisi bu ölçüde dış borcu kaldıramaz.
Dış borç tutanna yeni bir 50 milyar dolar daha ek-
lemenin de olanağı yok denecek kadar azdır. Kal-
dı ki böyle bir girişimin maliyeti çok yüksek olur.
Çünkü yabancılann gözünde Türkiye enriskliül-
kelerden biridir ve riskin karşılığı, esasen çok yük-
sek faizlerin daha da yükselmesidir.
• • •
Cumhuriyet'ın doğum gününü, tüm Cumhuri-
yetçilerie biriikte kutluyorum.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
İstanbul, Çanakkale ve İzmit
Köprüler 'yap-işlet-
devret'leyapılacak
ANKARA(AA)-Ya-
ünm tutan büyük proje-
lerin finansmanının
bütçe dışı kaynaklardan
karşılanması amacı ile
1980'liyıllannbaşında
çeşitli sektörlerde uy-
gulamaya alınan "yap-
işlet-devret" sistemi ya-
pımı gündemde bulu-
nan üç önemli boğaz
geçişi ve Izmit Körfez
Geçişi projelerinde de
öocelikli olarak uygula-
nacak.
Karayollan Genel
Müdürlüğü ilk etapta
ihalesini bir süre önce
gerçekleştirdiği Izmit
Körfez geçiş projesini
bu model çerçevesinde
gerçekleştirecek. Yak-
laşık 1 milyar dolara
mal olması planlanan
44 kilometre uzunlu-
ğundaki Izmit Körfez
Geçişi için Bouygues-
Vinsan ve IBKO kon-
sorsiyumlanndan alı-
nan tekliflerin değer-
lendirme işlemlerinin
ihale komisyonunda
sürdürüldüğü bildirildi.
Bu arada yine Kara-
yollan Genel Müdürlü-
ğü'nün özkaynaklar dı-
şından "yap-işlet-dev-
ret" sistemi ile inşa et-
meyi planladığı istan-
bul Boğazı 3. karayolu
geçişi ile ilgili ön etüt
çalışmalannın devam
ettiği bildirildi. Yetkili-
ler Yüksek Planlama
Kurulu'ndan da onay
alınan proje için bazı
firma gruplan ile mü-
zakerelerin sürmekte
olduğunu belirttiler.
Bugünkü fıyatlarla
yaklaşık 1 milyar dola-
ra mal olması planlanı-
yor.
Boğaz Tüp Geçişi
projesi ile, 1.8 kilomet-
re olan Osküdar ile Sir-
keci arası tüplerle aşıla-
cak. Projeyle Gebze-
Söğütlüçeşme arası
mevcut banliyö hattı
iyileşririlecek.
Yine Çanakkale Bo-
ğazı'na inşa edilmesi
planlanan boğaz geçişi
projesinin de aynı sis-
temle gerçekleştirilme-
si öngörülüyor. Kilitba-
hir ve Sançay arasında
2x3 şeritli olarak inşa
edilmesi planlanan
köprünün bugünkü fi-
yatlarla yaklaşık 500
milyon dolara mal ol-
ması planlanıyor.
Bugünkü cari fiyat-
larla yaklaşık 5.3 mil-
yar dolara mal olması
planlanan üç önemli
boğaz geçişi ve Izmit
Körfez geçiş projeleri-
nin uygulamaya alın-
ması halinde ilgili fir-
ma grubu tarafından
her köprû belirli bir sü-
re işletildikten sonra be-
delsiz olarak Karayolla-
n Genel Müdürlüğü'ne
devredilecek. Yetkililer
kesin olmamakla bera-
ber bu sürenin 14 ila 20
yıl arasında değişebile-
ceğini belirtiyorlar.