Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MAYIS 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Statüko
ANAP lideri Mesut Yılmaz,
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'ndaki yolsuzluk
suçlamalan nedeniyle istifa
etmek zorunda kalan
Cumhur Ersümer'i
korumaya aldı:
"Ersümer'i suçlayanlar
statükoculardır."
ANAP'lılara göre bu
"statükocu "lar dünyayı
algılayamıyorlarmış, hantal
devleti savunuyorlarmış...
Enerji Yapı Yol-Sen Başkanı
Cengiz Faydalı, tam tersini
düşünüyor:
"Bence ANAP yöneticileri,
'Beyaz Enerji Operasyonu'
başladığından bu yana
panik içindeler.
Önce, operasyon jandarma
tarafından başlatıldığında
gündeme rejim tartışmasını
getirdiler.
Tutmadı. Ardından
operasyonun genişleyeceği
anlaşılınca, bu kez yargıya,
basına ve kitle örgütlerine
eleştiri yöneltmeye başladılar.
ANAP'ın, ekonomiyi
uluslararası sermayeye
eklemleme politikasını
20 yıldır biliyoruz. Asıl
statüko budur. Demokrasicilik,
ilericilik oynamalarına gerek
yok. Emperyalizmin dümen
suyuna girmek hiçbiryer ve
zamanda ilericilik olarak
tanımlanmadı, tanımlanamaz
da."
Statükocular panikte, suçu
başkasına atmaya kalkıyorlar.
Hep öyle olmuş zaten. Bu da
geçer; ak koyun, kara koyun
er ya da geç belli olur.
Oluyor da...
Olümün soğuk yiizii
Ölüm... Soğuk, hüznü için-
de banndıran sözcük. Çoğul
ekiyle birlikte daha da ürkü-
tücü oluyor: Ölümler...
Türkiye Insan Haklan Ku-
rumu Başkanı Nevzat Hel-
vacı ile konuşuyoruz:
- F tipi cezaevi tartışması
ve ölümlere ne diyorsunuz?
- Ülkemizde cezaevleri ge-
nel olarak zindancıhk anlayı-
şt ile yönetilir. Cezaevleri, ge-
rek ftziksel mekân olarak, ge-
rek sağlık ve beslenme ko-
şullarıyla, gerekse orada ya-
tanlara uygulanan yönetsel
işlemlerle insan onurunu hi-
çe sayan kurumtara dönüş-
türülmüştür. Koğuş sistemi,
elbette savunulabiîir bir sis-
tem değil.. ama bu sistemin
seçeneği de, F-tipi cezaevi
olamaz.
- Neden?
- F-tipi cezaevleri, Terörle
Mücadele Yasası'nın 16.
maddesine göre kuruluyor
ve yasal dayanağı, yapı ta-
sarımı ve uygulanması ön-
görülen sistemiyle tutuklu ve
hükümlüyü yalıtma esasına dayanı-
yordu. Ortak kullanmaya açık bir ha-
valandırma bölümü ve bir yemekha-
ne yok. Spor alanı ve kitaplığın ortak
kullandırılıp kullandınlmaması yöneti-
min keyfıne bağlı. Dış dünya ile ilişki
oldukça sınırlı. Biçimi tartışılabilir ama,
bu koşullara tepkı gösterilmesini do-
ğal buluyorum. Adalet Bakanlığı, şim-
di bazı iyileştirmeler için girişimlerde
bulundu ve bu madde TBMM'de de-
ğiştirildi. Ancak, bunun için 50'den
fazla insanın ölmesini mi beklemek
gerekiyordu? Insan yaşamının Adalet
Bakanlığı'nca çok hafife alındığı ka-
nısındayım. Devlet kendi vatandaşı ile
inatlaşmaya girmemeli. Adalet Baka-
nı, "DeWef teröristlerte pazatiığa gir-
mez" diyor. Söz konusu olan pazar-
lık değil, insan yaşamına saygı duyul-
masıdır. Devlet ve görevliler,
bu olay nedeniyle ciddi bir so-
rumluluk altındadır.
- Olayın birde başka boyu-
tu var. Sizce, açlık ve ölüm
oruçlan onaylanabilir mi?
Açlık grevi edilgen bir dire-
niş biçimidir. Gandi örneğin-
de olduğu gibi, bu eylemin
kamuoyu oluşturma bakımın-
dan önemi ve etkisi yadsına-
maz. Böyle bir eylemde eylem-
cilerfıziksel kimi zarartar gör-
se de onların yaşamları teh-
dit altında değildir. Ama ben,
ölüm orucuna aynı gözle ba-
kamıyorum. Çünkü, bu tür bir
eylem, kalıcı sakatiıklara ve
giderek ölümlere neden olu-
yor. Ölüm orucu, kişinin ken-
di fiziksel, rufısal ve zihinsel ya-
şamına yönelik ağır bir işken-
cedir.
Kimi insanlar, belki bir baş-
ka seçenek bulamadıklan için
bu yolu seçiyorlar. Ama insan
haklan ile ilgili hiçbir belgede
böyle bir eylem hak olarak ta-
nımlanmamıştır. Hiç kimsenin
kendi vücudu üzerinde böy-
le bir tasarrufa hakkı olmadığını dü-
şünüyorum. Ölümü bir savaşım ara-
cı olarak seçmemek gerekir. Çünkü,
yarınlar umutlarla doîudur. Ölen in-
sanlar için tüm umutlar sönmüştür.
Yaşamadan uğruna ölmeyi göze aldı-
ğınız amaçlar için de savaşım verile-
mez. Bu nedenle yalnız devlet değil,
kişiler ve örgütler de yaşamı ciddiye
almalı ve ona saygı duymalıdır.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Buypun Bizim Partiye!
Gelin, buyrun, şöyle oturun...
Rahat olun, çay-kahve ne is-
tersiniz?
Çay?.. Tamam...
Şimdi, siz bir ülkenin yurtta-
şı olacaksmız... Bu ülke de-
mokrasıye sahip olan, parla-
mentosu, hükümeti, muhalefe-
ti olan bir ülke... Seçimlerin ya-
pıldığı bir ülke... Ve koşulları
yerine gettren herkesin parti
kurabildiği bir ülke...
Işte bu ülkede belli başlı al-
tı tane parti var... Bunlan tanıt-
maya koalisyonu oluşturan üç
partiden başlayayım...
Önce koalisyonun, Meclis'te
-şimdilik- en çok sandalyeye
sahip partisi... Ki başbakan da,
bu partinin genel başkanı za-
ten... Başbakan, dürüstlüğüy-
le tanınmış bir insandır... Bu
dürüst insan, ne zaman başba-
kan olsa, ülke krize girer, eski-
den solcuyken de böyleydi,
şimdi sağcı, durum gene aynı!..
Demokrat ve solcu olduğunu
söyler durur, ama hep sağcılar-
la işbırliği yapar... Kendine uza-
tılan dayanışma önerilerini ve
zeytin dallannı hep geri çevirir...
Birleşmeye razıdır ama sağ ta-
rafta olursa!..
Bu halkçı partinin şair baş-
kanı, partisiyle beraber ülke-
sini de eşiyle beraber yönetme-
ye çalışır... Formalite olarak,
sadece yasa gereği yapılan
parti kurultayında, kendi birikim
ve fikirlerini ülke yararına kul-
lanmak için adaylığını koyan
bir bayan milletvekiline kahır
yaşatılırken, oğluna tokat atı-
lırken, konuşma yaptırmayı bı-
rakın ordaki varlığına bile ta-
hammül edilemezken bu duyar-
lı başbakan müdahale etmez,
bu skandalı içine sindirir!.. Ba-
yan aday, demokratik hakkını
kullandığına bin pişman, ne ol-
duğunu anlamaya çalışırken
başbakanımız zaferini kutlar!..
Bizim en büyük partimiz işte bu-
dur...
Koalisyonun ikinci partisi,
geçmişi şiddet veterörolayla-
nyladolu bir partidir... Ham bir
milliyetçilik söylemini kullanır;
sağlık, eğitim, konut gibi dev-
letin öncülüğünde çözülecek
sorunlarından mustarip halkın
bu dertlerini unutturmak için
ona şanlı galibiyetlerie dolu ta-
rihini anlatır durur, kahraman-
lık bu anlayışın tekelindedir...
Selamlaşmak için kafalan to-
kuşturmageleneği, iktidaraor-
,tak olduktan sonra parti yöne-
"timi tarafından yasaklanmış-
tır!... Genel başkan neredeyse
ağzını açmaz ama gerekli ge-
»reksiz konuşan, her konuda
|gerilim çıkaran yandaşları bu
;ığı kapatır!..
Koalisyonun üçüncü ortağı,
sık sık yolsuzluklara bulaşmak-
la ünlü, şaibeli işler yüzünden
başı çok ağrıyan bir partidir...
Genel başkanları, o kadar de-
mokrattır ki, kendine başba-
kanlık yolu açıldığında siyase-
ti etkileyenler ses etmez ama
aynı güçler, yakından ilgilen-
diği yolsuzluklan gündeme ge-
tirince, bir anda kahramanla-
şır... Banka ihalelerine birinci el-
den müdahale etmek bunlar-
dadır, ünlü kabadayılaria tele-
fon trafiği kurmak bunlardadır,
demokrasi adına sahte ve gös-
termelik ataklar bunlardadır...
Zaten kuruluşları da bir aske-
ri darbe sonrasının geçiş dö-
nemine denk gelmiştir!..
Ana muhalefet partisi, mis-
tik bir partidir... Demokrasi adı-
na yasaklara karşı çıkar gibi
görünürier ama anlayışlannda-
ki yasakların dile getirilmesin-
denbilerahatsızoluriar... Dinin
bu ülkedeki başbayii gibi dav-
ranırlar, kitlelerin inancını sömü-
rerek kendilerine rant yaratır-
lar, laikliği asla içlerine sindire-
mezler... Bu ülkenin aydınlan-
ma yolundaki kazanımlan da
bunların içine sinmez, takıyye
politikası güderek, karanlık bir
geleceğin tasanmını yapariar...
Onlara hoşgürülü davrananla-
ra, iktidar oluriarsa aynı hoşgö-
rüyü göstermeyeceklerinin sin-
yalini verirler!..
Diğer muhalefet partisi, sırf
koltuk hırsından ibaret bir li-
dere sahiptir... Yukarıdaki par-
tiyle bile, toplum için en kritik
dönemde, bu hırsın uğruna iş-
biriiği yapmışlar, gerginliğin se-
bebi olmuşlardır... Iftira, şaibe,
suç, yolsuzluk ve beceriksizlik,
bu partinin derin tüzüğüne ya-
zılıdır!..
Son seçimde barajı geçe-
meyip Meclis'e girmeyi başa-
ramayan altıncı büyük parti-
miz, yukarıdaki olumsuziukla-
rı anlatılan partilere, bırakın al-
ternatif olabilmeyi, her an da-
ğılıp paramparça olacakmış iz-
lenimi vermektedir... Hizipçi li-
deri, bu partinin karayazgısı gi-
bidir... Netoplu istifalar biter, ne
partiden çıkarmalar biter, ne
partidekilerin yeni parti kurma
çabaları biter, ne de oy oran-
larındaki düşüş!.. Umut olma-
sı gereken bu sokaktaki parti,
belki pariamentodaki partiler-
den bile zor durumdadır!..
Evet, durum bu...
Ne o, çayınıza dokunmamış-
sınız bile...
Evet, böyle bir ülkenin yurt-
taşı olmak ister miydiniz?..
Efendim?..
Bana sorarsanız, bu ülke gü-
zeldir... Sadece bu partiler, ül-
ke kadar güzel değil, o kadar!..
JBitfis'te beş minare, BHecikta altı havuz!
> Eski Devlet Bakanı Bahat-
tin Şeker, seçim bölgesi Bi-
lecik'e 1997'de, her biri 30
milyar liraya malolan 6 olim-
•pik havuz yaptırmış. 10 milyon
;nüfuslu Istanbul'da olimpik
havuz sayısı dört! Bilecik'in
nüfusu ise 200 bin, üstelik ha-
vuzlar yapıldığından bu yana,
bu hizmetten yararlanacak tek
biryjjzücü bile çıkmamış. (Ne-
zir Onal'ın haberi / 28.4.2001 -
Akşam)
Binyıllar sonra Bilecik'te ya-
pılacak kazılar sonucu, yöre
halkının ne büyük tutkusunun
yüzme olduğu tespit edilecek,
büyük olasılıkla!..
Bırakalım
piyeslerini
oynasınlar
TBMM kulislerinin gazeteciiere
kapatıldığı gün, basın dünyasından
gelenler dahil kimi iktidar milletve-
killeri ağız biıiiği ettiler
"Çokyoğun çalışan pariamenter-
ler, Meclis Genel Kurulu'nda görü-
şülen tasanlan kulislerde yeterince
ve rahatça tartışamıyorlar."
Toplu parmak kaldırma gibi pek
yorucu bir eylem ile IMF direktifleri
doğrultusunda çıkarılan yasaları
Meclis içinde tartıştılar da, geriye
kulisi kaldı!... KarikatürVakfı'nın her
yıl düzenlediği Ankara Uluslararası
Karikatür Festivali dün başladı. In-
giliz bilim adamı Stephen Mum-
berson, festival kapsamında dü-
zenlenen sempozyuma sunduğu
bildiride bakın ne diyor: "Gerçek
politika, hoşa gidecekbiryüzü des-
tekleyen politik biralt kültür tarafın-
danyönetiliyor. Politika, ideolojiden
giderek uzaklaşan, onun yerine dar
kapsamlı tüketici ve holding çıkar-
lanyla ilgilenen bir bilme sürecine
dönüştü... Sanki tarih, politikacıyı
tüketim ekonomisinin doğal sonu-
cu olan bencillik dışında hemangj bir
felsefi düşünceden anndırmış. Mil-
letvekili adaylan, herhangi bir öz-
gün düşünceden çok, aralarında
pek fark olmayışıyla dikkat çekiyor.
Halkın temsilciliği kavramını oluştu-
ran sistemler, yapılar ve kazanılmış
haklar akıl yolundan o kadar uzak-
laştıki, tarafsızhalegeldi. Gerisise-
naryosu olmayan birpiyesten baş-
ka bir şey değil."
Bırakalım piyesi kendi kendine
oynasınlar. Ne de olsa, bugünkü
politikacılann çoğunluğu.. alt tara-
fı da, üst tarafı da bir kaç liderin ve
IMF senaryolannın figüranı durumun-
da...
HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ [email protected]
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected]
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMİH POROY [email protected]
/ ' • ^
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 5 Mayıs
1926'LARIN ALINAYNASI..
132t> 'P4 8ÜGÜN, İL6İNÇ &IR ALIN ArHASI İLE /c-
&İLİ REKI-AM1 FIZAHSlZ 8ASININM Y£K. AlMlf-
Tt. GEUEJ.LİKJ-E HUlAK-8Utt(JN -tOSAZ. İ
LERİNİM KUU-ANOIĞI S'R Al£r OLA
A?A 7?4KtLAN ÇERİ0İ V£ ON
İÇgÜKEy AYfJASI İLE
SÖZ. KOKiuS-U ALSTTE İSB, pAHA fyf
İ İÇİN &
ÖUÜNE BİR LAM8A VE SÜyÛTEÇ
KONMUÇTU. BU AL/N AYNASircA 2O O» t>EAI
I.ZOm Y£ KAPAR UZ4K7Xta OgjSC£G.İ 8
BÜYÜTERBtC GÖRMC OLANAĞI ^AR.OI. ALETİN
KCULLJHNAAA ALANI İSE nPLA fOSirU DBS'ILOİ.
HİK, JEOLOİİ, Fiz/tc, leLfUYA, PULCOLUK., KUYaMCUU/ti
Gİ8İ MESL£ICLE/Z£>£ y n A İ İ K O i
GÖRÜŞ
EMİN GÜRSES
Dışlayıcı Güvenlik Anlayışı
ABD Savunma Bakanı Donald H. Rumsfeld Şu-
bat 2001'de yapılan Avrupa Güvenlik Politikası Mü-
nih Konferansı'ndaki konuşmasında güvenliğin dün-
yanın bir bölümünü, Avrupa'yı Asya'dan izole ederek
sağlanamayacağını ifade ediyordu. Konuşmasının
devamında "NATO'yuzayıflatmak Avrupa'yı ve hepi-
mizi zayıflatır" diyordu. ABD'nin Avrupa'dan dışlan-
ması için bir süredir devam eden çabalara direnme-
nin bir işe yaramadığını gören VVashington yönetimi,
Soğuk Savaş döneminde sürdürdüğü seçici ve dış-
layıcı güvenlik anlayışına yeni bir boyut kazandırıyor.
Geçen salı günü ABD Başkanı Bush kıtalararası fü-
ze saldınsına karşı uzaydan düşman füzelerini tahrip
edecek olan bir savunma sistemi kurma planı konu-
sunda bazı açıklamalar yaptı. VVashington D.C.'deki
Ulusal Savunma Üniversitesi'nde 2 Mayıs'ta yaptığı
konuşmasında Soğuk Savaş dönemindeki caydırma
sisteminin artık yeterli olmadığını belirtti. 1972 ABM
(Antibalistik Füze) Anlaşması'nın eskimiş olduğunu ifa-
de eden Bush'un olası kıtalararası füze saldınsına
karşı savunma sistemi kurma planı konusunda ABD
Senatosu Dışişleri Komitesi'nden Senatör Joseph
Biden, 1950'den bu yana böyle bir sistemin kurulma-
sı planları için yaklaşık 120 milyar dolar harcandığını
belirtmiş ve kara, deniz, hava ve uzayı kapsayan bir
savunma sisteminin 1 trilyon dolara yaklaşan mali-
yet getireceğini ve Reagan'ın 1980'lerdeki Yıldız Sa-
vaşlan dönemine dönülebileceği konusunda uyanyor.
VVashington'ın bir arada tutmakta zorlandığı müt-
tefiklerine, ihtiyaç duyulan güvenlik şemsiyesi için
kendisinin tek aday olduğu ve onlann güvenliğini ko-
rumaya devam edebileceğini göstermeye çalışıyor.
Rumsfeld, Pentagon'daki açıklamasında kara, de-
niz, hava ve uzayın kullanılmasının olası bir kıtalara-
rası füze saldırısına karşı ABD'nin dostlannın ve müt-
tefiklerinin güvenliği için göz önünde bulundurulma-
sının zorunlu olduğunu belirtmişti. Fakat VVashington,
eski müttefiklerini bir arada tutmak için çabalarken
Rusya ye Çin gibi ülkeleri bu planın kendilerine kar-
şı bir girişim olmadığı konusunda inandırmakta zor-
lanıyor. Bush, Putin'le görüşerek bunun Rusya'yı he-
def almadığını anlatmaya çalışıyor. Müttefik ve dost
olarak ifade ettiği diğer ülkelere göndereceği Dışiş-
leri ve Savunma Bakanlığı görevlileri aracılığıyla ülke
yöneticilerini yeni güvenlik düzenlemesine katılmala-
n için ikna etmeye çalışacak.
Bush, nükleer ve sayıları artmakta olan kimyasal-
biyolojik silahlara sahip ülkelerde bazı sorumsuz yö-
neticilerin bunu bir şantaj olarak kullanabilecekleri
tehlikesinı vurguluyor ve Irak ve Kuzey Kore gibi ül-
keleri hedef olarak gösteriyor. Fakat bu açıklamanın
Çin'in var olan nükleer gücünü arttırma yoluna gitme-
sini ve Rusya'nın nükleer silahlarda indirimi kabul et-
mesini engelleyebileceği konusunda uyanyor ABD'de-
ki Silahların Kontrolü Birliğı Başkanı Spurgeon Ke-
eny.
ABD'nin elinde yaklaşık 7 bin 200, Moskova'nın ise
yaklaşık 6 bin nükleer başlıklı füze bulunmakta. 1992
tarihli STARTII (Stratejik Silahların İndirimi Görüşme-
leri), bu sayıların 3 bin 500'ün altına indirilmesini ka-
rara bağlamıştı. START III ile bu rakamın 2 bin civa-
nna indirilmesi amaçlanıyor. 1972 tarihli ABM Anlaş-
ması sınırlı füze savunma sistemine izin veriyor. Rus-
ya, Moskova'nın savunması için böyle bir sistem ge-
liştirdi. Clinton yönetiminin olası nükleer başlıklı fü-
ze saldınlarına karşı gerekli koruma sağlamakta ye-
tersiz kalmasını eleştiren bazı Cumhuriyetçiler, yeni
proje ile birlikte ABD'nin nükleer başlıklı füzelerde
azaltmaya gitmesine karşı çıkmaktalar. Fakat Bush yö-
netimi, birçok devletin edinmesiyle caydıncı etkisini
kaybetmekte olan nükleer silahlann bu kadar yüksek
bir rakamda tutulmasının ABD açısından bir avantaj
sağlamadığını görüyor. Reagan'ın yaptığı gibi yeni bir
askeri yarışın içine çekerek kontrol edemediği Rus-
ya gibi ülkeleri yeni bir çıkmaza sokmak hesaplan yap-
makta.
VVashington, etkinliği tartışılan nükleer başlıklı si-
lahların malıyetinin ABD'ye getirisinı aştığını görüyor
ve müttefiklerine yeni alternatifler sunmaya çalışıyor.
VVashington, NATO'nun klasik güvenlik şemsiyesini
gözden geçirerek yerine müttefiklerinin kontrol alanı
dışına çıkmasını engelleyebilecek olan yeni bir sistem
geliştirmek zorunda. NATO aracılığıyla yaratılan ba-
ğımlılık ilişkisinin gevşemeye başlaması (AB'deki gi-
bi) yeni bir bağımlılık ilişkisini zorunlu kılıyor.
Askeri olarak bir yerde varsanız, siyasi ve ekono-
mik olarak orada söz hakkınız olur anlayışı doğrultu-
sunda atılan adım, ABD dış politika anlayışına uygun
birgelişmedir. NATO'da olduğu gibi, dışlayıcı güven-
lik yapılanmasında yeni bağımlılık arayışı geçmişte ol-
duğu gibi bugünkü VVashington yönetımince de pay-
laşılmaktadır. VVashington yönetimi kendi hegemon-
yasına alternatif olabilecekleri ve olası karşı cepheyi
kırmak için bunu yapmaktadır. Güvenlikte dışlayıcı an-
layış, yine geçmişte olduğu gibi karşı çıkış ve örgüt-
lenmeleri de kaçınılmaz kılar.
E-mail: [email protected]
Fax: 0212 513 85 95
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3
J •
4 5 6
ü•
n
5
7 8 9
•J|
•
1 2 3 4
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Narrüusueğ-
meçli, iki yanı
da kesici uzun
savaşbıçağı. 2/
Bir ticaret se-
nedinin üzerine
yazılan kefil-
lik... Türk mü-
ziğinde bir ma-
kam. 3/ Cepte
taşınantütûnya
da sigara kutu-
su... Ilkel bir si-
lah. 4/ Ço-
rum'unbirilçesi... Üs-
tü kapalı pazar yeri. 5/
Konak, çiftlik gibi yer- 2
lerde türlü işleri yap- 3
makla görevli kimse. 4
6/ Üstûn bir yetkinin 5
gücünü simgeleyen g
değnek...Makinelerde j
devingen bölümleri içi-
ne alan parça. II Olum-
suzluk belirten bir ®
önek... Son, sonuç. 8/ Çok iri ve zehirsiz bir yılan...
Yardım istendiğini belirten sözcük. 9/ Fethiye yakın-
lannda, ulusal park kapsamına alınmış bir yöre.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Muğla'nın bir ilçesi. 2/ Saflığı sersemlik derecesine
varan kimse... Gündoğusundan esen hafif ve tatlı riiz-
gâr. 3/ Katman... Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle yaz-
dığı tek şüri. 4/ Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma....
Durum, vaziyet. 5/ Başkasının işine kanşan kimse. 61 Fo-
toğraf duyarlığını belirtmekte kullanılan sayısal değer...
Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur. 7/ Sodyu-
mun simgesi... Bir yapıt ya da yazının son bölümü. 8/
Kadrnlann boyunlanna aldıklan dar ve uzun kürk... Ev-
li olmadığı bir kadının dostluğuna mazhar olmuş kim-
se. 9/ Antalya yakınındaki kayak merkezi.