25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZl RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK NatsionakıayaideyaUlusal Mmliklerin korunupgeliştirilmesi, ulusal bir düşünceye sahip olmak aynı ülkedeyaşayanfarklı etnik topluluklann kardeşliğine engel olmamalı M eçiyev Gençlik Kitaplı- ğı' ndakitoplantı aynı yer- de bir başka salondaki ye- mek şöletviyle gece geç saatlere ka- dar sürdü. Balkar opera sanatçısı Bayan Galina Taikemova'nm altın sesinden, onunla ikiz kardeş gibi benzeşen ve böylece onunla birlik- te Kabardin-Balkar halklannmkar- deşliğini simgeleyen Bayan îrina Daurova dan Balkar, Kabardin, Rus şarkılan, romanslar dinledik, Fakat bizim arkadaşlar ve birçok kişi git- tikten sonrabeni daha ilginç bir kar- şılaşma bekliyordu. Masada karşılıkh oturduğumuz bir grup genç Balkar yazarlanndan biri, bütür. Balkar aydmlanmnki gi- bi kusursuz Rusçasıyla, Türk halkı- nın "ulusal bir düşüncesi" (natsi- onalnaya ideya) var mı diye sordu. Bunu önce, ulusal kimlikle ilgili bir soru olarak algıladım. Türkçeyl savunmak Soruyu birlikte hazırlamış olma- lılar ki aynı anda hepsı birden itiraz ederek aynı sözcükleri tekrarladılar. O zaman, benim görüşümce Türk halkımn ulusal düşüncesinin ulusal smırlar içinde ve başka halklarla ba- nş içinde doğru dürûst yaşamak ol- duğunu söyledim. Yanıtım onlan tatmin etmemişti. "Amabirşairola- rak benim ulusal düşüncenti (ama- cınu, hedefımi) soracak olursamz, yazdtğun şürierle Türkçeyi, özeüik- le de şu küreselleşme döneminde, başka diller karşısında savunmak, dahadagüçlendirmektir'' diye söz- lerimi sürdürdûm... Bu yanıt Balkar arkadaşlan sevindirmişti... Sonra Kafkasya'da yaşanan silah- lı çatışmadan söz ettik. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Kabardin- Balkar halkı arasında da bazı geri- limler yaşandığmı ama bunlann aşılmış olduğunu öğrendim... Bu genç Balkar arkadaşlan yü- rekten sevdim. Onlann banşçı, in- sancıl kişiliklerinden kuşku duymu- yorum. Ulusal kirnliklerin korunup geliştirilmesi, ulusal bir düşünceye sahip olmak, aynı ülkede yaşayan farklı etnik topluluklann kardeşliği- ne engel olmamalı. Etbruz eteklerlnde Kabardin-Balkar ülkesi yurttaşla- nnm Elbruz gibibir dağa, daha doğ- ru Kafkas dağlannın 5642 metre yüksekliğindeki bu en yüce doru- ğuna sahip olmakla övünmeleri çok doğal... Kabardin-Balkar ülkesini ziyaretimizin dördüncü gününde Elbruz'un eteklerine kadar ulaştık, ama sis nedeniyle yüce doruğu ne yazık ki göremedik... Enver'le bir ara bir teleferik yol- culuğuna niyetlendiysek de, hem zaman yeterli değil, hem de karla kaplı tepelerden sisler içindeki yu- kanlara doğru yükselmeyi göze al- mak ne de olsa pek kolay değildi... Elbruz eteklerineyolculuğun benim için en değerli anısı, bu kez daha küçük bir arabada birlikte seyahat ettiğimiz Tanzila Zumakulova ile söyleşilerimiz oldu... 1970 başlannda, Sovyetler Birli- ği'nde uluslararası bir Puşkin şöle- ninde karşılaşıp tanıştığımızı çağn- şımlann yardımıyla aynı anda anım- sayıverişimizden sonra, edebiyattan abardin- mlkar esinde h/haftm ATAOL BEHRAMOGLU wm jpr- abardin-Balkar Özerk M^r Cumhuriyeti'ne yolculuğumuzun W^L son iki gününe, Rusya m ^ ^ Federasyonu Stavropol JL. JL-. Bölgesi'ndekiPyatigorskkentine bir geztyi ve oradaki Lennontov Müzesi'ni ziyareti, Tanzila Zumakulova'mn yazlık evinde bir akşam yemeğini, Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti Başbakam Hüseyin Çeçenov'la görüşmeyi ve bütün bu buluşmalann miman Kanşaubiy Miziyev'in köyü Yaniköy'deki veda şölenini sığdırabildik... Büyük Rus şairi Lermontov'un müze haline getirunıiş evinin bahçesinde kahve içtik. Görevüyi aüatarak, dutmize çevird^m bu şairin çahşma masasuun önünde- ki kottuğaffişipbir fötoğraf çektirmek, hayaünun en unutulmaz anılan arasında yer alacak_. Elbruz Dağı eteklerinde sis nedeniyle yüce doruğu göremedik siyasete, sıyasetten günlük yaşama söyleşilerimiz, tum yolculuk boyun- ca kesintisiz sürdü... u Başkalannın yüreğjni ısıtmak için/Şairin yarup tutuşması gerek" dizelerinin yazan, Maksim Gorki Devlet Ödülü sahibi, yeniden yapı- lanma ve saydamhk döneminde Sovyetler Birliği parlamento üyesi Zumakulova, Balkar Şiiri Antoloji- si'ndeki yaşamöyküsünde de yazıh olduğu gibi 1944 yılında (on yaşın- dayken) halkıyla birlikte Orta As- ya'ya sürülmüş. Hlkmet içln şllr diztsl Uk kitabı "Kayada Açan Çiçek- ler" 1959'da Nalçik'te yayımlan- mış. Kaysin Kuliyev gibi ülkesmde şair otoianın da ötesinde ulusal bir kahraman gibi sevilen bir şair ve ay- nı zamanda Nânm Hikmet için ya- zılmış içerikli, güçlü bir şiir dizisi- nin yazan... Tanzila Zumakulova gibihalkımn tum güzelliklerini, erdemlerini ya- pıtında ve kişiliğinde şürleştirmiş bir şairle tamşıp dostluğunu kazan- mak, yolculuk öncesinde haritada bir nokta olan ülkeye haritalann öte- sinde bir yürek yâkınhğı, derinlik, sonsuzluk kazandmyor. Elbruz dö- nüşü Balkar Dram Tiyatrosu'nda Muradin ÖtaneE'in Prenses Goşa- yah (Goşa>akBiçe)adlı tarihsel oyu- nunu izledik... îçinde Türkiye Türk- çesinin de aktığı Balkar Türkçesiy- le yıkanmış gibi olduk... Ayrılış Kabardin-Balkar Özerk Cumhu- riyeti'ne yolculuğumuzun son iki gününe, Rusya Federasyonu Stavro- pol Bölgesindeki Pyatigorsk kenti- ne bir geziyi ve oradaki Lermontov Müzesi'ni ziyareti, Tanzila Zuma- kulova'nın yazlık evinde bir akşam yemeğini, Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti Başbakam Hüseyin Çeçenov'la görüşmeyi ve bütün bu buluşmalann miman Kanşaubiy Miziyev'in köyü Yaniköy'deki veda şölenini sığdırabildik... Pyatigorsk, büyük Rus şairi Mi- hail Lermontov'un 27 yaşında bir düelloda öldürüldüğü kenttir... Şiir- lerini Puşkin'in şürlerinden de ön- ce okuyup sevdalandığım, dilimize çevirdiğim büyük şairin yaşadığı, nefes aldığı ve son nefesini verdigi yerleri görmek, müzesini gezmek ve TV kameralan önünde onun şi- ırinden söz etmek, müzenin hemen bitişiğinde, bir süre yaşadığıtekkat- h küçük evde müze görevlisini bir an aüatarakonunçahşma masasuun önündeki koltuğa ilişip bir fötoğraf çektirmek, hayatımın en unutulmaz anılan arasında yer alacak... Piyatigorsk'a daha geniş zaman- larda yine gitmek, vakit darhğın- dan göremediğimiz düello yerin- den geçmek, şiirierinde adı geçen ve Elbruz gibi sistemler ardında gizlendiği için göremediğimiz Ma- şuk Dağı'nı bir kez olsun görmek isterim... Kendl dağımıza gtttlfc' Bizi pazar günü Cumhurbaşkan- hğı Sarayı'nın kapısmda karşılayan Başbakan HüseyinÇeçenov'un söz- leriyle, ^yansmdandahafazlasıaza- lan bir şeyin yok otanaya gjtmesi bi- yolojik bir yasadır.» Balkariar o du- rumdayflj, ama artikkurtulduk.Or- ta Asya'da Kırgızlar ve Tatarlaria yaşadık.Bizdenoradakalmamızı is- tediler. Ama taş da yesekkendi dağ- lanmıza gidelim dedik. Bugünkendiülkemizdeyiz ve tum sorunlanmıza karşı muüuyuz. Bal- kar-Karaçay halklannın Kafkas- ya'mn tam ortasındabulunması siz- leriçinsevinç kaynağıolmahdır.Biz- ler de TV'lerde Türkiye gosterildi- ğinde seviniyoruz. Şu anda bûieş- meyegiden dünyada sizletie bağlan- tunızuı artmasına ve Rusya'nın da güçknmesine gereksinim var~." İstanbul a dönü; Bu kez yansını kolilerin değil tü- münü yolculann, onlann çogunlu- ğunu da Grozni'den uçak seferi ol- madığı için İstanbul'a Nalçik'ten uçan, yetiştirdikleri tanm ürünlerin- den kâzandıklan parayla burada ko- liler doldurmaya gelen cin gibi akıl- lı ve güzel Çeçenköylü kadınlannın oluşturduğu normal bir yolcu uça- ğıyla Kabardin-Balkar Özerk Cum- huriyeti'nden İstanbul'a dönerken, ülkemize dönüyor olmarun sevinci- ne, sanki birkaç gün değil yıllarca kaldığımız bir ülkeden aynlmanm hüzünlü duygulan kanşıyor... Dört gün sürecek bir yazı dizisi- ne bütün bu duygulan, gözlemleri, izlenimleri sığdıramadığımıbiliyor, onlan başka yazılara ve belki şiirle- re ertelerkenKabardin-Balkar ülke- sine dirlik, mutluluk, bende bir ma- sal yaşıyormuşum duygusu uyandı- ran Balkar diline sonsuz yaşam dı- liyorum... ÜTTI GEÇMİŞTEN GELECEĞE OBHANERtNÇ Bir Daha Düşünelim Radyo, televizyon, gazete ve dergiler için 1960 öncesinde bile cesaret edilememiş bir sansür dü- zeni öngören tasarının görüşülmesi sürüyor. Bu tasannın, daha önce reddedilen tasanda ol- duğu gibi iktıdar milletvekillerinin de içlerine sinme- diği, görüşmeler için gerekli sayının sık sık düşme- sinden ve birieşimlere araverilmesinden anlaşılıyor. Ama iktidar partisiyöneticileri, karariıUğı elden b»- rakmıyorlar. • • • Tasanyı savunanlann ileri sürdükleri savlardan b»- ri de artık ekranlann kararmayacak olması... Acaba öyle mi? Tasannın, 3984 saytlı yasanm 33'üncü maddesi- ni değiştirmeyi amaçlayan maddesine bir göz ata- lım. Madde şöyle başlıyor. "Üst kutvl, öngördüğü yü- kümlülükleri yerine getirmeyen, izin şartlannı ihlal eden, yayın ilketerine ve bu kanunda belirtilen di- ğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve tele- vizyon kuruluşlannı uyanr veya aynı yayın kuşağın- da aç>k şekilde özür dilenmesini ister," Sonra neier oluyor? Özur isteğine uyuimaz ya da aykınlık yinetenirse program 1 ile 12 kez arasında durduruluyor. Durdu- rulmakla kalmıyor, beiirienen yasak süresi içinde programın yapımcısı ile sunucusuna da yasak, ya- ni meslekten men cezası getinlıyor. Bu dayetmiyor. Üst kurul tarafından hazırlatılacak programlann ay- nı kuşakta yayımlanması zorunlu kılınıyor. Sonra para cezalan başlıyor. Kademeli bir sistem öngörijlmüş. Ulusal düzeyde yayın yapan teteviz- yonlara 250 milyar, radyolara 125 mityar Ura, yerel ve bö gesel yayın yapan kuruluşlar ise nüfusa göre sıralanmış. Son basamakta, nüfusu 250 binden az olan ıl veya ilçeye yayın yapan televizyonlar için 25 milyar. radyolar için de 12 milyar 500 bin lira ceza verilrresi isteniliyor. Ülkemizdeki idari nüfus dağılımının yüzde 90'ına yakını bu ceza kapsamına giriyor. Demek ki yerel radyo ve televızyonlann büyük bölümünün ekrarv lannı RTÜK karartmayacak. Çünkü karartmanın ye- rini sürekli kapanma alacak. Belirtenen ilkelerin kimilerine ayktn yayın ise 1 ay yayın durdurmacezasını öngörüyor. ihlalintekrann- da ise yayının süresiz olarak durdurulması ve yayın izninin iptali geliyor. Bu cezaian uygulamak için uya- n yapılması da gerekmiyor. Hepsı yoruma açık ilkeler nedeniyle 33'üncü madde, Damokles'in kılıcı gibi radyo vetelevizyon- ların üzerinde büyük bir sansür etmeni olarak sal- lanmaya başlayacak. Tasannın tek olumlu yönünün, özellikle haber ka- nalı olarak faaliyet gösteren televizyon ve radyolar- da müzik çalma zorunluluğunu kaldırmayı öngor- mesi olduğunu da belirtmek gerek. • • • Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında gazete, dergi ve ajanslarta ılgıli Basın Yasası'na ek- lenen maddeter de özel radyo ve televizyonlar için öngorülenleri aratmayacak niteiikte. Para cezalan 5 milyar liradan başlayıp 150 milyar liraya kadar çıkıyor. Ustelik cezalar, yasa kabul edi- lirse, radyo ve televızyonlarda olduğu gibi 2002 yı- lında yeniden değeıiendirme oranında artıyor. BÖl- gese! gazetelenn cezaların yansına, yerel gazetete- rin üçte birine çarptınlması, görünüşte indirim gibi sunuluyor. Günde 300 gazete satan bir yaytn kuru- luşuna verilecek ceza 50 milyar lira, ama itiraf edil- miyor Aynı durum daha da çarpıcı olarak asgari tazmi- nat tutarının 10 milyar lirayla sınıriandınlmasında da var. Bu tutar da her yıl yükselecek ve yaygın bölge- sel ve yerel olarak aynm da yapılmayacak. "Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel ıdare ede- rim" dıyen Maarif Neızın'nın yerini yenileri aldı. On- lar da "Şu radyo, televizyon ve gazeteler olmasa çoksesliliği sağlayıp demokrastyı dikensiz gül bah- çesine çeviririm" diyoriar. • • • Bilışım kurallan ile intemetin, Basın Yasası kap- samına alınmasını eleştirmıştim (21 Mayıs). Elma ile armuOu toplayanlarabir soru daha:Türkiye aleyhine bölürrler içeren sayfaların internetle Türkiye'ye girmesini Içişleri Bakanı ve Bakanlar Kurulu nasıl yasaklayacak? Saart 23.30 - Bu yazı kimi iktidar milletvekillerine güvenmenin yanılgısını da belgelemektedir. oerirvc(acumhuriyet.com.tr UCK: Mücadele sürecek Makedon ordusu ateskesi bozdu PRİŞTtNE/lSTAN- BUL(Ajanslar)-Make- donya. Arnavut mili- tanlann birliklerine yö- nelik saldmsının ardın- dan sıvillerin çatışma bölgesinden kaçmalan- na olanak sağlamak amacıyla uyguladığı ateskesi bozduğunu açıkladı. Arnavutlann Ulusal Kurtuluş Ordu- su (UÇK) da Make- donya'mn kuzeyinde ordubirlikleriy lemüca- delesıni sürdüreceğini bildirdi. Makedon ordu söz- cüsü Blagoja Markovs- ki, Arnavut milıtanlann Mateyce köyündeki or- du mevzilerine yönelik saldınsma topçu ateşiy- le karşılık verdiğini söyledı. Hoca lakaplı UÇK komutanı, AFP'ye verdiği demeç- te. "Mevzilerimizi terk etmeraiz söz konusu olamaz. Duruma hâki- miz" dedi. Kendisinin Kuzey Makedonya'nın göbeğindeki Lipkova yöresmde olduğunu söyleyen Hoca, "tleıie- yip yeni mevziler kaza- nabilecek güçteyiz" di- ye konuştu. UÇK ko- mutanı, Usküp yöneti- minin çatışma bölge',e- rinden Kosova'ya gice- cek Arnavut "vurttış- lara" verdiği "güven<e- ler"den yararlanmayı düşünmediklerini İe söyledi. Makedonja, ordunun Arnavut gerl- lalannmevzilerine ops- rasyon düzenlediği B- pelerden kaçan yaklı- şık 8 bin kişinin Lipk»- va köyüne sığındığnı tahmin ediyor. Türk-Arnavut Ka- deşliği Derneği Başkı- nı Halil Metin düzenk- diği toplantıda, olayt nn kökeninde Malc donlann kendilerindc olmayanlarahayat ha kı tanımamalannm yî tığını ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle