Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MAYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Belediyeler, kentsel-kültürel mirası koruma projelerini anlattılar ve sergilediler
Antalya'da tarüısel kolokyum"Şanshyız ve onurhıyuz... Çünkü
bizbu toprağın mirasçılanyız... İnsa-
na, ayncahksızhğı adında > ansılanan
Artaİos'un Attaleia'sından, Alaad-
din'in AdaKa'sından ya da Ata-
türk'ünAntalya'sından merhaba!.."
Yıllardır Patara'da koruma kav-
gası veren Prof. Dr. Fahri Işık. o gün
(24 Mayıs 2001) Antalya da toplana-
rak kendi kentlerindeki tarihsel mi-
rası bundan böyle nasıl "birlikte'"
sahipleneceklerinı anlatan "beledi-
yeleri" işte bu sözlerle selamladı...
"Bundan böyle" diyorum. çünkü
bu toplantı herhangi bir etkinlik de-
ğil, kuruluşu henüz bır yılı bile bul-
mayan Tarihi Kentkr Birliği'ne üye
olmuş belediyelerin; "kültürel mi-
rasın korunmasında asıl görev bizde-
dirve biz bunu dayanışma içinde ya-
şama geçirmek için artık tüm gücü-
müzledevredeyiz™" mesajını verdik-
leri bir büyük "sözleşme buluşması"
gibiydi...
Nitekim, Içişleri Bakanı Sadettin
Tantan da bütün gün hiç aynlmadan
izlediği toplantının açılış konuşma-
sında dedi ki: "Tarihive kültürel mi-
rasınıkoru>an toplumlardayurtse^-
gisi de kökleşir \e ülkesine karşı so-
rumluyurttaşlann yetişmesinetemel
oluşturur. Bu nedenle biz, bakankk
olarak,ülkenin değerlerinin bilincin-
de olan vatandaşlaıia ve kurumlar-
la ancak çağdaş toplum olabileceği-
miri bilerek bu çahşmalara ve konı-
Beypazan Belediyesi tum evleri koruyarak
geçmişi geleceğe taşıvor.
• Geçen yıl kurulan Tarihi Kentler Birliği'ne üye belediyeler. Antalya'da bir "kolokyum"
düzenleyerek tarihsel ve kültürel mirasın korunmasını öngören proje ve diğer çalışmalannı
birbirlerine ve kamuoyuna tanıttılar. Cam Piramit'teki kolokyumda 20'yi aşkın belediye başkanı
sunuş yaparken ftıayedeki dev sergide de 4O'ı aşkın yerel yönetim biriminin kentsel kimliği
yaşatmaya yönelik çabalan, fotoğraf ve çizimlerle yer aldı.
ma çabalanna büyük önem veriyo-
ruz..."
Benzer şekilde Kültür Bakanı Is-
temihan Talay da aynı açılış oturu-
munda dedı kı: "Korumadakipara-
salsıkıntılan da aşmaküzereyizve Uk
bü\ ük maddi desteği deTarihiKent-
ler Birliği'ne sağUvoruz... Tarihi de-
ğerlerimizi koruma ve yaşatmanın
sadece Kültür Bakanhğı'nın değil,
herkesin ve özeDikle o kent halkının
görevi olduğu bilincini ülkemizdebu
birlik geBştirecektiru.''
O gün Antalya'daki "Cam Pira-
nüt"te yurdun değişik bölgelerinden
20'yi aşkuı belediye başkanı, sıray-
la söz alarak, görsel sunuşlar da ya-
parak, kendi kentlerinin "tarihselve
kültürel kimlik değerlerini" tanıttı-
lar bunlann korunmasına yönelik
"belediye projelerini" anlattılar...
Her biri, ayn ayn siyasal partilere
üyeydiler, ama "ortak siyaseüeri"
bundan böyle "ulusal zenginlikleri-
mizin yaşaübnası" hedefiydi...
Bu "partilerüstü sorumluluğun"
toplantı salonu dışına taşan bir baş-
Birliğe üyelik koşullarıTarihi Kentler Birliği'ni kuran 70'e yakuı be-
iediyeden 60 kadarı Antalya Kolokyumu'na pro-
je sunuşlan ve sergi panolanyla katıldılar.
Sunuş yapanlar Antakya. Akşehir, Avanos,
Bartın, Bergama, Beypazan, Edirne, Eskişehir.
Izmir, Ağırnas, Bilecik, Bursa, Burdur, Hasan-
kaj&JUrs, iiecıaUye iEğıaj, MuğkuJdudanya,
Talas, Zeytüıbağ (Trilye) ve Yalvaç'tı...
Kolokyum sergisine koruma projeleriyle katı-
lanlar ise Afyon, Akşehir, Antakya, Antalya,
Avanos, Bartm, Bergama, Beypazan, Bilecik,
Burdur, Bursa. Cizre, Çanakkale. Diyarbakır,
Edirne, Erzurum, Hasankeyf. Izmir. Izmit, Iz-
nik, Kale, Kars, Kaysen. Konya, Kula, Malatya,
Milas, Mudanya, Mudurnu. Muğla, Nusaybin,
Safranboru, Sivrihisar, Şanhurfa, Talas. Tarsus,
Zeytinbağ ve Yalvaç oldu...
Kolokyumda aynca Antakya'daki sel felaketi
için olağanüstü toplanan Tarihi Kentler Birliği
Encümeni, bu "tarihsel başkenfteki sosyal ve
kültürel tahribatın ulusal ve uluslararası "daya-
nışmayla" gidenlmesi çağnsını içeren bir bildi-
ri yayımlarken 05 Mayıs 2001 tanhındekı Birlik
Meclisi'ncekabul edilen "üyelikkriterieri"nin de
kamuoyuna açıklanmasına karar verildi.
Buna göre birliğe üye olmak ısteyen belediye-
ler, aşağıdaki kriterlerden "hangilerine'" göre bu-
nu istediklerini belirten bir "belediye medis ka-
ran" ve aynı kriterlerle olan "yakmhldanıır gös-
teren dosya ile başvuracaklar.
İşte, Tarihi Kentler Birliği'ne üye olma kriter-
leri:
1. Tarihi ve doğal çevre korumasına yerel yö-
netim politikalannda önem ve ağırhk verilen
kentler, bu konuda kent kültürünü, sivil toplum
katılımını ve toplumsal duyarhlığı geliştirme ça-
balan içindeki kentler.
2. Yerleşme dokusunun önemli ve etkin bir ke-
simi "kentsel StT, arkeolojik SİT, tarihsel SİT ve
doğal StT" olarak tescil edilmiş kentler;
3. Güçlü ve önemli anıtsal yapılan bulunan ve
özellikle bu yapılanyla tanınan kentler;
4. Bir ya da birkaç antik kentle üst üste ve iç
içe yaşayan kentler;
5. Diğer ülkelerdeki tarihi kentlerle "Kardeş
Şehir" ilişkısi kurmuş tarihi kentler,
6. Önemli, tarihsel olaylann cereyan ettiği ta-
rihsel kentler;
7. Geçmiş uygarhklara başkentlik yapan kent-
ler,
8. UNESCO'nun Dünya Mirası listesine gir-
miş kültür değerlerinin bulunduğu kentler;
9. Tarihsel metropoller.
(05.05.2001 - T.K.B. ' Meclis Karan / Bursa)
Kemaliye (Eğin) evleri de Tarihi Kentler
Birüği'nin gündemine girmiş oldu».
ka görkemli gösterisi de yaklaşık 40
belediyenin aynı yöndeki çalışmala-
nnı çizimler, fotoğraflar ve bilgi pa-
nolanyla yansıttıklan; "Tarihsel ve
Kültürel Mirasın Korunmasına Yö-
nelik Yerel Projeler" sergisiydi...
Dansı 'diğer' belediyelere~.
Tarihi Kentler Bırliğı Başkanı ve
Bursa Büyükşehir Belediye Başka-
nı Erdoğan Bilenser ile bu tarihsel
"kolokyuma" ev sahipliği yapan
Birlik Başkanvekili ve Antalya Bü-
yükşehir Belediye Başkanı Dr. Beldr
KumbuL konuşmalannda şu önem-
li çağnyı dayaptılar: "Bu birliğeüye
olmak ve tarihimizi dayanışma için-
de korumak, ulusal geleceğimizin
kimlik güvencesi olduğu gibi. AB'de
de kişilikli ve onuriu bir ülke olarak
yer almamızı sağlayacakbr..."
Tarihi Kentler Birliği'nin kurulu-
şunda ve gelişmesinde adeta "sekre-
18178" görevini üstlenen ÇEKÜL ve
Mimarlar Odası da aynı çağnya şu
"dileklerivle" ortak oldular: "Bu bir-
lik. ulusal ve evrensel zengnüiğimize
sahip çıkümasında kamu. yerel, özel
ve sml güçler dayanışmasının ürü-
nüdür... Asıl zafer ise kenrJerimizde-
ki tüm imar ve yaûnm politikalann-
da artık öncelikle kimlik ve doğa de-
ğerlerinin gözetilmesiyle elde edile-
cektir..."
Evet... Tanhi Kentler Birliği, bin-
lerce yıllık uygarlık mirasıyla 21.
yüzyılı karşılayan Türkiye'nin, yeni
binyılı "talan ve yok oluşa son vere-
rek" karşılayıp yine "uygarca" ya-
şayabilmesi için çok önemli ve tarih-
sel bir adım... Antalya Kolokyumu,
bu adımın hızla "devleşeceğT ve tüm
yurdu saran bir "kültürel duyaruhk
seferberfiğine" dönüşebileceği umu-
dumuzu daha da arttırdı...
Bulusma 'Lüküs Hayat'la başlayacak
Rumelihisarı
yeniden
tiyatrosuna
kavuşuyor
Kültür Servisi - Bu yıl bı-
rincisi düzenlenen Rumeli-
hisan Tiyatro Buluşması 4-
14 Haziran tarihleri arasında
gerçekleşecek.
Etkinlik 4 Haziran Pazar-
tesi günü saat 21.00'de. Hal-
dun Dormen'in yönettiği ts-
tanbul Belediyesi Şehir Ti-
yatnrfantarafından sahnele-
necek olan 'Lüküs Hayat'la
başlayacak.
5 Haziran Salı günü saat
21.00'de Ankara Sanat Ti-
yatrosu, Dario Fo"nun yazıp
Ö.LeventÜlgen'inyönettıği
'Ödenmeyecek! Odemiyo-
nız!' oyununu sahneleyecek.
6-7 Haziran tarihleri arasın-
da ABFoyrazoğhı'nun D. Ke-
yes'ten uyarladığı ve yönet-
tiği 'Kobay' adlı oyun yer
alacak. 8 Haziran Cuma gü-
nü saat 21.00'de Moliere'in
ünlü oyunu 'Don Juan' Iz-
mit Büyükşehir Belediyesi
Şehir Tiyatrosu tarafından
sahnelenecek. 9 Haziran"da
saat 21.00'de 1996-1997 yı-
lı Aksanat Tiyatrosu. Ronald
Duncan'ınyazdığı 'Abelard
veHeloise' isimli oyunu sah-
Etkinlik. 4 Haziran'da 'Hep
Aşk Vardı' ile sona erecek.
neleyecek. 11 Haziran Pa-
zartesi saat 21.00'de Oğuz
Aral'ın yazıp yönettiği ve
Müşfik Kenter'in oynadığı
'Huysuz İhtiyar' oyunu yer
alacak. 12 Haziran Salı gü-
nü Öteki Tiyatro. Aziz Ne-
sin'in \azıp Yücel Ertelin
yönettiği 'Azizname'yı sah-
neleyecek. 13 Haziran Çar-
şamba günü Tiyatro İstan-
bul'un oyunu 'Tuhaf Bir
Çift* sahnelenecek.
Etkinlik 14 Haziran Per-
şembe günü YüdızKenter' in
oynadığı 'Hep Aşk Vardı' ile
son bulacak.
Ekin Erman gündelik yaşamın sıradanlığı içinde var olanlan görselleştiriyor
Yol kenarında çıplak yüzleşıne
OĞUZYTLDIZ
tZMİR - "Ne çok oyun
oynuyoruz; ne kadar çok
yalan söylüyoruz; durmak-
sızuı. sürekli. soluksuz, bık-
nıadan. dinlenmeden..."
İşte bu noktadan çıkıp,
büyük bir zaman dilimınde
didışince yaşam ve kendı-
siyle. sorulan ardı ardına sı-
ralamış heykel sanatçısı
Ekin Erman:
"Bugünün dünyasında,
gerçek, özgür, yaraücı, ba-
ğımsız. niteliklL ilkeli bir sa-
nat üretmek olanakh mı-
du*? Bugün sanabn ölçütie-
rini belirleyen. sanabn varo-
luş gerçeği mi? Lobilerin.
med>anın, piyasanın yön-
lendirdiği bir sanat, yaşam-
la, insanla ve dünyayla çıp-
lak olarak yüzleşebiÛr
L.endi yaşanmışhğını sorgulayan ve
sorguladığı hayatında çıkış yolu, arayış, yüzleşme
ve sonımda restleşme durumuna dönen'
Erman için bu sergi, kendisini anlatan, anlattığı
kadar da yaşananlan sorgulatan bir çalışma.
Sonra "YolKenan" çıkmış ortaya. Er-
man'ın ilk kişısel sergisi. İZFAŞ Sanat
Galerisi"nde izleyenler açısından 'Yol
Kenan'yla yüzleşmenin yüzlerce deği-
şik biçuni olmalı. Erman'a göre, günde-
lik yaşamın sıradanhğı içinde var olma-
ya çalışan kimliklerin varoluş sorununu
görselleştirmeye, plastik hale getırme-
ye çalışan bır sorgulama ve bir sorgu
yumağı 'Yol Kenarı.'...
Birçok sanatsever için Izmir'de açıl-
mış heykel çalışmalannm içerisinde su-
num olarak şaşutıcı ve benzersiz bir ni-
telik taşıvor 'Yol Kenan'. Ahşılagelmiş
sunumum dışında büyük bir platform
içensinde kendisini de serginin bır par-
çası haline getiren Erman, sanatse\erle-
ri farklı bir boyuta taşıyor.
Bir odanın içerisinde tünel şeklinde
oluşturulmuş demir konstrüksiyonun
ortasında, kendisinin bire bir benzeri
manken yerleştırmiş çalışmasına. Ayn-
ca siyah-beyaz fotoğraflar kullanmış.
Duvarlan küçük tuğlalarla örmüş, üst-
lerinı de gazete kupürleriyle kaplamış.
Yerlerde taşlar ve taşlann üzerinde las-
tik parçalan. Yapıt, cam-
larla dokunulmaz hale ge-
tirilıp izole edilerek yakla-
şımı sınırlandırmış. Salt
gözlenecek bir çalışma ha-
vasına büründürühnüş.
Erman'a göre böylelik-
le izleyici ilk sorgusuna
burada başlıyor; seyrettiği
çalışma mı izole edilip sı-
nırlandınlmış, yoksa ken-
di yaşantısı mı?.. Her izle-
yici böylelikle kendi evre-
ninde gezintiye başlıyor
Şimdiye değin Izmirli
sanatseverin alışık olma-
dığı bu tutum, izleyicinin
yapıtla daha derinden ilgi-
lenmesine neden oluyor.
Çalışmasına böylelikle
başka bir boyut kazandı-
ran sanatçı, bu enstalas-
yonla tüm yaşanmışhğını
sorgulayıp. izleyene de
sorgulaması için yardımcı
olduğunu söylüyor.
Fonda duyulan müzik de serginin
önemli bir unsuru. "Kendi yaşanmışh-
ğını sorgulayan ve sorguladığı hayafında
çıkış yolu, arajış, yüzleşme ve sonunda
resöeşmedurumunadönen" Erman için
bu sergi, kendisini anlatan, anlattığı ka-
dar da yaşananlan sorgulatan bir çalış-
ma. Erman'ın sergisi 2 Haziran'a kadar
İZFAŞ Sanat Galerisi'nde, yaşamın
içindeki sorgu yumaklannı bulmaya ça-
lışacak izleyicisiyle 'yüzleşmek' üzere
bekliyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Üniversite Patlaması...
Uzun zamandır beklenilen, sonunda oldu. Türki-
ye'deki devlet üniversitelerinın durumu, bu kurum-
ların en yüksek düzeydeki yöneticileri olan rektörler-
ce dıle getirilen haklı tepkilerle artık iyice gözlerönü-
ne serildi. Bnular, öylesine haklı gerekçelere daya-
nan tepkilerdir kı, bunları yeterince ciddiyetle ele al-
mayacak herhangi bir siyasi otoritenin, bu ülkede
yükseköğrenımi ciddiye aldığını söyleyebilmesi ola-
naksızdır.
Devlet üniversitelerimizin bugünkü çıkmazlan rte
birkaç ayın ne de yalnızca birkaç yılın ürünü. Bugün
bu üniversitelerın artık tam anlamıyla işlevlerini yitir-
me tehlikesiyle karşılaşmış olmalarının nedenlerini,
onyıllarca geriye giderek aramak zorunluluğu var ve
elbette ki bu durum, yalnızca üniversite kurumuna
gereken ciddiyetle yaklaşmayan siyasi otoritelerin
davranışlarının değil, fakat aynı zamanda da doğru-
dan üniversite kurumunun kimi zaman kendi kendi-
ni yeterince ciddiye almamış olmasının bir sonucu.
Daha önce bu sütunlarda birkaç kez ülkemizde ye-
niden tartışılması gereken kavramlar arasında üni-
versite kavramı'nm ilk sırada yer aldığını ve bu kav-
ramın nasıl tartışılması gerektiğini belirtmeye çalış-
mıştım.
Ozu açısından üniversite kavramı, ülkeden ülke-
ye değışebilır bır kavram değildir. Başka deyişle, bir-
kaç binadan, dekandan, bir rektörden ve belli sayı-
da öğrencılerden oluşma bir tür yerleşme merkezi-
nin kapısına "üniversite" yazmak, o yeri üniversite
kılmaz. Üniversite, içeriği belli bir tarihsel süreç içe-
risinde biçimlenmiş bir kurumdur. Bu kurumun birin-
cil işlevi bilim üretmek, ondan sonra gelen işlevi de
bilimsel düşüncenin taşıyıcısı olabilecek öğrenciler
yetiştirmektır. Demek ki bu kısa tanımdan bile orta-
ya çıkan gerçek, bilim üretmenin üniversite için bir
varlık nedeni olduğudur.
Bu durumda, üniversitenin gerek parasal olanak-
lar, gerekse nıtelikli insan öğesı bağlamında bilim
üretmeye elverişli koşullarda çalışabilmesi, kendisi-
ne bu olanakların sağlanması kaçınılamaz bir zorun-
luluktur.
Oysa ülkemizde devlet üniversiteleri bağlamında
bu koşullara hiçbır zaman yeterince ciddiyetle yak-
laşılmamıştır. Orneğın bu kurumlara gittikçe artan öl-
çüde birer meslek okulu ve sektöre adam yetiştiren
ftdanlık gözuyle bakılması, üniversitelenmızi temel iş-
levleri olan bilim uretme ışlevinden hızla uzaklaştır-
mıştır.
Yine üniversite kurumuna her yıl daha da arttınlan
öğrenci kontenjanlanyla birer diploma fabrikası gö-
zuyle bakılması da ülkemizde bilim üretimini destek-
leyici bir tavır olmamıştır.
Bilim üretmekle yükümlü üniversitelerde bu üreti-
mi gerçekleştimneleri ongörülen personete sağlanan
yaşama olanaklannın sınırlılığı ise günümüzde yete-
neklı kışilenn kendılerine yaşam yolu olarak üniver-
site öğretim elemanı olmayı seçmelerini neredeyse
tümuyle olanaksız kılmıştır. Bugün, eskıden beri üni-
versitelerde bılım adamlığının fidanlığı sayılan, eski
adıyla asıstan, yenı adıyla da araştırma görevlısi olan
kişilere sağlanan parasal olanaklar, daha doğrusu
parasal olanaksızlıklar, pek çok üniversitenin araş-
tırma görevlısi almak üzere açtığı sınavlara başvuru
olmaması gıbi bir durum yaratmıştır.
Butün bunlara ek olarak, devlet üniversitelerimi-
zin ciddı yönetsel sorunları da bulunmaktadır.
Bugün hemen yapılması gereken, geçmişin so-
rumluluk hesaplaşmalarını şımdılık bır yana bıraka-
rak üniversıtelenmizden gelen haklı taleplerin siyasi
otorite tarafından yerine getırılmesidir. Böyle bir şe-
yin gerçekleşmemesı durumunda, Türkiye'de dev-
let üniversitelerinın durumu çok yakın bir zamanda
artık yalnızca felç sözcüğüyle tanımlanabilecektir!
e-posta: ahmetcemak» superonline.com
acem20w hotmail.com
Sürgündeki yazarfara sığınma evi
• LAGOS (AA) - Kendi vatanlannda can
güvenlıklen olmayan ya da sürgündeki yazarlar,
Nijerya'nın en büyük kentı Lagos'ta
sığınabilecekleri bir eve sahip olacaklar. Nobel
Edebiyat Ödülü sahibi Wole Soyınka, Lagos
kenti yerel meclisinin, Uluslararası Yazarlar
Parlamentosu'na sürgün yazarlar için gizli bir
ikametgâh verdiğini ve bunun için bir ödenek
aynlacağını açıkladı. Uluslararası Yazarlar
Parlamentosu başkanı olan Soyinka, halen 32
yazar, film yapımcısı. besteci ve gazetecinin
sığınma, 10'ununsa bannak beklediğini belirtti.
Yazarlar Parlamentosu, Cezayır'deki şiddet
olaylan sırasında çok sayıda yazann
öldürülmesiyle harekete geçen yüzlerce yazann
1993'te imzaladığı bildırinin ardından 1994
yılında kuruldu. Uluslararası Yazarlar
Parlamentosu'nun, Soyinka"dan önceki
başkanlığını. Şeytan Ayetleri kitabıyla hakkında
ölüm fetvası çıkanlan Salman Rüşdü yapmışü.
BUGÜN
• FRANSIZ KÜLTLRMERKEZİ'nde saat
19.00'da 'Mayıs Sıkıntısı' adlı film gösterilecek.
(244 44 95) '
• AKSANAT'ta saat 18.30da Prof. Dr.
Nurhan Atasm'un 'Osmanh'da Gezer Saraj
Otağ-ı Hüma> un' ısimlı dıa göstensı
gerçekleşecek. (252 35 00)
• BABYLON'nda saat 21.30'da Kompania
Ketencoğlu'nun konseri izlenebilır. (292 73 68)
»3 üncmü bu yü yapüamıycr
BUGÜN TİYATRO FESTIVAtİNİN ONjÇüNCÜ GUNU
r/-ı«—• ^ LU -<C