16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 BOTAfüjecebelge karantkımydi? Etektronik posta; [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 Madalya Sekiz ay kadar önce Ankara Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nin yayımladığı gazetede Atatürk'ten "bir m adam" ve "hayvan" V diye söz edilmesine rağmen gazetenin sahibi ve aynı zamanda okulun müdürü Hayati Ipek, başarıyla atlattığı soruşturmadan sonra aynı azimle görevine devam etmekte olup, Atatürkçü öğretmenlere yönelik baskılannı ilkeli bir şekilde sürdürmesi nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı'ndan üstün hizmet ödülü alması beklenmektedir! Çöp polisi Vatandaş 27 Mayıs saat 14.30 sularında Kadıköy'den Boğaziçi Köprüsü'ne doğru giderken önündeki ^ ^ otomobilden yola bir •tST^çöptorbası " ^ fırlatıldığını görüyor... Vatandaş, birilerinin yola çöp atmasını olağan karşılıyor ama önündeki otomobilin olağanüstü olduğunu fark ediyor: 34 A 57 21 plakalı bir polis otomobili... - Ecev'rt, jandarmayı operasyonlarda şık bulmuyormuş... "Jandarmayı Versace'den giydirelim!" zun bir hukuk sürecinin sonunda Danıştay kararıyla, çevre ve kamu sağlığı açısından Bergama'da siyanürle altın üretilmesine izin verilmediği için Eurogold kimliği ile Türki- ye'den ayrılmak zorunda kalan çokuluslu altın ara- yıcılan nasıl oldu da Normandy maskesi takarak ye- niden geldikleri ülkemizde üretime geçebildi? Yanıtı, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası veriyor: "Bergama'daki süreç içinde Çevre Etki Değerlen- dirme Yönetmeliği'nin 28. maddesine bir fıkra ek- lendi. Böylece Bergama'da olduğu gibi izin almadan fa- aliyete geçen yatırımcılara yönetmelikte belirtilen yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için bir defa- ya mahsus olmak üzere Çevre Bakanlığı'nca uygun görülmesi halinde yeteri kadar süre verilmesi ola- nağı yaratıldı. Bu düzenleme özellikle Eurogold A.Ş. için 'ÇED Affı' anlamını taşıyordu... Çevre mi? Öte yandan, Başbakanlık Müsteşarhğı da Danış- tay kararında belirtilen sakıncaların giderilip gideril- mediğine dair bir gelişme olup olmadığını TÜBİ- TAK'a sorma gereği duydu. TÜBİTAK adına bir uzmanlar komisyonu kuruldu ve hazırlanan rapora göre, mahkeme kararında be- lirtilen risk faktörlerinin ortadan kalktığına karar ve- rildi. Bu rapora dayanılarak, Başbakanlık Müsteşarh- ğı, 05/04/2000 gün ve B.02.O. MÜS. 0.13.00.00-263 sayılıyazısı ile Içişleri, Sağlık, Bayındırlık, Enerji, Or- man ve Çevre Bakanlıklanndan, 'Bergama/ Çamköy- Ovacık mevkiinde bulunan altın madeni işletmesi ile ilgili olarak ilgili bakanlıklann konuyu yeniden değer- lendirmek suretiyle işlem yapmalarını' istedi. TÜBİTAK adına rapor hazırlayan uzmanlar komis- yonunun teknik yönleri tartışmalı, yanlış ve apaçık taraflı raporu, başka bir deyişle ısmarlama raporu temel ahnarak hukuksal kazanımlar ve yargı karar- ları çiğnenmiş oldu ve deneme adı altında siyanür- lü altın üretimi başlatıldı. Başbakanlığa bağlı TÜBlTAK'ın raporu Danıştay kararının üstüne çıktı." Şimdi ne oluyor? Bir yandan siyanürlü altıncılaryeni maskeleri Nor- mandy ile üretime geçerken öte yandan parayı bas- tırıp verdikleri gazete ilanlarında kamuoyuna kendi- lerini şirin göstermeye çalışıyor... Beri yandan da hükümet, yargı karanna sığınıp se- sini çıkarmak isteyen Bergamalı köylüleri coplatıyor... Eşi Rahşan Hanım'la kırlarda elele dolaşmaktan hoşlanan şair ruhlu Başbakan Bülent Ecevit'in Çev- re Bakanı yaptığı DSP'Iİ Fevzi Aytekin de 5 Hazi- ran Dünya Çevre Günü'nde demeç vermeye hazır- lanıyor! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE \ Yüksek Yerilim Hattı erdincutku'/ yahoo.com Aslında 70 milyon değil 65 milyonmuşuz: "5 yılda 5 milyon sanal genç yarattık her yaştan!'' 29.95 dolara din adamı diploması! ABD Başkanı George W. Bush, mil- yonlarca dolarlık sosyal yardım fon- larının kullanımını din adamlarına bı- rakma kararı almıştı... Engin Aşkın dostumuzun bildirdiğine göre, arala- rında Müslüman, Musevi, Budistlerin de bulunduğu ve Hıristiyanlann çoğun- lukta olduğu değişik inançtan tam 1.350 grup, Beyaz Saray'a dilekçe ,'x vererek para almak için sıraya gir- miş... Ne ki, başvuruların bu kadarla sı- nırlı kalmaması bekleniyormuş... Çün- kü "Universal Life Church" adlı kilise internet ortamında başlattığı "kendi dinini kendin kur" kampanyasıyla ABD yurttaşlarına "Yasal Olarak Ruhani Rütbe" diploması veriyormuş... Kilise, 29 dolar95 cent karşılığı dağıttığı "al- tın yaldız ve mühürlü" din adamı dip- lomalarından posta masrafı da almı- yormuş... Progressive dergisinden Barbara Ehrenreich, bir yazısında akıllı biravukatın desteğini alan 4-5 ki- şilik bir grubun, yeni bir din örgütü kurarak Bush'tan para alabileceğini gündeme getirmiş... Kimi mizah ya- , v zarları da sosyal yardım paralarını 1 "imana Dayalı Örgütler" aracılığıy- la kullanmayı planlayan ABD Baş- kanı Bush'a "İmana Dayalı Savunma Sistemi" kurmasını öneriyormuş... Mi- zahçılar, ABD'ye yönelecek bomba- lann, dua ile yok edilebileceğini yazar- ken, New Times'ın ciddi ve ünlü ya- zarlarından Thomas Friedman da "imana Dayalı Hava Trafik Kontrol Sis- temi"nin kurulmasını önermiş... Bağlama Neden Dünya Sazı Olmasın? EROL PARLAK Küreselleşme yolunda önem- li mesafenin katedildiği dünya- mızda, ülkelerartık özellikle kül- tür verileriyle kendilerini ifade et- mektedirler. Kimi ülkeler kendi özgün değerlerinı tanıtabilmede başarılı olup, kazanımlarını elde et*-Vken birçoğu da bunu başa- ramamaktan'dolayı, kendinl or- taya koyamamakta, yabancı kül- türterin yoğun baskısı altında kal- makta ve zamanla var olan de- ğerlerinı de kaybedebilmektedir. Bunun yanında, bir ülkeye ait herhangi bir değerin uluslarara- sı platformataşınmasının hiç de kolay olmadığı açıktır. Dünyanın benimsediği enst- rümanlann, ülke sınırlarını aşa- rak dünya sazı olabilmelerine ka- dar uzanan zorlu ve uzun bir se- rüvenı vardır. Yöresel olarak ça- lınan bir sazın, bir ülkenin millisa- zı olması nıspeten daha kolay- dır. Zira, ortak bir kültür etrafın- da bütünleşmış toplumlann, ay- nı ezgi, tını ve ıfade bıçimlerini his- sedip benimsemelen doğaldır. Ancak, bir sazın kendi sınırlannı aşarak uluslararası platformda yer bulması, sevilmesi, hele de dünyanın kabul ettıği standart- lara ulaşması son derece zor- dur. Bu zorlu yolun aşılması da önemlı adımlar ve atılımlardan geçmektedır. Sazın fıziksel geli- şimini tamamlamış olması, hak- kında bilimsel çalışmaların ya- • pılması, çalım ve öğretım tekni- •ğinde bır sıstematiğin geliştiril- mesi, çeşitli metotlaryazılması, ' büyük virtüözlerin yetişmiş ve yenı eserlerin üretilmiş olması • bunlardan bazılarıdır. Bu çerçe- . veden bakıldığında bağlama için ' durum üzüntü vericidır. Zira, dün- , yanın en eskı ve en zengin kül- türlerinin kök saldığı bir coğraf- yada bulunmasına rağmen, çe- , şitli sosyal ve siyasal nedenler- t le özgün kültürü göz ardı edilen ' ülkemizde bağlama, bırakın dün- . ya sazı olabılmeyı, milli saz olma konumunda bile istenilen nokta- • da değildir. Çok çeşitli yönleri ' bulunan bu sorunun bizce te- mel iki nedeni vardır. Bunlardan biri; özgün kültürü tanıma. çö- zümleme ve ifade etme misyo- . nu bırtarafa, yaşatılması düşün- ' cesinin bileTürkıye entelektüel- lerinin genelinin gündemine gi- rememesi, buna bağlı olarak da bu görevin yalnızca gelenekçi ; halk kitleleri tarafından yürütül- • mesidir. Ancak büyük özveri ile - bu değerleri korumaya çalışan I halkımızın, hâlâ göçebe ruh ya- ; pısını tasfiye edememiş olma- l sından dolayı bir başka sorun- »lar zincirı daha karşımıza çık- I maktadır. Katı gelenekçi tutum ve ; bilgilerin kulaktan kulağa akta- »nlması alışkanlığı nedeniyle, ye- ' ni gelişmeler sancılı olmakta, ;toplumun bu gelişmeleri algıla- -ması, kavraması ve öğrenmesi îzaman almaktadır. Toplumun " önünde yer alan gelenekten ye- tişmiş ve halkın gerçek duygu- iannı özümsemiş ustalann da bil- gi ve tecrübelerini az da olsa ya- ü zıya geçirmek yerine benzer tu- - tum sergitemeleri ve bu yönde ör- - nek olmalan, sözlü kültürün ya- I zıyla bütünleşmesinin önündeki engellerden birıdir. Aynca ülke- mizde çok çeşitli sosyo-ekono- mık problemler yaşanması da gözünü para hırsı bürümüş mü- zisyen tipinden, yaptığı işe say- gı duyan ve ona olabildiğince katkıda bulunabilmeyi amaçla- yan, donanımlı müzik adamına geçişi zorlaştırmaktadır. Belli bir aydınlanmayı başarmış sanat adamlarının özveri dolu çalış- malan da toplumun ilgisizliğine ve reel tüketim ilişkilerine kur- bari giderek baltalanmaktadır. Tüm bu olumsuzluklar ise; hafı- zasında birçok bilgiyı taşıyan (za- manla değişebilen veya unutu- labilen), ancak yazılı eserleri ol- mayan, dünyanın en zengin kül- türlerinden bir bölümünü mu- habbet masalanna ve müzik pro- düktörlerınin ticarı kaygılarına dayalı yapımlara indirgemiş bir toplum olarak dış dünyada ken- dini yeterince ifade edememe ve tanınmamayı getirmektedir. Bağlamanın dünya sazı ola- mamasının temel nedenlerinden bir diğeri de; halk müziği üzeri- ne yapılan çalışmalarda, araş- tırmacılar ve müzik adamlan ta- rafından bağlamanın özgün el ile çalma tekniğınin göz ardı edi- lerek mızrap kavramının öne çı- kanlmasıdır. Böylece, zengin ifa- de gücü ve geniş kullanım özel- likleriyle bağlamanın gerçek ka- pasitesini ortaya koyacak olan el ile bağlama çalma tekniğı terk edilmiş, hatta zamanla unutul- muştur. Bunun sonucunda da müzığimız "mızrap" öğesine adeta kilitlenmıştir. Yaptığı olumlu birçok katkıya rağmen mızraplı çalma tekniği ise; bağlamayı dünya sazı ya- pabilme gücünden yoksundur. Bu da konunun doğası gereği varılan bir sonuçtur. Zira, sazla- nn yaşam sürecine çok geç ka- tılan mızrap, pena vb. araçlarla çalınarak dünya sazı olabılmiş bir enstrüman yoktur. Buna en ya- kın ömek gitardır. Pena ile çalı- nan türlerı olmasına karşın, gita- n dünya sazı yapan; el ile çalını- şındaki genış kullanım özellikle- ri ve zengin ifade gücüdür. Bugün gelinen noktada; el ile çalmanın bir teknik mi yoksa de- yişler, boğazlar vb. ezgilere has popüler bir ifade tarzı mı oldu- ğu, el ile çalma ile herezginin ça- lınıp çalınamayacağı vb. temel- siz, basit yaklaşımlar aşılmıştır. Çok kısa bir süre içerisinde ka- tedilen yol bile, gelecek için önemli ipuçlanyladoludur. Kon- ser, konferans, seminer vb. et- kiniiklerde yurtdışında elde edi- len ızlenimler ise; el ile çalma tekniğinin bağlamaya ilgi duyan çok sayıda dünya insanına ne kadar yakın geldiği, nitelikli mü- zik adamlarını hayretler içinde bıraktığı yönündedir. Yapılması gereken; el ile çalma tekniğinin üzerıne gidilerek henüz ön adım- lan atılmış olan kuramlar, ifade bi- çimleri, teknik aynntılar genişte- tilmeli, yeni eserler üretilmeli, sağlam temellere oturan, siste- matıği doğru şekillenmiş metot- lar ile kuşaklara yayılmalı ve ge- leceği şekillendirecek olan virtü- özler ve teorisyenler yetiştirilme- lidir. Böylece yeni gelişmekte olan sanatsal halk müziği kavra- mı için çok önemli olan, vazge- çilmez nitelıkteki mızraplı bağla- ma ile desteklenmiş ideal bağ- lama ailesi oluşacak ve bağlama milli saz olmanın ötesinde, dün- ya sazı olabilecektir. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(d turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoyuı yahoo.com KEDİ LEVO APTÜLÎKA TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 31 Mayıs SELLE YARISAN TREN! 1889'M euSÜAt, AgD'uiU PeUNSYLVANIA EYALETİNOE YfKOAN gig BAgAj, CONEMAUSH UAPİSi A//A/ SBL SULAHI ALTTUDA KALMAS-f- NA V£ ONBİNt>eN ÇOK İNSAMM ÖCÛMÛ- NE YOL AÇMIÇTI. SÖZ. KONUSU İLEfU£tote*TS OCAN 8İR YÜK j 7ÜLÛ B/ÇÎMOe 6ELSN PEV GASINI 6ĞRMÜÇ7İİ. H<Z( SOMJHA OE*: /lerref/e/ZGV LOtCpMOTİ& UAGONLA&OAN AYfHMlŞLAeOI. LOk&MOTİF, S^ELLe ÖLÛMCÜL 8//Z YA- . MAKİNİST/N AJ/YST/, tLEGDetCÎ fÇÖf>/£ÜY£ ULAÇ</> AZGlAt ÜÜ Ö &BLMİÇ OLAN SULAfi>OAN ABA2İYE TTetlMtJAfSAK. SON ANPA fiJCAfM lXGfM(Ç Oİ. LDKOMOCtP fSE SULAGA KAPfUP ZÖPZÛPEM AÇASI ÜÇMOÇTU/. DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Ölüm FermamL Joseph Stiglitz'i tanır mısınız?.. Çok önemli bir isim. Daha iki yıl öncesine kadar Dünya Bankası'nda başekonomist olarak görev ya- pıyordu. Aynı zamanda ABD Başkanı Bill Clinton'ın ekonomi danışmanları konseyinin başkanı ve kabi- ne üyesiydi. Çok daha önemlisi; Stiglitz, "Yeni Dün- ya Dûzeni" denilen küreselleşmenin mimarlanndan biri olarak gösteriliyordu... - Kovuldu!.. Evet, dünyayı dilediği gibi yöneten, kanştıran, ge- rektiğinde kanatan en üst düzey "elit" tabaka ara- sında yer alan Stiglitz, kelimenin tam anlamıyla ko- vuldu!.. Çünkü Stiglitz, egemen olması için çırpın- dığı küreselleşmenin ve onun cellatlan IMF ile Dün- ya Bankası'nın ulusları nasıl birfelakete mahkûmet- tiğini, dünyayı nasıl bir kaosa sürüklediğini görmüş, üstelik bu görüşlerini açıklamıştı... - Egemenler onu aforoz etti!.. • • • Arnaosusmadı... Stiglitz, ABD Hazinesi tarafından "suskun kalma- sı" yönündeki yoğun baskılara karşın kendi internet sitesindeyazdığı yazılar ve yaptığı açıklamalarladün- yaya dayatılan "kirli oyunu" ele verdi. Stiglitz, özel- likle gelişmekte olan ülkelere dayatılan dört aşama- \ı "yenidenyapılanmaanlaşması "n\n aslında kanemi- cilerin işbaşına geçtiği bir IMF ölüm planı olduğunu, belgeleri ve örnekleriyle açıkladı. Kısaca bakalım: - Ölüm fermanının ilk aşaması özelleştirme. Bu aşa- mada devreye hemen siyasi şahsiyetler sokuluyor. öncelikle elektrik, su gibi şirketler özelleştiriliyor ve siyasiler bu satışlardan yüklü "komisyonlan" cebe indiriyor. ABD, bu satışlan ve komisyonlan gayet iyi biliyor!.. - ikinci aşama, para ve sermayenin serbest do- laşımı. Stiglitz bunu "sıcak para" döngüsü olarak adlandırıyor. Spekülatif para, dövize ve gayrimen- kule yöneliyor, ardından çıkan ilk sorunda kaçıp gi- diyor. Böylece ulusal döviz rezervi azalıyor. IMF, spe- külatif paranın geri dönmesi için faiz oranlannın yük- seltilmesini öneriyor. Sonuç, sanayi üretiminin bal- talanması!.. - Üçüncü aşamada ise kan emiciler dişlerini gös- teriyor; gıda, su, elektrik, petrol, gaz gibi temel ge- reksinimlerdeki destekler kaldınlıp "piyasa fıyatlan- dınlması" getiriliyor. Stiglitz'in "IMF ayaklanması" adını verdiği bu aşamada geniş halk eylemleri, hat- ta ayaklanmalar başlıyor... Stiglitz'in tanımıyta bu "eko- nomik kundakçılık", yerli ışletme ve şirketlerin yok pahasına yabancıların eline geçmesiyle son bulu- yor!.. - Dördüncü ve son aşama, yangın yerine dönmüş olan ülkenin, Dünya Ticaret Orgütü ve Dünya Ban- kası'nın koyduğu acımasız kurallara uygun şekilde Amerikan ve Avrupa mallan karşısında serbest ti- carete açılmasıylatamamlanıyor... Yani "yeni kapi- tülasyonlar", eskisine rahmet okutacak şekilde ge- ri geliyor!.. Gerısini ben tamamlayayım; bu son aşamadan sonra o ülkenin adı "koloni" oluyor!.. Emperya- list efendiler, bu dört aşamalı programı yürüte- bilmek için o ütkede bulunan ruhunu, kalemini, beynini satılığa çıkarmış işbirlikçilerden fayda- lanıyor. Bu satılık güruh, sürekli olarak halka, ül- kenin yeniden doğduğunu, dünya ile ortak vatan- daş olmaya az kaldığını, asil Batı'ntn zorla da ol- sa ülkeyi ve yurttaşlannı çağdaşlaştıracağını, adam edeceğini, pompalıyor. • • • Tabii, bunun bir de siyasi ayağı var... Ekonomik olarak teslim alınan ülkeye, mutlaka politik pranga da vurulması gerekiyor. O nedenle en büyük efendiden, ABD'den icazet almış iki oluşu- mun, merkez sağ ve merkez solda "umut" haline ge- tirilmesi için müthiş bir çalışma sergileniyor. Buna karşılık; bu "ölüm fetmanı'nakarşı çıkan yurt- sever aydınlar, ulusal bir hareket oluşturmak üzere bir araya geliyor. Kamuoyuna açıklanan bildiride ana tema, "Türkiye'yi Türkiye'denyönetme" olarak öne çıkıyor. Prof. Erol Manisalı da pazartesi günü Cumhuriyet'teki köşesınde, "önümüzdeki dönem- de Türkiye'de, ıçehden bakanlaıia dışandanbakan- lann mücadelesı yaşanacaktır" diyor. Sevgili Mani- salı nezaket göstermiş: - Mücadele, yurtseverlerie emperyalistlerin cö- mertçe desteklediği işbirtikçiler arasında yaşanacak!.. GAZETECİNİN ÖLÜMÜ: Basın dünyası "adam gibi adam" bir gazetecıyı daha yitirdi. Hürriyet Ga- zetesi Yazıişleri Müdürü Sevgili Orhan Olcay, he- nüz 51 yaşında kalbine yenildi. Onu çok özleyece- ğim. Sevgili Orhan Abi, ışık içinde yat... e-posta: uzileli(S superonline.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS SOLDA.N SAĞA: 1/ Optik sis- temlerin ya- kınsaklıkbiri- mi. 2/ Altın- 3 kökü de deni- len kusturucu birkök...Kah- raman. 3/ Ar- navutluk'un j para birimi... „ Birnota... "- — Pacino": 9 ABD'li sinema oyun- cusu. 4/ Iran'ın plaka işareti... Italya'da bir 2 kent. 5/ Kadınların bluz üzerine giydikle- ri yelek... Bir onama sözü. 6/ Gümüşbalı- ğı. 7/Birbağlaç... "- — ediyor aşkını her R nağme sesinde" (Tev- fık Fikret). 8/ Hesap uzmanı... Silisyum elementinin simgesi. 9/Ger- çek... Orta Asya'nın dağlık bölgelerinde jaşayan ve Tibet sığın da denilen hayvan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eskiden Avrupa'da bir kentten diğerine yolcu taşımakta kullanılan kapalı at arabası. 2/Koku- su hardala benzeyen zehirli bir savaş gazı.. "Müj- de —": Sinema oyoıncumuz. 3/Tavlada "tir" sa- yısı... Bir mekanizmanm kumanda kolu. 4/Ilkel bir silah... Gondola benzer bir kayık. 5/ Efcz par- çalanndan dokunan basit kilim... Bir nnk. 61 Hücre yapısında bulunan pürik baz. II Arjan- tin'in plaka işareti... Yumurta biçiminde «lan. 8/ Ek... "Gökyüzünde Isa ile/Tur dağmdtMusa ile/Elindeki — ile/Çağırayım Mevlam sen" (Yu- nus Emre). 9/ Her türlü cinsellikten arınıus aşk için kullanılan sözcük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle