Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2001 PERŞEMBE
DIZI
Kosova Kurtuluş Ordusu 'nun yaptığı uygulamalar Sırplardan aşağı kalmıyor
En büyük tehlike: Miüiyetçilik'V~Jr
' osova Kurtuluş
ğ{ Ordusu'nun
JL A~ kesin olarak
nerede ve nasıl
kurulduğu bilinmiyor.
Bu örgüt, kimi iddialara
göre, 1981'denberi,
kalabahk bir Arnavut
göçmen kitlesinin
yaşadığı İsviçre'de
faaliyet gösteren
dayanışma örgütü
niteliğindeki Kosova'mn
Kurtuluşu İçin Ulusal
Hareket*ten çıktı.
rürkiye'deki kimi
Arnavut
çevrelerden çıkan
bir başka iddiaya göre ise
UÇK198rdeîzmir'de
kuruldu. Her iki iddia da
dikkat çekici bir biçimde
1981 yılına, yani
Tito'nun ölümünden bir
yıl sonraya gidiyor.
Koso\ a Kurtuluş Ordusu. Arnavutça
Ushtira Clirimtare e Kosoves olan adı-
nın baş harfleri UÇK olarak tanındı
dünyanın dört bir yanında. 9O'lı yılla-
nn sonunda hızla güçlenen bu aşın mil-
lıvetçi, saldırgan örgüt, Makedon-
yanın bütünlüğünü tehdit ediyor.
UÇK, ınücadeleyi Kosova ile sınırlı tut-
muyor. açıkça ya da üstü kapalı bir bi-
çimde 'Büvük Arnavutluk'hayalini kö-
riiklüvor. Ibrahim Rugova'nın 'Kosova
Demokrat Partisi' de Kosova'mn ba-
ğımsızlığını hedeflemekle birlikte si-
lahlı mücadele- den kaçınmış ve dikka-
tini Kosova'da yoğunlaştırmıştı. UÇK
ise Arna\Titlann bulunduğu her yerde
\arolmaya çahşıyor.
UÇK'nin 90'1ı yıllann başında güç-
lü olmadığı. Kosova'daki Arnavut nü-
füsun tbrahim Rugova'nın çevresinde
toplandığı biliniyor. UÇK 1997'de sah-
neye çıktı. Kosova'da sadece Sırp poli-
sine değil, Sırplarla işbirliği yapan Ar-
nav utlara da yönelen saldınlar UÇKta-
rafından açıkça üstlenilince. örgüt
1997'de kendini açığa çıkarmış oldu.
Örgütün adını dört bir yana duyuran
eylem 11 Eylül 1997 gecesi meydana
geldi. 150kmçapındakibirdairedepo-
lıs karakollannı \e araçlannı hedefalan
ve aynı anda başlatılan 10 saldın,
UÇK'nin bir güç olduğunun kanıtıydı.
Mali ve siyasal yardım
Bu kadar kısa bir sürede ortaya çıkıp
yaygınlaşan UÇK kimin tarafından fi-
nanse ediliyor. kimlerce destekleni-
>or?.. Örgütün Kosova'da %5 oranında
bir gelir vergisi. ay nca Sırplaştırma ha-
reketine karşı bir eğitim vergisi topla-
dığı biliniyor. Aynca Batı'daki Arna-
vut diyasporası da örgüte para yardımı
yapıyor.Ancak rüm bunlann yanı sıra
UÇK'nin uyuşturucu ticaretinden bü-
yük kaynaklar varattığını kimi güveni-
İirBatılı kaynaklar açıkçabelirtiyor(3).
Siyasal (İesteğe gelince. sıkıntılı bir
dönemden geçen. ekonomisi güçsüz
Arnavutluk'un. UÇKmilitanlannatop-
raklannda pek çok olanak yaratmakJa
birlikte. uluslararası planda bu örgütle
özdeşleşmemeye dikkat ettiği gözleni-
yor. Buna karşılık UÇK'nin arkasında
güçlü bir Batı desteği bulunduğu açık-
ça görülüyor. BatıbasınıNisan 1999'da
İngiliz komandolann ve Amerikalı de-
nizcilerin UÇK'liler arasında Koso-
va'ya çoktan sızmış olduğunu yazdı
(4).
jane Defence'ln Iddiası
İngiliz savunma dergisi Jane Defen-
ce'in internet sitesindeki bilgilere bakı-
lırsa. UÇK'nin asker ve politikacılar-
dan oluşan ve büyük olasılıkla Alman-
ya'da üslenmiş bir genelkurmayı bulu-
nuyor (5). UÇK'nin Batı ile yoğun iliş-
ki içinde olduğunun bir başka kanıtı da
şu: 1999'a gelinirken Sırp güçleri
UÇK'yi epeyce sıkıştırmış. Kosova'da-
ki tüm yollan ve kasabalan denetim al-
tına almıştı. Ocak 99'da UÇK kurucu-
lanndan Azem Sila. sınırda gazetecile-
re UÇK'ye silah desteği sağlanmama-
sı ya da NATO'nun kara birlikleriyle
müdahale etmemesi durumunda
UÇK'nin Sırplar tarafından bölgeden
sürüleceğini açıklamıştı (6). Hem Sırp
sertliği hem de o sıralarda harekete ge-
çen Batılılann sağladığı yardımlar
UÇK'yi güçlendırdi. 18 Mart 1999'da
Ramboullet'de imzalanan Kosova an-
laşması. UÇK'nin uluslararası deneti-
me açık bir iç güvenlik örgütüne dönüş-
türülmesini öngörüyordu.
UÇK'nin Batı ile ilişkileri Batı'da da
tartışılıyor. Aralannda Amenkalılann
da olduğu kimi yazarlar ve düşünürler,
PERŞEMBE
Baö medyası baştan beri Sırbistan'a ve Yugoslavya'nın eski lideri Müoşeviç'e ağır saldınlar yönehiyor. Miloşeviç'i etniktemizlikve kaüiam yapmakla suçluyor.
ABD'nin başını çektiği NATO operas-
yonunun, iddia edildiği gibi ahlaki de-
ğil, politik olduğunu savunuyor. Örne-
ğin ünlü sosyalbilimci WaBerstein, Ko-
sova'da iki tarafiı insani haklar ihlalle-
ri olduğunu. ABD'NATO'nun bunlar-
dan birini görmezden geldiğini söylü-
yor(7).
Bir başka ünlü sosyalbilimci, A.G.
Frankda VVallerstein'la aynı değerlen-
dirmeyi yapıyor. NATO eyleminin dün-
kümetinde en önemli beş bakanlığı
UÇK aldı. Yeni hükümetin sözcülüğü-
nü de UÇK'li Yakup Krasiniçi yapıyor.
Madalyonun ötekl yüzü
Batı medyası baştan beri Sırbistan'a
ve Yugoslavya'nın eski lideri Miloşe-
viç'e ağır saldınlar yöneltiyor. Miloşe-
viç'i etnik temizlik ve katliam yapmak-
la suçluyor. 'Sırp milliyetçiliğini' mah-
Bu çelişki nasıl açıklanabilir? Geçmiş-
te Batı, Sırp milliyetçiliğinin büyük dü-
şü 'Büyük Sırbistan'a izin vermedi.
çünkü Sırp milliyetçiliğinin gerisinde,
tarihsel olarak Rusya bulunuyordu. Öte
yandan, var gücüyle 'küreseUeşmeyf
körükleyen Batı, Yugoslavya'nın güç-
lü sosyalist geleneğinden, güçlü ulusal
ekonomisinden, disiplinli ordusundan
korktu. 'Sırp milliyetçiliğr Batı'ya kar-
şı direniş anlamına gelebilirdi. Arna-
CünevtAKALIN
~V~ "TÇK'nin zulmü Sırp zulmünden
# / hiç aşağı kalmıyor. Aynı
V-/ katliamlar, aynı etnik temizlik,
aynı zulüm. Buna karşın 'milliyetçilik'e
karşı çıkan, bizdeki yeni-liberallerin,
dincilerin de aralannda bulunduğu Batılı
çevreler, 'Arnavut milliyetçiliği'ne dil
uzatmak bir yana, toz kondurmuyorlar.
Bu çelişki nasıl açıklanabilir?
şı çıktı. Türkiye bir yandan da bölge ül-
keleri ile ekonomik işbirliğini geliştir-
meyi amaçladı. Ancak bölge dışı güç-
lerin bölgeyi kanştırmak üzere izledik-
leri 'böl-yönet' politikasına Türkiye
açıkça karşı çıkmadı. Bunda hem Batı
ile birlikte hareket etme hem de Bal-
kanlar'daki geleneksel müttefik güçle-
re. yani Boşnaklar ve Arnavutlara sa-
hip çıkma kaygılan rol oynadı. Türki-
ye bu politikalar sonunda bölgede gü-
venliğin korunması anlamında sorum-
luluklar aldı.
Türkiye ne kazandı
ne kaybetti?
yaya 'patron'un kim olduğunu göster-
diğini, ABD'nin bir süredir sistemli bir
biçimde BM'yi devre dışı bıraktığını
belirtiyor ve ABD'nin her ekonomik
resesyonda savunma harcamalannı art-
tırdığına dikkat çekiyor (8).
Günümüzde Kosova'daki durum be-
lirsizliğini koruyor. UÇK'nin göz
önündeki lideri. bir hükümet başkanı
gibi davTanan Haşim Taçi, Rugova'nın
atadığı başbakanı görevden aldı. yeri-
ne kendisi bir hükümet kurdu. Taçi hü-
kûm ediyor. Halkı Bosna-Hersek traje-
disine duyarlı Türkiye'de kamuoyu Sırp
zulmüne tepki gösterdi.
Ancak şimdi madalyonun öteki yü-
zü giderek netleşiyor. UÇK'nin zulmü
Sırp zulmünden hiç aşağı kalmıyor Ay-
nı katliamlar aynı etnik temızlik. aynı
zulüm. Buna karşın 'milliyetçilik'e kar-
şı çıkan. bizdeki yenı-lıberallerin, din-
cilerin de aralannda bulunduğu Batılı
çevreler, 'Arnavut milliyetçiliği'ne dil
uzatmak bir vana. toz kondurmuvorlar.
vut milliyetçiliği ise baştan beri, yani
gün ışığına çıktığı 20. yüzyılın başın-
dan beri, Batı ya da daha geniş bir ifa-
deyle dış desteklidir.
Türkiye ve Büyük
Arnavutluk' hesapları
Türkiye, 9O'lı yıllarda, Balkanlar'da
dikkatli bir politika izledi, bölge ülke-
lerinin bağımsızlığını savundu ve Bos-
na-Hersek dışında. dış müdahaleye kar-
Büyük Aıııa\ıılhık mümkün mü?
19. yüzyılın sonlannda, Adriyatik kıyısmda ge-
niş bir coğrafyaya yayılan Amavutlar dört ûlke
arasında bölündüler. Arnavutluk topraklan dışın-
da eski Yugoslavya'nın özerk bir bölgesi olan Ko-
sova'mn yanı sıra Makedonya'da, Yugoslavya'da
(Sancak) ve Yunanistan'da yaşayan Amavutlar,
geç doğan 'Arnavut milliyetçfliği'nin etkisi altın-
da hareket ediyorlar. Tüm Arnavutlannbirleşme-
si açıkça dile getirilmiyor, ama bu yönde eğilim-
lerin olduğu açık.
Kimi Amavutlann, ilişkide olduklan Batılı çev-
relerden güç aldıkları ve 'miffi ve etnik börûnme-
leri' körükleyen dış konjonktûre bel bağladıklan
söylenebiltr. Kanımca Amavutlar bu noktada ya-
nılıyorlar. Unutulmasm ki, Balkanlar geleneksel
olarak kültürlerin kesiştiği bir bölgedir. Bu böl-
genin kaderini tek başma Batı belirleyemez.
Pazarlık
UÇK'nin egemenliğine terk edilen Kosova'mn
geleceği ne olacak? Yugoslavya devlet başkanı,
ABD'de bunun pazarhğını yaptı. Batı basını gi-
derek yeni haritalar yayımlamaya başladı. Buna
göre smır düzeltmelerine gidilecek ya da Koso-
va'mn kuzeydoğusundaki Sırplar bölgeden göçe
zorlanarak etnik temizliğe gidilecek. (Sırplan et-
nik temizlikle suçlayanlann, çözümü etnik temiz-
likte bulmalan tarihin garip bir çelişkisi!) Koso-
va'mn bağımsızlığını ilan etmesi kaçımlmaz gö-
rünüyor. Buna karşılık Kosova'mn Arnavutluk'la
birleşmesi o kadar kolay değil, uluslararası güç-
ler dengesine bağh. Sancak Arnavutlan son se-
çimierde Miloşeviç'e karşı Kostunica'yı destek-
ledi. Ancak bu topluluğım ne gibi adımlar ataca-
ğı henüz belli olmadı.
Çok sayıda Arnavut kökenli insamn yaşadığı
Yunanistan'ın ise 'Arnavut milliyetçiliği'ne hiç de
sıcak bakmamakla birlikte, şimdilik, Batılı müt-
tefiklerini kızdırmamak için sustuğu gözleniyor.
Makedonya'ya gelince; Arnavut militanlarm
saldınlan hem Makedonlann hem de Batı'nın tep-
kisine yolaçtı. Arnavutların, ülkeyi kanştırmak
dışmda, Makedonya'da güçlenmeJleri kolay gö-
rünmüyor.
Türkiye, Batı ile ilişkilerinde ne ka-
zandı ne kaybetti? Birçok aydın ve si-
yasetçi. Batı'ya kayıtsız şartsız desteği
Türk dış politikasının temel ilkesi gö-
rüyor, ama p>ek çok kişi de buna kuş-
kuyla bakmaya başladı. Türkiye'nin
bölgedeki geleneksel müttefiki Arna-
vutlara karşı tavnna gelince; Arnavut-
larla dostluğun önemi açık. ancak sal-
dırgan, şoven milliyetçiliğin nerede du-
racağını, ne gibi zararlara yol açacağı-
nın belli olmadığını da görmek gereki-
yor. Nitekim Arnavut milliyetçiliği Ko-
sova'da, Sırplardan sonra, Türklere kar-
şı da dostça olmayan tavırlar almaya
başladı. Gazeteci Doğan Tıhç, Koso-
va'daki öteki unsurlann. bu arada Türk-
lerin, Arnavut milliyetçiliğinin hedefı
durumuna geldiklerini. Makedon-
ya'nın Tetovo bölgesinde Arnavııtlann
Türklere karşı aynmcılık yaptığını ya-
zıyor. Tetova'daki .\rnavut üniv ersitesi-
nin rektörü "Makedonya'da Türk yok-
tur" açıklamasını yapıyor (9). Ama-
vutlar, Makedonya'daki Türklerin de
aslında Amavut olduğunu. Osmanlılar
tarafından Türkleştirildiklerini yazıyor-
lar. Türkiye'ninki, yağmurdan kaçar-
ken doluya tutulan kişinin durumunu
andınyor.
(1) 90Tı yıllar geride kaldı. Şimdi
hem Batı hem de giderek toparlanan
Rusya, Balkanlar'a daha çok yükleni-
yor. Batı, Yugoslavya engelini aştı. a-
ma şoven Arnavutluk milliyetçiliğini
kışkırtmanın açmazlannı yaşıyor.
(2) Batı müdahalesinin (NATO. AB)
bölgeye ne getirdiğini, ne götürdüğünü
tartışmaya açmak zorundayız.
(3) Türkiye 90"lı yıllarda hem güçlü
ordusuna hem de dinamik girişimcile-
rine dayanarak Balkanlar'da etkinliği-
ni arttırmaya çalıştı. Giderek dibe vu-
ran ekonomi. Türkiye'nin bu alandaki
iddialannı zayıflatıyor.
(4) Türkiye. Arnavutluk ile gelenek-
sel dostluk ilişkisini sürdürürken şoven
milliyetçiliğe prim vermemeli. Sırpla-
ra karşı önyargılı tepkiler, Makedonla-
ra yinelenmemelidir. Unutulmasm ki
bu bölgede NATO birlikleri geçici.
komşular kalıcıdır; biz onlarla birlikte
yaşamaya devam edeceğiz.
(5) Türkiye 'Büyük Arnavutluk' düş-
leri ile arasına kalın bir çizgi çekmeli-
dir. Çeçenleri koruyalım derken TC'ye
zarar v eımek noktasına geldik, aynı ha-
talan yinelemeyelim.
(6) Türkiye, Makedonya'nın toprak
bütünlüğünü var gücüyle savunmalıdır.
BİTTİ
Notlar:
1) Le Monde, 28 Haziran 1992
(2) Doğan Tıhç, Kosova. s. 168
(i) Courrier International, Avril 2001,
(4) Tıhç, a.g.e., s. 125
(5) Tıhç, a.g.e., s. 169
(6) Tıhç, a.g.e., s.129
(7) Aktaran Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet
Dergi, 11 Nisan 1999
(8) Aktaran D. Tıhç, a.f g.e. s. 146
(9) Tıhç. a.g.e., s. 180
ORHAN BURSALI
TUSIAD, Siyaset ve Asker
TÜSlAD'ın "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektif-
leri ve AB Kopenhag Siyasal Kriterieri-Görüşler ve Ön-
celikler" konusunda hazıriadığı 10 maddelik acil de-
mokrasi raporunun ana hatlannı okudunuz mu? Rapo-
run açıklandığı basın toplantısından bir fotoğraf: Mus-
tafa Koç, Tuncay Özilhan ve Can Paker, iş dünyası-
nın hem profesyonelleri, hem patronlan yan yana... Ora-
danelerdilegetiriyorlardı biliyor musunuz: Kürtçeyeöz-
gürlük, işkenceye hayır; Işkence yapanlar cezalandırıl-
sın; Idam cezası kalksın; Siyasi partilerde lider hege-
monyasına son; Düşünce ve ifade özgürlüğü önünde-
ki engeller kalksın; Bağımsız yargı; Generaller çekilin...
Birden bellek kayması oluyor, fotoğraftaki yüzler baş-
kalaşıyor: Örneğin fotoğrafa Mustafa Koç'un yerinde
Eşber Yağmurdereli oturmuş; Tuncay Özilhan Isma-
il Beşikçi ile yer değiştirmiş; Can Paker, Deniz Gez-
miş'e dönüşmüş!..
Zamanın, olayların, görüşlerin, düşüncelerin görece-
liğine ve koşullara bağımlılığına şapka çıkartıyorum.
Ama en büyük şapka, büyük deha Kari Marx'a! Ne
demişti: Insanın düşüncelerini maddi koşullan belirler!
(Solculann ve fiili demokratlann bütün suçu, "Alınla-
nnda ışığın erken parıldaması!" mı? -Mustafa Kemal
bunu sanatçılar için söylemiştü- Veya düşünceleri doğ-
rultusunda toplumu erken erken, yalnız yalnız değiştir-
meye kalkışmaları mı? Ah, donkışotlar!)
• • •
Ama yorumlama hatası da yapmamak gerek; TÜSİ-
AD belki de bu istekleri hiç de Türkiye solculanndan
ödünç almadı. TÜSlAD'ın bu düşünceleri savunmaya
başlaması. Avrupa, dahası ABD'nin de benzer dilekle-
rini bildirmesi ve bastırması ile eşzamanlı... Aslında bu
da o kadar önemli değil; kim savunursa savunsun,
önemli olan gerçekleri ve gereksinimleri masa üzerine
koymaktır... Ama dikkat çekmek istediğimiz -ve bu ya-
zının temel eleştiri konusu olan- bir nokta var: Sırala-
nan isteklerin arasında hiçbir önceliğin olmaması ve
hepsinin aynı değerde veyaönceliktesunulması... "So-
mut dunımların somut tahlili" diye bir ilke yardır. Bu il-
ke göz ardı edilirse dilekler havada kalır... Örneğin bu-
günkü Türkiye'de "askerlerin siyasetten elini eteğini
çekmesi" düşüncesiyle Milli Güvenlik Kurulu'nda, as-
ker olarak sadece Genelkunmay Başkanı'nın bulun-
masını ve onun da sadece askeri ilgilendiren konular-
da konuşmasını istemek, gerçekçi midir?
"Gerçekçi midir" sorusu, bilimsel-sosyolojik olarak
yöneltilmektedir.
Normal bir ülkede, normal koşullarda, normal siyasi
yapıda, normal siyasi yönetimde.. zaten olması gere-
ken budur. Askeriyeden kaynaklanan sorunlanmız var
tabii..
Ama öncelikle sorunumuz nedir?
Ülkemizde yıllardır süren ve ne zaman da sona ere-
ceği bilinmeyen bugünkü batık Türkiye tablosunda te-
mel sorun askeriyenin MGK'de söz hakkının genişliğin-
den mi kaynaklanıyor? Bugünkü kriz, -şeriatçı kökenli
veya görünüşte sosyolojik-bilimsel, ama ortak daya-
nakları dinsel bir Türkiye yönetimini dayatan veya bu-
nu demokrasinin bir endemi ve gereği sayan- bazılan-
nın iddia ettiği gibi, 28 Şubat süreci mi Türkiye'yi batır-
Bugünkü Türkiye'nin temel sorunu siyasal yönetile-
mezliktir, siyasal kadroların önemli bir kısmının -parti-
lerden, parti başkanlanndan milletvekiilerine kadar- soy-
gun ve vurgun düzeninin aktörleri olmasıdır. Ülkeyi yi-
yip bitirmeleridir.
• • •
Şimdi, sen, ben, biz, siz, onlar... TÜSlAD'çılarm önem-
li bir kısmı, bu yönetime, bu "politikacı"ya isyan eder
ve sivil itaatsizliğin bütün Türkiye çapında yaygınlaşma-
sı ve bu siyasal yapının parçalanıp, yerine, ülkesinin ve
milletinin çıkarlannı her şeyin önünde gören çağdaş ye-
ni bir siyasi yapıya ve siyasetçiye kapı aralanması ge-
rektiğini savunurken, Allahaşkına, askeriyenin böyle ak-
törlerin ve yapının dümensuyunda yol almasını istemek
ve seyirci olmasını dilemek mümkün müdür?
Önce vurgundan arınmış bir siyasi yapı ve ülke yö-
netimi...
Adam gibi siyasetçi... saygı uyandıracak... yöneti-
miyle... karartanyla... ülkeyi herbakımdan sahiplenecek
ve yükseltecek... bütün değerlerine sahip çıkacak ve
kıskançlıkla gözü gibi koruyacak...
Askeriye zaten böyle bir yapının kendiliğinden hiz-
metlisi, hizmetçisi olacaktır...
Soygundan, kötü yönetimden, ahlaksızlıktan, düzen-
bazlıktan batınlmış; Cumhuriyetin kuruluş amaçlanndan
sürekli saptınlmaya çalışılan; sürekli olağanüstü koşul-
lar yaşayan bir ülkede, askeriyeye "Sen buna kanşma"
demek, hiçbir sosyolojik olguyla bağdaşmaz.
Sanmayın ki, bu koşullara düşürülmüş bir gelişmiş
Avrupa ülkesinde, "askeriyenin kanşmayacağı" böyle
sosyolojik olgular var olsunü!
TÜSİAD bir de bu açıdan bakmalı programına!
E-posta: obursali" bilimmerkezi.org.tr
Faks:0212-513 90 98
S. S'nin ailesinden yalanlama:
Oğlumuz böyle
yazılar yazmaz
(Cumhuriyet
EgeBürosu)-Manisa'nın
Saruhanlı ilçesinin Hacı-
rahmanh kasabasında, 13
yaşındaki S.Ş'nin Cengiz
Topel Ilköğretim Oku-
lu'nun duvanna siyasi
içerikli yazı yazdığı ge-
rekçesiyle gözaltına alın-
masının yankılan sürü-
yor. Ailesi, çocuklannın
okul duvanna yazı yaz-
masının söz konusu ol-
madığını, haksız yere gö-
zaltına alındığını savun-
du.
Görgü tanıklan, 13 ya-
şındaki öğrencinin okul
çevresinde top oynadığı-
nı ve bu nedenle gözaltı-
na alınmış olabileceğini
bildirdiler. S.Ş'nin okul-
daki öğretmenlerinin de
üzerinde en çok durduk-
lan konu, öğrencinin al-
gılama ve öğrenme güç-
lüğü çekmesi oldu. Bu
durumda ve 13 yaşındaki
bir çocuğun bu yönde si-
yasi yazılar yazmasının
mümkün olmadığını kay-
deden öğretmenler, orta-
da büyük bir yanlış oldu-
ğu görüşünü yinelediler.
S.Ş'nin annesi AyşeŞa-
hin. oğlunun iftiraya uğ-
radığını söyledi. Anne
Şahin, "O daha 13 yaşın-
da, ne gibi bir siyasi görii-
şü olabilir ki. O yazüan
başkalan yazmış. Bizim
oğ)umuza ifnra atölar. Bi-
zim oğlumuz böyle yazı-
lar yazmaz" dedi. Anne-
sinin görüşleri doğrultu-
sunda açıklama yapan
abla Ayşegül Şahin de
kardeşinin iftiraya uğra-
dığını belirterek "13 ya-
şında olan kardeşim bu
gibi yazüan nereden bü-
sin" diye konuştu.