15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2001 PERŞEMBE DIZI Kosova Kurtuluş Ordusu 'nun yaptığı uygulamalar Sırplardan aşağı kalmıyor En büyük tehlike: Miüiyetçilik'V~Jr ' osova Kurtuluş ğ{ Ordusu'nun JL A~ kesin olarak nerede ve nasıl kurulduğu bilinmiyor. Bu örgüt, kimi iddialara göre, 1981'denberi, kalabahk bir Arnavut göçmen kitlesinin yaşadığı İsviçre'de faaliyet gösteren dayanışma örgütü niteliğindeki Kosova'mn Kurtuluşu İçin Ulusal Hareket*ten çıktı. rürkiye'deki kimi Arnavut çevrelerden çıkan bir başka iddiaya göre ise UÇK198rdeîzmir'de kuruldu. Her iki iddia da dikkat çekici bir biçimde 1981 yılına, yani Tito'nun ölümünden bir yıl sonraya gidiyor. Koso\ a Kurtuluş Ordusu. Arnavutça Ushtira Clirimtare e Kosoves olan adı- nın baş harfleri UÇK olarak tanındı dünyanın dört bir yanında. 9O'lı yılla- nn sonunda hızla güçlenen bu aşın mil- lıvetçi, saldırgan örgüt, Makedon- yanın bütünlüğünü tehdit ediyor. UÇK, ınücadeleyi Kosova ile sınırlı tut- muyor. açıkça ya da üstü kapalı bir bi- çimde 'Büvük Arnavutluk'hayalini kö- riiklüvor. Ibrahim Rugova'nın 'Kosova Demokrat Partisi' de Kosova'mn ba- ğımsızlığını hedeflemekle birlikte si- lahlı mücadele- den kaçınmış ve dikka- tini Kosova'da yoğunlaştırmıştı. UÇK ise Arna\Titlann bulunduğu her yerde \arolmaya çahşıyor. UÇK'nin 90'1ı yıllann başında güç- lü olmadığı. Kosova'daki Arnavut nü- füsun tbrahim Rugova'nın çevresinde toplandığı biliniyor. UÇK 1997'de sah- neye çıktı. Kosova'da sadece Sırp poli- sine değil, Sırplarla işbirliği yapan Ar- nav utlara da yönelen saldınlar UÇKta- rafından açıkça üstlenilince. örgüt 1997'de kendini açığa çıkarmış oldu. Örgütün adını dört bir yana duyuran eylem 11 Eylül 1997 gecesi meydana geldi. 150kmçapındakibirdairedepo- lıs karakollannı \e araçlannı hedefalan ve aynı anda başlatılan 10 saldın, UÇK'nin bir güç olduğunun kanıtıydı. Mali ve siyasal yardım Bu kadar kısa bir sürede ortaya çıkıp yaygınlaşan UÇK kimin tarafından fi- nanse ediliyor. kimlerce destekleni- >or?.. Örgütün Kosova'da %5 oranında bir gelir vergisi. ay nca Sırplaştırma ha- reketine karşı bir eğitim vergisi topla- dığı biliniyor. Aynca Batı'daki Arna- vut diyasporası da örgüte para yardımı yapıyor.Ancak rüm bunlann yanı sıra UÇK'nin uyuşturucu ticaretinden bü- yük kaynaklar varattığını kimi güveni- İirBatılı kaynaklar açıkçabelirtiyor(3). Siyasal (İesteğe gelince. sıkıntılı bir dönemden geçen. ekonomisi güçsüz Arnavutluk'un. UÇKmilitanlannatop- raklannda pek çok olanak yaratmakJa birlikte. uluslararası planda bu örgütle özdeşleşmemeye dikkat ettiği gözleni- yor. Buna karşılık UÇK'nin arkasında güçlü bir Batı desteği bulunduğu açık- ça görülüyor. BatıbasınıNisan 1999'da İngiliz komandolann ve Amerikalı de- nizcilerin UÇK'liler arasında Koso- va'ya çoktan sızmış olduğunu yazdı (4). jane Defence'ln Iddiası İngiliz savunma dergisi Jane Defen- ce'in internet sitesindeki bilgilere bakı- lırsa. UÇK'nin asker ve politikacılar- dan oluşan ve büyük olasılıkla Alman- ya'da üslenmiş bir genelkurmayı bulu- nuyor (5). UÇK'nin Batı ile yoğun iliş- ki içinde olduğunun bir başka kanıtı da şu: 1999'a gelinirken Sırp güçleri UÇK'yi epeyce sıkıştırmış. Kosova'da- ki tüm yollan ve kasabalan denetim al- tına almıştı. Ocak 99'da UÇK kurucu- lanndan Azem Sila. sınırda gazetecile- re UÇK'ye silah desteği sağlanmama- sı ya da NATO'nun kara birlikleriyle müdahale etmemesi durumunda UÇK'nin Sırplar tarafından bölgeden sürüleceğini açıklamıştı (6). Hem Sırp sertliği hem de o sıralarda harekete ge- çen Batılılann sağladığı yardımlar UÇK'yi güçlendırdi. 18 Mart 1999'da Ramboullet'de imzalanan Kosova an- laşması. UÇK'nin uluslararası deneti- me açık bir iç güvenlik örgütüne dönüş- türülmesini öngörüyordu. UÇK'nin Batı ile ilişkileri Batı'da da tartışılıyor. Aralannda Amenkalılann da olduğu kimi yazarlar ve düşünürler, PERŞEMBE Baö medyası baştan beri Sırbistan'a ve Yugoslavya'nın eski lideri Müoşeviç'e ağır saldınlar yönehiyor. Miloşeviç'i etniktemizlikve kaüiam yapmakla suçluyor. ABD'nin başını çektiği NATO operas- yonunun, iddia edildiği gibi ahlaki de- ğil, politik olduğunu savunuyor. Örne- ğin ünlü sosyalbilimci WaBerstein, Ko- sova'da iki tarafiı insani haklar ihlalle- ri olduğunu. ABD'NATO'nun bunlar- dan birini görmezden geldiğini söylü- yor(7). Bir başka ünlü sosyalbilimci, A.G. Frankda VVallerstein'la aynı değerlen- dirmeyi yapıyor. NATO eyleminin dün- kümetinde en önemli beş bakanlığı UÇK aldı. Yeni hükümetin sözcülüğü- nü de UÇK'li Yakup Krasiniçi yapıyor. Madalyonun ötekl yüzü Batı medyası baştan beri Sırbistan'a ve Yugoslavya'nın eski lideri Miloşe- viç'e ağır saldınlar yöneltiyor. Miloşe- viç'i etnik temizlik ve katliam yapmak- la suçluyor. 'Sırp milliyetçiliğini' mah- Bu çelişki nasıl açıklanabilir? Geçmiş- te Batı, Sırp milliyetçiliğinin büyük dü- şü 'Büyük Sırbistan'a izin vermedi. çünkü Sırp milliyetçiliğinin gerisinde, tarihsel olarak Rusya bulunuyordu. Öte yandan, var gücüyle 'küreseUeşmeyf körükleyen Batı, Yugoslavya'nın güç- lü sosyalist geleneğinden, güçlü ulusal ekonomisinden, disiplinli ordusundan korktu. 'Sırp milliyetçiliğr Batı'ya kar- şı direniş anlamına gelebilirdi. Arna- CünevtAKALIN ~V~ "TÇK'nin zulmü Sırp zulmünden # / hiç aşağı kalmıyor. Aynı V-/ katliamlar, aynı etnik temizlik, aynı zulüm. Buna karşın 'milliyetçilik'e karşı çıkan, bizdeki yeni-liberallerin, dincilerin de aralannda bulunduğu Batılı çevreler, 'Arnavut milliyetçiliği'ne dil uzatmak bir yana, toz kondurmuyorlar. Bu çelişki nasıl açıklanabilir? şı çıktı. Türkiye bir yandan da bölge ül- keleri ile ekonomik işbirliğini geliştir- meyi amaçladı. Ancak bölge dışı güç- lerin bölgeyi kanştırmak üzere izledik- leri 'böl-yönet' politikasına Türkiye açıkça karşı çıkmadı. Bunda hem Batı ile birlikte hareket etme hem de Bal- kanlar'daki geleneksel müttefik güçle- re. yani Boşnaklar ve Arnavutlara sa- hip çıkma kaygılan rol oynadı. Türki- ye bu politikalar sonunda bölgede gü- venliğin korunması anlamında sorum- luluklar aldı. Türkiye ne kazandı ne kaybetti? yaya 'patron'un kim olduğunu göster- diğini, ABD'nin bir süredir sistemli bir biçimde BM'yi devre dışı bıraktığını belirtiyor ve ABD'nin her ekonomik resesyonda savunma harcamalannı art- tırdığına dikkat çekiyor (8). Günümüzde Kosova'daki durum be- lirsizliğini koruyor. UÇK'nin göz önündeki lideri. bir hükümet başkanı gibi davTanan Haşim Taçi, Rugova'nın atadığı başbakanı görevden aldı. yeri- ne kendisi bir hükümet kurdu. Taçi hü- kûm ediyor. Halkı Bosna-Hersek traje- disine duyarlı Türkiye'de kamuoyu Sırp zulmüne tepki gösterdi. Ancak şimdi madalyonun öteki yü- zü giderek netleşiyor. UÇK'nin zulmü Sırp zulmünden hiç aşağı kalmıyor Ay- nı katliamlar aynı etnik temızlik. aynı zulüm. Buna karşın 'milliyetçilik'e kar- şı çıkan. bizdeki yenı-lıberallerin, din- cilerin de aralannda bulunduğu Batılı çevreler, 'Arnavut milliyetçiliği'ne dil uzatmak bir vana. toz kondurmuvorlar. vut milliyetçiliği ise baştan beri, yani gün ışığına çıktığı 20. yüzyılın başın- dan beri, Batı ya da daha geniş bir ifa- deyle dış desteklidir. Türkiye ve Büyük Arnavutluk' hesapları Türkiye, 9O'lı yıllarda, Balkanlar'da dikkatli bir politika izledi, bölge ülke- lerinin bağımsızlığını savundu ve Bos- na-Hersek dışında. dış müdahaleye kar- Büyük Aıııa\ıılhık mümkün mü? 19. yüzyılın sonlannda, Adriyatik kıyısmda ge- niş bir coğrafyaya yayılan Amavutlar dört ûlke arasında bölündüler. Arnavutluk topraklan dışın- da eski Yugoslavya'nın özerk bir bölgesi olan Ko- sova'mn yanı sıra Makedonya'da, Yugoslavya'da (Sancak) ve Yunanistan'da yaşayan Amavutlar, geç doğan 'Arnavut milliyetçfliği'nin etkisi altın- da hareket ediyorlar. Tüm Arnavutlannbirleşme- si açıkça dile getirilmiyor, ama bu yönde eğilim- lerin olduğu açık. Kimi Amavutlann, ilişkide olduklan Batılı çev- relerden güç aldıkları ve 'miffi ve etnik börûnme- leri' körükleyen dış konjonktûre bel bağladıklan söylenebiltr. Kanımca Amavutlar bu noktada ya- nılıyorlar. Unutulmasm ki, Balkanlar geleneksel olarak kültürlerin kesiştiği bir bölgedir. Bu böl- genin kaderini tek başma Batı belirleyemez. Pazarlık UÇK'nin egemenliğine terk edilen Kosova'mn geleceği ne olacak? Yugoslavya devlet başkanı, ABD'de bunun pazarhğını yaptı. Batı basını gi- derek yeni haritalar yayımlamaya başladı. Buna göre smır düzeltmelerine gidilecek ya da Koso- va'mn kuzeydoğusundaki Sırplar bölgeden göçe zorlanarak etnik temizliğe gidilecek. (Sırplan et- nik temizlikle suçlayanlann, çözümü etnik temiz- likte bulmalan tarihin garip bir çelişkisi!) Koso- va'mn bağımsızlığını ilan etmesi kaçımlmaz gö- rünüyor. Buna karşılık Kosova'mn Arnavutluk'la birleşmesi o kadar kolay değil, uluslararası güç- ler dengesine bağh. Sancak Arnavutlan son se- çimierde Miloşeviç'e karşı Kostunica'yı destek- ledi. Ancak bu topluluğım ne gibi adımlar ataca- ğı henüz belli olmadı. Çok sayıda Arnavut kökenli insamn yaşadığı Yunanistan'ın ise 'Arnavut milliyetçiliği'ne hiç de sıcak bakmamakla birlikte, şimdilik, Batılı müt- tefiklerini kızdırmamak için sustuğu gözleniyor. Makedonya'ya gelince; Arnavut militanlarm saldınlan hem Makedonlann hem de Batı'nın tep- kisine yolaçtı. Arnavutların, ülkeyi kanştırmak dışmda, Makedonya'da güçlenmeJleri kolay gö- rünmüyor. Türkiye, Batı ile ilişkilerinde ne ka- zandı ne kaybetti? Birçok aydın ve si- yasetçi. Batı'ya kayıtsız şartsız desteği Türk dış politikasının temel ilkesi gö- rüyor, ama p>ek çok kişi de buna kuş- kuyla bakmaya başladı. Türkiye'nin bölgedeki geleneksel müttefiki Arna- vutlara karşı tavnna gelince; Arnavut- larla dostluğun önemi açık. ancak sal- dırgan, şoven milliyetçiliğin nerede du- racağını, ne gibi zararlara yol açacağı- nın belli olmadığını da görmek gereki- yor. Nitekim Arnavut milliyetçiliği Ko- sova'da, Sırplardan sonra, Türklere kar- şı da dostça olmayan tavırlar almaya başladı. Gazeteci Doğan Tıhç, Koso- va'daki öteki unsurlann. bu arada Türk- lerin, Arnavut milliyetçiliğinin hedefı durumuna geldiklerini. Makedon- ya'nın Tetovo bölgesinde Arnavııtlann Türklere karşı aynmcılık yaptığını ya- zıyor. Tetova'daki .\rnavut üniv ersitesi- nin rektörü "Makedonya'da Türk yok- tur" açıklamasını yapıyor (9). Ama- vutlar, Makedonya'daki Türklerin de aslında Amavut olduğunu. Osmanlılar tarafından Türkleştirildiklerini yazıyor- lar. Türkiye'ninki, yağmurdan kaçar- ken doluya tutulan kişinin durumunu andınyor. (1) 90Tı yıllar geride kaldı. Şimdi hem Batı hem de giderek toparlanan Rusya, Balkanlar'a daha çok yükleni- yor. Batı, Yugoslavya engelini aştı. a- ma şoven Arnavutluk milliyetçiliğini kışkırtmanın açmazlannı yaşıyor. (2) Batı müdahalesinin (NATO. AB) bölgeye ne getirdiğini, ne götürdüğünü tartışmaya açmak zorundayız. (3) Türkiye 90"lı yıllarda hem güçlü ordusuna hem de dinamik girişimcile- rine dayanarak Balkanlar'da etkinliği- ni arttırmaya çalıştı. Giderek dibe vu- ran ekonomi. Türkiye'nin bu alandaki iddialannı zayıflatıyor. (4) Türkiye. Arnavutluk ile gelenek- sel dostluk ilişkisini sürdürürken şoven milliyetçiliğe prim vermemeli. Sırpla- ra karşı önyargılı tepkiler, Makedonla- ra yinelenmemelidir. Unutulmasm ki bu bölgede NATO birlikleri geçici. komşular kalıcıdır; biz onlarla birlikte yaşamaya devam edeceğiz. (5) Türkiye 'Büyük Arnavutluk' düş- leri ile arasına kalın bir çizgi çekmeli- dir. Çeçenleri koruyalım derken TC'ye zarar v eımek noktasına geldik, aynı ha- talan yinelemeyelim. (6) Türkiye, Makedonya'nın toprak bütünlüğünü var gücüyle savunmalıdır. BİTTİ Notlar: 1) Le Monde, 28 Haziran 1992 (2) Doğan Tıhç, Kosova. s. 168 (i) Courrier International, Avril 2001, (4) Tıhç, a.g.e., s. 125 (5) Tıhç, a.g.e., s. 169 (6) Tıhç, a.g.e., s.129 (7) Aktaran Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet Dergi, 11 Nisan 1999 (8) Aktaran D. Tıhç, a.f g.e. s. 146 (9) Tıhç. a.g.e., s. 180 ORHAN BURSALI TUSIAD, Siyaset ve Asker TÜSlAD'ın "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektif- leri ve AB Kopenhag Siyasal Kriterieri-Görüşler ve Ön- celikler" konusunda hazıriadığı 10 maddelik acil de- mokrasi raporunun ana hatlannı okudunuz mu? Rapo- run açıklandığı basın toplantısından bir fotoğraf: Mus- tafa Koç, Tuncay Özilhan ve Can Paker, iş dünyası- nın hem profesyonelleri, hem patronlan yan yana... Ora- danelerdilegetiriyorlardı biliyor musunuz: Kürtçeyeöz- gürlük, işkenceye hayır; Işkence yapanlar cezalandırıl- sın; Idam cezası kalksın; Siyasi partilerde lider hege- monyasına son; Düşünce ve ifade özgürlüğü önünde- ki engeller kalksın; Bağımsız yargı; Generaller çekilin... Birden bellek kayması oluyor, fotoğraftaki yüzler baş- kalaşıyor: Örneğin fotoğrafa Mustafa Koç'un yerinde Eşber Yağmurdereli oturmuş; Tuncay Özilhan Isma- il Beşikçi ile yer değiştirmiş; Can Paker, Deniz Gez- miş'e dönüşmüş!.. Zamanın, olayların, görüşlerin, düşüncelerin görece- liğine ve koşullara bağımlılığına şapka çıkartıyorum. Ama en büyük şapka, büyük deha Kari Marx'a! Ne demişti: Insanın düşüncelerini maddi koşullan belirler! (Solculann ve fiili demokratlann bütün suçu, "Alınla- nnda ışığın erken parıldaması!" mı? -Mustafa Kemal bunu sanatçılar için söylemiştü- Veya düşünceleri doğ- rultusunda toplumu erken erken, yalnız yalnız değiştir- meye kalkışmaları mı? Ah, donkışotlar!) • • • Ama yorumlama hatası da yapmamak gerek; TÜSİ- AD belki de bu istekleri hiç de Türkiye solculanndan ödünç almadı. TÜSlAD'ın bu düşünceleri savunmaya başlaması. Avrupa, dahası ABD'nin de benzer dilekle- rini bildirmesi ve bastırması ile eşzamanlı... Aslında bu da o kadar önemli değil; kim savunursa savunsun, önemli olan gerçekleri ve gereksinimleri masa üzerine koymaktır... Ama dikkat çekmek istediğimiz -ve bu ya- zının temel eleştiri konusu olan- bir nokta var: Sırala- nan isteklerin arasında hiçbir önceliğin olmaması ve hepsinin aynı değerde veyaönceliktesunulması... "So- mut dunımların somut tahlili" diye bir ilke yardır. Bu il- ke göz ardı edilirse dilekler havada kalır... Örneğin bu- günkü Türkiye'de "askerlerin siyasetten elini eteğini çekmesi" düşüncesiyle Milli Güvenlik Kurulu'nda, as- ker olarak sadece Genelkunmay Başkanı'nın bulun- masını ve onun da sadece askeri ilgilendiren konular- da konuşmasını istemek, gerçekçi midir? "Gerçekçi midir" sorusu, bilimsel-sosyolojik olarak yöneltilmektedir. Normal bir ülkede, normal koşullarda, normal siyasi yapıda, normal siyasi yönetimde.. zaten olması gere- ken budur. Askeriyeden kaynaklanan sorunlanmız var tabii.. Ama öncelikle sorunumuz nedir? Ülkemizde yıllardır süren ve ne zaman da sona ere- ceği bilinmeyen bugünkü batık Türkiye tablosunda te- mel sorun askeriyenin MGK'de söz hakkının genişliğin- den mi kaynaklanıyor? Bugünkü kriz, -şeriatçı kökenli veya görünüşte sosyolojik-bilimsel, ama ortak daya- nakları dinsel bir Türkiye yönetimini dayatan veya bu- nu demokrasinin bir endemi ve gereği sayan- bazılan- nın iddia ettiği gibi, 28 Şubat süreci mi Türkiye'yi batır- Bugünkü Türkiye'nin temel sorunu siyasal yönetile- mezliktir, siyasal kadroların önemli bir kısmının -parti- lerden, parti başkanlanndan milletvekiilerine kadar- soy- gun ve vurgun düzeninin aktörleri olmasıdır. Ülkeyi yi- yip bitirmeleridir. • • • Şimdi, sen, ben, biz, siz, onlar... TÜSlAD'çılarm önem- li bir kısmı, bu yönetime, bu "politikacı"ya isyan eder ve sivil itaatsizliğin bütün Türkiye çapında yaygınlaşma- sı ve bu siyasal yapının parçalanıp, yerine, ülkesinin ve milletinin çıkarlannı her şeyin önünde gören çağdaş ye- ni bir siyasi yapıya ve siyasetçiye kapı aralanması ge- rektiğini savunurken, Allahaşkına, askeriyenin böyle ak- törlerin ve yapının dümensuyunda yol almasını istemek ve seyirci olmasını dilemek mümkün müdür? Önce vurgundan arınmış bir siyasi yapı ve ülke yö- netimi... Adam gibi siyasetçi... saygı uyandıracak... yöneti- miyle... karartanyla... ülkeyi herbakımdan sahiplenecek ve yükseltecek... bütün değerlerine sahip çıkacak ve kıskançlıkla gözü gibi koruyacak... Askeriye zaten böyle bir yapının kendiliğinden hiz- metlisi, hizmetçisi olacaktır... Soygundan, kötü yönetimden, ahlaksızlıktan, düzen- bazlıktan batınlmış; Cumhuriyetin kuruluş amaçlanndan sürekli saptınlmaya çalışılan; sürekli olağanüstü koşul- lar yaşayan bir ülkede, askeriyeye "Sen buna kanşma" demek, hiçbir sosyolojik olguyla bağdaşmaz. Sanmayın ki, bu koşullara düşürülmüş bir gelişmiş Avrupa ülkesinde, "askeriyenin kanşmayacağı" böyle sosyolojik olgular var olsunü! TÜSİAD bir de bu açıdan bakmalı programına! E-posta: obursali" bilimmerkezi.org.tr Faks:0212-513 90 98 S. S'nin ailesinden yalanlama: Oğlumuz böyle yazılar yazmaz (Cumhuriyet EgeBürosu)-Manisa'nın Saruhanlı ilçesinin Hacı- rahmanh kasabasında, 13 yaşındaki S.Ş'nin Cengiz Topel Ilköğretim Oku- lu'nun duvanna siyasi içerikli yazı yazdığı ge- rekçesiyle gözaltına alın- masının yankılan sürü- yor. Ailesi, çocuklannın okul duvanna yazı yaz- masının söz konusu ol- madığını, haksız yere gö- zaltına alındığını savun- du. Görgü tanıklan, 13 ya- şındaki öğrencinin okul çevresinde top oynadığı- nı ve bu nedenle gözaltı- na alınmış olabileceğini bildirdiler. S.Ş'nin okul- daki öğretmenlerinin de üzerinde en çok durduk- lan konu, öğrencinin al- gılama ve öğrenme güç- lüğü çekmesi oldu. Bu durumda ve 13 yaşındaki bir çocuğun bu yönde si- yasi yazılar yazmasının mümkün olmadığını kay- deden öğretmenler, orta- da büyük bir yanlış oldu- ğu görüşünü yinelediler. S.Ş'nin annesi AyşeŞa- hin. oğlunun iftiraya uğ- radığını söyledi. Anne Şahin, "O daha 13 yaşın- da, ne gibi bir siyasi görii- şü olabilir ki. O yazüan başkalan yazmış. Bizim oğ)umuza ifnra atölar. Bi- zim oğlumuz böyle yazı- lar yazmaz" dedi. Anne- sinin görüşleri doğrultu- sunda açıklama yapan abla Ayşegül Şahin de kardeşinin iftiraya uğra- dığını belirterek "13 ya- şında olan kardeşim bu gibi yazüan nereden bü- sin" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle