15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yücelen: Hak ihlalleri azalacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, Türkiye'de insan haklan ihlallerinin 2001 yılı sonunda dünya ortalamasının altına ineceğini söyledi. Insan Haklan Koordinatör Üst Kurulu'nun toplantısında, ölüm oruçlan ve açlık grevlerinin değerlendirildiğini kaydeden Yücelen, eylemlerin bir an önce sona erdirilmesini temenni etti. Atilla Taçoy yaşamını yitirdi • ANTALYA(AA)- Eski Türk Hava Kurumu Genel Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Patoloji Anabilim Dah Başkanı Prof. Dr. Atilla Taçoy, Antalya'da öldü. Dün sabaha karşı yaşamını yitiren Taçoy, 61 yaşındaydı. Evli ve 2 çocuk babası olan Taçoy'un cenazesi, bugün öğle namazının ardından Antalya'da toprağa verilecek. FP davasında sona doğru • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP'nin kapatılması istemiyle açılan davada raportör, ek iddianameye karşı raporunu tamamladı. Rapor, Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in belirleyeceği günde heyet toplanarak davayı esastan görüşmeye başlayacak. Taşocağında patlama: 3 ölü • ADANA(AA)- Adana'nın Feke ilçesindeki bir taşocağında meydana gelen patlamada 3 kişi öldü. Patlama, Alican Inşaat Limited Şirketi'ne ait taşocağında mucur hazırlanması sırasında meydana geldi. Patlamada taşocağında çalışan işçilerden Asaf Kozluduru, Mahmut Ayvaz ve tbrahim Ayvaz, hayatını kaybetti. Yetkililer, patlama nedeninin henüz belirlenemediğini kaydettiler. Avukatiara arama baskısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan F Tipi Cezaevi'ne müvekkilleriyle görüşmek için giden avukatlar, yasada açık hüküm olmasına karşın üzerleri arandı. Görüşme yapmak üzere götürüldükleri binanın girişinde X Ray cihazından geçen avukatlar, infaz koruma memurlan tarafından elle aranmak istendi. Avukatlar, 2 Mayıs'ta TBMM'den çıkan Avukatlık Yasası'nın "Ağır cezayı gerektiren suç üstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz" hükmünü anımsatarak aramaya karşı çıktılar. Türkiye sömürge olamaz • "Türkiye'yi yeni dünya düzeni sisteminin sömürgesi haline getirme girişimine karşı bir ulusal harekete gerek var. Diğerlerinden farkımız, bir ideolojinin, bir antitezin ortaya konuyor olmasıdır" diyen Soysal, temas kurduğu Erdal Inönü ile "kurulacak partinin demokratik olması ve tümüyle eskilerden oluşmaması" konularında ortak görüşe sahip olduklarını bildirdi. Gençlik bir yön arıyor • IMF, Dünya Bankası ve mevcut partilerin getirdikleri sisteme karşı bir antitez oluşturma, bunun için de ^ cumhuriyetin devrimciliğini başlangıç noktası olarak alma yönünde gençlikte müthiş bir uyanış var. Onlara bir sunuş yapmak, yön arayışlarında yardımcı olmak gerekir. Kamuoyuna açıklanan bildirge bir 'sondaj metnidir'. Prof. Mümtaz Soysal, yeni oluşumu Cumhuriyet 'e anlattı: Ousal bir kareketIŞIKKANSU MUTLUSERELİ ANKARA - Solda yeni bir parti oluşumu için bir bildirge- yi kamuoyunun düşüncesine açan eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, "Türkiye'yi yeni dünya düze- ni sLsteminin sömürgesi haline getirme girişimine karşı bir ulusal harekete gerek olduğu- nu'' söyledi. Solda diğer oluşum arayışla- nndan farklı olarak "bir ide- oloji, bir antitez ortaya koy- duklanm" dile getiren Soysal. temas kurduğu eski SHP Ge- nel Başkanı Erdal tnönü ile "kurulacak partinin kendi içinde demokratik olması ve tümüyleeskilerden oluşmama- sı" konulannda ortak görüşe sahip olduklannı bildirdi. Soy- sal, TMF, Dünya Bankası ve mevcut partilerin getirdikleri sisteme karşı bir antitez oluş- turma, bunun için de cumhu- riyetin devrimciliğini başlan- gıç noktası olarak alma yönün- de gençlikte müthiş bir uyanış var. Onlara bir sunuş > apmak, yön arayışlannda yardımcı ol- mak gerekir" dedi. Kamuoyuna açıklanan bil- dirgenin bir "sondaj metni" olduğuna işaret eden Soysal, "Kuruculan 3-5 isim toplaya- rak kamuya ilan etmek yerine, sondaj metnindeld düşünceler benimsenmişse, bunu yaygın bir kurucular hareketi haline getirecek bir isim listesinin or- taya çıkması gerekiyor'' dedi. 'Bir harekete ihtiyaç var' Uzun süredir toplumdan "Sol partiler de dahil mevcut partiler Türkiye'ye 20-25 yıl- dır dikte edilen ekonomik po- Imkalara karşı çıkmıyorlar, bir harekete ihtiyaç var" sesinin yükseldiğini dile getiren Soy- sal, yeni kurulacak partinin il- kelerini belirleyen ve kamu- oyuna açıklanan "Sunuş" bil- dirgesinin 10-15 kişilik bir grup tarafından ortaklaşa ha- zırlandığını bildirdi. Soysal, sorulanmız üzerine şunlan söyledi: "Kavram bu olduğu için me- tinde ister istemez parti sözü geçiyor. Parti sözünü çıkarın, hareket deyin, cephe deyin. Türkiye'de böyle bir dayanış- maya ihtiyaç var. Çünkü Tür- kiye, tam bir kuşatma ya da dayatma alnnda. Türkiye'nin tüm devlet yaptsını yıkmaya. zayıflatmay a, hatta ekonomisi- ni bir çeşit sömürge ekonomisi haline getirmeye dönük çaba- largözleniyor. 65-70 milyonhık bir toplumu yeni dünya düze- ni sisteminin sömürgesi haline getirme girişimi var. Bu girişi- me karşı, npkı mütareke döne- minde işgale karşı yapıldığı gi- bi bir ulusal harekete gerek var. Bu ulusal hareketi, Türkiye'de direnme noktalan olarak ne- releri kabmşsa, oralan da içi- ne alacak biçünde örgütlemek gerekhor. Parti olarak ortaya çıkan bu girişim, bunun öncü- sü olabilir." la sosyal demokrasi anlayışına kadar gelişebildi, daha köklü bir antitez yaratma işini başa- ramadı. Dolayısıyla orada bir nefes tükenmesi görüyorum. Sosy al demokrasi, özeUikle de sosyalist enternasyonal vasıta- sıyla Batı Avrupa sosyalizmle- ri ve sosyal demokrasileriyle ilişki kurulduğu için, daha çok oradaki modelleri benimseyen. yani bugünkü dünya düzenine temelde karşı çıkmayan. fakat bunun kötü sonuçlannı hafif- letmeyi amaçlayan, 'Gelir da- ğılımı daha adil olsun, sosyal güvenlik daha yaygın olsun, insanlar ezilmesin' diyen bir sosyal demokrasi anlayışı Tür- sı. çağdaşlaşmanın, aydınlan- manın yoUaruu ortaya koymuş olmasıdır. Oradan kaynakla- nılabilir. Amaç; Atatürkçülü- ğü statik olarak algılayarak, tekrarlayarak değiL, onun için- deki dinamizmi, onun genel yaklaşımuu, genel çözüm ara- yış tarzını -ki radikal yenfleş- tirid ve devTİmci bir çözüm arayışı tarzıdır- benimseyerek günün sonınlanna çözüm bul- maktır. Bu bakımdan,ifadeet- tiğim diğer oluşumlan yeteıü bulmadığımızı ortaya koyma- yı gerekli göriiyoruz." Yeni oluşum arayışlarında "saygın konumu nedeniyle şemsiyeişlevigörmesi" istenen Cünay ve Karayalçın yeni oluşuma sıcak bakıyor Sol yeniden birleşecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve arkadaşlan tarafından yeni bir partiye zemin oluşturması amacıyla hazırlanan ve kamuoyuna duyurulan metin, sol kamuovunu hareketlendirdi. Soysal'ın öncülüğünü yaptığı parti girişimiyle ilgili olarak değerlendirmeler şöyle: Eski CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay: Saym Soysal'ın Ertuğrui Günay önderliğinde ya da çevTesüıde başlatılacağı söylenen bu hareket, yeni oluşum çabalanndan sadece biridir. Baştan beri bu çabalan solun bütünlüğü açısmdan kaygıyla karşıhyorum. Türkiye'de, yapmamız gereken aynşmak değil, bütünleşmektir. Bu noktaya gelmemizde CHP yönetiminin yanlış politikalannın etkili olduğunu biliyorum. Ama her şeye karşın, kurumsal ve Murat Karayalçın demokratik bir geleneği olan bir parti içinde mücadele etmenin, yeni partiler kurma girişiminden uzun vadede daha doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde. bu aynşma cabaiannın yeniden bir bütünleşme gündemi etrafinda toplanacağını ve sosyal demokrasinin, demokratik solun gücünü bir araya getirmek konusunda yeni bir program oluşturacağını umut ediyorum. Eski SHP Genel Başkanı Munrt Karayalçın: Türkiye solunda yeni bir oluşum sürecinin yaşanmakta olduğu görülüyor. Bu sağda da var. Bütün bunlan son derece doğal ve gerekli karşıhyorum. Yeni bir siyasal yapılanmaya gereksinme var. Önemli olan, yeni oluşumların kadrolan, örgüt yapılan ve programlanyla ne kadar yeni ve ne kadar gerçekçi olacaklandır. Soysal, solda yeni oluşum girişimleri içinde bulunan çe- şitli gruplann, yeni bir antitez, yeni bir ana düşünceden yola çıkmak yerine, "daha çok par- ti yapısı, daha demokratik bir parti kurulma üzerinde dur- duklannı ve daha önce SHP ya da CHP'de, son 20-25 yıllık gi- dişe şöyle veya böyle katılmış insanlar olarak çok köklü bir değişim önermedikleri"ni sa- vundu. Soysal. görüşlerini şöyle açıkladı: "Türkiye'de 1950'den beri ortaya çıknuş olan karşıdevri- me bir yanıt arayışı vanü. Or- tanın solu buydu. Bu, zaman- kiye için bence yeterli değil. Türkiye güçlü bir ekonomi ku- ramadıkça, pay laşılacak pas- tasını büyütemedikçe ve yeni dünya düzeni denilen gidişe, aşağı yukarı Amerika'nın. LVIF'nin yarattığı bir gidiş, bu- na bir yanıt bir tepki ortaya koymadıkça, bu sosyal demok- rasi de güdük olarak kalmaya mahkûmdur. Şansımız, Türki- ye'de bir de Mustafa Kemal döneminin, milli mücadelenin ardından bir de\ let kuruluşu- nun yaşanmış olması. devrim- ci bir tek partinin Türkiye'yi belli bir düzeye getirmesi, bir toplum projesi ortaya koyma- eski SHP Genel Başkanı Erdal tnönü ile de görüştüğünü anımsatan Mümtaz Soysal, "Sayın tnönü ile temaslanm- da, kendisinin bu işin ideolojik yönü üzerinde, böy lesine kesin ve keskin bir düşüncede olma- dığını gördüğünü" vurguladı. Inönü'ye olan saygılannın sür- düğüne değinen Soysal, şöyle devam etti: "Ortak olduğumuz nokta- lardan biri, kurulacak olan parti ya da hareketin kendi içinde demokratik olmasıdır. Bir haşka ortakgörüşümüz de, tümüyle eskilerin ortaya çüo- şıyla gerçekleştirilecek bir ha- reketin gündeme gelmemesi- dir. Bu yeni kuşaklara gösteri- lecek bir hareket, gençliği içine alacak bir hareket olmahdır. Eskfler deiçindeyer alabinrler, ama yeter ki söytemleri yeni ol- sun. Ona karşı toplumda bir heyecan uyanabikceğini ve ka- ühmın geniş olabileceğini san- mıyorum." Son ekonomik krizler sonra- sı genelde siyasete ilgi duyma- yan gençlikte değişim gözlen- diğine dikkat çeken Mümtaz Soysal, sözlerini şöyle sürdür- dü: "Artık depolitizasyon üni- versite çevrelerinde yavaş ya- vaş ortadan kalkmay a başla- mışür. Onun dışında da IMF, Dünya Bankası ve mevcut par- tilerin getirdikleri sisteme kar- şı bir antitez oluşturma. bunun için de cumhuriyetin devrimci- liğini başlangıç noktası olarak alma yönünde gençlikte müt- hiş bir heyecan var. Bunu üni- versitelerde gördüm. Onlara bir sunuş yapmak gerekir.'' Kılavuzumuz •sondaj metnl' Soysal, "Oluşan hareketin ya da partinin örgütlenme ko- nusunda bir sıkınüsı olup ol- mayacağı'' yolundaki bir soru- ya şu karşılığı verdi: "Bu oluşuma katılmış arka- daşlar. bir yeni oluşum ohnan- dır diyenlere, kendi temas ede- bildiği kesimlere hazırlanan sunuş metnini yoUayacaklar. Onun için buna sondaj metni diyorum. Böyle bir beklenti gerçekten var mı? Böylebir ha- reket bütün ülkede tutar mı tutmaz mı. bir genel istek var mı? Bunu ölçmeye yarayacak. O zaman tabü, iş şimdi yapıl- ması doğru olmayan bir işi yapmaya sıra gelmiş olacak. Yani böyle bir hareket olacak- sa, bunun öncüleri kimlerdir? Böyle bir dar çauşmada, "Bız öncüyüz' demeye hakkımız yok. Ama böyle bir çahşma be- nimseniyorsa, biz de vanz böy- le bir çahşmada deniyorsa, ta- biri caizse kurucular onlarola- cak. Kuruculan burada 3-5 isim toplayarak kamuya ilan etmek yerine, bu düşünce be- nimsenmişse, bunu yaygm bir kurucular hareketi haline geti- recek bir isim listesinin ortaya çıkması gerekir. Bu aynı za- manda, partiyi aşan örgütlen- me bakımından da bize ipuçla- n verecek." -JmIRMIKI AYDIN ENGIN [email protected] Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, eski Enerji Ba- kanı Cumhur Ersümer hak- kında Meclis soruşturması açıl- masına ilişkin önergeyi günde- me almayı iktidar partilerinin -az fireli- oylanyla reddetti. Haber, medyada 'orta dere- cede bir ilgi' topladı. Demek çok da önemli değilmiş. Bu 'önemi az o/ay'ın pratik sonucu şu: Cumhur Ersümer yargıç karşısına çıkmayacak. Gerçi teorik olarak bu olasılık hâlâ var. Ama sadece teorik olarak. Öyleya... Beyaz Enerji dosyası yargıç- lann önüne geldiğinde, büyük bölümü tutuklu sanıklar 'Kara- kolda doğru söyler, mahkeme- de şaşar' türküsünü hep bir ağızdan çığırmaya başlamaz- larsa; savcının dosyaya koydu- ğu kanrtlar ve belgeler, sanıkla- rın suçunu itiraz kabul etmez bir açıklıkla ortaya koyarsa... Pabucun pahalı olduğunu gören bürokratlar, hele hele Söz Uçar, Yazı Kalır ağır top bürokratlar 'Valla biz bunlan yaptık, ama bakanın iz- niyle, isteğiyle, bilgisiyle yaptık hâkim bey' derlerse... Onlar böyle dese bile, mah- kemede olup bitenleri medya- dan izleyen yeteri kadar millet- vekili bir 'Meclis soruşturması- nın yenilenmesi' önergesini Meclis Başkanhğı'na verirler- se... Önerge uyanncatoplanacak Meclis Genel Kurulu'nda ko- alisyon partilerinin milletvekil- leri 'Yav, bu kadan da ayıp olu- yor artık' derlerse... Böyle deyip, önceki günkü oylannı değiştirip soruşturma açılması isteminin Meclis gün- demine alınmasını sağlayabi- lirlerse... Yani Nasrettin Hoca, evinin önüne diktiği çahlardan topla- dığı koyun tüylerini eğirtip iplik yaptınp, ördürüp mintan yaptı- rıp, götürüp pazarda satıp bor- cunu ödediği zaman Cumhur Ersümer de yargıç karşısına çı- kacak... Bu hesapça Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye Cum- huriyeti Hükümeti eski enerji bakanını aklamıştır. Bakan, ulus adına egemen- lik hakkını kullanan en büyük erk tarafından aklanmıştır. Artık onu suçlamak kimsenin hakkı değildir. Beyaz Enerji dosyasın- da eski Enerji Bakanı sütten çıkmış kaşık kadar 'ak'tır. ••• Gazeteci, yargıç değil. Cum- hur Ersümer hakkında kulağı- mıza gelen, kanrtlayabildikleri- mizi haberleştirdiğimiz iddiala- ra bakıp onu mahkûm etmek ne bizim işimiz, ne yetkimiz. Bu, yargıçların işi. Keza Enerji Bakanlığı üstün- den ANAP ve ANAP'lılara bazı parasal kaynaklar aktarıldığına ilişkin ıddiaları araştırıp karara bağlamak da yargıçlann işi. Zaten tartışmaya çalıştığımız ne Ersümer, ne Beyaz Enerji dosyası, ne artık sıradanlaşmış yolsuzluk öykülerinden biri... Ne de ANAP. AmaDSPveMHP!.. Koalisyonun bu iki ana par- tisinin ister kendilerini alın, ister liderlerini. Her ikisi de seçimle- re 'dürüsttük, yolsuzluğa bu- laşmamışlık' kozuyla girdiler. Seçimlerden, bu kozun büyük desteğine yaslanıp zaferle çık- tılar. Hükümeti kurdular ve kurul- duğundan itibaren ülke yöneti- minde hemen her şeyi yüzleri- ne gözlerine bulaştırdılar. Elle- rinde kala kala tek koz kaldı. Henüz ve hâlâ geçerii olduğu sanılan tek bir koz: Dürüstlük; yolsuzluğa, hırsızhğa, vurguna, talana bulaşmamışlık... Ve bu iki lider koalisyon bo- zulmasın, hükümet sallanma- sın diye gözlerimizin içine ba- ka baka Cumhuriyet tarihinin en büyük çaplı yolsuzluk dava- sında bütün oklann yöneldiği, bütün parmakların gösterdiği sorumlunun, eski Enerji Baka- nı'nın aklanmasını sağladılar. ANAP'lı bakanı ve ANAP'ı aklamadılar. Koalisyon sal- lanmasın diye gerçeği sakla- dılar. ••• Herkesin bildiklerini bir kez dahayineledim. Biryeriere not düşmek için. 'Söz uçar, yazı ka- lır' özdeyişine inandığım için. Yann bir seçim olursa -nasıl olsa olacak- bu adamlar yine karşımıza çıkacaklar ve ellerin- deki son kozu yine seçmenle- rin burnuna dayayacaklar Dü- rüstlük; yolsuzluğa, hırsızlığa, vurguna, talana bulaşmamış- lık... Şimdiden duyurayım: llk se- çim kampanyası başladığında bu yazıyı bir kez daha yayımla- yacağım... Söz uçar, yazı kalır.... POLflİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Klaroslu Hamido... Aslında Kemal Derviş'in Gaziantep gezisini, med- yanın giderek yozlaşan tutumunu, RTÜK'ü, Saadet- tin Tantan ile Mesut Yılmaz çekişmesini yazacak- tım... Nedense bugünlerde röportaja merak sardım... Bende zaman zaman tutkuya dönüşen röportaj ya- zariığı nedense fırsat buldukça İstanbul'dan kaçtı- ğımda ivme kazanıyor... Ege'de deniz kıyısında bir köyde balıkçılar, martı- lar, deniz ve ben geleceğe ilişkin düşler kuruyoruz... Havada yağmur sıkıntısı var... Az sonra ağaçlann yapraklan üzerinde bıldik yaömuru göreceğiz!.. tyonya mavi atlasın içinde nazlı bir genç kız gıbi... Karşı tepelerin yamaçlannda zeytin ağaçları, naren- ciye bahçeleri Klaros antik kentinin bınlerceyıllık yal- nızlığıyla buluşuyor... Aşağılarda ise kıl çadırtar var... Çocuklar, kadınlar, erkekler... Bttmez tükenmez bir kımıltı... Ege'nin pek çok yerinde Kürt kökenli tanm işçile- ri sebze ve meyve bahçelerinde çalışıyoriar... Üç yıl önce aynı yerde Mardinli Reşo'yla tanışmış- tm... Acaba neredeydi? Dediler ki: "Reşo Ağa bu yıl Karacabey Ovası'nda..." Reşo, Mardin'den Ege'ye niçin gelmişti? Reşo'nun yanıtı şuydu: "1989yılında bizim köy tümden boşaltılmıştı. Eğer buralara kaçmasaydım ya dağda olacaktım ya öle- cektim ya da hapiste yatacaktım. Artık ben Mardinli Reşo değil, Klaroslu Reşo'yum..." Gümüldür üzerinden Selçuk'a, oradan Ödemiş'e doğru yol alıyoruz... Yola çıkmadan önce, bir başka Mardinli Hamido Ağa'yla konuşuyoruz... Diyor ki: "Ben, çocuklanm dağa çıkmasın ve ölmesin diye geldim buralara. Ama öyle olaylaryaşıyoruz ki derdi- mizi kimseye anlatamıyoruz..." Dertleri nedir Kürt kökenli yurttaşlanmızın? Yanıt veriyor, Mardinli pardon Klaroslu Reşo Ağa: "Bizi potansiyel suçlu görüyortar!.." Salihli yakınlanndayız... Maliye memuru kiraz yükJü bir kamyonu çevırmiş, şoförden hesap soruyor: "Nereye götûrüyorsun kirazlan?" Şoför: "Alaşehir'e işletmeye!.." Memur diretiyor: "Irsaliyesini göster!" Gösteriyor... Şoför diyor ki: "Bunlar ihraç edilecek beyim!" s Memur: "O zaman ihraç belgesini gösteıi" Oysa ihraç belgesini bakanlık iki yıl önce kaldır- mış!.. Memur şoförden avanta istiyor anlayacağınız!.. Neyse ki şoförün cep telefonu var... Işletmeyi anyor. Ihracatçıyla konuşuyor. İki saat sonra da kamyonun gidişine izin veriliyor... Hey benim ihracat patlaması bekleyen Türki- yem!.. • • • Bir dönem 'Manisalı Çocuklar' vardı gündem- de... Suçlan vagonlara yazı yazmaktı!.. Gözaltına alındılar!.. işkenceden geçirildiler!.. Tutuklandılar!.. " " Yaşamları allak bullak oldu çocuklann... Yine Manisa'da bir çocuk duvara "Hücrelerboşal- tılsın" yazdığı için gözaltına alındı!.. Hacırahmanlı kasabasında yaşayan 13 yaşındaki S.Ş'yi savcı ılk sorgusu sonunda serbest bıraktı!.. Ne biçim ülkedir Türkiye? Hem demokrasi ve insan haklanndan söz edecek- siniz hem de 13 yaşındaki çocuklan duvara yazı yazdıklan için gözaltına alacaksınız!.. Manisa'da olayı araştınrken öğrendim. On gün ön- ce de benzer bir olay Saruhanlfda yaşanmış. 14 ya- şındaki B.G aynı yazıyı yazdığı için gözaltına alınmış... Hava sıcak!.. Gediz Ovası'nda işçiler görüyorum... Akşam yine deniz kıyısındayım... Televizyonlarda Kemal Derviş'in Gaziantep gezisi, Yılmaz-Tantan tartışması... Türkiye çalkantılı bir dönemden geçiyor... Klaroslu Hamido çıkıp geliyor kahveye... Biraz tedirgin... Kulağıma fısıldıyor: "Benim söylediklerimi yazma bey!" Hamido'ya "Neden" diye soruyorum... Yanıtı kısa: "Onyıldırburalarda ekmekyiyoruz, başımıza bırşey gelmesini istemem!" Gözlerine bakıyorum!.. Umutla umutsuzluk çizgisi bir arada... • • • lyonya kaçamağını noktalayıp istanbul'a dönmek için Adnan Menderes Havaalanı'na giderken bir ha- ber alıyorum: "Izmir'de Balina Operasyonu'nu soruşturan DGM Savcısı Cevdet Ulu da emekliye ayrıldı!" Hiç şaşırmıyorum!.. Önce izmir Emniyet Müdürü Hasan Yücesan An- kara'ya kızağa çekilmişti, şimdi de Savcı Cevdet Ulu emekliye aynlmıştı! Neleroluyordu?.. hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IP Cenel Başkanı Doğu Perinçek: Yeni bir Kemalist parti sevindirici tstanbul Haber Servi- si - Kuruluş çalışmalan son aşamaya gelen "soT partiyi değerlen- diren Işçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, yeni partinin tP'in programını aynen aldığını, ancak AB'ye karşı tutum takınmadı- ğını söyledi. Perinçek. Kemalist bir partinin kurulmasının sevindiri- ci olduğunu belirterek şöyle devam etti: "An- cak sisteme bir yerden nıtunmaması gerekhor. AB'ye karşı açık bir ta- >ır almıy or." Emeğin Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ne- dim Köroğlu, günü- müzde solun emekle ilişkisinin kopanlmış durumda olduğunu ifa- de ederek "Dolayısıyla solun bir iddia sahibi olabilmesi. kendisine hedef seçtiği emekçile- rin temsilcisi olması için bu kesimlerin taleple- riyle buluşması ve onla- rm taleplerini savunma- sıgerekiyor"dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle