Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 MAYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Yücelen: Hak
ihlalleri azalacak
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Insan haklanndan
sorumlu Devlet Bakanı
Rüştü Kazım Yücelen,
Türkiye'de insan haklan
ihlallerinin 2001 yılı
sonunda dünya
ortalamasının altına
ineceğini söyledi. Insan
Haklan Koordinatör
Üst Kurulu'nun
toplantısında, ölüm
oruçlan ve açlık
grevlerinin
değerlendirildiğini
kaydeden Yücelen,
eylemlerin bir an önce
sona erdirilmesini
temenni etti.
Atilla Taçoy
yaşamını yitirdi
• ANTALYA(AA)-
Eski Türk Hava
Kurumu Genel
Başkanı ve Akdeniz
Üniversitesi Patoloji
Anabilim Dah Başkanı
Prof. Dr. Atilla Taçoy,
Antalya'da öldü. Dün
sabaha karşı yaşamını
yitiren Taçoy, 61
yaşındaydı. Evli ve
2 çocuk babası olan
Taçoy'un cenazesi,
bugün öğle namazının
ardından Antalya'da
toprağa verilecek.
FP davasında
sona doğru
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
FP'nin kapatılması
istemiyle açılan davada
raportör, ek iddianameye
karşı raporunu
tamamladı. Rapor,
Anayasa Mahkemesi
üyelerine dağıtıldı.
Anayasa Mahkemesi
Başkanı Mustafa
Bumin'in belirleyeceği
günde heyet toplanarak
davayı esastan
görüşmeye başlayacak.
Taşocağında
patlama: 3 ölü
• ADANA(AA)-
Adana'nın Feke
ilçesindeki bir
taşocağında meydana
gelen patlamada 3 kişi
öldü. Patlama, Alican
Inşaat Limited
Şirketi'ne ait
taşocağında mucur
hazırlanması sırasında
meydana geldi.
Patlamada taşocağında
çalışan işçilerden Asaf
Kozluduru, Mahmut
Ayvaz ve tbrahim
Ayvaz, hayatını kaybetti.
Yetkililer, patlama
nedeninin henüz
belirlenemediğini
kaydettiler.
Avukatiara
arama baskısı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Sincan F Tipi
Cezaevi'ne
müvekkilleriyle
görüşmek için giden
avukatlar, yasada açık
hüküm olmasına karşın
üzerleri arandı.
Görüşme yapmak üzere
götürüldükleri binanın
girişinde X Ray
cihazından geçen
avukatlar, infaz koruma
memurlan tarafından
elle aranmak istendi.
Avukatlar, 2 Mayıs'ta
TBMM'den çıkan
Avukatlık Yasası'nın
"Ağır cezayı gerektiren
suç üstü halleri dışında
avukatın üzeri
aranamaz" hükmünü
anımsatarak aramaya
karşı çıktılar.
Türkiye sömürge olamaz
• "Türkiye'yi yeni dünya düzeni
sisteminin sömürgesi haline
getirme girişimine karşı bir ulusal
harekete gerek var. Diğerlerinden
farkımız, bir ideolojinin, bir
antitezin ortaya konuyor
olmasıdır" diyen Soysal, temas
kurduğu Erdal Inönü ile
"kurulacak partinin demokratik
olması ve tümüyle eskilerden
oluşmaması" konularında ortak
görüşe sahip olduklarını bildirdi.
Gençlik bir yön arıyor
• IMF, Dünya Bankası ve
mevcut partilerin getirdikleri
sisteme karşı bir antitez
oluşturma, bunun için de ^
cumhuriyetin devrimciliğini
başlangıç noktası olarak alma
yönünde gençlikte müthiş bir
uyanış var. Onlara bir sunuş
yapmak, yön arayışlarında
yardımcı olmak gerekir.
Kamuoyuna açıklanan bildirge
bir 'sondaj metnidir'.
Prof. Mümtaz Soysal, yeni oluşumu Cumhuriyet 'e anlattı:
Ousal bir kareketIŞIKKANSU
MUTLUSERELİ
ANKARA - Solda yeni bir
parti oluşumu için bir bildirge-
yi kamuoyunun düşüncesine
açan eski Dışişleri Bakanı
Prof. Dr. Mümtaz Soysal,
"Türkiye'yi yeni dünya düze-
ni sLsteminin sömürgesi haline
getirme girişimine karşı bir
ulusal harekete gerek olduğu-
nu'' söyledi.
Solda diğer oluşum arayışla-
nndan farklı olarak "bir ide-
oloji, bir antitez ortaya koy-
duklanm" dile getiren Soysal.
temas kurduğu eski SHP Ge-
nel Başkanı Erdal tnönü ile
"kurulacak partinin kendi
içinde demokratik olması ve
tümüyleeskilerden oluşmama-
sı" konulannda ortak görüşe
sahip olduklannı bildirdi. Soy-
sal, TMF, Dünya Bankası ve
mevcut partilerin getirdikleri
sisteme karşı bir antitez oluş-
turma, bunun için de cumhu-
riyetin devrimciliğini başlan-
gıç noktası olarak alma yönün-
de gençlikte müthiş bir uyanış
var. Onlara bir sunuş > apmak,
yön arayışlannda yardımcı ol-
mak gerekir" dedi.
Kamuoyuna açıklanan bil-
dirgenin bir "sondaj metni"
olduğuna işaret eden Soysal,
"Kuruculan 3-5 isim toplaya-
rak kamuya ilan etmek yerine,
sondaj metnindeld düşünceler
benimsenmişse, bunu yaygın
bir kurucular hareketi haline
getirecek bir isim listesinin or-
taya çıkması gerekiyor'' dedi.
'Bir harekete
ihtiyaç var'
Uzun süredir toplumdan
"Sol partiler de dahil mevcut
partiler Türkiye'ye 20-25 yıl-
dır dikte edilen ekonomik po-
Imkalara karşı çıkmıyorlar, bir
harekete ihtiyaç var" sesinin
yükseldiğini dile getiren Soy-
sal, yeni kurulacak partinin il-
kelerini belirleyen ve kamu-
oyuna açıklanan "Sunuş" bil-
dirgesinin 10-15 kişilik bir
grup tarafından ortaklaşa ha-
zırlandığını bildirdi. Soysal,
sorulanmız üzerine şunlan
söyledi:
"Kavram bu olduğu için me-
tinde ister istemez parti sözü
geçiyor. Parti sözünü çıkarın,
hareket deyin, cephe deyin.
Türkiye'de böyle bir dayanış-
maya ihtiyaç var. Çünkü Tür-
kiye, tam bir kuşatma ya da
dayatma alnnda. Türkiye'nin
tüm devlet yaptsını yıkmaya.
zayıflatmay a, hatta ekonomisi-
ni bir çeşit sömürge ekonomisi
haline getirmeye dönük çaba-
largözleniyor. 65-70 milyonhık
bir toplumu yeni dünya düze-
ni sisteminin sömürgesi haline
getirme girişimi var. Bu girişi-
me karşı, npkı mütareke döne-
minde işgale karşı yapıldığı gi-
bi bir ulusal harekete gerek var.
Bu ulusal hareketi, Türkiye'de
direnme noktalan olarak ne-
releri kabmşsa, oralan da içi-
ne alacak biçünde örgütlemek
gerekhor. Parti olarak ortaya
çıkan bu girişim, bunun öncü-
sü olabilir."
la sosyal demokrasi anlayışına
kadar gelişebildi, daha köklü
bir antitez yaratma işini başa-
ramadı. Dolayısıyla orada bir
nefes tükenmesi görüyorum.
Sosy al demokrasi, özeUikle de
sosyalist enternasyonal vasıta-
sıyla Batı Avrupa sosyalizmle-
ri ve sosyal demokrasileriyle
ilişki kurulduğu için, daha çok
oradaki modelleri benimseyen.
yani bugünkü dünya düzenine
temelde karşı çıkmayan. fakat
bunun kötü sonuçlannı hafif-
letmeyi amaçlayan, 'Gelir da-
ğılımı daha adil olsun, sosyal
güvenlik daha yaygın olsun,
insanlar ezilmesin' diyen bir
sosyal demokrasi anlayışı Tür-
sı. çağdaşlaşmanın, aydınlan-
manın yoUaruu ortaya koymuş
olmasıdır. Oradan kaynakla-
nılabilir. Amaç; Atatürkçülü-
ğü statik olarak algılayarak,
tekrarlayarak değiL, onun için-
deki dinamizmi, onun genel
yaklaşımuu, genel çözüm ara-
yış tarzını -ki radikal yenfleş-
tirid ve devTİmci bir çözüm
arayışı tarzıdır- benimseyerek
günün sonınlanna çözüm bul-
maktır. Bu bakımdan,ifadeet-
tiğim diğer oluşumlan yeteıü
bulmadığımızı ortaya koyma-
yı gerekli göriiyoruz."
Yeni oluşum arayışlarında
"saygın konumu nedeniyle
şemsiyeişlevigörmesi" istenen
Cünay ve Karayalçın yeni oluşuma sıcak bakıyor
Sol yeniden birleşecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve
arkadaşlan tarafından yeni bir
partiye zemin oluşturması
amacıyla hazırlanan ve
kamuoyuna duyurulan metin, sol
kamuovunu hareketlendirdi.
Soysal'ın öncülüğünü yaptığı
parti girişimiyle ilgili olarak
değerlendirmeler şöyle:
Eski CHP Genel Sekreteri
Ertuğrul Günay: Saym Soysal'ın Ertuğrui Günay
önderliğinde ya da çevTesüıde
başlatılacağı söylenen bu
hareket, yeni oluşum
çabalanndan sadece biridir.
Baştan beri bu çabalan solun
bütünlüğü açısmdan kaygıyla
karşıhyorum. Türkiye'de,
yapmamız gereken aynşmak
değil, bütünleşmektir. Bu
noktaya gelmemizde CHP
yönetiminin yanlış politikalannın
etkili olduğunu biliyorum. Ama
her şeye karşın, kurumsal ve Murat Karayalçın
demokratik bir geleneği olan bir
parti içinde mücadele etmenin,
yeni partiler kurma girişiminden
uzun vadede daha doğru bir
yöntem olduğunu düşünüyorum.
Önümüzdeki dönemde. bu
aynşma cabaiannın yeniden bir
bütünleşme gündemi etrafinda
toplanacağını ve sosyal
demokrasinin, demokratik solun
gücünü bir araya getirmek
konusunda yeni bir program
oluşturacağını umut ediyorum.
Eski SHP Genel Başkanı Munrt
Karayalçın: Türkiye solunda
yeni bir oluşum sürecinin
yaşanmakta olduğu görülüyor.
Bu sağda da var. Bütün bunlan
son derece doğal ve gerekli
karşıhyorum. Yeni bir siyasal
yapılanmaya gereksinme var.
Önemli olan, yeni oluşumların
kadrolan, örgüt yapılan ve
programlanyla ne kadar yeni ve
ne kadar gerçekçi olacaklandır.
Soysal, solda yeni oluşum
girişimleri içinde bulunan çe-
şitli gruplann, yeni bir antitez,
yeni bir ana düşünceden yola
çıkmak yerine, "daha çok par-
ti yapısı, daha demokratik bir
parti kurulma üzerinde dur-
duklannı ve daha önce SHP ya
da CHP'de, son 20-25 yıllık gi-
dişe şöyle veya böyle katılmış
insanlar olarak çok köklü bir
değişim önermedikleri"ni sa-
vundu. Soysal. görüşlerini
şöyle açıkladı:
"Türkiye'de 1950'den beri
ortaya çıknuş olan karşıdevri-
me bir yanıt arayışı vanü. Or-
tanın solu buydu. Bu, zaman-
kiye için bence yeterli değil.
Türkiye güçlü bir ekonomi ku-
ramadıkça, pay laşılacak pas-
tasını büyütemedikçe ve yeni
dünya düzeni denilen gidişe,
aşağı yukarı Amerika'nın.
LVIF'nin yarattığı bir gidiş, bu-
na bir yanıt bir tepki ortaya
koymadıkça, bu sosyal demok-
rasi de güdük olarak kalmaya
mahkûmdur. Şansımız, Türki-
ye'de bir de Mustafa Kemal
döneminin, milli mücadelenin
ardından bir de\ let kuruluşu-
nun yaşanmış olması. devrim-
ci bir tek partinin Türkiye'yi
belli bir düzeye getirmesi, bir
toplum projesi ortaya koyma-
eski SHP Genel Başkanı Erdal
tnönü ile de görüştüğünü
anımsatan Mümtaz Soysal,
"Sayın tnönü ile temaslanm-
da, kendisinin bu işin ideolojik
yönü üzerinde, böy lesine kesin
ve keskin bir düşüncede olma-
dığını gördüğünü" vurguladı.
Inönü'ye olan saygılannın sür-
düğüne değinen Soysal, şöyle
devam etti:
"Ortak olduğumuz nokta-
lardan biri, kurulacak olan
parti ya da hareketin kendi
içinde demokratik olmasıdır.
Bir haşka ortakgörüşümüz de,
tümüyle eskilerin ortaya çüo-
şıyla gerçekleştirilecek bir ha-
reketin gündeme gelmemesi-
dir. Bu yeni kuşaklara gösteri-
lecek bir hareket, gençliği içine
alacak bir hareket olmahdır.
Eskfler deiçindeyer alabinrler,
ama yeter ki söytemleri yeni ol-
sun. Ona karşı toplumda bir
heyecan uyanabikceğini ve ka-
ühmın geniş olabileceğini san-
mıyorum."
Son ekonomik krizler sonra-
sı genelde siyasete ilgi duyma-
yan gençlikte değişim gözlen-
diğine dikkat çeken Mümtaz
Soysal, sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"Artık depolitizasyon üni-
versite çevrelerinde yavaş ya-
vaş ortadan kalkmay a başla-
mışür. Onun dışında da IMF,
Dünya Bankası ve mevcut par-
tilerin getirdikleri sisteme kar-
şı bir antitez oluşturma. bunun
için de cumhuriyetin devrimci-
liğini başlangıç noktası olarak
alma yönünde gençlikte müt-
hiş bir heyecan var. Bunu üni-
versitelerde gördüm. Onlara
bir sunuş yapmak gerekir.''
Kılavuzumuz
•sondaj metnl'
Soysal, "Oluşan hareketin
ya da partinin örgütlenme ko-
nusunda bir sıkınüsı olup ol-
mayacağı'' yolundaki bir soru-
ya şu karşılığı verdi:
"Bu oluşuma katılmış arka-
daşlar. bir yeni oluşum ohnan-
dır diyenlere, kendi temas ede-
bildiği kesimlere hazırlanan
sunuş metnini yoUayacaklar.
Onun için buna sondaj metni
diyorum. Böyle bir beklenti
gerçekten var mı? Böylebir ha-
reket bütün ülkede tutar mı
tutmaz mı. bir genel istek var
mı? Bunu ölçmeye yarayacak.
O zaman tabü, iş şimdi yapıl-
ması doğru olmayan bir işi
yapmaya sıra gelmiş olacak.
Yani böyle bir hareket olacak-
sa, bunun öncüleri kimlerdir?
Böyle bir dar çauşmada, "Bız
öncüyüz' demeye hakkımız
yok. Ama böyle bir çahşma be-
nimseniyorsa, biz de vanz böy-
le bir çahşmada deniyorsa, ta-
biri caizse kurucular onlarola-
cak. Kuruculan burada 3-5
isim toplayarak kamuya ilan
etmek yerine, bu düşünce be-
nimsenmişse, bunu yaygm bir
kurucular hareketi haline geti-
recek bir isim listesinin ortaya
çıkması gerekir. Bu aynı za-
manda, partiyi aşan örgütlen-
me bakımından da bize ipuçla-
n verecek."
-JmIRMIKI AYDIN ENGIN [email protected]
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulu, eski Enerji Ba-
kanı Cumhur Ersümer hak-
kında Meclis soruşturması açıl-
masına ilişkin önergeyi günde-
me almayı iktidar partilerinin
-az fireli- oylanyla reddetti.
Haber, medyada 'orta dere-
cede bir ilgi' topladı. Demek
çok da önemli değilmiş.
Bu 'önemi az o/ay'ın pratik
sonucu şu: Cumhur Ersümer
yargıç karşısına çıkmayacak.
Gerçi teorik olarak bu olasılık
hâlâ var. Ama sadece teorik
olarak.
Öyleya...
Beyaz Enerji dosyası yargıç-
lann önüne geldiğinde, büyük
bölümü tutuklu sanıklar 'Kara-
kolda doğru söyler, mahkeme-
de şaşar' türküsünü hep bir
ağızdan çığırmaya başlamaz-
larsa; savcının dosyaya koydu-
ğu kanrtlar ve belgeler, sanıkla-
rın suçunu itiraz kabul etmez
bir açıklıkla ortaya koyarsa...
Pabucun pahalı olduğunu
gören bürokratlar, hele hele
Söz Uçar, Yazı Kalır
ağır top bürokratlar 'Valla biz
bunlan yaptık, ama bakanın iz-
niyle, isteğiyle, bilgisiyle yaptık
hâkim bey' derlerse...
Onlar böyle dese bile, mah-
kemede olup bitenleri medya-
dan izleyen yeteri kadar millet-
vekili bir 'Meclis soruşturması-
nın yenilenmesi' önergesini
Meclis Başkanhğı'na verirler-
se...
Önerge uyanncatoplanacak
Meclis Genel Kurulu'nda ko-
alisyon partilerinin milletvekil-
leri 'Yav, bu kadan da ayıp olu-
yor artık' derlerse...
Böyle deyip, önceki günkü
oylannı değiştirip soruşturma
açılması isteminin Meclis gün-
demine alınmasını sağlayabi-
lirlerse...
Yani Nasrettin Hoca, evinin
önüne diktiği çahlardan topla-
dığı koyun tüylerini eğirtip iplik
yaptınp, ördürüp mintan yaptı-
rıp, götürüp pazarda satıp bor-
cunu ödediği zaman Cumhur
Ersümer de yargıç karşısına çı-
kacak...
Bu hesapça Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve Türkiye Cum-
huriyeti Hükümeti eski enerji
bakanını aklamıştır.
Bakan, ulus adına egemen-
lik hakkını kullanan en büyük
erk tarafından aklanmıştır. Artık
onu suçlamak kimsenin hakkı
değildir. Beyaz Enerji dosyasın-
da eski Enerji Bakanı sütten
çıkmış kaşık kadar 'ak'tır.
•••
Gazeteci, yargıç değil. Cum-
hur Ersümer hakkında kulağı-
mıza gelen, kanrtlayabildikleri-
mizi haberleştirdiğimiz iddiala-
ra bakıp onu mahkûm etmek
ne bizim işimiz, ne yetkimiz.
Bu, yargıçların işi.
Keza Enerji Bakanlığı üstün-
den ANAP ve ANAP'lılara bazı
parasal kaynaklar aktarıldığına
ilişkin ıddiaları araştırıp karara
bağlamak da yargıçlann işi.
Zaten tartışmaya çalıştığımız
ne Ersümer, ne Beyaz Enerji
dosyası, ne artık sıradanlaşmış
yolsuzluk öykülerinden biri...
Ne de ANAP.
AmaDSPveMHP!..
Koalisyonun bu iki ana par-
tisinin ister kendilerini alın, ister
liderlerini. Her ikisi de seçimle-
re 'dürüsttük, yolsuzluğa bu-
laşmamışlık' kozuyla girdiler.
Seçimlerden, bu kozun büyük
desteğine yaslanıp zaferle çık-
tılar.
Hükümeti kurdular ve kurul-
duğundan itibaren ülke yöneti-
minde hemen her şeyi yüzleri-
ne gözlerine bulaştırdılar. Elle-
rinde kala kala tek koz kaldı.
Henüz ve hâlâ geçerii olduğu
sanılan tek bir koz: Dürüstlük;
yolsuzluğa, hırsızhğa, vurguna,
talana bulaşmamışlık...
Ve bu iki lider koalisyon bo-
zulmasın, hükümet sallanma-
sın diye gözlerimizin içine ba-
ka baka Cumhuriyet tarihinin
en büyük çaplı yolsuzluk dava-
sında bütün oklann yöneldiği,
bütün parmakların gösterdiği
sorumlunun, eski Enerji Baka-
nı'nın aklanmasını sağladılar.
ANAP'lı bakanı ve ANAP'ı
aklamadılar. Koalisyon sal-
lanmasın diye gerçeği sakla-
dılar.
•••
Herkesin bildiklerini bir kez
dahayineledim. Biryeriere not
düşmek için. 'Söz uçar, yazı ka-
lır' özdeyişine inandığım için.
Yann bir seçim olursa -nasıl
olsa olacak- bu adamlar yine
karşımıza çıkacaklar ve ellerin-
deki son kozu yine seçmenle-
rin burnuna dayayacaklar Dü-
rüstlük; yolsuzluğa, hırsızlığa,
vurguna, talana bulaşmamış-
lık...
Şimdiden duyurayım: llk se-
çim kampanyası başladığında
bu yazıyı bir kez daha yayımla-
yacağım...
Söz uçar, yazı kalır....
POLflİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Klaroslu Hamido...
Aslında Kemal Derviş'in Gaziantep gezisini, med-
yanın giderek yozlaşan tutumunu, RTÜK'ü, Saadet-
tin Tantan ile Mesut Yılmaz çekişmesini yazacak-
tım...
Nedense bugünlerde röportaja merak sardım...
Bende zaman zaman tutkuya dönüşen röportaj ya-
zariığı nedense fırsat buldukça İstanbul'dan kaçtı-
ğımda ivme kazanıyor...
Ege'de deniz kıyısında bir köyde balıkçılar, martı-
lar, deniz ve ben geleceğe ilişkin düşler kuruyoruz...
Havada yağmur sıkıntısı var...
Az sonra ağaçlann yapraklan üzerinde bıldik
yaömuru göreceğiz!..
tyonya mavi atlasın içinde nazlı bir genç kız gıbi...
Karşı tepelerin yamaçlannda zeytin ağaçları, naren-
ciye bahçeleri Klaros antik kentinin bınlerceyıllık yal-
nızlığıyla buluşuyor...
Aşağılarda ise kıl çadırtar var...
Çocuklar, kadınlar, erkekler...
Bttmez tükenmez bir kımıltı...
Ege'nin pek çok yerinde Kürt kökenli tanm işçile-
ri sebze ve meyve bahçelerinde çalışıyoriar...
Üç yıl önce aynı yerde Mardinli Reşo'yla tanışmış-
tm...
Acaba neredeydi?
Dediler ki:
"Reşo Ağa bu yıl Karacabey Ovası'nda..."
Reşo, Mardin'den Ege'ye niçin gelmişti?
Reşo'nun yanıtı şuydu:
"1989yılında bizim köy tümden boşaltılmıştı. Eğer
buralara kaçmasaydım ya dağda olacaktım ya öle-
cektim ya da hapiste yatacaktım. Artık ben Mardinli
Reşo değil, Klaroslu Reşo'yum..."
Gümüldür üzerinden Selçuk'a, oradan Ödemiş'e
doğru yol alıyoruz...
Yola çıkmadan önce, bir başka Mardinli Hamido
Ağa'yla konuşuyoruz...
Diyor ki:
"Ben, çocuklanm dağa çıkmasın ve ölmesin diye
geldim buralara. Ama öyle olaylaryaşıyoruz ki derdi-
mizi kimseye anlatamıyoruz..."
Dertleri nedir Kürt kökenli yurttaşlanmızın?
Yanıt veriyor, Mardinli pardon Klaroslu Reşo Ağa:
"Bizi potansiyel suçlu görüyortar!.."
Salihli yakınlanndayız...
Maliye memuru kiraz yükJü bir kamyonu çevırmiş,
şoförden hesap soruyor:
"Nereye götûrüyorsun kirazlan?"
Şoför:
"Alaşehir'e işletmeye!.."
Memur diretiyor:
"Irsaliyesini göster!"
Gösteriyor...
Şoför diyor ki:
"Bunlar ihraç edilecek beyim!"
s
Memur:
"O zaman ihraç belgesini gösteıi"
Oysa ihraç belgesini bakanlık iki yıl önce kaldır-
mış!..
Memur şoförden avanta istiyor anlayacağınız!..
Neyse ki şoförün cep telefonu var...
Işletmeyi anyor. Ihracatçıyla konuşuyor. İki saat
sonra da kamyonun gidişine izin veriliyor...
Hey benim ihracat patlaması bekleyen Türki-
yem!..
• • •
Bir dönem 'Manisalı Çocuklar' vardı gündem-
de...
Suçlan vagonlara yazı yazmaktı!..
Gözaltına alındılar!..
işkenceden geçirildiler!..
Tutuklandılar!.. " "
Yaşamları allak bullak oldu çocuklann...
Yine Manisa'da bir çocuk duvara "Hücrelerboşal-
tılsın" yazdığı için gözaltına alındı!..
Hacırahmanlı kasabasında yaşayan 13 yaşındaki
S.Ş'yi savcı ılk sorgusu sonunda serbest bıraktı!..
Ne biçim ülkedir Türkiye?
Hem demokrasi ve insan haklanndan söz edecek-
siniz hem de 13 yaşındaki çocuklan duvara yazı
yazdıklan için gözaltına alacaksınız!..
Manisa'da olayı araştınrken öğrendim. On gün ön-
ce de benzer bir olay Saruhanlfda yaşanmış. 14 ya-
şındaki B.G aynı yazıyı yazdığı için gözaltına alınmış...
Hava sıcak!..
Gediz Ovası'nda işçiler görüyorum...
Akşam yine deniz kıyısındayım...
Televizyonlarda Kemal Derviş'in Gaziantep gezisi,
Yılmaz-Tantan tartışması...
Türkiye çalkantılı bir dönemden geçiyor...
Klaroslu Hamido çıkıp geliyor kahveye...
Biraz tedirgin...
Kulağıma fısıldıyor:
"Benim söylediklerimi yazma bey!"
Hamido'ya "Neden" diye soruyorum...
Yanıtı kısa:
"Onyıldırburalarda ekmekyiyoruz, başımıza bırşey
gelmesini istemem!"
Gözlerine bakıyorum!..
Umutla umutsuzluk çizgisi bir arada...
• • •
lyonya kaçamağını noktalayıp istanbul'a dönmek
için Adnan Menderes Havaalanı'na giderken bir ha-
ber alıyorum:
"Izmir'de Balina Operasyonu'nu soruşturan DGM
Savcısı Cevdet Ulu da emekliye ayrıldı!"
Hiç şaşırmıyorum!..
Önce izmir Emniyet Müdürü Hasan Yücesan An-
kara'ya kızağa çekilmişti, şimdi de Savcı Cevdet Ulu
emekliye aynlmıştı!
Neleroluyordu?..
hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
IP Cenel Başkanı Doğu Perinçek:
Yeni bir Kemalist
parti sevindirici
tstanbul Haber Servi-
si - Kuruluş çalışmalan
son aşamaya gelen
"soT partiyi değerlen-
diren Işçi Partisi (İP)
Genel Başkanı Doğu
Perinçek, yeni partinin
tP'in programını aynen
aldığını, ancak AB'ye
karşı tutum takınmadı-
ğını söyledi. Perinçek.
Kemalist bir partinin
kurulmasının sevindiri-
ci olduğunu belirterek
şöyle devam etti: "An-
cak sisteme bir yerden
nıtunmaması gerekhor.
AB'ye karşı açık bir ta-
>ır almıy or."
Emeğin Partisi Genel
Başkan Yardımcısı Ne-
dim Köroğlu, günü-
müzde solun emekle
ilişkisinin kopanlmış
durumda olduğunu ifa-
de ederek "Dolayısıyla
solun bir iddia sahibi
olabilmesi. kendisine
hedef seçtiği emekçile-
rin temsilcisi olması için
bu kesimlerin taleple-
riyle buluşması ve onla-
rm taleplerini savunma-
sıgerekiyor"dedi.