17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2001 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Evrensel İtalyan Modeli Kitle halinde bağınyorlar: - Allah... Allah!...AIIah...Allah!... Ardından Zeytin Ağacı grubunu oluşturan par- tilere sesleniyorlar: - Sizler Müslümanlann zavallı oyuncaklansınız! Faşizmin ağababası Mussolini'nin, palazlan- dığı Kuzey Italya'da büyük yürüyüşle iktidara gelişinden 79 yıl sonra, yeniden kuvvetle esme- ye başlayan neo-faşist rüzgârları arkasına almış olan, Gianfranco Fini'nin partisinin yabancı düşmanı militanlan sahneyi yaratanlar. Hoş Um- berto Bossi'nin ayrıhkçı Ozgürlükler Evi'nin de onlardan kalan yanı yok ya... Şimdi, Avrupa telaşta. - Avusturya'da Haider'den sonra italya, Is- viçre'de benzer kaynaşmalar... îrkçılığın bu kadan Avrupa'yı bile korkutuyor, herkes aynı soruyu soruyor: - Nereye varacak bu işin sonu? Haider ile benzerleri zil takıp oynuyoriar. • • • Berlusconi iktidar koltuğuna daha oturma- dan, RAI'deki temizlik için kolları sıvamış du- rumda; sahip olduğu 3 TV şirketinin yanı sıra 3 kanallı RAI'yi de temizleyip İtalyan görsel med- yasının yüzde 87'sini kendi sultasına alacak. Popülist vaatler gıria Beriusconi'de: Bağış ve mirastan vergi kalkacak, vergi yükü azalacak, is- tihdam artacak, güvenlik gelecek, büyük devlet yatırımları yapılacak... Ve Berlusconi baklayı ağzından çıkarıyor: - Devleti şirket gibi yönetecegim. Mümkündür, çünkü artık devlet, 1.2. ve 4. gü- cüyle Berlusconi'nin şirketidir. Kamunun büyük yatırımlan sayesinde devlet, şirketlerin sağmal ineğine dönüşecek, onlara iş alanları yaratacak. Şirketlerin vergi yükümlülük- leri de azalacak. Gün görmüşler, "Devlet de şirket gibi yöneti- lir miymiş" diye soruyoriar. Haksız değiller. Şirkette kâresastır, devlette ise ulusun, kamunun çıkandır önde olan. Kimi alan- larda yatınmın kârlılığı ikinci plana düşebilir, dev- let gelir dağılımına müdahale ederek sistemi sağlamlaştırma, sosyal adaleti sağlama yönünü tutabilir. Ama yukarıdaki görüşler, artık demodedir. Berlusconi ile gelen yeni italyan modeli ise kü- reselleşen dünyada evrensel modeldir. Bush'un Atlantik ötesinden uzanan destegi, bu nedene dayanıyor. • •• Evet, evrenseldir İtalyan modeli. Devlet küçü- lecek, kamu çıkarı kavramı rafa kalkacak, egi- tim ve sağlık dahil her şey özelleşecek, ulusal ordunun beslenmesi bile yabancı şirketlere iha- le edilecek, şirketler yeni egemenler olacaklar ve devlet şirket gibi yönetilecek. Başka bir Akdeniz ülkesi, Türkiye'de insanlar hayretle izliyorlar olanları. Oysa onların bu kadar şaşırmasına gerek yok, ülkelerini bugüne getiren koşulları "devleti şir- ket gibi yönetmek gerektiğini" söyleyen bir adam yarattı. Şimdi de Derviş, ekonomiden politikanın eli- ni çekmeye çahşıyor. Derviş'e genel bir onay var. Devletin ekono- miye müdahalesini yandaşına ulufe dağıtmaya dönüştüren kliantelist politikacının çirkin görün- tüsü sağlıyor desteğı. Bu yüzden kimse göremi- yor, devletin ekonomiden çekilmesindeki tehli- keyi. Devlet kamu yararını gözetmez, sosyal ada- leti de sağlamaya çalışmaz. topladığı vergilerle özel sektörün sağmal ineği rolüyle sınırlanırsa, demokrasi neye yarayacak ki? Türkiye şu anda, evrensel yeni İtalyan mode- linin ilk aşamasında; hele politikacı çekilsin eko- nomiden, önce teknokrat yönetecek devleti, sonra özel sektör alacak dümeni ve "şirket gibi yönetecek devleti." Yargıtay: Demokratik bir tepki Yılmaz'a atılan 'domates'e beraat İLHANTAŞÇI ANKARA - Yargıtay 8. Ceza Dairesi, ANAP lideri. Başbakan Yar- dımcısı Mesut Yü- maz'a miting sırasında domates fırlatılmasının "deraokrarik bir tepki" olduğuna karar verdi. ANAP lideri Mesut Yıhnaz'a miting sıra- sında domatesli protes- toya ilişkin davanın temyizinde Yargı- tay'dan ilginç bir karar çıktı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanıklar Nihat Çetik ve Fuat Çdik'in ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Elazığ mi- tingi sırasında otobüse domates atmalan nede- niyle Elazığ 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği 1.5 yıllık hapis cezasını oybirliğiyle bozdu. Olayın video kamera ilegörüntülenmesi son- rasında yapılan ıncele- mede sanıklar Nihat Çelik ile Fuat Çelik'in eylemlerinin otobüse domates atmaktan iba- ret olduğunun anlaşıl- dığı vurgulandı. 2911 sayılı Toplantı ve Gös- teri Yürüyüşleri Yasa- sı'nın "istisnalar" üst başlıklı 4 ve 5. madde- lerine göre siyasi parti- lerin etkinlikleri yasa- nın dışında bırakıldığı- na dikkat çekildi. Aşın ama demokratik Yargıtay 8. Ceza Da- iresi'nin karannda, si- yasi parti etkinlikleri- nin söz konusu yasanın dışında bırakıldığın- dan. sanıklann eylemi- nin yasanın "huzur ve sükûnu bozanlar" baş- lıklı 30. maddesi kap- samında değerlendiri- lemeyeceği belirtildi. Domates atma eyle- minin aşınhğa kaçan, ancak ceza yaptınmı gerektirmeyen "de- mokratik bir tepki'' ni- teliğinde kabul edilme- si gerektiği vurgulanan kararda. bu gözetilme- den mahkûmiyet hük- mü kurulması bozma nedeni gösterildi. F tipini inceleyen TBMM Komisyonu'nun raporunda, dehşet verici işkence ifadeleri var Doktor gözetimmde dayakANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cezaevi operasyonu ve F tipi cezae\ - lerini inceleyen TBMM Komisyo- nu'nun raporunda, mahkûmlara yapı- lan işkenceler kayda geçti. DSP Milletvekili Hasan Macit'in başkanlığında ANAP'lı Miraç Akdo- ğan, MHP'li Abbas Bozyel ve FP'li Nezir Aydın'dan oluşan alt komisyon, hazırladığı raporu dün Insan Haİdan IncelemeKomisyonu'naverdi. DYP'li Kamer Genç, ölüm oruçlanna ilişkin çalışmalarda etkisiz kalınma ne- deniyle komisyondan aynlmıştı. Alt komisyonun raporunda. 19 Arahk 2000 tarihindeki operasyon ve nakiller ile F tipi cezaevlerindeki in- sanlık dışı uygulamalar, adları ru- muzla kaydedilen mahkûmlann ifa- • Çanakkale Cezaevi'ndeki operasyon sırasında jandarmanın 4 gün nedensiz bekJediği ve bir yetkilinin "Isteseydik 20 dakikada girerdik" ifadesi, bazı üyelerin itirazı üzerine rapora alınmadı. deleriyle yer aldı. Çanakkale ve Ümraniye cezaevle- rindeki operasyonda, jandarmanın 4 gün nedensiz olarak beklediği, kamu- oyu oluşturmak amacıyla her gün yal- nızca koğuşlara gaz bombası atılma- sıyla yetinildiğine ilişkin görüşler ise milletvekilleri arasında tartışılmasına karşın rapora alınmadı. Bir jandarma yetkilisinin. "İsteseydik 20 dakikada girerdik"' sözleri. heyetten bazı üyele- rin itirazı üzerine rapora yazılmadı. Sincan, Kandıra, Edirne, Tekirdağ F Tipi cezaevleri ile Gebze Özel Tip Ce- zaevi 'ndeki incelemeler sonucu rapo- ra kaydedilen bazı ifadeler şöyle: SİNCAN CEZAEVİ M.Ç.-L.T: Bartm'dan getirildik. Operasyon sabaha karşı habersiz ya- pıldı. Askerler "Aüah Allah. Ya Allah bistniDah, aDahuekber" diyerek saldır- düar. Yerlerde çınlçıplak sürüklendik. Sonra itfaiye hortumu ile yıkandık. Doktorun yanında dayak yedik, rapor- laruzaktan bakılarak verildi. Sincan'a getirildiğimizde, cezaevi girişinde as- kerlerden dayak yedik. Açlık grevi eli- mizdeki tek silah. EDİRNE CEZAEVİ EJC: Sevk ringine bindirilene kadar dayak yedim, zorla saçlanm kesildi. Çıplak aramalara direndiğimizde da- yak yedik. F tipini yıkın demiyoruz, ancak insani hale getirilmesini istiyo- ruz. Mesele ideolojik değil, tamamen insani taleplerden kaynaklanıyor. KOCAELİ CEZAEVİ O.B.: Hastane çıkışından ringe ka- dar jandarma, sivil polis ve bazı has- tane personelinin tekme, tokat ve kü- fürlerine maruz kaldık. Hastaneye gi- derken önde giden ambulanslar boştu. Biz balık istifı halinde arkadaki ring aracında götürüldük. Ring aracı için- de sürekli dayak yedik. Bir ara ölüm orucundan vazgeçtim, ancak bir ge- lişme göremeyince tekrar başladım. İĞNElJ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN mgm OBÖR ftiMB msmt İnsan hakları derneği: 2 bine yakın kişi hâlâ kayıp İstanbul HaberSer- visi - İHD Kayıp Ko- misyonu Sözcüsü Ni- metTannkuhı, bugün büyük kısmı Güney- doğu Anadolu Bölge- si'nde olmak üzere Türkiye'de 2 bine ya- kın kişinin "hâlâ ka- yıp" olduğunu söyle- di. Tannkulu, "Gözal- ünda kaybedilen in- sanlarm akıbederi hâ- lâ açıklanmadığı gibi, kaybetme politikası- nın devam ettiği gö- rübnektedir" dedi. Insan Hakları Der- neği (IHD) Istanbul Şubesi, 17-31 Mayıs Kayıplar Haftası ne- deniyle dün tHD Is- tanbul Şubesi'nde toplantı düzenledi. "Cumartesi Anneie- ri" ve kayıp yakınlan- nın da katıldığı top-. lantıda konuşan HA- DEP Silopi ilçe yöne-' ticileri Serdar Tanış ile Ebubekir Denizin bir ifade için çağnl- dıklan Silopi Jandar- ma Karakolu'na git- tikleri 25 Ocak 2001 tarihinden bu yana kendilerinden haber ahnamadığını belirten Tanrıkulu, "Kaybet- me,yaşam hakkı ihlal- lerinin en ağır sonucu- dur. Çünkü kayıp edi- len kişOerin aDelerine verflen acı, hiçbir şey ile ölçülemez" dedi. Kaybedilen Hüse- yin Morsümbül'ün annesi Fatma Mor- sümbüL "20yıldıroğ- lıunu anyorum. Dev- let sanki bizim devleti- miz değOmiş gibi bizi hiç dinlemiyor'' dedi. Zeldye Doğan ise ailesinden 13 yaşın- dan 70 yaşına kadar 7 kişinin kayıp oldu- ğunu belırterek "Bi- ze korucu olmamız için baskı vapnlar, biz kabul etmedik. O ta- rihten sonra kayıplar başladı" diye konuş- tu. EYAZBENZİN OPERASYONU tDDÎANAMESÎ Polistenpoliseriişvetsuçlaması İstanbul Haber Servisi - Akarya- kıt kaçakçıüğı ve usulsüz kimyevi madde ıthaline ilişkin başlatılan "Beyaz Benzin Operasyonu" sonış- turması kapsamında 9 sanık hak- kında açılan davanın iddianamesin- de, eski Kocaeli Emniyet Müdürü Erdinç Sanalp ile yardımcısı Engin Can'ın "Rüşvet alma" konusunda birbirierini suçladıklan belirtildi. Davada sanıklar- dan Erdinç San- alp, Petrol Işleri Genel Müdür Yar- dımcısı tbrahim Şen tutuklu, Pet- rol Işleri Genel Müdürü Hüsnü • Beyaz Benzin Operasyonu iddianamesinde. yolsuzluğa adı kanşan emnivet müdürü ve yardımcısının rüşvet alma konusunda birbirierini suçladıklan belirtildi. Müjdat Bah ve eski Kocaeli Emni- yet Müdür Yardımcısı Engin Can ise tutuksuz yargılanıyor. İstanbul DGM Cumhuriyet Sav- cısı AB Yorulmaz tarafından hazır- lanan iddianamede. Ahmet Çeken adh şahıs tarafından paravan şirket- ler kullanılarak Hekzan, Toluen ve White Sprite adh kimyasal madde- lerin ithal edildiği, bu maddelerin amacı doğrultusunda kullanılmaya- rak benzin ve mazota hacim kazan- dırmak için petrol istasyonlanna sa- tıldığı ifade edildi. iddianamede. sanıklardan Nuret- tin Kuthı'nun ifadesinde. yurtdışın- dan kaçak olarak getirilen kimyasal maddelerin pazarlanması karşılı- ğında dönemin Kocaeli Emniyet Müdürü Erdinç Sanalp'e, sanık Burhan Alemdar vasıtasıyla 60 bin dolar ' verdiğini söylediği kayde- dildi. Hüsnü Müjdat Bah ve fbrahim Şen'in "Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluştur- mak", "Rüşvet abnak" suçlanndan 9 ile 29 yıl arasmda ağır hapis ceza- sına çarptınlması istenen iddiana- mede, eski Kocaeli Emniyet Müdü- rü Sanalp ve yardımcısı Engin Can'ın da "Cürüm işlemek amacıy- la teşekkül oluşturmak" ve "Rüşvet almak" suçlanndan dolayı 7 ile 21 yıl arasmda ağır hapis cezası istendi. İPEKÇİSUtKASTIDAVASINDA YENÎİDDİA îpekçVyi Enver Ören öldürttii' İstanbul Haber Servisi - Ünye Ka- palı Cezaevi'nde tutuklu bulunan YusufÇeükkaya'nm mektubu üzeri- ne yeniden açılan Abdi tpekçi su- ikastı davasının görüldüğü mahke- meye, cinayete ilişkin bir mektup gönderildi. Çorum Cezaevi'nde tu- tuklu bulunduğunu ileri süren Fahri Kabaca mektubuoda, Milliyet Ga- zetesi Başyazan Abdi tpekçi'yi, th- las Holding'in sa- hibi Enver Ören'in öldürttü- ğünü ve cinayete Ağca'yı azmettir- diğini öne sürdü. istanbul 7. Ağır Ceza Mahkeme- • Fahri Kabaca, mahkeme heyetine gönderdiği mektupta, Ören'in Ipekçi için, 'Ipekçi'yi öldürtmek için bir adam bulalım, benden 20 milyon' dediğini öne sürdü. si'nde görülen davanın duruşmasına tutuklu sanık Yusuf Çelikkaya kaOl- madı. Mahkeme başkanı, Çorum Ce- zaevi'nde tutuklu bulunduğunu ileri süren Fahri Kabaca'nm cinayete iliş- kin 4 sayfalık bir mektup gönderdi- ğini söyledi. Mektubun cezaevinden gönderilmediğinin belirlendiğini ifa- de eden mahkeme başkanı, Kaba- ca'nın cezaevinde bulunduğunun tespiti için Çorum Cumhuriyet Baş- savcılığı'na yazı yazılmasına karar vererek oturumu erteledi. Kabaca'nın Mahkeme Başkanı Adil Güreşçiye yazdığı mektup özetle şöyle: "1979 yıhnda tstan- buPdaBabıâüCaddesi'nde buhınan Nalaşlar Yaymevi'ne gittim. Yayuıe- vinin sahibi Cengiz Alpay, o yıllar- da Türkiyegazetesinin sahibive Işık tarikatnun lideri olan Enver Ören ile konuşuyordu. Ören, İpekçi'nin bir yazısmdan ra- hatsız ohnuş, 'Bu Yahudi dönmesi bardağı taşırdı, öl- dürülmesi gerek. Öldürtmek için bir adam bulalım, benden 20 milyon' demişti. 1 hafta sonra Mbınetoğlu Yayjnevi'ne gittiğinıdeise karşı köşe- de Oren'i,Ağca'yaîpekçi'vi gösterir- ken gördüm. tpekçi'nin öldü- rülmesinden sonra yeniden yayıne- yine gittiğimde ise yayınevi sahibi, Ören'in benden şüphelendiğini soy- kyerekbenitchditettL" Eski Bursa Emniyet ; Müdürü Ahmet Demir. Tanıklar: \ Demir, Evcü'in uçağını kullandı BURSA (Cumhuriyet) - Eski Bursa Emniyet Müdürü Ahmet Demir"in, 'görevi ihmal ve kö- tüye kullanmak' ile 'rüşvet al- mak' suçlanndan yargılandığı davaya dün devam edildi. Du- ruşmada tanık olarak dinlenen iki emniyet görevlisi. Demir'in. Erol Evcü'in uçağıyla seyahat ettiğini doğruladılar. Bursa 2. Ağır Ceza Mahke- mesi'nde görülen davanın dün- kü oturumuna. haklannda 5 yı- la kadar ağır hapis cezası istc- mıyle yargılanan tutuksuz s?- nıklar, eski Bursa Emniyet Mü- dürü Ahmet Demir. dönemin Emniyet Müdür Yardımcısı Şevki Dinçal. Asayiş Şube Mü- dürü Serdal Ortaç. Asayiş Şu- be Müdür Yardımcısı Hasan CemalÖzdeş v e emckli Başko- miser C emalettin Şen ile polis memuru Sedat Gül katılmadı. Demırin avukatları Ferşat Karaismailoğlu ve NUgün Berk ile Özdeş'in avoıkatı Soilay De- mirsu'nun hazırbulunduğu du- rusmada, " Demir'm, Erol Ev- cfl'e ait uçakla özel gezOere çık- 00" yönündeki iddialara iliş- kin olarak tanıklar dinlendi. , Evcil'ın uçağryla seyahat Tanık komıscr Osman Aksüt 1995 ve 1996 yıllannda Bursa Havaalanf nda görev yaptığmı belirterek dönemin Emniyet Müdürü Demir" in sık sık Ev- cil'e ait uçaklarla tatil yerlerine seyahat ettiğini iddraetti. Aksüt aynca, Demir'in 1995 yılı son- lannda. Trabzonspor'un kendi stadında oynadığı bir Avrupa kupası maçını izlemek için 4-5 kişi ile Evcil'e ait 'Fakon* tipi uçakla Trabzon'a gittığini ileri sürdü. Polis memuru Se\da Koçj'çit de, 1995"te Bursa Havaala- nı'nda geçicı süreyle görev yaptığmı belirterek bu süre içinde Demirin cşiyle birlikte Evcil'e ait uçakla seyahat etti- ğini gördüğünü söyledi. Avukat Ferşat Karaismailoğ- lu ise tanıkların ifadelerinde söz ettiği uçağuı E\cil'eait ol- madığını sa\undu Mahkeme heyeti. Cumhuri- yet Savcısı Ba\ram Alba>- rakın mütalaasını hazırlaması için süre verilnıesine karar ve- rerek duruşnıayı erteledi. Dinlenen tanık polis memur- lan, Demirin, Evcü'in uçakla- nnın yanı sıra ANAP Genel Başkanı Mesut Yıhnaz'ayakın- lığı ile bilinen işadamı Yalçm Sünnetçioglu ile DYP Muğla Mılletvekıli İbrahim ^'azıa•nın ağabeyi ve Mehmct Ağarın yakın arkadaşı Hayri YazKi'nın uçağını da kullandığını ileri sürdüler. ; ?'*•'$ SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] F tipi cezaevleriyle ilgili süren ölüm oruçlan, ancak yeni ölümler olduğun- da gündeme geliyor. Kamuoyu bu ce- zaevlerinde şimdi ne oluyor. pek ilgi- lenmiyor. Medya da bu konuyu unut- muş gibi görünüyor. Yann yeni bir ölüm olduğunda bu konu gündeme gele- cek, yeniden telefonlar, yazılar, araş- tırmalar başlayacak. Terörle Mücade- le Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi. Bu değişikliğin ölüm oruçlarını bitir- meye yetmeyeceğini, zaten yapılan değişikliğin de tecridi ve izolasyonu ortadan kaldırmadığını yazıp söyledik. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk iseTMY'nin 16. maddesindeki deği- şikliğin önemli iyileştirmeleri içerdiği- ni iddia etmişti. Onun istediği deği- şiklikleryapıldı. Ftipi cezaevlerinden gelen ailelere, avukatlara, gündelik yaşama ilişkin bir iyileştırme olup ol- madığını sordum. Şimdiye kadar hiç- bir iyileştirme olmadığını söylediler. Anne ve Babalann Dramı Henüz ortak mekânların kullanılma- sına ilişkin bir adım atılmamış. Bu adımları atmak için Adalet Bakanlığı neyi bekliyor, anlayabilmiş değilim, üstelik kanun da değişti. • • • Kandıra F Tipi Cezaevi'nde kalan ve ölüm orucunda bulunan Celal Ge- zer'in annesi Şemsi Gezer ve baba- sı Hasan Gezer gazeteye geldiler. Celal Gezer, kaldığı tek kişilik hücre- den Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kal- dırılmıştı. Aileye herzaman olduğu gi- bi haber verilmemişti. Ziyarete gidin- ce öğrenmişler ve bunun üzerine has- taneye gitmişlerdi. Celal'in hastane- nin bodrum katında yeni açılmış bir bölüme konulduğunu. iki kolundan zincirle bağlandığını görmüşlerdi. Sonrasını Şemsi ve Hasan Gezer şöy- le anlattılar: "Bizim geldiğimizigörün- ce askerler, Celal'inzincirieriniçözdü- ler, altina birsandalye verdiler ve de- mir parmaklıklann dibine oturftular. Parmaklıkfann ardından elimiziyavaş- ça öptü. Hoş geldiniz dedi. Kendisi- ne şekerve tuz verilmediğinden şikâ- yet etti. Bizler de yanımızda bizi din- leyen komutana neden tuz ve şeker verilmediğinisorduk. O da bize şeker ve tuz vermeyeceklerini, tedavisinin yapılacağını söyledi." Baba Hasan Gezer, daha sonraki gelişmeteri ise endişeyle aktardı: "Bu görüşmemiz sırasında oğlum Celal Gezer'in hafızası yerinde idi. Dokto- rvyla aynı gün görüştüğümüzde 5-6 hafta hastanede kalacağını söyledi. Daha sonra görûşmeye gittiğimizde hastaneden yeniden cezaevine gön- derildiğini ve iddia edildiği gibi 5-6 hafta degilyalnızca 4 gün tedaviedil- diğini öğrendik. Yani tedavi edilmedi. Cezaevinde görüşe gittiğimizde ise oğlumuzun hafızasını kaybettiğini gördük. Cezaevi doktoru ve cezaevi müdürü görüşme sırasında yanımıza geldiler ve Celal'in bir çocukluk res- mini getirmemizi, bu hafıza kaybının da geçici olduğunu söylediler." Baba Hasan Gezer, endişelerini şöyte dile getirdi: "Oğlum hastane- den çıkalı tam40gün oldu. Tedaviye rağmen hafıza kaybı sürüyor. Bu du- rum da gösteriyor ki, müdahaleden sonra tek kişilik hücrelere geri gön- dermek çözüm değil. Onlann daha uzun süre hastanede tedavi görme- si ve gerigönderildiklerinde ise tek ki- şilik hücrelere konmamalan gerek. Çünkü tek başlanna kendilerine ba- kacak bir halde değiller. Aynca, hafı- za kaybına neden olan bu hastalığın tedavisinin en büyük etkenlerinden birisi insani ilişkilerin sürmesi, yanı hastanın konuşması, çevresiyle te- mas etmesi. Tek kişilik hücrelerde böyle birgelişme mûmkün değil. Ay- nca cezaevinde her şey paraya bağ- lanmış durumda. Doğru dürüst sıcak su bile verilmiyor, elektriğin, suyun parası da zatenzor durumda olan biz- lere ödetiliyor." ••• Adalet Bakanı'na buradan yeniden soruyorum. Terörle Mücadele Yasa- sı'nın 16. maddesindeki değişiklikten sonra, bakanlık olarak ne gibi adımlar atıldı? Cezaevindeki tecrit koşullannın sona endirilmesi konusunda ne gibi iyi- leştirmeteryapıldı? Basınademeç ver- mekle iş bitmiyor, iş yapmak gerekiyor. Yapılan işleri çok merak ediyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle