Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2001 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Evrensel İtalyan Modeli
Kitle halinde bağınyorlar:
- Allah... Allah!...AIIah...Allah!...
Ardından Zeytin Ağacı grubunu oluşturan par-
tilere sesleniyorlar:
- Sizler Müslümanlann zavallı oyuncaklansınız!
Faşizmin ağababası Mussolini'nin, palazlan-
dığı Kuzey Italya'da büyük yürüyüşle iktidara
gelişinden 79 yıl sonra, yeniden kuvvetle esme-
ye başlayan neo-faşist rüzgârları arkasına almış
olan, Gianfranco Fini'nin partisinin yabancı
düşmanı militanlan sahneyi yaratanlar. Hoş Um-
berto Bossi'nin ayrıhkçı Ozgürlükler Evi'nin de
onlardan kalan yanı yok ya...
Şimdi, Avrupa telaşta.
- Avusturya'da Haider'den sonra italya, Is-
viçre'de benzer kaynaşmalar...
îrkçılığın bu kadan Avrupa'yı bile korkutuyor,
herkes aynı soruyu soruyor:
- Nereye varacak bu işin sonu?
Haider ile benzerleri zil takıp oynuyoriar.
• • •
Berlusconi iktidar koltuğuna daha oturma-
dan, RAI'deki temizlik için kolları sıvamış du-
rumda; sahip olduğu 3 TV şirketinin yanı sıra 3
kanallı RAI'yi de temizleyip İtalyan görsel med-
yasının yüzde 87'sini kendi sultasına alacak.
Popülist vaatler gıria Beriusconi'de: Bağış ve
mirastan vergi kalkacak, vergi yükü azalacak, is-
tihdam artacak, güvenlik gelecek, büyük devlet
yatırımları yapılacak...
Ve Berlusconi baklayı ağzından çıkarıyor:
- Devleti şirket gibi yönetecegim.
Mümkündür, çünkü artık devlet, 1.2. ve 4. gü-
cüyle Berlusconi'nin şirketidir.
Kamunun büyük yatırımlan sayesinde devlet,
şirketlerin sağmal ineğine dönüşecek, onlara iş
alanları yaratacak. Şirketlerin vergi yükümlülük-
leri de azalacak.
Gün görmüşler, "Devlet de şirket gibi yöneti-
lir miymiş" diye soruyoriar.
Haksız değiller. Şirkette kâresastır, devlette ise
ulusun, kamunun çıkandır önde olan. Kimi alan-
larda yatınmın kârlılığı ikinci plana düşebilir, dev-
let gelir dağılımına müdahale ederek sistemi
sağlamlaştırma, sosyal adaleti sağlama yönünü
tutabilir.
Ama yukarıdaki görüşler, artık demodedir.
Berlusconi ile gelen yeni italyan modeli ise kü-
reselleşen dünyada evrensel modeldir.
Bush'un Atlantik ötesinden uzanan destegi,
bu nedene dayanıyor.
• ••
Evet, evrenseldir İtalyan modeli. Devlet küçü-
lecek, kamu çıkarı kavramı rafa kalkacak, egi-
tim ve sağlık dahil her şey özelleşecek, ulusal
ordunun beslenmesi bile yabancı şirketlere iha-
le edilecek, şirketler yeni egemenler olacaklar ve
devlet şirket gibi yönetilecek.
Başka bir Akdeniz ülkesi, Türkiye'de insanlar
hayretle izliyorlar olanları.
Oysa onların bu kadar şaşırmasına gerek yok,
ülkelerini bugüne getiren koşulları "devleti şir-
ket gibi yönetmek gerektiğini" söyleyen bir
adam yarattı.
Şimdi de Derviş, ekonomiden politikanın eli-
ni çekmeye çahşıyor.
Derviş'e genel bir onay var. Devletin ekono-
miye müdahalesini yandaşına ulufe dağıtmaya
dönüştüren kliantelist politikacının çirkin görün-
tüsü sağlıyor desteğı. Bu yüzden kimse göremi-
yor, devletin ekonomiden çekilmesindeki tehli-
keyi.
Devlet kamu yararını gözetmez, sosyal ada-
leti de sağlamaya çalışmaz. topladığı vergilerle
özel sektörün sağmal ineği rolüyle sınırlanırsa,
demokrasi neye yarayacak ki?
Türkiye şu anda, evrensel yeni İtalyan mode-
linin ilk aşamasında; hele politikacı çekilsin eko-
nomiden, önce teknokrat yönetecek devleti,
sonra özel sektör alacak dümeni ve "şirket gibi
yönetecek devleti."
Yargıtay: Demokratik bir tepki
Yılmaz'a atılan
'domates'e beraat
İLHANTAŞÇI
ANKARA - Yargıtay
8. Ceza Dairesi, ANAP
lideri. Başbakan Yar-
dımcısı Mesut Yü-
maz'a miting sırasında
domates fırlatılmasının
"deraokrarik bir tepki"
olduğuna karar verdi.
ANAP lideri Mesut
Yıhnaz'a miting sıra-
sında domatesli protes-
toya ilişkin davanın
temyizinde Yargı-
tay'dan ilginç bir karar
çıktı. Yargıtay 8. Ceza
Dairesi, sanıklar Nihat
Çetik ve Fuat Çdik'in
ANAP lideri Mesut
Yılmaz'ın Elazığ mi-
tingi sırasında otobüse
domates atmalan nede-
niyle Elazığ 1. Asliye
Ceza Mahkemesi'nin
verdiği 1.5 yıllık hapis
cezasını oybirliğiyle
bozdu.
Olayın video kamera
ilegörüntülenmesi son-
rasında yapılan ıncele-
mede sanıklar Nihat
Çelik ile Fuat Çelik'in
eylemlerinin otobüse
domates atmaktan iba-
ret olduğunun anlaşıl-
dığı vurgulandı. 2911
sayılı Toplantı ve Gös-
teri Yürüyüşleri Yasa-
sı'nın "istisnalar" üst
başlıklı 4 ve 5. madde-
lerine göre siyasi parti-
lerin etkinlikleri yasa-
nın dışında bırakıldığı-
na dikkat çekildi.
Aşın ama demokratik
Yargıtay 8. Ceza Da-
iresi'nin karannda, si-
yasi parti etkinlikleri-
nin söz konusu yasanın
dışında bırakıldığın-
dan. sanıklann eylemi-
nin yasanın "huzur ve
sükûnu bozanlar" baş-
lıklı 30. maddesi kap-
samında değerlendiri-
lemeyeceği belirtildi.
Domates atma eyle-
minin aşınhğa kaçan,
ancak ceza yaptınmı
gerektirmeyen "de-
mokratik bir tepki'' ni-
teliğinde kabul edilme-
si gerektiği vurgulanan
kararda. bu gözetilme-
den mahkûmiyet hük-
mü kurulması bozma
nedeni gösterildi.
F tipini inceleyen TBMM Komisyonu'nun raporunda, dehşet verici işkence ifadeleri var
Doktor gözetimmde dayakANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cezaevi operasyonu ve F tipi cezae\ -
lerini inceleyen TBMM Komisyo-
nu'nun raporunda, mahkûmlara yapı-
lan işkenceler kayda geçti.
DSP Milletvekili Hasan Macit'in
başkanlığında ANAP'lı Miraç Akdo-
ğan, MHP'li Abbas Bozyel ve FP'li
Nezir Aydın'dan oluşan alt komisyon,
hazırladığı raporu dün Insan Haİdan
IncelemeKomisyonu'naverdi. DYP'li
Kamer Genç, ölüm oruçlanna ilişkin
çalışmalarda etkisiz kalınma ne-
deniyle komisyondan aynlmıştı.
Alt komisyonun raporunda. 19
Arahk 2000 tarihindeki operasyon ve
nakiller ile F tipi cezaevlerindeki in-
sanlık dışı uygulamalar, adları ru-
muzla kaydedilen mahkûmlann ifa-
• Çanakkale Cezaevi'ndeki operasyon sırasında jandarmanın 4
gün nedensiz bekJediği ve bir yetkilinin "Isteseydik 20 dakikada
girerdik" ifadesi, bazı üyelerin itirazı üzerine rapora alınmadı.
deleriyle yer aldı.
Çanakkale ve Ümraniye cezaevle-
rindeki operasyonda, jandarmanın 4
gün nedensiz olarak beklediği, kamu-
oyu oluşturmak amacıyla her gün yal-
nızca koğuşlara gaz bombası atılma-
sıyla yetinildiğine ilişkin görüşler ise
milletvekilleri arasında tartışılmasına
karşın rapora alınmadı. Bir jandarma
yetkilisinin. "İsteseydik 20 dakikada
girerdik"' sözleri. heyetten bazı üyele-
rin itirazı üzerine rapora yazılmadı.
Sincan, Kandıra, Edirne, Tekirdağ F
Tipi cezaevleri ile Gebze Özel Tip Ce-
zaevi 'ndeki incelemeler sonucu rapo-
ra kaydedilen bazı ifadeler şöyle:
SİNCAN CEZAEVİ
M.Ç.-L.T: Bartm'dan getirildik.
Operasyon sabaha karşı habersiz ya-
pıldı. Askerler "Aüah Allah. Ya Allah
bistniDah, aDahuekber" diyerek saldır-
düar. Yerlerde çınlçıplak sürüklendik.
Sonra itfaiye hortumu ile yıkandık.
Doktorun yanında dayak yedik, rapor-
laruzaktan bakılarak verildi. Sincan'a
getirildiğimizde, cezaevi girişinde as-
kerlerden dayak yedik. Açlık grevi eli-
mizdeki tek silah.
EDİRNE CEZAEVİ
EJC: Sevk ringine bindirilene kadar
dayak yedim, zorla saçlanm kesildi.
Çıplak aramalara direndiğimizde da-
yak yedik. F tipini yıkın demiyoruz,
ancak insani hale getirilmesini istiyo-
ruz. Mesele ideolojik değil, tamamen
insani taleplerden kaynaklanıyor.
KOCAELİ CEZAEVİ
O.B.: Hastane çıkışından ringe ka-
dar jandarma, sivil polis ve bazı has-
tane personelinin tekme, tokat ve kü-
fürlerine maruz kaldık. Hastaneye gi-
derken önde giden ambulanslar boştu.
Biz balık istifı halinde arkadaki ring
aracında götürüldük. Ring aracı için-
de sürekli dayak yedik. Bir ara ölüm
orucundan vazgeçtim, ancak bir ge-
lişme göremeyince tekrar başladım.
İĞNElJ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
mgm
OBÖR
ftiMB
msmt
İnsan hakları derneği:
2 bine yakın
kişi hâlâ kayıp
İstanbul HaberSer-
visi - İHD Kayıp Ko-
misyonu Sözcüsü Ni-
metTannkuhı, bugün
büyük kısmı Güney-
doğu Anadolu Bölge-
si'nde olmak üzere
Türkiye'de 2 bine ya-
kın kişinin "hâlâ ka-
yıp" olduğunu söyle-
di. Tannkulu, "Gözal-
ünda kaybedilen in-
sanlarm akıbederi hâ-
lâ açıklanmadığı gibi,
kaybetme politikası-
nın devam ettiği gö-
rübnektedir" dedi.
Insan Hakları Der-
neği (IHD) Istanbul
Şubesi, 17-31 Mayıs
Kayıplar Haftası ne-
deniyle dün tHD Is-
tanbul Şubesi'nde
toplantı düzenledi.
"Cumartesi Anneie-
ri" ve kayıp yakınlan-
nın da katıldığı top-.
lantıda konuşan HA-
DEP Silopi ilçe yöne-'
ticileri Serdar Tanış
ile Ebubekir Denizin
bir ifade için çağnl-
dıklan Silopi Jandar-
ma Karakolu'na git-
tikleri 25 Ocak 2001
tarihinden bu yana
kendilerinden haber
ahnamadığını belirten
Tanrıkulu, "Kaybet-
me,yaşam hakkı ihlal-
lerinin en ağır sonucu-
dur. Çünkü kayıp edi-
len kişOerin aDelerine
verflen acı, hiçbir şey
ile ölçülemez" dedi.
Kaybedilen Hüse-
yin Morsümbül'ün
annesi Fatma Mor-
sümbüL "20yıldıroğ-
lıunu anyorum. Dev-
let sanki bizim devleti-
miz değOmiş gibi bizi
hiç dinlemiyor'' dedi.
Zeldye Doğan ise
ailesinden 13 yaşın-
dan 70 yaşına kadar
7 kişinin kayıp oldu-
ğunu belırterek "Bi-
ze korucu olmamız
için baskı vapnlar, biz
kabul etmedik. O ta-
rihten sonra kayıplar
başladı" diye konuş-
tu.
EYAZBENZİN OPERASYONU tDDÎANAMESÎ
Polistenpoliseriişvetsuçlaması
İstanbul Haber Servisi - Akarya-
kıt kaçakçıüğı ve usulsüz kimyevi
madde ıthaline ilişkin başlatılan
"Beyaz Benzin Operasyonu" sonış-
turması kapsamında 9 sanık hak-
kında açılan davanın iddianamesin-
de, eski Kocaeli Emniyet Müdürü
Erdinç Sanalp ile yardımcısı Engin
Can'ın "Rüşvet alma" konusunda
birbirierini suçladıklan belirtildi.
Davada sanıklar-
dan Erdinç San-
alp, Petrol Işleri
Genel Müdür Yar-
dımcısı tbrahim
Şen tutuklu, Pet-
rol Işleri Genel
Müdürü Hüsnü
• Beyaz Benzin Operasyonu
iddianamesinde. yolsuzluğa
adı kanşan emnivet müdürü
ve yardımcısının rüşvet alma
konusunda birbirierini
suçladıklan belirtildi.
Müjdat Bah ve eski Kocaeli Emni-
yet Müdür Yardımcısı Engin Can
ise tutuksuz yargılanıyor.
İstanbul DGM Cumhuriyet Sav-
cısı AB Yorulmaz tarafından hazır-
lanan iddianamede. Ahmet Çeken
adh şahıs tarafından paravan şirket-
ler kullanılarak Hekzan, Toluen ve
White Sprite adh kimyasal madde-
lerin ithal edildiği, bu maddelerin
amacı doğrultusunda kullanılmaya-
rak benzin ve mazota hacim kazan-
dırmak için petrol istasyonlanna sa-
tıldığı ifade edildi.
iddianamede. sanıklardan Nuret-
tin Kuthı'nun ifadesinde. yurtdışın-
dan kaçak olarak getirilen kimyasal
maddelerin pazarlanması karşılı-
ğında dönemin Kocaeli Emniyet
Müdürü Erdinç Sanalp'e, sanık
Burhan Alemdar
vasıtasıyla 60 bin
dolar ' verdiğini
söylediği kayde-
dildi.
Hüsnü Müjdat
Bah ve fbrahim
Şen'in "Cürüm
işlemek amacıyla teşekkül oluştur-
mak", "Rüşvet abnak" suçlanndan
9 ile 29 yıl arasmda ağır hapis ceza-
sına çarptınlması istenen iddiana-
mede, eski Kocaeli Emniyet Müdü-
rü Sanalp ve yardımcısı Engin
Can'ın da "Cürüm işlemek amacıy-
la teşekkül oluşturmak" ve "Rüşvet
almak" suçlanndan dolayı 7 ile 21
yıl arasmda ağır hapis cezası istendi.
İPEKÇİSUtKASTIDAVASINDA YENÎİDDİA
îpekçVyi Enver Ören öldürttii'
İstanbul Haber Servisi - Ünye Ka-
palı Cezaevi'nde tutuklu bulunan
YusufÇeükkaya'nm mektubu üzeri-
ne yeniden açılan Abdi tpekçi su-
ikastı davasının görüldüğü mahke-
meye, cinayete ilişkin bir mektup
gönderildi. Çorum Cezaevi'nde tu-
tuklu bulunduğunu ileri süren Fahri
Kabaca mektubuoda, Milliyet Ga-
zetesi Başyazan Abdi tpekçi'yi, th-
las Holding'in sa-
hibi Enver
Ören'in öldürttü-
ğünü ve cinayete
Ağca'yı azmettir-
diğini öne sürdü.
istanbul 7. Ağır
Ceza Mahkeme-
• Fahri Kabaca, mahkeme
heyetine gönderdiği mektupta,
Ören'in Ipekçi için, 'Ipekçi'yi
öldürtmek için bir adam
bulalım, benden 20 milyon'
dediğini öne sürdü.
si'nde görülen davanın duruşmasına
tutuklu sanık Yusuf Çelikkaya kaOl-
madı. Mahkeme başkanı, Çorum Ce-
zaevi'nde tutuklu bulunduğunu ileri
süren Fahri Kabaca'nm cinayete iliş-
kin 4 sayfalık bir mektup gönderdi-
ğini söyledi. Mektubun cezaevinden
gönderilmediğinin belirlendiğini ifa-
de eden mahkeme başkanı, Kaba-
ca'nın cezaevinde bulunduğunun
tespiti için Çorum Cumhuriyet Baş-
savcılığı'na yazı yazılmasına karar
vererek oturumu erteledi.
Kabaca'nın Mahkeme Başkanı
Adil Güreşçiye yazdığı mektup
özetle şöyle: "1979 yıhnda tstan-
buPdaBabıâüCaddesi'nde buhınan
Nalaşlar Yaymevi'ne gittim. Yayuıe-
vinin sahibi Cengiz Alpay, o yıllar-
da Türkiyegazetesinin sahibive Işık
tarikatnun lideri
olan Enver Ören
ile konuşuyordu.
Ören, İpekçi'nin
bir yazısmdan ra-
hatsız ohnuş, 'Bu
Yahudi dönmesi
bardağı taşırdı, öl-
dürülmesi gerek. Öldürtmek için bir
adam bulalım, benden 20 milyon'
demişti. 1 hafta sonra Mbınetoğlu
Yayjnevi'ne gittiğinıdeise karşı köşe-
de Oren'i,Ağca'yaîpekçi'vi gösterir-
ken gördüm. tpekçi'nin öldü-
rülmesinden sonra yeniden yayıne-
yine gittiğimde ise yayınevi sahibi,
Ören'in benden şüphelendiğini soy-
kyerekbenitchditettL"
Eski Bursa Emniyet ;
Müdürü Ahmet Demir.
Tanıklar: \
Demir,
Evcü'in
uçağını
kullandı
BURSA (Cumhuriyet) - Eski
Bursa Emniyet Müdürü Ahmet
Demir"in, 'görevi ihmal ve kö-
tüye kullanmak' ile 'rüşvet al-
mak' suçlanndan yargılandığı
davaya dün devam edildi. Du-
ruşmada tanık olarak dinlenen
iki emniyet görevlisi. Demir'in.
Erol Evcü'in uçağıyla seyahat
ettiğini doğruladılar.
Bursa 2. Ağır Ceza Mahke-
mesi'nde görülen davanın dün-
kü oturumuna. haklannda 5 yı-
la kadar ağır hapis cezası istc-
mıyle yargılanan tutuksuz s?-
nıklar, eski Bursa Emniyet Mü-
dürü Ahmet Demir. dönemin
Emniyet Müdür Yardımcısı
Şevki Dinçal. Asayiş Şube Mü-
dürü Serdal Ortaç. Asayiş Şu-
be Müdür Yardımcısı Hasan
CemalÖzdeş v e emckli Başko-
miser C emalettin Şen ile polis
memuru Sedat Gül katılmadı.
Demırin avukatları Ferşat
Karaismailoğlu ve NUgün Berk
ile Özdeş'in avoıkatı Soilay De-
mirsu'nun hazırbulunduğu du-
rusmada, " Demir'm, Erol Ev-
cfl'e ait uçakla özel gezOere çık-
00" yönündeki iddialara iliş-
kin olarak tanıklar dinlendi. ,
Evcil'ın uçağryla seyahat
Tanık komıscr Osman Aksüt
1995 ve 1996 yıllannda Bursa
Havaalanf nda görev yaptığmı
belirterek dönemin Emniyet
Müdürü Demir" in sık sık Ev-
cil'e ait uçaklarla tatil yerlerine
seyahat ettiğini iddraetti. Aksüt
aynca, Demir'in 1995 yılı son-
lannda. Trabzonspor'un kendi
stadında oynadığı bir Avrupa
kupası maçını izlemek için 4-5
kişi ile Evcil'e ait 'Fakon* tipi
uçakla Trabzon'a gittığini ileri
sürdü.
Polis memuru Se\da Koçj'çit
de, 1995"te Bursa Havaala-
nı'nda geçicı süreyle görev
yaptığmı belirterek bu süre
içinde Demirin cşiyle birlikte
Evcil'e ait uçakla seyahat etti-
ğini gördüğünü söyledi.
Avukat Ferşat Karaismailoğ-
lu ise tanıkların ifadelerinde
söz ettiği uçağuı E\cil'eait ol-
madığını sa\undu
Mahkeme heyeti. Cumhuri-
yet Savcısı Ba\ram Alba>-
rakın mütalaasını hazırlaması
için süre verilnıesine karar ve-
rerek duruşnıayı erteledi.
Dinlenen tanık polis memur-
lan, Demirin, Evcü'in uçakla-
nnın yanı sıra ANAP Genel
Başkanı Mesut Yıhnaz'ayakın-
lığı ile bilinen işadamı Yalçm
Sünnetçioglu ile DYP Muğla
Mılletvekıli İbrahim ^'azıa•nın
ağabeyi ve Mehmct Ağarın
yakın arkadaşı Hayri YazKi'nın
uçağını da kullandığını ileri
sürdüler.
;
?'*•'$
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
F tipi cezaevleriyle ilgili süren ölüm
oruçlan, ancak yeni ölümler olduğun-
da gündeme geliyor. Kamuoyu bu ce-
zaevlerinde şimdi ne oluyor. pek ilgi-
lenmiyor. Medya da bu konuyu unut-
muş gibi görünüyor. Yann yeni bir ölüm
olduğunda bu konu gündeme gele-
cek, yeniden telefonlar, yazılar, araş-
tırmalar başlayacak. Terörle Mücade-
le Yasası'nın 16. maddesi değiştirildi.
Bu değişikliğin ölüm oruçlarını bitir-
meye yetmeyeceğini, zaten yapılan
değişikliğin de tecridi ve izolasyonu
ortadan kaldırmadığını yazıp söyledik.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk
iseTMY'nin 16. maddesindeki deği-
şikliğin önemli iyileştirmeleri içerdiği-
ni iddia etmişti. Onun istediği deği-
şiklikleryapıldı. Ftipi cezaevlerinden
gelen ailelere, avukatlara, gündelik
yaşama ilişkin bir iyileştırme olup ol-
madığını sordum. Şimdiye kadar hiç-
bir iyileştirme olmadığını söylediler.
Anne ve Babalann Dramı
Henüz ortak mekânların kullanılma-
sına ilişkin bir adım atılmamış. Bu
adımları atmak için Adalet Bakanlığı
neyi bekliyor, anlayabilmiş değilim,
üstelik kanun da değişti.
• • •
Kandıra F Tipi Cezaevi'nde kalan ve
ölüm orucunda bulunan Celal Ge-
zer'in annesi Şemsi Gezer ve baba-
sı Hasan Gezer gazeteye geldiler.
Celal Gezer, kaldığı tek kişilik hücre-
den Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kal-
dırılmıştı. Aileye herzaman olduğu gi-
bi haber verilmemişti. Ziyarete gidin-
ce öğrenmişler ve bunun üzerine has-
taneye gitmişlerdi. Celal'in hastane-
nin bodrum katında yeni açılmış bir
bölüme konulduğunu. iki kolundan
zincirle bağlandığını görmüşlerdi.
Sonrasını Şemsi ve Hasan Gezer şöy-
le anlattılar: "Bizim geldiğimizigörün-
ce askerler, Celal'inzincirieriniçözdü-
ler, altina birsandalye verdiler ve de-
mir parmaklıklann dibine oturftular.
Parmaklıkfann ardından elimiziyavaş-
ça öptü. Hoş geldiniz dedi. Kendisi-
ne şekerve tuz verilmediğinden şikâ-
yet etti. Bizler de yanımızda bizi din-
leyen komutana neden tuz ve şeker
verilmediğinisorduk. O da bize şeker
ve tuz vermeyeceklerini, tedavisinin
yapılacağını söyledi."
Baba Hasan Gezer, daha sonraki
gelişmeteri ise endişeyle aktardı: "Bu
görüşmemiz sırasında oğlum Celal
Gezer'in hafızası yerinde idi. Dokto-
rvyla aynı gün görüştüğümüzde 5-6
hafta hastanede kalacağını söyledi.
Daha sonra görûşmeye gittiğimizde
hastaneden yeniden cezaevine gön-
derildiğini ve iddia edildiği gibi 5-6
hafta degilyalnızca 4 gün tedaviedil-
diğini öğrendik. Yani tedavi edilmedi.
Cezaevinde görüşe gittiğimizde ise
oğlumuzun hafızasını kaybettiğini
gördük. Cezaevi doktoru ve cezaevi
müdürü görüşme sırasında yanımıza
geldiler ve Celal'in bir çocukluk res-
mini getirmemizi, bu hafıza kaybının
da geçici olduğunu söylediler."
Baba Hasan Gezer, endişelerini
şöyte dile getirdi: "Oğlum hastane-
den çıkalı tam40gün oldu. Tedaviye
rağmen hafıza kaybı sürüyor. Bu du-
rum da gösteriyor ki, müdahaleden
sonra tek kişilik hücrelere geri gön-
dermek çözüm değil. Onlann daha
uzun süre hastanede tedavi görme-
si ve gerigönderildiklerinde ise tek ki-
şilik hücrelere konmamalan gerek.
Çünkü tek başlanna kendilerine ba-
kacak bir halde değiller. Aynca, hafı-
za kaybına neden olan bu hastalığın
tedavisinin en büyük etkenlerinden
birisi insani ilişkilerin sürmesi, yanı
hastanın konuşması, çevresiyle te-
mas etmesi. Tek kişilik hücrelerde
böyle birgelişme mûmkün değil. Ay-
nca cezaevinde her şey paraya bağ-
lanmış durumda. Doğru dürüst sıcak
su bile verilmiyor, elektriğin, suyun
parası da zatenzor durumda olan biz-
lere ödetiliyor."
•••
Adalet Bakanı'na buradan yeniden
soruyorum. Terörle Mücadele Yasa-
sı'nın 16. maddesindeki değişiklikten
sonra, bakanlık olarak ne gibi adımlar
atıldı? Cezaevindeki tecrit koşullannın
sona endirilmesi konusunda ne gibi iyi-
leştirmeteryapıldı? Basınademeç ver-
mekle iş bitmiyor, iş yapmak gerekiyor.
Yapılan işleri çok merak ediyorum.