19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA 14 • • •• f\ I J | j | [email protected] Şakir Eczacıbaşı, sorunlan, değişiklikleri ve ÎKSV'deki yapısal değişimi anlattı Festivaflerde kıiz saııcısıKûttür Servisi- iKSV'nin bu yılın ilk etkin- liği, 2O.Uluslararası Istanbul Film Festivali 14 Nisan'da başhyor. Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacı- başı ile sorunlar, değişiklikler, Tiyatro Festiva- li'nin ertelenmesi ve Ayazağa Kültür Merke- zi üzerine konuştuk. - Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi sorunlarla başhyor2001 yıh festivallerine... Başanlı Genel Müdür Melih Fereli aynkh, Türldye büyük bir ekonomik krize girdL ŞAKİR ECZACIBAŞI - Mdih F m ü gerçekten başanlıy- dı. Ama unutraayın ki, IKSV yirmi do- kuzuncu çalışma yı- lına giriyor bu yıl. Sayın Fereli son se- kiz yıldır bizimleydi. 1973'te, Cumhuri- yetin ellinci yıldönü- münde, Nejat Eczaa- başı'nın önderliğinde çok güç bir işin üste- sinden gelinmişti: Ilk Uluslararası Istanbul Festivali üst düzeyde gerçekleştirildi. AKM yangından sonra daha açılmanuştı. Açık Ha- va Tiyatrosu'nun yanı sıra Istanbul'un tarih- sel yapılannda, Rume- lihisarı'nda, Topkapı Sarayı'nda, Arkeoloji Müzesi 'nde konserler verilmiş, operalar, oyun- lar sahneye konmuştu. Jean-Pierre RampaL, Andre Navarra, Yehudi Menuhin gibi sanatçı- lar da ilk festivale katılmışlardı. Aydın Gün, ikinci yıldan başlayarak tam yir- mi yıl iKSV'nin genel müdürlüğünü üstlendi. O dönemde Uluslararası Film Festivali, Tiyat- ro Festivali, Bienal başlatıldı. 1992 yılında, ÎKSV, "UNESCO Büyük Kültür Ödülü" ile onurlandınldı. Sponsorlann desteği yûzde 80'e çıkü Benim de yönetim kurulu başkanı bulundu- ğum Melih Fereli'nin genel müdürlüğü sırasın- da tum festivaller daha da geliştirildi. Ulusla- rarası îstanbul Caz Festivali başlarıldı. Beş fes- tival de dünyanın en önde gelen sanat şenlik- leri arasına girdi. Festivallere katılan sanatçı- lann sayısı yilda 2 bin 500, izleyici sayısı ise 250 bin dolayına ulaştı. Burada özellikle şunu belirtmek istiyorum: Sağlam temeller üstüne kurulmuş, Türkiye kültür ve sanatına katkıda bulunmak için inançla çahşan bilgili, dene- yimli kadrosuyla Istanbul Kültür ve Sanat Vak- fi, 29 yıl birçok bunalımlan, sorunlan göğüs- leyebildi, sürekli gelişerek bugünlere gelebil- di. - Sayın Fereli, Ayazağa Kültür Merkezfnin yapun ve yönetiminin Kültür Bakanhğı'na bn rakılmasına tanık olmamak için istifa ettiğini söylüyor_ ECZACIBAŞI - Sivil toplum kurumlan, inançlanndan, doğru bulduklanndan, yararla- • Ekonomik bunalımın olağanüstü yoğunlaşması, kuruluşlann katkılanyla ilgili beklentimizin gerçekleşmemesine neden olmuştur. Hele, neredeyse hiç destek alamayan Uluslararası Tiyatro Festivali'nin bu koşullarda gelecek yıla ertelenmesi zorunluluğu doğmuştur. Müzik ve Caz Festivalleri'nde ise daha önce programa alınması düşünülen birkaç konsere yer verilmedi, ama yine de yirminin üstünde konser var her birinde. nna kısa sürede uygun düşmese bile, ödün ver- memek zorundadırlar. Bilindiği gibi, Mileni- um Projesi adı verilen, Ayazağa Kültür Mer- kezi, anlaşmaya göre özel kuruluşlann da kat- kılanyla devlet tarafından yaptınlacak. İKSV, inşaatın teknik açıdan sorurnlulugunu üstlene- cek, sonra da 49 yıl süreyle kira karşıhğı ora- yı yönetecekti. Geçen yıl, Kültür Bakanlığı ile ortaya çıkan bir anlaşmazlık sortucunda, Ma- liye Bakanlığı İKSV ile yapılan sözleşmeyi ip- tal etmişti. Ayazağa Kültür Merkezi'nin inşa- at ve yönetim sorumluluğunun İKSV'ye veril- mesinin nedeni, vakfın bunca yıl sanat yöne- timi üstüne edindiği bilgi ve deneyim, ulusla- rarası sanat kuruluşlan ve sanatçılar karşısın- da kazandığı saygınlıktır. Bu nedenle, merke- zin yapılması ve işletilmesi sorumluluğunun ileride yine İKSV'ye verilebileceği umudunu taşıyorum. - Ekonomik krtdn İKSV'yi de ctkiledİRİ gö- rülüyor. Tiyatro Festivali'ni bu yıl ertelemeye, bundan böyle iki yüda bir yapmaya karar ver- mişsiniz? ECZACIBAŞI - ÎKSY dünyada beş ulusla- rarası festival düzenleyen tek kuruluştur. Fes- tivallerin toplam bütçesinin yüzde 70'i spon- sorluk katkılanyla sağlanmaktadır. Gişe geli- ri ancak yüzde 20'yi bulmakta, kamu katkısı ise yüzde 10'un altında kalmaktadır. Son iki yılda ise kamu desteği yüzde 1 'den bile az ol- muştur. Bu nedenle de sponsor kuruluşlann paymm yüzde 80'e çıkanlması zorunluluğu doğmuştur. Ekonomik bunalımın olağanüstü yoğunlaşması, kuruluşlann katkılanyla ilgili beklentimizin gerçekleşmemesine neden ol- muştur. Hele, neredeyse hiç destek alamayan Uluslararası Tiyatro Festivali'nin bu koşullar- da gelecek yıla ertelenmesi zorunluluğu doğ- muştur. 'Yapısal bir değjşim gerçekleştiriyoruz' Gerçekte, bir süredir, Istanbul'daki alryapı eksikliği yüzünden prodüksiyon giderleri çok yüksek olan Bienal le tiyatroyu aym yıla getir- memeyi, Tiyatro Festivali'ni iki yılda bir Bi- enal'le dönüşümlü olarak düzenlemeyi planlı- yorduk. Ekonomik kriz ortamına girilince, bu planm hemen yürürlüğe girmesine, Tiyatro Festivali'nin 2002 yılnıdan başlayarak Delphi, Epidarus, Theater der VVelt Festivali (Beıün), Festival de Theatre des Ameriques (Quebec) ve dünyanın çeşitli kentlerinde yapılan Tîyatro Ofimpiyatlan'nda olduğu gibi, iki yılda bir ya- pılmasma karar verildi. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali, on i- ki yıldır dünya tiyatrosunun seçkin sanatçıla- rmı, yepyeni girişünlerde bulunan, olay yara- tan tiyatro topluluklannı Istanbul'a gerirdi; bi- zim tiyatromuzla, bizim seyirci- mizle onlan buluşturdu. Festi- val, önümüzdeki yıllarda bu ça- lışmalannı daha da yaygınlaştı- rarak sürdürecektir. İKSV yal- nızca dünyada ilgi çeken yapıt- lann Türkiye'de oynanmasını de- ğil, Türkiye'de uluslararası nite- likte gerçekleştirilen oyunlann da yabancı festivallerde daha çok yer alabilmesi için gerekli çalış- malann yapılmasını ıstiyor. - Öteki festivallerde değişiklik- ler yapıkü mı? ECZACIBAŞI-20. Uluslarara- sı Istanbul Film Festivali'ne yirmi bölümden oluşan çok başanlı bir program hazırlandı: Kırk ülkeden 180 film gösterilecek. BertrandTavernier, Vit- torio Taviaıü, Roger Connan gibi büyük yönet- menler de gelıyor festivale... Müzik ve Caz Festivalleri'nde ise, daha ön- ce programa alınması düşünülen birkaç kon- sere yer verilmedi; ama yine de yirminin üs- tünde konser var her birinde. Müzik Festiva- li'nin teması, Italya... Italyan orkestralan, vir- tüözleri, sopranolan ölümünün yüzüncü yıh dolayısıyla Verdi'nin yapıtlannı yorumlaya- caklar. Daha önce özellikle Istanbul'a gelmiş ve büyük ilgi çekmiş olan Capitole de Toulo- use Uhısal Orkestraa yine geliyor bu yıl. Bu orkestra Pekinel'lerle de bir konser verecek. Verdi yıh kapsamında Ravenna Festivali ile yapılan işbirliğı ile dünyanın en ıyi şeflennden sayılan Riccardo Muti yönetiminde La Scala Orkestrası'mn da Istanbul'a gelmesi sağlan- dı.Caz Festivali'nde Sting var, Nick Cave, Di- anne Reeves, Pink Martini, Omara Porruondo gibi sanatçılar var. Bu bunalım yılında Japon uzman Vuko Ha- segavva'nın küratörlüğünü üstlendiği 7. Ulus- lararası Istanbul Bienali'ni de gerçekleştirebi- liyoruz. Yaklaşık bir buçuk milyon dolara va- ran Bienal bütçesinin yüzde 80'ini yabancı sa- nat kuruluşlan karşılıyor. - Önümüzdeki yıOarda, ne gibi değişUdikler olacak Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi'nda? ECZACIBAŞI - Vakıfta yapısal bir değişim gerçekleştiriyoruz şu sırada. Koç, Sabana, Iş Bankası. Doğuş gibi iş yaşamının önde gelen topluluklannm, SanayiOdasıgibi kuruluşlann üst düzey yöneticileri de katılıyor vakfm yö- netim kuruluna. Onlann bilgilerinden, dene- yimlerinden yararlanılarak yepyeni projelerin üstünde çalışıhnaya başlandı bile. Uyumlu bir ekip oyunuyla profesyonelliğe adım atan gençlerle tiyatronun büyüsünü yaşadık Kültür ve sanat kenti: Eskbehir GÜLRtZSURURİ 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü. Eskişehir'deyim. Belediye Başkanı Ydmaz Büyükerşen'ın davetlisiyim. Yıhnaz Bey, 40 yıllık bir rüyayı ger- çeğe dönüştürecek bu gece. 40 yıl sonra, Eskişehir Büyükşehir Beledi- yesi Tepebaşı Şehir Tiyatrosu perde- sini açıyor. Bihnem "yeniden" de- mek uygun olur mu? Armağan edilen küçük kitapçık, bu kentin yıllar süren tiyatro savaşım, o tiyatroya kavuşmak için sessizce sür- dürülen bu inanıhnaz savaşın öykü- sünü, resimlerle bezenmiş olarak su- nuyor bizlere. Çök partili dönemin başlamasıyla iktidara gelen Demokrat Parti'nin ilk icraatı olan Halkevlerinin kapatılma- sı, oradan yetisen genç aydınlann. öğ- retmenlerin bir araya gelerek cumhu- riyetin kültür ve sanat ışığını, bir der- nek çatısı altında devam ettirme ka- ran vermelerine yol açıyor. Işte 40 yıl süren bu mücadele, herkesin oku- ması gereken bir belgesel kitap ol- muş. Satılmıyor, ancak belediyeden temin edilebilir sanıyorum. Istanbul'dan çağnlı bir avuç insan- dık. Bizi götüren otobüsün 4-5 sırası yetmişti hepimize. Birkaç tiyatrocu, iki oyun yazan, iki gazeteci.. hepsi bu. Yemek molası verdiğimiz llhan Tan Tesisleri'nde, acı gerçek tokat gi- bi şakladı yüzümde. 40 kişilik bir sof- ra kurulmuştu bizleri ağırlamak için; ancak bu davete gelemeyenler, gel- meyenler çoğunluktaydı. Gençlik Şehri Eskişehir'in Hayal Kahvesi'nde bekliyordu başkan biz- leri; hoşgeldiniz demek için, yorgun- luk çayı içmek için. Eskişehir çok de- ALdı, Haller Gençlik Merkezi. Bu kompleksin içinin güzelliğini anlatmama imkân yok, görmek gerek. Itirafedeyim, çok kıskandım, neden yaşadığım şehirde böyle bir bina yok? ğişmiş, ciddi bir gelişme var bu üni- versite kentinde. Hayal Kahvesi alı- şık ohnadığımız, çok hoş bir mekân. Bir sokak gibi uzayıp giden uzun av- lusu, iki yanlarda restoran ve disko- su ile bir gençlik cenneti. Hava güzel- di, avludaki masalarda içtik çaylan- mızı. Eskişehir'in çiğböreklerini öz- lemişim. Ankara'dan gehniş olan ba- zı dostlar, tanıdık simalarla sohbet ediyoruz; Ahmet Küflü, Atila Sav, Dinçer Sümer gibi... Sonra 5 yıldızlı bir otel gibi hizmet veren öğretmen- ler evinde biraz dinlenip giysilerimi- zi değiştiriyoruz. Şehrin göbeğinde eski bir sebze- meyve hali vardı. Orası yeni tiyatro binası artık bugün. Sanki Londra'da bir tiyatro binasına girer gibiyim. Muhteşem bir mimari, dünyanın her- hangi bir yerinde nereye kondurursa- nız hayranhk uyandıracak bir yapı. Adı, Haller Gençlik Merkezi. Bu kompleksin içinin güzelliğini anlat- mama imkân yok, görmek gerek. Ti- yatroya büyük bir avludan giriyorsu- nuz ve tiyatronun karşısında bir pub var, adı Shakespeare. Itiraf edeyim, çok kıskandım; neden yaşadığım şe- hirde böyle bir bina yok? Cevap ba- sit: Çünkü bizim bir Yıhnaz Büyü- kerşenimiz yok. "Bir insan dünyayı değiştirebüir'' sözüne ınanınm. Yıl- maz Büyükerşen. bu sözü bana birkaç kez düşündürmüştür. Izleyeceğim oyunu çok iyi biliyo- rum. T^rgut Ozakman'm "Bir Şeh- naz Oyun" adlı müzikli oyunu. Per- de açıldı, oyun başladı, iki dakika sonra ben, uzun zamandır hissetme- diğim bir duygu seline kapıhp kala- kaldun koltuğumda. Oyunu daha ön- ce üç kez izledim değişik topluluklar- dan geçmiş yıllar içinde. t Gözlerinde tiyatro aşkı gördûm' Tiyatro dünyanın en kolektif işle- rinden biridir. Bu oyunda mükemmel bir kolektif çalışma örneği gördüm. Yazanyla, yönetmeniyle, koreogra- fıyla, müziğiyle, kostümüyle, ışıkla- nyla kusursuz bir prodüksiyon. An- cak bem böyle bir yazı yazmaya iten, sahnede izlediğim genç oyuncular ol- du. Yetenekleri, güzelhklen, gençlik- leriyle büyülediler beni. Tiyatro bir büyü ve ben tiyatronun büyüsünü bu gençlerle yeniden yaşadım. Müzikalde sen eğlenmezsen, izle- yici hiç eğlenmez deriz biz. Işte kar- şunda, kızlı erkekli 16 genç var. Yö- netmenlerine inanmışlar, yaptıklan ise inanmışlar, hepsi yükseköğrenim yapmış (çoğu Eskişehir Konserva- tuvan, Ankara Üniversitesi DTCF Ti- yatro Bölümü, Konya Devlet Kon- servatuvan, Bilkent Tiyatro Bölümü mezunu). Bu gençlerin çoğu bu ge- ce, bu yeni tiyatronun sahnesinde profesyonel oluyor. Nasıl uyumlu bir ekip oyunu çıkârdılar, nasıl rollerini giyinmişler, hayran ohnamak elde değil. Beni yıllar, yıllar öncesine, gençliğime götürdüler. O anlatıhnaz tiyatro aşkını gördüm hepsinin göz- lerinde. Hiç mi kusur yoktu? Hayır, söylemeye değmeyen, ufak tefek şey- lerdi bu kusurlar. Bir kusur yoktu de- mek daha doğru benim için. Hepsi dans ediyor, hepsi doğru şarkı söylü- yorlardı. Oyunun sonunda, sanınm "Bravo" diye bağıran ilk kişi bendim. Bravo Ergin Orbey. Bravo Cem tdiz. Bravo müziği yorumlayan mü- zisyenler. Bravo SekuıkBorak. Eme- ği geçen herkese bravo. Ve en büyük bravo Sayın Yıhnaz Büyükerşen'e. 1988 yılında tanıştım Büyüker- şen'le. O zaman Eskişehir Üniversi- tesi Rektörü'ydü. Üniversite kampu- sunda, TV dızilerimiz "Keşanh AB Destanı" ve "Kakhnm Serçesi" için Istanbul'da sesli çekim yapacak stüd- yo bulamadığımız için giöniştik üni- versitenin stüdyolarına. O gün, tek sesli çekim yapacak stüdyo oydu. Muhteşem bir tiyatro binası inşa edi- liyordu kampusun içinde. Opera oy- nanabilecek kapasitede ve bizim AKM'den daha donanımh. Yılmaz Bey'e sevgim, saygım o binayı ge- zerken başladı. Dün gece ona bir kez daha hayran oldum. Estetik zevki, bil- gisi, kültürü, kendi oyunculuk yılla- nndan başlayan tiyatro sevgisi ve ti- yatroya olan, bitmeyen inancı için. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇt Geleceğin Avrupa KÜRÜPÜ Yarın, Sirkeci Gan Büyük Bekleme Salonu'nda, geçen yaz gerçekleştirilen Edebiyat Ekspresi Av- rupa2000 adlı etkinliğin devamı niteliğinde bir top- lantı yapılacak. Avrupa'nın coğrafi sınırian içindeki bütün ülke- lerden gelen yazarlann katıldığı geçen yılki etkin- lik sonunda, yazarlardan Avrupa'nın geleceğine ilişkin görüşlerini içeren birer metin yazmalan is- tenmişti. Yüze yakın yazann Avrupa üzerine metinlerini içeren kitabın yayın hazırlıklan Berlin'de sürdürü- lüyor. Yann Sirkeci Gan'nda gerçekleşecek toplantı- da Edebiyat Ekspresi'ne katılan Türk, Âlman, Avusturyalı, Yunan, Kıbnslı ve Azeri yazarlar, Av- rupa'nın geleceği üzerine tartışacaklar. • • • Çok dilli ve çok kültürlü bugünkü Avrupa nasıl Birleşik Avrupa'ya dönüşecek? Buradaki temel sorun; Birieşmiş Avrupa'ya gi- den yolun küresel, tek kültürlü bir birtik mi, yoksa Avrupa'nın her köşesinin kültür zenginliklerini ko- ruyup geliştirebilecegi çok kültürlü bir birlik mi ola- cağıdır. Yeryüzündeki bütün insanlann aynı biçimde dü- şünmesi ve davranmasına yönelik tek kültürlülük girişimi, insanlığın yüzyıltar boyunca biriktirdikle- rinin unutulması, yerine kolay tüketilen günlük ve geçici bir kültüre teslim olmayı getirecektir. Avrupa'nın biriiğinin tarihsel kökenleri, Avrupa uluslannın ilerleme yolunda birbirlerini izlemiş ol- malanndadır. Avrupa'daki hiçbir ulus, bir başka- andaki geJişmelerin gerisinde kalmak istememiş- tir. Rönesans, Italya'da başlamış ama kısa sürede tüm Avrupa'ya yayılmıştır. Aydınlanma felsefesi Fransa'da ortaya çıkmış, ama kısa sürede Avru- pa'nın öteki uluslannı da ateşiyle sarmıştır. Manc, yapıtlannı Almanca yazmış, ama onun düşünce- lerinden etkilenmedik ülke kalmamıştır. Bu eşza- manlılık her alanda vardır. "Art Nouveau" tipi ya- pıiar Paris'te de vardır. Riga'da da, Istanbul'da da. Avrupa kentleri ve ülkeleri farklılıklan ve benzer- likleri uyum içinde olabilen kentler ve ülkelerdir. Bi- reylerin ve kültürlerin Avrupa'da serbest dolaşımı Avrupa Topluluğu düşüncesiyle birlikte ortaya çık- mış bir olgu değildir. Yüzyıllardır Avrupa'da birey- ler ve kültürler birbirteri içinde dolaşıyor, birbirle- rini etkiliyor. Avrupa edebiyatı, Avrupa resmi, Avrupa mima- risi vb. deyimler Avrupa Topluluğu düşüncesinden çok önce kullanılan ve hayatta karşılığı olan de- yişlerdi. Leonardo'dan başlayıp Rilke'yedek Av- rupa kültürüne damgasını vurmuş büyük sanatçı- lann hayatlanna bakmak onlann içinden çıktıklan toplumlann dışmda, aynı zamanda nasıl birer Av- rupalı olduklannı da bizlere anlatır. Bugünün Avrupası'nda küresel kültür denilen tek boyutlu, derinliksiz kültürel yaygınlaşmanın önüne geçilmesi, Avrupa'nın kültür geleceği ba- kımından birincil görevdir. Bu görev yalnız şu anki Avrupa Birliği ülkelerin- de değil, tüm ülkelerde eğitim kurumlannda ger- çekleştirilecek reformlarla yeni kuşaklann Avrupa kültürüne daha bağlı olarak yetiştirilmeleriyle ola- naklıdır. Avrupa kültürel mirası, insanlığın sahip olduğu en ileri kültürel düzeydir. Bu kültür Avrupa'nın her bireyi için temel eğitim değerindedir. Kültürel değerlerini yitirmiş bir Avrupa'nın, yer- yüzünün geleceğinde etkin bir rolü olabilecegini düşünemeyiz. Avrupa'nın kültürel kimliğıni yitir- mesi, insanlığın kültürel geçmişini yitirmesiyle eş- değetiidir. Mafyaya karşı panzehir: Şiir • CATANIA (AA) - Italyan şairler, Sicilya halkını şiirle kaynaştırmak ve adayı mafya imajından kurtarmak amacıyla bir ay süren bir etkinliğe katıldı. 'Fiumara d'arte' adlı kültür derneğinin girişimiyle, 1 Mart-1 Nisan arasında 50 dolayında şair Sicilya bölgesini trenle dolaştı. 'Şairler trende' sloganıyla Catania kenti merkez ahnarak düzenlenen etkinliğe katılan şairler arasında Edoardo Sanguenti, Mario Luzi, Mana Luisa Spaziani, Luciano Erba, Valentino Zeichen ve Nico Orengo gibi tanınmış isimler yer aldı. Trende ve öğle yemeklerinde yapılan sohbetler sırasında Italyan şairler, Türkiye'den Nâzım Hikmet ve Bülent Ecevit'i önemli şairler olarak gördüklerini dile getirdiler. 'Fiumara d'arte' derneğinin başkanı ve etkinliğin tek finansmanı olan Antonio Presti de bu etkinlik için 'kirli olmayan sözcükleri ancak şairler sunabileceği için' onlan seçtiğini belirtti. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle