Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA
14
• • ••
f\ I J | j | [email protected]
Şakir Eczacıbaşı, sorunlan, değişiklikleri ve ÎKSV'deki yapısal değişimi anlattı
Festivaflerde kıiz saııcısıKûttür Servisi- iKSV'nin bu yılın ilk etkin-
liği, 2O.Uluslararası Istanbul Film Festivali 14
Nisan'da başhyor. Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfi Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacı-
başı ile sorunlar, değişiklikler, Tiyatro Festiva-
li'nin ertelenmesi ve Ayazağa Kültür Merke-
zi üzerine konuştuk.
- Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi sorunlarla
başhyor2001 yıh festivallerine... Başanlı Genel
Müdür Melih Fereli aynkh, Türldye büyük bir
ekonomik krize girdL
ŞAKİR ECZACIBAŞI - Mdih F m ü
gerçekten başanlıy-
dı. Ama unutraayın
ki, IKSV yirmi do-
kuzuncu çalışma yı-
lına giriyor bu yıl.
Sayın Fereli son se-
kiz yıldır bizimleydi.
1973'te, Cumhuri-
yetin ellinci yıldönü-
münde, Nejat Eczaa-
başı'nın önderliğinde
çok güç bir işin üste-
sinden gelinmişti: Ilk
Uluslararası Istanbul
Festivali üst düzeyde
gerçekleştirildi. AKM
yangından sonra daha
açılmanuştı. Açık Ha-
va Tiyatrosu'nun yanı
sıra Istanbul'un tarih-
sel yapılannda, Rume-
lihisarı'nda, Topkapı Sarayı'nda, Arkeoloji
Müzesi 'nde konserler verilmiş, operalar, oyun-
lar sahneye konmuştu. Jean-Pierre RampaL,
Andre Navarra, Yehudi Menuhin gibi sanatçı-
lar da ilk festivale katılmışlardı.
Aydın Gün, ikinci yıldan başlayarak tam yir-
mi yıl iKSV'nin genel müdürlüğünü üstlendi.
O dönemde Uluslararası Film Festivali, Tiyat-
ro Festivali, Bienal başlatıldı. 1992 yılında,
ÎKSV, "UNESCO Büyük Kültür Ödülü" ile
onurlandınldı.
Sponsorlann desteği yûzde 80'e çıkü
Benim de yönetim kurulu başkanı bulundu-
ğum Melih Fereli'nin genel müdürlüğü sırasın-
da tum festivaller daha da geliştirildi. Ulusla-
rarası îstanbul Caz Festivali başlarıldı. Beş fes-
tival de dünyanın en önde gelen sanat şenlik-
leri arasına girdi. Festivallere katılan sanatçı-
lann sayısı yilda 2 bin 500, izleyici sayısı ise
250 bin dolayına ulaştı. Burada özellikle şunu
belirtmek istiyorum: Sağlam temeller üstüne
kurulmuş, Türkiye kültür ve sanatına katkıda
bulunmak için inançla çahşan bilgili, dene-
yimli kadrosuyla Istanbul Kültür ve Sanat Vak-
fi, 29 yıl birçok bunalımlan, sorunlan göğüs-
leyebildi, sürekli gelişerek bugünlere gelebil-
di.
- Sayın Fereli, Ayazağa Kültür Merkezfnin
yapun ve yönetiminin Kültür Bakanhğı'na bn
rakılmasına tanık olmamak için istifa ettiğini
söylüyor_
ECZACIBAŞI - Sivil toplum kurumlan,
inançlanndan, doğru bulduklanndan, yararla-
• Ekonomik bunalımın olağanüstü yoğunlaşması,
kuruluşlann katkılanyla ilgili beklentimizin
gerçekleşmemesine neden olmuştur. Hele, neredeyse hiç
destek alamayan Uluslararası Tiyatro Festivali'nin bu
koşullarda gelecek yıla ertelenmesi zorunluluğu
doğmuştur. Müzik ve Caz Festivalleri'nde ise daha önce
programa alınması düşünülen birkaç konsere yer verilmedi,
ama yine de yirminin üstünde konser var her birinde.
nna kısa sürede uygun düşmese bile, ödün ver-
memek zorundadırlar. Bilindiği gibi, Mileni-
um Projesi adı verilen, Ayazağa Kültür Mer-
kezi, anlaşmaya göre özel kuruluşlann da kat-
kılanyla devlet tarafından yaptınlacak. İKSV,
inşaatın teknik açıdan sorurnlulugunu üstlene-
cek, sonra da 49 yıl süreyle kira karşıhğı ora-
yı yönetecekti. Geçen yıl, Kültür Bakanlığı ile
ortaya çıkan bir anlaşmazlık sortucunda, Ma-
liye Bakanlığı İKSV ile yapılan sözleşmeyi ip-
tal etmişti. Ayazağa Kültür Merkezi'nin inşa-
at ve yönetim sorumluluğunun İKSV'ye veril-
mesinin nedeni, vakfın bunca yıl sanat yöne-
timi üstüne edindiği bilgi ve deneyim, ulusla-
rarası sanat kuruluşlan ve sanatçılar karşısın-
da kazandığı saygınlıktır. Bu nedenle, merke-
zin yapılması ve işletilmesi sorumluluğunun
ileride yine İKSV'ye verilebileceği umudunu
taşıyorum.
- Ekonomik krtdn İKSV'yi de ctkiledİRİ gö-
rülüyor. Tiyatro Festivali'ni bu yıl ertelemeye,
bundan böyle iki yüda bir yapmaya karar ver-
mişsiniz?
ECZACIBAŞI - ÎKSY dünyada beş ulusla-
rarası festival düzenleyen tek kuruluştur. Fes-
tivallerin toplam bütçesinin yüzde 70'i spon-
sorluk katkılanyla sağlanmaktadır. Gişe geli-
ri ancak yüzde 20'yi bulmakta, kamu katkısı
ise yüzde 10'un altında kalmaktadır. Son iki
yılda ise kamu desteği yüzde 1 'den bile az ol-
muştur. Bu nedenle de sponsor kuruluşlann
paymm yüzde 80'e çıkanlması zorunluluğu
doğmuştur. Ekonomik bunalımın olağanüstü
yoğunlaşması, kuruluşlann katkılanyla ilgili
beklentimizin gerçekleşmemesine neden ol-
muştur. Hele, neredeyse hiç destek alamayan
Uluslararası Tiyatro Festivali'nin bu koşullar-
da gelecek yıla ertelenmesi zorunluluğu doğ-
muştur.
'Yapısal bir değjşim gerçekleştiriyoruz'
Gerçekte, bir süredir, Istanbul'daki alryapı
eksikliği yüzünden prodüksiyon giderleri çok
yüksek olan Bienal le tiyatroyu aym yıla getir-
memeyi, Tiyatro Festivali'ni iki yılda bir Bi-
enal'le dönüşümlü olarak düzenlemeyi planlı-
yorduk. Ekonomik kriz ortamına girilince, bu
planm hemen yürürlüğe girmesine, Tiyatro
Festivali'nin 2002 yılnıdan başlayarak Delphi,
Epidarus, Theater der VVelt Festivali (Beıün),
Festival de Theatre des Ameriques (Quebec) ve
dünyanın çeşitli kentlerinde yapılan Tîyatro
Ofimpiyatlan'nda olduğu gibi, iki yılda bir ya-
pılmasma karar verildi.
Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali, on i-
ki yıldır dünya tiyatrosunun seçkin sanatçıla-
rmı, yepyeni girişünlerde bulunan, olay yara-
tan tiyatro topluluklannı Istanbul'a gerirdi; bi-
zim tiyatromuzla, bizim seyirci-
mizle onlan buluşturdu. Festi-
val, önümüzdeki yıllarda bu ça-
lışmalannı daha da yaygınlaştı-
rarak sürdürecektir. İKSV yal-
nızca dünyada ilgi çeken yapıt-
lann Türkiye'de oynanmasını de-
ğil, Türkiye'de uluslararası nite-
likte gerçekleştirilen oyunlann
da yabancı festivallerde daha çok
yer alabilmesi için gerekli çalış-
malann yapılmasını ıstiyor.
- Öteki festivallerde değişiklik-
ler yapıkü mı?
ECZACIBAŞI-20. Uluslarara-
sı Istanbul Film Festivali'ne yirmi
bölümden oluşan çok başanlı bir
program hazırlandı: Kırk ülkeden
180 film gösterilecek. BertrandTavernier, Vit-
torio Taviaıü, Roger Connan gibi büyük yönet-
menler de gelıyor festivale...
Müzik ve Caz Festivalleri'nde ise, daha ön-
ce programa alınması düşünülen birkaç kon-
sere yer verilmedi; ama yine de yirminin üs-
tünde konser var her birinde. Müzik Festiva-
li'nin teması, Italya... Italyan orkestralan, vir-
tüözleri, sopranolan ölümünün yüzüncü yıh
dolayısıyla Verdi'nin yapıtlannı yorumlaya-
caklar. Daha önce özellikle Istanbul'a gelmiş
ve büyük ilgi çekmiş olan Capitole de Toulo-
use Uhısal Orkestraa yine geliyor bu yıl. Bu
orkestra Pekinel'lerle de bir konser verecek.
Verdi yıh kapsamında Ravenna Festivali ile
yapılan işbirliğı ile dünyanın en ıyi şeflennden
sayılan Riccardo Muti yönetiminde La Scala
Orkestrası'mn da Istanbul'a gelmesi sağlan-
dı.Caz Festivali'nde Sting var, Nick Cave, Di-
anne Reeves, Pink Martini, Omara Porruondo
gibi sanatçılar var.
Bu bunalım yılında Japon uzman Vuko Ha-
segavva'nın küratörlüğünü üstlendiği 7. Ulus-
lararası Istanbul Bienali'ni de gerçekleştirebi-
liyoruz. Yaklaşık bir buçuk milyon dolara va-
ran Bienal bütçesinin yüzde 80'ini yabancı sa-
nat kuruluşlan karşılıyor.
- Önümüzdeki yıOarda, ne gibi değişUdikler
olacak Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi'nda?
ECZACIBAŞI - Vakıfta yapısal bir değişim
gerçekleştiriyoruz şu sırada. Koç, Sabana, Iş
Bankası. Doğuş gibi iş yaşamının önde gelen
topluluklannm, SanayiOdasıgibi kuruluşlann
üst düzey yöneticileri de katılıyor vakfm yö-
netim kuruluna. Onlann bilgilerinden, dene-
yimlerinden yararlanılarak yepyeni projelerin
üstünde çalışıhnaya başlandı bile.
Uyumlu bir ekip oyunuyla profesyonelliğe adım atan gençlerle tiyatronun büyüsünü yaşadık
Kültür ve sanat kenti: Eskbehir
GÜLRtZSURURİ
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü.
Eskişehir'deyim. Belediye Başkanı
Ydmaz Büyükerşen'ın davetlisiyim.
Yıhnaz Bey, 40 yıllık bir rüyayı ger-
çeğe dönüştürecek bu gece. 40 yıl
sonra, Eskişehir Büyükşehir Beledi-
yesi Tepebaşı Şehir Tiyatrosu perde-
sini açıyor. Bihnem "yeniden" de-
mek uygun olur mu?
Armağan edilen küçük kitapçık, bu
kentin yıllar süren tiyatro savaşım, o
tiyatroya kavuşmak için sessizce sür-
dürülen bu inanıhnaz savaşın öykü-
sünü, resimlerle bezenmiş olarak su-
nuyor bizlere.
Çök partili dönemin başlamasıyla
iktidara gelen Demokrat Parti'nin ilk
icraatı olan Halkevlerinin kapatılma-
sı, oradan yetisen genç aydınlann. öğ-
retmenlerin bir araya gelerek cumhu-
riyetin kültür ve sanat ışığını, bir der-
nek çatısı altında devam ettirme ka-
ran vermelerine yol açıyor. Işte 40
yıl süren bu mücadele, herkesin oku-
ması gereken bir belgesel kitap ol-
muş. Satılmıyor, ancak belediyeden
temin edilebilir sanıyorum.
Istanbul'dan çağnlı bir avuç insan-
dık. Bizi götüren otobüsün 4-5 sırası
yetmişti hepimize. Birkaç tiyatrocu,
iki oyun yazan, iki gazeteci.. hepsi
bu. Yemek molası verdiğimiz llhan
Tan Tesisleri'nde, acı gerçek tokat gi-
bi şakladı yüzümde. 40 kişilik bir sof-
ra kurulmuştu bizleri ağırlamak için;
ancak bu davete gelemeyenler, gel-
meyenler çoğunluktaydı.
Gençlik Şehri Eskişehir'in Hayal
Kahvesi'nde bekliyordu başkan biz-
leri; hoşgeldiniz demek için, yorgun-
luk çayı içmek için. Eskişehir çok de-
ALdı, Haller
Gençlik
Merkezi. Bu
kompleksin
içinin güzelliğini
anlatmama
imkân yok,
görmek gerek.
Itirafedeyim,
çok kıskandım,
neden yaşadığım
şehirde böyle bir
bina yok?
ğişmiş, ciddi bir gelişme var bu üni-
versite kentinde. Hayal Kahvesi alı-
şık ohnadığımız, çok hoş bir mekân.
Bir sokak gibi uzayıp giden uzun av-
lusu, iki yanlarda restoran ve disko-
su ile bir gençlik cenneti. Hava güzel-
di, avludaki masalarda içtik çaylan-
mızı. Eskişehir'in çiğböreklerini öz-
lemişim. Ankara'dan gehniş olan ba-
zı dostlar, tanıdık simalarla sohbet
ediyoruz; Ahmet Küflü, Atila Sav,
Dinçer Sümer gibi... Sonra 5 yıldızlı
bir otel gibi hizmet veren öğretmen-
ler evinde biraz dinlenip giysilerimi-
zi değiştiriyoruz.
Şehrin göbeğinde eski bir sebze-
meyve hali vardı. Orası yeni tiyatro
binası artık bugün. Sanki Londra'da
bir tiyatro binasına girer gibiyim.
Muhteşem bir mimari, dünyanın her-
hangi bir yerinde nereye kondurursa-
nız hayranhk uyandıracak bir yapı.
Adı, Haller Gençlik Merkezi. Bu
kompleksin içinin güzelliğini anlat-
mama imkân yok, görmek gerek. Ti-
yatroya büyük bir avludan giriyorsu-
nuz ve tiyatronun karşısında bir pub
var, adı Shakespeare. Itiraf edeyim,
çok kıskandım; neden yaşadığım şe-
hirde böyle bir bina yok? Cevap ba-
sit: Çünkü bizim bir Yıhnaz Büyü-
kerşenimiz yok. "Bir insan dünyayı
değiştirebüir'' sözüne ınanınm. Yıl-
maz Büyükerşen. bu sözü bana birkaç
kez düşündürmüştür.
Izleyeceğim oyunu çok iyi biliyo-
rum. T^rgut Ozakman'm "Bir Şeh-
naz Oyun" adlı müzikli oyunu. Per-
de açıldı, oyun başladı, iki dakika
sonra ben, uzun zamandır hissetme-
diğim bir duygu seline kapıhp kala-
kaldun koltuğumda. Oyunu daha ön-
ce üç kez izledim değişik topluluklar-
dan geçmiş yıllar içinde.
t
Gözlerinde tiyatro aşkı gördûm'
Tiyatro dünyanın en kolektif işle-
rinden biridir. Bu oyunda mükemmel
bir kolektif çalışma örneği gördüm.
Yazanyla, yönetmeniyle, koreogra-
fıyla, müziğiyle, kostümüyle, ışıkla-
nyla kusursuz bir prodüksiyon. An-
cak bem böyle bir yazı yazmaya iten,
sahnede izlediğim genç oyuncular ol-
du. Yetenekleri, güzelhklen, gençlik-
leriyle büyülediler beni. Tiyatro bir
büyü ve ben tiyatronun büyüsünü bu
gençlerle yeniden yaşadım.
Müzikalde sen eğlenmezsen, izle-
yici hiç eğlenmez deriz biz. Işte kar-
şunda, kızlı erkekli 16 genç var. Yö-
netmenlerine inanmışlar, yaptıklan
ise inanmışlar, hepsi yükseköğrenim
yapmış (çoğu Eskişehir Konserva-
tuvan, Ankara Üniversitesi DTCF Ti-
yatro Bölümü, Konya Devlet Kon-
servatuvan, Bilkent Tiyatro Bölümü
mezunu). Bu gençlerin çoğu bu ge-
ce, bu yeni tiyatronun sahnesinde
profesyonel oluyor. Nasıl uyumlu bir
ekip oyunu çıkârdılar, nasıl rollerini
giyinmişler, hayran ohnamak elde
değil. Beni yıllar, yıllar öncesine,
gençliğime götürdüler. O anlatıhnaz
tiyatro aşkını gördüm hepsinin göz-
lerinde. Hiç mi kusur yoktu? Hayır,
söylemeye değmeyen, ufak tefek şey-
lerdi bu kusurlar. Bir kusur yoktu de-
mek daha doğru benim için. Hepsi
dans ediyor, hepsi doğru şarkı söylü-
yorlardı. Oyunun sonunda, sanınm
"Bravo" diye bağıran ilk kişi bendim.
Bravo Ergin Orbey. Bravo Cem
tdiz. Bravo müziği yorumlayan mü-
zisyenler. Bravo SekuıkBorak. Eme-
ği geçen herkese bravo. Ve en büyük
bravo Sayın Yıhnaz Büyükerşen'e.
1988 yılında tanıştım Büyüker-
şen'le. O zaman Eskişehir Üniversi-
tesi Rektörü'ydü. Üniversite kampu-
sunda, TV dızilerimiz "Keşanh AB
Destanı" ve "Kakhnm Serçesi" için
Istanbul'da sesli çekim yapacak stüd-
yo bulamadığımız için giöniştik üni-
versitenin stüdyolarına. O gün, tek
sesli çekim yapacak stüdyo oydu.
Muhteşem bir tiyatro binası inşa edi-
liyordu kampusun içinde. Opera oy-
nanabilecek kapasitede ve bizim
AKM'den daha donanımh. Yılmaz
Bey'e sevgim, saygım o binayı ge-
zerken başladı. Dün gece ona bir kez
daha hayran oldum. Estetik zevki, bil-
gisi, kültürü, kendi oyunculuk yılla-
nndan başlayan tiyatro sevgisi ve ti-
yatroya olan, bitmeyen inancı için.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇt
Geleceğin Avrupa
KÜRÜPÜ
Yarın, Sirkeci Gan Büyük Bekleme Salonu'nda,
geçen yaz gerçekleştirilen Edebiyat Ekspresi Av-
rupa2000 adlı etkinliğin devamı niteliğinde bir top-
lantı yapılacak.
Avrupa'nın coğrafi sınırian içindeki bütün ülke-
lerden gelen yazarlann katıldığı geçen yılki etkin-
lik sonunda, yazarlardan Avrupa'nın geleceğine
ilişkin görüşlerini içeren birer metin yazmalan is-
tenmişti.
Yüze yakın yazann Avrupa üzerine metinlerini
içeren kitabın yayın hazırlıklan Berlin'de sürdürü-
lüyor.
Yann Sirkeci Gan'nda gerçekleşecek toplantı-
da Edebiyat Ekspresi'ne katılan Türk, Âlman,
Avusturyalı, Yunan, Kıbnslı ve Azeri yazarlar, Av-
rupa'nın geleceği üzerine tartışacaklar.
• • •
Çok dilli ve çok kültürlü bugünkü Avrupa nasıl
Birleşik Avrupa'ya dönüşecek?
Buradaki temel sorun; Birieşmiş Avrupa'ya gi-
den yolun küresel, tek kültürlü bir birtik mi, yoksa
Avrupa'nın her köşesinin kültür zenginliklerini ko-
ruyup geliştirebilecegi çok kültürlü bir birlik mi ola-
cağıdır.
Yeryüzündeki bütün insanlann aynı biçimde dü-
şünmesi ve davranmasına yönelik tek kültürlülük
girişimi, insanlığın yüzyıltar boyunca biriktirdikle-
rinin unutulması, yerine kolay tüketilen günlük ve
geçici bir kültüre teslim olmayı getirecektir.
Avrupa'nın biriiğinin tarihsel kökenleri, Avrupa
uluslannın ilerleme yolunda birbirlerini izlemiş ol-
malanndadır. Avrupa'daki hiçbir ulus, bir başka-
andaki geJişmelerin gerisinde kalmak istememiş-
tir.
Rönesans, Italya'da başlamış ama kısa sürede
tüm Avrupa'ya yayılmıştır. Aydınlanma felsefesi
Fransa'da ortaya çıkmış, ama kısa sürede Avru-
pa'nın öteki uluslannı da ateşiyle sarmıştır. Manc,
yapıtlannı Almanca yazmış, ama onun düşünce-
lerinden etkilenmedik ülke kalmamıştır. Bu eşza-
manlılık her alanda vardır. "Art Nouveau" tipi ya-
pıiar Paris'te de vardır. Riga'da da, Istanbul'da da.
Avrupa kentleri ve ülkeleri farklılıklan ve benzer-
likleri uyum içinde olabilen kentler ve ülkelerdir. Bi-
reylerin ve kültürlerin Avrupa'da serbest dolaşımı
Avrupa Topluluğu düşüncesiyle birlikte ortaya çık-
mış bir olgu değildir. Yüzyıllardır Avrupa'da birey-
ler ve kültürler birbirteri içinde dolaşıyor, birbirle-
rini etkiliyor.
Avrupa edebiyatı, Avrupa resmi, Avrupa mima-
risi vb. deyimler Avrupa Topluluğu düşüncesinden
çok önce kullanılan ve hayatta karşılığı olan de-
yişlerdi. Leonardo'dan başlayıp Rilke'yedek Av-
rupa kültürüne damgasını vurmuş büyük sanatçı-
lann hayatlanna bakmak onlann içinden çıktıklan
toplumlann dışmda, aynı zamanda nasıl birer Av-
rupalı olduklannı da bizlere anlatır.
Bugünün Avrupası'nda küresel kültür denilen
tek boyutlu, derinliksiz kültürel yaygınlaşmanın
önüne geçilmesi, Avrupa'nın kültür geleceği ba-
kımından birincil görevdir.
Bu görev yalnız şu anki Avrupa Birliği ülkelerin-
de değil, tüm ülkelerde eğitim kurumlannda ger-
çekleştirilecek reformlarla yeni kuşaklann Avrupa
kültürüne daha bağlı olarak yetiştirilmeleriyle ola-
naklıdır.
Avrupa kültürel mirası, insanlığın sahip olduğu
en ileri kültürel düzeydir. Bu kültür Avrupa'nın her
bireyi için temel eğitim değerindedir.
Kültürel değerlerini yitirmiş bir Avrupa'nın, yer-
yüzünün geleceğinde etkin bir rolü olabilecegini
düşünemeyiz. Avrupa'nın kültürel kimliğıni yitir-
mesi, insanlığın kültürel geçmişini yitirmesiyle eş-
değetiidir.
Mafyaya karşı panzehir: Şiir
• CATANIA (AA) - Italyan şairler, Sicilya
halkını şiirle kaynaştırmak ve adayı mafya
imajından kurtarmak amacıyla bir ay süren
bir etkinliğe katıldı. 'Fiumara d'arte' adlı
kültür derneğinin girişimiyle, 1 Mart-1 Nisan
arasında 50 dolayında şair Sicilya bölgesini
trenle dolaştı. 'Şairler trende' sloganıyla
Catania kenti merkez ahnarak düzenlenen
etkinliğe katılan şairler arasında Edoardo
Sanguenti, Mario Luzi, Mana Luisa
Spaziani, Luciano Erba, Valentino Zeichen ve
Nico Orengo gibi tanınmış isimler yer aldı.
Trende ve öğle yemeklerinde yapılan
sohbetler sırasında Italyan şairler, Türkiye'den
Nâzım Hikmet ve Bülent Ecevit'i önemli
şairler olarak gördüklerini dile getirdiler.
'Fiumara d'arte' derneğinin başkanı ve
etkinliğin tek finansmanı olan Antonio Presti
de bu etkinlik için 'kirli olmayan sözcükleri
ancak şairler sunabileceği için' onlan
seçtiğini belirtti.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I