22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA OLAYLAR. V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Boru Hattı ve Türk Boğazlan -l- PENCERE CündÜZ AYBAY Hukukçu-Kaptan R usya Federasyo- nu'nun Hazar Deni- zı kuzeyinden (Ten- giz'den), Karadeniz kıyısındaki Novo- rossisk'e uzanan ye- ni boru-çizgisini (pipe-line hattını) açtığını açıklaması haberi, bizim medyamızda çarpıcı başlıklarla ve abartılı'biçimde verildi; "Eyvah, Tirk Boğazlan elderi gidiyor" kay- gılanna yol açtı. Kamuda ve özellikle Istanbul'da yaşayan insanlarda haklı korkulara, kaygılara yol açan bu haberden son- ra. akıl kanştuan açıklamalar, yorum- lar birbirini izledi; bunlardan çok kisa alıntılar yaparak bilgimizi taze- leyelim: • 28 Mart 2001 tarihli Cumhuri- yetten (s. 8): "Denizrihk Müsteşar- bğı yetkilileri, Boğazlar'dan geçiri- lecek tankerlerin yaşı, boyutlan ko- nusunda smııiamalar öngörüldüğü- nü kaydettiler. • 28 Mart 2001 günü bir TVprog- ramından: Denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğ- lu(mealen): "Geçmekisteyecektan- kerler için boy sınıriaması ve başka önkmler için çahşma yapmalan hu- susunda Denizciük Müsteşarhğı'na tafimat verdim." • 29 Mart 2001 tarihli (tngiliz De- nizdlikveHavaahkGazetea^LJcyd's Iistten: Bakan Ramazan Mirzaoğ- lu, TV'de yaptığı bir konuşmada, Türk Boğazlan 'ndan geçecek tanker- lerle ilgili olarak bazı kısıtlamalar ge- tirileceğıni belirtti, ancak Montrö Sözleşmesi hükümleri varken ve Türk Boğazlan 'nın sulan "uhıslara- rasısu" sayılıricen böyle kısıtlama- lar nasıl yapılabilir? (Bay Bffl Sd- lars'in haber makalesinden özetlen- miştir.) •31 Mart2001 tarihKHâniyet'ten (N. Hacıoğhı'nun Moskova'dan ver- diği haber) (31 Mart 2001 günkü Cumhuriyet'te de aynı haberbiraz da- ha kısa olarak yer aldı): "Vladimir Putin'in- rinngmanı ve yaıtbmcısı V Kalyujini, 'Türkiye'ninboğazlar trafiğinı engelleme veya kısıtlama hakkı yoktur' dedL* "Boğazbr'dan yılda 50 milyon ton petrol taşmryor. Tengiz-Novorossisk petrol boru haü tamanlamıylaçahşmayabaşlaııdığiD- da 50 milyon tona 67 milyon ton da- ha eklenmiş olacak." "Ankara'nm (Ramazan Mirzaoğ- hı'nun) 'Boğazlar'dan petrol geçir- me limitleri konusunda trafık kısıt- lama hakkımızı saklı tutuyoruz' açık- lamasma yamtveren Kalyujini şun- lan söyledi: ~ Buradaönemliofaınşu. Tûrkiye güvenlik gerekçesiyle yeni düzenİemelere gider, bu düzenkme- ler petrol taşnnacıhğmı engeüer ha- kdegelebilhu." • 1 Nisan 2001 günkü Cumhuri- yette M. Balbay, yazdığı makalede şunlan belirtiyor (özetlenmiştir): - 1938'de Boğazlar'dan 5.601 ge- migeçti. - 90'h yıllann sonunda 51.000 ge- migeçti. - Baülı ûlkeler belli bir yaşın üs- tündeki gemileri limanlanna almı- yor; büyük tankerlerin kıyı yerleşim yerlerinin 200 milden daha yakını- na gelmesine izin vermiyor. - Türkiye'nin.. ağırlaşan duruma göre yeni düzenleme yapması gere- kiyor. • 2 Nisan 2001 tarihli Cumhuri- yet'ten (Dışişleri Bakanhğı Sözcû YanhmasıBay Diriöz'ün açıklama- lanndan): " „ Boğaztar'ın petrol yolu olarak kııHanıhnaıaııı kahııl ptmgypfpgimİ77 en üst dûzeyde çok çeşHö vesilelerie düe getirflmiştir. Deniz vohıyla pet- rol vetehfikefiınaddetaşıınacıhğının yaratacağıçevrefelakederikonusun- da, uluslararası kamuoyunda hassa- siyet mevcuttur. Bu hibarla herkesin TûrkBoğazlan'nayöneliktehMkenm hflmri içmrienldnğnna_ manıynnız." "Türkiye'nin alacağı önkmkr" başlığı altında da şunlar belirtiliyor: - Radarla trafık izleme sistemi ya- şama geçirilecek. - Gemilere kılavuz alma zorunlu- luğugetirilecek(!). - Gemi boylan yeniden sınıflandı- nlacak vb. Bütün bu ve benzeri haberler ve yorumlann, konuya bir ölçüde bil- gi sahibi (aşina) olanlann bile aklı- nı kanştırdığını gözlemliyoruz. Hep- sinde de önemli gerçek payı olan bu haber ve yorumlar önemli yanlışlık- lar da içeriyor. Konu, özetlenmesi ve yalınlaşü- nlması zor bir konudur; hukuksal, si- yasal, denizcilik teknığıne ilışkin yanlan vardır. Deniz kazalan ve özellikle tan- ker kazalan oldukça, Batı ülkele- rinde süratle yeni önlemler alm- makta, kurallara yeni kurallar ek- lenmektedir. Özellikle tanker kaza- lannın yol açnğı sorunlaria ilgili bir- kaç uluslararası sözleşme vardır ve bunlar durmadan değişikliğe uğra- maktadır. Geçen hafta Baltık Denizi'nde bir şileple çarpışan 30 bin ton petrol yüklü tankerden 1.900 ton petrolün açık denize akması bile büyük bir çevre felaketi olarak belirtiliyor; bundan önceki son kaza "Erika" tankeri kazasıydı ve "Erika" olayı üzerine binlerce sayfa rapor yazıldı- ğı ve yoğun tartışmalar yapüdığuıı görüyoruz. (1979'daki "Indepeden- ta" tankeri kazasında denize dökü- len ve yanan petrol 95 bin tondu! 13.3.1994 "Nasaa" tankeri kazasın- da denize dökülen ve yanan 2000 ton kadardı.) Bu konuyla ilgili olarak s< lerin kamuda yarattığı ted gidermek ve celişkili ya görülen görüşlerin yarattığ nıklığı bir ölçüde gidermek şu öznel (subjektif) sorulara verile- bilecek şu yanıtlan sunalım: 1- Türk Boğazlan'nm hukuksal statüsünü (rejimi) belirleyen nedir? Türk Boğazlan'nm hukuksal sta- tüsünü belirleyen başhca belge Mont- rö Sözleşmesi'dir (Monsöz), ancak rejimin omurgasmı Monsöz belir- lerse de bir bütün olarak rejim, baş- ka uluslararası sözleşmeler ve te- amül hukuk ile şekillenir. (Türk Bo- ğazlan'yla ilgili hüküm içeren öte- ki uluslararası sözleşmelere ömek olarak COLREG ve MARPOL di- ye kısaltılan sözleşmeleri belirtebi- liriz.) 2- Türk Boğazlan üzerinde Tür- kiye'nin egemenük yetldsi var nudır, varsa "tam" mıdır? 1923 Boğazlar Sözleşmesi'nde, Türkiye'nin Türk Boğazlan'mn su- lan ve bazı yakın kara kesimleri üze- rindeki egemenlik yetkisi geniş öl- çüde sınırlanmıştı. 1936'da Monsöz'le Türkiye, gerek Türk Boğazlan'nm sulan ve gerek kıyı kesimleri üzerinde tam egemen- liğe kavuştu. 3. soruya yanıt ve son- rasuıı yannki yazımda bulacaksmız. ARADABİR Av. BURHANEDDİN AKOAĞ Eski Sakarya Milletvekili Sayın Erdal İnönü'ye... Sayın Inönü, ben 1950 yılında CHP'nin demok- ratik bir seçimle iktidan devretmesinden sonra Sa- karya'da Cumhuriyet Halk Partisi'ne girdim. 10 yıl Sakarya'da CHP ll Başkanlığı yaptım. Is- met Inönü'nün "siyaset okulu'nda eğitim gör- düm. Sayın Ismet Inönü'nün, 7 Mayıs 1972 tarihinde CHP Genel Başkanlığı'ndan aynlıp Yalova Termal Oteli'ne gittiği sene, ben yine seçilmiş CHP Sakar- ya ll Başkanı idim. Kendilerini ailemle zryaret ettim. "Siz CHP'den aynldınız. Biz şimdi ne yapacağız" dedim. Irkildi. Az da yüksek sesle, "Akdağ, CHP'de gücün yettiği kadar mücadele edeceksin. Politi- ka dürüst ve namuslu insanlann vatandaşlık gö- revidir. Sizler bu görevden kaçarsanız, doğru ol- maz. Daha sonra sizler bundan çok sıkıntı çeker- siniz" dedi. Ismet Paşa'nın bu sözleri hâlâ kulak- lanmda çınlamaktadır. Sayın Erdal Inönü, CHP'de sahte delege yazıl- ması, seçimle gelen CHP teşkilatlannın feshi, Sa- yın Ecevk, Deniz Baykal, Hayrettin Uysal ve Ali Topuz yönetimi zamanında başlamıştır. Ben 1965-1969 yıllan arasında yine Sakarya'da CHP ll Başkanı olarak seçildim. Bu arada, üç kez CHP Genel Merkezi ve Ecevit tarafından görevden alındım. Bugün CHP Genel Merkezi Bülent Ecevit tara- fından dışlanmış, Tony Blair görüntülü ve Edeba- I sevdalılan tarafından işgal edilmiştir. Ben CHP'nin son kuruftayında bu durumu gör- düğüm için CHP teşkilatına kaydımı yaptırmadım. Şu an sizler gibi tarafsız, fakat memleketin içinde bulunduğu duruma çok üzülen bir kimseyim. Sayın Erdal Inönü, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, kuzu postuna bürünmüş kurtlar, banka kasalan ve devletin "peteklerinden" bal çalan an- lar, "tahkatlann da iyisi vardır" diyen ve ahiret yo- lunda kanat çırpan güvercinler, tazeyeşil otlan bol bol yiyip semiren atlar, türbanı "bayrak" yapıp Cum- huriyet'in temellerine dinamit koymayı hedefleyen seçilmişlerin elindedir. Bu kişiler tüm Türk milleti- nin malvariıklannı, küreselleşme ve IMF kıskacı al- tında haraç mezat satmaktadırtar. Bugün Türkiye uçurumun eşiğine gelmiştir. IMF emrinde çalışan Kemal Derviş'ler bu memleketi kurtaramazlar. Bu memleket, sizler gibi "Kuvayi Milliye" ruhuna sahip, tam bağımsızlığa inanan, gerçekleri Türk milletine anlatacak ve Türk milleti- nin kayrtsız şartsız güvenebileceği, namuslu ve bil- gili devlet adamlan tarafından kurtanlabilir. Sayın Erdal Inönü, Ankara Anıtkabır'de yatan Is- tiklal Savaşı kurmaylanna yakışır olabilmek, onla- n huzura kavuşturmak istiyorsak, sizlerin ve arka- daşlannızın hep biriikte göreve gelmeniz gerekir. Polrtika, askerlik gibi kırtsal bir vatandaşlık gö- revidir. Kurmaylar zamanlamayı yerinde yaparlar- sa, çok zahmetii olsa da zafer ve kurtuluşa ulaşı- lacaktır. Türk milleti hem ç»k onuriu hem de çok feda- kârdır, yeter ki yöneticilere güvenebilsin. Sevgi ve saygılanmla. Bir Rektörün Çanakkale Hukuk Savaşı... Prof. Dr.A. Mete TUNÇOKU ODTÜ Acılı Bir Coğrafyanın, Mitolojiden Siyasete Hüzünlü Öyküsü 3îarran ve ^ırat' ın Bin \fı((ık Dramı Şanüuıfa'nın, Harran'ın, GAFın destanı... fiu konutarda her zaman L'"''*'-<''X&. başvurulacok bir başucu kitabı, göznuru ootölmüş, ağulardon sOzûlmöş bir başucu kitabı...' YAYINCIUK LTD. CcnatNadirSL No: 9Kat 1 CağaloğlüjlsL TeL (212p1193 95 Faks: (212) 527 9847 1 0 Kasım 1992'de, Ça- nakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne, zama- nın Cumhurbaşkanı Tür- gut Özaltarafından Ku- rucu Rektör olarak atandım. Ye- ni kurulmuş bir üniversitede se- çün olmayacağı için, yasa gere- ği üçlü kararname ile atanmam doğaldı. Bu görev için önerilip atanışımın temel gerekçesi ise; Çanakkale'yi iyi tammam ve Çanakkale Savaşlan Tarihi'ne ilişkin bılimsel çalışmalanmdı. Aynca, daha önce ODTÜ'de, uzun yıllar yöneticilik yapmış- trnı. Çağdaş bir üniversitenin ne olduğunu ve nasıl olması gerek- tiğini iyi biliyordum. Böylece, Atatûrk'ün "Biz Anafartalar'da birdar-ülfunun(Ünh^nüe)gon> dük" dediği bu kutsal vatan kö- şesüıde, şanlı geçmişine yara- şır, Atatürkçü çizgide çağdaş bir üniversite kurabilmek için, bir avuç idealist arkadaşımla birük- te, heyecanla işe koyulduk. Ni- tekim kısa sürede, sınırlı maddi olanaklarla çok şeyler gerçek- leştirdik. Nitelikli (kaliteli) bir akademik ve yönetsel kadro ohış- turduk. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ni bugün de ayak- ta tutan güçlü temelleri atıp ana birimleri kurduk. Bunlan yapar- ken de hukuka ve aklnı ilkeleri- ne bağlı kaldık. Ancak, göreve gelişimden kı- sa bir süre sonra, yapmak iste- diklerimizin çoğunu tamamla- yamadan, dönemin DYP'h' 4 Ça- nakkale Milletvekilınin girişimi ve yeni Cumhurbaşkanı Sn. De» mirel'in onayı iie, ani bir siya- sal kararla, 14 Kasun 1993'te Kurucu Rektörlük görevinden alnıdmı. Bu şekilde ve aceleyle görev- den alınışımızın temel nedenle- ri şunlardı: 1. DYP'li milletvekillerinin "her ilçeye ve hemen birer yûk- sekokul ve fakühe açıhnasın yo- lundaki ısrarlı isteklerini ger- çekleştiremedik. Kaliteli bir eği- timin temel koşullannın ohnayı- şı ve tek yerleşkeli bir üniversi- te kurulmasına ilişkin öncelikü hedeflerimiz nedeniyle kendile- rinden zaman istedık; olmadı, kabuletmediler. 2. Üniversiteye hizmetli- me- mur ve akademik eleman ahnır- ken olabildiğince yansız hare- ket ederek yazıh-sözlü sınavla- n temel aldık. Siyasûerdengelen aksi yöndeki isteklere direndik. 3. Ve son olarak, çeşitli ihale ve alımlarda, yasalan titizlikle uyguladık. Devletin, ülkenin çı- karlannı koruduk. Bu konular- da daha sonra arkamızdan denil- diğigibi: M NeyemesmibDdikne deyedinnesinL." Kısacası, Atatürkçü çizgide çağdaş bir üniversite kurmakta, hukuka bağlılıkta ve dürüstlük- te ısrarlı olduk. Sonraki inanılmaz gelişmeler: tlk alınış sonrası Danıştay 8. Da- iresi, başvurumuzu dikkate ala- rak tekrar göreve iade karan ver- di. Ancak, Danıştay'ın bu kara- nna karşın, sadece 21 gün son- ra, yine siyasilerin girişimi ve Sn. DemireFin imzasıyla görev- den alındım. Tekrar Danıştay'a başvurum üzerine bu kez 5. Da- ire, beni göreve iade etti. Kısa bir süre sonra, DYP'li 4 milletveki- linin ısrarlı baskılanyla, tekrar, aynı şekilde görevden alındım. Kısacası, bir yandan Yüce Mah- keme Danıştay beni göreve iade ediyor,diğeryandan siyasiler gp- revden aldınyordu. tş traji- ko- mik bir oyuna dönüsmüştü. Bu arada, DYP'li milletvekil- lerinin önerisi ile yerimize ata- nan öbür iki kurucurektör,ya- zık ki faridı bir yol izlediler. Si- yasilerle, "tam bir uyum ve is- briğiiçinde'' çabşarak inanılma- yacak bir hızla, her ilçeye birer yüksekokul ve fakülte açıp, üni- versıteyi darmadağın ettiler. Tüm kadrolar aceleyle ve siyasi öl- çülerle alınan yetersiz eleman- larla dolduruldu. Üniversite gırt- lağına kadar siyasete bulaştınl- dı. Eğitimin düzeyi de doğaldır ki, çok geriledi. Yüzlerce genç, Çanakkale Onsekiz Mart Üniver- sitesi'nden, liseden edindikleri bilgi ve kültürü bile unutarak mezun olmaya başladı. Hiç önemsenmeyen tepki ve eteştiriler: Kuşkusuz bu olup bi- tenlere Çanakkale kamuoyu baş- ta olmak üzere, çok geniş bir çevreden tepkiler geldi: Çanak- kale Belediye Mecüsi ve Çanak- kale Barosu'nun yanı sıra tüm si- vil kuruluşlar peş peşe bildiriler yayımlayıp gelismelen kınadılar, açık tavır koydular. Dahası, siya- sflerin destekveteşvildvle, hak- lamda asdsız suçlamalaryaynn- layan yerel bir gazete akyhine açüğunız davanm savunmasuu, gönüOü olarak Çanakkale Ba- rosu avukatian yükkndL. Öte yandan Türkiye genelinde tep- kiler de oldu. Cumhuriyet gaze- tesi başta olmak üzere birçok gazetede, Çanakkale Onsekiz Mart Oniversitesi'nde olanlan sert dille eleştiren yazılar çıktı. Sayın Ühan Selçuk ve rahmetli Ahmet Taner Kışlah, köşelerin- de bu konuyu ele alıp tartıştılar. Ne var ki, siyasiler tüm bu eleş- tirileri ve uyanlan hiç dikkate al- madılar. Her vesileyle "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devkti- dir" diyen Cumhurbaşkanı Sn. Demirel ve Çankaya'dan da "nk" çıkmadı... Ancak, Çanakkale halkı ilk genel seçimlerde tepki ve du- yarlılığını, çok anlamlı bir şe- kilde sergiledi: Bir önceki se- çimde 4'ü de DYP'den çıkan mil- letvekillerinden, 3 'ü seçilemedi. Sadece birisi ve o da, yürürlük- teki seçim sisteminin yardımıy- la kılpayı farkla seçilebildi. Oy- lar partiler arasında dağıldı. Geç gelen adakt, adakt mi?: Danıştay 8. Daire, peş peşe al- dıklan kararlarla 14 Ekim 1993 tarihli ve Cumhurbaskanı De- mirel'in ünzasmı taşıyan kara- nyla, Kunıcu Rektörlük göre- vinden ahnışımı "-hukuka, hak- kaniyete ve kamu yararma biz- met gerekkrine uyarhk görül- mediği'' gerekçesiyle iptal ede- rek, davalı daireler Milli Eğitim Bakanhğı ve Başbakanlığı, mad- di ve manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Davalı daireler bu karara itiraz ederek bozuhnası- m istedi; Danıştay ise her sefe- rinde ve oybirliğiyle, ilk karann- da ısrar etti. Ve bu süreç 7 yıldır sürmekte idi. Sonunda, Danıştay tdari Da- va Daireleri Genel Kunılu 10 Mart 2000 tarihinde, kesin ka- ran verdi. Ve 8. Daire'nin oybir- liğiyle aldığı iptal kararaıı; "da- yandığı hukuki ve yasal neden- ler karşısmda bozulmasını ge- rektirir nftetikte" gönneyerek gene oybirliği ile onayladı. Da- valı daıreler bu karara da itiraz ettiler ancak Danıştay bu ıtirazı da kabul etmeyerek 1 Aralık 2000 tarihinde ve yine oybirli- ğiyle aldığı karar ile düzeltme is- temini reddetti. Böylece Çanak- kale'de verilen hukuk savaşı an- cak 7 yılda tamamlanabildi... Yanıt veremediğim sorular: Yukanda özetle sunulan ve ina- nılması güç ama gerçek olaylar- dan sonra ben, şimdi bir aydın ve özellikle de 23 yıldır üniver- sitede Hukukun TemelKavram- lan dersini veren bir hukuk ho- cası olarak, şu temel sorulan so- rup, yanıt bekliyorum: 1. Siyasal erkin, eğitim ku- rumlan olan üniversitelere bu derece müdahale edebilmesi, çağdaş hukuk ve Devlet anlayı- şıyla ne derece uyuşmaktadır? 2. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin içine düşürüldü- ğü durumun; gençlerin yeterli eğitim almadan mezun oluşlan- nm, boşa giden onca zaman ve emeğin sorumlulan kimlerdir? Yaptıklarmın bedeli kendilerin- den sorulamayacak mıdn-? 3. Böylesine ağu 1 ve geç çalı- şan yargı sistemi, kötü amaçlı- lann çıkarlanna işlemekte değil midir? Benim durumumda ol- duğu gibi, tam 7 yıl sonra gelen adalet, adalet midir? Neye, ne kadar yararu olur? 4. Elbette, Kurucu Rektörlük süresinin 2 yıl olup, bu sürenin çoktan bittiğini ve yeniden o gö- reve atanmamın olanaksız oldu- ğunu biliyorum. Ancak, hukuka aykırılığı yargıca birkaç kez onaylanan siyasal bir idari karar- la elimden, adeta gasp olunarak alınan Kurucu Rektörlük görev vehizmet hakkım ne olacak? Ka- çu-dığnnız nıce fırsat, Çanakka- le'ye kazandıramadığunız onca güzel şey ve boşa giden emek- ler geri getirilecek mi? 5. Peş peşe görevden alınarak karşı karşıya bırakıldığım zorluk- lar, onur kıncı durum, göğüsle- mek durumunda bırakıldığım onca endişe, elem, yılgınlık ve kırgınhk ne olacak? Ya kınlan ki- şiük ve meslek gururum?... tç- ten bir şekildeAtatürkçü bir çiz- gideçağdaşbir üniversite kurmak için büyük özverileıie çaba har- camanın, bunu > aparken akla ve hukukun temel ilkelerine sadık kalmanın; dürüst olmanın be- dehnin bu mu olması gerekirdi? Bazı hukukçular; Avrupa tn- san Haklan Mahkemesi'ne baş- vurmamı, böylece Türkiye Cum- huriyeti Devleti'nden yüklü bir tazminat alabileceğimi belirti- yorlar. Ne var ki, benim sorunum hiçbir zaman devletimle ve ül- kemle obnadığı için, o seçene- ği düşünmedim, düşünmeyece- ğim de... Son söz olarak şunu söylemek istenm: Bütün bu olup bitenler Çanakkale halkına ve kuruhışu- nu ne umutlarla bekkdiği Onse- kiz Mart Üniversitesi'ne de yö- nelikdeğil mklir?..Onun içindir ki, yürüttüğüm bu 7 yıllık hu- kuk savaşı; benim olduğu kadar, ÇanakkaleKlerin ve hukukun üs- tünlüğüne inananlann da savaşıdır. Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA'NIN ANISINA ÇARŞAMBA TOPLANTILARI YENİ EKONOMtK PROGRAMIN DEĞERLENDtRtLMESt Konuşmacı Dr. ATTtLA KARAOSMANOĞLU (Eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı) Sunuş Dr. NUR ÖZMEL AKIN (Boğaziçi Üniversitesi öğretim Görevlisi) 25 Nisan 2001 Çarşamba 18.00 - 20.00 TARIK ZAFER TUNAYA Kültür Merkezi (Eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi - Tün'el) ADANA 5. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/359 Davacı Zerrin lyigün vekili Av. Mııstafa Şimşek tara- fından davalı Kadir lyigün aleyhine açüan nafakanın arttınlması davasında: Dava dilekçesinde gösterilen davalı Kadir lyigün'ün adresine çıkartılan dunışma günü davetiyesinin bila teb- liğ iade edildiği, yaptınlan adres araştırümasında da açık adresi tespıt edılemediğinden davalıya duruşma gününün ilanen tebliğine karar venlmiş olduğundan; Davalı Kadir lyigün'ün duruşmanın atılı bulunduğu 4.6.2001 günü saat 9.55'de mahkememız duruşma salo- nunda hazır bulunması, gelmediği veya vekif de gön- dermedıği takdirde yokluğunda duruşmalara devam olunarak karar verileceğı davalı Kadir îyıgün'e daveti- ye yerine kaim olmak üzere üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 22463 KÜITUCS&NAT |I1I1)M3I«7I DÜ5ÜN SAUNESI Nâzım Hikmet - BÎR ÇÎFT SÖZÜMÜZ Yöneten: Mahmut Gdk^oz Oynayın: Mumtaz Sevınç 23-24-25-26 Nisan Saat: 20.30 HerSabah Aynaya Bakmalı... ı Cumhuriyet'in dünkü sayısını okurken dördün- -JCÜ sayfayı açtım. Ali Sirmen'in yazısının başlığı: "Hödük Şovinizminden U Dönüşû". Ne olmuş?.. Olayı biliyorsunuz; Kenan Evren'in temel hukuk kurallannı hiçe sayarak kurduğu TDK'nin (Türk Dil Kurumu) yeni marifetini duymayan kalmadı; Kurum, Anadolu'daki tarihsel adlan değiştirmeyi öngörü- yor Patara 'Ovagelmiş' olacak.. Olimpos da 'Uludağ'.. Ve bu minval üzerine milliyetçilik gösterisi yap- maya kalkışıyor TDK!.. Ecevit işin farkına vardığı için son dakikada bu ilkel girişim durduruluyor. Sirmen diyor ki: "Içler acısı bir durumla karşı karşıyayız. Dışan- dan para almak için, parayı verecekler tarafından yapılması söylenen 15 yasal değişikliği kabul et- mek zorunda olan bir ülke, tarihi yetierin adlannı değiştirerek, tarihin izlerini silerek kendini koruya- cak ve ulusal bihiğini pekiştirecek, öyie mi?,." Ali Sirmen'in yaztsını okurken gözüm sayfanın sa- ğına kaydı; bitişik sütundaki habere takıldım. • Haberin başlığı: "Atatürk milliyetçiliği MHP'yi kızdırdı". Okuyalım haberi: •ANKARA (ANKA) - MitliEğitim Bakanlığı'rvn 'öğ- retmen Andı'nda/o Türk milliyetçiliği' ifadesini 'Ata- türk milliyetçiliği' olarak değiştirmesine koalisyon ortağı MHP'den tepki geldi. MHP Istanbul Millet- vekili Bozkurt Yaşar Oztürk, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun yanıtlaması istemiyle bir yazılı soru önergesi vererek öğretmen Andı'nda- ki bu değişikliğin nedenıni sordu." MHP'nin 'milliyetçilik' üzerine duyariığı biliniyor. Ama bu hangi milliyetçiliktir?.. • 'Milliyetçilik', çıkış noktasında 1789 Devrimi'yle vurgulanabilen bir ileri içerik taşır. Birey kendisini bir 'ümmefın değil, 'm/7/ef'in üyesi gibi duyumsa- maya başlarsa, demokratik toplumun taşlannı dö- şemeye hazır duruma gelir. Avrupa'da kilise öğre- tisinin iktidan böyle yıkıldı; din devletini aşmanın itici gücü böyle oluştu; laiklik böyle kuruldu; 'kul'un 'birey'e dönüşmesi "insan haklan bildirisi'nin ya- zılmasına yol açtı. Atatürk milliyetçiliğinin içeriği, Ulusal Kurtuluş Savaşı ve laiklik devrimiyle özdeş olduğundan 'kul'un 'birey'e ulaşmasında ilerici bir aşamadır. • Ya Türk-lslam Sentezi'nl benimsemiş olanlann milliyetçiliği?.. Ya ırkçılığa dönük milliyetçilik?.. Milliyetçilik bir değil ki... 'öğretmen Andı'nda 'Atatürk milliyetçiliği' de- yişinin kullanılması yerii yerindedir; ama, hele şu sırada MHP'nin milliyetçilikten söz açması insanı şaşırtmıyor mu?.. Hangi milliyetçilik kardeşim?.. ••-* ^ •>*< ^ Ülke üç kuruş otuz paraya satılırken tarihsel yer- lerin adlannı değiştirerek, Atatürk milliyetçiliğine karşı çıkarak milliyetçi olunabilir mi?.. MHP'nin her sabah aynaya bakıp kendi kendi- sini sorgulaması gerekmiyor mu?.. otopsiA V yayınevi İMZA GÜNLERİ JV a ATTILA ILHAN 25 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA - SAAT 16:00 Arkadaş Kültür Merkezi - Beyoğlu İŞTÂNBUL 5. İCRA DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT DosyaNo: 2000/16577 Borçlu: Yücel Muhtar Kazaz Ordu Cad. N: 99/B Yeşılyurt/lzmir Kambiyo senetleri (çek, poliçe ve emre muharrer se- net) üzennde hacız yolu ile yapılacak takip taleplerin- de ödeme emri (Örnek No: 163) 1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikamet- gâhı: Danonesa Tikveşli Süt Ürünleri San. Tic. AŞ. Av. Necat Polatcan, Aşiretefendı Cad. Piyasa Han. 11/13 Sirkeci/lst. 2- Alacağın Türk parası ile tutan, faiz miktan ve iş- lemeye başladığı gün: 4.806.000. 000. TL 3.10.2000 ta- rih ve yüzde 70 faız ile. 3- Senet ve tarihi: 6.4.2000 keşideli 1.200.000.000 TL ve 18.4.2000 keşideli 2.311. 000.000 TL'lik iki adet bono. Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 25 gün içinde öde- meniz, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğini haiz değılse, keza takip dayanağı senet altındakı imza- nın size ait olmadığı iddiasında iseniz 20 gün içinde açıkça bir dilekçe ile Tetkık Mercii Hâkimliği'ne bildir- meniz, aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın siz- den sadır olmuş sayılacağı, unzanızı haksız yere inkâr ederseniz senede dayanan takip konusu alacağın yüzde 10'u oranında para cezasuıa mahkûm edileceğiniz, borçlu olmadıguıız veya borcun itfa veya imhal edildi- ği veya alacağın zamanaşımına uğradığı hakkında itıra- znıız varsa bunu sebeplen ile biriikte 20 gün içinde Tet- kik MCTCİİ Hâkimliği'ne bir dilekçe ile bildirerek tetkik merciinden itırazınızın kabulüne dan" bir karar geörme- diğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edılmediği ve borç ödenmediğı takdirde 25 gün içinde 74. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, bu- lunmazsanız hapis ile tazyik olunacağınız, hiç mal be- yanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulu- nursanız hapis ile cezalandınlacağınız ihtar olunur. Basın: 22227 Tûrkiye Gazetealer Cemiyeti'nin yayınladıjj günlük Bizim Gazete IJte sorunlama ilişkin raporlanyia, araşttrmalanyta, köşe yazılanyia, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenti okumak ıçın abone olun. Tet 0212.51106 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle