Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA
OLAYLAR. V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Boru Hattı ve Türk Boğazlan -l- PENCERE
CündÜZ AYBAY Hukukçu-Kaptan
R
usya Federasyo-
nu'nun Hazar Deni-
zı kuzeyinden (Ten-
giz'den), Karadeniz
kıyısındaki Novo-
rossisk'e uzanan ye-
ni boru-çizgisini (pipe-line hattını)
açtığını açıklaması haberi, bizim
medyamızda çarpıcı başlıklarla ve
abartılı'biçimde verildi; "Eyvah,
Tirk Boğazlan elderi gidiyor" kay-
gılanna yol açtı.
Kamuda ve özellikle Istanbul'da
yaşayan insanlarda haklı korkulara,
kaygılara yol açan bu haberden son-
ra. akıl kanştuan açıklamalar, yorum-
lar birbirini izledi; bunlardan çok
kisa alıntılar yaparak bilgimizi taze-
leyelim:
• 28 Mart 2001 tarihli Cumhuri-
yetten (s. 8): "Denizrihk Müsteşar-
bğı yetkilileri, Boğazlar'dan geçiri-
lecek tankerlerin yaşı, boyutlan ko-
nusunda smııiamalar öngörüldüğü-
nü kaydettiler.
• 28 Mart 2001 günü bir TVprog-
ramından: Denizcilikten sorumlu
Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğ-
lu(mealen): "Geçmekisteyecektan-
kerler için boy sınıriaması ve başka
önkmler için çahşma yapmalan hu-
susunda Denizciük Müsteşarhğı'na
tafimat verdim."
• 29 Mart 2001 tarihli (tngiliz De-
nizdlikveHavaahkGazetea^LJcyd's
Iistten: Bakan Ramazan Mirzaoğ-
lu, TV'de yaptığı bir konuşmada,
Türk Boğazlan 'ndan geçecek tanker-
lerle ilgili olarak bazı kısıtlamalar ge-
tirileceğıni belirtti, ancak Montrö
Sözleşmesi hükümleri varken ve
Türk Boğazlan 'nın sulan "uhıslara-
rasısu" sayılıricen böyle kısıtlama-
lar nasıl yapılabilir? (Bay Bffl Sd-
lars'in haber makalesinden özetlen-
miştir.)
•31 Mart2001 tarihKHâniyet'ten
(N. Hacıoğhı'nun Moskova'dan ver-
diği haber) (31 Mart 2001 günkü
Cumhuriyet'te de aynı haberbiraz da-
ha kısa olarak yer aldı): "Vladimir
Putin'in- rinngmanı ve yaıtbmcısı
V Kalyujini, 'Türkiye'ninboğazlar
trafiğinı engelleme veya kısıtlama
hakkı yoktur' dedL* "Boğazbr'dan
yılda 50 milyon ton petrol taşmryor.
Tengiz-Novorossisk petrol boru haü
tamanlamıylaçahşmayabaşlaııdığiD-
da 50 milyon tona 67 milyon ton da-
ha eklenmiş olacak."
"Ankara'nm (Ramazan Mirzaoğ-
hı'nun) 'Boğazlar'dan petrol geçir-
me limitleri konusunda trafık kısıt-
lama hakkımızı saklı tutuyoruz' açık-
lamasma yamtveren Kalyujini şun-
lan söyledi: ~ Buradaönemliofaınşu.
Tûrkiye güvenlik gerekçesiyle yeni
düzenİemelere gider, bu düzenkme-
ler petrol taşnnacıhğmı engeüer ha-
kdegelebilhu."
• 1 Nisan 2001 günkü Cumhuri-
yette M. Balbay, yazdığı makalede
şunlan belirtiyor (özetlenmiştir):
- 1938'de Boğazlar'dan 5.601 ge-
migeçti.
- 90'h yıllann sonunda 51.000 ge-
migeçti.
- Baülı ûlkeler belli bir yaşın üs-
tündeki gemileri limanlanna almı-
yor; büyük tankerlerin kıyı yerleşim
yerlerinin 200 milden daha yakını-
na gelmesine izin vermiyor.
- Türkiye'nin.. ağırlaşan duruma
göre yeni düzenleme yapması gere-
kiyor.
• 2 Nisan 2001 tarihli Cumhuri-
yet'ten (Dışişleri Bakanhğı Sözcû
YanhmasıBay Diriöz'ün açıklama-
lanndan):
" „ Boğaztar'ın petrol yolu olarak
kııHanıhnaıaııı kahııl ptmgypfpgimİ77
en üst dûzeyde çok çeşHö vesilelerie
düe getirflmiştir. Deniz vohıyla pet-
rol vetehfikefiınaddetaşıınacıhğının
yaratacağıçevrefelakederikonusun-
da, uluslararası kamuoyunda hassa-
siyet mevcuttur. Bu hibarla herkesin
TûrkBoğazlan'nayöneliktehMkenm
hflmri içmrienldnğnna_ manıynnız."
"Türkiye'nin alacağı önkmkr"
başlığı altında da şunlar belirtiliyor:
- Radarla trafık izleme sistemi ya-
şama geçirilecek.
- Gemilere kılavuz alma zorunlu-
luğugetirilecek(!).
- Gemi boylan yeniden sınıflandı-
nlacak vb.
Bütün bu ve benzeri haberler ve
yorumlann, konuya bir ölçüde bil-
gi sahibi (aşina) olanlann bile aklı-
nı kanştırdığını gözlemliyoruz. Hep-
sinde de önemli gerçek payı olan bu
haber ve yorumlar önemli yanlışlık-
lar da içeriyor.
Konu, özetlenmesi ve yalınlaşü-
nlması zor bir konudur; hukuksal, si-
yasal, denizcilik teknığıne ilışkin
yanlan vardır.
Deniz kazalan ve özellikle tan-
ker kazalan oldukça, Batı ülkele-
rinde süratle yeni önlemler alm-
makta, kurallara yeni kurallar ek-
lenmektedir. Özellikle tanker kaza-
lannın yol açnğı sorunlaria ilgili bir-
kaç uluslararası sözleşme vardır ve
bunlar durmadan değişikliğe uğra-
maktadır.
Geçen hafta Baltık Denizi'nde bir
şileple çarpışan 30 bin ton petrol
yüklü tankerden 1.900 ton petrolün
açık denize akması bile büyük bir
çevre felaketi olarak belirtiliyor;
bundan önceki son kaza "Erika"
tankeri kazasıydı ve "Erika" olayı
üzerine binlerce sayfa rapor yazıldı-
ğı ve yoğun tartışmalar yapüdığuıı
görüyoruz. (1979'daki "Indepeden-
ta" tankeri kazasında denize dökü-
len ve yanan petrol 95 bin tondu!
13.3.1994 "Nasaa" tankeri kazasın-
da denize dökülen ve yanan
2000 ton kadardı.)
Bu konuyla ilgili olarak s<
lerin kamuda yarattığı ted
gidermek ve celişkili ya
görülen görüşlerin yarattığ
nıklığı bir ölçüde gidermek
şu öznel (subjektif) sorulara verile-
bilecek şu yanıtlan sunalım:
1- Türk Boğazlan'nm hukuksal
statüsünü (rejimi) belirleyen nedir?
Türk Boğazlan'nm hukuksal sta-
tüsünü belirleyen başhca belge Mont-
rö Sözleşmesi'dir (Monsöz), ancak
rejimin omurgasmı Monsöz belir-
lerse de bir bütün olarak rejim, baş-
ka uluslararası sözleşmeler ve te-
amül hukuk ile şekillenir. (Türk Bo-
ğazlan'yla ilgili hüküm içeren öte-
ki uluslararası sözleşmelere ömek
olarak COLREG ve MARPOL di-
ye kısaltılan sözleşmeleri belirtebi-
liriz.)
2- Türk Boğazlan üzerinde Tür-
kiye'nin egemenük yetldsi var nudır,
varsa "tam" mıdır?
1923 Boğazlar Sözleşmesi'nde,
Türkiye'nin Türk Boğazlan'mn su-
lan ve bazı yakın kara kesimleri üze-
rindeki egemenlik yetkisi geniş öl-
çüde sınırlanmıştı.
1936'da Monsöz'le Türkiye, gerek
Türk Boğazlan'nm sulan ve gerek
kıyı kesimleri üzerinde tam egemen-
liğe kavuştu. 3. soruya yanıt ve son-
rasuıı yannki yazımda bulacaksmız.
ARADABİR
Av. BURHANEDDİN AKOAĞ
Eski Sakarya Milletvekili
Sayın Erdal İnönü'ye...
Sayın Inönü, ben 1950 yılında CHP'nin demok-
ratik bir seçimle iktidan devretmesinden sonra Sa-
karya'da Cumhuriyet Halk Partisi'ne girdim.
10 yıl Sakarya'da CHP ll Başkanlığı yaptım. Is-
met Inönü'nün "siyaset okulu'nda eğitim gör-
düm.
Sayın Ismet Inönü'nün, 7 Mayıs 1972 tarihinde
CHP Genel Başkanlığı'ndan aynlıp Yalova Termal
Oteli'ne gittiği sene, ben yine seçilmiş CHP Sakar-
ya ll Başkanı idim. Kendilerini ailemle zryaret ettim.
"Siz CHP'den aynldınız. Biz şimdi ne yapacağız"
dedim. Irkildi. Az da yüksek sesle, "Akdağ, CHP'de
gücün yettiği kadar mücadele edeceksin. Politi-
ka dürüst ve namuslu insanlann vatandaşlık gö-
revidir. Sizler bu görevden kaçarsanız, doğru ol-
maz. Daha sonra sizler bundan çok sıkıntı çeker-
siniz" dedi. Ismet Paşa'nın bu sözleri hâlâ kulak-
lanmda çınlamaktadır.
Sayın Erdal Inönü, CHP'de sahte delege yazıl-
ması, seçimle gelen CHP teşkilatlannın feshi, Sa-
yın Ecevk, Deniz Baykal, Hayrettin Uysal ve Ali
Topuz yönetimi zamanında başlamıştır.
Ben 1965-1969 yıllan arasında yine Sakarya'da
CHP ll Başkanı olarak seçildim. Bu arada, üç kez
CHP Genel Merkezi ve Ecevit tarafından görevden
alındım.
Bugün CHP Genel Merkezi Bülent Ecevit tara-
fından dışlanmış, Tony Blair görüntülü ve Edeba-
I sevdalılan tarafından işgal edilmiştir.
Ben CHP'nin son kuruftayında bu durumu gör-
düğüm için CHP teşkilatına kaydımı yaptırmadım.
Şu an sizler gibi tarafsız, fakat memleketin içinde
bulunduğu duruma çok üzülen bir kimseyim.
Sayın Erdal Inönü, bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisi, kuzu postuna bürünmüş kurtlar, banka
kasalan ve devletin "peteklerinden" bal çalan an-
lar, "tahkatlann da iyisi vardır" diyen ve ahiret yo-
lunda kanat çırpan güvercinler, tazeyeşil otlan bol
bol yiyip semiren atlar, türbanı "bayrak" yapıp Cum-
huriyet'in temellerine dinamit koymayı hedefleyen
seçilmişlerin elindedir. Bu kişiler tüm Türk milleti-
nin malvariıklannı, küreselleşme ve IMF kıskacı al-
tında haraç mezat satmaktadırtar.
Bugün Türkiye uçurumun eşiğine gelmiştir. IMF
emrinde çalışan Kemal Derviş'ler bu memleketi
kurtaramazlar. Bu memleket, sizler gibi "Kuvayi
Milliye" ruhuna sahip, tam bağımsızlığa inanan,
gerçekleri Türk milletine anlatacak ve Türk milleti-
nin kayrtsız şartsız güvenebileceği, namuslu ve bil-
gili devlet adamlan tarafından kurtanlabilir.
Sayın Erdal Inönü, Ankara Anıtkabır'de yatan Is-
tiklal Savaşı kurmaylanna yakışır olabilmek, onla-
n huzura kavuşturmak istiyorsak, sizlerin ve arka-
daşlannızın hep biriikte göreve gelmeniz gerekir.
Polrtika, askerlik gibi kırtsal bir vatandaşlık gö-
revidir. Kurmaylar zamanlamayı yerinde yaparlar-
sa, çok zahmetii olsa da zafer ve kurtuluşa ulaşı-
lacaktır.
Türk milleti hem ç»k onuriu hem de çok feda-
kârdır, yeter ki yöneticilere güvenebilsin.
Sevgi ve saygılanmla.
Bir Rektörün Çanakkale Hukuk Savaşı...
Prof. Dr.A. Mete TUNÇOKU ODTÜ
Acılı Bir Coğrafyanın,
Mitolojiden Siyasete
Hüzünlü Öyküsü
3îarran ve ^ırat' ın Bin \fı((ık Dramı
Şanüuıfa'nın, Harran'ın, GAFın
destanı...
fiu konutarda her zaman L'"''*'-<''X&.
başvurulacok bir başucu kitabı,
göznuru ootölmüş, ağulardon
sOzûlmöş bir başucu kitabı...'
YAYINCIUK LTD.
CcnatNadirSL No: 9Kat 1 CağaloğlüjlsL TeL (212p1193 95 Faks: (212) 527 9847
1
0 Kasım 1992'de, Ça-
nakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi'ne, zama-
nın Cumhurbaşkanı Tür-
gut Özaltarafından Ku-
rucu Rektör olarak atandım. Ye-
ni kurulmuş bir üniversitede se-
çün olmayacağı için, yasa gere-
ği üçlü kararname ile atanmam
doğaldı. Bu görev için önerilip
atanışımın temel gerekçesi ise;
Çanakkale'yi iyi tammam ve
Çanakkale Savaşlan Tarihi'ne
ilişkin bılimsel çalışmalanmdı.
Aynca, daha önce ODTÜ'de,
uzun yıllar yöneticilik yapmış-
trnı. Çağdaş bir üniversitenin ne
olduğunu ve nasıl olması gerek-
tiğini iyi biliyordum. Böylece,
Atatûrk'ün "Biz Anafartalar'da
birdar-ülfunun(Ünh^nüe)gon>
dük" dediği bu kutsal vatan kö-
şesüıde, şanlı geçmişine yara-
şır, Atatürkçü çizgide çağdaş bir
üniversite kurabilmek için, bir
avuç idealist arkadaşımla birük-
te, heyecanla işe koyulduk. Ni-
tekim kısa sürede, sınırlı maddi
olanaklarla çok şeyler gerçek-
leştirdik. Nitelikli (kaliteli) bir
akademik ve yönetsel kadro ohış-
turduk. Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi'ni bugün de ayak-
ta tutan güçlü temelleri atıp ana
birimleri kurduk. Bunlan yapar-
ken de hukuka ve aklnı ilkeleri-
ne bağlı kaldık.
Ancak, göreve gelişimden kı-
sa bir süre sonra, yapmak iste-
diklerimizin çoğunu tamamla-
yamadan, dönemin DYP'h' 4 Ça-
nakkale Milletvekilınin girişimi
ve yeni Cumhurbaşkanı Sn. De»
mirel'in onayı iie, ani bir siya-
sal kararla, 14 Kasun 1993'te
Kurucu Rektörlük görevinden
alnıdmı.
Bu şekilde ve aceleyle görev-
den alınışımızın temel nedenle-
ri şunlardı:
1. DYP'li milletvekillerinin
"her ilçeye ve hemen birer yûk-
sekokul ve fakühe açıhnasın
yo-
lundaki ısrarlı isteklerini ger-
çekleştiremedik. Kaliteli bir eği-
timin temel koşullannın ohnayı-
şı ve tek yerleşkeli bir üniversi-
te kurulmasına ilişkin öncelikü
hedeflerimiz nedeniyle kendile-
rinden zaman istedık; olmadı,
kabuletmediler.
2. Üniversiteye hizmetli- me-
mur ve akademik eleman ahnır-
ken olabildiğince yansız hare-
ket ederek yazıh-sözlü sınavla-
n temel aldık. Siyasûerdengelen
aksi yöndeki isteklere direndik.
3. Ve son olarak, çeşitli ihale
ve alımlarda, yasalan titizlikle
uyguladık. Devletin, ülkenin çı-
karlannı koruduk. Bu konular-
da daha sonra arkamızdan denil-
diğigibi:
M
NeyemesmibDdikne
deyedinnesinL."
Kısacası, Atatürkçü çizgide
çağdaş bir üniversite kurmakta,
hukuka bağlılıkta ve dürüstlük-
te ısrarlı olduk.
Sonraki inanılmaz gelişmeler:
tlk alınış sonrası Danıştay 8. Da-
iresi, başvurumuzu dikkate ala-
rak tekrar göreve iade karan ver-
di. Ancak, Danıştay'ın bu kara-
nna karşın, sadece 21 gün son-
ra, yine siyasilerin girişimi ve
Sn. DemireFin imzasıyla görev-
den alındım. Tekrar Danıştay'a
başvurum üzerine bu kez 5. Da-
ire, beni göreve iade etti. Kısa bir
süre sonra, DYP'li 4 milletveki-
linin ısrarlı baskılanyla, tekrar,
aynı şekilde görevden alındım.
Kısacası, bir yandan Yüce Mah-
keme Danıştay beni göreve iade
ediyor,diğeryandan siyasiler gp-
revden aldınyordu. tş traji- ko-
mik bir oyuna dönüsmüştü.
Bu arada, DYP'li milletvekil-
lerinin önerisi ile yerimize ata-
nan öbür iki kurucurektör,ya-
zık ki faridı bir yol izlediler. Si-
yasilerle, "tam bir uyum ve is-
briğiiçinde'' çabşarak inanılma-
yacak bir hızla, her ilçeye birer
yüksekokul ve fakülte açıp, üni-
versıteyi darmadağın ettiler. Tüm
kadrolar aceleyle ve siyasi öl-
çülerle alınan yetersiz eleman-
larla dolduruldu. Üniversite gırt-
lağına kadar siyasete bulaştınl-
dı. Eğitimin düzeyi de doğaldır
ki, çok geriledi. Yüzlerce genç,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniver-
sitesi'nden, liseden edindikleri
bilgi ve kültürü bile unutarak
mezun olmaya başladı.
Hiç önemsenmeyen tepki ve
eteştiriler: Kuşkusuz bu olup bi-
tenlere Çanakkale kamuoyu baş-
ta olmak üzere, çok geniş bir
çevreden tepkiler geldi: Çanak-
kale Belediye Mecüsi ve Çanak-
kale Barosu'nun yanı sıra tüm si-
vil kuruluşlar peş peşe bildiriler
yayımlayıp gelismelen kınadılar,
açık tavır koydular. Dahası, siya-
sflerin destekveteşvildvle, hak-
lamda asdsız suçlamalaryaynn-
layan yerel bir gazete akyhine
açüğunız davanm savunmasuu,
gönüOü olarak Çanakkale Ba-
rosu avukatian yükkndL. Öte
yandan Türkiye genelinde tep-
kiler de oldu. Cumhuriyet gaze-
tesi başta olmak üzere birçok
gazetede, Çanakkale Onsekiz
Mart Oniversitesi'nde olanlan
sert dille eleştiren yazılar çıktı.
Sayın Ühan Selçuk ve rahmetli
Ahmet Taner Kışlah, köşelerin-
de bu konuyu ele alıp tartıştılar.
Ne var ki, siyasiler tüm bu eleş-
tirileri ve uyanlan hiç dikkate al-
madılar. Her vesileyle "Türkiye
Cumhuriyeti bir hukuk devkti-
dir" diyen Cumhurbaşkanı Sn.
Demirel ve Çankaya'dan da "nk"
çıkmadı...
Ancak, Çanakkale halkı ilk
genel seçimlerde tepki ve du-
yarlılığını, çok anlamlı bir şe-
kilde sergiledi: Bir önceki se-
çimde 4'ü de DYP'den çıkan mil-
letvekillerinden, 3 'ü seçilemedi.
Sadece birisi ve o da, yürürlük-
teki seçim sisteminin yardımıy-
la kılpayı farkla seçilebildi. Oy-
lar partiler arasında dağıldı.
Geç gelen adakt, adakt mi?:
Danıştay 8. Daire, peş peşe al-
dıklan kararlarla 14 Ekim 1993
tarihli ve Cumhurbaskanı De-
mirel'in ünzasmı taşıyan kara-
nyla, Kunıcu Rektörlük göre-
vinden ahnışımı "-hukuka, hak-
kaniyete ve kamu yararma biz-
met gerekkrine uyarhk görül-
mediği'' gerekçesiyle iptal ede-
rek, davalı daireler Milli Eğitim
Bakanhğı ve Başbakanlığı, mad-
di ve manevi tazminat ödemeye
mahkûm etti. Davalı daireler bu
karara itiraz ederek bozuhnası-
m istedi; Danıştay ise her sefe-
rinde ve oybirliğiyle, ilk karann-
da ısrar etti. Ve bu süreç 7 yıldır
sürmekte idi.
Sonunda, Danıştay tdari Da-
va Daireleri Genel Kunılu 10
Mart 2000 tarihinde, kesin ka-
ran verdi. Ve 8. Daire'nin oybir-
liğiyle aldığı iptal kararaıı; "da-
yandığı hukuki ve yasal neden-
ler karşısmda bozulmasını ge-
rektirir nftetikte" gönneyerek
gene oybirliği ile onayladı. Da-
valı daıreler bu karara da itiraz
ettiler ancak Danıştay bu ıtirazı
da kabul etmeyerek 1 Aralık
2000 tarihinde ve yine oybirli-
ğiyle aldığı karar ile düzeltme is-
temini reddetti. Böylece Çanak-
kale'de verilen hukuk savaşı an-
cak 7 yılda tamamlanabildi...
Yanıt veremediğim sorular:
Yukanda özetle sunulan ve ina-
nılması güç ama gerçek olaylar-
dan sonra ben, şimdi bir aydın
ve özellikle de 23 yıldır üniver-
sitede Hukukun TemelKavram-
lan dersini veren bir hukuk ho-
cası olarak, şu temel sorulan so-
rup, yanıt bekliyorum:
1. Siyasal erkin, eğitim ku-
rumlan olan üniversitelere bu
derece müdahale edebilmesi,
çağdaş hukuk ve Devlet anlayı-
şıyla ne derece uyuşmaktadır?
2. Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi'nin içine düşürüldü-
ğü durumun; gençlerin yeterli
eğitim almadan mezun oluşlan-
nm, boşa giden onca zaman ve
emeğin sorumlulan kimlerdir?
Yaptıklarmın bedeli kendilerin-
den sorulamayacak mıdn-?
3. Böylesine ağu
1
ve geç çalı-
şan yargı sistemi, kötü amaçlı-
lann çıkarlanna işlemekte değil
midir? Benim durumumda ol-
duğu gibi, tam 7 yıl sonra gelen
adalet, adalet midir? Neye, ne
kadar yararu olur?
4. Elbette, Kurucu Rektörlük
süresinin 2 yıl olup, bu sürenin
çoktan bittiğini ve yeniden o gö-
reve atanmamın olanaksız oldu-
ğunu biliyorum. Ancak, hukuka
aykırılığı yargıca birkaç kez
onaylanan siyasal bir idari karar-
la elimden, adeta gasp olunarak
alınan Kurucu Rektörlük görev
vehizmet hakkım ne olacak? Ka-
çu-dığnnız nıce fırsat, Çanakka-
le'ye kazandıramadığunız onca
güzel şey ve boşa giden emek-
ler geri getirilecek mi?
5. Peş peşe görevden alınarak
karşı karşıya bırakıldığım zorluk-
lar, onur kıncı durum, göğüsle-
mek durumunda bırakıldığım
onca endişe, elem, yılgınlık ve
kırgınhk ne olacak? Ya kınlan ki-
şiük ve meslek gururum?... tç-
ten bir şekildeAtatürkçü bir çiz-
gideçağdaşbir üniversite kurmak
için büyük özverileıie çaba har-
camanın, bunu > aparken akla ve
hukukun temel ilkelerine sadık
kalmanın; dürüst olmanın be-
dehnin bu mu olması gerekirdi?
Bazı hukukçular; Avrupa tn-
san Haklan Mahkemesi'ne baş-
vurmamı, böylece Türkiye Cum-
huriyeti Devleti'nden yüklü bir
tazminat alabileceğimi belirti-
yorlar. Ne var ki, benim sorunum
hiçbir zaman devletimle ve ül-
kemle obnadığı için, o seçene-
ği düşünmedim, düşünmeyece-
ğim de...
Son söz olarak şunu söylemek
istenm: Bütün bu olup bitenler
Çanakkale halkına ve kuruhışu-
nu ne umutlarla bekkdiği Onse-
kiz Mart Üniversitesi'ne de yö-
nelikdeğil mklir?..Onun içindir
ki, yürüttüğüm bu 7 yıllık hu-
kuk savaşı; benim olduğu kadar,
ÇanakkaleKlerin ve hukukun üs-
tünlüğüne inananlann da
savaşıdır.
Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA'NIN ANISINA
ÇARŞAMBA TOPLANTILARI
YENİ EKONOMtK PROGRAMIN
DEĞERLENDtRtLMESt
Konuşmacı
Dr. ATTtLA KARAOSMANOĞLU
(Eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı)
Sunuş
Dr. NUR ÖZMEL AKIN
(Boğaziçi Üniversitesi öğretim Görevlisi)
25 Nisan 2001 Çarşamba
18.00 - 20.00
TARIK ZAFER TUNAYA Kültür Merkezi
(Eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi - Tün'el)
ADANA 5. ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/359
Davacı Zerrin lyigün vekili Av. Mııstafa Şimşek tara-
fından davalı Kadir lyigün aleyhine açüan nafakanın
arttınlması davasında:
Dava dilekçesinde gösterilen davalı Kadir lyigün'ün
adresine çıkartılan dunışma günü davetiyesinin bila teb-
liğ iade edildiği, yaptınlan adres araştırümasında da
açık adresi tespıt edılemediğinden davalıya duruşma
gününün ilanen tebliğine karar venlmiş olduğundan;
Davalı Kadir lyigün'ün duruşmanın atılı bulunduğu
4.6.2001 günü saat 9.55'de mahkememız duruşma salo-
nunda hazır bulunması, gelmediği veya vekif de gön-
dermedıği takdirde yokluğunda duruşmalara devam
olunarak karar verileceğı davalı Kadir îyıgün'e daveti-
ye yerine kaim olmak üzere üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 22463
KÜITUCS&NAT |I1I1)M3I«7I
DÜ5ÜN SAUNESI
Nâzım Hikmet -
BÎR ÇÎFT SÖZÜMÜZ
Yöneten:
Mahmut Gdk^oz
Oynayın:
Mumtaz Sevınç
23-24-25-26
Nisan
Saat:
20.30
HerSabah
Aynaya Bakmalı...
ı Cumhuriyet'in dünkü sayısını okurken dördün-
-JCÜ sayfayı açtım.
Ali Sirmen'in yazısının başlığı:
"Hödük Şovinizminden U Dönüşû".
Ne olmuş?..
Olayı biliyorsunuz; Kenan Evren'in temel hukuk
kurallannı hiçe sayarak kurduğu TDK'nin (Türk Dil
Kurumu) yeni marifetini duymayan kalmadı; Kurum,
Anadolu'daki tarihsel adlan değiştirmeyi öngörü-
yor
Patara 'Ovagelmiş' olacak..
Olimpos da 'Uludağ'..
Ve bu minval üzerine milliyetçilik gösterisi yap-
maya kalkışıyor TDK!.. Ecevit işin farkına vardığı
için son dakikada bu ilkel girişim durduruluyor.
Sirmen diyor ki:
"Içler acısı bir durumla karşı karşıyayız. Dışan-
dan para almak için, parayı verecekler tarafından
yapılması söylenen 15 yasal değişikliği kabul et-
mek zorunda olan bir ülke, tarihi yetierin adlannı
değiştirerek, tarihin izlerini silerek kendini koruya-
cak ve ulusal bihiğini pekiştirecek, öyie mi?,."
Ali Sirmen'in yaztsını okurken gözüm sayfanın sa-
ğına kaydı; bitişik sütundaki habere takıldım.
•
Haberin başlığı:
"Atatürk milliyetçiliği MHP'yi kızdırdı".
Okuyalım haberi:
•ANKARA (ANKA) - MitliEğitim Bakanlığı'rvn 'öğ-
retmen Andı'nda/o Türk milliyetçiliği' ifadesini 'Ata-
türk milliyetçiliği' olarak değiştirmesine koalisyon
ortağı MHP'den tepki geldi. MHP Istanbul Millet-
vekili Bozkurt Yaşar Oztürk, Milli Eğitim Bakanı
Metin Bostancıoğlu'nun yanıtlaması istemiyle bir
yazılı soru önergesi vererek öğretmen Andı'nda-
ki bu değişikliğin nedenıni sordu."
MHP'nin 'milliyetçilik' üzerine duyariığı biliniyor.
Ama bu hangi milliyetçiliktir?..
•
'Milliyetçilik', çıkış noktasında 1789 Devrimi'yle
vurgulanabilen bir ileri içerik taşır. Birey kendisini
bir 'ümmefın değil, 'm/7/ef'in üyesi gibi duyumsa-
maya başlarsa, demokratik toplumun taşlannı dö-
şemeye hazır duruma gelir. Avrupa'da kilise öğre-
tisinin iktidan böyle yıkıldı; din devletini aşmanın
itici gücü böyle oluştu; laiklik böyle kuruldu; 'kul'un
'birey'e dönüşmesi "insan haklan bildirisi'nin ya-
zılmasına yol açtı.
Atatürk milliyetçiliğinin içeriği, Ulusal Kurtuluş
Savaşı ve laiklik devrimiyle özdeş olduğundan
'kul'un 'birey'e ulaşmasında ilerici bir aşamadır.
•
Ya Türk-lslam Sentezi'nl benimsemiş olanlann
milliyetçiliği?..
Ya ırkçılığa dönük milliyetçilik?..
Milliyetçilik bir değil ki...
'öğretmen Andı'nda 'Atatürk milliyetçiliği' de-
yişinin kullanılması yerii yerindedir; ama, hele şu
sırada MHP'nin milliyetçilikten söz açması insanı
şaşırtmıyor mu?..
Hangi milliyetçilik kardeşim?.. ••-* ^ •>*< ^
Ülke üç kuruş otuz paraya satılırken tarihsel yer-
lerin adlannı değiştirerek, Atatürk milliyetçiliğine
karşı çıkarak milliyetçi olunabilir mi?..
MHP'nin her sabah aynaya bakıp kendi kendi-
sini sorgulaması gerekmiyor mu?..
otopsiA
V yayınevi
İMZA GÜNLERİ
JV a
ATTILA ILHAN
25 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA - SAAT 16:00
Arkadaş Kültür Merkezi - Beyoğlu
İŞTÂNBUL 5. İCRA DAİRESİ
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN
TEBLİGAT
DosyaNo: 2000/16577
Borçlu: Yücel Muhtar Kazaz
Ordu Cad. N: 99/B Yeşılyurt/lzmir
Kambiyo senetleri (çek, poliçe ve emre muharrer se-
net) üzennde hacız yolu ile yapılacak takip taleplerin-
de ödeme emri (Örnek No: 163)
1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikamet-
gâhı: Danonesa Tikveşli Süt Ürünleri San. Tic. AŞ. Av.
Necat Polatcan, Aşiretefendı Cad. Piyasa Han. 11/13
Sirkeci/lst.
2- Alacağın Türk parası ile tutan, faiz miktan ve iş-
lemeye başladığı gün: 4.806.000. 000. TL 3.10.2000 ta-
rih ve yüzde 70 faız ile.
3- Senet ve tarihi: 6.4.2000 keşideli 1.200.000.000
TL ve 18.4.2000 keşideli 2.311. 000.000 TL'lik iki adet
bono. Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme
emrinin tebliği tarihinden itibaren 25 gün içinde öde-
meniz, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğini
haiz değılse, keza takip dayanağı senet altındakı imza-
nın size ait olmadığı iddiasında iseniz 20 gün içinde
açıkça bir dilekçe ile Tetkık Mercii Hâkimliği'ne bildir-
meniz, aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın siz-
den sadır olmuş sayılacağı, unzanızı haksız yere inkâr
ederseniz senede dayanan takip konusu alacağın yüzde
10'u oranında para cezasuıa mahkûm edileceğiniz,
borçlu olmadıguıız veya borcun itfa veya imhal edildi-
ği veya alacağın zamanaşımına uğradığı hakkında itıra-
znıız varsa bunu sebeplen ile biriikte 20 gün içinde Tet-
kik MCTCİİ Hâkimliği'ne bir dilekçe ile bildirerek tetkik
merciinden itırazınızın kabulüne dan" bir karar geörme-
diğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz
edılmediği ve borç ödenmediğı takdirde 25 gün içinde
74. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, bu-
lunmazsanız hapis ile tazyik olunacağınız, hiç mal be-
yanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulu-
nursanız hapis ile cezalandınlacağınız ihtar olunur.
Basın: 22227
Tûrkiye Gazetealer Cemiyeti'nin yayınladıjj günlük
Bizim Gazete
IJte sorunlama ilişkin raporlanyia, araşttrmalanyta,
köşe yazılanyia, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann gazetesi.
Düzenti okumak ıçın abone olun. Tet 0212.51106 75