Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 NİSAN 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Otyam'ın
durumu iyi
• ANTALYA
(Cumhuriyet) - Gazeteci-
yazar-ressam Fikret
Otyam önceki gün trafik
kazası geçirdi. Otyam'a
önceki gün saat 11.30
sıralannda Antalya
Konyaaltı Caddesi
kaldırımında yürürken
Yaaddin Akyol
yönetimindeki 07 YR 105
plakalı Anadol marka
kamyonet arkadan çarptı.
Sol ayak bileği tekerin
altında kalan Otyam,
Devlet Hastanesi'ne
kaldınldı. 5 günlük rapor
verilen Otyam'ın sağlık
durumunun ıyi olduğu
öğrenıldi. Otyam, birkaç
gün önce de Antalya Valisi
Ertuğrul Dokuzoğlu'ndan
can ve mal güvenliğinin
korunmasmı talep etmişti.
Kazayla ilgili olarak
Otyam, kimseden
şüphelenmek istemediğini
ancak Aydınlık
gazetesinde yazdığı
yazılardan sonra tehditler
aldığmı belirtti.
Poptrelerie
geçen 20 yıl
• ANKARA (AA)-
Devlet adamlannın
portre çalışmalanyla
tanınan Ressam Yaşar
Çallı, yeni bir sergiye
hazırlanıyor. Türk
resminin ünlü ismi
Ibrahim Çalh'nın torunu
olan ve yaklaşık 30 yılını
resme adayan Çallı, 23
Nisan Ulusal Egemenlik
Haftası kapsamında
TBMM'de "Meclis
Başkanlan" başhklı sergi
açacak.
Derviş'ten
eğitime destek
• ANKARA (AA)-
Devlet Bakanı Kemal
Derviş, Türk Eğitim
Gönüllüleri Vakfı'nın
(TEV)'İ Milyon Çocuğa
Eğitim Desteği"
kampanyası kapsamında,
10 çocuğun eğitim
masrafını üstlendi.
Derviş, kampanyaya
destek amacıyla NTV
tarafından yapılan canh
yayına katılarak
çocuklann geleceğin
güvencesi olduğunu
belirtirken TEV'nin
faaliyetlerini de takdirle
izlediğini söyledi.
Meclis tasarmıf
yapıyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ekonomik kriz
sonrasında işe gelmeden
"maaş alan" personeli,
miHettekili lojmanlan ve
dış geziler nedeniyle
eleştirilerin hedefi haline
gelen TBMM,
"tasarrufa" dış
gezilerden başladı.
TBMM Başkanhğı,
"tasarruf önlemleri"
çerçevesinde, dış gezilere
sınırlama getirilmesini
kararlaştırdı. Bu
çerçevede. cezaevlerinde
"ölüm oruçlan" sürerken
Avustralya gezisine çıkan
TBMM tnsan Haklannı
Inceleme Komisyonu, 7
dış gezisini "mazeret"
bildirerek iptal etti.
Güven bunalımı
• ANKARA (ANKA)-
Kamu toplu iş
sözleşmelerinde, taraflar
arasında güven bunalımı
yaşanıyor. Hükümetin ilk
alö ay için, "Yüzde 18
zam verelim. Fakat 2002
yılında ödeyelim"
teklifine karşılık Türk-lş,
"Bir yıl sonrası belli
olmaz. Uzun vadeli bir
öneriye imza atamayız"
görüşünü savunuyor.
Tûrk-Iş, ücretlerin kriz
sonrası 600 dolardan 300
dolara gerilediğini
belirledi.
'Maddi hata' sonucu yayımlandığı belirtilen skandal 'dil genelgesi' geri çekildi
Genelgede *taribi
9
hataSERTAÇ EŞ
ANKARA - Başbakan Bü-
lentEcevit imzasıyla valilikle-
re gönderilen genelgede ev-
rensel hale gelen yer isımleri-
nin yasaklanmasıyla ilgili uya-
nlar, Başbakanlık'ta yaşanan
genelge skandalını ortaya çı-
kardı. Ecevit, kendisine imza
için sunulması sırasında tarihi
mekânlann kapsam dışında
tutulması uyansmda bulundu-
ğunu, ancak daha sonra yeni-
den düzenlenen genelgenin
değil, ilkhalininyayımlanma-
sı nedeniyle bu durumun orta-
ya çıktığını açıkladı.
Başbakanlık tarafından 30
Mart 2001 tarihinde yayımla-
nan genelgenin ekinde gazete,
dergi, broşür, harita ve rehber-
• Ecevit, kendisinin imzaladığı genelge yerine eksiklikler içeren
genelgenin ilgili kurumlara dağıtıldığını açıkladı. Kendisine iletilen
genelgede 'tarihi mekânlann kapsam dışı bırakılması' uyansmda
bulunduğunu savunan Ecevit, genelgenin geri çekildiğini söyledi.
lerdeki coğrafı adlar ve yer ad-
lannın yabancı dil ile yazılma-
sının 'Anadohı'nun Türk ol-
madığı' yönünde yanlış anla-
maya neden olduğu savunul-
du. Bu sorunun giderilmesi
için coğrafi yer adlannın
Türkçe ve Türkçeye yerleşmiş
kullanırmyla yazılması isten-
di.
Türkiye ile ilgili çalışmalar-
da Anadolu'da Türklerden ön-
ce yaşamış uygarlıklann ön
plana çıkanlmasının, 'Türk
vatandaşının Türklüğü ile gu-
rur ve güven duygusu ve ülke-
sini sahiplenme inancınazarar
verici bir niteliktaşıdığı' belir-
tilen genelgede, bu konuda
maksadı aşan anlatımlara yer
verilmemesi gerektiği kayde-
dildi. Genelgede, Yunanistan
ile ilgili tanımlamalarda şu
uyanlarda bulunuldu:
• Helenizm, Helenizm dö-
nemi, Helenizm uygarlığı: Bu
anlatımın kullanılmaması, ra-
kamsal dönemler olarak ele
alınması.
• Yunanistan: 1830 yılında,
Balkan Yanmadası'nın güney-
doğusunda kurulan devlet.
• Bizans kelimesi için de si-
yasi kullanım için de Doğu Ro-
ma tmparatorluğu, coğrafı ola-
rak, "Doğu Roma lmparator-
luğu'nun kapladığı böJge", di-
ğer kullanımlar için de "Doğu
Roma tmparatorluğu yöneti-
mi, kültürü, toplumu, egemen-
tiğj" kullarumlan önerildi.
Ecevit, dün tarihi mekânla-
nn adlannın değiştirilmesinin
'maddihata'dan kaynaklandı-
ğını açıkladı. Ecevit, Türk Dil
Kurumu'ndan kendisine gön-
derilen taslakta bazı yer adla-
ruun değiştirilmesinin istendi-
ğini kaydetti. Ecevit kendisine
gelen taslağı, "tldnci parag-
raftan Anadohı'dald biıüerce
>ılhk küttür birikimiınimizde
özgünyeri bulunan sözcük, te-
rim ve adlann da değiştirilme-
sinin istendiği anlamı çıkabilir.
Amaç bu olmamakla birlikte
böyle bir izlenim verilebüir.
Buna dikkat edümeli" notuy-
la geri gönderdiğini bildirdi.
Türk Dil Kurumu'nun uyan
doğrultusunda hazırladığı
gengelgeyi imzaladığmı belir-
ten Ecevit, şu görüşleri dile ge-
tirdi: "Dağmm aşamasında
bir maddihatasonucu genelge-
nin ilk sayfasının değişikükten
önceki şeklinin işleme ahndığı
ve ekindeki kılavuzun da de-
ğiştirilmeden dağıtıldığı anla-
şümışör."
ÇtZMEDEN YUKARI m.kart(S superonline.com.tr MUSA KART
SOMU GÖRÜLÜ<rOlZ
MLLZİ&i
U4AKİ BÜ lî
Bağ-Kur'un 5.5 katrilyon, SSK'nin 1.4 trilyon lira alacağı var
Sîgorta bor cuna af yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan. SSK ve Bağ-Kur sigorta prim
borçlannın dondurulması ya da affedil-
mesinin söz konusu olmadığını bildirdi.
Okuyan, bu yönde bir çalışmanın prim
borçlannı zamanında ödeyenler ile öde-
meyenler arasında adaletsiz-
lik yaratacağını ve aktüeryal
dengeleri bozacağını ileri
sürdü.
Okuyan, FP Tokat Millet-
vekili Ergün Dağcıoğlu'nun
soru önergesini yanıtlarken
prim ve gecikrne zammı
ne icra takibi yapıldığını kaydetti. lcra
Iflas Yasası hükümlerine dayanılarak
açılan davalar sonucu verilen mahkumi-
yet kararlannın ceza hukuku anlamında
mahkûmiyet karan olmadığını vurgula-
yan Okuyan, kesinleşmiş olsalar dahi
borcun ödenmesi durumunda tüm so-
• Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, SSK ve
Bağ-Kur borçlannın dondurulması ya da
affedilmesinin adaletsizlik yaratacağını ve
dengeleri bozacağını söyledi.
borçlannın tahsili için, borçlu sigortalı-
lar aleyhine önce idari takip yapüdığı-
m, bu süreçte önce borçlu sigortalılara
"ödemeyedavetmektubu" gönderildiği-
ni, ancak borcunu sürekli olarak ya da
10 taksite kadar ödeyemeyenler aleyhi-
nuçlanyla birlikte kendiliğinden orta-
dan kalktığmı belirtti. Okuyan, borçlu
sigortalının gerçekten ödeme gücünün
olmadığınuı anlaşılması ve yeni bir öde-
me planı önermesi durumunda dava
hangi aşamada olursa olsun Bağ-
Kur'un davadan vazgeçtiğini bildirdi.
Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'nce 1 O-
cak 2000 tarihinden itibaren 52 bin 817
icra davası açıldığını, bunun 25 bin
433 "ünün sonuçlandınldığına dikkat çe-
ken Okuyan, kurumun, 3 milyon 312
bin 694 üyesinden 426 bin 811 'inin prim
'• borcu bulunmadığını söyle-
di. Okuyan, Bağ-Kur'un 5.5
katrilyon civannda alacağı
bulunduğunu kaydetti.
SSK'ye prim borcu olan
işverenlerin sayısının ise 453
bin 593 olduğunu belirten
Okuyan, bu kurumun alacak-
larının 1.4 trilyon lira olduğunu bildir-
di. Okuyan. 1999 yıh iübanyla 1 milyon
300 bin civannda icra dosyası açıldığı-
nı, bu dosyalann 683 bin adedinin infaz
edilerek 349 trilyon liraya yakın tahsilat
yapıldığını kaydetti.
BAKANTÜRK
Aftan23bin
397/dşi
yvrarlandı
• Hikmet Sami Türk,
cumhuriyet savcıhklanna
başvurup yasadan
yararlanarak cezaevine
girmeyenlerin sayısının
ise 3 bin 761 olduğunu
bildirdi.
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) - Ada-
let Bakanı Hik-
met Sami
Türk, Şartla
Salıverme Ya-
sası'ndan bu-
güne kadar
toplam 23 bin
397 kişinin yararlandığmı bil-
dirdi. Türk, cumhuriyet savcı-
hklanna başvurarak hapse gir-
meden yasadan yararlananla-
nn sayısının 3 bin 761 olduğu-
nu kaydetti.
Adalet Bakanı Türk, FP
Bursa Milletvekili Ahmet
Sünnetçioğlu'nun, kamuoyun-
da af yasası olarak bilinen ya-
sadan kaç kişinin yarariandığı-
na ilişkin soru önergesini ya-
nıtladı. Türk, yasadan yararla-
nan rutuklu ve hükümlülere
ilişkin tali karar fişlerinin ad-
li sicil kayıtlanna intikal iş-
lemlerinin sürdüğünü kaydet-
ti. Halen tüm adli teşkilattan
fîş akışımn devam ettiğini, bu
nedenle kesin bir değerlendir-
me yapılmadığmı kaydeden
Türk, 13 Mart 2001 tarihi iti-
banyla 22 bin 361 hükümlü ve
1036 rutuklu olmak üzere top-
lam 23 bin 397 kişinin tahliye
edildiğini bildirdi.
Türk, Cumhuriyet savcüık-
lanna başvurup yasadan yarar-
lanarak cezaevine girmeyen-
lerin sayısının ise 3 bin 761 ol-
duğunu kaydetti.
IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin@ doruk.net.tr
Bu sayfanın tepesindeki ha-
beri herhalde okudunuz. Hani
şu Anadolu'nun kültür moza-
iğinin, Anadolu'da bin yıllar
boyunca yaşamış halklann
bugünlere ulaşan izlerinin
hoyratça yok edilmesinden
ibaret "Başbakanlık genelge-
s/"nin haberini...
Patara yerine Ovagelmiş,
Aspendos yerine Belkız,
Olimpos yerine Uludağ, Bi-
zans yerine Doğu Roma Im-
paratorluğu denmesini ve
dememizi buyuran, Ecevit
geri çevirdiği halde yine de
"Efendim yanlışlık yapılmış"
dümeninin ardına saklanıla-
rak yayımlanan Başbakanlık
genelgesinin haberini oku-
yunca ne yaptınız?
Belki güldünüz, belki öfke-
lendiniz, belki alay ettiniz.
Ben kederlendim, öfkelen-
dim, iğrendim.
Bir siyasetçinin, 1973'ün
Karaoğlan'ının da, 2001 'in
saçian kara boyalı Ecevit'inin
de önleyemediği kaba, ilkel
ve çapsız "kafa"ların bildiği-
ni okuduğu bu milliyetçilik
beni kederiendiriyor, öfkelen-
diriyor, iğrendiriyor.
Bir başka nedenle çok es-
ki bir Tırmık'ta değinilmişti.
Bugün yinelemek farz oldu.
Ecevit Evreşe Yollanndayken...
Biranı bu. Buyrun, okuyun.
• • •
1977 ara seçimleriydi. Bo-
şalan beş milletvekili koltuğu
için ara seçim yapılacaktı.
Ecevit yine başbakandı. Trak-
ya düzünde seçim gezisin-
deydik. Tekirdağ'dan Çanak-
kale'ye doğru yol alıyorduk.
CHP'nin seçim otobüsü-
nün en önünde yine her za-
manki gibi Bülent Ecevit ve
Rahşan Ecevit oturuyoriar-
dı. Onların ardındaki kottuk-
larda birkaç milletvekili ada-
yı, birkaç yerel politikacı. Da-
ha da arkalarda gazeteci tay-
fası, en en arkada da Başba-
kan'ın koruma polisleri ile bu
satırların yazarı ve arkadaşı,
meslektaşı Örsan Öymen.
Örsan Öymen'le birlikte en
arkada, otobüsün en zula ye-
rinde üslenmiştik; çünkü her
zaman ciddiyetin egemen ol-
duğu "Ecevit'in seçim otobü-
sü"nde cep konyağından çak-
tırmadan "fırt" çekmenin en
güvenli yeri orasıydı.
Malkara, Keşan'ı geride bı-
rakıp, Şarköy sapağını geçip,
Gelibolu yönünde yol alırken
Başbakan Bülent Ecevit ye-
rinden kalktı, hızlı adımlarla
otobüsü boydan boya geçip
Örsan Öymen'le bana yönel-
di. Güçbela konyak şişesini
cebe indirip doğrulmayaçalış-
tık.
Başbakan Bülent Ecevit,
yüzünde biraz öfke, biraz ke-
der lafa girdi:
- Anlamıyonım dedi. Kesin-
likle anlamıyorum. O kadar
söyledim yine yapıyorlar. Gö-
zünüzden kaçtı mı, o güzelim
Evreşe'nin adını değiştirip Ka-
dıköyyapmışlar. Oysa türküsü
bile vardır değil mi? Hani, Ev-
reşe yollan taştan, diye. Kim
yapıyor bu değişiklikleri, ne-
den yapıyor, nasıl önlenecek
bu saçmalıklar?..
Soru bizeydi. Konyak şişe-
sinden epey "fırt" çekmiş, ha-
fiften çakırkeyif olmuş bize.
örsan Öymen'in dilinin fre-
ni benden önce boşandı:
- Başbakan'a sormak lazım
efendim, dedi. En iyisiBaşba-
kan'a sormalı...
Başbakan Bülent Ecevit'in
yüzü karıştı, karardı, olduğu
yerde dönüp en öndeki koltu-
ğuna yöneldi.
Bize de küstü. Seçim gezi-
sinin sonuna kadar da konuş-
madı.
• • •
Aktardığım anı kimileri için
belki hoş bir "siyasi anek-
dot "tan ibarettir. Gülünür, ge-
çilir.
Benim için kederdir.
Anadolu'nun çok gelenek-
li köylerinin, kasabalannın,
ovalarının, dağlannın adının
hoyratça değiştirilmesi
1977'nin "demokratiksolcu"
Karaoğlan'ını çileden çıkarı-
yordu.
Ankara'nın derinliklerinde
yuvalanmış bir kafa marifet
gösteriyordu. Küçük Mende-
res Ovası'nın gelenekli Ada-
gide köyünü Ovakent diye
vaftiz ediyor; ^dagüme'nin
adını haritadan siliyor; Erzin-
can'ın Erzincan kadar eski il-
çesi Mans'\ Ermeni adıdır di-
ye Çayırlı'ya, Pülk'u Yeşilde-
re'ye, Aravans'\ Çataksu'ya,
Pekeriç'i Çadırkaya'ya çeviri-
yorlardı. Iznik'in Müşküle'sini,
Müşkülelilerin bile kullanma-
dığı Bilmemnebağ'a, Avşa
adasındaki Rum izlerini sil-
mek için adanın adını Türke-
li'ye, Avşa'nın gelenekli köyü
Araplar'ı Yiğitler'e dönüştü-
ren, Marmara Adası'nın tüm
köy adlarına saçma sapan
Türkçe adlar yakıştıran bir
kafa'nın marifetlerinden rast-
gele seçmeler sergiliyoruz.
Bütün bunlar kaba ve hoy-
rat bir (Türk) milliyetçiliğin yü-
rekler acısı harita oyunların-
dan ibarettir.
Amaç kültür miraslarının
beşiği, halklann köprüsü ve
yurdu Anadolu'yu bütün süs-
lerinden, zenginliklerinden sı-
yırmaktan ibarettir.
Ama 2001 yılı Nisan'ında
bu hoyratlığın, değerbilmez-
liğin yeni birsaldırısı karşısın-
da Başbakan Bülent Ecevit'in
çaresizliği daha da acıdır.
1973'te "tekelleri kuşata-
cağız!" "Toprak işleyenin, su
kullananın" sloganlarıyla
meydanlara çıkan, iktidara
tırmanan Karaoğlan, "okafa"
karşısında yenik düşmüştü.
Aradan çeyrek yüzyıl geç-
ti. Ecevit yine Başbakan ve
Ecevit yine yenik.
Ya daAnkara'nın derinlikle-
rinde yuvalanmış o "kafa" yi-
ne bildiğini okuyacak kadar
pervasız.
Gel de kederienme, gel de
öfkelenme... Gel de "o ka-
fa"dan iğrenme!
ÜĞÜPOLİTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Ayrılık ve Kaçış...
Onun öyküsünü bir Paris akşamında dinle-
miştim yıllar önce...
Türkiye'de tıp okumuş, doktor olmuştu. Bir gü-
neydoğu kentinde iki yıl çalıştıktan sonra 1970'li
yıllann ortalannda Köln'e gelmişti...
Bir hastanede asistan doktor olarak göreve
başladı...
Siyah saçlı, iri gözlü bir genç kız, yüreginin-de-
rinliğine iniverdi bir gün...
Kız aynı hastanede hemşireydi...
Büyük aşk böylece başladı...
Evlendiler, çocuklan oldu...
Şimdi yetişkin üç kızları var...
En büyüğü üniversitede, ortancası lisede, kü-
çüğü ise ilkokulda okuyor...
Arkadaşım, kansıyla tanıştırdı beni. Çok gü-
zel Türkçe konuşuyor, yemekler yapıyordu...
Dedim ki:
"Eşin hiç Almana benzemiyor!"
Içkisini yudumlarken yanıt verdi:
"Annesi Alman, babası ise Italyandır"
Sonra eşinin öyküsünü anlattı...
Eşinin babası 1950'li yıllann sonlannda Alman-
ya'ya işçi olarak gelmişti. Birsüre sonra bir Alman
kadınlaevlenmişti...
1962 yılında Italyan göçmenin bir kız çocuğu ol-
du. Adını Maria koydu. Evlilik ise bir süre sonra
aynlıkla noktalandı...
Italyan göçmen, eşi ve çocuğuyla birlikte yeni-
den Sicilya'ya dönmek istiyordu. Alman eşi ise bu
teklife "hayır" diyordu...
Aynldılar...
Baba Italya'ya döndü...
Anne, kızını tek başına büyüttü...
Sonunda, bir Türk doktorla evlendirdi...
Arkadaşım, eşinin babasının italya'da yaşadı-
ğını öğrendikten sonra, işini gücünü bırakıp iz sür-
meye başladı...
Dedim ki:
"Sonunda buldun mu kayınpederini?"
Yanıt verdi:
"Bulmaz olur muyum hiç!"
• • •
Yıldızlı bir Paris akşamıydı...
Ay gökyüzüne dönüyor gibiydi...
Kuyulann dibindeki tutsak bir su muydu insa-
noğlunun yaşamı, pek kestirememiştim!..
Arkadaşım anlatıyordu:
"Köln 'de Italyan göçmenlehe ilişkikurdum. So-
nunda kayınpederimin Sicilya 'da yaşadığını sap-
tadım. Telefonla konuştum ve kanmı alıp Italya 'ya
gittim..."
Maria'nın babası, annesinden ayrıldıktan son-
ra Sicilya'da ikinci evliliğini yapmış, iki erkek
çocuğu olmuştu...
Babasıyla karşılaşmalannı şöyle anlattı Maria:
"Çok heyecanlıydım. Çünkü hiç 'baba' kelime-
sini kullanmamıştım. Ona sarılmam çokzoroldu."
Gözlerine biryağmur bulutu indi Maria'nın...
Yutkundu!.. " - •
Hıçkınklannı tutamadı!..
Arkadaşım söze girdi:
"İki erkek kardeşi de Maria 'ya çok benziyordu.
Maria'nın gözleri de tıpkı babasınınkiler gibi!"
Arkadaşım, erkek kardeşlerinden birini ital-
ya'dan Almanya'ya getirmiş. Ona bir Italyan lo-
kantası açmış...
Biz Paris'ten trenle Köln'e geldik. Maria'nın er-
kek kardeşiyle tanıştık...
Baktım o da Türkçe konuşuyor...
Sordum:
"Nereden öğrendin?"
Gülümseyerek Türkçe yanıt verdi:
"Eniştemden öğrendim!" '•
• • •
O gece Köln'de ırmak kıyısında dolaşırken aş-
kı konuştuk arkadaşımla...
Kınk dökük düşüncelerle anlaşılmaz dillerden
sevgi dilekleriyle, hüznün örtüsünü kaldırıp, sev-
gi sözcüğünü yakalamaya çalıştık...
Sonra gözlerimizi ırmağa çevirip Jaroslav Se-
ifert'in 'Küçük Kızların Türküsü'nü söyleyip 'ad-
sız' aşklan aradık...
Savaştan değil aşktan ve barıştan yanaydık...
O gece şiirler okuyarak avunduk:
"Henüz yitmedi kulaklanmızda daha
yıpranmış silahların uğultusu.
Sokaktaki insanlarımızın kolları
gece açık eskisi gibi kucaklamaya."
Tıpkı Paris'teki gibi yıldızlı bir Köln akşamıydı!..
Yaşam hüzün ormanında sevgiyi arıyor gibiy-
di!..
Peki, kaçışlar ve ayrılıklar yaşamın bir parçası
değil miydi?..
hikmet.cetinkayafa cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
iadesini istemisti
Çağlar haftaya
Türkiye'de
ANK4RA (CurnhuriyetBüro-
su) - ABD'de yakalanan ve Tür-
kiye'ye iade edilmesi kararlaştı-
nlan CavitÇağlar"ın gelecek haf-
ta Türkiye"ye getirilebileceği bil-
dirildi. Âlıtıan bilgiye göre, New
York'taki Manhattan Mahkeme-
si'nin iadeye ilişkin resmi karan
yann Washington'da Adalet Ba-
kanlığı'na iletilecek ve bakanlık
iadeye ilişkin olarak Türkiye 'nin
Washington Büyükelçiliği'ne bildirimde buluna-
cak. Büyükelçihîc de Türkiye Adalet Bakanlığı'na
bilgi verecek.
Bakanlığın gereken önlemlerialmasınınardından
Çağlar'ın getirilmesi için Türk güvenlik bırimleri-
ningörevlendirme yapması beklenecek. Emniyetin
görevlendireceği yetkililer Çağlar'ı almak üzere
New York'a gidecekler. Kaynaklar, Çağlar' ın iade-
sini bizzat istemesinin ardından ABD'nin Türki-
ye'den artık iade belgelerinin gönderilmesini iste-
mediğini belirttiler. Böylece iade işleminin bir haf-
tada sonuçlanmasırun önü açıldı.
Cavit Çağlar