28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HSAN 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan EcevrTin çevirisi • ANKARA (AA)- Başbakan Bülent Ecevit'in, Ingiliz şair Rudyard Kipling'den çevirdiği "Adam Olmak" adh şür, yann bir özel etkinlikte izleyiciye sunulacak. Devlet Konservatuvarlan Mezunlan Dayanışma Derneği tarafuıdan ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen organizasyonda, dünya şiirieri ve şarkılanndan örnekler de yer alacak. ence davası y'da • ANKARA (AA)- Manisalı gençlere işkence yaptıklan gerekçesiyle 10 polisin mahkûm olduğu davanın temyiz duruşması Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde bugün yapılacak. Polis memurlan 26 Aralık 1995'te, yasadışı DHKP/C örgütûne yönelik yapılan operasyonlarda gözaltına alınan gençlere işkence yaptıklan gerekçesiyle yargılanmışlardı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, temyiz istemine ilişkin karannı daha sonra açıklayacak. Balina operasyonu • İZMİR (Cumhuriyet Biirosu)- "Balina operasyonu" olarak bilinen, hayali ihracat ve naylon fatura operasyonunda gözaltına alınan 114. sanık olan eski Ankara Gelirler Müdürü Lütfi Eroğlu, sorgusunun tamamlanmasının ardından Izmir DGM'ye sevk edildi. Günalteks, Olkarteks, Koza ve Abay Tekstil fîrmalannın usulsüz vergi iadesi alabilmeleri için teyit ve belge düzenleme işlemlerini bürosundan yörüttüğü iddia edilen Eroğlu, emniyette suçlamalan reddetti. CHPPM toplanıyor •ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - CHP Partı"Meclisi (PM), bugün Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplanacak. PM, istifalan görüşecek vehaziran ayının ilk yansında yapılması planlanan olağan kurultayın tarihini bejrleyecek. PM'den Prûf. Dr. Emre Kongar, Murat Karayalçın, Mehmet Moğultay ve Memet Yula'nın istfasıyla boşalan üyeliklere Orhan Sûr ve Mehmet Tomambay geirildi. Yedek listeden PN'ye giren Nihad Mıtkap da isrifa ettiği içh PM'de hâlâ iki üyelik bo> bulunuyor. Hakim ve savcriar tcpfietti •ANKARA (ANKA) - Hârimler ve Savcılar Yiksek Kurulu (HSYK), adi ve idari yargıda gcrevyapan 1207 basavcı, hâkim ve sacının bir üst dereceye yîkseltilmesini kaarlaştırdı. HSYK, 2 yılık yükselme sürelerini tanamlayan başsavcı, hâim ve savcılann lisesini Resmi Gazete'de ya'imladı. Toplam 1207 hâim ve savcının bir üst deeceye yükseltildiği liseye göre 211 kişi de bıadan böyle birinci sınıf inelemeye tabi tutulacak. Seçim sistemi değişikliği önerisi hazırlayan birlik, seçilme yaşının 25'e düşüriilmesini istedi TOBB: Baraj yüzde 5 olsıııı• Ara seçimlerin kaldınlması savunulan TOBB raporunda, siyasi partilerin hazırladıklan ortak listelerle seçime girme olanağı tanınması gerektiği vurgulandı. SERTACES melere ilişkin raporunun ardından Se- çimYasası'nmdeğiştirilmesini isteyen ANKARA - Ekonomik bunalım ne- bir öneri hazırlattı. Prof. Dr. Ergun Oz- deniyle hükümetin istifasını isteyen, budun başkanlığında bir komisyona Siyasi Parriler Yasası ile Seçim Yasa- hazırfattınlan 120 sayfalık çalışmanın sı'nın değiştirilmesini gündeme getiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), seçim sistemi ile ilgili rapor hazırlattı. TOBB'nin önerisinde 550 milletvekilinden 100'ünün Türkiye milletvekili olması ve barajm yüzde 5'e düşürülmesi istendi. Milletvekili seçilme yaşının 25'e düşürülmesi, ara seçimlerin kaldınlması savunulan ra- porda, siyasi partilere hazırladıklan or- tak listelerie seçime girme olanağı ta- nınması gerektiği vurgulandı. TOBB son 10 yıllık ekonomik geliş- kitap olarak bastınlmasının düşünül- düğü kaydedildi. Değişiklik önerisinin gerekçesinde, Türkiye tarihinde birçok seçim sistemi- nin denendiğine dikkat çekildi. Gerek- çede, "Doiayısıyla bir derecede şu ya da bu seçim sisteminin >eğknmcsi, uÜa- şümak istenen siyasal amaçlaıia yakın- dan ilgfli oiacakür" denildi. Her siyasi partinin kendisinin iktidar olmasını art- tıncı, rakiplerinin oyunu azaltıcı bir se- çim sistemini savunabileceği anlatılan gerekçede, "Zaman içinde siyasi güç dengesinde ortaya çıkabilecek değişik- Bklere bağjı olarak tamamen farkh ta- lepler ortaya sürülebileceknr" göriişü dile getirildi. Küçükken daha adil bir seçim siste- mini savunan bir partinin, oyîannı art- tırmasının ardından kendisine yaraya- bilecek bir sisteme geçilmesini istedi- ği vurgulanan gerekçede şu görüşler dile getirildi: "Türk siyasalyaşamının demokratik çerçevesinin gûçlendirilmesi, siyasal partiler sisteminde parçalanmışlığm aşılması zorunlu görülmektedir. Bunun da yolu merkez/ıhmh partilerin güçkn- dirümesinden geçmektedir.'' Gerekçede, Fransa'da uygulanan iki turlu dar bölge çoğunluk sisteminin, parçalı siyasi yapı ve ittifak geleneği- nin zayıflığı nedeniyle Türkiye'de uy- gulanmasımn sakıncalara neden olaca- ğı dile getirildi. Bu sistemin Türkiye için diğer sakıncalan da nüfuz ve eko- nomik kaynaklara sahip kişilerin, et- nik, dinsel ve mezhepsel blok oylar ne- deniyle diğer kümelerin temsil edile- memesı olarak anlatıldı. Türkiye'deki olumsuzluklann gide- rilmesi, çok yakınılan "bderier sulta- s"nın kınlabilmesı için önenlen ana- yasal ve yasal değişiklikler şöyle: • 550 müietvekflinden 100 taoesmin ülke seçim çevresindcn seçilmesi • Milletvekili seçilme yaşının 25'e düşürülmesi. • Milktvekflkrinin flkre tahssyön- teminde il nüfüsunun yanı sıra seçmen sayısmın da hesaba dahil edflmesL • Anayasa önerisine paralel olarak, ara seçimin kaldınlması ve boşalan milletvekilliklerinin ulusal seçim çev- resinden tamamlanması. • Siyasal partikrm ortak Kste fle se- çime gidebflmelerine olanak veribnesL SEZER'LE GÖRÜŞTÜ Çiller, SPYign destekistedi ANKARA (Cumhu- riyet Bûrosu)-DYP Ge- nel Başkanı Tansu ÇU- ler, Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer'in de Siyasi Partiler ve Seçim Yasası'nda değişiklik yapılmasım istediğını söyledi. DYP Genel Başkanı Çiller, dün Sezer ile gö- rüştü. Çiller, Çankaya Köşkü çıkışmda yaptığı açıklamada, ülkede se- çim olsun ya da olma- sm, milletle Meclis'i birleştirecek yasalann ele alınması gerektiğini söyledi. Çiller, Sezer'e Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve seçim dönemlerinde siyasi partilerin harcamalan- nın Avrupa Birliği normlannda denetlen- mesiyle ilgili yasalann değiştirilmesi isteklerini ilettiğıni kaydetti. Çiller, "Memnuniyet- ie gördük ki Sayın Cum- hurbaşkanımız, Siyasi Partüer ve Seçim Yasa- sTndakideğipktiğihara- retleistemektedir.Bude- ğişikliğiıı içeriği eDbette tarbşıbcaktır" dedi. 'Hastatavuk' öte yandan, Çiller, dün partisinin grup top- lantısında hükümetin IMF karşısındaki duru- munu değerlendirirken "THkmingözüne bakan tavıık gibi bipnotize ol- muş dunımda, Tûrld- ye'yebirflerinintayinet- tinİdiği bir durum" gö- rüşünü dile getirdi. Çil- ler, Başbakan Ecevit'i i- ma ederek "En uzun nutku 2 dakika, K r so- ru sornhırsa da cevabı kısa; 'Şimdilik bilmi- yorum' myw" diye ko- nuştu. Çiller,Cumhurbaşkanı Sezer'kgörusmesidenınemnuııaynkh. (AA) MHP: Derviş IMF mutemedi EMİNEKAPLAN ANKARA - Hükümetin MHP kanadı, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ke- mal Derviş'in "knrtanave umot oiarak" sunulmasın- dan rahatsızlık duyuyor. Derviş'in kendisini diğer bakanlann üstünde gördü- ğünü savunan MHP yöne- ticileri,Derviş'üı DSP'ye girmesini zorlamaya dönük politika izliyor. MHP kur- maylan, "DMF, kredi için bazı yasalann çıkmasını şart koşnyor. Deniş'i de mutemedi olarak görüyor" görüşünü dile getirdiler. MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Dev- let Bahçeli'nin, Bakanlar Kurulu'nun hafta başmda yapılan toplantısında çiftçi- lerin borçlarmın ertelenme- sini isteyen MHP'li Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnû Yusuf Gökalp'e "Buraya gefirken çahş" diyen Der- viş 'i "Üshıbunuza dikkat edin" diyerek uyarması dikkat çekti. MHP kurmay- lan, "Biz baştan beri Der- viş'inDSP'yegirmesmi öne- MHP, DSP'ye girmeme- si durumunda ekonomik programda sağlanacak ba- şarının Derviş'e mal edile- ceği, yaşanacak bir başan- sızlıkta da hükümetin suç- lanacağı kaygısım taşıyor. Bir MHP kurmayı, uzun yıllardır ABD'de yaşaması • MHP, DSP'ye girmemesi durumunda ekonomik programda sağlanacak başannın Derviş'e mal edileceği, yaşanacak bir başansıziıkta da hükümetin suçlanacağı kaygısım taşıyor. riyoruz. Bakan Derviş'in hükümetin hiçbir bakamn- dan farkı yok" dediler. Derviş'in "kurtanaveu- nmt olarak" gösterilmesi- ne tepki gösteren MHP kur- maylan, "BuprogramDer- viş'in değil hükümetin programKnr* dediler. nedeniyle Derviş'in ülke gerçekleri konusunda ye- terli bilgiye sahip olmadığı- nı ileri sürerek şu görüşü di- le getirdi: "Krizin hemen ardmdan Merkez Bankası için 7 isim düşünülmüştü. Derviş de bu isünler arasm- daydL Tercih edUmesinin başhca nedeni Dünya Ban- kaa'nda görev yapıyor ol- masıvedış destekkonusun- da avantaj sağlayacağuun düsünülmesidir. IMF, Der- viş'i mutemedi olarak görû- yor. Eğer30mfiyar dolar gi- bi bir destek gefirseDerviş'i getirdiğiınize değer." Bahçeli'nin, milletvekil- lerinden ekonomik progra- mı her yerde savunmalannı istemesine karşmparti için- de eleştiriler yüksehneye başladı. Yozgat Milletveki- li Mesut Türker, TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı yaptığı konuşmada, son yıllarda dış odaklarca yazı- lan yanlış reçetelerin uygu- landığını belirterek bu reçe- teler uyannca Türk insanı- nın ranta ve spekülatif ka- zanç ekonomisine yönlen- dirildiğini söyledi. DuRMUŞ'A SUÇLAMA Ithal ilaç istifalan • Ithal ilaç konusundaki görüş aynlıği, Sağlık Bakanlığı'nda bir süredir- var olan anlaşmazlıklan su yüzüne çıkardı. ANKARA (Cumhuriyet Büro- sn) - Sağlık Bakanhğı Müstesan Prof. Dr. HahıkTokuçoğhı, müste- şar yardımcılan Semih Yaiçın ve Harun Doğru ile Hukuk Başmüşa- viri Hasan Tunç görevlerinden is- tifa ettiîer. Sağlık Bakanı Osman Durmuş'u üstü örtülü ancak ağır ifadelerle suçlayan Tokuçoğlu, is- tifasını "üshıp ve yönetim anfaiyqı 6u-kfahğı n gerekçesıne dayandırdı. Istifalann Tokuçoğlu'nun devletin ilaç ithal edebileceğini söylemesi- nin ertesi günü, Durmuş'un ilaç firmalanyla anlaşarak sabit kuru kaldırmasmdan sonra gebnesi dik- kat çekti. Ithal ilaç konusundaki görüş ay^ nhğı Durmuş ile 25 yıllık arkada- şı olan Müsteşar Haluk Tokuçoğ- lu'nun arasındaki yönetim anlaş- mazlığını su yüzüne çıkardı. To- kuçoğlu, önceki gün ilaç firmala- nyla anlaşma sağlanarak ithal ilaç fıyatlannda dolar kurunun serbest bırakıhnastnm ardından, dün sa- bah saatlerinde görevinden isrifa etti. Tokuçoğlu, isrifa dilekçesin- de "Bakanhktaki geüşmekr, be- nün açımdan bu görevi laydayla sürdürmeme engel olacak bir ma- hiyet arz etflg iç^ı bn görevimden istifa ediyorum" dedi. Üslnp ve yönetim Tokuçoğlu üslup ve yönetim an- layışı farklıhğııun bakanlık işleri- ni olurnsuz yönde etkilemeye baş- ladığım belirtti. Tokuçoğlu, mûs- teşar yardımcılan ve hukuk müşa- virinin de aynı nedenlerle görevle- rinden aynldıklannı bildirdi. Sağ- lık Bakanlığı'nda görevde bulun- duğu 2 yıllık süre içinde büyük de- neyimler yaşadığını kaydeden To- kuçoğlu, şunlan söyledi: "Köklü ve sarsıbnaz sandığım dostiuklann koftnk uğnma kâğıt knklergibiyılaknğmıiçimburku- larak gördüm." Tokuçoğlu'nun yerine Müsteşar Yardımcısı Mevhıt Mercan vekâ- letedecek. IRMIKIAYDEV ENGtN aengin(5 doruk.nettr. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), 'Savurganlık Ekonomisi' adını verdiği bir ra- por hazırlattı. Önceki akşam çok az sayıda medya kurulu- şuna iletilen, o yüzden de az kişinin görebildiği, duyabildiği rapor, son on yılın savurganlık dökümünü sergiliyor. 12 kalemde toplanan Sa- vurganlık Ekonomisi Raporu, 'Toplam 195 milyar dolar çö- pe atıldı' başlığıyla sunuluyor. Katrilyon liralar, milyar do- lariarla feleğimizin şaşırdığı, ortaya çıkan rakamlann anla- mını ölçmekte ufkumuzun ye- tersiz kaldığı bir gerçek. Arna gene de Kemal Derviş'in bat- mış ekonomiyi ayağa kaldır- mak için 10-12 milyar dolan yeterli bulduğunu anımsarsak TOBB raporundaki 195 milyar dolann nasıl da tüyler ürperti- ci olduğunu kavramak müm- kün. Ama toplam rakama bakıp ah-vah etmektense, raporun aynntısına, kalemlerine geç- mek daha doğru. Artık 640 milyon, 960 mil- yon dolarlar bizi heyecanlan- Dört Kara Delik Biri Hâlâ Delik dırmıyor. Gerçi ben sadece ve sadece yanm milyon dolariık bir avantaya konsam, anında çekmecelerimi boşaltıp, mes- leğe de, sektöre de, çalışma- ya da paydos deyip, günleri- mi Ege kıyılannda, bir zeytin ağacının altında denize çakıl taşlan fırlatarak geçirmek üze- re yeni bir hayata başlayaca- ğım {Aaaaah, offfff, pü- OCıffff!..). Ama olsun, yine de öyle 640 milyon dolariık, 700 milyon dolariık savurganlıklar beni kesmiyor. O yüzden, ra- porda savurganlık şampiyonu olarak sunulan ilk dört kalemi ele alacağım. Birinci: Faizler! Rapor bunu, "Devletin iç borçlanma kısırdöngüsünde ha bire yükseltmek zonında kaldığı iç borç faizleri'olarak tanımlıyor. Tastamam 95 mil- yar dolar. Yani toplamın tasta- mam yansı. Bu savurganlığın sorumlusunun salt devlet olup olmadığı tartışmalı. Dahası, buna savurganlık mı, yoksa 'siyasetçi destekli devlet sö- ğüşlemesi' demek mi gerekti- ği de bir iyitartışılmalı. On yıl boyunca siyaset es- nafı köylüye destek alımı, eşe dosta memur kadrosu yaratı- mı, korucubaşı rolüne soyun- muş feodal prenslere para, er- zak, silah odemeleri için 'ben- den sonra tufan' mantığı ile de devleti borçlandırdı. Bunun düzeneği pek yalındı. Banka- lar sizin, bizim emekli dede- mizin, üç kuruş biriktirmiş ba- bamızın tasarruflanna yüzde 70-80 faiz verip, topladıklan paraları devlete yüzde 140, yüzde 160 faizlerle borç ver- diler. Bu vurgundan pay alan- lar o zamanlar kalkıp, "Yahu bunun sonu yok. Bu saadet zinciri biter. Bittiğinde ülke ekonomisi çöker" demedi. Şimdi kalkıp bunu savurgan- lık diye nitelemek, suçlu is- kemlesine de siyasetçileri tek başlanna oturtmak pek ada- letli değil. Raporu hazırlayan TOBB'nin sanayicileri üretim yapmaya boş verip, tüccarlan kazançla- nnı yatnma yöneftmeyi düşün- meyip, son on yıl içinde repo, owernight faiz, falan filandan ne kadar para kaptıklannı bir açıklasalar iyi olacak. Ikinci sırada, KTTIerin em- dikleri kamu kaynağı var. Son on yılda toplam 32.2 milyar dolar. önce, birinciyle rtdnci ara- sındaki farkı gözden kaçırma- manızı öğütlerim. Böyleceson on yılda ülkeyi batağa sürük- leyen esas suçluyu apaçık gö- relim. Ama gene de KlTlerin ya- rattığı kara delik de pek okka- lı. Hani on yılın son ikisinde Krriere ödenen parayı, tutup Kemal Derviş'e versek, adam- cağız sevinçten zil takıp oy- nardı. Savurganlık kürsüsünün üçüncülük basamağında, 20 milyar dolarla kamu bankala- nnın 'görev zaran' var. Birke- re 'görev zaran' gibi cilalı laf- laria gerçeği gizlemelerine izin vermeyelim. Bu, bal gibi, ka- mu kaynaklannın kamu ban- kalan aracılığıyla söğüşlenme- sidir. Yani siyaset esnafının seçim yaklaşınca oy depolanna ak- tardıklan kaynaklann, seçim- lerden sonra kendilerini Mec- lis'e taşıyan yerel siyaset ba- ronlanna diyet borcu ödemek için yarattıklan kaynaklann ka- mu bankalanna yüklenmesi- dir. Dördüncülükte ise 'fondaki bankalann toplam zaran' diye adlandınlan, hortumlanmış bankalann kamunun sırtına yıktığı yük var Tastamam 12.5 milyar dolar. ••• Kemal Derviş'in programı, ilk üç sırayı alan kara delikle- rin kapatılmasına ilişkin önlem önerileri içeriyor. Hükümetle Derviş arasındaki gizli (hatta açık) itiş kakışın sebebi de bu. Hortumcuların açtığı dor- düncü delik için önlem alınıp alınmadığı ise bence ve bugü- ne kadar malum değil. Sizce de öyle mi? POUTİKA GLONLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Suyu Arayan Toprak Arkadaşımız Mehmet Faraç, yeni kitabı 'Suyu Arayan Toprak'ta (Ozan Yayıncılık) Harran ve Fı- rat'ın bin yıllık öyküsünü anlatırken tarihin bitme- yen senfonisini dinletiyor okuriara... Mezopotamya'nın o uçsuz bucaksıztoprakla- ' nndafilizlenen aşklar, Keldaniler'le dostluk kuran- lar, Süryani kültürüyle yoğrulan Harran Üniversi- tesi'ndeki sevgililer, acımasızlığın gölgesinde ya- şananlar, sevincin uçurtmasıyla mavi gök altın- da dolaşanlar öykünün başkahramanlan... Bir maceral.. Bitmeyenbirtutku... Harran ve Fırat'ın kutsallığı!.. Kitabı okurken 1970'li yıllan anımsıyorum... Gaziantep'ten Şanlıurfa'ya geçmiştim bir eylül sabahı... Hava sıcaktı!.. Şanlıurfa çarşısında dolaşırken iki kenti karşılaş- tırmıştım... Gaziantep geceyi yaşarken Şanlıurfa'da yaşam akşam ezanıyla bitiyor, herkes evlerine çekiliyor- du... Harran'da yoksulluk sanki bir alın yazısıydı... Ben o yıllar suyun ateşle, yani yoksulluk ve ku- raklıkla kavgasının Harran-Fırat arasında olduğu- natanıkolmuştum... Mehmet Faraç'ın kitabını okurken sabanın ilk kez Harran'da toprağa değdiğini, tohumun ilk kez orada boy verdiğini öğrendim... Kuraklığın anası olan Harran, yaşamın sessizli- ğini coşkuya dönüştürürken bizleri tarihin derinli- ğine indiriyor... "Harran'ı insanlılaştırma pol'ıtikalan sonraki yıl- larda da sürdü. Kadenne ten\ edilmiş bu bölgeyi yeniden diriltme çabalan sırasında, 1702 ve 1720 tariMeri arasında bu kez Doğu Anadolu ve Ege bölgelerinden bazı aşiretler Harran'a yerieştirildi. Bu aşiretler, hem bölgeyi eşkıyalardan korumak hem de tanmla uğraşmak şartıyla bazı vergiler- den de muaf tutuldu. Ancak bunda yine başanlı olunamadı. Mezopotamya'nın 700 yılı aşkın süre yalnızlı- ğa mahkûm edilen bu topraklanna yeniden can vermek mümkün olmadı. Bölgeyi canlandırabile- cek tek unsurolan su sıkıntısının giderilememesi, insanlan, bu çölü andıran topraklarda fazla ba- nndıramadı. Harran tüm çabalara karşın Ortado- ğu'dan bölgeye malgetirip götüren birkaç Bede- vi kervanının gelip geçtiği bir viraneden başka bir şey olamadı. Ve uzun yıllar böyle geçti. Tektek Dağlan'nda yalnızgezen ceylanlarHarran'; uzaktan izledi. Har- ran'ın göbeğinde, Soğmatar Harabeleri'nde Hz. Musa Kuyusu'na birkova inmedi. Soğmatar'da ne Satûm, ne Güneş, ne Jüpiter ne de diğerleri... Hiçbir gezegen tapınağının hiçbir misafiıi olma- dı. Han El-Bar'ur Kervansarayı'nın 15. kilometre- sindeki Bazda Mağaralan'nda hiçbir yaratığm se- si yankılanmadı." • • • î - - u Harran, Fırat'a hep ağıt mı yaktı? ^ ' - - - • ' öyküyü, Mehmet Faraç şiirsel bir dille anlatı- yor... Ve bugün... Okuyalım: "Harran gûnûmûzde de yılda dört ûrün alınabi- len bir tanm merkezi olma özelliğiyle dikkat çeki- yor. YCızyıllar boyu bağnnda gizledıği Karaali Kö- yü'ndeki şifalı sulanyla hastalara sağlık kazandın- yor. Termal sularla seralarda üretilen rengârenk bibeıier, sebzeler dünyanın dört bir yanına kargo uçaklanyla taşınıyor. Gölge orada artık kendini bulabiliyor. Eskisi gi- bi uçsuz bucaksız, ortamında tek bir ağaç bile olmayan kuru bir çöl değil Harran. Italyanlar ora- da kavakçılığı geliştirme projesiyle metrelerce yükseklikte kavaklar yetiştihyor. Bitkiler yeniden can buluyor, meyveler yeniden dallardan sarkı- yor. Kısacası, Harran artık yûzlerce yıl öncesinde- ki görkemine dönüyor." ••* Baskjya ve zulme karşı direnen insanlann öy- küsü, bitmeyen bir senfoniye benziyor... Kıraç topraklardaki kan davalan, sözde 'töre' cinayetleriyle birleştiğinde acının fotoğrafları bir bir düşüyor yüreklere... Mehmet Faraç, "Bu kitapta ailem ve benim ço- cukluğum var" derken ekrneği ve aşı, namlunun ucunda, kaçakçı atiannın terinde arayan baba- sını anımsıyor... Su taşıyan kadınlar, acıyla buluşan genç kızlar, çocuklar, işsiz gençler... Peki Musa Akbaba'nın öyküsüne ne dersiniz? ANAP'a oy vermişti, ama on yedi nüfusu doyu- ramamıştı... O Turgut Özal'a inanmıştı... Sonra inancını yitirdi, çok az toprağından da ol- du... Oy verdiği sol kolunu, çalıştırdığı tohum maki- nesine soktu... Kolu paramparçayken haykırdı: "Al sana Özal, al sana!" [email protected] Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyef k i t a p I a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GÜNEYDOĞU GERÇEĞİ:NECLA Onun öyküsüyle hiç kimse fazla ilgılenmedı; on dört yaşında yaşamın kırli sulannda yok olup gittı... Sisli ve soğuk bir Dıyarbakır akşanuydı. Karanlığın gn gölgesi evlerin, caddelenn, sokaklann üzenne düşüyordu... Çağ Pazarlama A.Ş Türkocağı Cad. f4o:39/41 (34334)Cağaloğ)u-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhuriyrt ^ Mtap kuBbü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle