19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2001 CUMARTESİ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Sol ve Sorumjuluk Hahık YURTSEVER Hukukçu S ol düşünce ve eyle- min ilk hareketnokta- sı, eşitsizlik, haksız- lık ve baskıya başkal- dırmaktır. Solun, so- nul amacı, her türlü sömürü, egemenlik ve yöneten-yö- nedlen ilişkisini sona erdirerek in- sanın yaratıcıhk ve özgürlüğünü gerçekleştircceği bir dünyaya ulaş- makür. Emperyalist kapitalizmin yeni küresel yayılma dalgasının belir- gin bir açıklık kazandığı 1980'li, özellikle de Sovyetler Birliği'nin çözüldüğü 199O'lı yıllardan bu ya- na dünya ve Türkiye solu bir dar- boğazdan geçiyor. Eski dünya den- geleri içinde biçimlenen gelenek- sel sol, bugün dünyanın hiçbir ye- rinde olaylanırgidişine damga vu- racak gerçek bir siyasal güç konu- munda değildir. Eksenler kaymış, eksenlerle birlikte odaklar dağıl- mış, sol hareketler, ya eskimiş ka- hplannı kınp kendini yeniden ürete- mediği, ya başkalaşıp yukardaki tarumda verilen niteliîderini yitir- diği ya da dayandığı toplumsal-sı- mfsal güçleri temsil edemez duru- ma düştüğü için büyük ölçüde dev- re dışı kalmıştır. Sosyalist soldaki bu gerileme ve dağıhna süreçleri, yalnız solun ken- disinı değil, tüm siyasal hareketle- ri etkiledi. Sovyetler Birlıği ve Do- ğu Avrupa'daki düzenler nitelikle- ri ne olursa olsun, dünya kapitaliz- mi ve özellikle de Avrupa üzerin- de çok önemli ve dengeleyici birba- smç yaratmışlardı. Bu basıncın ve kapitalist Avrupa'daki sımf sava- şımlannın ürünü olan "sosyal dev- let" yönelişi sosyal demokrasiye önemli bir varlık ve devinim alanı açtı. Marksçı kökenlerinden uzak- laşan sosya) demokrası bu temel- de ve uzun süre etkin bir siyasal güç olarak varlığını sürdürebildi. Temeldeki kaymayla birtikte sos- yal demokrat hareket de, gelenek- sel işlevini ve özgörevini (misyonu- nu) yitirdi. Örneklemek gerekirse, bugün Avrupa sosyal demokrasisi- nin üç büyük partisi, Ingötere, Al- manya ve Fransa'da iktidardadır. Üçü de, kimi önemsiz başkabklar- lakendipartflerieöylekurulan sos- yal devteti,kamusektörünü,emek- çikazanımlarmıyokedenprDgram- lan uyguluyorlar. O kadar ki, sağ parolerden aynm çizgilerini koru- makta zorlanryorlar. Türkiye'de sosyal demokratlann son 20 yıldır bu partilerin "üçün- cü" diye sunulan yollanndan ken- di sorunlanna çözüm aramalannın büyük zaman ve enerji savurganlı- ğı olduğunun artık görülmesi gere- kiyor. Türkiye ile Avrupa, Avrupa sosyal demokrasisi ile CHP ve ar- dılı hareketler arasındakı çok büyük farklar bir yana, bir başka yön göz- den kaçınlmaktadır Ingiltere dene- yimi, gerçekten çarpıcı ve başka yönde düşünmek isteyenler için zi- hin açıcıdır. 1997'de "üçüncüyor belgisi al- tında büyük bir seçim başansı gös- teren Işçi Partisi, 2000 yılı mayıs ayında yapüan yerel seçimlerde bü- yük oy ve sandalye kaybına uğra- dı. Ancak bundan daha önemlisi seçimin yüreğinin atügı Londra Bü- yükşehir Belediye Başkanlığı'nı "Kızıl Ken" diye anılan Ken LJ- vingston'un yüzde 38 oyla kazan- masıydı. Livingston, Londra Bü- yükşehir Belediyesi Margaret Thatchertarafindan kapaüldığında Işçi Partisi'nin seçilmiş belediye başkanıydı. Bu seçimde de partisi- nin belediye başkan aday adayıydı. Adaylığı Blair tarafindan önlenin- ce seçimlere bağunsız aday olarak girdi ve yüzde 38 oyla kazandı. Mu- hafazakâr aday yüzde 27, Tony Bla- ir'in desteklediği îşçi Partisi adayı ise yalnızca yüzde 13 oy alabildi. Livingston'un seçim propaganda- sı, toplu taşımacılık, esas olarak da metro sisteminin kamusal niteliği- nin korunarak iyileştirilmesi ve ucuzlatıhnası, yönetimde katıhm- cı elektronik detnokrasi, saydamlık, işsizliğe karşı önlemler üzerineydi. özelleştirmenin neredeyse karşı çı- kılamaz bir erdem, seçeneği olma- yan tek çözüm gibi gösterilmeye çalışıldığı bir ortamda, Livings- ton'un kamusal yatınm ve hizmet programınınLondra halkındanyüz- de 38 oy alabilmesi küreselciliğin, sistemin merkezi'nde bile sanıldı- ğı kadargüçlü olmadığını, doğru ge- rekçe ve çözümlerle karşı çıkılıp seçenekler ortaya konulduğunda halk yığınlannın desteğüün kaza- nılabileceğini gösterdi. Türldye sohı da~ ' Türkiye solu da dünya soluyla aynı gemınin içindedir. Tarihinden, toplumsal yapısından gelen kendi- ne özgü renkler taşıyor; aynca 12 Eylül şiddet ve yenilgisinin hâlâ giderilemeyen ağır sorunlanyla bo- ğuşuyor. Sol birikim ve nitelik bu- harlaşıp uçmamıştır, ancaksolunye- niden toparlanıp siyasal yaşama ağırlık koyacak güce erişmesi sü- reci sancılı ve ağır bir tempoyla ilerliyor. Dünya ve Türkiye'deki ge- lişmeler ise solu, yalnız solcu kad- rolar için değil, halk yığınlan için ekmek su kadar ivedi bir gereksi- nim durumuna getirmiştir. Hükü- met, parlamento, koalisyonu oluş- turan partilertıkanmıştır. Parlamen- to içi seçenekler tükenmiştir. Son bunalım (kriz), sola olan ge- reksinimi keskinleştinnektedir. Var olan sol ve sosyalist partiler, emek örgütleri, ne yazık ki, gereksinime yanıt verecek güç ve siyasal etkin- likte değiller. Güçler, kadrolarve da- ha önemlisi zihinler dağınıktır. CHP'deki çözülme, sosyal de- mokrat ve Kemalist solda bir yeni- den gruplaşma sürecini başlattı. Şimdi, CHP'den son dönemde çı- kanlan ve aynlanlarla, eski partili- ler, hatta hiç CHP'li olmayanlar ye- ni parti, belki de partiler oluşturma yolunda yoğun bir çalışma yürütü- yorlar. Sorun, solda kendini dağınıklık ve güçsüzlük olarak dışa vuran olumsuzluğun, doğru temelde ye- niden gruplaşma ve odaklaşmala- nn dinamiği durumuna getirilip ge- tirilemeyeceğı, sol birikimin ken- dine en çokgereksinim duyulan bir dönemde gizfl gücünü (potansiye- lini) harekete geçirip geçiremeye- ceği noktasındadır. Esas olan, giderek yoksullaşan ve umutsuzlaşan geniş halk yığın- lannın ortakprogram ve eylem he- defleri çerçevesinde birleştirilme- si, harekete geçirilmesidir. Önem- li ve öncelikli olan, emperyalist kü- reselcilik saldınsına karşı bir Okdi- renme yizgidnin oluşturulmasıdır. Bu oluşuma herkesın kendi bayra- ğı altında katılmasının hiçbir sa- kıncası yoktur. Ilkesel konularda hedef ve eylem ortaklığı aramak ise zorunludur. Var olan ve kuruhnası düşünülen partiler, partili olmayan sol güçler, emek örgütleri, bir yandan kendi iç gündemlerini izlerkenbiryandan da olaylann gidişine ülke çapında ağır- lık koyacak bir sol hareketın bıçim- lenmesi için çaba göstermelidirler. îvedi sorunlar için ortak eylemden, erken seçim ve seçim bağlaşıklığı- na kadar hiçbir konu birlik çevre- ninin (ufkunun) dışında düşünülme- melidir. Öne çıkanhnası gereken, köken- ler, sıfatlar, biçimler, kişisel ko- numlar değil; ilkeler, hedefler, top- lumsal gereksinimlerdir. Bugün çeşitlı çevrelerce ilkelerin öne ahnması olumludur. Üçlü ilke, bugünkü koşullar ve ivedi gereksiniınlerdüşünüldüğün- desolun ortakhareketinetemel oia- cak ilkeler üç başiık altında yahn- laşunlabilir. Bir: Emperyalist küreselciliğin dayatüğı IMF ve Dünya Bankası "uvum" planlanna, özelleştirme, bunalımın yükünü emekçilere yük- leme izlencelerine (programlanna) kesin biçimde karşı çıkılarak anti- emperyalist nitelikli biremekçi halk seçeneği programı üzerinde eylem birliği sağlanmalıdır. Korkut Bo- ratav'ın başkanhğındaki Bağımsız Sosyal Büimciler-ÖctisatGrubu 'nun 28 Şubat 2001 tarihh Cumhuriyet'te yayımlanan "ulusalpbuTı ve Emek Platformu'nun "alternatif(seçenek) program"ı kaynak olarak alınabi- lir. tki: Yurttaş temel hak ve özgür- lüklerini, sıyasete katılım olanak- lannı hukuken ve fiilen ortadan kaldıran başta 12 Eylül anayasası olmak üzere bütün yasa ve uygu- lamalann iptali istemiyle birlikte, uğrunda savaşım yürütülecek bir toplumsal-siyasal haklar bildirge- si hazırlanmahdır. Sol hareket, F tipine karşı ölüm oruçlan örneğin- de olduğu gibi başta yaşama hak- kı ohnak üzere tüm hak arayışlan- nın yanında ohnalıdır. Üç: Büyük bir yığın desteğiyle ve içtenlikle yükseltilen iç banşın ku- rulması ve kurumlaşması istemine sol, kararlılıkla sahip çıkarak hem tarihsel birgörevi yerine getirmek, hem de bu dinamiğin ABD'nin, AB'nin ve sağ partilerin manevra konusu olmasını önlemek duru- mundadır. Kuşkusuz sorun, yukarıdaki il- keleri sıralamak kadar yalm değil. Bu ilkelerde birleşmek kadar, yan- hş ya da doğru, sol içinde sayılan hangi görüşlerle birlikte olunama- yacağı noktasında da açıklık gere- kiyor. Örneğin, küreselciliğe karşı duruştaki "ulusal"lık vurgusunu dar milliyetçi bir içe kapanma nok- tasına taşıyanlarla, ya da "demok- ratüdeşme"yi, küreselci program- lara teslımıyette, siyasal Islamla bağlaşıklıkta, ikinci cumhuriyetçi- likte arayanlarla birlikte bir o yana bir bu yana sallanarak bir sol açı- hş gerçekleştirilemeyeceği açık ol- mahdır. Halk yığınlannda biriken hoş- nutsuzluk ve öfke, Türkiye'yi yö- netenlerin artık eski biçimde yö- netemez noktaya gehniş olmalan, bunalımm toplumun tüm kesimle- ri üzerindeki yıkıcı ve önümüzde- ki dönemde daha da ağırlaşacak et- kileri, bunlardan daha önemli ola- rak belirsizlik, güvensizlik, umut- suzluk ve umarsızlığın toplumun tüm hücrelerine dek yaygınlaşma- sı, solun ne büyük bir sorumluluk- la karşı karşıya olduğunu gösteri- yor. Sorumluluk büyüktür; çünkü bir sol silkiniş ve toparlanmanın seçeneği toplumsal çürüme ve ge- ricöiktir. [email protected] ^ ^:. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Müöafaa-i Hukuk'a NeOldu? Antalya'da yayımlanan güzel bir dergi var "Mü- dafaa-i Hukuk"... Güzelliği, Kemalist düşünceye bağlılığından, bu yolda inançlı çalışmasından ge- liyor. Güzel, yararlı, etkileyici... Cumhunyetımizin temel değerterinin altüst edil- mek istendiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu ülkede herkes Atatürkçüdüd Sırası gekjiğinde en koyu yo- baz bile, en hızlı ırkçı, Turancı bile, Atatürkçü ol- duğunu söyler. Türlü yöne çekilir, birbirini tutmaz yorumlar yapılııi Bütün bu çabalar, Atatürk devri- mini yozlaştırmak içindir. Görmedik mi, "Atatürk" diye diye O'nun bütün isteklerinin, bütün özlemterinin, gerçekleştirdiği bütün atılımlann akla hayale gelmez yollardan ön- lendiğini! Daha beteri, değiştirildiğini, tanınmaz biçime sokulduğunu... Oysa Kemalizm, yani Atatürk devrimciliği, her şeyden önce "Tam Bağımsız" bir ülke anlayışına dayanır... Bu ülke, çağdaş olacaktır, uygar ola- caktır, halkçı olacaktır, laik olacaktır, ulusatcı ola- caktır, eşit bir toplumun yaratılması amacını taşı- yacaktır... Işte, "Müdafaa-i Hukuk" dergisi bin bir zoriuk içinde çıkar. Ülkemizin en seçkin imzalan, Atatürk devriminin ilkelerine kafasıyla, yüreğiyle bağlı ya- zarlan vardır Çetin Yetkin, Başaran, Tahsin Yü- cel, Emin Değer, Hablemrtoğlu, vb... Bu dergiden birkaç kez söz ettiğimi anımsaya- caksınız. Yaygınlaşmasını, Atatürkçü çevrelerin, aydınlann, daha da çok halkımızın okuması gere- ken bir dergi... Çok sevinmiştim, aynı adı taşıyan bir de aylık gazete çıkmaya başladığında... Cep- lerinden ödedikleri parayla bu dergiyi yayımlayan özverili yöneticilerini kutlamak gerekir diye düşü- nüyordum, kü... Bir vakıf oluşturulmuştu. Hem gazete, hem der- gi, her türlü yazılı yayın yapmak amacıyla... En önemlisi, bu dergi ve yayınlann Kemalist devrim çizgisinde olmasıydı... Meğer işin içine başka he- saplar ginmiş!. Vakıf yöneticileri "Gazete Mûdafa- i Hukuk'un yayınının durdurulmasına kararvermiş... Bu konuda aynlan paranın ödenmemesi üzerine gazete çok güç durumda kalmış... İşin ilginç yanı vakfı ellerine geçirenlerin "Müda- faa-i Hukuk" adlı bambaşka bir dergi çıkarmak is- temeleri... Gerçek "Müdafaa-i Hukuk"\a ilgisi ol- mayan bir organ!.. Bu garip oyun karşısında Çe- tin Yetkin ve arkadaşlan bu kez "Yeniden Müda- faa-i Hukuk" adında bir dergi yayımlamaya başlı- yorlar, kapatılan gazetenin borçlarını da üstlene- rek... Kanşık, garip, amayinedeapaçıkbirolay!.. Ke- malist bir derginin susturulması mı dersiniz, dışar- dan gelip bağdakileri kovmak mı? Derginin son sayısında yer alan "Zonınlu Bir Açıklama" bu çirkin olayı gözler önüne seriyor... Ne yazık ki yararlı bir amaç çevresinde kurulan bir- liktelikleri kısa sürede dağrtmak bize vergi bir özel- lik... Şimdi karşımızda iki "Müdafaa-i Hukuk" mu olacak. Biri gerçek, biri sahte mi? PENCERE Cumhuriyefi Kim Aldı, Kim Sattı?.. Bir tekerleme vardır "Şeytan aldı götürdü.. Satamadan getirdi." Eksik olmasın, bizim medyamız Cumhuriyet'i sık sık pazariar; şimdiye dek medya elinizdeki gaze- teyi kimlere satmadı ki!.. En başta Sayın Şevket Sabancı, Iş Bankası, Sayın Kamuran Çörtük ol- mak üzere çeşitli kişi ve kurumlara satıldığımız ha- berieri birinci sayfalarda boy gösterdiler. Şimdi sıra Gürbüz Çapan'da.. Medyanın Cumhuriyet'le alıp veremedigi ne?.. Bu işin içyüzü ne?.. Yann bu işin hangi köklerden kay- naklandığını açıklayacağım. Belkı kımilen üzüle- cek, ama bugün söyleyeceğim şudur Cumhuriyet satılamaz.'.. • Cumhuriyet gazetesinin sahibi, çalışanlann oluş- turduğu "Cumhuriyet Vakfı"d\r. Vakfın Yönetim Kurulu üyeleri: Berin Nadi (Başkan), Osman Nuri Torun, AJev Coşkun, Cüneyt Arcayürek, Lale Tokuş, Atilla Coşkun, Aydın Aybay, Hikmet Çetinkaya, Zey- nep Uşaklıgil, Önder Çelik, Orhan Erinç, Ittian Seİçuk... Cumhuriyet Vakfı'nın sahibi olduğu Cumhuri- yet'i her gün hazırlayıp yayımlayan "Yeni Gûn Ajan- st" bir şirkettin yani iş dünyasında yaşamaktadır; piyasanın kurallan içindedir; çeşitli işadamlan, rek- lafn şirketleri ve holdinglerle ılişkılerı olacaktır; üs- telik vakıf da şırketler kurmuştur; ağzı süt kokma- yan ama, bu gibi ışlere aklı da yatmayan solcu kar- deşlerimize duyurulur; bizim bugün çeşitli teteviz- yonlaria olduğu gibi BRT'nin sahibi Kamuran Çör- tük'le de televizyon reklamı kapsamında iş ilişki- lerimiz sürüyor. • Cumhuriyet Vakfı iş dünyası kurallannda yaşa- mak için aşağıdakı şirketleri kurdu: Yeni Gün AŞ... EMAŞ... Çağ Pazariama AŞ... Yedı Mayıs AŞ... Yeni Gün Holdıng AŞ... Aynca vakfın ortak olduğu şirketter var Medya-C AŞ... Ya- pım-C AŞ... Vakfın şirketlerinde Cumhuriyet çalışanlan Yö- netim Kurulu üyeleridir, bunlar arasında ünlü ya- zarlanmtz da var EMAŞ'ta Mustafa Balbay var, Yedi Mayıs AŞ'de Erol Manisalı var, Yeni Gün AŞ'de Öztin Akgüç var, benim durumum ise da- ha yüklü; hem Cumhuriyet Vakfı, hem de Yeni Gün AŞ'de Yönetim Kurulu üyesiyım; sözün kısası Va- kıf ile şirketleri baştan sona çalışanlann elindedir; üstelik Yeni Gün Holding'in Yönetim Kurulu Baş- kanı'yım; bu yüzden Sabah gazetesi baş sayfası- na resmimi koyup haberi verdi: "llhan Selçuk holding patronu oldu." • Cumhuriyet gazetesi işte böyle birgazetedır bu nedenle de suçumuz çok büyük... Yeni Gün Holding'i sermaye toplamak, gazete- ye aşılamak ve bu süreçte halka açılarak okurlan- mızı gazeteye ortak etmek programına dayalı ola- rak kurduk. Günay Çapan kardeşim de bu kap- samda katılımcı oldu; başka katılımcıtar varsa hep- sine açığız; Almanya'dan Gülizar Cengiz, Anka- ra'dan adını vermek ıstemeyen bir dostum başı çek- tiler; Server Tanilli alçakgönüllü bir sermaye ile Hol- ding'e ortak oldu. • Herkesi Yeni Gün Holding'e ortak olmaya çağı- nyorum; 100 de olur, 1.000.000 da olur; paranın büyüğü küçüğü fark etmez... Ama bir şartla: Parayı veren kişi Cumhuriyet'in yayın yönetimi- ne kanşamaz; o alanda söz, çalışanlann kurduğu Cumhuriyet Vakfı'nın yetkısindedir; bu da sağlıklı bir güvencedir. Bu konuya yann devam edeceğiz. NAZIM HÎKMET şarkılart V Kadınlanmi2 < Japon Balıkçısı * KarL Kayın Ormanında * Maviliman < Kanadan Gûmüş * Tahır'le Zühre Meselesi ' Seni Düşünmek < > RuhiSu • Sümeyra • Ziilfü LivaDel • Cem Karaca » Inci Çayırlı • Esin A^ar • Emin Igüs Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi VCD Kitap; vakıf merkezinden ve kitabevlerinden temin edilebilir. Sıraselvüer Cad. No 48 Kat: 1 Taksim Tel.& Faks: (0212) 252 63 14 - 15 TC Kültür Bakanlığı 'nin kathlanyla hazırianmıştır NOVITAS Tıırizm GAP (19-23 Nisan) Adana, Karatepe, Antakya, Gazıantep Zeugma.Urfa. GAP, Nemrut, Kâhta, Diyarbakır (L'çakla 4 gece 5 gun) SAFRANBOLU - AMASRA (21-23 Nisan) Tarihin capcanh yaşadığı açtkhava miızesı Safranbolıı ve lıpık Cenevı: lıman kentı Amasra 'da ıınutulmayacak bir haflasonu, 2gece 3 gun Tel: (0212)251 2808-09 e-mail : novıtasffinovıtas com tr web : vv-w\\ novitas.coin.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle