23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
RT 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA K Ü L T U R kultur@cumhuriyet.com.tr 15 prano BarbaraHendricks, demokrasi ve insanhaklan konusunda mücadelesini sürdürüyor mıulu elden 1>ırakmamah flCUGÜNÜŞEN rünümüzün önde gelen soprano ndan Barbara Hendricks'le Iş lat'ta verdiği Gershwin şarkıla- dan oluşan konseri öncesinde /leştik, 1974yılmdanberidünya- ı önde gelen operalannda 20'den da rolde oynayan sanatçı, ilk caz »nserini 1994 MontreauxCaz Fes- /ali'nde vermişti. Demokrasi ve san haklan konusunda da duyar- lığıylatanrnansiyah sanatçı. 1998 ılında 'Barbara Hendricks Banş e Udaşma Vakfi'nı kurdu. - Müzikyelpazeniz oldukçageniş. üasikmüzikrepertuvannınyanısv •a 1994'ten beri caz yorumlanmzı iinleme ûrsan bulduk. Cazsize na- sdbir özgûrlükgetirdi? BARBARA HENDRİCKS - El- bette bana bir özgûrlük getirdi. Di- ğer müzikleri de belli bir özgûrlük katarak yorumlama şansuuz var, a- ma bu dahabaşka. Caz dabirdenbi- re, rasgele çalınan, sadece doğaçla- nan bir şey değil. Gene de bir Mo- zart parçasından farklı olduğunu söyleyebiliriz. Mozart'ta birtakım komutlar var. Bu komutlara uyarak çalmak ya da söylemek durumun- dasuuz. Yani belli sınırlamalar var. Cazın getirdiği özgûrlük, bu suıır- lamalan aşmama yardımcı oldu. Şimdi artık Mozart çalarken bile farklı söylüyorum. Gershvvin'debe- nim çok keyif aldığım şey ise söy- lerken ille de doğaçlama yapmam gerekmemesi. Çünkü, kendi armo- nisi o kadar güzel parçalan var ki bunun ûzerine herhangi bir yorum katmadan da söylemenin çokkeyif- li olduğunu gördüm. Ve Gersh- win'in de benim için özel olan tara- fı bu oldu. Cazın getirdiği özgürlü- ğü sözcûklere dökmek çok zor. Bu, hissettiğiniz bir şey. - Günümüzün Öndegelentûm or- akedonya'daki durum gerçekten çok kaygı verici. Filistin'e gelince; bunca çatışma, açıkçası dünyaya sürpriz oldu. Dünyadaki banş ve demokrasi yanlısı güçlerin bunun önüne geçmek için çaba göstermesi •gerektiğini düşünüyorum. Umudu elden bırakmamak gerek, çünkû çok fazla masum insan acı çekiyor.' kestralanveşeüeriyleçahşünız.Mü- zik alanmda 'henüzyapamadınV de- diğjnizbirşeyvarmı? HENDRİCKS - Özel olarak bir şey yok. Ama yeni ve genç besteci- ler var. Onlarla çalışmak. onlann şarkılannı da yorumlamak istiyo- rum. Aynca her türlü yeni deneyi- me açığım. Cazda olduğu gibi. 'Sinema için geç kaldmT - tkifilmçahşmasında rol akhnız. *99yıhndada Cannes'dajüriüyesiy- diniz.Bir karakterioperadacanlan- dırmakla sinemada canlandırmak arasında nasdbir farkvar suce? HENDRİCKS - En önemli fark, sahnede bir şeyi baştan sona kadar bir kerede oynarsınız. Ama filmde aradadurursunuz, yenidenbaşlarsı- nız. Ve her sahneyi kronolpjik sıra- ya göre almazsınız. Şimdiye kadar iki film yaptım ve bundan çok ke- yif aldım. Bunun en keyifli tarafı da küçûk bir sahne için uzun uzun ça- lışabilmek oldu. Sinemada küçûk bir sahnenin birtakım aynnülanyla ilgilenerek onu mükemmele ulaştı- rabılmek için zamanınız oluyor. Operada bu kadar zamanınız yok. Aslında sinemada dahaerken oyna- madığım için pışmanım. - Dûnya banşına katkıda bulun- mak içinefldnolarakcahşıyorsunuz. Dünyadakisondurum,özeffikkMa- kedonya'da ve Füistin'de yaşanan- lar hakkında ne dûşünûyorsunuz? HENDRİCKS- Makedonya'daki durum gerçekten çok kaygı verici. Aslında banş ve uzlaşma sürecinde olan bölgeler bunlar. Makedon- ya'daki son ûlaylar bu sürecin bir adım geriye gitmesine neden oldu. Kaçmak zorunda kalan insanlann çektiği acılar inanılmaz. Ve Filis- tin'e gelince; bunca çatışma, açık- çası dünyaya sûrpriz oldu. Çünkü bir yıl önce kimse bunun böyle ola- cağını düşünemezdi. Banş için umutlanmızvardı. Dünyadakibanş ve demokrasi yanlısı güçlerin bu- nun önüne geçmek içinçaba göster- mesi gerektiğini düşünüyorum. Ge- çen sene mayıs aymda Israil'dey- dim. Böylebir şey olabileceğini hiç düşûnemezdim. Elbette her zaman böyle bir risk vardı, ama masaya oturupbanşıkonuşuyorlardı. Şu an- daki durum kasvet verici olmaktan bile kötü. Umudu elden bırakma- makgerek, çünkûçokfazla masum insan acı çekiyor. 'Mûcadete etmekgörevim' • Sizce dûnya banşunn kurulma- sında kişisel ve özettikle de sanatçv- lann çabalaruun önemi nedir? HENDRİCKS-- Ben bu konuda sanatçüann diğer insanlardan daha fazla sorumlu olduklanna inanmı- yorum. Bunu kendime görev edin- diğim için yapıyorum. Doğduğum- da siyahlann oy hakkı yoktu ABD'de. Ve bu, verilen savaşımlar- la kazanıldı. Bu hakkm savaşımla elde edüdiğini görmek,banakendi- mi güçlü hissettirdi. Demokrasiye katılabileceğimi gösterdi ve buna katılma sorumluluğunu verdi. Sa- natçı olmasaydım dagenekendiça- pımda birtakım şeyleryapmaya ça- lışıyoT olurdum. Tabü ki şimdi da- ha fazla şey yapmaşansım var. Çün- kü sesimi daha fazla duyurabiliyo- rum. Basınla konuşabiliyorum. A- ma bu, sanatçüann daha fazla so- rumluluğu olduğu anlamına gelmi- yor. Elbette bızim tamnmış oluşu- muz, fıkirlerimizi daha kolay açık- layabilmemize yardımcı oluyor. Fa- kat bunu sanatçının sorumluluğu olarak gördüğümden değil, kendi görevim olduğunudüşündüğümden yapıyorum. Birleşmiş Milletler ile yaptığım çalışmalar sırasmda be- nim gençliğimde yaşadığım dene- yimle kıyaslanamayacak kadar bü- yük acılargördüm, Ruanda'da, Bos- na'da. Ve tûm bunlara karşı benim mücadelem, insan haklan ve de- mokrasikonusundaki hassasiyetim- le ilgilikendimi ifade edişbiçimim. Bağımsız Amerlkan slnemasıntn yetenekll Isml Steven soderberph, Ertn Brockovlch ve Trafflt »e Oscar'a aday ollywood un ayKirıyonetmeiu Kûltür Servisi - Steven Soderbergh (38) önümüzdeki on beşyılm en önemli Amenkan yönetmeni mi olacak? Bahis ortada. Aykın filmleri Hollyvvood'un yaldızlı üslubuna ters düşüyor: her Oscar'a aday son iki filmi, Tra- fik ve Erin Brockovich, Soderbergh'in sanat- çı dehasını kamthyor, ajandasında yer yok ve şu anda sinemada çok iyi bir imaja sahip. Seks,Yalanlar ve Video ile çok iyi bir başlan- gıç yaptı. Kafka ile tepki topladı, Schizopoüs ile deneysel sinemaya göz kırptı. Geor^ Clooney'in başrolünde oynadığı Erişümezılebüyükbaşan kazandı, tngilizad- lı filmı pek ilgi çekmedi ama sondan bir ön- ceki filmi Erin Brockovich ile tekrar günde- me geldi; şu günlerde ise dûnya çapında ör- gütlenmiş uyuşturucu şebekelerini konu alan bir BBC dizisinden uyarlanan Trafik adlı filrniyle dûnya medyasının gündemınde. So- derbergh, Fransız L'Express dergisinde yayımlanansöyleşi- sinde, fılmografısi ve geleceğe dönük projelerinden söz etti. -1989yümda Cannes'da Seks, Yalanlar ve Vıdeo füminiz Aran PalmiyeÖdülü'nükazandığıza- man, u Bu, sonun başlangıa" de- mişDniz.BunanIaneyikastettiniz? SODERBERGH-Bubir şakay- dı. Aynı zamandadainsanlannzih- nindebelirmeye başlayan "Buyaştabukadar ödüT düşüncesini de uzaklaştırmak ıstedım. $aka bir yana, eleştirmenlerin, seyircinin ve jürinin aynı film ûzerinde bir daha böylesine hemfıkir olması çokzayıfbir olasılıktı. Bu da beni biraz endişelendiriyordu. 'Nasılistediysem 5>leyaşadım' - tkinci filnüniz Kafka başanstz oldıu. SODERBERGH - Beğenilmek için bu fil- mi yapmadığımm bilincindeydim. Her şey çokçabuk gelişti. Benden yenibaşanlar bek- leniyordu, oysa ben yalnızca mesleğimi öğ- renmek istiyordum. İlk fılmimin uyandırdığı yankıdan ve sunduğu olanaklardanyararlana- rakyenibir deneyim yaşamak istedim. Bunu yaparken bir müddet geniş seyirci kitleleriy- le karşılaşamayacağımı çok iyi biliyordum. Bugün eğer denildiği gibi başanya ulaşmış- sam bu benim sinemada kendime çizdiğim yol ile sıkı sıkıya bağlantıhdır. Schizopoüs'ı gerçekleştirmeseydim Erişilmez'i yapamaz- dım. Ama burada, Birleşik Devletler'de, bir sanatsal sürecin yapıtlan birbirleriyle birleş- tirdiğini,biri ohnadan öbûrûnûn olmayacağı- m bir an bile durup düşûnmeden, yaptıklan fıtaıin negatifini yakmak isteyen kişiler var. \Voody Allen da Manhattan ile Annie HaH arasında Interieurs'ü çekmek zorunluluğunu duyduğunu bizzat kendisi söylemişti. - Nedenfihnçekryorsunuz? oderbergh, 'Erin Brockovich' ve 'Trafik' ûzerinde çahşırken sık sık "Başkanın Tüm Adamlan' filmini düşündüğünü ve çıkmaza girdiğinde ona başvurduğunu söylüyor. îki füminin de önemli toplumsal-siyasal konulan ele aldığını ama eğlendirici yanlan da olduğunu vurgulayarak 'Eğer genç kuşak bu fılmlerin siyasal yönünde kendileriyle özâeş birşeyler bulabilirse başanya ulaşmış olacağız" diyor. SODERBERGH - Paylaşmak için. Ben Tanntanımazım ve varoluşçu bir bakış açı- smdanbakarsak yalruz olduğumuza inanıyo- rum. Doğanz, yaşanz, ölürüz, hepsi bundan ibaret. Kesinlikle bir diğeriyle paylaşmaya gereksinim duyanz. Benim çok genç yaşta bunu sinema aracılığıyla yapabilme şansım oldu. - Hanginedenlerleşuya da bu filmiyapma- yı seçersiniz? SODERBERGH - Şimdiye kadar nasıl is- tediysem öyle çalıştım. Kimi Amerikalı eleş- tirmenler benimErin Brockovich'le ticaribir fihn yaptığımı söylediler. Ne aptallık! Hani nerede o ticari başan dedikleri? Çok az kişi- nin bildiği değişikbirkonuyu ele alanve kuş- kusuz devamı çekilmeyecek bir öykübu, baş- rolünde romantikfıbnlerdeki rollerinindışuı- da başansız olmuş bir oyuncu, Juüa Roberts var; aynca da filmin müziğinin piyasada bir klibi bile yok. Bu filmi çektim, çünkü hoşu- ma gidiyordu. tşte bu kadar. Eğer kariyerim için kendime bir örnek alacak olsaydım bu HovvardHawks'ın kariyeri olurdu; her türden fıtaüer çevirdi o; western, polisiye, komedi, salon filmleri... Kûçûkbir ekipie çahşma^ıtercih ediyor - Bir westemfîhni çekmeyiduşûnüyor mu- sunuz? SODERBERGH - Hayır. Ama bir bilim- kurgu fihni, örneğin Andrei Tarkovski'nin Solaris'ıne öykünen bir film çekmek isterim. Western benim gerçekleştiremeyeceğim bir tür. Çok fazla vvestern filmi var, hem de çok iyileriyapılmış. Yenine yapılabilir, bilemem. Ama eğer bana çok mükemmel bir senaryo getirirlerse... zaten atlardan da çokkorkanm. - Schizopolis'içevirdiğiniz dönemde filmle- ri arbkklasiktarzda çevirmekistemediğjnin söylüyordanuz, fikrinizi değjştirdinizgaliba? SODERBERGH-Hayır, tam anlamıyla de- ğil. O zamandan beri çekimi yavaşlatan pek çokşeydenkurtuldum. Ça- buk çalışıyorum, küçükbir ekibim var ve böylece fil- me dahaçokkendimivere- biliyorum. örneğin Tra- fik'te, hem yönetmen, hem kadrajct vehem deşef ope- ratör benim. - Sinemadünyasındana- sıl bir imajunzvar? SODERBERGH-Bildi- ğimkadanyla benimoyun- culan iyi yönettiğimi ve çoksorumlubirisi olduğu- mu söylüyorlar. Bütçeyi aşmıyorum. Hiç de fena değil. -ErinBrockovich,ckidiko nulan işleyen eğjendirici bir füm. Sizce en iyi anlattığınız tarzbumu? SODERBERGH - Evet, bufıhn Trafik içindeçok iyi bir alıştırmaoldu. Trafik'in içeriği da- ha zengin ve daha politik bağlamda bir film. Erin Brockovich'in konusu daha basitti: Bir tarafta insanlan ve çevreyi hiçe sayan bir fir- ma, diğer tarafta cesurbirkadın. Halbuki Tra- fık'teki kişiler çok daha karmaşık ve olaym ekonomik çerçevesini oturtmak daha zordu. Basite kaçmamak için filmin süresini biraz uzunca tutmak gerekiyordu (2 saat 27 daki- ka) ve sıkıcı ohnaması için aynı zamanda eğ- lendirici biryanı olmalıydı. Dengeyi bulmak çok zordu. Avrupa sineması beni her zaman çok etkilemiştir; çünkü kişiler Amerikan si- nemasına nazarançokdahaderinlemesine iş- lenir, oysa burada her şeyi siyah-beyaz gör- me eğilimi vardır. Diğer taraftan da şu Ame- rika' yaözgûeğlendirici yanbende de var. Iki- sinin uyuşması çok kolay değil. - Trafik'te uyuşturucu ağım, kaçakçıdan uyuşturucu bağuıüısına kadar baştan sona gözier önüne seriyorsunuz. SODERBERGH - Olaylann nasıl cereyan ettiğini açüdamaya çalıştım. Ama ûzerinde çahştıkça bu ağm nasıl inamhnazbir şekilde dallanıp budaklandığınm farkuıa vardım. Çözümûnnerede olduğunubibniyorum. A- ma sonuçta Bush gibi ağzını açıp tek laf et- meden, sessizkalınarakbir sonucavanlamaz. Cumhuriyetçiler için uyuşturucunun içinde- kiler başkalandur, onlardan değildir. - OscarödûUerinde iki fümle aday gösterü- diniz, ki bu çok ender gerçeklesen bir olay: ErinBrockovichveTrafik.Sizhangbiiçinoyu- nuzu verirdiniz? SODERBERGH - Ben oy vermeyeceğim, zaten hangisini seçeceğimi de büemezdim. Ikilem ama şunu diyebilirim, daha beteri de olabilirdi, öyle değil mi? Alman Kültür'de • Kültür Servisi- Andreas Dresen' in 'Gececiler' adlı filmı 28 Mart'ta saat 19.00'da Alman Kültür Merkezi'nde gösterilecek. 9O'lı yıllann Berlin'inde geçen acı ve dokunakh bir komedi olan fılmde paparun Berlin'e gelişiyle umulmadık bir biçimde kent sakinlerinin başına gelen felaketler ve talihsizlikler anlatılıyor. 1999 yapımı fıunde Domirûque Honvitz, Michael Gwisdek, Meriam Abbas ve Susanne Bormann oynuyor. KardeşTürkülen'înkonserlepî • Kültür Servisi - Anadolu'daki farklı kültürlerin mûzikleriyle çok kimlikli coğrafyamızın renklerini bize ulaştıran BGST/Kardeş Türküler Müzik Topluluğu, 'Kardeş Türküler', 'Doğu' ve 'Vizontele' film müziklerinden oluşan albümlerden seçme bir programla, Beşiktaş Kültür Merkezi'nde lstanbullu dinleyiciyle buluşacak. 26-27 Mart tarihlerinde saat 21.00'de gerçekleşecek konserlerin bilet fiyatlan ögrenci 5 milyon, tam 7.5 milyon. Topluluk konserine Istanbul'dan sonra 28 Mart'ta Izmit'te, 29 Mart'ta Eskişehir'de ve 30 Mart'ta Ankara'da devam edecek. Aynca nisan ve mayıs aylannda da Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde konserler verecek. Gönüttiüep Yılı 2001 için konser • Kühür Servisi - Gürer Aykal yönetiminde, Suna Kan'uı solist olarak katıldığı Borusan îstanbul Filarmoni Orkestrası'nın konseri 27 Mart'ta Lütfû Kırdar Salonu'nda gerçekleşecek. Etkinlik Borusan Kültür Sanat Merkezi'nin desteğiyle Birleşmiş Milletler Uluslararası Gönüllüler Yılı 2001'e adandı. Kobe depreminin ardından Japonya'nın önerisi ve Tûrkiye'nin de aralannda bulunduğu 123 ülkenin desteğiyle Birleşmiş Milletler, 200l'i Gönüllüler Yılı ilan etme karan aldı. Ece Demipci Japonya yolcusu • Kültür Servisi- Pıyanist Ece Demirci, Japon sanatseverlerle 28 Mart'ta ilk kez buluşacak. Tokyo Türk Büyükelçiliği'nde verilecek konsere yabancı misyon mensuplan da katılacak. Piyanist Ece Demirci, Mimar Sinan Oniversitesi Devlet KonseTvatuvan Yûksek Lisans Bölümü'nden mezun olduktan sonra DAAD bursu ile egitimine Almanya'da Folkvvank Mûzik Yûksek Okulu'ndan Solistlik Diploması alarak devam etti. Sanatçı halen Mimar Sinan Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapıyor. U2, ABD turnesine çıkıyop • MIAMI (AA) - trlandah rock müzik grubu U2.4 yıl aradan sonra, Elevation Tour 2001 adlı konser turuna çıkıyor. The Miami Herald gazetesi, grubun tur çerçevesinde, ilk konserini bugün Florida eyaletinin Miami kentinde, Miami Arena Sahnesi'nde vereceğini bildirdi. Grup Avrupa ve Kuzey Amerika'yı kapsayan 80 konser verecek. ABD'ye son olarak 1997 yılında gelen grubun, geçen yıl piyasaya çıkan ve 100 milyon satan All That You Can't Leave Behind adlı albümü ile The Beautiful Day adlı parçası, geçen ay Grammy müzik ödülüne layık görülmüştü. U2 da en iyi grup ödülünü almıştı. Çevpe Hkntepi Festîvaii nisanda • KüMr Servisi - TÜRSAK Vakfı, Garanti Bankasf nın ana sponsorluğunda '5. Uluslararası Çevre Filmleri Festivali'ni 8-15 Nisan 2001 tarihleri arasında Istanbul'da gerçekleştirecek. Festival çerçevesinde TÜRSAK Vakfı, Îstanbul Bılgi Üniversitesi Sinema TV Bölümü ve WWF Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) işbirliğıyle gerçekleştirilen 'Halikamas Balıkçısı Kısa Film Maratonu'na tüm üniversite ögrencileri katılabilecek. Bu yılki tema 'Doğadaki Ayak Izlerimiz' olarak belirlendi. Film maratonu, seçilen projelerin senaryolaştınlmasmı, festival sırasında çekilip kurgulanmasını ve tamamlanan filmlerin festivalin ödül töreni akşamı gösterimini içeriyor. Projenin değerlendirme kurulunda Can Candan, Hüseyin Kuzu, Paul McMillen, Işıl Özgentûrk, Tayfun Talipoğlu ve Engin Yiğitgil bulunuyor. BUGÜN • IŞSANAT'ta saat 19.30'da 'Momentos Brasileros' grubunun vereceği konserin solisti Fransız şarkıcı Bia. (454 15 55) • İFSAK'ta saat 15.00'te sinema semineri kapsamında. Ahmet Uluçay'm yönettiğı deneysel uzun metrajlı Türk fihni 'Epöeptic Fflm' gösterilecek. (292 42 01) • TARIKZAFERTUNAYAKÛLTÜR MERKEZİnde saat 15.00'te Fatma Kuş'un düzenlediği, Özkm Tekin ile 'Onun Şarküan Üzerine' ve saat 14.00'te de GökselBaktagir'iı düzenlediği 'tstanbul Sazendeleri' başlıklı söyleşüer izlenebilir. (293 12 70)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle