23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 2001 PEİEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eceyit, Sezer'lı görüşecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı Ahme Necdet Sezer arasındaki gerginliğin Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) ikinci toplantısında giderilmesinin ardından haftalık olağan görüşme bugün 15.00'teÇankaya Köşkü'nde gerçekleşecek. Başbakanlık'ta yapılan yeni düzenleme ile Ecevit artık dışanda gazetecilerin sorulannı yanıtlamayacak. Güvenlik nedeniyle bu önlemin alındığı öğrenilirken Başbakanlık'ın giriş katında oluşturulacak yeni platformda gazetecilerin Ecevit'e sorulannı yöneltebilecekleri kaydedildi. ttonomiyi izüyopuz' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Topluluğu Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafindan düzenlenen ;,~>nferansta 'Türkiye 1 AB'nin > enişlemesi' konulu >ir sunuş yapan tATupa Komisyonu ürkiye Masası "' lüdürii Michael Leigh sorulan da yanıtladı. Leigh. Katılım Ortaklığı Belgesi'nde (KOB) yer alan tûm önemli unsurların Ulusal Program'da da (UP) yer aldığı izlenimini edindiklerini bildirdi. Sağtar: Baykal şamar yedi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski CHP Partı Meclisi (PM) üyesi Fikri Sağlar, Içel îl Disiplın Kunılu'nun kendisi hakkındaki kesin ihraç istemini reddeden karannı, "Ataımışların suratında patlayan bir tokat" olarak niteledi. Sağlar, "Umanm Deniz Baykal, yediği bu şamardan etkilenmıştir" diye konuşaı. Fransa 98116İ96Sİ • ANKARA (ANKA) - Başbıkan Bülent Ecevit Fransa'yla Dünya Ticaret Örgütü (WTO) kısıtlamalanna aykın Mmayacak biçimce en alt düzeyde ekonoınik ilişki kurulrnasını öngören 'çok gzli' damgalı genelgesini sadece devleta üst düzey kunınianna gönderdi. Ecevit önce bakanlara elden ılaştınldığı öğrenien genelgede, Fransa'yla ikili ilişkila-in en alt düzeyce tutulmasını da istedi. Vüksek Öğretim Kurulı'na, MGK aracılıgıyla da devletin en üst cunımlanna iletiler genelgede, zorunlüuk olmadıkça Fransa y a tüm gezileraı de iptal edilmesi istendi. Hükümet, bayramı yeni programı biçimlendirerek geçirecek. ANAP değişiklikte ısrarcı Yeııideıı ekonomik pr<IJ-M AYŞESAY1N • ANAP Başkanlık Divanı'nda, kabine değişimini isteyen kurmaylanna Yılmaz, Ecevit engelini gösterdi. Yılmaz,"Başbakan, kabine değişikliğinin partisinde sıkıntıya yol açacağını, bakanlannın da rencide olacağını düşünüyor" dedi. .. na işaret eden Yılmaz, kabine revizyo- nunun şimdılık Başbakan Bülent Ece- vit'e takıldığını, bu nedenle de "eko- nomi yönetmü" ile sınırlı kalacağını aktardı. ANAP kurmaylannın, "kabi- ne revizyomı" istemlerine ise Yılmaz, "ekonomik dengelerin rayına oturma- sına kadar yapılamayacağT karşılığı- nı verdi. ANAP Genel Başkan Yardım- cısı Ahat Andican. 1.5-2 ay sonra ka- bine revizyonunun gündeme gelebile- ceğini söyledi. Yılmaz, dün partisinin Başkanlık Di- vanı toplantısında, hükümet ortaklan zirvesinde alınan kararlara ilışkin bil- ANKARA - Hükümet ortaklarının art arda yaptığı zirvelerden, "yeni eko- nomik program kararT çıktı. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı Mesut Yılmaz. hükümet ortaklan- nın ve ekonomi bürokratlannın bay- ram boyunca çahşarak yeni ekonomik programm ana ayaklannı biçimlendi- receğini, döviz ve faiz dengesinin orur- masrndan sonra da kamuoyuna resmen açıklanacağmı kurmaylanna açıkladı. Kriz nedeniyle mevcut programın uy- gulanma olanağının ortadan kalktığı- giler aktardı. Toplantı öncesinde gaze- tecilerin "kabine revizyonu olup olma- yacağma" ilışkin sorulanna "Liderler olarakrevizyonunekonomiyönetimiile sınırh ohnası konusunda mutabakata vardtk" karşıhğını veren Yılmaz. divan toplantısında, kabinede revizyon iste- mınin Ecevit'ten döndüğünü aktardı. Çetebi: Ekonomi bize verüsin Divan toplantısında ilk sözü alan ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı için adı kulislerde dile getirilen Genel Başkan Yardımcısı Işın ÇelebL DSP'nin ekonomi yönetimini eleştirdi. ANAP'ta, ekonomi yönetimini yürü- tecek "ehfl" isimler bulundugunu savu- nan Çelebi, parti olarak, ekonomi yö- netiminin partisine verilmesini istedi. Alınan bilgiye göre, Genel Muhasip Şadan Tozcu, bu isteme karşı çıkarak "Bu ortamda ekonomiyi devralmak, enkaz devralmak ohır. Bu enkaz da bi- zim eümizde kalır" dedi. Yılmaz ise Başbakan Ecevit'in, kabinede değişik- liğe karşı çıktığını belirterek "Başba- kan, bu aşamada kabine revizyonunun partisinde sıkmüya yol »çarağmı, ba- kan arkadaşlannın rencide oiacağını düşünüyor" dedi. Yılmaz'ın, ekono- mik dengeler rayına oturduktan sonra, kabinede revizyonun yeniden ele alına- bileceğini dile getirdiği öğrenildi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı A- hat Andican, ekonomik dengeler yeri- ne oturmadan, kabine değişikliğinin sözkonusu olamayacağını, ekonomi- nin başına yeni bürokratlann atanma- sı, yeni ekonomik programın oturması da hesap edildiğinde 1.5-2 ay sonra ka- bine değişiminin gündeme gelebilece- ğini söyledi. '28 Subat'a elestiri FP'de parçalı muhalefet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-FP, ekonomik bunalımla il- gili muhalefette de "gele- nekçi-yenitikçi" aynmına düştü. FP Genel Başkanı Recai Kutan ile Kayseri Milletvekili Abdullah GüL aynı saatlerde ayn toplantı- larda hükümeti eleştirdi. Recai Kutan, 28 Şubat'ın yıldönümünde genel mer- kezde belediye başkanla- nyla toplantı yaptı. Hükü- metin "28 Şubat zihniveti- nin ürünü olduğunu" savu- nan Kutan, "vurgun, soy- gun ve talan düzeni kurul- duğunu" söyledi. Kutan, Baymdırlık ve Iskân Baka- aı Koray Aydm hakkında 2 $ubat tarihli afet genelge- ;ıyle "haksızhk ve vurgun apoğT gerekçesiyle Mec- is soruşturma komisyonu urulması için önerge ve- îceklerini bildirdi. Yenilikçi kanadm önde flen isimlerinden Abdul- h Gül de "yenilikçi'' mil- .tvekilleri ile Meclis'te ba- ı toplantısı düzenledi. 28 ıbat sürecine dayanan po- kalann ekonomiyi çökü- götürdüğünü ileri süren J, "Bir haftadn- ekono- yi beürsiziikter ve bıçak ında götürmenin maU- Jbizkri hiperenflasyonla kı karşıya bırakabilir. 6zbitmiştir T 'dedi Başbakan Ecevit, baay»zariarmwsiyase<çilerinhükiunetekarşiTOğım Başbakan Ecevit, hükümetin 'icraatını' savundu 'Istifayok'açıklamasıANKARA (Cumhuriyet kredi açacağı yolundaki ha- göre hükümetin hiçbirbaşan- Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, hükümetin çekilmesi çağnlanyla ilgili olarak "Be- nim için hükümetten çeküme- nin hiçbir zorhığn yoktur. Si- yasal yaşanum süresince se- cimle gekiiğim bütün görev- lerden kendi karanmla çekfl- dün. Ama şimdi başbakanhk- tan aynhr da bir hükümet bu- nahmma neden ohırsam bu- nun besabını uhtsa ve tarihe veremem" dedi. Ecevit, Dünya Bankası'nın Türkiye'ye 25 milyar dolar berleri. "O bizim beklentimiz, temennimiz" dıye değerlen- dirdı. Ecevit, bürokratlann bayram boyunca çahşmalan- nı sürdüreceklerini, başta ge- len görevlerinin ekonomiyi bir an önce esenliğe çıkarmak olduğunu söyledi. Başbakan Ecevit, grup top- lantısında yaptığı konuşmada, son zamanlarda bazı yazar ve siyasetçilenn 57. hükümete karşı yoğun bir kampanya aç- üğını vurgulayarak şu görüş- leri dile getirdi: "Bu çevrelere a yok. Her yapağı yanhş. O- nun için Ecevit başbakanhk- tan çekflmeK ve üç partfli hü- kümetdeçökrnelklir.Arnabu- nu isteyenler hükümetin yap- üklaruu bümezden gefiyorlar. Bu hükümet enflasyono yüz- de 7040'lerden yüzde 30'ia-, nn alüna çekme basansını göstermiş; petroldeki yükseft- şe, Avrupa parasmdaki düşü- şe ve depremkrin getirdiği mafi yüke karşrn eksi yüzde 6 büyüme hızuu bir yüda arü ö'^vüksdtmiştir." Tansu Ciller: 3 milyar dolar kime gitti? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP Genel Başkanı Tan- su Çifler, IMF ile imzalanan fakirleşme programının "ce- halet örneği'' olduğunu söy- ledi. Çıller, ulusal çıkarlar gereği ekonomiyle ilgili her şeyi açıklamadığmı belirtti. Çiller dün partisinin grup toplantısında, bunalımdan sonra yapılan araştırmaya göre DYP'nin oylanrun yüz- de 30'lara dayandığım sa- vundu. FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın gündeme getirdiği soru işaretlerini Çiller de yineledi. DYP lide- ri, kur ayarlaması öncesinde Merkez Bankası 'ndan çıkan 3 milyar dolann kimlere git- tiğinin açıklanmasını istedi. "Bu ülkeyi düziüğe kendi insanı, uhısalprogramı çdta- nr" diyen Tansu Çiller, ban- kacılık sektöründe yaşanan bunalım üzerinde konuşma- yacağını, ancak durumu kaygı verici bulduğunu söy- ledi. Çiller şunlan kaydetti: "Başbakan MGK'yi terk edip' Knz \ ar' diyor, herkes birbirine girivor, bu siyase- ten tahrikohnuyor. Muhale- fet gensoruyu geri çeldyor, doğruyu sö>1üyor, yine de mesulü muhalefet oluyor. Bilinsin ki, bayramdan son- ra bu meselelerin masaya yaürdmasmm zamam gele- cektir." IHP lideri Devlet Bahçeli'ye ekonomi kurmaylarından kriz brifingi: Cüdümlü kur politikasi uygulanmalı EMÎNEKAPLAN ANKARA-MHP Genel Başka- nı ve Başbakan Yardımcısı Devlet BahçeH ekonomide yaşanan kriz- de bürokrasinin yetersiz kaldığını düşünerek kurmaylanna, "Alanm- da uzman ve iyi derecede j^bana dil bilen 50 kişüik kadro haznia- >ın" talimatı verdi. Bahçeli'ye, krizin nedenleri ve sonuçlanna iüşkin bilgi veren ekonomi kur- maylan, 'güdümlü kur' polıtıkası- nın uygulanmasuıı önerdiler. MHP lideri Bahçeli, ekonomik krizin başladığı günden beri kur- maylanndan krizin nedenleri ve sonuçlan konusunda bilgi alıyor. Para-kur politikasındaki hatalar ve dövız kurunun sabit tutulması yü- zünden ekonominin bu duruma geldiğini anlatan ekonomi kur- maylan, dalgalı kur yerine güdüm- lü kur politikasi uygulanmasını önerdiler. Dalgalı kur politikası- mn sürekli uygulanması duru- munda döviz fıyatlannın aşın de- recede yükseleceğine dikkat çe- ken kurmaylar. "Merkez Banka- sı'nın müdahaieedebüeceği biçim- de piyasa ayaıianmah" görüşünü dile getirdiler. Bahçeli, kurmaylanna, "Alanm- da uzman ve ryi derecede yabana dil bilcn 50 kişiKk bir liste haznia- ym" talimatı verdi. Bahçeli 'nin bu talimatının, MHP'nin başını çek- tiği bir koalisyon hükümeti ya da tek başına iktidar olma durumuna hazırlık amacı taşıdığı kaydedildi IRMIKI AYDIN ENGtN aengin@ doruk.net.tr Sa satııian okurken (yani gazeteni- zi saltan okuyorsanız) Dünya Bankas BaşWardımcısı Kemal Derviş. Anka- ra'daşbakan Bûlerrt Ecevrt'le baş ba- şa gcuyor ya da görüşmeye hazııianı- yorosk. K© Derviş'i Türioye'de fazla tanıyan yok. D öncesinde gazetecilik yapanlar, onunıevit hükümetlerinin ekonomik polititnnın belirtenmesindeetkin birda- nışmalduğunu şöyte böyle anımsıyor- lar. Kini de onu, 1990 sonrasında do§an ve çalak boğulan Yeni Demokrasi Ha- reketi (YDH) kurucu üyelerınden biri olarahımsıyor. Cem Boyner, Ibrahim Betil, n Paker, Asaf Savaş Akat'ın ya- nı sırsmal Deryiş de YDH'nin oluşu- muncfe ilkelennin belirienmesinde kat- kılı olrtu. KetiDerviş şimdi üçüncü kez Türki- ye'de görev ve işlev üstlenecek gibi. Hükürin "görüşmek ve bazı konularda danışı; ûzere Sayın Derviş'i davet et- tik" ytdikkatli açıklamalanna rağmen Kemaerviş'in Merkez Bankası Genel Müdüıü'nü üstJeneceği ısrarla vurgu- lanma Anasrarla vurgulanan bir nokta da- ha vanmal Derviş'in bakan yapılarak si- yasal ki ve sorumluiukla donatılması ve hühette "ekonomiden sorumlu ve tam yii devlet bakanı" olarak çalışma- Bir Süper Bakan sı. Bu ısrarlı söylentiyi Ecevit dün (önceki gün) yalanladı. Ama yalanlamada seçilen sözcükler ilginçti: - Sayın Derviş'in bakanlık gibi birkoşu- luyoktuh.. Hertıalde dogrudur. Kemal Derviş, "Ge- lirim ama bakan olursam gelirim" deme- miştir. Zaten böytesi pek nazik ve zarif ol- mazdı. Amaaaaa... Sorun Kemal Derviş değil. Kemal Derviş'in kişiliğinde bir 'ekono- mi mesih\" gören safdıller de değil. Türkiye ekonomisinin bugün geldiği noktada, bırakın bir "ekonomikmesih'in, kitaplarda yazan sahici "Mesih'in bile elin- cten bir şey gelmesi mümkün değil. Bu satırlaryazıiırken Kemal Derviş adın- da kilitlenmış gibi görünen, ama olmazsa bal gibi yeni bir Kemal Derviş bulunup tez- gâhlanmaya çalışılacak olan bir başka manevra var: "Ekonominin başına tam yetkili bir devlet bakanı!" Avrupa pariamentolannda sıkça kulla- ntlan bir terimle söylersek: Süper Bakan!.. Yani ekonominin, siyasal otoriteyle de donatılmış bir "tek adam "ın eline verilme- si... Bu sizce kimin formülü, bu formül ki- min önerisi? Siz bu sorunun yanıtnı düşünedurun, ben başka bir anımsatma yapayım. ••• Benim anımsadığım kadanyla Türkiye ile IMF arasında bugüne dek 17 stand-by anlaşması yapıldı. Bunlardan beş, altısı enflasyonu düşürme hedefli olmayan, Türkiye'nin dış kredi bulabilmesi için "tav- siye mektubu" nitelikli anlaşmalardı. Ama geri kalanlann hepsı Türkiye'de enflasyonu düşürmeyi hedefleyen anlaş- malardı. Hepsi de çuvalladı. Yine de IMF reçetelerinin hiçbir anaka- rada, hiçbir ülkenin ekenomisini düze çı- karamadığını, çıkardı gibi gorunenlerin bir iki yıllık yapay sağlık görüntüleri verdikten sonra gümbür gümbur çöktuğünü yazıp çizenlere kımse kulak asmadı. Nasıi assınlar! IMF'den kopmak demek, uluslararası finans kurumlanndan (siz bu- nu "uluslararası tefecilerden" dıye de an- layabilirsiniz) kredi, yani dış borç almak- tan vazgeçmek demek. Dış borçlannın faizlerini ödemek için bi- le dış borca muhtaç bir ülkede, IMF'den kopmayı düşünmek bile mümkün değil. Çünkü IMF'nin ilan edilmemiş patronlan uluslararası finans kurumlan. Onu, onlar yarattı. IMF'ye "Filanca ülke bizden borç isti- yor. İyi de faiz veriyor. Git bir bak bakalım, vadesi gelince ödeyebilecekler mi, para- lanmızı garantıye alabilecek miyiz, bir iyi- ce araştır, olmadı gereken önlemleri filan al, aldır..." dlyoriar. O da CottareHİ'lerin- den birini yolluyor ve sonra... Sonrasını biliyorsunuz. ••• Şimdi, IMF reçeteleri uyannca uygula- maya sokulan -onuncu mu, on birinci mi olduğunu bilemediğim- bir "program"da- ha çöktü. Türkiye'deki siyaset elebaşılan, "O program bitti, şimdi yenisini yapıyoruz" sohbetine kuvvet vererek pişkince koltuk- lannı koruyortar. IMF'nin ise kamı bu masallara tok. Programlar çöker çuvallar, sürer sürmez, yanda kalır, çeyrekte kalır, çok da önemli değil. önemli olan Türkiye'nin aldığı borç- lan ödeyebilmesi. Eğer darbe yap(tır)ıp demiryumruklu bir yönetim modeli yeğlenmeyecekse, ki uluslararası konjonktür buna şimdilerde pek elverişli değil, daha yumuşak ama yi- ne de etkili bir çözüm aranacak demektir. Acaba ekonominin dizginlerini tek ba- şına elinde tutacak, siyasetçilenn etkisin- den, yetkisinden olabildiğince kurtanlmış bir "süper bakan" bu görece "yumuşak çözüm" mü? Hele biryann olsun da göfelim... Ak ko- yjn kara koyun yakında iyice belli olur. POLİTtKA GtmÜĞÜ HÎKMET ÇETİNKAYA İpin Ucu Kaçınca... Zamlar başladı... önce akaryakıta yüzde on zam geldi. On gün sonra yüzde on zam daha bekleniyor... Dolar yükseldıkçe akaryakıt zamlan kaçınılmaz!.. Ankara'da siyası hava nasıl? Bir kurtancının gelmesi bekleniyor!.. Kurtancı gelir mi gelmez mi bilmiyorum ama, bil- diğim Türkiye'nin ithalatının 1999'a göre 2000 yı- lında yüzde 32.7 artması... 1999 yılında Türkiye'nin toplam ithalatı 41 milyar dolarken, 2000 yılında 54 milyar dolara çıkması gerçekten düşündürücü... 1999da Türkiye'nin ihracatı, ithalatın yüzde 65.3'ünü karşılarken, 2000 yilı sonunda ancak ya- nsını karşılayabildi... Türkiye'yi yönetenler bugünlerde yeni senaryo- lar ortaya atıyorian ülkenin ihracat ve turizmden köşeyi döneceğini söylüyoriar... Peki, turizm bir kenara, Türkiye ihracatını naal art- tıracak? Yirmi yıldır izlenen ekonomik politikalar önce üreticiyi vurdu; durum böyle olunca da sanayici ham maddeyi ithal etmek zorunda kaldı... Bir ülkede üretici bilerek batınhrsa, gıda madde- lerini yurtdışından getirip, ihraç edecek ürün bula- mazsınız!.. 1970'li yıllarda ihracatını tütün, pamuk, üzüm, fındık, incir, narenciyeden sağlayan Türkiye, tanm- da sanayileşmeye geçmek için çabalarken 1983'te Turgırt Ozal'la karşılaştı... Bu tarihte tanma yönelik yanlış politikalar uygu- lanmaya başladı... Türkiye, 1988 yılında iran'dan kavun-karpuz, Yu- nanistan'dan patates, rtalya'dan salça, Afrika ül- kelerinden muz ithaline başladı... İpin ucu kaçtıkça kaçtı... İran'dan kuş yemi, Ispanya ve karya'dan don- durulmuş sebze ithalatı hızlandı... Sonuç: 2000 yılında ürün ve tüketim mallan itha- latı 54 milyar dolar... ••• Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor... Bir yandan hayali ihracat operasyonlan yapılırken öte yandan ekonomik bunalımdan çıkmanın yolu- nun ihracattan geçtiği konuluşuluyor... Türkiye'nin ihracatının büyük bölümü hayali!.. Ülkemiz on ayda 125 milyon dolar tutannda yaş sebze ve meyve ihraç ederken, hububat ithalat ise 336 milyon dolan buluyor!.. Arkadaşımız Özlem Yuzak, önceki gün ikjinç bir konuya değindi: "Birdaha vurun KOBl'tere, bir daha!" Yazı şöyle başlıyordu: "Onlaraylar öncesinden sesteriniduyurmaya ça- lıştılar. Aldıran olmadı. 'Biz küçüğüz. sizin gibi de- ğiliz, dayanamıyonjz' dediler, yine tınan çıkmadı. Feryatlan, televizyon kanallannda hararetle tar- tışılan yolsuzluklar, batıklar, hortumlamalar arasın- da yitip gitti. Gözler, holding ve medya patronlannda, banka sahiplerinde, enerji ihalelerindeydi. Hükümet bü- yükleh saat başı ekranlarda boy gösterip istikrar programının nasıl iyi gittiğini, IMF'den gelecekkre- dileri anlatıyorlar, ekonominin yolunda olduğunu söylüyorlardı. Dinleyen olmadı, kısaca KOBldiye tanımlanan küçük ve orta boy işletmelerin çığlık- lannı. Oysa onlaryaşamak için üretmek zorunday- dılar. Tekstilcisi, otomotiv yan sanayicisi, imalatçı- sı, dericisi... Onlar için yaşamanın tek koşulu üretmekti. Sa- nayi işletmelerinin yüzde 99.5 'ini oluşturmalanna, işgücünün yüzde 61.1 'ini istihdam etmelehne, top- lam üretimin yüzde 27A 'ünü sağlamalanna karşın duyuramadılar seslerini... Biryandan sürekli konuşan, tartışan, ancak üret- meyen Türkiye, öte yandan artık iyice zorlayan uluslararası rekabet, emeğin ucuz olduğu Çin pa- zan, Doğu Avrupa pazarian..." ••• Bir ekonominin işler haie gelmesinin, ucuz emek pazanndan geçtiğini sananlar 'vahşi kaprtalizmi', 'Serbest pazar ekonomisi' olarak görenler 'üre- timi' bir kenara ittiler... Gelir dağılımındaki adaletsizliği görmeyenler'Ye- ni Dünya masalı'yla ucuz emeği yeğleyip insana yatınm yapmadılar... KOBrler yıkılmaya başladı!.. Işsizlik çığ gibi büyüdüL. Aklı başında olanlar sordu: "Ne oluyoruz?" . Yanıt önceden belliydi zaten: "Dünya değişiyor, Türkiye, küreselleşmeye ayak uyduruyor..." KOBrler ülke ekonomisinin dinamizmini sağlı- yordu... Başta siyasiler, ulusal ve uluslararası sermaye gaıplan bu gerçegi göz ardı ettiler... Makineler durdu, kepenkler indi!.. Denizli'den Gaziantep'e; Manisa'dan Kayseri'ye dek her yerde "Batıyoruz" çtğlıklanna kulakJartıkan- dı!.. Kurulu düzenin jandarmalan, ABD yandaşlan.lMF ve Dünya Bankası'nın borazancılan, halkı kandır- mayı hâlâ sürdürüyor. Ha gayret kurtuluyoruzJ.. hikmetcetinkaya@cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k i t a p 1 a r 1 Hikmet Çetinkaya BİR GÜNEYDOĞU GERÇEĞİıNECLA Onun öyküsüyle hıç kımse fazla ılgılenmedı; on dört yaşısda yaşamın kirh sulannda yok olup gitti. Sıslı ve soğuk bir Dıyarbakır akşamıydı. Karanlığın gri göigesı evlenn, caddelenn, sokaklann üzerine düşüyordu... •*' CumhurİYBt Çağ Pazarlama A.Ş. Türfcocağı Cad. No 39ı41 K kitap kulubu (34334)Cağatoğlu-lstanbul Tel. (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle