16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2001 PRŞEMBE O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(Scumhuriyet.com.tr Seçeneksizjik Dayatmasf Hahık YURTSEVER Hukukçu "Aptalhğın en büyük kamtı, ay- nı şeyi defalarca yapıpfarklı bir sonuç elde etmeyi ummaktır." Albert Einstein O lağan seyrinde ilerleyen bir sü- reçte birdenbire meydana gelen biraykınlık,hiç- bir şeyin eskisi gibi gitmez ojduğu, yeninin ise yeterince belli ya da güçlü olma- dığı incelikli (kritik) bir dönüm noktasıdır bunalım (kriz). Kapitalizm, bunalımlı yaşamını kendi bunalımlanndan beslenerek sûrdüren bir sistemdir. Bugüne de- ğin kendi çelişki ve bunalımJan- nın ömrûnü uzatan bir "iksre" dö- nüştürmeyi becerebildi. Ölümcül çelişkisini çözemedi, ama bedeli- ni sömürdüğü halklara, insanlara ödeterek yaşamını uzatabildi. Emperyalist kapitalizm şimdi, biryandan "g^obafizm" söylemiy- le saygınlık kazanmaya çalışırken bir yandan da arkasında büyük bir şiddetin bulunduğu "global refah" uyutucusunu kullanarak kendi ya- pısal bunalımını tömüyle dünya- nın ve insanlığın çoğunluğuna ak- tarma yöntemlerini geliştiriyof. Globalizm, bu yönüyle sistemin, dûnya nüfusunun çok büyük ço- ğunluğunu uygarlıktan dışlayarak kendıni dokunulmaz kılma stra- tejisidir. Bu stratejinin gizlisi sak- lısı yoktur. Açık açık*konuşulu- yor. 27 Eylül 1995'te San Francis- co'daki Fairmond Oteli'nde, Mi- hafl Gorbaçov için bir ödül töreni düzenlendi. Toplantıya, Gorbaçov yönetiminde bulunan 500 politika- cıyı, emperyalist ekonomi dünya- sınınyöneticilerini ve "Mnnadam- 181101" çağırdılar. Toplantıya Ge- orge Bush, George Schuftz, Mar- garetThatcheçCNN'in sahibı Ted Türner ve daha birçok "üıüü" ki- şi kaüldı. Alman Der Spiegd der- gisi muhabirlerinden Hans-Peter Martin de bu toplantıda bulunu- yordu. Toplantıda konuşulanlan onun tanıklığına borçluyuz. (Hans- Peter Martin, Harald Schumann, Gkoballeşme Tuzağı Demokrasiye ve Refaha Saldın, Istanbul Kasun 1977, Ümit Yayıncıhk). Kitaptan aktanyorum: "Fairmond'daki pragmatikier, geleceği bir rakam çifline ve bir kavrama indirgerlen '20'ye karşı 80' ve 'tıttyainment.' "Çabşabilir durumdaJd nûfu- sun yüzde 20'si, gelecek yüzyılda dûnya ekonomisinin canlı tuful- masına yeter. 'Daha fazla işgücü- ne gereksinim olmaz' diye düşü- nüyor,sanayid VVashington SyOp. Iş arayanlannbeştebiri,tüm ürün- leri Oretaıeye ve yüksek nüeok ge- rektiren işleri yapmaya yeter. Bu yüzde yirmi yaşamdâ, kazançta, tüketimde ve kabhmda aktif ola- cakür; hangi ülkede olursa olsun" (s. 15). Bir aktarma daha: "Avrupahlann seksenK ydlardan beri korktuğu üçte iki toplumu, demek Id arük gönencin (refahın) vetophımsaisınıflann gekcekteld bötüşümünügösteriyor; içindedış- lanmışlann 'tittytainment'latesd- li edfleceği beşte bir topluma yak- la^yor" (s. 16). "Tıttytaiııınent" mı ne? Bu, Amerikan Ingüizcesin- deki kadın göğüslerinin argocası olan "ttts" ile "eğlence" anlamın- daki "entertainrment"ın birleşti- rümesınden türetümiş uyduruk bir sözcük. Bu sözcükle dışlanan nü- fusun, kadın memesiyle (anne sü- tüyle ya da sütsüz memeyle) oya- landınlması çağnştınlıyor. Bunu, "büyük insanhğm" yalnızca doyu- rulması ve bunun yeterli olmadı- ğı yerde erotik, sanal, tüketim iz- leyicisi bir konumda eğlendirilip edilgenleştirilmesi olarak tercü- me edebiliriz. Yukandaki alıntıdadünya tnsan- lannmseçkinwayncahldı yüzde yir- misi için "nereden olursa obun" deniliyor. Evet, yüzde yirmininiçinde dün- yanm her yerinden işbiriikçiler var; ama bu, ne ulusal devlet gerçeği- nin buharlaşıp uçtuğu ne de yüzde yirmiye girme firsarının eşitlendi- ği anlamına geliyor. "tşböJümü", dünya çapında ve tek ülkeler düzeyinde kapitaliz- min külfetlerinin alttaki çoğunlu- ğa, nimetlerinin ise mutlu azınlı- ğa dağıtıhnası düzeneğidir. Bugün ABD hegemonyasında- ki emperyalist düzenek (sistem) dünyaya istediği biçimi veriyor. Kurduldan düzenekkabaca ve kı- saca şöyle ışliyor: Emperyalist merkezlerde biriken büyük çaplı sermaye, kânm en çokkıİmak üze- re serbestçe dünyaya yayılıyor; ço- kuluslu şirketler dünyamn her ye- rini fethediyor. "Yabanasermaye" biçimindeki para, sermaye girdi- ği ülkede düğün bayram karşıla- nıyor. Başlangıçta, ekonomik bü- yüme hızlanıyor, krediler genişli- yor, tüketim artıyor, yerli paranın değerlenmesi fıyatlarda düşüş sağ- lıyor, şirketlerin kredi kullamm hacimleri, yatınmlar artıyor. Ne var ki saadetzradri, istemin (tale- bin) artan yatınm ve üretimi kar- şılayamaz olduğu noktada kınl- maya başlıyor. Bu noktaya gelin- mesi kaçmılmaz, çünkü aynı sü- reçte hem dışsatım (ihracat) ola- naİdan hem de iç pazar daralıyor; atıl kapasiteler büyümeye başlı- yor. Ülkenin, şirketlerin, banka- lann borç riski, kritik bir noktaya doğru ilerliyor. Oranın insanlannı sevdiği için değil, kâr oranlan yüksek olduğu için "riskü" ülkelere gelen ve bü- yük kârlar sağlayan sermaye, bu kritik eşikte dışan kaçıyor. Söz ko- nusuülkedekıyametkopuyor.Mek- sika'da, Brezflya'da, Makzya'da, GüneyAsya'da veen son ülkemiz- deolan bodur.Deıuzin bıttiği nok- tada, bütün senaryonun yönetme- ni olan IMF'nin haciz memurlan çantalarmın içinde yeni "prog- ram" ve ödeme buyruklanyla çı- kıp geliyorlar. Dünya sisteminin merkezleri olan ABD ve AB 'de bunalım yok- ken dünyanm geri kalan her yeri- nin süreğen bunahmlann burgacın- da bocalaması böyle bir düzene- ğin sonucudur. Bunalım ya da sorunlar, onlan yaratan düşünce ve izlencelerle (programlaria) çözülemez. Tüıid- ye'deld bunalım tarbşmalaruun sorunu, bir seçeneksizÛk çemberi içinde yürürülmesidir. Global ka- pitalizmin en büyük başansı, var olan durumu, seçenegi olmayan bir yazgı, karşı konuunası olanak- sız bir nesneDik olarak göstererek beyinleri tutsak ermesidir. Tutsak bir beyin ve umutsuz bir yürekle sağfakb düşünmek ve sağhİdı dav- ranmak olanaksızdır. Global nes- nelliğe teslimiyet insanı körleştir- mektedir. Öyleyse, dayatdan açmazm dı- şına çıkmak için en başta beyinle- ri özgürfcştirmek, ülkemizin vebal- kınuzın geleceğini emperyalist da- yarmalann, IMF programlannın dışında aramak gerekiyor. tnsan- hk hiçbir zaman seçeneksiz kal- madı; bugün de değildir. lleri ve halkçı bir seçenegi somutolarakge- nştirmenin ilk hareket noktası bu gerçeğin kabulüdür. e-Mail: hayıırt(a hotmafl.com Bir arayış başladı. ölüm sınınna inen geçim olanaksızlık- lan, iç ve dış politikada saplanıp kaldığımız çıkmazlar, bir arayış, bir özlem, bir kurtuluş yolu bulmaya itiyor... Ne ola- cak, ne yapılacak? Şaşkjn, beceriksiz kadrolardan artık kur- tulmayacak mıyız? 'Gazete Müdafaa-i Milliye'de Prof. Dr. Çetin Yetkin "/Ve yapma//"nın yanrtını aramış... Ne yapmalı? Meclis'teki beş par- tiyle, kaç kez denenmiş ama hep başansız kalmış lıderlerte bir yere vanlır mı? Yanrt, hayıri Meclis dışındakilerle? Yetkin'e göre "ÖDP ile HADEP'in ne olup olmadıklan bes- bellidir. İP ise bugünküyapısıyla antiemperyalistAtatürkçü- lûğû savunan, olumsuzluklara karşı çıkan birpartidir. Ancak çeşitii nedenlerie ve betki de yönetici kadrosunun geçmiş söyiemleri yûzûnden seçimlerde başan gösterememekte- dir." öyleyse, geniş yığtnlan etkileyecek, Atatürk cumhuriyeti- ni savunacak, halkımıza umut ve güç verecek yeni bir siya- 8ai otuşum gerekii. - . . ^ i . ^ . .-,. Çetin Yetkin yaztstnı şöyle brtirmiş: "Eğer var olan siyasi partiler aracılığıyla Tûrkiye düzlüğe çtkamayacaksa -ki gkamayacağıapaçıkbirgerçek- önûmûz- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bir Umut Ateşi Yakmak de biryol aynlığı var demektir. Bu yollardan biri, bunu son çare olarak gören TSK'nin mûdahalesi, ötekisi ise yeni bir siyasal oluşum; yeni bir siyasal parti ile demokratık çözüm- dûr." CHP'ye Atatürk'ün, Inönü'nün partisi diye umut bağla- yanlar, bu köklü partinin iktidara geimesıyle ışlerın duzelece- ğine inananlar gün geçtikçe azalıyor. Son genel seçimde yüzde on barajını aşamayıp Meclis dışında kalan CHP, şim- diki tutumuyiayeni bir seçimde yüzde onluk çizgiden çok da- ha aşağı düşeceğe benzemektediıi CHP'yi bozguna uğra- tan kadro yeniden partide egemen olmuştur. Toplayıcı, bir- leştrici olmak yerine dağrttcı, kıncı, parçalayıcı birtutumlaAta- türk'ün partisinı yeni bozgunlara getıreceğe benzemektedir. Prof. Dr. Çetin Yetkin bir askeri müdahatenin yeni sorunlar getireceğini, oysa güven veren bir siyasal oluşumun çok da- ha yararlı olacağını belirttikten sonra yazısını şöyle bıtınyon Böyle bir siyasal partı Mısak-ı Milli sınırlan içinde kalan ve ûzenndeyaşadığımız bu topraklara 'vatan' dıyenlenn par- tisi olmalıdır. Bu topraklara 'vatan' dıyenler ise Atatürk ilke ve devrimlenneyûrekten inanmış olanlardır, ulusalcılardır, ba- ğımsızlıkçılardır, antiemperyalistlerdir." "Vafan" diyenler, bu vatanın ancak Atatürk devriminin yo- lunda aydınlığa, mutluluğa ulaşabilecegıne inananlar elbet bü- tün partilerde var. Sayılan az ama hepsı bir beklentı, bir umut arayışında.. İçinde olduklan çıkmazı görüyorlar, başlannda- ki liderierin hiçbir işe yaramadığını deneyimlerie bılıyorlar... Milyonlarca yurttaş ise gündelik sıkıntılann ezikliği içinde tu- tunacak bir dal, güven veren bir oluşum anyor... Bir umut ışığı yakmak! Halkımızı içine gömüldüğü bezgin- likten kurtarmak!.. Bu, bir görevdir... Müdafaa-i Hukuk, Ku- vayı Milliye inancına içtenlikle inananlann büyük bir biıiikte- lik oluşturarak "vatan"\ çıkmazlardan kurtarmaİannın saatiçai- madı mı? Atardamarları Kesiliyor lahsinM.HOŞA!AR K adıköy'ün batısında büyük bir iş merkezi yapıhyor. Yerel ve ulusal medyadan öğrendiğimize göre, ruhsatlandınlması tartışmalı, hatta Istanbul Mimarlar Odası'nın karşı yazısı var. Ama inşaat devam ediyor, hem de nerdeyse arazinin bütününe! Taban dennlığine bakılınca, alt katlann otopark, üç ya da dört katın da alış-veriş merkezi olacağı tahmin ediliyor. İş Bankası'na bağh bir vakfa ait olan inşaatın tepki toplamasının temel nedenı, getireceğı trafık yükü. Gerçi bu yükün ne olacağı, boyutlan pek bilinmiyor, ya da bilinmek istenmiyor. Çünkü yerel ve ulusal medya, Istanbul Mimarlar Odası birdenbire sustu. Her yerde gördüğümüz sivil toplum örgütleri hiç yok. İş merkezi hizmete girdiğinde ve Kadıköy soluksuz kaldığında eminim bu sözünü ettiğim kuruluşlar tepki gösterecek. hışaatuı yapıldığı batı Kadıköy îbrahimağa Mahallesi'nde bugünkü trafik bile çözüm beklemektedir. Sabah- akşam pik saatlerde ve hafta sonlan gün boyu, Îbrahimağa Köprüsü- Koşuyolu Köprüsü- Yıldız Bakkal mevkii ve Acıbadem Dörtyol noktalannda kilitlenen trafik, yann milyon dolarla ölçülen çözümleri gerektirecek ve bu bedel tüm lstanbullulann cebinden çıkacaktır. Yanı iş merkezindeki tıcari kuruluşlar para kazansuı diye trilyonlarca lira cebimizden çıkacak. Bu dolaylı soygundur, kaynak aktarma anlayışıdır. Iddıa ediyorum; Kadıköy merkezi başta olmak üzere, Zeynep Kâmil'den Kızıltoprak'a, Ziverbey'den Koşuyolu'na trafik duracak ve Kadıköy soluksuz kalacak. Bu nedenle ivedi çözürn projesi hazırlanmah, bu projenin yükü inşaat sahıbine aktanlmalı, trafik akış projesi tamamlanıncaya değin iş merkezıne işletme ruhsatı verilmemelidir. Bu görev elbette yerel yöneticilerin. Ama sivil toplum kuruluşlan ve Kadıköylüler de kendilerine dönük olarak doğabilecek zararlann tespiri ve zararlann giderilmesi ya da engellenmesi için mahkemeye başvurmalıdırlar diye düşünüyorum. Geciken tepki, gecıken adalet gibidir. Birileri danışarakmı dövüşüyor? Bedelı halka ödetmenin önü ne zaman alınacak? Bugün, kültür toplumu diye övünülen Kadıköylülerin ve srvil toplum örgütlerinin sınav g'önüdür. Inanın yann çok geç olacak, çünkü Kadıköy'ün atardamarları kesiliyor!.. PENCERE Kriz Geçirirken Eğlencelik... Hekimler Ahmet Haşim'e perhizi cgiJtJemiş- lerdi, ama şair dayanamıyor, durmacan yiyor- du. Dostlan bir gün eve gelince ne gcrsünler!.. Haşim yatağından kalkmış mutfakta aomates- li pilavı kaşıklıyor... - Clstad bu ne hal?.. Ahmet Haşim: - Bırakın, bari ağız tadıyla öleyim. • Pek ünlü "Içtihat" dergisini yayımayan Ab- dullah Cevdet'in eli sıkıydı, en UCLZ matba- ada, en ucuz kâğıda, en ucuz mürekleple bas- tınrdı dergiyi... Bir gün yeni basılan dergiyi eline clmış evi- rip çeviriyordu: - Ah, diyordu, Içtihat'ı evladım gibıS6verim. Yusuf Ziya: - Ûstad, dedi, öyleyse dergiye evadın gibi bak, evlatlığın gibi değil... • Topçu Ihsan Istiklal Mahkemesi Reisiyken Hüseyin Cahit'i sorguya çekiyordu: - Tanin gazetesini çıkanrken kaç M serma- ye koydunuz?.. • . . - Üç bin!.. - Nereden buldunuz üç bin lirayı?. Hüseyin Cahit yargıcının yüzüne baktı: - Sizden bile istesem, verirdinız. • Şair Eşref'e sordulan - Neden o zehirgibi hicviyelerinde çok de- fa ismini söyiemeden kişileri taşlıyorsun?.. Şair: - Çünkü bütün alçaklara tatbık edlsin, nu- marasız gözJük gibi kullanılsın diye... • Meşhur Kâmil Paşa Izmir'de vali iken Eşref i de Akhisar'a kaymakam yapmışlar. Kâmil Paşa, Eşref'in Akhisar'a atandığını öğ- renince telgraf çekmiş: - Yakında teftişe çıkıyorum, bu arada kaza- nıza da uğrayacağım. •*•, Eşref'in cevabı: - Inşallah kazaya uğrarsınız. • Sadrazam Kâmil Paşa'ya "Yahudi kökenli" derlermiş, Eşref de Paşa'ya çok bozjlurmuş; bir gün kafayı çekerken aklına gelen yergiyi di- zelere dökmüş: Hazıresvap satan kavm-i Yahud'dan birisi Bana kaşkariko oynadı hem de küHiyetle Söverim ecdadına ama nideyim? ^ Sacfrazam ğücenir gayret milliyetle ' '! Kârriil Paşa'ya bu hicvi'okûyup dor'şler ki - Bu Eşref asılmayı bak etti. Sadrazam Kâmil Paşa dört kez Sadrazamlı- ğaatanmış, iyi öğretim gönmüş, Batı'yıtanıyan, hoşgörülü bir devlet adamıymış: Eşref'in asılacağı darağacının altına geçer, şaire omuz verip destek olurum. Şairler dev- let bahçesinin çiçekleridir, gülüseven dikeni- ne katlanır, Zinhar Eşref'e dokunmayın!.. Bizde bugün Nâzım Hikmet'e vatandaşlığı çoJ gören Bakanlar'a ithaf olunur. * Adam rezil mi rezilmiş... Çevresini sarmışlar.. '.?' Biri demiş ki: - Sen üç kunış otuz para etmezsın.. öteki: *•• - On para etmezsin.. Beriki: ' - Beş paralık bir adamsın.. Herif sırrtmış: - Beyler, demiş, beni açık artttrmaya koydunuzsa kapalı zarf usulü olsun!.. 011GÜI1DE ÜÇ BASHI ETEKLI DEMOKRASI Büyüklere Masallar - Küçüklere Gerçekler CüneytARCAYUREK "" Tansu Çıiler sıyasete nasıl gırdı"? Başbakaniığa kadar yükselırken, kım.erne dedı? J Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel, Tansu Çıller'ın 'özel tm - özeJ ordu' kurma fiknne nasıl tepk gösterdı? " Oiaylar, doğruûan göruşienn ve belgelenn ışığında, tüm ç oiaklığıyia gözlerönüneseriıyor. Dizinin öteki kitaplan 1. DEMOKRASI DÖNEMECINDE UÇ ADAM (3 bs) 7000ooo 2. BİR GIDEN - BİR GELEN - BİR BEKLEYEN (2 bs ) 7000<x» 3. KRİZ DOĞURAN SAVAŞ (2 bs ) 7000ooc 4. BEKLEYEN ADAMIN GERÇEKLEŞEN DÛŞÜ (3 bs 7000ooc 5. ETEKU DEMOKRASI (3 bs) 7000ooc | wwwbilgiyayinevi. com.tr BİLOİ YÂY1NEVİ Meşnjtıyet Cad 46/A>enışehir-06420/ANKAFA Tel (0-312)434 49 96 İM 4969 Faks (0-317 431 77 58 BİUHDAÖmM NarlıbahçeSolcNo17 Kat1,Ca}aloğlu-3«i(VtSTANBUL Tel (0-212) 522 52 01 • 520 02 S Faks' (0-212 527 4119 BİLGI KITABEVİ Sakarya Cad 3/A KcıSy - 06420'ANKARA Tel (0-312) 434 41 06-434 410'Faks (O-3'24Î3 19 36
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle